ÇAĞRI ÇAĞRI
HEP BİRLİKTE, ADI TÜRKÇE OLAN DÜKKÂNLARDAN ALIŞVERİŞ YAPALIM!
Bir toplumu, parçalamak isteyenler, önce o toplumu düşünemez, anlayamaz hâle getirmek isterler ve işe dili bozmakla başlarlar. Çünkü dili bozulan milletin, düşünce hayatı da bozulur.
Günümüz Türkiye’sinde ne yazık ki yollarda yürürken, yabancı iş yeri adları ile karşılaşıyor ve anlam ağını kuramıyoruz. Millî dil bilincimizi kaybediyoruz. Düşünme gücümüz zayıflıyor. Bu durumun devam etmesi millî değer, millî bilinç, millî birlik, bağımsız ülke gibi kavramların yok olmasına neden olacaktır. Köle olmamak için zaman kaybetmeden, kendi dilini kullanmamaktan korkan ve özgüvenden yoksun olarak iş yerlerine verilen yabancı adlardan kurtulmaya başlamalıyız.
Türkçe sınırsız sayıda sözcük türetme gücüne sahip bir dildir Türkçe sınırsız sayıda sözcük türetme gücüne sahip bir dildir. Yabancı kelimeler yerine Türkçe kelimeler kullanarak iş yerlerimizi bu adla tanıtabiliriz. Buna dilimizin gücü her zaman yeter. Artık ne anlama geldiği sahibinin bile bilmediği, tabelasına bakıldığında içeride ne satıldığı anlaşılmayan, adını telaffuz ederken zorlandığımız yabancı adlardan kurtulmalıyız.
Değerli Türkçe Dostları, Her geçen gün büyük bir hızla artmakta olan kültürel sömürü evlerimizin içine kadar girmektedir. Bu çağrıyla sizi, millî değerlerimizi yozlaştıran, bizi kendimize yabancılaştıran ve ulusal yok oluşa sürükleyen yabancı hayranlığına karşı bir karşı duruşa davet ediyoruz.
Yaşamın her alanında karşımıza çıkan yabancı kelimelerden oluşan tabelalar, reklam panoları, gazete, dergi, televizyon kanalları ve daha birçok örneğiyle hayatımıza giren bu millî değerin bozulmasına karşı çıkmak onurunu göstermeliyiz.
Özenti ve taklitten kurtulup, iş yerlerinin adlarını Türkçe koyan yerlerden alışveriş yapmaya davet ediyoruz. Başta aydınlar olmak üzere, sivil toplum örgütlerini ve tüm halkımızı Türkçe’de birleşmeye çağırıyoruz.
GÜÇLÜ OLMAYA YENİDEN, GÜÇLÜ BİÇİMDE BAŞLAYALIM. HAYDİ, TÜRKÇE KULLANMAYA, GÜÇLÜ OLMAYA YENİDEN, GÜÇLÜ BİÇİMDE BAŞLAYALIM.
KENDİ KENDİMİZİ VURMAYALIM…
HEP BİRLİKTE, ADI TÜRKÇE OLAN DÜKKÂNLARDAN ALIŞVERİŞ YAPALIM!
YA DA
HEP BİRLİKTE, ADI TÜRKÇE OLMAYAN DÜKKÂNLARDAN ALIŞVERİŞ YAPMAYALIM!
Böyle kiraz yer miydiniz? Ya da böyle karpuz?
Ya da böyle portakallar? Kaplanlar böyle olsalardı?
Ya, arslanlar?
Filler?
Yumurtanın akı nerede? Türkçe'nin özü nerede? Bir sabah, yumurtayı kırınca böyle bir manzarayla karşılaşsanız yer misiniz? Yumurtanın akı nerede? Türkçe'nin özü nerede?
Ya da, bir arkadaşınızı ertesi gün bu halde görseydiniz? TÜRKÇEMİZİN İÇİNE GİREN YABANCI KELİMELERE BENZETEBİLİR MİYDİNİZ?
YA DİLİMİZE SAHİP ÇIKALIM
YA DA
SU- SA- LIM SUSALIM!