DİL GELİŞİMİ KURAMLARI - I Dr. Gökçe Karaman Benli Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitim Anabilim Dalı
Dil Gelişimi Kuramları Davranışçı Yaklaşım Etkileşimci Yaklaşım Bilgiyi İşleme Kuramı ve Dil Pragmatik Yaklaşım ve Sosyal Etkileşim Kuramları Önoluşumcu Yaklaşım
Davranışçı Yaklaşımlar Davranışçı kuramların hepsi dil davranışının ölçülebilir ve gözlenebilir özelliklerine odaklanmıştır. Dil terimi yerine “sözel davranış” terimi kullanılır.
Davranışçıların dil gelişimi yorumunda belli başlı iki kuram öne çıkar. Klasik koşullama Edimsel koşullama
Klasik Koşullama Sözcük öğrenme dil öğrenmenin temelini oluşturur. Belli bir tepkinin belli bir uyaran varlığında ortaya çıkmasıdır. Bir sözcük bir kere koşullu tepki olarak öğrenildikten sonra yeni öğrenmeler için doğal bir uyarıcı olarak kullanılabilir.
Edimsel Koşullama Edimsel koşullama ilkelerini öne süren Skinner’dır. Skinner, sözel davranışın çevresel uyarıcıların kontrolünde oluştuğunu ifade etmektedir.
Skinner sözel davranışların 5 işlevi olduğunu ifade etmiştir. 1 Skinner sözel davranışların 5 işlevi olduğunu ifade etmiştir. 1. Bu davranışların en basiti ses taklidi yoluyla yapılan sözcüklerdir. Örneğin, ebeveyn çocuğa bisküvi verirken “bisküvi” der. Çocuk ebeveyni taklit ederek bisküvi benzeri sesler çıkarır. Sonunda çocuk sözcük ile nesneyi ilişkilendirerek bisküviyi işaret etmek için sözcüğü kullanacaktır. 7
2. Çocuk nesne ile nesneyi temsil eden sözcüğü ilişkilendirdiğinde, basit taklitler çağrışıma dayalı kavramları oluştururlar. 3. “Ben su istiyorum” gibi tümceler bir istek ifade ederler. Eğer istek yerine getirilirse, içeceği elde etmede kullanılan tümce pekiştirilmiş olur. 8
4. Bazen bir bağlamda sözce ile doğrudan ilişkisi olmayan ürünler ortaya çıkar. Anne, “Baba işe gitti” diyebilir. Çocuk, “Dışarıya gidip oyun oynayacağım” diye yanıtlayabilir. Bu iki cümle arasında doğrudan ilişki yok gibi görünebilir; fakat çocuk babası işe gittikten sonra dışarıya gidip oyun oynamaya şartlandığından, bunu kullanmış olabilir. 9
Davranışçılara göre genel olarak çocuk, dili ebeveynler tarafından sağlanan pekiştireçler yoluyla öğrenir. Ebeveynler çocuklara model olur.
Etkileşimci Yaklaşım
İki yaşında olaylar, insanlar ve durumlarla ses bağlantısı kurar. Duyu motor dönemde ses uyarıcısının bebekte ses üretmeyi doğurması, sesle yapılan taklidin başlangıcıdır. Bebek ses şemaları üretir. Bundan hoşlanır. İki yaşında olaylar, insanlar ve durumlarla ses bağlantısı kurar. İnsanları ve nesneleri temsil eden bir semboller sistemi geliştirir.
Piaget, çocukların konuşmasının bir dinleyici için anlamlı olup olmamasının önemli olmadığını, daha çok “kendileri için konuştuklarını” belirtmiştir. Bunu da benmerkezci konuşma olarak tanımlamaktadır.
Pragmatik Yaklaşım ve Sosyal Etkileşim Kuramları Pragmatik Yaklaşım ve Sosyal Etkileşim Kuramları Dil, iletişim amacı ile kullanılan bir araçtır. Pragmatik model dil kullanımı ve dilin iletişim işlevlerine odaklanmıştır. Sosyal etkileşimciler dilbilimciler gibi, dilin doğasının yani yapısı ve kurallarının onu diğer davranışlardan farklı kıldığını kabul ederler.
Vygotsky ve Bruner dil, düşünce gelişimini araştırırken sosyal etkileşimi temel almışlardır.
Dil kullanım yeterliliği üç boyuta dayandırılmaktadır. Evren Bilinci Geliştirme Dilin İşlevi Etkileşime Katılanların Duyarlılığı
Evren Bilinci Geliştirme: İletişime katılan çocuk/ bireyin evren bilgisini kullanarak süregiden, olup biten olayların farkında olma, bunlardan anlam çıkarıp gerektiği gibi tepki vermesini içermektedir.
Dilin İşlevi: Çocuklar olaylar içine katılarak hareket ederler Dilin İşlevi: Çocuklar olaylar içine katılarak hareket ederler. Her olay belli bir amacı başarmaya yönelik işlev görür. Dolayısıyla bireylerin belirli istekleri, niyetleri vardır ve bu doğrultuda yaptıkları eylemler “iletişim amacı” olarak tanımlanır. İşte dil, bu iletişim amaçlarına hizmet eder.
Etkileşime Katılanların Duyarlılığı: Dil kullanımı etkileşimi zorunlu kıldığına göre bu eyleme katılan bireylerin de birbirlerinin gereksinmelerini, evren bilgilerini dikkate alması ve birbirini anlaması gerekir.