Sosyal Düşünceler Tarihi 4 Sosyal Düşünceler Tarihi 4. Hafta: Antik Yunan’da Sosyal Düşünce Felsefenin Sistematik Dönemi Kaynak: Şenel, A. (1997) Siyasal Düşünceler Tarihi, Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları
Felsefenin Sistematik Dönemi Sokrates Platon (Eflatun) Aristo
Bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir. Kendini cahil olarak niteler Sokrates. Ancak Atina’da en bilge kişi olarak ün salmıştır döneminde.
SOKRATES (M.Ö. 469-399) Bir taş ustasının oğludur. Babasından aldığı meslek sırları ile taş işçiliği yapmış ve emeklilik günlerinde felsefeye yönelmiştir. Öncü bir “akılcıdır”. İnsanın bildikleri, aslında doğuştan kazanılan yetileri aracılığıyla gelir. Ancak insan “toplumsal yaşam” içerisinde bu yetileri fark edemeyebilir. Geleneklerin ve diğer toplumsal kuralların “sorgulanması” gerektiğine inanır. “Akılcı sorgulama” ile birlikte, insan doğasına aykırı toplumsal ilişkiler yoluyla yerleşen olumsuz öğeler ortadan kalkar. Önemli olan “ahlaki” ilkeleri ortaya çıkaran toplumsal örgütlenme düzeyine ulaşmaktır.
Retorik nedir? “Akılcı sorgulama” tekniği ile güzel söz söyleme sanatının birleştirildiği bir zihinsel yürüyüştür. Bilgi sahibi olduğunu söyleyen insanlara ustalıkla sorulmuş sorularla, aslında o konuda hiçbir şey bilmedikleri gösterilir. Sonra yine benzer sorularla gerçeğe ilişkin bilgiye bizzat kendisinin ulaşması sağlanır. Yaşamı gençlerle yaptığı sohbetlerle geçmiş; PLATON’a hocalık etmiştir. Ölçülü olmayı toplumsal işlerle ilgilenmeyi, tevazuyu ve yasalara riayeti erdem olarak kabul etmiştir. Gençler üzerinde yarattığı hayranlığı tehlikeli bulan yöneticiler, gençleri yoldan çıkardığı gerekçesiyle Sokrates’i yargılamış ve ölüme mahkûm etmişlerdir. Sokrates eser bırakmamıştır.
Sokrates’in retorik yöntemini Platon’un “Sokrates’in Savunması” adlı eserinden öğreniriz. BAĞLANTI: Retorik ve akla verdiği önemle ve diyalektik kullanımı ile Kant ve Hegel’i etkilemiştir. Düşüncesinin merkezinde insan ve toplum vardır. Sokrates’e göre polis kutsal, organik bir varlık niteliğindedir ve bu haliyle yeryüzündeki en büyük iyiliktir. Önemli olan, erdemlilerin yönetimidir poliste.
Jacques-Louis David (1787) Sokrates’in Ölümü
Platon (MÖ 427 – 347) Soylu bir aileden gelir, soyunu Poseidon’a dayandırır. (aristokratik tutum) Olimpiyat birincilikleri var ve şiir yazıyor. Sokrates’ten etkilenerek felsefeye yöneliyor. Atina’nın gerileme-çökme döneminde polisin nasıl düzeleceğini düşünmüş ve felsefesini geliştirmiştir. Siyaset felsefesinin kurucusu kabul edilir. Demokrasiye ilişkin güvensizliği zamanla düşmanlığa dönüşmüştür. (Çünkü demokratlar hocası Sokrates’i mahkum etmiştir.) Filozoflar yönetimini savunmuştur. O’na göre halk=ayak takımı
Syrakuza kralı ile görüşmeler yapıyor reform önerilerinde bulunuyor Syrakuza kralı ile görüşmeler yapıyor reform önerilerinde bulunuyor. Kabul görmeyince kral, Spartalıların gemisiyle Yunanistan’a gönderiyor Platon’u. Kölelik deneyimi! Akademi (M.Ö. 386): Zengin dostlarının bağışları ile açar okulunu. Filozof -yönetici adayı gençlere parasız eğitim verir. Filozof, kral ya da kral, filozof olmalı yönetim açısından. Syrakuza görüşmelerinden sonra ideal devleti anlattığı “Devlet” eserini kaleme alır. Ancak bunun kurulamayacağını zamanla kabul eder. (İdeal devleti tasvir eder.)
Genel felsefesi, aristokratik eşitsizlik üzerine kuruludur Genel felsefesi, aristokratik eşitsizlik üzerine kuruludur. Aklın üstünlüğünü ve yönetimin akılla gerçekleştirilebileceğini kanıtlamaya çalışır. Evrensel ilkeler olduğunu kanıtlamak ister. Toplumu akıllılar, filozoflar, bilgeler yönetmelidir. Toplumu parçaların bütün ile ilişkide olduğu bir “organizma” olarak kavramaktadır. Platon toplumu organları beden için işlevsel bir bütün olarak düşünmüştür. İdeal devlet ve sınıfları Toplumu yaratan “işbölümü”dür. Çiftçi marangozun yaptığına, marangoz kunduracının yaptığına muhtaçtır. Kentlerin ortaya çıkışını insan ihtiyaçları açıklar: İhtiyaçlar insanları bir araya getirir.
İdeal devlet ve sınıfları («Devlet» eserine göre) Yaradılıştan farklı işlere eğilimlidir insan. İnsan iyi olduğu tek işi yapmalıdır. O işte uzmanlaşmalıdır. (sınıflı toplumu kuruyor felsefesinde) “Devlet toplumsal yaşamda kargaşa ve çatışmanın çıkmaması için gerekli kontrol mekanizmalarını” kurmakla yükümlüdür. “Âli devlet” ya da “Aristokratik devlet” fikrine bağlıdır. Özel hayatın yetersizliklerini gidermede devlet fark gözetmez. Ancak herkes devlet yöneticisi olamaz. Çağının gelişmişlik düzeyi eşitsizlikler çağını göstermektedir. Bu nedenle vatandaşlık kavramı üzerinden eşitlik inşa edilmeye çalışılmıştır. Vatandaşlık sadece özgür insanlar için geçerlidir. İdeal devlette dört erdemden söz eder: bilgilik, yiğitlik, ölçülülük ve adalet.
Toplumsal tabakalaşma «Kafası çalışmayan» (felsefe ile uğraşmayan) işçi, zanaatkâr, çiftçi toplumun “besleyici sınıf”ını oluşturur. Besleyiciler, askerlik ya da yöneticilik yapmamalıdır. Doğuştan yürekli, güçlü olanlar “koruyucu sınıf”ı oluşturur. (Askerler) “Yöneticiler” ise askerler içinden seçilmeli, yetiştirilmelidir. Kişi ya da küçük grup olabilir bunlar. 1. besleyici sınıf, 2. koruyucular sınıfı, 3. yönetici kadro (toplum hayrına bazı yalanlar söyleme hakkı tanır)
Metaller mitosu (maya teorisi) İnsanda üç cevherden söz eder: a. altın (yönetici elitler) b. gümüş (koruyucu/savaşçılar) ve c. demir/tunç (üreticiler) 1. Yöneticiler = Erdemi bilgeliktir. İyi yetişmiş ve bilgelik kazanmış insanlardır ve polisi (kent devletini) yönetme sorumluluğu onlara aittir. Yöneticiler, felsefe bilen ruhu (AKIL) temsil eder. Ruhlarının mayasında ALTIN bulunur. Platon bu gruba filozof demektedir. Felsefe ile uğraşmanın ayrıcalıklı kesimlere göre bir etkinlik olduğunu kabul etmiştir.
2. Savaşçılar/Koruyucular = Erdemi yiğitlik ve cesarettir 2. Savaşçılar/Koruyucular = Erdemi yiğitlik ve cesarettir. (Savaş sanatlarında ustalık) Özverili askerler ve muhafızlardır. Görevleri devletin (polisin) yani toplumun bütünlüğünü sağlamaktır. Savaşçılar ruhun cesur ve iradeli bölümünü temsil ederler. Ruhlarında şan- şeref gibi soylu istekler bulunur. Ruhlarının mayası GÜMÜŞ’tür. 3. Üretici sınıflar= Erdemi ölçülülüktür. Köylü ve tüccarlar bu sınıf içinde yer alırlar. Platon üretici sınıflarda ruhun hissi ve tutkulu bölümünün yer aldığını söyler. Ruhlarının mayasında DEMİR/TUNÇ bulunur. Zanaatkarlar da bu sınıf içinde yer alırlar. Cinsiyet farkı gözetmeksizin yapılan işlerde yasa koyucunun buyruklarına itaat ederler.
Koruyucular sınıfının yetiştirilmesinde Sparta etkisi görülmektedir. Sıkı bir beden eğitimi öngörür. Besleyicilere tanınan özel mülkiyet, koruyucular için yoktur. Amaçlanan, zorba olmalarının önünün kesilmesi. Aile kurumunu sakıncalı bulur Platon. Aile çıkarları ile devletin çıkarları çatışabilir. Müzik sansür (belli müzik makamlarının yasaklanmasından yanadır. İnsan içinde düzensizliğe neden olurhastane ve mahkelemelerde artış sağlıksız toplum) Homeros ve Hesiodos yasaklanıyor. Bedeni hasta olanlar ölüme terkedilmeli. Ruhları bozuk olanlar öldürülmeli.
Zenginlik ve yoksulluk, insanı işe yaramaz kılar. Zengin çömlekçi zanaatı ile ilgilenmez. Yoksul çömlekçi üretimi gerçekleştiremez. Yoksulluk insanda düzeni değiştirme isteği uyandırır. Yönetici kente bu iki unsurun girmesini engellemelidir. Kadın erkek eşitliği: Koruyucu sınıfın kız ve erkek çocukları eşit eğitim alır. Koruyucu sınıf kadını savaşçı yetiştirilmeli. (Çoban köpeği kanıt) Kadın da filozof olabilir. Üreme faaliyeti devlet kontrolünde gerçekleşmeli. Biyolojik anne baba önemli değildir. İdeal devlette de köleye ver verir.
Platon’a göre yönetim biçimleri («Devlet Adamı» eserine göre) Yönetimlerin dolaşımı kuramı: devlet ideası patriarşi monarşi aristokrasi timokrasi (şerefe önem verme) (altın kesesi) oligarşi zengin olma hırsı demokrasi (yasalara bağlı) yasasız demokrasi tiranlık En iyiden en kötüye yönetim biçimlerini sıralar: 1. monarşi, 2. aristokrasi, 3. yasalı demokrasi, 4. yasasız demokrasi, 5. oligarşi, 6. tiranlık Yönetici sayısı Yasalı yönetimler Yasasız yönetimler Tekin yönetimi monarşi tiranlık Azlığın yönetimi aristokrasi oligarşi Çokluğun yönetimi Yasalı demokrasi Yasasız demokrasi
Aristotales M.Ö. 384-322) Platon (Eflatun)’un öğrencisi, Büyük İskender’in hocasıdır. Platon gibi o da okul açmıştır: LYKEION (M.Ö. 335) oturarak değil dolaşarak eğitim. Makedonyalı, Atina yurttaşı değildir (Metoikos) Zoon politikon (toplumsal/politik hayvan) İnsan tek başına yaşayamaz, diğerlerine muhtaçtır. Kendine yetemez. (Platon gibi)
Siyaseti anlamak için topluma, toplumu anlamak için insana bakmak gerekir. Toplum yapay değil doğal bir oluşumdur. (Platon gibi) Toplumun amacı insanın mutluluğunu sağlamaktır. Toplum/devlet en yüksek iyiyi amaçlar. Toplum, sadece bir arada yaşamak için değil soylu erdemlerde bulunmak içindir.
Devlet, bireyden önce gelir Devlet, bireyden önce gelir. (meşe palamudu örneği) (İnsan varlığı, devleti özünde taşır.) Devlet ortaya çıkınca insanı anlayabiliriz. Yani polisin varlığında yurttaş olarak insan, tam insandır. Zoon politikon: Özündeki gerçekleştirerek insanı insan yapan şey, siyaset, devlettir. Devlet/polis öncesinde ne var?
Aile Köy Şehir Devlet/Polis Birliğin ilk evresi İkinci evre En yüksek birlik türü Günlük ihtiyaçların giderilmesi Temel ve ilkel kültürel gereksinimlerin karşılanması Sadece bireylerin bir arada bulunmasını değil, iyi bir hayat sürmeleri (mutluluk) adına oluşturulan yapı Kendini yeniden üretme Kolektif yeniden üretme Ahlaki ve yasal yeniden üretme Bireylerden oluşur Ailelerden oluşur Köylerden oluşur
Devleti ayakta tutanADALET Devletin adaletli olması herkese eşit davranması değil, herkese hak ettiği ölçüde davranmasıdır. Yasalar aracılığı ile adalet sağlanır. Bir devleti kötü yapan, yasalarının kötülüğüdür. Eşitsizliği açıklamaya çalışır Aristoteles:
Ailedeki eşitsizlikler Karı koca arasında, (erkeği üstün görür. İnsanın amacı erkek, aracı kadındır diyor.) Baba oğul arasında, Efendi köle arasında eşitsizlik vardır aile içinde. Aileyi ayakta tutan bu üç alandaki eşitsizliklerin korunmasıdır. Üç durumda da erkeğin egemenliğini görüyoruz, akıl yürütmeyi ona has bir yeti görüyor. Ayrıca her üç ilişkide de itaati öngörür.
Yönetim biçimleri Her halk kendine uygun düşen yönetimle yönetilir. Halklar arasında farklılığı ortaya koymaya çalışmıştır. İklimler kuramı (İbn-i Haldun, Montesquieu etkileniyor.) 3 iyi 3 bozulmuş/kötü yönetim tanımlar. Bu biçimlerin, soyut modeller olduğunu belirtir.
İyi yönetim biçimleri (ortak iyiliği amaçlar) Yoz yönetim biçimleri (kendi çıkarını amaçlar) Krallık (monarşi) Tekin yönetimi Tiranlık Aristokrasi Azınlığın yönetimi Oligarşi Anayasal yönetim: Politea Çoğunluğun yönetimi Demokrasi (Ayaktakımının yönetimi)
Tiranlık En kötü yönetim olarak tiranlığı görür. “Kral onur, tiran para toplar,” diyor. Tiran, iktidarın devamı için şiddet uygular. Üst düzey soyluları tehdit olarak görür, yok eder. Halkı kendine bağlamak için yoksul bırakır.
Tiranlık (en kötü) Aristokrasi (en erdemli yönetim) Oligarşi (mutlak eşitsizlik) Demokrasi (mutlak eşitlik) Oligarşi & Demokrasi (iki yanlış yönetimin iyi yanları ile) POLİTEA (en iyi yönetim: gerçekleşmesi daha muhtemel) Politea, ideal yönetim değildir, diğerlerine göre en iyidir. Karma bir yönetimdir, zenginlik yoksulluk gibi uç noktalar olmamalıdır.
İdeal devlet (Platon’dan etkilenmiştir ancak farklılıklar vardır: Aristoteles Yönetici sınıf için aşırılığa kaçmayan özel mülkiyet. Aile devlet için önemlidir. Platon Yönetici/Koruyucu sınıfa özel mülkiyet yasaklanmalıdır. Aile ve aşk devlete bağlılığı azaltır.
Yunan kent devleti toplumları çökerken… III. Aleksandros (Büyük İskender) polisi ortadan kaldırır. Zoon politikon’dan bireyin merkezde olduğu insan anlayışına geçiş (Epikurosçular) Hellenistik Çağ başlıyor, polislerin sonunun gelmesi ile (B. İskender Asya’ya açılıyor.) Mutluluğun yolu nedir? (Epikuros yanıtlamaya çalışıyor.) Yunan kültürü ile diğer kültürlerin yakınlaşması yeni bir insan ve kardeşlik anlayışını getiriyor: (Stoa)
Epikuros (M.Ö. 342-271) İnsan, toplumsal bir hayvan değildir. Atomize bir varlıktır. Diğer insanlarla karşılaştığında bencilleşir. Herkes kendi çıkarını düşünür. Çatışma Kendi çıkarının zarar görmesi diğerinin çıkarlarını haklarını tanıma sözleşme devlet! Devlet doğal bir kurum değil, yapaydır. Sözleşme (karşılıklı kötülük etmeme üzerinedir.)
İnsan kendi kendine yeter İnsan kendi kendine yeter. Toplumdan uzaklaşma, siyasetten kaçış var bu ekolde. Siyaset fayda değil zarar getirir. (İktidar mücadelesi) İnzivayı önermez, bilgeler birlikte mütevazı bir hayat yaşamalı. Bilgeler ve bilge olmayanlar (ikili sınıflandırma). Aynı toplumda yaşayacakları için hukuksal düzenlemeler, yasalar bilgeler için önemlidir. «Yasalar bilgeler içindir: Haksızlık etmesinler diye değil, haksızlığa uğramasınlar diye…»
Stoa Hellenistik dönem Roma İmparatorluğu Zenon M.Ö. 336-264 (kurucusu) İnsanın bağımsızlığını hedefler, Her şeyi belirleyen tanrısal bir akıldır. Değişmez engellenemez yasadır, YAZGI İnsanı doğadan evrenden bağımsız düşünmez. Yazgı akıl dışı değildir: Evrendeki hiçbir şey akla aykırı gerçekleşmez. İnsanın yazgısı varsa da aklını kullanmak kullanmamak olanağına sahip. (Bilgeler ve bilge olmayanlar) İnsanlar eşittir ve hepsi tek bir dünya devletinin yurttaşıdır. Kozmos = evren, Kosmopolis = devlet Bu düşünce ilerleyen dönemde Roma İmparatorluğu’nu kosmopolis olarak meşrulaştıracaktır. (Roma’ya bağlılık)
“Akıl” aracılığıyla insan ve tabiatı anlamaya ve düzene sokmaya çalışmışlardır. Özellikle Aydınlanma düşüncesi bakımından, dogmatizmin alternatifi olarak Antik Yunan düşüncesi ve felsefesi önemli bir köken görevi görmüştür.
Batı'nın, Yunan felsefesinden etkilenmesi, giderek ona sahip çıkmasının sosyal nedeni nedir?
Batı'nın, Yunan felsefesinden etkilenmesi, giderek ona sahip çıkmasının sosyal nedeni nedir? Batı uygarlığını yaratan sınıf, yani burjuvazi, Rönesans ile beraber girdiği büyük uyanış döneminde, "iman ve otorite"nin yerine "akıl ve deney"i geçirecektir. Rönesans insanı -ileride göreceğimiz gibi- doğa ile kendisi arasındaki bütün perdeleri kaldırarak, hem doğaya hem de kendisine yeni bir gözle bakmak, doğa ve insanı yeni bir gözle incelemek isteyen insandır. Böyle bir insanın, eğilimleri ile zıtlaşan "skolastik düşünce" ve onun temsilcileri -özellikle Kilise- ile daha iyi savaşmak için, ortaçağdan önce insanoğlunun bilgi ve kültür alanında yaratmış olduğu ürünleri arayıp bulması, ilgiyle karşılayıp benimsemesi doğaldı.