DESTAN
Eski çağlarda savaş,göç ve tabii afetler gibi önemli olaylar etkisiyle söylenmiş uzun manzum,yiğitlik hikayelerine DESTAN denir.
Destanların Konusu Kainatın yaratılması Dünyanın oluşumu İnsanın yaratılışı Toplumu derinden etkileyen olaylar.
DESTANLAR 3 SAFHADAN OLUŞUR Halkın benliğinde iz bırakan çekirdek bir olay yaşanır. Bu olay halk hayaliyle ve inanışlarıyla süslenerek nesilden nesle aktarılır ve halk ozanları tarafından manzum olarak destanlaştırılır. Şair ya da yazar tarafından destan geleneğine uygun olarak yazıya geçirilir
Yapay destanların doğal destanlardan farkı anonim özellik taşımamasıdır.
BAŞLICA DOĞAL DESTANLAR Yunanlı şair Homeros’un İlyada ve Odysseia İranlı şair Firdevsi’nin Şehnamesi Finli Dr. Lönnort’un Kalevala’sı Almanların Nibelungen ve Gudrun’u Hintlilerin Ramayana ve Mahabarata’sı
BAŞLICA YAPAY DESTANLAR Milton’un Kaybolmuş Cennet’i Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Üç Şehitler Destanı ve Yedi Mehmetler Destanı Ceyhun Atuf Kansu’nun Sakarya Meydan Savaşı Tasso’nun Kurtarılmış Kudüs’ü
DESTAN VE ÖZELLİKLERİ Destanlarda anlatılan olayların geçtiği yer ve zaman bilinmez. Kahramanlar lider ve kurtarıcı rolündedir. Ağızdan ağza dolaşmak suretiyle oluşmuşlardır. Destanlar anonim ve sözlü edebiyat ürünüdürler. Destanlarda olağanüstü olaylar ve olağanüstü özellikte kahramanlar vardır. Manzum hikâyelerdir.
Her milletin destanı yoktur Her milletin destanı yoktur.Milletlerin destanlarının olabilmesi için bazı şartlar gerekir.Bunlar: Millet,halk hayâlinin efsaneler üretmeye elverişli olduğu en eski ve iptidai devirlerde yaşamış olmalıdır. O milletin tarihinde unutulmaz tabiat olayları,büyük savaşlar,göçler,istilalar, yeni coğrafyalarda vatan tutuşlar gibi halk hayat ve hafızasını nesiller boyunca meşgul edecek olaylar bulunmalıdır.
TÜRK DESTANLARI İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK DESTANLARI İSLAMİYETTEN SONRAKİ TÜRK DESTANLARI
İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK DESTANLARI Yaratılış Destanı Saka Türklerinin -Alp Er Tunga Destanı -Şu Destanı Hun Türklerinin Oğuz Kağan Destanı Göktürklerin -Bozkurt Destanı -Ergenekon Destanı Uygur Türklerinin -Göç Destanı -Türeyiş Destanı
İSLAMİYETTEN SONRAKİ TÜRK DESTANLARI Saltuk Buğra Han Destanı Er Manas Destanı Köroğlu Destanı Battal Gazi Destanı Danişment Gazi Destanı Genç Osman Destanı Dede Korkut Hikayeleri Dini-Tasavvufi Menkıbeler
DESTAN YAPISININ İNCELENMESİ Destanda Olaylar Destanda Kişiler Destanda Zaman Destanda Çevre Uslüp Tahkiye
DESTANDA OLAY: Olağanüstü varlıkların meydana getirdiği olayların bir sentezidir. Destandaki olayları tamamen gerçek dışı sayamayız.Gerçekle gerçek dışı arası bir yerdedir.Gerçekten esinlenmiş fakat gerçek dışı motiflerle süslenmiştir.
Destanı meydana getiren olayları üç bölümde inceleyebiliriz: İnsanlarla insanlar arasında geçen romantik olaylar;aşk,intikam,kavga,kurtuluş… İnsanlarla,olağanüstü güçleri olan varlıklar (ilahlar,ruhlar,şeytanlar,periler…) ya da sert tabiat kuvvetleri arasında geçen olaylar. Dış düşmanlara karşı yapılan mücadeleler,yani milletler arası çatışmalar.
DESTANDA KİŞİLER: Destan kahramanları ilahlar,yarı ilahlar ve insanlardır. Kahramanlar hem insani hem de olağanüstü özellikleri kişiliklerinde toplarlar. Kahramanlar olağanüstü özellik göstermeseler bile,olağanüstü özelliklerle ilişkidedirler.
Büyük aşklar yaşarlar.Olağanüstü özellikler taşırlar. Kahraman insan da olsa bunlar idealize edilmiş,çeşitli özelliklere sahip tiplerdir. Büyük aşklar yaşarlar.Olağanüstü özellikler taşırlar. ÖRNEK: Gözleri alevdendir,vücudu tüylerle kaplıdır.Çok uzun mesafeleri kısa zamanda katederler.Bu kişilerin öldükten sonra ruhlarının toplumda varlıklarını sürdürdüklerine inanılır.Destan kahramanı genellikle toplumun üst kesiminden bir kişi olur.
ÖRNEK: Geldi ana göğsüne,aldı emdi sütünü, İstemedi bir daha içmek kendi sütünü Pişmemiş etler ister,aş,yemek ister oldu! Etraftan şarap ister,eğlenmek ister oldu! Ansızın dile geldi,söyler ,konuşur oldu! Kırk gün geçtikten sonra yürür oynaşır oldu! Öküz ayağı gibi idi sanki ayağı! Kurdun bileği idi sanki bileği! Benzer idi omuzu tıpkı samurunkine! Göğsü de yakın idi ,koca ayınınkine! Bir insan idi,fakat tüylerle dolu idi! Güder at sürüleri,tutar atlara biner! Daha bu yaşta iken çıkar avlara gider! Geceler günler geçti,nice seneler doldu! Oğuz da büyüyerek yahşi bir yiğit oldu!
Destanda Zaman: Zaman tam olarak tespit edilemez ;ama gerçeğe yakın bir zamandır. Tahmin edilebilir.
ÖRNEK: Bu çağda!Bu yerde! Bir büyük orman vardı,Oğuz yurdundan içre, Ne çok av hayvanları,ormanda yaşar idi, Ne çok av kuşları da üstünde uçar idi!
DESTANDA ÇEVRE: Yaşadığı toplumun bulunduğu coğrafyayla sınırlıdır.Gerçeğe yakın ele alınmıştır.Yaşanan çevre tasvir edilir.Gerçekçi çevre motifleri vardır.
ÖRNEK: Yine günlerden bir gün: Gök tüylü gök yeleli bozkurt kaybolmuş idi. Anladı ki bu yerde otağı kurmak gerek, Tarlasız,çorak yerde düşmanı vurmak gerek. Cürçed adlı bu ilin çok büyük otlakları, Çok malı,çok sığırı,vardı pek çok atları.
ÜSLUP: Tasvirlere,benzetmelere,hazır söz kalıplarına fazlaca yer verilir.Kahramanların ve çevrenin tasviri yapılırken ünvanlara ve benzetmelere yer verilir. ÖRNEK: Al kanatlı Azrail,karşı yatan kara dağlar…
TAHKİYE: Abartmalar,benzetmeler,muhteşem ifadeler kullanılır. Destanlar uzundur.(Efsaneden farkı) Destanı dinleyenlere milli ve asil duyguların aşılanması,karşısındakini etkilemeye çalışması ve destancının kendinden bir şeyler katabilmesi onun özelliğidir.
Bu devirden itibaren toplumun destan devri bitmiş demektir . NOT Destanlar yazıya geçtiği andan itibaren anlatısı durdurulduğu için yozlaşmaya başlamış olur. Bu devirden itibaren toplumun destan devri bitmiş demektir .
MİTOS Tarih öncesi devirlerde tanrılar veya tanrılaştırılmış insanlar hakkında söylenerek zamanla inanış haline gelen efsaneye mitos denir. Mitoslarda tanrılar ve insanlarla birlikte devlerin,cinlerin,perilerin ve diğer masal kahramanlarının da hikâyeleri vardır. Bir milletin mitoslarını inceleyen ilme mitoloji (mythologie) denir.Bu kelime Yunancadır.
TÜRKLERDE MİTOLOJİK UNSURLAR IŞIK AĞAÇ MADEN VE MADEN ÜRÜNLERİ BOZKURT KADIN AT YA DA TAŞI AK SAÇLI İHTİYARLAR
IŞIK Dini bir unsurdur. Destanların büyük kahramanları,bu kahramanlara kadınlık ve mukaddes Türk çocuklarına annelik yapan kadınlar çoğunlukla ilâhî bir ışıktan doğar. Ya da kahramanların yüzünde doğumlarında ilâhî bir ışık oluşur.
ÖRNEK: Yine günlerden bir gün: Oğuz kağan bir yerde tanrıya yalvarırken: Karanlık bastı birden,bir ışık düştü gökten! Öyle bir ışık indi,parlak aydan,güneşten! Oğuz kağan yürüdü,yakınına ışığın, Oturduğunu gördü,ortasında bir kızın!
İnsanlığın türeyişinde önemli yeri olduğuna inanılır İnsanlığın türeyişinde önemli yeri olduğuna inanılır.Ağaca pek çok destanda annelik ruhu verilmiştir.Pek çok kahraman ağaç kovuğunda doğmuştur.Yavrusunu ağaç kovuğunda doğuran annenin çocuğuna “Kıpçak” (oyuk ağaç) dendi. AĞAÇ
Osman Gazi rüyasında Osmanlı devletinin doğup gelişmesini,nerelere kadar yayılacağını gösteren bir ağaç görmüştü.
ÖRNEK: Ne zaman ki, gün batar, ışık gökten inermiş, Kayından sesler çıkar, herkes müzik dinlermiş. Bunu duyan Uygurlar, hep birden şaşırmışlar, Bu durumu görenler, aklını kaçırmışlar. On ay on gece kayın, ışık ile sarılmış, Bir gün tam şafakleyin, kayın birden yarılmış. Beş güzel çocuk çıkmış, kayının ortasından, Gözleri kamaştırmış, bakmışlar arkasından. Gün olmuş zaman olmuş, hepsi kocaman olmuş, Küçükleri 'Böğü-Han', Uygurlara Han olmuş.
MADEN VE MADEN ÜRÜNLERİ Türk destanlarında altın,demir, gümüş,bakır isimleri çok sık kullanılır. Maden isimleri tamamen Türkçedir.
ÖRNEK: Güneyde barkan adlı bir il var idi bu kez. Av kuşları çok olan zengin bir bucak idi, Vahşi hayvan yurduydu,havası sıcak idi. Mücevher,gümüşü çok altını da paradır, Halkın yüzünün rengi,tanrı’dan kapkaradır.
BOZKURT Türk hayat ve savaş gücünü temsil eder. Türkler kurda önce tanrı diye tapmışlar. Sonra kendilerinin bozkurt soyundan geldiklerine,böylelikle birer kurt olduklarına inanmışlardır. Savaşlarda Türkler düşman üzerine bozkurt sesleriyle atılırlardı. O yürüyerek ordular da yürümüş,o durunca ordularda durmuştu. İlk Türk bayraklarından birinde altından bozkurt başı bulunmaktadır.
ÖRNEK Bir kurt ki erkek bir kurt! Gök tüylü,gök yeleli! Bu kurt döndü Oğuz’a,bakmadan sağa sola, Dedi:’’Ey Oğuz şimdi,ordunu çıkar yola! Halkını beylerini,atlandır çıkar yola, Baş çekip göstereyim,doğru yol nerde ola!’’
KADIN Türk evinin direği,erkeğinin vefalı arkadaşı,mukaddes Türk çocuklarının annesidir. Oğuz’un ilk karısı ışıktan,ikinci karısı ağaçtan doğmuş mukaddes kadınlardır. Annelik unsuru kadını yüceltmiştir.
ÖRNEK: Bir ben vardı başında,ateş gibi ışığı, Çok güzel bir kız ki gülse gök güledurur! Kız ağlamak istese gök de ağlayadurur! Oğuz kızı görünce aklı gitti beyninden Kıza vuruldu birden,sevdi kızı gönülden
AT Destan kahramanlarının vefalı ve sevgili arkadaşıdır. Kahramanı hedefe ulaştırır. Savaşlarda kahramanın hangi ata bindiği özellikle belirtilir ve atın kahramanlığı da anlatılır. İslamiyet’ten önce olduğu gibi İslamiyet’ten sonra da attan kahraman olarak bahsedilir. Köroğlu’nun “Kır At”ı destanda Köroğlu ve Ayvaz kadar önemlidir.
ÖRNEK: Oğuz bunu görünce ne çok sevinmiş idi, Alaca aygırına severek binmiş idi, Apalaca aygırın,oğuz severdi özden Ama at dağa kaçtı,kayboldu birden gözden. Bu dağ buzlarla kaplı,çok büyük bir dağ idi, Soğuğun,şiddetinden başı da apak idi, Ne yorgunluk ne soğuk erişmez idi ona, O bey dağlara girdi,dokuz gün erdi sona Aygırı yakaladı memnun etti oğuz’u.
Destanın bir diğer anlatımında bu taş bir yüzüktür. YADA TAŞI Uygur destanında yurt bütünlüğünün ve halk saadetinin sembolü olarak bilinen tılsımlı bir yaştır. Destanın bir diğer anlatımında bu taş bir yüzüktür. Yada taşı için savaşlar yapılmıştır.
ÖRNEK: Evlendikten sonra Prenses Kiu-Lien, Sarayını Hatun Dağında kurdu Hatun dağının çevre yanı da dağlıktı ve Bu dağlardan birinin adı da Tanrı Dağıydı, Tanrı Dağının güneyinde de Kutlu Dağ derler Bir başka dağ vardı, kocaman bir kaya parçası Bir gün elçileri, falcılarıyla birlikte Kiu-Lien' in sarayına geldiler Kendi aralarında konuşup dediler ki: -Hatun Dağının varı yoğu, bütün bahtiyarlığı Kutlu dağ denilen bu kaya parçasına bağlıdır. Türkleri zayıflatıp yıkmak istiyorsak bu kayayı onların elinden almalıyız.
AK SAÇLI İHTİYARLAR Hakanların akıl danışıp öğütlerini dinledikleri güngörmüş ihtiyarlardır. Örneğin;Oğuz Kağan Destanı’ndaki Uluğ Türk adlı vezir Oğuz’a söz dinleten, devlet yönetimini öğreten kişidir.
ÖRNEK: Söz dışında kalmasın,bilsin herkes bu işi, Oğuz kağan’ın yanında,vardı bir koca kişi. Sakalı ak,saçı boz,çok uzun tecrübeli, Asil bir insan idi,akıllı,düşünceli. Ünvanı Tüşimel’di,yani kağan veziri, Uluğ Türük’tü adı,Oğuz’un seçme eri.
DESTANLARIN YAZIYA GEÇİRİLMESİ Çeşitli yollar takip edilmiştir: Bir topluluğun istiklalini tehlikeye düşüren büyük felaketler karşısında tekrar milli uyanışı sağlamak amacıyla,destan geleneğini çok iyi bilen yaşayan bir şair destancı tarafından söylenmiş olan çeşitli destan parçalarının bir araya getirilmesiyle oluşturulur. ÖRNEK:Firdevsi’nin Şehname’si.
Bir destancı tarafından değiştirilmeden,ya kendisi tarafından ya da onu dinleyen okur-yazar biri tarafından destanın kaleme alınması. ÖRNEK: Dede Korkut Hikâyeleri,Manas Destanı
Bilinçli aydınlar tarafından daha dar,kapalı çevrelerde destan geleneğinin izlerini takip ederek yazıya geçirilmesidir. Bir milletin içinde oluşmuş destanların canlı olarak yaşadıkları çağ geçip de onlardan arta kalanları bir araya getirip belirli bir düzene koyduktan sonra destanı ilk şekline getirme gayretleriyle oluşmuştur. ÖRNEK:Finlilerin Kalevela Destanı
ARA ÜRÜNLER Destandan hikâyeye geçiş ürünleridir.Arapların Müslüman oluşlarından sonra 9.yy’ın sonlarına doğru Bizans’la yaptıkları savaşlarda gösterilen kahramanlıklar destansı hikaye tarzında söylenmiştir.Buraya gelen Oğuzlar Arapların bu destansı ürünlerini kendi ürünleriyniş gibi söylemeye başlamışlardır. ÖRNEK: Malkoçoğlu ve Battal Gazi Arap’tır.Fakat Türkler kendilerine yakın gördüklerinden Battal Gazi bir Türk kahramanıymış gibi anlatılmış, günümüze de öyle aktarılmıştır.
Bu ara dönem eserlerine Futuvvet-name denir Bu ara dönem eserlerine Futuvvet-name denir.Bunlar yeni bir dini yaymak için çaba gösteren dervişlerin destanlarıdır. En ünlüsü Saru Saltuk Destanı’dır
RECEP TANRIVERDİ LİSESİ HAZIRLAYAN BERRİN TÜRKMEN DENETLEYEN VE DÜZENLEYEN EMİNE GÜL