(d. 27 Aralık 1571 – o. 15 Kasım 1630) Weil der Stadt şehrinde doğmuştur. Günümüzde bu şehir Almanya ;Stuttgart şehrinin bulunduğu sınırlar üzerinde yer almaktadır. Johannes Kepler’in büyük babasının (Sebald Kepler) bu bölgede bir süreliğine belediye başkanı olduğu bilinmektedir. Johannes Kepler’in babasının paralı bir asker olduğu ve Johannes Kepler 5 yasındayken onları terk ettiği de Kepler’in ailesi hakkında bilinenler arasındadır. Babasından bir daha haber almamış olan Kepler hekim olan annesi, Katharına Güldenmann ile birlikte yaşamıştır. Kepler’in matematik alanında olan yeteneği daha erken yaşlarda kendini göstermiş ve bu yeteneği ile büyükbabasının müşterileri arasında adı matematikçi olarak yayılmıştır.
1577 senesinde 6 yasında iken ;Büyük Kuyruklu Yıldız onun bu erken yaşında astronomiye olan merakının oluşmasını sağlamıştır. 1577 Büyük Kuyruklu Yıldız görüntüsünden sonra 1580 senesinde yine netçe görülebilen bir Ay Tutulması’nı gözlemleyen Kepler kendini hayatı boyunca astronomi alanında çalışmalar yapmaya ve bu alanda kendini geliştirmeye adamıştır. Modern gök mekaniğinin kurucusu olarak bilinen Kepler’in çocukken geçirmiş olduğu bir çiçek hastalığı sonucu ellerinde ve gözlerinde hayat boyu sahip olacağı problemler oluşmuştur. Ellerini sağlıklı bir şekilde kullanamıyor olması onun bilimsel alanda yapacağı çalışmalarında kısıtlı olmasına neden olsa da onun büyük başarısını engelleyememiştir.
1589 senesinde Tübingen Üniversitesinde Felsefe ve Teoloji eğitimine başlayan Kepler burada Philipp Melanchthonat’ın öğrencisi olmuştur. Üniversite eğitimi boyunca güneş merkezci yaklaşımı benimseyen ve evrendeki bütün hareketlerin kaynağının güneş olduğunu savunan Kepler 1594 senesinde daha 25 yaşındayken üniversitedeki başarılarından dolayı akademik alanda kendini göstermiş bir okul olan Graz şehrindeki Protestan okulundan öğretmenlik teklifi almıştır. Yine aynı sene içinde bu teklifi kabul eden Kepler Graz’daki Protestan okulunda matematik ve astronomi dalında öğretmen olarak görevine başlamıştır.
Bilinen en önemli eserlerinden olan Mysterium Cosmographicum (The Cosmographic Mystery) içeriğinde Kopernik sistemini savunmuştur. Kepler’in isminin günümüzde dahi bu denli önemli anılıyor olmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi 17. yüzyıl Avrupası’nda yaşayan bu bilim adamının gezegenlerin güneş etrafındaki hareketlerini ilk kez açıklayabilen ve bir model ile ortaya koyabilen bilim adamı olmasıdır. Kepler sadece astronomi alanında büyük adımlar atmamış aynı zamanda felsefe ve bilim tarihçiliği alanlarında da önemli bir rol oynamıştır. Astronominin merkezini oluşturan Kepler Yasaları, ölümünün ardından yüzyıllarca sonra bile bu alanlarda yapılan araştırmalara yön vermiş ve açıklayıcı olmuştur.
Kepler, bilinen her şeyi kapsayan ve bunlar arasında mutlak bir uyum sağlayan bir sistemin var olduğunu düşünüyordu. Brahe’nin notlarını ve gözlemlerini inceledikten sonra gezegenlerin dairesel yörüngeler üzerinde ve muntazam hızla dolandıklarını öngören temel prensibi terk ederek, kendi adıyla anılan üç yasayı ortaya koydu. 1577 yılında Avrupa semalarında kendini gösteren kuyruklu yıldız, birçok Avrupalı astronomla birlikte, o zamanlar henüz çocuk olan Kepler’i de fazlasıyla etkilemişti.
Kepler’in Birinci Yasası : Gezegenlerin Yörüngeleri Elips Şeklindedir. Brahe’nin verdiği görevle ilk çalışmalarına Mars üzerine başlayan Kepler, gezegenin dönüşünü dairesel bir yörüngeye oturtmaya çalıştığında Mars’ın sadece iki kez bu yörünge üzerinde bulunduğunu; ancak diğer konumlarda Mars’ın yörünge içerisinde olduğunu belirledi. Bunun üzerine daire dışındaki eğrileri kullanmaya başladı ve Mars’ın, güneş etrafında bazen yavaş bazen de hızlı dolandığını keşfetti. Ancak dairesel bir yörüngede gezegenin hızının tüm konumlarda aynı olması gerekiyordu. Buna göre Mars’ın yörüngesi daire şeklinde değildi. Bunun üzerine Kepler, Mars’ın ve dolayısıyla diğer gezegenlerin yörüngelerinin eliptik olduğunu buldu ve ilk yasasını belirledi: ‘’Yerküre de dahil olmak üzere tüm gezegenler, odak noktasında Güneş’in bulunduğu bir elips yörünge üzerinde dolanmaktadır.’’ Kepler bu ilk yasası ile o zamana kadar daire olarak bilinen gezegen yörüngelerinin elips olduğunu ortaya çıkardığından, daha önce buna göre yapılan hesaplamalardaki tüm sapmalar artık tamamen ortadan kalkmış oluyordu
Kepler’in İkinci Yasası : Gezegenler, Eşit Zamanlarda Eşit Alanları Tarar Kepler’in eliptik yörünge kuramı, gezegenlerin bu yörüngelerde hangi hızla yol aldığı sorusunu da beraberinde getirdi. Buna göre yeniden yaptığı hesaplamalarda gezegenlerin, Güneş’e yakın olduklarında hızlı, uzak olduklarında ise yavaş hareket ettiklerini belirledi. Kepler, böylelikle gezegenlerin, eşit zamanlarda eşit alanları taradığı şeklindeki ikinci yasasını da böylece belirlemiş oluyordu: ‘’Güneş’le gezegeni birleştiren doğru parçası, eşit zamanlarda eşit alanlar tarar.’’
Kepler’in üçüncü Yasası : Gezegenlerin Periyotlarının Karelerinin, Güneş’e olan Uzaklıklarının Küplerine Oranı Birbirlerine Eşittir. Kepler iki önemli yasasını 1609 yılında Yeni Gökbilim adlı eserinde yayınladı. Çalışmalarını sürdüren ünlü astronom, gezegenlerin periyodları (güneşin etrafında bir kez dönmeleri) ve uzaklıkları arasında da bir ilişki tespit etti. Armonik Yasa olarak da bilinen üçüncü yasa böylece ortaya çıkmış oluyordu: ‘’Bir gezegenin Güneş çevresindeki dönüş süresinin karesi, o gezegenin güneşe olan ortalama uzaklığının küpüyle orantılıdır. Bu oran her gezegen için sabittir ve r 3 /t 2 değerine eşittir.’’ Kepler, üçüncü yasasını da 1619’da ‘’Dünya’nın Uyumu’’nda yayınladı. Bu yasası, Newton’un genel çekim yasasını bulmasını sağlayacaktı. Kepler’in bulduğu yanıtlar ve ortaya koyduğu yasalar, gezegen sistemiyle ilgili kuvvet yasalarının saptanması için kılavuz olmuş ve Kopernik’i haklı çıkarmıştı.
Kepler’in Adını Yaşatan Adlandırmalar Kepler’in adını yaşatmak adına yapılan adlandırmalara birkaç örnek vermek gerekirse şu şekilde sıralanabilir; 1134 Kepler, bir asteroid’e isminin verilmesi, Die Harmonie der Welt, Paul Hindemith tarafından yönetilen bir opera Johannes Kepler University Linz: Mars’ta bir Krater’e isminin verilmesi Ay’da bir Krater’e isminin verilmesi Philip Glass tarafından yazılan bir opera