KARAOĞLAN İyi ki doğdun Ecevit! O bir İkizler!.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Aslı DİNÇMAN İzmir, 22 Aralık 2006 Son zamanlarda, ülkemiz için kaygılanan herkesin dilindeki şu ifade, tüm gerçekliğine rağmen, beni çok endişelendiriyor:
Advertisements

"SÜLEYMAN DEMİREL'DEN İNCİLER''
Cumhuriyet’e sahip çıkma mitinglerinden herhangi birine katıldınız mı ?
SOFRA GAZETESİ OCAK AYI.
PATRONU ONDAN MEMNUN.
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
NİÇİN ÖFKE VEYA BU KONFERANS NİYE? ACABA ÖFKELENMEMEYİ ÖĞRENSEK;
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında
Orhan Veli Şiirler: Müzik: Ezginin Günlüğü
2.Element ve BileŞikler Okul bahçemizi çevreleyen demir parmaklıklar, mutfakta kullandığımız bakır cezve ve alüminyum tencereler sırasıyla çok sayıda demir,
Işte kadınlar Pakize SUDA'nın bir yazısı.....  Sesli.
Duygularımızı Nasıl Kontrol Edebiliriz?
Erdoğan’a kızmaya ne hakkınız var... Özay ŞENDİR HaberTürk.
BOZKIR’A NİNNİ ses düğmesini açabilirsiniz Ali Demirsoy hocamızın göndermiş olduğu bu fotoğraftan müthiş etkilenmiştim.
Işığı Yanan Evler Değerlerinize dikkat edin karakterinize dönüşür…
BİR KADINI BEKLEMEK ATAOL BEHRAMOĞLU
DOĞAN CÜCELOĞLU'NUN EĞİTİMİNDEKİ KATILIMCILARLA BİR KONUŞMASINDAN:
RONI MARGULIES. şair yazar tercüman azınlık İstanbullu savaş karşıtı gazeteci Sosyalist İktisat doktoru.
Prof.Dr.Erol Güngör.İO T.C İNKİLAP VE ATATÜRKÇÜLÜK DÖNEM ÖDEVİ
*Cumhuriyet Gazetesi yazarı İlhan Selçuk’un yazısından derlenmiştir.
TIKANDI BABA Seval KEMERTAŞ tarafından düzenlenmiştir.
Kırlangıcın biri, bir adama aşık olmuş
1 HUKUK ve SİYASET OKULU – 8 Şubat 2008 X BAYAN: Biz uluslar arası ilişkilerde… ( Montaj Arası ) Birol BAŞARAN: Ben bütün toplumlarda hukuka ihtiyaç olduğunu,
İlköğretim 5. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Dünya, Güneş ve Ay Ünitesi
Selim Furkan Tekin Hz-D
Bir yaz günü üçgen tek başına parkta oynuyordu.
Ömer Hayyam Rubailer BÖLÜM-2
BİR SARI LİRA GİBİ SAKLANAN ÖMÜR….
AŞKLaRıM.
Ömer Hayyam rubailer Ömer Hayyam
Bülent Ecevit Adına Yarışma adına değil Sevdam adına
TÜRKÇE / Düzyazı Türleri ( Eleştiri - Deneme - Söyleşi )
BABALAR VE KIZLARI.
Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra 'Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım bulabilecek misiniz'
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
SAKAL ÜZERİNE Atatürk Amasya ziyaretinde
KÜÇÜK KAPLUMBAĞA.
MÜLAKAT (GÖRÜŞME) Ünlü kişileri çeşitli yönleriyle tanıtmak veya toplumu ilgilendiren önemli bir konuyu aydınlatmak için ünlü kişi yahut uzmanlarla.
yumurtanın hep sarısı, hep beyazı bildiklerimiz; ya olmazsa olmaz mavisi?? sesli.
Boya sandığına saklı düşler
Türkiye’nin en büyük mail grubu Lütfen slaydı tüm sediklerinizle paylaşınız Hayat paylaştıkça güzeldir.
ÖLÜMCÜL HASTALIK... Doğan Cüceloğlu'nun eğitimindeki katılımcılarla bir konuşmasından: Doğan Cüceloğlu: - Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var.
SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKİLAPLAR
1. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi soyut değildir
BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
Beril Erdal A.
HABERLER. Başbakan Riyad dönüşü uçakta, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’yle görüşme konusunda çok önemli bir bilgi veriyor. Erdoğan, "Kerkük’ün Irak’ın.
1.Soru Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük, işlevi bakımından ötekilerden farklı bir ek almıştır? A) Bugünlerde birçok yeni yayın piyasaya.
SEVGİ ZENGİNLİK BAŞARI
Buna inanmıyor olabilirsiniz ancak verdiği öğüt harika
DEĞERLER EĞİTİMİ SEVGİ VE SAYGI.
DİKKAT BU SLAYTI İZLEYEBİLMEK İÇİN BEYİN GEREKİR
Y A Ş L A N I Y O R U Z ! ! ! Bugün üniversite öğrencilerinin çoğunluğunu 1986 doğumlular ve daha küçükler oluşturuyor. 'Gençlik' onlara deniyor. Onlar.
Yesevîlik.
BOŞANMA SEBEBİ.
Bunu okumak sizi herhangi bir borç yükü altına sokmayacaktır.
DÜZENLİ OLMAK.
ATATÜRK‘ÜN FİKİR DÜNYASI
CANIN KUŞLARI Can, o gün annesine ne kadar çok sıkıldığını anlatıyordu: — Neden oyuncaklarınla oynamıyorsun? diye sordu annesi. — Ama onlar benimle oynamıyorlar.
DEMO SLAYT Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu. -Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma biliyorsun. -Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun,
SELÇUK TÜREYEN 19 MAYIS ANADOLU LİSESİ UZMAN TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ.
Güven kavramı; bir kişinin başka birinin ifadelerinden, davranış tarzından ve aldığı kararlardan emin olması ve buna göre kendi davranışlarını sergilemesi.
Bunu,bu ülkenin her vatandaşı DİKKATLE OKUMALI. VERGİDE BAGIŞ SİSTEMİ SADAKA VE FİTRE DİYEREK ÜLKEMİZ NASIL SOYULUYOR?
Atatürk, yaşamı boyunca tüm sevdiklerine "Çocuk" diye seslenirdi. Çocuk sözcüğünü çok severdi. Bu sözde bir sevgi, bir yaşam ve bir canlılık bulurdu.
SAKARYA TÜRKÜSÜ. SAKARYA TÜRKÜSÜ İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak.
GÜRKAN’IN YALANI Elif Emine BALCI. Gürkan ve Semih adında birbirlerine çok yakın iki arkadaş vardı. İkisi de sekiz yaşında ve aynı sınıftalardı. Bir hafta.
KIRMIZI ÇİZGİ Can AKIN ŞAİR VE FOTOĞRAF SANATÇISI.
Duygularımızı Nasıl Kontrol Edebiliriz (Öfkeyle Başetme)
ZIYA GÖKALP (23 MART EKIM 1924). Ziya Gökalp, özellikle Milliyetçilik ve Türkçülük üzerine kaleme aldı ğ ı eserleri ile ünlenmiştir. 18 yaşında.
Sunum transkripti:

KARAOĞLAN İyi ki doğdun Ecevit! O bir İkizler!

Bugün Karaoğlan'ın yaşgünü Bugün Karaoğlan'ın yaşgünü... 1925'in 28 Mayıs günü Beşiktaş Akaretler'de dünyaya gelmişti Bülent Ecevit... İkizler burcu.Benim burçlarla ilgim yoktur pek... Kendiminkini bilirim. Burcumla ilgili söylenenleri kendime benzetirim.Ecevit'e burç sayfalarından bakınca öyle çok benzerlik fark ediyorum ki... Evet, o, tam bir İkizler... Rıdvan Akar'la birlikte "Karaoğlan" belgeseli için onu bir hafta sürecek bir söyleşi maratonuna çıkardığımızda saatler boyu siyaset hayatının girdaplarını anlatmış ve sonunda kulaklarımıza inanamadığımız bir söz söylemişti:"Biliyor musunuz, Rahşan da ben de siyaset sevemedik."Rıdvan'la birbirimize bakakalmıştık. Düşleri, bir kır evinde resim yapıp şiir yazarak ömür geçirmekti.Kader onları bambaşka bir yazgıya sürükledi.Yarım asır, hiç sevmedikleri bir uğraşın baş aktörleri oldular.İki periBöyledir İkizler; madden asık suratlı bir koltukta otururken ruhen bir salıncağın oturağında semaya kahkahalar savurabilirler.Çoğunlukla birbirine taban tabana zıt ilhamlar veren iki farklı peri, iki farklı yöne kanatlandırarak seni, ruhunu bedeninden koparabilir.Bir çocuk kadar coşkuluyken aniden karabasanlara sürükleyebilir.Canın tembellik çekerken doludizgin çalıştırabilir.Aynı anda hem kendi kabuğunda yapayalnız hem kalabalıklara yön veren bir yıldız olmak istemene yol açabilir.Öfkeyle sükunet, hoşgörü ve nefret, inkar ve ibadet, karmaşık bir kişiliği dokuyan ibrişimler gibi birbirine

dolanabilir. Doğum gününde ölümü düşündürebilir dolanabilir.Doğum gününde ölümü düşündürebilir.Seni bile şaşırtan bu med-cezirler, yanına, ardına düşenleri öyle şaşırtır ki; bu şaşkınlıkla ancak bir başka İkizler baş edebilir.İkizler birbirinin çelişkisini anlayabilir.Tıpkı, şimdi benim yapmaya çalışacağım gibi... Popüler ve seçkin: Hayatı mitinglerde, kitlelerin içinde geçti Ecevit'in... Kitlelere ses verdi; kitlelerin sesi oldu.Onların kasketini taktı, mavi gömleğiyle meydanlarda fark yarattı.Çalışma bakanlığı döneminden son hastane yolculuğuna kadar yol arkadaşları işçiler, köylüler, madencilerdi. Seçkinler arasında yer almayı hiç sevmedi.Gösterişli makam arabalarından, göz alıcı markalardan, "çok önemli kişi" ayrıcalıklarından uzak durdu. Havaalanlarında VİP çıkışını kullanmadı, birinci sınıf uçmadı; yeri, hep arkalarda halkın arasındaydı. Robert Kolej mezunu bir şair olarak solcuların köylülere önem vermemesinden, seçkinlerin köylüyü hor görmesinden yakınırdı.Ama özel hayatında yalnızlığına düşkün bir "seçkin"di o... Yanına, derinine pek az kişi sokulabildi. Her daim mesafeli bir kibarlıkla uzak tuttu yakınlaşmak isteyenleri...Öyle dokunarak iletişim kuranlardan, rakı sofralarında sabahlayanlardan, ha babam siyaset konuşanlardan değildi. Belki de onun aynı anda bu kadar "uzak" ve bu kadar "yakın" olmasının intikamıydı, kitlelerin bir dönem milyonlarla peşine düşüp hemen ardından onu derin bir yalnızlığa terk etmesi... Bir dönem umut belleyip, bir dönem "İş çıkmaz" demesi... "Kurtar Karaoğlan"la "Yetti Karaoğlan" arasında gidip gelmesi...

Ciddi ve çocuksu: En yaman siyasi rakipleri bile teslim eder ki Ecevit, sözü ciddiye alınan, dengeli, ilkeli bir liderdir.Ciddidir.Onu eğlenceli bir parti gecesinin içki sofrasında kendisine uzatılmış mikrofona türkü söylerken, bir mitingde işçilerle halay çekerken, bir televizyon mülakatında fıkra anlatırken göremezsiniz.Kravatını, ceketini pek nadiren çıkarır, zoraki gülümser,kahkahası işitilmemiştir. Meydanlarda Demirel, Erbakan tarzı bir tuluat gösterisi izletmez insanlara...Şimdi çevirelim madalyonu ve onu hastaneye sürükleyen nedene bir daha bakalım:Kan ter içinde cenazeden çıkmış ve anlaşılan o ki, çıktığında o elim beyin kanaması çoktan başlamış.Korumaları bir an önce eve götürüp dinlendirme telaşında...Yolda Ecevit, "Bir yerde duralım da dondurma yiyelim" diyor."Bir an önce eve gitsek" diyenlere çocukça boyun büküp "40 yılda bir dondurma istedim, bunu da çok mu görüyorsunuz?" diye serzenişte bulunuyor.Dondurmacıya gidiliyor ve süreç hızlanıyor. "Karaoğlan" belgeselinde kullandığımız bir görüntüde, çalışma bakanlığı döneminde "işten kırdığı" bir saatte Gölbaşı'nda donmuş bir gölün buzları üzerinde taşları tekmeleyerek kaydırırken görünüyordu.Muhtemelen aynı saatlerde "ikizi", işçi sorunlarıyla cebelleşiyordu."Karaoğlan" bir kır evinde şiir yazmayı hayal ederek, kapalı bürolarda geçirdi ömrünü...

Laik ve dindar: Ecevit Atatürkçüdür.Laiklik konusunda da ödün vermez bir tavrı vardır.Merve Kavakçı'nın türbanla Meclis'e geldiği gün kürsüde "Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz" diye kükreyişi hâlâ hatırlardadır.Lakin o, iki laftan birinin arasına Atatürk'ü sıkıştıran "gardırop Atatürkçüleri"nden değildir.Özellikle din ve laiklik konusundaki yaklaşımı, son derece özgündür.Robert Kolej'de unvanı "Hacı"ydı.Allah'ı konu alan "Robot" şiirini daha 15 yaşındayken yazmıştı. Kaynağını Hint felsefesinden alan bir inanç yapılanmasının etkisindeydi; ama bu inancı ustaca kendine saklarken inançlı insanları her daim kollamaya özen gösterdi.1960'larda yazdığı "Atatürk ve Devrimcilik" kitabında şapka devriminin köylüye ekonomik ve sosyal bakımdan bir şey kazandırmadığını belirtmişti.1973'te, "Bir halk, sosyal adalet getirecek düşüncelere açıksa beş vakit namaz kılsa da, oruç tutsa, dinine, törelerine bağlı olsa da ilericidir" diye yazmıştı. Dinin siyasete alet edilmesi konusundaki aşırı hassasiyetine rağmen siyasi hayatı boyunca dindarların dışlanmaması, dine bağlı kesimlerin kazanılması gerektiğini ısrarla savundu.Tarih ve yurt bilgisini entelektüel birikimiyle harmanlayınca bu özgün görüşlere ulaşıyordu.Laiklik konusunda Atatürk'ü İnönü'den daha esnek bulduğunu, son sultan Vahdettin'i hain olarak değerlendirmediğini söylemesi, laik camiada tam bir şok yarattı.

Fethullah Gülen'le diyaloğu ve onun laik kesimin kuşkuyla baktığı okullarını öven demeçleri, "laiklikle bağdaşan tarikatlar / bağdaşmayan tarikatlar" ayrımı yapması, bazı tüyleri diken diken ediyordu.Son dönemde, Osmanlı'nın son dönemini inceleyen, CHP'nin altı okunu tartışmaya açan ve o ilkelerin günümüzdeki geçerliliğini tartışan bir kitap üzerinde çalışıyordu.İnatçı ve uzlaşmacıDemirel, Ecevit'i son ziyaretinde "O inatçıdır. Bunu da aşar" dedi."Ecevit'in inadı" meşhurdur.Nitekim o inat, itirazlara rağmen katıldığı cenazede kendisini yatağa düşürmüştür. Bütün dünyaya karşı tek başına kalsa bile fikrini savunacak kadar dikbaşlı ve inançlıdır.Ama aynı Ecevit, Türk siyasi tarihine uzlaşmaların adamı olarak geçecektir. Daha 1970'lerde laiklerle dindarlar arasındaki cepheleşmeyi "tarihsel bir yanılgı" olarak tanımlayıp bu yanılgıya son vermek için MSP ile koalisyona giden odur.1970'lerde canına kasteden MHP'lilerle 1990'larda koalisyon kuran da odur.Bu konuda, kendisinden daha katı davranan eşinin itirazını bile dinlemeyecek kadar "uzlaşmacılıkta inatçı" olmuştur.

Fotoğraflar : MİLLİYET GAZETESİ Yazı : CAN DÜNDAR DÜZENLEME : ibakbas@gmail.com