ÖĞRENİM TÜRLERİ
. Klasik koşullanma yoluyla öğrenme İnsan veya hayvanların önceleri tepkide bulunmadıkları bir uyarıcıya belirli şartlar sonucunda tepki bulunmayı öğrenmesine klasik koşullanma denir. Bu öğrenme kısmen veya tamamen irade dışı olarak ortaya çıkmaktadır. Bireyin davranışları kendisi tarafından denetim altında tutulamaz. Klasik koşullanmada iki uyaran söz konusudur. a) Koşullu uyaran : Herhangi bir işlem ya da yöntem sonucu tepkiye yol açan uyarıcıdır. (Zil) b) Koşulsuz uyaran: Herhangi bir koşula gerek kalmadan doğal olarak tepkiye yol açan uyarandır. (Et)
Birçok öğrenmeler de koşullanma sonucu olmaktadır Birçok öğrenmeler de koşullanma sonucu olmaktadır. Örneğin; ağlayan bir çocuğa biberonla süt verildiğinde susar. Sütü her zaman biberonla içen bir çocuk bir süre sonra biberon ağzına deymeden susar ve bekler. Buna birincil dereceli koşullanma denir. Daha sonra ise çocuk sadece kendisine biberonla süt getiren annesinin sesini duyunca susmaya başlar. Buna da ikincil dereceli koşullanma denir. Bu şekilde koşullanmalar zinciri devam eder. Ancak doğal tepkilerde çevresel koşullara göre değişmeler olur. Klasik koşullanma ile ilgili bazı kavramlar:
a) Genelleme : Belli bir problem durumu karşısında başvurulan herhangi bir davranış istenilen başarılı sonucu verirse çeşitli benzer durumlarda da tekrarlanır. Örnek: Tüylü bir kediyi gören çocuğun bütün tüylü hayvanlara kedi olarak bakması. b) Ayırt etme: Beli bir durumda kendisine başarıya götüren bir davranışın başka benzer bir durumda başarıya götürmediğini görürse bu ikisi arasında bireyin ayırt etmesi söz konusudur. Örnek : Her tüylü canlının kedi olmadığını öğrenme. c) Deneysel çözülme (Sönme): Öğrenilmiş bir tepki tekrar edildiğinde bir süre pekiştirilmez veya ödüllendirilmezse aynı tepki aynı şartlar altında daha az görülür ve gittikçe sönüp kaybolur. d) Kendiliğinde geri gelme: Deneysel çözülen ile sönen davranış tarzları bir süre sonra yeniden canlanır.
2. Edimsel koşullanma yoluyla öğrenme İlk defa Skinner, tepkilerin değil aynı zamanda edimlerinde koşullandırılabileceğini ileri sürmüştür. Psikolojide edim, belirli bir iş durumuyla karşılaştığımız zaman içten gelerek yaptığımız davranışlardır. Tepkiler belirli çevresel uyarıcılara karşılık yapılır. Fakat edimler gözlenebilen çevresel uyarıcılardan bağımsız adeta kendiliğinden yapılan hareketlerdir. Örneğin aç bir fare bir kutu içine bırakıldığı zaman çeşitli edimlerde bulunur. Bu sırada rastlantı sonucu mandala dokunduğunda altındaki kaba yiyecek düşer. Böylece fare ödüllenmiş olur. Bundan sonra tekrar tekrar aynı durumda kutuya bırakılan fare daha kısa zamanda bu edimde bulunur. Başlangıçta gelişigüzel hareket eden fare daha sonraki edimlerinde mandala daha çabuk yaklaşmaya başlar. Ve nihayet doğrudan doğruya mandala varıp yiyeceği elde eder.
Klasik koşullanma ile edimsel koşullanma arasındaki farklar: I) Klasik koşullanmada organizma edilgin olduğu halde edimsel koşullanmada etkindir. II) Edimsel şartlanma uyarıcılar arsında olmayıp organizmanın edimleri ile elde ettiği sonuçlar arasındadır. III) Edimsel koşullanmada olumlu sonuç veren bir edimin tekrarlanma olasılığını artırmak söz konusudur. Bunun için belli bir edimin ödüllendirilmesi gerekir. Bu ödüllendirme işi olumlu veya olumsuz şekilde olabilir.
a) Olumlu pekiştirme: Ortama davranışın kazanılmasını sağlayan istenen bir uyarıcının katılmasına denir. b) Olumsuz pekiştirme: Ortamda bulunan sıkıntı veren bir uyarıcının ortamdan kaldırılmasını sağlayan davranışın kazandırılmasına denir. c) Davranışın biçimlendirilmesi: Hayvanların tam istediğimiz davranışları yaptığında pekiştirici verilmesiyle davranışlarının biçimlendirilmesidir. Örnek: Aslana ateş çemberinden atlatmayı öğretme 3. Deneme-Yanılma Yoluyla Öğrenme: Tekrarlara dayalı öğrenmedir. Tekrar ve denemeler esnasında olumlu nitelikteki davranışlar ( hedefe götürücü ) sürdürülür. Olumsuz nitelikteki davranışlar ( hedefe götürmeyen ) terk edilir. Deneme sayısı ile hata miktarı arasında ters bir orantı vardır. Deneme sayısı arttıkça hata miktarı azalır, yani öğrenme artar.
4. Model alarak öğrenme Bireyin bir başkasını taklit ederek bazı davranışların kazanılmasıdır. Örneğin; küçük bir kız çocuğunun annesini taklit ederek kendi oyuncak bebeğini giydirmesi ve uyutması gibi. Model alarak öğrenmeyi etkileyen faktörler a) Modelin benzerliği: Seçilen modelin bireyle olan benzerliği. Kız çocuğunun annesini, erkek çocuğun babasını taklit etmesi gibi. b) Modelin önemi: Model alınan bireyin, önemli toplumsal konuma vb. özelliklere sahip olması. c) Model alarak öğrenmede pekiştirme süreci: Bir davranış model alınıp öğrenildikten sonra model alınan davranış tekrarlanırsa davranış pekiştirilmiş olur.
5. Bilişsel Öğrenme Biliş, insanın dünyayı tanıma, anlama ve öğrenmeye yönelik zihinsel etkinlikleri ( bilinç, dikkat. algı, bellek, düşünme, vb. ) anlamında kullanılır. Bilişsel öğrenmenin en önemli özelliği, yeni bilgilerin depolanması ve eski bilgilerin yeni anlamlar ve bağlar kazanmasıdır. a) Kavrayış Yoluyla Öğrenme: Olaylar ve durumlar arası ilişkinin bir anda görülmesiyle meydana gelen öğrenme biçimidir. Problem bütün halinde algılanarak çözüme kavuşur. Örnek:Bir öğrencinin matematik problemini aniden çözmesi, polisin cinayeti birden çözmesi, Arşimet’ in suyun kaldırma kuvvetini bulması, vb.... b) Sözel Öğrenme: Okumaya, dinlemeye dayalı olarak bir bilginin aktarılmasıyla kazanılır. Örnek: Masa tenisinin nasıl oynanacağını göstermenin yanında sözel olarak da öğretilebilir. c) Yer Öğrenme: Genellikle çevredeki nesnelerin yerleriyle ilgilidir. Çevreyle ilgili mekanı belirten bilişsel bir harita oluşturulmuştur. Örnek: Almanya, Türkiye’nin batısında, Afrika’nın kuzeyinde gibi d) Motor öğrenme: Bu öğrenme türünde psikomotor davranışların kazandırılması sağlanır. Psikomotor davranış beyin-kas koordinasyonuyla gerçekleşen davranışları ifade eder. Bir hareketin daha iyi nasıl öğrenilebileceği ile ilgili kassal öğrenmedir. Bu öğrenme genellikle davranışın yapılmasındaki hız ve hatasızlıkla ölçülür. Örnek: Araba kullanma, daktilo kullanma, yüzme, bağlama çalma vb