Tanzimat Dönemi Osmanlı Adliye Teşkilatı
Tanzimat Dönemi Osmanlı Adliye Teşkilatı Tanzimat öncesi dönemde Osmanlı vatandaşları ile Avrupalı tüccarlar arasındaki davalara kadılar bakar, yargılamada bir de tercüman bulunurdu. Dava konusu 4000 akçeden fazla olan davalar ise Divan-ı Hümayun’da sadrıazam huzurunda kazaskerler tarafından görülürdü. 1801 yılından itibaren söz konusu davalara yerli ve yabancı tüccarlardan oluşan komisyonlar bakmaya başladı. Tanzimat Fermanı ile ticari davalara bakan komisyonlara ticaret meclisi ismi verildi ve ticaret meclisleri Ticaret Nezareti’ne bağlandı. 1847 yılında ticaretin gelişmiş olduğu Osmanlı şehirlerinde de ticaret meclisleri açıldı. Ticaret Mahkemeleri
Nizamiye Mahkemeleri Tanzimat döneminde Osmanlı Devleti’nde şer’iye mahkemelerinin dışında farklı yargı organları ortaya çıkmıştır. 1854 yılında ceza davalarına bakmak üzere Vilayet Meclisleri kurulmuştur. 1858 yılında Vilayet Meclisleri ceza mahkemelerine çevrilmiş ve bu mahkemelerin kararları Meclis-i Ahkam-ı Adliye’de istinaf olunmaya başlanmıştır. Bir süre sonra 1867, 1870 ve 1876 yıllarında yapılan hukuki düzenlemelerle Osmanlı Devleti’nin her yerinde görev yapacak olan Nizamiye Mahkemeleri kurulmuştur. 1879 da yapılan son değişiklikle Fransız adliye teşkilatı örnek alınarak Nizamiye Mahkemeleri sulh, bidayet, istinaf ve temyiz derecelerine ayrılmıştır.
Şer’iye Mahkemeleri Klasik dönemde Osmanlı adliye teşkilatının tek yargı kurumu olan şer’iye mahkemeleri Tanzimat’tan sonra yetkileri daralarak da olsa varlığını sürdürmüştür. 1837 yılında Şeyhülislamlığa yargı görevi yüklendi ve 1826’da kaldırılan Yeniçeri Ocağı’nın Süleymaniye’deki ağalık makamı şeyhülislamlığa tahsis edildi. Bütün şer’iye mahkemeleri Şeyhülislamlığa bağlandı ve Şeyhülislam kabineye alındı. Şer’iye mahkemesi hakimi olan kadıların idarî, beledî ve malî yetkileri ellerinden alındı ve sadece şer’î davalara bakma yetkileri kendilerinde kaldı. Şer’iye Mahkemelerinin görev alanı sadece şahıs, aile, miras, kısas ve diyet konuları ile sınırlandı. 1862 yılında Şer’iye Mahkemeleri’nde verilen kararları temyiz etmek üzere Şeyhülislamlık’ta Meclis-i Tedkikat-ı Şer’iyye kuruldu. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra 1924 yılında Mehakim-i Şer’iyyenin İlgasına ve Mehakim Teşkilatına Dair Ahkamı Muaddil Kanun ile Şer’iye Mahkemeleri kaldırıldı
Cemaat Mahkemeleri Osmanlı Devleti’nin gayrimüslim vatandaşları evlenme, boşanma ve mirasla ilgili davalarını cemaat mahkemelerine götürebilirlerdi. Evlenme, boşanma ve mirasla ilgili davalarda cemaat mahkemeleri kendi dinlerinin hükümlerini uygularlardı. Bunun dışında cemaat mahkemelerinin hakem sıfatı ile gayrimüslimlere ait uyuşmazlıkları karara bağladıkları olurdu. Ancak cemaat mahkemeleri sadece dini müeyyidelere sahip olduklarından, gayrimüslimler genel itibariyle hukuki yaptırıma sahip olan şer’iye mahkemelerine gitmeyi tercih ederlerdi. Ayrıca uyuşmazlığın taraflarından birisi gayrimüslim ve diğeri Müslüman ise uyuşmazlığın şer’iye mahkemesinde çözülmesi mecburiyeti vardı.
Konsolosluk Mahkemeleri Osmanlı Devleti’nde iki tarafın da yabancı olduğu davalara konsolosluk mahkemeleri bakardı. Taraflar farklı yabancı devletlerden ise ilgili devletlerin temsilcilerinden oluşan komisyonlar davaları karara bağlardı. Konsolosluk mahkemeleri 1914 yılında kapitülasyonlarla birlikte kaldırıldı
İdare Mahkemeleri Tanzimat öncesi dönemde ayrı idare mahkemeleri yoktu. İdari davalar, adli yargı sistemi içerisinde karara bağlanırdı. Kazalarda kadılar, taşralarda paşa divanları ve merkezde Divan-ı Hümayun idari davalara da bakarlardı Tanzimat’ın ilk dönemlerinde merkez ve taşrada kurulan meclisler hem memurlarla hem de memurlar ile vatandaşlar arasındaki idari davalara bakmakla görevlendirildi. 1864 yılında Fransız modeline uygun olarak idari davalara bakmak üzere taşralarda Meclis-i İdareler kuruldu. 1868 yılında kurulan Şura-yı Devlet Muhakemat Dairesi bu Meclis-i İdarelerin kararlarına karşı temyiz mercii oldu. 1870 yılından itibaren idare ile vatandaşlar arasındaki davaların halledilmesi görevi Nizamiye Mahkemelerine verildi ve Meclis-i İdareler yalnızca memurlarla ilgili yargılamayla görevlendirildi. 1913 yılında memurlarla ilgili davaların çözümü adliye mahkemelerine devredildi ve böylece tekrar Tanzimat öncesi döneme benzer bir durum ortaya çıktı. Cumhuriyet’in kurulması ile Şura-yı Devlet, Danıştay ismini aldı ve yeniden Fransız modeline uygun olarak idari sistem kurulmuş oldu
1870 yılından itibaren idare ile vatandaşlar arasındaki davaların halledilmesi görevi Nizamiye Mahkemelerine verildi ve Meclis-i İdareler yalnızca memurlarla ilgili yargılamayla görevlendirildi. 1913 yılında memurlarla ilgili davaların çözümü adliye mahkemelerine devredildi ve böylece tekrar Tanzimat öncesi döneme benzer bir durum ortaya çıktı. Cumhuriyet’in kurulması ile Şura-yı Devlet, Danıştay ismini aldı ve yeniden Fransız modeline uygun olarak idari sistem kurulmuş oldu
Askeri Mahkemeler Tanzimat öncesi dönemde askerlerle ilgili davalar askeri yetkililer tarafından askeri kanunlar çerçevesinde karara bağlanırdı. Tanzimat döneminde Fransız modeline uygun olarak askeri ceza kanunları kabul edildi. Bu modele göre askerlerle ilgili davalara Divan-ı Harplerde bakılır ve karların temyizi Divan-ı Temyiz’de (Divan-ı Tecessüs) yapılırdı. Askerlerle sivil vatandaşlar arasındaki davalar ise adliye mahkemelerinde görülürdü