BESLENME BİYOKİMYASI Beslenmede Mineraller Prof. Dr. Fügen Aktan Biyokimya ABD Öğretim Üyesi
Mineraller
Vitaminler kadar mineral eksikliği de ciddi sonuçlar doğurabilir. Mineral eksikliği, sağlıklı beslenme ve doğru bir diyet ile kolayca giderilebilir.
Mineraller, inorganik bileşikler olup vitaminlerden, molekül olarak küçüktürler ve önemli vücut fonksiyonları için gereklidirler. * Hücre balansının korunmasında, * kemik ve kan hücrelerinin yapımında, * elektrokimyasal sinir aktivitesinin ortaya çıkmasında * ve kasın kasılma-gevşemesinin regülasyonunda minerallere gereksinim vardır.
Minerallerden kalsiyum, klor, magnezyum, fosfor, potasyum, sodyum ve sülfür ana mineraller olarak bilinir. Krom, bakır, flor, iyot, demir, manganez, selenyum ve çinko ise eser minerallerdir.
Sodyum Potasyum Na...günde 920 - 2300mg 4-6 g. (en az 1g) dır. Extracell sıvıda tutulur K... Hamile kadınlarda dahil yetişkinlerin günde 50-140mmol (2000 - 5600mg) kadar K gereksinimi vardır. Hücre içinde tutulur
Asit-baz dengesini sağlar. Ozmotik basıncı korur. Kasın uyarılmasında önemli rol oynar. Fazla Na hipertansiyona yol açar
Ca, Mg ve P Kemik yapısında önemlidir. Ca %99 kemiklere gider. Suda CO2 ile çözünür formdadır, ancak sudan kalsiyum alımı düşüktür. Ispanak ve cerealda okzalat ve fitat yüksek olduğundan yararlanım düşüktür. Bunlar, Mg ve Fe yararlanımını da düşürür. Çaytaki tanenler sayesinde Ca yararlanımı düşer. Tersine Laktoz, sitrat, H+, protein ve vit D absorbsiyonunu arttırır. Ayrıca yaş arttıkça absorbsiyon azalır. Erkeklerde Ca absorbsiyonu kadınlara oranla fazladır.
Kalsiyum, kanın pıhtılaşmasında, Membran geçirgenliğinde, Kasın kasılma-gevşemesinde, Sinirsel uyarıların iletisinde, Fosforilasyon reaksiyonlarında da önemli rol oynar. Kadınlarda menapoz döneminde östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak kemikten kalsiyum kaybı sözkonusudur. Kalsiyum azalması da kemik yapısının bozulmasına ve osteoporoza yol açar. Kafein, fosfat (gazlı içeceklerde ve ette), aşırı protein ve alkol alımı, sigara içimi kemiklerden kalsiyum kaybına yol açar.
Yaşlanmadan dolayı veya menapoz sonrası görülen demineralizasyonun sonucu kemikler sünger görünümü kazanır ki bu durum osteoporoz olarak bilinir. Gençlerde veya gebelikte bu durumun ortaya çıkması ise osteomalasidir. Osteoporoz ve osteomalaside etkin faktörlerin Başında östrojen, androjen hormon düzeyleri önemlidir. Bu hormon düzeylerinde azalma önemli bir risk faktörüdür. Fiziksel aktivitenin artışı normalde demineralizasyonu azaltır etkendir. Beslenmede önemli bir faktördür. P/Ca oranının 1.5 dan fazla olmaması önerilir. Konservelerde ve ette P miktarı fazladır.
*Gelişmiş ülkelerdeki beslenmelerde, hazır yiyecekler, et ve aşırı karbohidrat tüketimi fazladır ve kemik problemleri artmıştır. *Aşırı protein tüketimi ve asidosis idrar Ca düzeyinde azalmaya yol açar. *Eskimolarda et tüketimi fazladır. *Tedavide ekstra Ca verilmesi önerilir.
ATP bağımlı enzim reaksiyonlarında ATP yapısını stabilize eder. Mg, Absorbsiyonda vücut ihtiyacı kadarını alır. Mg alımı fazla olursa absorbsiyon azalır, oysa düşük Mg lu besinlerden Mg daha fazla absorblanır. Eğer taze yeşil bitkileri seviyorsanız zaten bu mineral için vücutta bir problem ortaya çıkmaz. ATP bağımlı enzim reaksiyonlarında ATP yapısını stabilize eder. Vücutta en çok kemik ve dişlerde bulunur. En önemli özelliğinden biri de, kalp krizlerini ve damarlarda yağ plaklarının oluşumunu engellemektir. Kas kontraksiyonu ve sinir iletiminde etkindir (Ca ile). Nöromuskular hastalıkların tedavisinde, depresyon ve sese duyarlılıkların tedavisinde başarılı sonuçlar alınmıştır.
Mineral ortalamasında fosfor vücutta en çok bulunan mineral olan kalsiyuma oranla ikinci sırayı alır. Her hücre P içerir. Enerji elde edilmesindeki tüm reaksiyonlarda P lu bileşikler döngüye katılmaktadır. P un kanseri önlediği son yıllarda açıklandı. Kanserli hücrede P düzeylerinin hızla düştüğü belirtildi.
Fe Bitki kaynaklı demirden ziyade etteki demirin absorbsiyonu daha iyidir. Demir eksikliği halsizlik ve fiziksel aktivitede azalmaya neden olur. Bunun ileri aşamalarında kansızlık ortaya çıkar ve kandaki eritrositlerin azalmasından dolayı da akciğerlerden organ ve dokulara taşınan oksijen miktarında azalma meydana gelir. Vitamin C demirin absorbsiyonunu arttığı için yemeklerde 1 bardak içilen portakal suyu bitkiden alınacak demirin kullanımını arttırır.
Oksido-redüksiyon katalizörüdür. O2 bağlar (Hb, Mb). Demir, kırmızı kan hücrelerinde hemoglobin sentezi için gereklidir ve tüm vücuda oksijenin taşınmasında önemli rol oynar. Demir aynı zamanda enerji üreten reaksiyonlarda da yer alır.
Demir eksikliği başlıca anemi, yorgunluk, çalışma kapasitesinde düşme ve çocuklarda özellikle öğrenme yeteneğinde azalmaya yol açar. Demir fazlalığında hemosideroz veya hemokromotoz meydana gelir, demir depolarında artış vardır. Hemokromotozda Fe emilimi çok fazladır.
Barsaklardan absorblanan Cu, kanda albumine bağlanır, sonra çoğunlukla KC e ve az olarak da diğer dokularda depolanır. Seruloplazmin Cu depo şeklidir ve Cu varlığında sentezi artar. Gerektiğinde Cu plazmaya salgılanır ancak Cu in serbest hale geçişi albumine bağlı bakırdan zordur. Bakır dokulardan KC, böbrek, kalb, kemik, kas, beyin ve saçda depolanır. Plazma düzeyi çok düşüktür.
Hb ve eritrosit yapımında rol oynarlar Hb ve eritrosit yapımında rol oynarlar. Cu eksikliğinde de anemi görülür ve Fe vermekle tedavi edilemez. Fe transportunu inhibe etmesinden kaynaklandığı düşünülüyor. Ayrıca sitokrom aktivitesindeki azalmaya bağlı olarak eritrositlerin işlevlerinde azalma meydana gelir. Cu eksikliğinde ayrıca büyümenin durması, saçda seyreklik, süt azalması, yürüyüş düzensizlikleri görülür. Menek sendromu Cu eksikliğinde ortaya çıkar. Büyüme azlığı, hipotermi, beyin dejenerasyonu, saç renk bozukluğu, plazma Cu ve Cu oksidaz düzeyinde azalma görülür. Wilson hastalığında barsaktan Cu emilimi fazla olmasına karşın albumine bağlı kalmaktadır. KC ve beyinde Cu depolarında artış olur.
Zn Immun sistemin çalışması için gerekli esansiyel bir mineraldir. Vit C ile birlikte yaraların kapanmasında önemlidir. Vitaminlerle birlikte Zn nun sindirim sisteminde özellikle alkolün yıkımında rol oynadığı bilinir. Aynı zamanda kanser, mide ülseri, bazı göz hastalıklarında ateroskleroz ve romatizmada koruyucu etkileri vardır ve fertilizasyon yetersizliklerinde koruyucudur. Insülinin önemli bir parçasıdır. Prostat, saç, kemik, KC, böbrek, kas, pankreas, dalak ve kanda yayılır.
S Vücutta S, kükürtlü aa ler (sistein ve metyonin) yapısında bulunur. KC de oksitlenerek sülfat iyonu açığa çıkar. Ayrıca glukozaminoglikanlar, kondroitin sülfat, dermatan sülfat ve hyaluronik asit formunda da yer alır. Aynı zamanda glutatyon, KoenzimA nın yeraldığı çeşitli koenzim ve vitaminler gibi redükte ajanların önemli parçalarıdır. Sülfat formunda suda çözünürlüğü fazla olduğundan metabolitlerin atılımını sağlar.
F, diş yapısında sağlamlığın korunması için bulunur F, diş yapısında sağlamlığın korunması için bulunur. Diş çürümelerini ve osteoporozu önler. Eksikliğinde büyüme ve üreme bozuklukları ve anemi görülür. I, tiroid hormon yapısında yeralır.
Teşekkürler
KAYNAKÇA Principles of Biochemistry, Voet DJ, Voet JG, Pratt CW, 3rd Ed. 2008, Wiley. Nutritional biochemistry and metabolism, M.C. LINDER, 1985, Elsevier.