ANNE BABA TUTUMUNUN ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİSİ - ÇOCUKLARDA MEDYA KULLANIMI VE BIRAKTIĞI ETKİLER "NASIL BİR ANNE-BABAYA SAHİP OLDUĞUMUZ O KADAR DA ÖNEMLİ DEĞİL, ÇÜNKÜ BU SEÇİM BİZİM ELİMİZDE DEĞİL. AMA NASIL BİR ANA-BABA OLACAĞIMIZ ÇOK ÖNEMLİ, ÇÜNKÜ BU BİZİM ELİMİZDE...« Demet GÜNEŞDOĞMUŞ Psikolojik Danışman/Rehber Öğretmen 1
İ Ç E R İ K Anne baba tutumlarının tanımlanması, Çocuğun gelişimindeki önemi, Olumsuz aile tutumları, Olumlu aile tutumu, Anne babalara tavsiyeler.
Çocukluk dönemi; özellikle erken çocukluk da denilen 0-6 yaş arasındaki dönem, çocukların çevreleri ile etkileşimlerinden en çok etkilendikleri dönemdir Anne,baba ve ailenin diğer bireylerinin çocukla olan etkileşimi, çocuğun ileride nasıl bir birey olacağını etkilemektedir. Çocuklar arasında uyum bozukluğuna yol açan birçok vakaya, yeterli ve uygun olmayan anne-baba çocuk ilişkilerinin neden olduğu saptanmıştır. 3
ACABA ŞU ANDA BİZ HANGİ ANNE BABA TUTUMUNU UYGULUYORUZ ?
1.AŞIRI KORUYUCU KAYGILI ANNE-BABA TUTUMU OLUMSUZ ANNE-BABA TUTUMLARI 1.AŞIRI KORUYUCU KAYGILI ANNE-BABA TUTUMU Bu Tutumda; Sürekli çocuğa yaşından daha küçükmüş gibi muamele edilir. Aile aşırı koruyucu ve vericidir. Çocuğun kendini tanımasını ve yapabileceklerini fark etmesini engelleyen bir anne-baba tutumudur. 6
Bu ailelerde anne-babalar çocuğa gereğinden fazla özen gösterip onu denetim altında tutarlar. Çocuğun başına kötü şeyler gelir diye kendi başına bir şeyler yapmasına izin vermezler. Çocuğun tüm ihtiyaçları büyükleri tarafından karşılanmaya çalışılır. Çocuğun bireyselleşme çabalarını engelleyen bir tutumdur.
Bir kızımız annesine dert yanıyor: Anne , senin yüzünden kararsız bir insan oldum.. Anne şaşkın: Kızım nerden çıktı şimdi bu? Kızı üzgün: - Küçükken her şeyimi sen seçtin. Elbiselerimi ayakkabılarımı v.s.imi bana sormadan aldın . Şimdi büyüdüm ben çocuk sahibi oldum. Ama inanır mısın ne kendime, ne çocuğuma doğru dürüst bir şey seçip alamıyorum. Hep seni arıyorum! Bu duruma çok üzülüyorum ve bunalıyorum…
Aşırı Koruyucu Aile Tutumunun Çocuğun Kişilik Gelişimine Etkileri Çocuğun aşırı bağımlı, ürkek, çekingen ve güvensiz bir kişilik geliştirmesine neden olur. Çocuğun hayat tecrübesi yaşamasına izin vermezler ve sorumluluk duygusunun gelişmesi engellenir. Çocuk ileriki yaşamında karar almakta ve uygulamakta zorluk çekeceği gibi yaşama karşı içinde bir korku oluşturur. 9
İnatçı, istediğini tutturan, gereksiz kavgalar çıkaran, çabuk mutsuz olan bir çocuk ve ileride benzer niteliklere sahip bir yetişkin olur. Çevresindeki insanlarla iletişim kurmakta güçlük çeker. Karşılaştığı sorunlarla başa çıkamayacağına inanır ve sürekli hata yapma eğilimi içindedir. Hiç büyümeyen “yetişkin çocuk” olarak kalır.
Hayat sadece okumak değil, hayat yaşamaktır- Nuray Hanım anlatıyor: Kızım yatılı anadolu öğretmen lisesini kazanıp,gitti. Ama ne gitme !... Her gün ağlayıp, sızlamalar ve derslerinde kırıklar.. Düşündüm: Neden? Bir dediğini iki etmedik. Her şeyini önüne getirdik . Her işini biz yaptık .. Yeter ki kızım okusun dedim… Hayat sadece okumak değil, hayat yaşamaktır-
2.AŞIRI BASKICI ve OTORİTER ANNE-BABA TUTUMU BİLİNÇSİZ OTORİTE, BİLENMEMİŞ KESERE BENZER. DÜZELTECEĞİ YERDE PARÇALAR.
Çocuğa söz hakkı tanınmaz. Uygulanan kuralların mantıklı bir açıklaması yoktur veya olsa da çocuğa açıklanmaz. Kurallara uymayanlar cezalandırılmalıdır görüşü hakimdir. Eleştiri ve aşağılama çok sık görülür. Sürekli çocukların yanlışları vurgulanır, olumlu hareketleri görmezden gelinir. Çocuğa şefkat, sevgi,sıcaklık verilmez. 13
Aşırı Otoriter Aile Tutumunun Çocuğun Kişilik Gelişimine Etkileri Çocukta kendine güven duygusu oluşmaz. Pasif bir kişilik sergilerler. Yaratıcılık engellenir. Hata yapanlar mutlaka cezalandırılmalıdır görüşünü benimserler. Okul yaşamlarında fazla başarılı olamazlar. Anne-babalarının olmadığı ortamlarda kendilerini boşlukta hissederler ve bir otorite bulma arayışı içine girerler. 14
Baskıcı ve otoriter tutumda yetişen bir çocuk, düşünsel anlamda değil ama, sezgisel anlamda şu mesajları alır: ‘’Babamın izni olmadan benim bir şeyle ilgilenmem,araştırma yapmam istenmiyor.Demek ki benim bir şeye ilgi duymam, incelemem, ondan zevk almam önemli değil. Önemli olan babamın istediğini yerine getirmem. Babam, isteğini yerine getirdiğim sürece beni sever; eğer kendi istediğim şeyleri yaparsam, beni sevmez. Babam çok kuvvetli. Babam çok bilgili. Babamın istediğinden farklı bir şey yapmaya kalkmam hata; demek ki ben hata yapma eğilimi olan, kötü bir çocuğum.’’
3-AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ ANNE-BABA TUTUMU Çocuğun aşırı hareket ve davranış serbestliği vardır. Kurallar yok denecek kadar azdır. Aile ‘yaşayarak öğrensin’ mantığını sürdürerek müdahalede bulunmaz. Çocuğa tanınan haklar sayısız, görev ve beklentisi en az düzeydedir. 16
Aile kimi zaman göz dağı verip, cezalandırır Aile kimi zaman göz dağı verip, cezalandırır.Ama bu durum tutarlılık arz etmediği için işe yaramaz. Anne-baba çocuğun davranışının yanlış olduğunu görse bile ‘özgür olmalı’ anlayışı ile hareket ettiğinden müdahale etmez.
Aşırı Hoşgörülü Aile Tutumunun Çocuğun Kişilik Gelişimine Etkileri Anne-babasına hükmeder ve onlara çok az saygı gösterir. Bencil, sabırsız, sorumsuz ve şımarık olur. Eleştiriye açık değillerdir. Başkaldırıcı olur ve toplum dışı davranışlar sergiler. Kuralsızlığa alışan çocuklar, okuldaki kurallarla karşılaşınca okula ve arkadaş çevresine uyum sağlamakta zorluk çekebilirler. Her istediklerini elde ettiklerinden bir süre sonra doyumsuzluk yaşarlar. 18
Kısa bir hikaye… 4,5 yaşındaki erkek çocuğu, kalabalık bir ailenin tek çocuğudur. Çocuğun her isteğine uyan dört teyzesi sürekli ona pahalı oyuncaklar almaktadırlar.Bir keresinde teyzelerinden birinin plastik oyuncak getirdiğini gören çocuk oyuncağı alır ve camdan aşağıya atar. Atarken de “Bana öyle ucuz oyuncaklar getirmeyin! ’’der.
4.MÜKEMMELİYETÇİ ANNE-BABA TUTUMU “Benim çocuğum 100 varken 99 almaz” “Benim çocuğum çizgilerden taşırmadan boyayacak ”
Aşırı derecede verilen sevginin yanında bir de aşırı disiplin vardır. Bu tutumu benimseyen anne babalar çocuklarını akademik, sosyal, sanatsal, sportif her alanda kusursuz olmasını beklerler. Aşırı derecede verilen sevginin yanında bir de aşırı disiplin vardır. Aile beklentilerini karşılaması için çocuk yoğun bir eğitim sürecine tabi tutar. Çocuktan beklentiler yaşının ve kapasitesinin üzerindedir. Anne baba çocuğu olduğu gibi kabul etmez. Kurallar ve kalıplar belirlenir ve çocuğun bunlara mutlaka uyması beklenir Bu tutumun en kötü tarafı da anne babaların kendilerini çok sorumlu ve bilgili olarak görmeleri ve bu yüzden de yeniliklere açık olmamalarıdır. 21
Mükemmelliyetçi Aile Tutumunun Çocuğun Kişilik Gelişimine Etkileri Kendi doğal iç güdüleri ve kurallar arasına sıkışıp kalmıştır. Aşırı titiz ya da tam tersi dağınık çocuklardır. Kendilerine güvenleri yoktur. Sürekli bir iç çatışma içindedir. Fikirleri genellikle çok katıdır. Yanlış yapmaktan korkarlar. Her işte üstün olmak ister ve bunu başaramadığı noktada hayal kırıklığına uğrar. 22
5.TUTARSIZ VE KARARSIZ ANNE-BABA TUTUMU “Kocaman adam oldun… küçük çocuk” Terlik- yemek
Anne babanın tutumu belirli değildir Anne babanın tutumu belirli değildir.Çocuğun yaptığı bir davranış bazen çok sert bir tepki alabilirken, bazen de çok olumlu karşılanabilmektedir. Anne ve babanın tutumları arasında da farklılıklar vardır. Birinin ak dediğine diğeri kara der. 24
TUTARSIZ ANNE BABA TUTUMLARI Anne: Hadi oğlum yemeğini yesene! Çocuk: Ama anne aç değilim Anne: O yemek bitecek Baba: Yahu bırak karnı açsa yer ne zorluyorsun. Anne: Ben onu bilmez miyim? Şimdi sofradan kalkacak abur cuburla karnını doyuracak. Hadi ye yemeğini. Babadan güç alan çocuk: Baba yaa, yemek istemiyorum. Baba: Hanım bırak, yemek istemiyormuş işte Anne: Yiyecek! Baba: Tamam oğlum, sen kalkabilirsin. TUTARSIZ ANNE BABA TUTUMLARI
TUTARSIZ ANNE BABA TUTUMLARI BİR GÜN… Babanın keyfi yerindedir. Baba: Oğlum gelsene yanıma, biraz oturalım. Çocuk: Şey baba, daha ödevlerimi yapamamıştım da…. Baba: Boş ver oğlum bu akşam maç var gel beraber maç seyredelim. İKİ HAFTA SONRA… Baba işten çok yorgun gelir ve stresli bir gün geçirmiştir. Baba: Daha derse yeni mi oturuyorsun? Çocuk: Evet Çok sinirlenen baba çocuğu döver….. TUTARSIZ ANNE BABA TUTUMLARI
AİLE BÜYÜKLERİNİN MÜDAHALESİ Çocuk bisikleti olmasına rağmen yeni bir bisiklet istiyor. Anne: “Olmaz, şu anda bir bisikletin var, bu bisikletin eskiyince yeni bir bisiklet alırız.” diyor. Çocuk Ankara’da yaşayan büyükannesini arayıp bisiklet istediğini, ancak alınmadığını söylüyor.
TUTARSIZ ANNE BABA TUTUMLARI Büyükanne akşam evi arıyor: Benim torunum bisiklet istiyormuş, nasıl almazsınız? Paranız yoksa göndereyim, hemen torunuma bisiklet alın!” diyor. Büyükanneden gelen böyle bir tepkiye kayıtsız kalmayan anne baba bisiklet almaya karar veriyor. Daha sonra bu aile “çocuğumuza söz geçiremiyoruz” , “kural tanımıyor” demek zorunda kalabiliyor. TUTARSIZ ANNE BABA TUTUMLARI
Tutarsız Aile Tutumunun Çocuğun Kişilik Gelişimine Etkileri ÇOCUK NE ZAMAN NEREDE NE YAPACAĞINI BİLEMEZ. İLERİDE ÇEVRESİNDEKİ İNSANLARA GÜVENMEZ. TUTARLI BİR KİŞİLİK GELİŞTİREMEZ. HER ŞEYDEN ŞÜPHELENEN, KARARSIZ BİR KİŞİLİK YAPISI GELİŞTİREBİLİR.
Kendi görüş ve düşüncelerini aktaramazlar. Çocuk kendini kanıtlamak ve dikkatleri üzerine çekmek için, ürkek, yumuşak huylu, söz dinleyen ya da kendi benliğini ve bağımsızlığını göstermek için kavgacı, sinirli bir çocuk olabilir.
Kısa bir hikaye… Hatice Hanım Yusuf’a, sokağa çıktıklarında devamlı bir şey istememesini defalarca tembih eder.‘‘Benden hiç bir şey isteme, çünkü almayacağım.’’ demesine rağmen, Yusuf her gördüğü şeyi istemeye devam eder. Yol boyunca onu bunu istemesine sürekli karşı koyan Hatice hanım, artık dönüş yolunda, ‘‘Hadi peki, şu oyuncağı alalım.’’der. Ancak bütün yol boyunca ‘Hayır’’ deyip direnmesine rağmen en sonunda kabul edip bir şey almanın aslında Yusuf’a ne öğrettiğinin farkında değildir. Yusuf, ‘‘Devamlı ister ve annemi bıktırırsam ona istediğimi aldırırım’’ı yaşayarak annesinden öğrenir.
Yıldız Hanım anlatıyor: ‘’ evde , akşam sofrayı kurduk. Sofrada çeşit çeşit yemek… ama bizim oğlan tutturdu: Ben bunları sevmiyorum, yemem! Diye. Sen bilirsin, dedim. O zaman sabaha kadar aç kalırsın. Aradan birkaç saat geçti.Çocuk iyice acıkmış durumda : anne ne olur, karnım çok aç.. SONRASI MI? Birkaç saat önce çok kararlı olan Yıldız Hanım bu sefer çocuğuna kıyamaz(!)… Hemen ekmek arası bir şeyler hazırlar.. Peki ne yapması lazımdı; her halükarda , ne zaman olursa olsun çocuğun sofraya oturmasını ve mevcut yemeklerden yemesini sabırla bekleyecekti…. Sözü şuraya getirmek istiyorum: çocuklarımızda olumlu davranış görmek istiyorsak kararlı olmalıyız. ‘evet’lerimiz ‘hayır’larımız net olmalıdır.
OLUMLU ANNE-BABA TUTUMU 1.DEMOKTATİK ANNE-BABA TUTUMU “Kararlarının sorumluluğu sana ait ama ihtiyaç duyarsan ben buradayım.”
Olumlu \ uygun iletişim ve disiplin yöntemleri kullanılır. Anne ve baba çocuğa koşulsuz kabul gösterir. Hoşgörülü ve destekleyicidirler. Olumlu \ uygun iletişim ve disiplin yöntemleri kullanılır. Aile çocuğa yol gösterir ama alacağı kararlar ve sorumluluğu çocuğa aittir. Aile içinde kurallar ve sınırlar herkes için ve hep birlikte belirlenir ve bu sınırlar içinde çocuk özgürdür. Kuralların mantıklı açıklaması yapılır. Anne baba çocuk için iyi bir modeldir. Aileyi ilgilendiren kararlar birlikte alınır. Her konuda çocuğun düşünce ve fikirleri dinlenir 34
Çocuğun ilgileri göz önünde bulundurulur, yeteneklerini geliştirici ortam hazırlanır. Anne baba çocuğa hem EVET’i hem de HAYIR’ı açılarlar.Hayır denildiği zaman seçenekler sunar. Israr ve zorlamanın olmadığı bir ortamdır. Yergi yerine övgüye odaklanır. Kız ve erkek çocuklara eşit davranmak ve yaşlarına uygun sorumluluk vermek önemlidir. Çocuğunu saygılıyla dinleyen, susmaya değil konuşmaya teşvik eden, aile bireylerinin birbirine güven duyduğu ailelerdir.
Demokratik Tutumunun Çocuğun Kişilik Gelişimine Etkileri Sosyalleşmiş,işbirliğine yatkın çocuklardır. Arkadaş canlısı ve duygusaldırlar. Özgüvenleri yüksektir, sorumluluk sahibidirler. Kendine ve başkalarına güvenir. Yaratıcı ve bağımsızdır. Kurallara ve otoriteye saygı duyar. 36
ÇOCUK EĞİTİMİ İLE İLGİLİ YAYGIN AMA YANLIŞ İNANÇLAR ! Eşim çocuğa çok katı davranıyor, ben onu dengeliyorum. Ben çocuğumun en iyi arkadaşıyım. Çocuğum daima kendimden, eşimden önce gelir. Çocuğum hiç hata yapmamalı, hiç acı ve sıkıntı çekmemeli. Çocuğumu mükemmel bir şekilde yetiştirmeliyim.
ÇOCUK EĞİTİMİ İLE İLGİLİ YAYGIN AMA YANLIŞ İNANÇLAR ! Ben de çocuktum, geçer. İyi anne-baba çocuğunu asla cezalandırmamalı. Çocuğumun her şeyi olmalı, hiçbir şeye ihtiyacı olmamalı. Çocuklar kendi hallerinde yetişmeli, müdahale etmeye gerek yok. Çocuğuma zaman ayıramıyorsam da bütün maddi ihtiyaçlarını karşılıyorum.
ANNE BABALARA TAVSİYELER 1-Ondan yapamayacağı şeyler istemeyin, 2-Yaşına uygun yapabileceği görevler verin, 3-Kendine güvenmesini sağlayın, 4-Okul arkadaşları ile iyi ilişkiler kurmasını sağlayın, 5-Gelişimine uygun görevler vererek sorumluluk duygusunu geliştirmeye çalışın.
ANNE BABALARA TAVSİYELER 6-Onunla birlikte vakit geçirin, kendini ifade etmesini sağlayın, 7-Ona her zaman cesaret verin ve konuşun, 8-Huzurlu ve sevgi dolu bir aile ortamı hazırlayın. 9-Onun kapasitesinden daha fazla beklentilere girmeyin,
ANNE BABALARA TAVSİYELER 10-Uyku düzeninin bozulmamasını sağlayın, 11-Yaşıtları ve başkaları ile onu kıyaslamayın, 12-Çocuğunuz ile çok zaman geçirmeye değil nitelikli zaman geçirmeye önem verin. 13-Sürekli ders çalışmasını engelleyin, Amaç belirlemesinde yardımcı olun.
ÇOCUKLARDA MEDYA KULLANIMI VE BIRAKTIĞI ETKİLER ÇOCUĞUNUZU ÇİZGİ FİLMLERE TERK ETMEYİN!
Çocuklar –Televizyon - Bilgisayar Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre çocukların ve gençlerin ekran (TV ya da bilgisayar ekranı) karşısında geçirdikleri süre günde 2-5 saat arasında değişmektedir. Yani çocuklarımız uyumak dışında yapılan her şeyden daha fazla zamanlarını ekran karşısında geçiriyorlar. Üstelik okul öncesi dönem çocukları genellikle tüm gün evde oldukları için ekran karşısında geçirdikleri süre çok daha uzun olabiliyor. Evlerde televizyonlar bütün gün açık oluyor ve çocuklar doğrudan izlemeseler bile oradan gelen ses ve görüntülere maruz kalıyorlar.
ÇOCUKLAR EKRAN ARACILIĞIYLA NE İLE BAŞ BAŞA KALIYORLAR ? Çizgi Filmler: Büyük çoğunluğunda saldırma, yok etme, vurma, savaş, büyü, sihir… Diziler: Mafya, cinsellik, şiddet, çeşitli sahtekarlıklar, doğa üstü güçler, ruhlar… Haberler: Savaş, terör, kapkaç, kaçırılma, hırsızlık, cinayet... ÖZETLE, Erişkin dünyasında tanık olmasını istemeyeceğiniz her şeyle, çok erken yaşta medya aracılığıyla tanışıyorlar. ÇOCUKLAR NEDEN DAHA DUYARLIDIR ? Davranışları izleyerek öğrenirler. Gerçekle fanteziyi ayırt edemezler. Erişkinin yargılama, neden sonuç ilişkisi yetilerine sahip değildirler.
TV VE BİLGİSAYAR BAŞINDA UZUN SÜRE GEÇİRMENİN OLUMSUZ SONUÇLARI NELERDİR ? Fiziksel sonuçlar: Hareketsizlik ve buna bağlı sağlık, kilo sorunları. Duygusal sonuçlar: Korkular, kaygılar, sinirlilik, aşırı duygusallaşma Bilişsel: Sözel becerilerde kısıtlılık, dikkat dağınıklığı, okul başarısızlığı, yaratıcılığın azalması, okumaya ilgisizlik Davranışsal sonuçlar: Şiddet eğilimi, küfür, cinsellikle erken tanışma, dürtüsellik, tüketim ve marka tutkusu, bağımlılıklar Sosyal sonuçlar: Sosyal ilişkilerde zorluk, kısıtlılık, farklı değerler ve inançlar-yalan,sahtekarlık.
TELEVİZYONUN OLUMSUZ ETKİLERİNİN NEDENLERİ NEDİR ? Televizyon ve bilgisayar ekranında görüntüler her 5-6 sn’de bir değişir. Bu hızla değişen görüntü ve sesleri izleyen kişi düşünmeden, yorumlamadan pasif izleyen konumuna geçer. TV izlerken hem beden hem de zihin tamamen pasif durumdadır. Ekrandaki görüntüler , sesler ve efektler ilginin dağılmasını önleyecek şekilde hazırlanmıştır. Sürekli hareket, değişim, heyecan vardır. Bu harekete ve hıza alışan bir zihin için gerçek dünya durağan, sıkıcı gelmeye başlar. Farklı etkinliklerle kendi kendini oyalama becerisi azalır. Çok televizyon izleyen çocuklar televizyonun olmadığı ortamlarda sürekli can sıkıntısından yakınırlar. Ekrandaki korkunç görüntüler ve sesler çocukların belleklerinde kalıcı bir biçimde saklanır. Bundan sonra en ufak bir uyarandan sonra aşırı korku, panik, gece kabusları, uyku bozuklukları gelişebilir. Ekrandaki şiddet içerikli görüntüler çocuğa şiddetin yaygın olduğu, olağan bir baş etme yolu olduğu düşüncesini kazandırır.
TELEVİZYONU BAKICI YERİNE KOYMAYIN!!! Çocuğunuz özenerek yaptığınız sebze çorbasını nazlanmadan içsin, durmaksızın ağlıyorsa bir an önce sussun, işlerinizi bitirirken oyalansın ya da misafir gelecek aman evi dağıtmasın diye televizyonu kurtarıcı olarak mı kullanıyorsunuz? O halde bugün beyaz ekranın karşısında saatlerce oturttuğunuz çocuğunuz; ileride miskin, asosyal, konuşamayan, yeme bozukluğu ve iletişim eksikliği olan, yaratıcılıktan uzak ve odaklanamayan biri olarak karşınıza çıkarsa sorumlusunu uzaklarda aramayın! Televizyon izlemek; çocukların zihinsel gelişimini olumlu yönde etkileyen anne veya bakıcısıyla yüz yüze etkileşim, iletişim kurmayı öğrenme ve yaratıcı problem çözebilme yeteneklerini de zarara uğratıyor.
Türkiye’de Okuma ve İzleme Oranları Dergi okuma oranı % 4 Kitap okuma oranı % 4,5 Gazete okuma oranı % 22 Radyo dinleme oranı %25 Televizyon izleme oranı %94 Yapılan araştırmalarla, medya araçlarının çocukların fiziksel, psikolojik, sosyal gelişmelerini olumsuz etkilediği uzmanlar tarafından belirtilmektedir. Çocukların TV programlarına eleştirel bakmaları öğretilmeli, yani bilinçli bir medya araçları kullanıcısı olmalarına yardımcı olunmalıdır. 10 yaşın altındaki çocuklar interneti kullanırken tamamen anne baba gözetiminde olmalı. Çocukların internette ne kadar zaman harcayabileceği sınırlanmalı. İnternet bağlantısı bulunan bilgisayarın çocuğun odasında değil,bir ortak kullanım alanında olmalıdır.
Ebeveynlerin ev işlerini yapabilmek, rahat kalabilmek için çocuklarına saatlerce çizgi film izletebildiğini belirterek. “Günde 1 saatten fazla ekran karşısında kalan çocuklarda, saldırganlık, obezite, uyku, dikkat ve davranış sorunları görülmektedir.’’
“Özellikle çizgi filmler, çocukların anlama, dikkat ve dil gelişimini doğrudan etkilemektedir. Bu etkileme olumlu olabildiği gibi çoğunlukla olumsuz olarak değerlendirilebilir”
Bazı çocuklar saatlerce tek başına televizyon izliyor Bazı çocuklar saatlerce tek başına televizyon izliyor. Çizgi film izletme yerine çocuğa kitap okumak, kitaptan resim göstermek ve birlikte oyuncakla oynamak daha yararlıdır. Bu etkinliklerde çocuk ile yetişkin etkileşimi daha sıcak ve yoğun olmaktadır. Çocuk televizyon izleyecekse de aileyle izlemeli, televizyon karşısında yalnız bırakılmamalıdır”
Araştırmaların, 3 yaş öncesinde sürekli televizyon izleyen çocuklarda dil gelişiminin daha yavaş olduğunu gösterdiğini vurgulayan
“Bu yaş çocuklar, izledikleri çoğu çizgi filmdeki hikaye zincirlerini tamamlayamaz, renk, ışık, ses değişimine odaklanır. Ekranda gördükleri eylem ve sesleri taklit eder.
Bazen üstün güçlere sahip, uçabilen ve herkesi yenen bir kahraman ya da prenses, uçan peri gibi çizgi film karakterlerinin özelliklerine sahip olmak isteyebilir. Bu da zararlı boyuta ulaşabilir.
“3 yaş sonrasında çocuklar, televizyon karşısında günde 1 veya 1,5 saat kalmalıdır. Çocuğun yaş ve düzeyine uygun eğitici filmler seçilmeli, izledikleri hakkında konuşmalar yapılmalıdır.
3-5 yaş arasındaki çocukların 1-1,5 saatten fazla çizgi film seyretmesine izin verilmemeli ve dikkati uzun süreli zorlanmamalıdır. Çocuklar 6 yaşına gelince günde en çok 2 saat izleme izni verilmelidir”
“3 kurala dikkat” Uzmanların, çocukların televizyon izlemesiyle ilgili ailelerden 3 kurala dikkat etmelerini istediklerini anlatan Prof. Dr. Güneş, şunları kaydetti: Çocuğun yatak odasına televizyon konulmaması, 5 yaşına kadar televizyondan uzak tutulması, ilk ve ortaokul öğrencilerinin haftada 4 saatten fazla televizyon izlememesidir.
Çocukların dil ve zihinsel becerilerini geliştirmek için nöronları etkinleştirmek gerekmektedir. Bunun için doğumdan itibaren bebeklerle iletişim kurmak, ninni söylemek, hikaye okumak gerekir.
Çizgi filmlerin seçiminde, Türkçeyi doğru, etkili ve güzel kullanma, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, iletişim kurma, sorun çözme, girişimci olma, karar verme, kişisel ve sosyal değerlere önem verme gibi becerileri geliştirecek özellikte olmasına dikkat edilmelidir.
Sonuç olarak aileler, çocuklarını televizyon karşısında çizgi filmlere terk etmemeli, bu durumun çocuklarda kalıcı sorunlara yol açabileceği unutulmamalıdır.”
Unutmayalım kii
1-Öncelikle televizyon konusunda çocuğu doğrudan karşınıza almayın 1-Öncelikle televizyon konusunda çocuğu doğrudan karşınıza almayın. Televizyonun çocuğun dünyasında çok eğlenceli olduğu gerçeğini görün ve kabul edin. Özellikle yasaklamanız bu cazibeyi daha da arttıracaktır, unutmayın
2. Kendinize bir bakın. Televizyon sizin dünyanızda nerede 2. Kendinize bir bakın. Televizyon sizin dünyanızda nerede? Büyük ihtimalle televizyon evinizin en çok kullanılan odasındadır. Eğer bu tahmin doğruysa, televizyonunuz yine büyük bir ihtimalle odanın en merkezî yerinde olmalı! Bütün koltukların yüzünün döndüğü yönde!
Sizin için bu kadar önemli ve merkezî bir konumda olan televizyonu çocuğunuzun bir kenara atmasını beklemek çok da gerçekçi olmasa gerek. Unutmayın ki, çocuğunuz sizin televizyona atfettiğiniz önemi de algılar. Evin en merkezî odasının en hâkim konumundaki televizyonun çocuğunuza söylediği şey şudur: Televizyon vazgeçilmezdir! O halde televizyonu, hayatınızın kenarına bir yere çekmeye ne dersiniz?
3. Siz televizyonu merkezî konumundan edebilirseniz, şimdi çocuğunuza televizyon seyretme konusunda bir ölçü teklif edebilir konuma gelmişsiniz, demektir. Bu noktada çocuğunuza bir “televizyon bütçesi” yapmasını önerin; günde kaç saat, haftada kaç gün televizyon seyredebileceği konusunda ortak bir anlaşma yapın-tabii, seyrettiklerinin içeriğini onaylamak kaydıyla.
4. Televizyon kapatmayı öğretin 4. Televizyon kapatmayı öğretin. Televizyonu neden kapattığınızı, neden her programı seyretmediğinizi ve seyretmesini istemediğinizi açıklayın. Gerekirse tartışın. Çocukları baştan kendi yanınıza alın. Bu konuda belirleyici ve zorlayıcı olmak yerine, liderlik rolünü üstlenin.
5. Çocuğunuz yatak odasına televizyon koymayın, koymuşsanız da alın 5. Çocuğunuz yatak odasına televizyon koymayın, koymuşsanız da alın. Böylesi “özel seyretme alanları” televizyon ya da video oyunu seyretme ihtimalini iki kat arttırır. Televizyonu ev için gizli olarak seyredilebilecek bir yerde değil, ancak ortak seyredilebilecek ama merkezî olmayan bir mekânda tutun.
5. Çocuğunuz yatak odasına televizyon koymayın, koymuşsanız da alın 5. Çocuğunuz yatak odasına televizyon koymayın, koymuşsanız da alın. Böylesi “özel seyretme alanları” televizyon ya da video oyunu seyretme ihtimalini iki kat arttırır. Televizyonu ev için gizli olarak seyredilebilecek bir yerde değil, ancak ortak seyredilebilecek ama merkezî olmayan bir mekânda tutun.
6. Çocuklara ödül ya da ayrıcalık olarak televizyon seyretmeyi vaat etmeyin. Daha ilginç ödüller bulabilirsiniz. En iyi ödül, ona yakınlık göstermeniz ya da onunla birlikte geçirebileceğiniz bir meşguliyet önermenizdir.
7. Çocuklarınıza televizyon seyretme zamanı kazandıracak fırsatlar da tanıyabilirsiniz. Kendilerinin bir seçimde bulunmalarını sağlayarak, ödevini erken ve doğru bitirmesi halinde artan vaktini televizyona ayırabileceğini söyleyebilirsiniz. Böylece kendisine bir seçim imkânı sağlamış; yasaklamayı hissettirmemiş olursunuz.
8. Televizyon seyretmekten vazgeçtiği zaman ya da televizyon seyretmek yerine daha yapıcı bir işe yöneldiği zaman, onlara iltifatta bulunun. Çocuğunuzu televizyondan uzaklaştırmanın yolu, her zaman yapıla geldiği gibi televizyon seyrederken otoriter uyarılarda bulunmak değil’!
televizyon seyretmediği zamanlar iltifatlarda bulunarak ödüllendirmektir. “Televizyonu kapatıp ödevine başlaman beni çok mutlu etti!” gibi bir cümle, “Ödevini yapmadığın halde niye televizyon seyrediyorsun!” gibi cümlelerden daha yapıcı ve etkileyicidir.
9. Daha iyi bir rol modeli olun 9. Daha iyi bir rol modeli olun. Anne baba olarak televizyon seyretmek yerine, okumak, bir hobi ile uğraşmak veya kendi aranızda sohbet etmek gibi aktiviteler yapın.
10. Çocuğunuzla birlikte televizyon seyredin 10. Çocuğunuzla birlikte televizyon seyredin. Bu sayede neyi seyredeceklerine karar verirsiniz. Ayrıca, reklamlar gibi çocuğu tüketime yöneltici yayınların içeriğini de beraberce tartışabilirsiniz.
Onların şiddet ya da cinsellik gibi yayınların etkilerine doğrudan maruz kalmasını beklemek yerine, önceden hareket ederek, mesela bir tabancayla vurulmanın ne demek olduğunu, vurulan insanın ailesinin neler hissedebileceğini anlatabilirsiniz. Onları ölçülü olarak olan bitenle yüzleştirebilir ve böylece bir tür bağışıklık sağlayabilirsiniz.
11. Eğitim programlarını tercih edin.
12. Çocuklarınızı komşu çocukları ile okul arkadaşları ya da arkadaşlarınızın çocukları ile sık sık bir araya getirin. Komşuluk, dostluk ve arkadaşlık adına güzel şeyler yapabileceklerini hissettirin. Onla televizyon dışında gözle görülür, elle tutulur başka eğlence türlerinin de olduğunu hatırlatın.
İNTERNET, ÇOCUK BAKICISI DEĞİL! ÇOCUĞA SİZ BAKIN, İNTERNET DEĞİL
“Annenin çocuklarıyla her zaman ilgili olması gerekir “Annenin çocuklarıyla her zaman ilgili olması gerekir. İnternet, çocuk bakıcısı değildir. Çocuğu bilgisayar başında oturtup ya da eline telefon verip vakit geçirmesini sağlamak yanlış bir davranıştır. Çocuk, anne-babası, kardeş ve arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirmelidir. Bu, daha doğru bir sosyalleşmedir”
Çocuğa alternatif oluşturun Çocuğa alternatif oluşturun. Ona zevk alabileceği spor, hobi veya sohbet aktiviteleri sağlayın. Yemek veya çay saatlerinde bilgisayar başına servis yapmayın. Bilgisayara internet filtresi ekleyin. Çocuklar için kullanışlı oyun siteleri araştırın, diğer ebeveynlere sorun
Neler Yapabilirsiniz? İki yaş altındaki çocuklar TV izlememeli. TV çocuğu oyalama aracı olarak kullanılmamalı. TV karşısında yemek yedirilmemeli. İki yaşından sonra günde en fazla 1 saat: Program seçimini anne baba yapmalı, Anne baba çocukla birlikte konuşarak, tartışarak izlemeli, TV izleme tutumu konusunda anne baba örnek olmalı: Seçici olmak, program bittiğinde TV’i kapatabilmek. TV dışında etkinlikler, sohbet, okuma, oyuna zaman ayırmak. Aile kuralları: Yemek yerken TV izlenmeyecek. TV bütün gün açık olmayacak. Yatak odalarında TV olmayacak. Çocuğun hobileri, oyunları, diğer çocuklarla bir araya gelmeleri desteklenmeli. TV ödül ya da ceza olarak kullanılmamalı.
Diğer yapabileceklerimiz... Kendi alışkanlıklarınızı değiştirin!Eğer siz de günde 3-5 saat arası televizyon seyreden biri iseniz bu süreyi azaltmaya çalışarak işe başlayabilirsiniz.Çünkü çocukların en etkili öğretmenleri onların anne ve babalarıdır.Farklı uğraşlar edinmeye çalışın, hatta bu uğraşlarınızı seçerken çocuğunuzla beraber yapabileceğiniz bir şeyler bulmaya çalışın. Çocuklarınızı plan yapmaları konusunda teşvik edin. O hafta içerisinde hangi programları izlemek istiyorsa onların belirleyin ve bu programların dışında her hangi bir programı izlemesine izin vermeyin.Program seçimi yaparken programın çocuğunuzun gelişimine uygun olmasına dikkat edin. Televizyonu sürekli açık tutmayın, sadece izleyeceğiniz zamanlar açık olsun, izlediğiniz program bittiğinde de televizyonu kapatmaya özen gösterin.Böylece çocuğunuz için televizyonu hayatının vazgeçilmez bir öğesi olarak değil sadece keyifli vakit geçirmek için kullanılan bir araç olarak görecektir.
Çocuğunuz televizyon seyrederken ona eşlik edin Çocuğunuz televizyon seyrederken ona eşlik edin.Çocuklar televizyon seyrederken her şeyi anlamayabilir yada yanlış anlayabilirler, bu nedenle onlarla beraber izlemek ve anlamadıkları kısımları onlara izah etmek gereklidir.Programı izledikten sonra izledikleriniz hakkında konuşun, bu konuşma çocuğunuzun zihinsel, duygusal ve dil gelişimine katkıda bulunacaktır unutmayın! Haftada en az bir kez televizyon izlememe günü oluşturun.Bu gün içerisinde çocuğunuzla beraber çeşitli aktiviteler yapın.(Piknik yapın, beraber yemek yapın, puzzle yapın…) Çocuğunuz hayatında televizyon olmadan da eğlenebileceğini keşfetsin. Yemek yerken televizyon seyretmeyin ve çocuğunuzun da seyretmesine izin vermeyin.Çünkü yemek saatleri bütün ailenin toplandığı ve aile bireylerinin iletişimine en müsait anlardır.Bu anları televizyon seyrederek harcamak yerine kendi aranızda konuşmaya ayırmalısınız.
Okul Öncesi Dönemde Bilgisayar Kullanımıyla İlgili Alınması Gereken Önlemler Okul öncesi çocuğu henüz okuma yazma bilmediği için anlayabileceği ve okulda işlenen okul öncesi eğitim programlarını destekleyen yazılım programlarının kullanılması, Çocuğun yanında bilgisayar kullanmayı bilen mutlaka bir yetişkinin olması, bazı konularda dikkatinin çekilmesi ve çocuğun sorularına cevap verilmesi gereklidir. Çocuğun bilgisayarı kullanımı mutlaka belli bir program dahilinde ve sınırlı olmak durumundadır. Çocukların gelişmek için harekete konuşmaya oyun oynamaya deneyimlemeye yaşayarak öğrenmeye gereksinimi vardır. Bu ihtiyaçlarını bilgisayarla karşılayabilmesi mümkün değildir.
Çocuğunuzun nasıl bir yetişkin olmasını istersiniz? TEŞEKKÜRLER 86