Dil Edinimi ve Anadil Edinim Kuramları (Davranışçı Yaklaşım)

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Seramik Dental İmplantlar
Advertisements

BİYOGAZ HAZIRLAYANLAR : HAKAN DEMİRTAŞ
BÖLÜM 5 . KÜTLE BERNOULLI ENERJI DENKLEMİ
HAZIRLAYANLAR AYHAN ÇINLAR YUNUS BAYIR
Yeniliği Benimseyen Kategorilerinin Bütüncül ve Analitik Düşünme Açısından Farklılıkları: Akıllı Telefonlar için Bir İnceleme Prof. Dr. Bahtışen KAVAK,
Doç. Dr. Hatice Bakkaloğlu Ankara Üniversitesi
Newton’un Hareket Yasaları
19. VE 20. YÜZYILDA BİLİM.
Enerji Kaynakları-Bölüm 7
AKIŞKANLAR DİNAMİĞİ BÖLÜM 8 . BORULARDA AKIŞ.
İŞGÜCÜ PİYASASININ ANALİZİ
BRÜLÖR GAZ KONTROL HATTI (GAS TRAİN)
SES DONANIMLARI Ayşegül UFUK Saide TOSYALI
İŞLETİM SİSTEMİ İşletim Sistemi Nedir İşletim Sisteminin Görevleri
Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Hayvansal Üretimde Kullanımı
MUHASEBE YÖNETMELİĞİ KONFERANSI
Bu sitenin konusu kıyamete kadar hiç bitmeyecek
DUYUŞ VE DUYUŞSAL EĞİTİMİN TANIMI
ÇOCUKLARDA BRONŞİOLİT VE PNÖMONİ
Alien hand syndrome following corpus callosum infarction: A case report and review of the literature Department of Neurology and Radiology, Yantai Yuhuangding.
Parallel Dağılmış İşlemci (Parallel Distributed Processing)
TANJANT Q_MATRİS Aleyna ŞEN M. Hamza OYNAK DANIŞMAN : Gökhan KUZUOĞLU.
ADRESLEME YÖNTEMLERİ.
Diksiyon Ödevi Konu:Doğru ve etkili konuşmada
AZE201 ERKEN ÇOCUKLUKTA ÖZEL EĞİTİM (EÇÖE)
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ KARATAŞ TURİZM İŞLETMECİLİĞİ VE OTELCİLİK
EĞİTİMDE YENİ YÖNELİMLER
BAĞIMLILIK SÜRECİ Prof Dr Süheyla Ünal.
FACEBOOK KULLANIM DÜZEYİNİN TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU, DEPRESYON VE SOSYODEMOGRAFİK DEĞİŞKENLER İLE İLİŞKİSİ  Psk. Asra Babayiğit.
BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ NEDİR?
PSİKO-SEKSÜEL (RUHSAL) PSİKO-SOSYAL
Sinir Dokusu Biyokimyası
Can, H. (1997). Organizasyon ve Yönetim.
Bölüm 9 OPERASYONEL MÜKEMMELİYETİ VE MÜŞTERİ YAKINLAŞMASINI BAŞARMA: KURUMSAL UYGULAMALAR VIDEO ÖRNEK OLAYLARI Örnek Olay 1: Sinosteel ERP Uygulamalarıyla.
ERGENLİKTE MADDE KULLANIMI
Şeyda GÜL, Fatih YAZICI, Mustafa SÖZBİLİR
MOL HESAPLARINDA KULLANILACAK BAZI KAVRAMLAR:
AKIŞKANLAR MEKANİĞİ 3. BASINÇ VE AKIŞKAN STATİĞİ
GAZLAR Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin ÖZTÜRK. GAZLAR Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin ÖZTÜRK.
Engellerin farkında mıyız?
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
DİSİPLİN HUKUKU.
İZMİR.
ACİL YARDIM ve AFET YÖNETİMİ ÖĞRENCİLERİNİN KARAR VERME DÜZEYLERİ
Yazar:ZEYNEP CEREN YEŞİLYURT Danışman: YRD. DOÇ. DR
TEMEL MAKROEKONOMİ SORUNLARI VE POLİTİKA ARAÇLARI
IMPLEMENTATION OF SOME STOCK CONTROL METHODS USED IN BUSINESS LOGISTICS ON DISASTER LOGISTICS: T.R. THE PRIME MINISTRY DISASTER AND EMERGENCY MANAGEMENT.
Mikrodalga Sistemleri EEM 448
Örnekler Programlama Dillerine Giriş
Modülasyon Neden Gereklidir?
A416 Astronomide Sayısal Çözümleme - II
İSTATİSTİK II Hipotez Testleri 1.
4.BÖLÜM ÇAĞDAŞ BÜYÜME MODELLERİ
Ayçiçeği Neden Stratejik Ürün Olmalı?
Aydınlanma Işığın doğası ile ilgili bilgilerin tarihsel süreç içindeki değişimini farkeder. a. Dalga ve tanecik teorisinden bahsedilir,
Final Öncesi.
Sayısal Haberleşme.
ULUSLARARASI FİNANS.
Elektrik Enerjisi Üretimi, Dağılımı ve Depolanması
İÇ ORGANLARIN YAPISI VE İŞLEYİŞİ
DENK KUVVET SİSTEMLERİ
Dil Materyalleri ve Çalışmaları Doç. Dr. Müdriye YILDIZ BIÇAKÇI
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Anlamsal Web, Anlamsal Web Dilleri ve Araçları
Hazırlayan; Görkem Baygın Yabancı Dil / M Şubesi 21 Maddede İngiliz Dili Edebiyatı Okumak Ne Demektir?
FURKAN EĞİTİM VAKFI TEFSİR USULÜNE GİRİŞ
BİN AYDAN DAHA HAYIRLI GECE KADİR GECESİ
Tarımsal nüfus ve tarımda istihdam
AKIŞKANLAR MEKANİĞİ 3. BASINÇ VE AKIŞKAN STATİĞİ
Emir ÖZTÜRK T.Ü. F.B.E. Bilg. Müh. A.B.D. Y.L. Semineri
Sunum transkripti:

Dil Edinimi ve Anadil Edinim Kuramları (Davranışçı Yaklaşım) DİL EDİNİMİ- 1. HAFTA

Dil Edinimi Dil edinimi, karmaşık bir sistem olan dilin çocuk tarafından ediniminin bilimsel olarak incelenmesidir. Gerçekten de dil sesbilgisel, sesbilimsel, biçimbilgisel, anlambilimsel, sözdizimsel ulamları olan ve maruz kalındığında konuşma ve anlama becerilerini harekete geçiren kurallarıyla son derece karmaşık bir özelliğe sahiptir. Türkiye’de yaşayıp Türkçe konuşan anne-babadan doğan her normal çocuk Türkçeyi bilerek doğmaz. Ancak beş yaşına kadar çok rahat bir biçimde Türkçeyi öğrenebilir, konuşabilir ve konuşulanı anlayabilir. 2+2’nin toplamını öğrenmeden önce bir dilin grameri olarak adlandırılan sistemi kullanır ve tümceler kurabilir, soru sorabilir, uygun kişi zamirlerini kullanabilir, olumsuz tümceler kurabilir.

Çocuk dünyaya gelirken bir dil yetisiyle gelmekte ve dil için, dili kullanmak için gerekli sinirsel altyapıyla bezenmiş durumdadır. İnsan dilinin doğasıyla ilgili bilgilerimiz dil edinirken çocuğun neler yaptığının veya neler yapmadığının ipuçlarını bize vermiştir. Fromkin ve Rodman’ın (1983,326) da belirttiği gibi çocukların dil edinim süreçleri ile ilgi noktalar artık çok iyi anlaşılmıştır: Çocuklar bütün sözcükleri ve tümceleri zihinde depolamak suretiyle dili öğrenmezler; sözcüklerin listesi sınırlıdır ancak sözcüklerle kurulan tümceler sınırsızdır. Çocuklar daha önce hiç kullanmadıkları tümceleri kurmayı öğrenirler.

Çocuklar daha önce hiç duymadıkları tümceleri anlamayı öğrenirler, bunu yaparken de duydukları tümceleri daha önce depolanmış tümcelerle eşleştirme yapmazlar. Bu nedenle çocuklar dili yaratıcı bir biçimde kullanma olanağını ve kuralları öğrenmek zorundadırlar. Hiç kimse bu kuralları kendilerine öğretmez.

Anadil Edinimi ve Davranışçı Yaklaşım Davranışçılık özellikle 1940’lı 1950’li yıllarda etkili olan bir öğrenme kuramıdır. En önde gelen temsilcisi Skinner’dir. Bu kurama göre çevre, insan davranışlarının belirlenmesinde ve öğrenmede belirleyici bir rol oynar. Dil edinimiyle ilgili olarak gelenekselci davranışçılar, çocuğun etrafında konuştuğu dili taklit ettiğini, çevredeki kişilerin çocuğu yetişkinlerin konuştuğu dili öğrenmesi için teşvik ettiğini ve çocuğun dili bu şekilde öğrendiğini savunurlar. Bu şekilde çevresi tarafından teşvik edilen çocuk sesleri ve dilin kurallarını, doğru bir kullanım alışkanlığı kazanıncaya kadar taklit etmeye devam eder. Bu yaklaşım çocuğun öğrenmek için gereksinim duyduğu her şeyin kaynağında çevrenin olduğunu varsayar.

Dil Edinimi ve Taklit Dil edinimi demek, çocuğun kendi dışında var olan bir sistemi kullanmayı öğrenmesi demektir. Dil gibi son derece karmaşık bir işlevi edinmede taklidin rolü büyüktür. Taklit etmenin birçok aşaması vardır. Birinci olarak kendi dışında birisini taklit etme gelir. İkincisi taklit etme anında veya farklı zamanda olabilir. Birinci durumda çocuk, kullanılan dili o dili kullanma anında hemen tekrarlar. İkinci durumda ise model olan eylemin algılanması ile onun yeniden üretilmesi arasında gizli bir zaman, bir kuluçka dönemi geçer.

Alıştırma Yapma Alıştırma yapmak demek çocuğun aynı dil yapısını tekrarlayarak söylemesi demektir. Çocuk bazı hareketleri belli belirsiz bir şekilde yineler, çocuk yetişkin tarafından gerçekleştirilen bir eylemi olabildiğince aslına uygun kalarak yeniden üretir. Çocuk modelin söylediği sözleri yinelemek için bir çaba harcar. Çocuk tıpkı ikinci bir dil öğrenen bireyler gibi, taklit ve alıştırmalar yaparak dili öğrenmeye çalışmaktadır. Daha önce söylenenleri de anımsayabilir ama çoğunlukla konuşma anında söylenenlere odaklanmaktadır. Ama çocuk, her zaman birebir taklit yapmaz. Bazen de kendi yeni sözcükler üretebilir. Bu da dil edinim sürecinde anıştırmanın ve yaratıcılığın da etkili olduğunu göstermektedir.

Pekiştireçler Davranışçı yaklaşımda taklit etme ve alıştırmalar yapma, alışkanlık kazanmayı yani şartlanma yoluyla öğrenmeyi beraberinde getirir. Kurama göre, öğrenme birini, bir şeyi taklit etmeden geçer. Taklit ve alıştırma olgusunun gerçekleşebilmesi ve devam edebilmesi, sonucunda bir alışkanlığın kazanabilmesi için pekiştireçlerin ve deneyimlerin devreye girmesi gerekir. Olumlu görülen davranışların sürekli tekrar edilmesi ve kazanımı için olumlu bildirimlerin yani pekiştireçlerin, olumsuz davranış durumunda ise olumsuz pekiştireçlerin çocuğa verilmesi gerekir. Böylece çocuk neyin öğrenilmesi gerektiğini kavramış olur. Davranışçı kurama göre çocuğun anadilini edinimi de aynı şekilde açıklanabilir. Çocuk dili doğu olarak kullanırsa olumlu pekiştireçler alır, yanlış kullandığında ise olumsuz pekiştireçlerle karşılaşır.

Davranışçı Yaklaşımın Eleştirisi Davranışçı yaklaşıma göre dil, çevre ve etkileşim değişkenlerin birleşimiyle öğrenilir ve insanların kullandığı dil ile iletişim kurmak demek uyarıcı-cevap ver­me zincirine bağlı olarak gerçekleşir. Dilin doğuştan gelme gibi bir özelliği bulun­mamaktadır. Bir başka deyişle çocuğun çevresindeki uyarıcılar onun konuşmasını veya uyarıcılara yanıt vermesini gerektirmektedir. Dil bir yeti olayı değildir, daha çok kültürel öğelerin ağırlıklı olarak rol oynadığı bir süreç sonrasında öğrenilir.

Ancak taklit ve pekiştireç olgusu her zaman çocukların ürettiği dil biçimlerini açıklamada yeterli değil­dir. Davranışçı yaklaşım, çocuğun taklit yoluyla veya pekiştireçlerle dili öğrendi­ğini söyler. Ne var ki çocuk her zaman yetişkini birebir taklit etmez ve bu şekilde dili öğrenmez. Yetişkinlerden duyduğu dili birebir tekrarlamaz.

Davranışçı yaklaşıma göre dil edinilmez, öğrenilir. Dilin çocuklar tarafın­dan nasıl öğrenildiğini anlamak için tutarlı ve anlaşılır bir açıklama getirir. An­cak unutmamak gerekir ki çocuklar çok az taklit ederler, ama dili çok kısa sürede edinirler. Sadece taklit ettiklerini öğrenmezler, taklit etmediklerini de kullanma­ya başlarlar, özellikle karmaşık tümce yapılarının öğrenimini açıklamada yeter­siz kaldığı görülür. Davranışçı yaklaşımın bu sınırlılıkları araştırmacıları daha farklı yaklaşımlar geliştirmelerine neden olmuştur.