Uygarlık tarihi Kisim 7
sümer Büyük medeniyetlerin ve dünya kültür mirasının temellerini atan Sümerler, tarih sahnesine diğer medeniyetlere nazaran daha erken çıkmıştır. M.Ö 4000 yıllarından itibaren başlayan tarihi ile Sümerler; yazı, dil, tıp, astronomi, matematik gibi pozitif öğretilerin yanı sıra din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda da diğer medeniyetlere örnek olmuşlardır. Sümerler döneminde Mezopotamya'da 18 tanesi büyük olmak üzere yaklaşık 35 şehir ve kasabanın var olduğu bilinmektedir. Bunlara; Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk ve Ur örnek verilebilir. İlk olarak Uruk Kralı Lugalzagizi aşağı Mezopotamya’daki kent devletlerini bir yönetim altında toplamıştır (M.Ö.2750). Sümerlere Elamlar son vermiş (M.Ö 2000 yıllarının başları) ve böylece Mezopotamya’da Akadların devri başlamıştır.
i.ö. 2500 Mezopotamya'nın güney ucunda yer alan Sümer şehri, MÖ 4000 - 2350 yılları arasında Orta Asya'dan göç eden Sami bir halk tarafından kurulmuştur. Bu halkın günümüz tarihindeki bilinen adı Ubaidliler'dir ve Sümer şehrinde yer alan ilk medeniyet olmuşlardır. Sümerlerin kökeni günümüzde tam olarak bilinemese de Orta Asya taraflarından oldukça kültür etkileşimi yaşadıkları tahmin edilmektedir.
Elamlar Sümerlerin oluşturmuş oldukları şehir devletleri birbirleri ile savaşarak hâkimiyet mücadelesi içerisine girmişlerdir. Sümerlere ilk tehdit doğu sınırında bulunan Elamlardan olmuştur. Elamlar, M.Ö. 3000’li yıllardan itibaren günümüz İran Coğrafyasının güney batısında varlıklarını göstermeye başlamışlardır. Fakat Elamlar zamanla güçlenmiş, Sümerler için önemli bir teklike oluşturmaya başlamışlardır. Elamlar’ın Sümerler üzerine ilk saldırısı M.Ö. 2530 – 2450 yılları arasında olmuştur. Akabinde ısrarlı olarak saldırlar düzenlemiş, Sümer şehir devletlerinin zayıflamalarını hızlandırmışlardır. Elamlar yapmış oldukları saldırılarla Sümerlileri zayıflatıp, toprak kayıplarına sebep vermiş olsa da Sümerler halen varlıklarını devam sürdürmeye devam etmişlerdir.
Halaflı-öncül-kuzey güney kültürleri ayrımı Halaf Kültürü, Kuzey Mezopotamya'nın Çanak Çömlekli Neolitik Çağ'ında, Tell Halaf'da (Halaf Höyüğü) kesintisiz olarak gelişen bir tarihöncesi kültürdür. Tell Halaf yerleşimi, MÖ 6.000 civarı ile MÖ 5.400 arasında Halaf Dönemi olarak adlandırılan bir dönem boyunca gelişmiştir. Halaf Kültürü'nü yine aynı bölgede Obeyd Kültürü izlemiştir. Halaf Kültürü adını, günümüzde Türkiye – Suriye sınırının hemen güneyinde yer alan ve Erken Kalkolitik Çağ'a tarihlenen Tell Halaf yerleşiminden almaktadır. Halaf Kültürü'nün Samarra ve Hassuna kültürlerinden kaynaklanmadığı ama onlardan etkilendiği görüşü hakimdir. Kuzey Mezopotamya’da Halaf Kültürü devam ederken Güney Mezopotamya’nın verimli topraklarında yeni bir kültürün doğduğu görülmektedir. Kültüre ilk kez, Sümer yerleşmesi olarak bilinen Ur Höyüğü’nün yakınında Tel El Ubaid adlı höyükteki araştırmada rastlanmış ve bu höyüğün adı verilmiştir Çanak Çömlekli Neolitik Çağ başlarından itibaren iskan edilen yerleşimlerin tarihlendirmesinde, kazılarda ele geçen çanak çömlek özellikleri önemli bir çıkış noktası oluşturmaktadır. Dilğer bir ifadeyle kazılarda ulaşılan çanak çömlekler, o yerleşme katının tarihlendirilebilmesini sağlayan önemli bir bulgudur. Bu bağlamda Halaf çanak çömleği, bilirli bir tarihsel döneme tarihlenmiş bir şablon görevi görebilmektedi
Eridu-öncül Eridu (Sümerce: eridug) Sümerce 'şanlı yer', 'yüce yer' anlamına gelir ve bugünkü Irak Cumhuriyeti'nin Tell Abu Shahrain şehridir. MÖ 5400 yılında kurulan Eridu Güney Mezopotamya'nın en eski şehridir. Ur şehrinin 12 km güneybatısında yer alan Eridu tapınaklarıyla ünlü Sümer şehirlerinin en güneydeki örneğini teşkil etmektedir. Sümer mitolojisi'ne göre Eridu, daha sonra Akadlar tarafından Ea adıyla bilinecek olan Sümer kralı Enki tarafından inşa edilmiştir.
EREK-ERUDU-LAĞAŞ-UR Uruk, antik bir Sümer şehri. Kent, Fırat Nehri'nin bugünkü yatağının doğusunda, nehrin eskiden kurumuş bir kanalının üzerinde bulunmaktadır. Bugünkü Irak'ta Al Mutanna ilinin başkenti Samava'nın 30 kilometre doğusuna denk gelir. Uruk, Babil döneminde de varlığını korumuştur. Kitab-ı Mukaddes'te şehrin adı Erek olarak geçer. Lagaş, Fırat ve Dicle nehirlerinin birleşme yerinin kuzeybatısında Uruk’un doğusunda yer alır. Lagaş hem Sümerlilerin hem de daha sonraları Babillilerin en eski şehirlerinden biridir. Yakınındaki Girsu şehri, Lagaş’ın dini merkeziydi. Ur, bugün Tell el-Muqejjir Sümer topraklarında bir antik şehir. Ur, sözcük olarak Ön Türkçede kent, şehir olarak kullanılan bir tamgadır. Dünyanın en eski şehirlerinden biridir. Irak Körfezi´nde Fırat nehri kenarında kurulmuştu
URUK-1 DÖNEMİ Uruk, antik bir Sümer şehri. Kent, Fırat Nehri'nin bugünkü yatağının doğusunda, nehrin eskiden kurumuş bir kanalının üzerinde bulunmaktadır. Bugünkü Irak'ta Al Mutanna ilinin başkenti Samava'nın 30 kilometre doğusuna denk gelir.
JEMDET NASR-2 DÖNEMİ Sümer bölgesinde ilk uygarlığın doğuşundan (M.Ö. 3500'lerden) M.Ö. 2900/2750'lere kadar geçen dönem "Uruk Devri" ve onu takiben "Cemdet Nasr Devri" diye adlandırılır. Bu dönem kültürleri; yazının yeni başladığı ve tam gelişmediği dönemlerdir. Dolayısıyla bu devirlerin tarihi ancak arkeolojik malzeme ve mitolojilerle tespit edilebilmektedir. Bu döneme ait en önemli belge Uruk Kralı Gılgamış'a ait efsaneleri anlatan sonraki döneme ait tabletlerdir. Gılgamış Destanı, tarihin en eski yazılı destanının adı olup, 12 kil tablete Akad çivi yazısı ile kaydedilmiştir. Uruk kralı Gılgamış'ın ölümsüzlüğü arayışının öyküsünün anlatıldığı destan aynı zamanda Nuh Tufanı'nın daha eski sürümünü de barındırmaktadır.
Samiler-dil Samiler, Sami halkları veya Semitik, büyük kısmı bugün Orta Doğu adı verilen coğrafyada yaşayan etnik gruptur. Araplar, İbraniler, Aramiler, Süryaniler, Maltalılar gibi halklar bu etnik gruba mensuptur. Yasefiler ise orta asya kökenlilerdir
sümerce Sümerce, Sümerlerin anadili. Güney Mezopotamya'da M.Ö. 4000 yılında konuşuluyordu. M.Ö. 2000'li yılların başlarında yerini konuşma dili olarak Akadçaya bıraktı;ancak Mezopotamyada M.S. 1. yüzyıla kadar kutsal, şölensel, edebi ve bilimsel bir dil olarak kullanılmaya devam etti. Daha sonra ise bu dil 19. yüzyıla kadar unutuldu. Mezopotamyada konuşulan diğer dillerin aksine Sümercenin izole dillerden olduğu kabul edilir. Döneminin ve çevresinin diğer tarihi dillerinden olan ve her ikisi de Semitik dillerden olan Babilce ile Asurcadan oluşan Akadçadan bile farklıydı.
ziggurat Ziggurat (Akatça ziqqurrat, zaqā "yükselmiş yere kurmak"), Antik Mezopotamya vadisinde ve İran'da terası bulunan piramitlere benzeyen tapınak kulesidir. Zigguratlar eski Mezopotamya'da Sümerlerde,Babillerde ve Asurlarda bir çeşit tapınaktır. Piramitlerle karakter olarak birbirine benzeyen, fakat bazı yapısal farklılıklarıyla birbirinden ayrılan Zigguratlar'ın, piramitlerin aksine üstü düz bir yapıya sahiptir. 2 ila 7 kat arasında bir yüksekliğe sahip olan zigguratların en üstünde tapınak ya da türbe bulunur. Türbeye erişebilmek için de etrafında rampalar bulunur.
LAGAŞ- VALİ- ŞAR Lagaş kralları Elam ve Kiş kralları ile çatışma içindeydiler. Semitik fetihler ile bağımsızlığını kaybetti. Yöneticileri Akkad kralı Sargon'un ve ondan sonra gelen kralların tebası haline geldiler; fakat Sümer şehri olarak kaldı ve sanatsal gelişimin merkezi olarak diğer tüm şehirlerden daha önemli bir şehir olmayı sürdürdü.
ningirsu-din birliği Ninurta, Ninurta nedir, ninurta destanı, ninurta gilgamesh, ninurta mitoloji, Sümer Mitolojisi, mitoloji, ortadoğu Mitolojisi, Akad Mitolojisi, Yakındoğu Mitolojisi, Sümer tanrıları,Enlil, Anzu efsanesi, Ninhursag,Ninurta ile Kaplumbağa, kader tabletleri, Nimrod, Mesopotamian religion,Sumerian, Assyriology olarak da bilinir Kahraman kültü-kahraman kral
Jemdet devri Yazının kullanılmaya başlandığı bu çağda Mezopotamya’nın öntarih devirleri başlamıştır. Bu devre üç bölüme ayrılır: 1. Uruk VI-IV çağı; 2. Cemdet Nasr çağı; 3. Meşilim çağı (Kış krallığı). Cemdet Nasr devrinin en belirgin özelliği keramiklerindedir. Keramikler genellikle çarkta yapılmıştır. En çok kullanılan renk kahverengidir.
Lağaş-umma savaşı-sınır belirleme savaşı Lagaş ordusu ve Umma ve Müttefikleri , Gana-ugigga bölgesinde karşı karşıya geldi . Lagaşlılar savaşı kazandı , Entemena , Ur-Lumma'nın ordusunu yok etti ve Ur-Lumma'nın peşine düştü Umma'nın kuzeyinde Zabalam adlı kentin başı olan İl , Lagaş'a savaş ilan etti . O çok akıllıydı , Entemena yenildi ve İl , Lagaş topraklarına kadar sızdı ve kendisini Umma'nın işakku'su ilan etti . İl , hendeklerdeki suyu boşalttırdı ve Guedinna bölgesinden Lagaş'a giden haracın bir kısmını ödememeye başladı . Entemana , elçiler gönderip durumu sorduğunda ise İl küçümsemeyle , bütün Guedinna'nın kendi toprağı olduğunu söyledi İl ile Lagaş arasında savaşla bir çözüm olmadı , onun yerine başka bir hükümdar ikisi arasında arabuluculuk yaparak iki lideri sakinleştirdi ve bir antlaşma yaptırdı .Umma ve Lagaş arasındaki sınır Mesilim-Eannatum olmuştu .
Sıfat-ishakku İshakku: adı verilen şehir yöneticileri vergi toplamada söz sahibi olmuşlardır
Sıfat-lugal sümer şehir devletlerini yöneten (bkz: ensi) ya da (bkz: patesi) lerin çevrelerindeki şehirlere hakim olması ile (bkz: lugal) tüm sümer ülkeisine hakim olmalarıyla lugal kalma ünvanı alırlar. lugal kalma büyük sümer kralı anlamına gelir.
nippur Nippur (günümüzde Niffer ya da Nuffar), Irak'ın güneydoğu kesiminde antik kent.Bir devlet merkezi olmamakla birlikte, Mezopotamya'nın dinsel yaşamında belirleyici bir rol oynamıştır. Sümer efsanelerine göre Tanrı Enlil (Akad dilinde Bel) bu kentte yaşamıştı.Nippur'da toplanan tanrılar meclisinin kararlarını insanlara bildiren Enlil, aynı zamanda gücün de temsilcisiydi. Bir başka inanca göre de Enlil insanı Nippur'da yaratmıştı. Ülkeyi ele geçiren her kral, Enlil'in kutsal yönetme gücüne sahip olabilmek için törenler yaparak kendini kutsamaya çalışırdı. Bu nedenle, Mezopotamya'yı hangi hanedan yönetirse yönetsin, Nippur ve kentteki Enlil Tapınağı kutsallığını korurdu.
Tanrı-ENLİL Yeryüzü-tanrı. Bel ya da Belum adıyla da anılır. Baal'le birlikte bütün bu adlar, Mezopotamya'nın en büyük tanrısını dile getiren tanrı anlamındadır. Enlil, tanrı Anum'un oğluydu, zamanla babasının yerine geçerek baştanrı yerine yükseldi. Yeryüzüne hakim olan, onu yöneten odur. Sümer inançlarında bir tufan meydana getirerek insanları cezalandıran da odur. Atmosfer güçlerini de o yönetir; şimşekler fırtınalar, onun buyruğundadır. Karısı Ninlil ya da Belit'le birlikte Elam dağlarında oturur. Nippur sunağı ona adanmıştır.
agade Diğer adı olanAkad, Mezopotamya'nın güneymerkezi kesiminde, Dicle ve Fırat nehirlerinin birbirlerine en çok yaklaştıkları yerde bulunan tarihsel bölge. Antik Babil medeniyetlerinin ana yurdu olan Akad'ın kuzeyinde Asur bölgesi, güneyinde ise Sümer bölgesi yer alıyordu. Akad isminin yerini zamanla Babil kelimesi almıştır. Akad ismi, Sami kökenli I. Sargon'nun (Akad dilinde Şarrukin) MÖ 2300'lerde kurduğu Agade şehrinin isminden gelmektedir. Bu dönemden itibaren tüm Güney Mezopotamya hükümdarları kendilerini Sümer ve Akad kralı diye isimlendirmişlerdir.[1] Akad, yeryüzünün ilk güçlü imparatorluğu olan Akad İmparatorluğu'nun merkez topraklarını oluşturuyordu.
sargon Büyük Sargon (MÖ 2334 - MÖ 2279; (Akatça: Šarukinu 𒈗𒁺, hükümdar meşrudur) Akad kralı. Akad sülalesinin kurucusu, Kral Urzababa'nın baş muhasebecisi olan ve Sami halkına mensup olan Sargon, MÖ 2350 yılında bir savaştan yenik dönen kralına darbe düzenleyerek tahta geçmiştir. Kral Sargon; Elam, Suriye, Lübnan ve Toroslar'a kadar topraklarını genişletti ve dünya imparatorluğu deyiminin çıkmasına neden oldu. Kral Sargon, kurduğu merkezi devletiyle asırlar boyu Mezopotamya'da süren teokrat tapınak şehir yönetimine son vermiş ve yerine güçlü bir memur mekanizmasıyla idare edilen bir devlet kurmuştur. Sargon, Mezopotamya'da iktidarı ele geçirmekle beraber sosyal, siyasal ve ekonominin yanında sanatta da değişiklikler yapmıştır.
LUGALZAGGİ Doğum tarihi: MÖ 2359 Ölüm tarihi ve yeri: MÖ 2335 Sargon'un dönemine ait yazıtlarda Sargon'un faaliyetlerinden açıkça söz edilir. Kendi şehri Akkad'dan yola çıkıp Uruk kentine saldırrnış Lugalzagesi'yi tahttan indirmiştir. Akkad Sülalesi'nden hemen sonraya ait bir yazıtta olaydan şu şekilde söz edilir: "Uruk'u mağlup etti ; duvarlarını yıktı ; Uruk ile yapılan savaşta o muzafferdi. Lugalzagesi'yi esir aldı. Boynuna köpek tasması bağlayıp Tanrı Enlil'in kapısına götürdü." Yazıtta geçen Enlil Kapısı, Lugalzagesi'ye ait olan kutsal Nippur kentindeki Sümer tanrısı Enlil'in tapınağı olmalıdır. Lugalzagesi'nin yakalanarak Enlil'e sunulması egemenliğin Akkad'a geçtiğini gösterir. Nitekim tapınakta yer alan heykel yazıtı Sümerce değildir. Akkatça yazılmıştır.
PİKTOGRAM Piktogram ya da piktograf bir eşyayı, bir objeyi, bir yeri, bir işleyişi, bir kavramı resmetme yoluyla temsil eden semboldür. Bu sembollere dayalı yazı sistemine "piktografi" denir. Piktografi; temsili ve grafiksel çizimler şeklinde kullanılan bir anlatım biçimidir. Bir başka deyişle, anlamlı işaretleri esas alan yazı sistemlerindeki işaretler olarak açıklanabilir. Piktografi temelde çivi yazısı gibi biraz uzam olan ve fonotik harfler veya belirleyici uyaklar kullanılarak oluşturulan bir sistemdir. Çivi yazısında ve hiyeroglifik yazılarda piktogramlar bulunur. Örneğin; Hitit ve Urartu yazı sistemleri piktografiktir.
PİKTOGRAM Erken yazılı semboller, resim-yazıları ve ideogramları temel almıştır. Bunlar MÖ 5000 civarlarında Antik Çin kültüründe kullanılmıştır ve MÖ 2000 yılı civarında logografik yazım sistemi olarak geliştirilmeye başlanmıştır. Piktograflar günümüzde halen Afrika’daki, Amerika'daki ve Okyanusya'daki gelişmemiş toplumlarda, yazılı iletişimde ana araç olarak kullanılmaktadır. Piktograflar çağdaş kültürler tarafından genellikle basit, resimsel, temsili semboller olarak kullanılmaktadır. Resim-yazılar genelde farklı ağızlar veya farklı dil ailelerine mensup dilleri konuşan insanların anlayabileceği üstün bir dildir. Bu nedenle trafik işaretleri ve benzer piktografik materyaller genellikle maksimum anlaşılabilirlik bakımından, global standratlar olarak kabul edilirler. Piktograflar; resimsel formlar tarafından tasviri istatistiksel veriler olarak, çeşitli renklerde, boyutlarda veya sayılarda grafiksel formlar da alabilirler. Piktogram zaman zaman ideogram ile karıştırılır, ideogramda da resmetme yolu kullanılıyorsa da ideogram denilen işaret yalnızca bir fikri ifade eden semboldür. Günümüzde coğrafya haritalarında, meteorolojide, trafik işaretlerinde ve diğer birçok alanda kullanılan semboller de piktogram kapsamında ele alınabilirler.
FONOGRAM Fonogram, bir sesi ya da ses dizimini belirten yazılı biçimdir. Örneğin alfabetik dillerde kullanılan harfler birer fonogramdır, çoğu zaman kendi başlarına ifade ettikleri bir kavram yoktur, kavramları ifade etmek için çıkarılan ses birimlerini belirlerler ve genelde başka fonogramlarla beraber anlamlı bir bütün oluştururlar. İdeogram terimi bunun zıddıdır.
DESİMAL Onlu sistemin icadı. Sümerler döneminin başlarından Helenistik çağ boyunca Hıristiyanlığın başlangıcına kadar, Mezopotamya (modern Irak) insanlarının herhangi bir matematiği olarak adlandırılan Babile ait matematik, bir çalışma yeri olarak merkezi rol oynayan Babil olması nedeniyle Babil matematiği olarak adlandırılmıştır. Daha sonra Arap imparatorluğu yönetimi altındaki Mezopotamya, özellikle Bağdat, bir kez daha matematiğin önemli bir çalışma merkezi durumuna gelmiştir. Mısır matematiği kaynaklarının azlığının aksine, Babil matematiğine ilişkin bilgimiz 1850'lerden itibaren topraktan çıkarılan 400'den fazla kil tabletten türetilmiştir. Çivi yazısı yazılmış tabletler kil nemli durumda iken tablet üzerine yazılmış ve bir fırında ya da güneş ışığı altında tabletler sert bir şekilde fırında pişirilmiştir. Bunlardan bazılarının bir derecelendirilmiş ev ödevi olacağı görülmektedir. Yazılı matematiğin en eski kanıtı, Mezopotemya ‘daki ilk medeniyeti kuran antik Sümerlere kadar geçmişe uzanır. Onlar, M.Ö. 3000 tarihinden sonra metrolojinin karmaşık sistemini geliştirmişlerdir. Yaklaşık M.Ö. 2500 tarihinden sonra Sümerler, kil tabletler üzerine çarpım tablolarını yazdılar ve geometrik alıştırmalar ve bölme problemleri ile uğraştılar. Babil sayıları ile ilgili en eski izler de bu döneme kadar geçmişe dayanmaktadır.
SEKSAGESİMAL Günümüzden yaklaşık 6000 yıl önce Sümerlerin[*] geliştirdiği sayı sistemi, 1000 yıl sonra Babil'de bazı değişikliklerle geliştirildi. Yaklaşık 5000 yıl önce Mısırlılar da kendi sayı sistemini oluşturmuştu. çemberin neden 360° olduğundan, bir saatin neden 3600 saniye olduğu Saatlerde kullandığımız 1 saat = 60 dk; 1 dakika = 60 saniye "sistemi"
Pİ NİN BULUNUŞU 3 kabul ettiler-çember hesaplama Antik Babilliler pi sayısını biliyorlardı. Babilliler pi sayısını 3,125 olarak hesapladılar. Bu hesaplama için -bir dairenin içine çizilen düzgün altıgenin çevresi, dairenin yarıçapının 6 katına eşittir- bilgisini kullandılar. Dairenin içine çizilmiş düzgün altıgenin çevresini dairenin çevresi için alt sınır olarak kabul ettiler. Onlar bu mantıklı yaklaşımla M.Ö. 2000 yılında pi sayısını yaklaşık olarak belirlediler.
HACİM hendeğin hacim ve derinliği, bentin eğilme derecesi veriliyor ve belirli geometrik hesaplar ümerliler geometri problemlerinin çözümünde ortaya çıkan ikinci derece denklemleri çözmüşlerdi. Hammurabi döneminde de Babilliler, sayıların bizim cebirsel denklemlerle ifade ettiğimiz özelliklerini biliyorlardı. İkinci dereceden denklemleri tablolar yardımıyla ya da günümüzdeki gibi kareköklü bağıntılarla çözmesini biliyorlardı. Sümerler, aritmetikte olduğu gibi geometride de ileriydi.
JEMDET NASR VAZOLARI Konu olarak, boğalara hücum eden arslanlar, arslanlara hükmeden insanlar, sakin koç ve koyunlar ele alınmıştır. Taş eserler arasında alabaster (su mermeri) bir vazo dikkati çeker. Vazonun etrafı çemberlenmiş olup üzerinde, tanrıça înana’ya verilen sunular tasvir edilmiştir. Vazonun kutsal bir eşya olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Eser. Kahire, müzesindedir.
ÇARPMA İŞLEMİ Matematik ve Geometrinin temellerini atnışlardır. (Dört işlemi bulmuşlar, dairenin alanını hesaplamışlar, çarpma ve bölme cetvelleri hazırlamışlardır.)
ŞEKEL-GUR-PARA EKONOMİSİ şekel para ekonomisi- para birimi gibi- şekel mezopotamyalılar için belirli bir miktar arpayı temsil ediyordu. hem para hem de ağırlık birimi olan şekel, malların ithalat ve ihracatı da dahil olmak üzere ticarette kullanılmaya başlandı. şekel kendine tevrat'ta da yer bulmuştur. Gur ise hacim ölçüsü
SUS ŞEHRİ-TİCARET MERKEZİ SİLK E KADAR BİRLEŞTİ TİCARET YOLLARI Şuş, İran'ın Huzistan Eyaleti'nde şehir. Eyaletin aynı isimli Şuş şehristanı'nın yönetim merkezi olan şehrin 2006 yılı resmi nüfusu 53.897 kişi ve 10.689 hanedir. Şehir, antik Susa şehrinin yakınlarında yer almaktadır Elamların ünlü şehirleri Şuş, Madaktu, Haydalu (bugünkü Hurremabad olabilir) ve Ehvaz olmuştur. Elamlar kendilerini 'Enzan Susunka' adlandırırlardı. Elam sözü Sami kelimesi olacak (yüksek ülke), buna göre de Fars ve Akamenit tabletlerinde Elamlar Enşan, Enzan şeklinde yazılmıştır
İSHAKKU ENDÜSTRİ TOPLUMU VE BAĞLILIK-İ.Ö 2500 ishakku savas sefi Olarak vatandaslar ordusuna komuta ediyordu Endüstri ve savaş özdeş
MISIR III. , IV. , V. ve VI. Sülaleleri kapsayan Eski imparatorluk, kral Zoser'in hükümdarlığıyla başlar (2700'e doğru); bakanlarından İmhotep, Zoser için, Sakkara'daki basamaklı piramidin mezar kompleksini yaptırmıştı
NİL VADİSİ Afrika deyince ilk akla gelen akarsu Nil nehridir. Nil nehri değişen karma rejimli akarsulardandır. Arapça adı “Bahr-el Nil” olan nehir, Afrika'nın doğusunda güney-kuzey doğrultusunda akar. Kollarından kagera ile birlikte 6.600 km. uzunluğundadır. Missisipi- Missouri'den sonra (6.730 km.) dünyanın en uzun nehridir. Aynı zamanda dünyanın havzası en geniş akarsularından birisi olup 2.800.000 km 2 havzası vardır. Bu bakımdan 7.000.000 km 2' lik havzaya sahip olan Amazon'dan sonra 3. büyük havzaya sahiptir. Nil nehri geçtiği ülkelere hayat verir. Nil tarımsal alanları oluşturduğu gibi arkeoloji, yerleşme ve turizm açısından da ilgi çekicidir. Şehir, mezar ve tapınaklar nehir çevresinde yapılmıştır.Şehir ve tapınaklar güneşin doğduğu yer olan nehrin sağ kıyısına, mezarlar güneşin battığı yer olan sol kıyısında yer alır. Mısır uygarlığının temelinde de Nil nehrinin bereketi vardır. Bu nehrin hayat verici özelliği sayesinde Mısırlılar Nil vadisinde yerleşmiş ve yağmur mevsimlerine bağımlı kalmadan nehirden sağladıkları suyla tarım yapabilmişlerdi. Tarihçi Ernst H. Gombrich, bu konuda şunları söyler
DELTA Nil Nehri, deltadan sonra Damietta ve Rosetta adındaki iki kola ayrılarak, yine bu isimlerdeki liman kentlerinden Akdeniz'e dökülür Kuzeyde Delta Bölgesi’nden başlayan vadi, güneyde çağlayanlara kadar uzanır. Çağlayanlar bölgesinde bulunan kayalıklar geçişi zorlaştırır. Çağlayanların güneyinde ise Sudan (Eskiçağ’da Nubya) yer alır. Eski Mısır’ın geleneksel güney sınırı Birinci Çağlayan’dır.
MERİMDE Mısır'ın erken neolitik kültürünü (5100-. 4500) temsil eden 3 yerleşim (Merimde-Benisalame, Omari, Badari) birlikte incelendiğinde karşımıza tahıl tarımı, besicilik (sığır, koyun/keçi, domuz), toplayıcılık (kök bitkiler, meyveler), balıkçılık ve avcılık (ceylan, su kuşları) gibi sektörlerden oluşan geçimlik ekonomi çıkıyor
FAYUM-portreler Feyyum, Fayyum, El Feyyum ya da El Fayyum (Arapça: الفيوم; Kıptice: Phiom, Peiom), orta-kuzey Mısır'da kendisiyle aynı adı taşıyan Feyyum vahasında bulunan bir kenttir. Kahire'nin 130 km güneybatısındadır Feyyum mumya portreleri, Roma devrinde Mısır'da mumyaların üzerlerine yerleştirilen ahşap plakalara yapılmış gerçekçi portrelerdir.
NOME Antik Mısır döneminde Yukarı Mısır, Sazlar Ülkesi anlamına gelen Ta Şemau olarak bilinirdi. ve yirmiiki adet Nome adı verilen idari bölgelere ayrılmıştı
IV. SÜLALE-KEOPS-KHUFU Kızıl Piramit geometrik olarak ilk gerçek piramittir.Babası Snefru’nun yerine geçen Keops’un (Hufu) (MÖ 2551-2528) Giza Plato su’nda yaptırdığı piramit 146 m yüksekliğiyle Eski Mısır’da inşa edilmiş en büyük piramittir. Ayrıca Dendara’da ilk Hathor tapınağını da yaptırmıştır. Keops saltanatı sırasında babası Snefru gibi Sina Yarımadası’na yapılan seferlere devam etmiştir. Keops’un yerine geçen oğlu Ra’cedef de (MÖ 2528-2520) kendisine Giza’nın 8 km kuzeyindeki Abu Ravvaş kayalık tepelerinde bir piramit yaptırmak istemiş ancak erken ölümü sonucu inşaat yarım kalmıştır. Ra’cedef in yerine geçen kardeşi ya da üvey kardeşi olan Kefren (Hafre) (MÖ 2520-2494) mezar kompleksini Keops Piramidi’nin hemen güneybatısına yaptırır. Kefren’in oğlu Mikerinos (Menkaure) (MÖ 2490-2472) Giza’daki son piramidi yaptırmıştır. Bu piramit 66,5 m yüksekliğinde olup Keops ve Kefren piramitlerinden çok alçaktır. Giza piramitleri Mısır’ın en görkemli anıtları olarak karşımıza çıkarlar. Anıtsal mimariye sahip olan piramitler güç ve zenginliğin simgesiydiler. Keops Piramidi antik dünyanın yedi harikasından birini oluşturur.
MEMPHIS Memphis Antik Kenti MÖ 3.000'li yıllarda kurulan, Eski Krallık Dönemi'nde Mısır'a başkentlik yapan, Akdeniz tarihinin en önde gelen yerleşim yerlerinden biri olarak kabul ediliyor. Kentin kalıntıları günümüzde Kahire şehrinin güneyinde yer alan Mit Rahina yakınlarında bulunuyor Beyaz duvarlar
Kirlik bölgesi-sind Ticaret-rajputana ve belucistan dan Ticaretin ilk sandalla başlatıldığı bölge
Hiyeratik yazı Antik Mısır'da Milattan Önce 3000 yılı civarında ortaya çıkan yazı, Sümerler'de olduğu gibi eşyanın şeklini çizmekle başlamıştır. Fakat Sümer yazısından farklı olarak Mısır hiyeroglifi, temelde resim biçimde olmuş ve "hiyeroglif yazı" olarak tarihe geçmiştir. Özellikle kutsal metinlerin taşa kazınmasında kullanılan Hiyeroglif Yazı, yazılı belgeleri oluşturan yönetim ve hukuk metinlerinde hiyeroglif işaretlerin kısaltılmasıyla oluşmuştur. Zamanla bu kısaltmalar çoğalınca hiyerogliften farklı bir yazı tipi olan Hiyeratik Yazı (Kutsal Yazı da denir) ortaya çıkmış ve M.Ö. 200'e kadar kullanılmıştır. Hiyerogliflerin el yazısı olarak düşünülüp, daha basit ve kısa sürede yazılan Hiyeratik Yazı devlet adamları ve rahipler tarafından kullanılmıştır. Milattan Önce 700 yılından sonra hiyeratik yazının daha basitleşmiş hali olan Demotik Yazı (Eski Yunanca'da demotikos: halkla ilgili anlamındadır) kullanılmaya başlanmıştır. Demotik yazı daha basit çizimleri içermiş ve halk tarafından günlük yazışmalarda kullanılmıştır (hukuki metinlerde de görülür). Milattan Sonra 3. yüzyıldan itibaren demotik yazının yerine Kopt Yazısı denilen Kıptiler'in (Hristiyan Mısırlılar, Mısır yerlileri olurken, Koptlar diye de bilinir. Ayrıca Kopt dili veya Kıptice'nin - Mısırca demek- yazımında Yunan harfleri kullanılır) Yunan alfabesine yaptıkları 6 harflik bir ilaveyle oluşan yazı türü kullanılmıştır.
Tepesi kesik piramidin hacmini hesaplama Pi için 16/9 un karesi
Sonraki dönemleri Antik Mısır (Khemet, Egypt), Antik Çağ'daki en büyük medeniyetlerdendir. Kuzeydoğu Afrika'da Nil Nehri'nin denize ulaştığı yarısı çevresinde yayılmış antik bir uygarlıktır. Uygarlığın yayıldığı bölge, bugünkü Mısır toprakları içinde yer almaktadır. MÖ 3.050 yılları civarında kuruluşundan önce, "Aşağı Mısır" (Nil Deltası ve güneyi, şimdiki Kuzey Mısır) ve "Yukarı Mısır" (Teb kenti merkez olmak üzere günümüz Güney Mısır'ı) olarak ikiye ayrılmaktaydı. Uygarlık, MÖ 3.150 dolaylarında ilk firavunun yönetimi altında Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır'ı politik olarak birleştirdi. Bu politik birlik, izleyen 3 bin yıl boyunca sürdü. Antik Mısır tarihinde, arada Orta Krallık olarak adlandırılan görece istikrarsız dönemlerin yaşandığı bir dizi istikrarlı krallık dönemi yer almaktadır. Antik Mısır, Yeni Krallık döneminde en gelişkin düzeyine ulaştı. Ardından, ağır seyreden bir gerileme dönemine girdi. Mısır, son dönemlerine doğru dış güçler karşısında art arda yenilgilere uğradı ve MÖ 31 yılında, erken Roma İmparatorluğu tarafından istila edilerek firavunların egemenliğine son verildi, Roma'nın bir eyaleti haline getirildi.
devam Antik Mısır uygarlığının başarısı, kısmen Nil Vadisi'nin koşullarına uyum sağlamakta gösterdiği beceriden gelmektedir. Taşkınların öngörülmesi ve verimli vadinin kontrollü sulanması, toplumsal ve kültürel gelişmeyi besleyen ürün fazlasının üretilmesini sağlamıştır. Ürün fazlasının kullanılmasıyla siyasi otorite, Nil vadisi ve civarındaki çöl arazisindeki madenleri işletmek, özgün bir yazı sistemini erken evrelerde geliştirmek, karmaşık inşaat ve tarım projelerini hayata geçirmek, dış dünya ile ticareti geliştirmek ve yabancı istilacıları uzak tutmaya ve Mısır üstünlüğünü kabul ettirmeye yönelik bir askeri yapılanışı sağlamak için gerekli kaynakları sağlamıştır. Bu yöndeki faaliyetleri harekete geçiren ve planlayıp örgütleyen, seçkin yazmanlardan oluşan bir bürokrasi, dini liderler, bir firavunun denetimi altındaki yöneticiler topluluğuydu. Bu unsurlar, aynı hedeflere yönlendirildi ve bölgede yerleşik insanları, ayrıntılı düzenlenmiş bir dini inançlar sistemi çerçevesinde bir araya getirdi.
devam Antik Mısır'ın birçok başarısı, bu uygarlık içinde ortaya çıkan çeşitli gelişmelere, uygulamalara dayanmaktadır, taş ocaklarının işletilmesi, anıtsal piramit ve tapınakların, dikilitaşların yapımına olanak sağlayan ölçümleme ve inşaat teknikleri, pratik ve etkili bir tıp bilgisi, sulama ve tarım teknikleri, bilinen ilk geminin yapımı, Mısır fayans ve cam tekniği, yeni yazın biçimleri ve bilinen en eski barış antlaşması gibi.Sonuçta Mısır, kalıcı bir miras bıraktı, sanat ve mimarisi yaygın olarak örnek alındı ve eski yapıtları dünyanın uzak köşelerine kadar taşındı. Anıtsal kalıntıları, yüzyıllar boyunca gezginlerin ve yazarların ilham kaynağı oldu. Erken Modern Dönem'deki kazılar, Mısır Uygarlığı'nın yapıtlarına karşı ilgi uyanmasına, giderek bu yönde bilimsel araştırmalara yol açtığı gibi dünya ve Mısır için bıraktığı kültürel mirasa karşı daha büyük bir takdir oluştu.
harappa ayni zamanda indus vadisi medeniyeti/medeniyetleri olarak ta gecer. ilk kez harappa sehri kuruldugu icin cogu zaman indus medeniyetleri, harappa adi altinda da inceleniyor. simdiye degin 1400 den fazla kazi bolgesinden ilginc kalintilar ortaya cikarilmis.
Diğer ilkleri ile mısır Medeniyeti Takvim: Eski Mısır’da takvim kıtlıkla ziyafet arasındaki fark anlamına geliyordu. Takvim olmadan eski Mısırlılar Nil’in ne zaman taşıp sele yol açacağını bilemezdi. Bu bilgi olmadan ise tüm tarım sistemleri riske girerdi. Bu periyodu bilmek için o yüzden takvimi geliştirdiler. Papirüs: Çinlilerin M.Ö. 140 yılında kağıdın keşfettiği bilinse de Mısırlılar bundan çok daha önce papirüs bitkisinden önemli bir madde geliştirdiler. Bu sağlam ve saza benzeyen bitki Nil kenarındaki bataklık alanlarda yetişiyordu. Saban: Sümerler ve Mısırlılar M.Ö. 4000 yıllarında sabanı kullanan ilk toplumlar olarak biliniyor. Duvar boyalarında dört adamın tarlada birlikte sabanla çalıştıkları açıkça görülüyor. Saç ve sakal traşı: Saç ve sakal konusunda titiz olan Mısırlılar saçın temiz olmadığını düşünüp saçlarını kısa keserlerdi ya da her gün traş olurlardı. Bu sebeple Mısırlılar ilk traş aletlerini keşfettiler. Kapı kilidi: İlk kapı kilidi eski Mısırlılar tarafından bulunmuştur. Bu temel olarak çivili mandal kilidiydi. Kapı anahtarın girmesiyle yönlendirilebilen çivilerle bağlantılıydı. Anahtar yerine yerleşince çiviler kayıyordu ve kapı açılıyordu. Mısır kilitleri Romalılar tarafından yapılan teknolojiden daha güvenilirdi. Yazılı dil: Hikaye anlatmak için çizim kullanımı yeni değildir. İlk yazı Mezopotamya ve Mısır’da görüldü. Mısır yazı sistemi piktogramlarla başladı. Bunlar bir nesneyi resimle anlatmaya dayanan sembollerdi, fakat bunun sınırları vardı. Zamanla Mısırlılar yazma sistemine alfabetik karakterler eklediler.
VİZEDE BAŞARILAR SYF 144’E KADAR