CANLILARIN YAYILIŞI VE GÖÇÜ (KOROLOJİ)
YAYILIŞI SINIRLAYAN ENGELLER
Fizyografik Engeller Bunlarda dünya yüzünün karakteri önemlidir. Kara bitkileri için denizler ve su bitkileri için de karalar birer engeldir. Denizel engellerin etkisi, türlerin yer değiştirme aracına bağlıdır. Bu bakımdan karalarla hiç birleşmemiş okyanus adaları bu duruma çok güzel örnek oluşturur. Galapagos Adaları (Ekvator ülkesinin batısındaki adalar) gibi. Kara bitkilerinin okyanusları aşarak, bulundukları kıtadan diğerine yayılmaları çok zordur. Buna karşılık birçok denizel türler dar kara uzantıları tarafından sınırlanmışlardır.
Süveyş kanalı açılmadan önce Akdeniz ve Kızıldeniz fauna ve floraları çok sınırlı idi fakat kanalın açılmasından sonra Kızıldeniz’e ait birçok tür Akdeniz’e geçmiştir. Engebe başka bir deyişle topografik yapı karadaki canlılar için diğer bir fizyografik engeldir. Yüksek dağların önleyici etkisi iklim faktörü üzerine yaptıkları değişikliklerden örneğin hava akımları, sıcaklık değişimleri, nem durumu vb. ileri gelmektedir. Himalaya ve Alp’ler gibi devamlı bir dağ zinciri, alçak seviyelerdeki bitki türleri için aşılmaz bir engeldir. Ayrıca çöllerde bitkilerin yayılışında önemli bir engel oluştururlar. İklim koşullarının çöllerde yetersiz oluşu nedeniyle bitkiler bunlara sokulamaz.
İklimsel Engeller Birçok sınırlar iklimsel kökenlidir. Türlerin yayılışını sınırlayan başlıca iklimsel koşullar atmosfer nemi, sıcaklık ve rüzgardır. Bu faktörlerin sınırlayıcı etkileri bir bölgeden diğerine değişir. İklimsel engeller iki yönlü etki yaparlar. Bir kısmı bitkilerin yayılışını sağlarken, bir kısmı da yayılmasını engeller. Soğuk ve ılıman bölgelerde sıcaklık koşulları bitkilerin yayılışı üzerinde sınırlayıcı etki yapmaktadır. Bu sınırlayıcı iklim faktörü nedeniyle tropikal kökenli bitkiler soğuk bölgelere geçemezler. Diğer yandan ılıman bölge bitkileri kutup bölgelerinde gelişemezler.
Edafik (Toprak) Engeller Bazı durumlarda alanın değişmesi uygun olmayan bir edafik faktörün varlığına bağlıdır. Edafik faktörler çok değişiktir: toprağın fiziksel yapısı, kimyasal bileşimi, nemi, sıcaklığı ve içindeki canlı organizmalar gibi. Örneğin; marn üzerinde gelişen Onobrychis gracilis serpantin anakaya’ya ulaşınca kaybolur ve bu sefer serpantin anakaya ya bağlı Centaurea ptosimopappo gelişir. Kalsikol yani kalkeri seven türlerin yayılışı silisli anakaya ile olan temas noktalarında kaybolur. Çok özel kimyasal karakterler gösteren bir toprağa sıkıca adapte olan türlerde alan sınırları tamamen edafiktir yani toprağa bağlıdır. Örneğin Türkiye’de deniz kenarlarındaki tuzlu topraklarda yetişen türler, bu alanların dışında, karalar içindeki tuzlu alanlarda yetişir.
Biyotik Engeller Adı altında birleşen parazitlik, rekabet, arkadaşlık gibi değişik tabiattaki organizmaların birbirine etkisi türlerin yerleşme alanlarını sınırlamada rol oynar. Belli bir formasyon da yerleşen bir türün alanı, bu formasyonun değişikliğine bağlıdır. Böylece bir ormanın tahribi orman türlerinin zararına olarak açık alanlardaki türlerin yerleşmesini kolaylaştırır. Bugünkü coğrafi ve ekolojik koşullar canlıların dağılışını açıklayan yegane unsurlar değildir. Bütün bu alanların açıklanmasında özellikle tarihi faktörlerin önemini hatırlatmak gerekir.
Yayılışı sınırlayan bariyerler