AŞıK VEYSEL ŞATıROĞLU UZUN İNCE BİR YOLDAYIM
Uzun İnce Bir Yoldayım Türküsünün Hikayesi
Kırk Dokuz Yıl Bu Yollarda Ovada Dağda Çöllerde Düşmüşüm Gurbet Ellerde Gidiyorum Gündüz Gece Düşünülürse Derince Uzak Görünür Görünce Bir Yol Dakka Miktarınca Gidiyorum Gündüz Gece Şaşar Veysel İş Bu Hale Kah Ağlaya Kahi Güle Yetişmek İçin Menzile Gidiyorum Gündüz Gece Uzun İnce Bir Yoldayım Gidiyorum Gündüz Gece Bilmiyorum Ne Haldeyim Gidiyorum Gündüz Gece Dünyaya Geldiğim Anda Yürüdüm Aynı Zamanda İki Kapılı Bir Handa Gidiyorum Gündüz Gece Uykuda Dahi Yürüyom Kalmaya Sebep Arıyom Gidenleri Hep Görüyom Gidiyorum Gündüz Gece UZUN İNCE BİR YOLDAYIM.
Kocasının uyumasından epey bir zaman sonra pencerede beklediği taşın sesini duyar kadın.. Ayakkabılarını giyip, önceden hazırladığı eşyalarını alıp bahçede bekleyen sevgilisinin yanına gider ve koşarak oradan kaçarlar.. Koşarlarken kadının ayağını bişey rahatsız eder, ayakkabısının içinde birşey vardır ama kadın mecburdur koşmaya ayağını rahatsız eden şey için durma lüksü yoktur.. Anadoludur burası..Töredir, cinayettir geride bıraktıkları.. Belli bir mesafe uzaklaştıktan sonra nefeslenmek için dururlar.
Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese derki; ''Evden çıktığımdan beri ayakkabımın içinde birşey var beni rahatsız ediyor'' çıkartıp bakar.. Oda ne? Ayakkabısının içinde bir tomar para! Kocası herşeyin farkında.. Biliyorki gidecek. ''Beni terkedecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırımı yıkadı, ütüledi bana emeği geçti namerde muhtaç olmasın..'' O yoksul köylü, bütün parasını kendisini başka bir adam için terk eden karısının, giderek kendisinden uzaklaşan adımları attığı ayakkabısının içine koymuştur..
Bu hareketi yapan kişi ne üniversite mezunudur nede yüksek lisans yapmıştır. Hatta hayatında tek bir kitap okumamış okuyamamıştır.. O güzel insan, o onurlu davranışı segileyen, o terk edilen adamı Hepiniz tanıyorsunuz.. Şimdi sorarım size; Bu memlekete töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddetmi yakışır yoksa, Aşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa, okuyamasa bile kitap gibi hayatlar yaşayan adamlarmı yakışır?