Su ve Elektrolitler Doç.Dr. Aslı UÇAR Prof.Dr. Nurcan YABANCI AYHAN
%42-71
%85-100 %75-80 %60-70
Vücutta yağ oranı arttıkça su oranı azalır
Kadınların vücudundaki toplam su oranı erkeklerden daha azdır
Toplam vücut sıvısı 42 lt (Vücut ağırlığının %60’ı) 70 kg Ağırlığında Toplam vücut sıvısı 42 lt (Vücut ağırlığının %60’ı) Plasma %5=3.5 lt Hücreler arası sıvı %15=10.5 lt Hücre içi sıvı Toplam vücut sıvısının %60’ı veya Vücut ağırlığının %40’ı=28 lt Hücre dışı sıvı Toplam vücut sıvısının %40’ı veya Vücut ağırlığının %20’sı=14 lt
SUYUN GÖREVLERİ
Besinlerin sindirimi, emilimi ve besin ögelerinin hücrelere taşınması; Besin öğelerinin hücrelerde metabolizmaları sonucu oluşan öğelerin atılmak üzere akciğer ve böbreklere taşınıp dışarı atılmaları, Vücut ısısının denetimi Eklemlerin kayganlığının sağlanması Ağız, gözler ve burun gibi vücut dokularının nemlenmesi Dışkının yumuşamasını sağlayarak, kabızlığı önler.
Su Gereksinmesi Yetişkinlerde diyetle alınan enerjinin her bir kalorisi başına 1 g su alınmalıdır. (1g su/1 kkal) Bebeklerde ise: 1.5g su/1 kkal)
Su kaynakları Su Metabolik su Besinler İçecekler
Metabolik su Diyetle alınan CHO, protein ve yağın metabolizması sonucu oluşan sudur. Ortalama olarak; 1g yağ 1.0g 1g CHO 0.6g 1g protein 0.4g
2000 kkal içeren bir diyetin enerjisinin %60'ı karbonhidrat, %30'u yağ, %10'u proteinden gelirse Oluşacak metabolik su kaç g’dır?
2000x60 1200 kkal 1200:4=300g CHO 30x0.6=180g su 100 2000x30 600 kkal 600:9=66.7g Yağ 66.7x1.0=67g su 2000x10 200 kkal 200:4=50g Protein 50x0.4=20g su 180+67+20=267 g su oluşur.
Su dengesi Metabolik su Yiyecekler Dışkı İçecekler İdrar Ter ve deri (500 ml) Metabolik su Solunum Yiyecekler Dışkı İçecekler İdrar
Günlük ortalama su kaybı Deri yolu ile 500 ml Akciğerlerle 300 ml Böbreklerden idrarla 1500 ml Barsaklardan 200 ml
Böbreklerden su atımı antidiüretik hormon (ADH) tarafından denetlenir. SU ATIMI Böbreklerden su atımı antidiüretik hormon (ADH) tarafından denetlenir. Plazma iyon yoğunluğu artınca ADH salınımı uyarılır Böbreklerden su geri emilimi artar. İdrar hacmi azalır Plazma yoğunluğunun %1 artışı ile hipotalamustaki susama merkezi uyarılır.
ADH Su eksikliği Su fazlalığı Plazma yoğunluğu artar Plazma yoğunluğu azalır Susama ADH Su geri emilimi azalır Su geri emilimi artar İdrar hacmi azalır İdrar hacmi artar
Su dengesi sağlanmış 30 dk içinde ½ SB su iç 1 saat içinde 1 SB su iç 2-3 saat içinde 2-3 SB su iç 4-6 saat içinde 4-6 SB su iç
Hidrasyon analiz kartı
Su Kaybını Artıran Etmenler Diyette protein ve tuzun çok olması Böbrek hastalıklarında süzme sürecinin bozulması, su tutulmasına veya aşırı su kaybına neden olabilir. Barsaklardan su kaybı ishal oluşturan tüm bozukluk ve hastalıklarda artar.
Enfeksiyon hastalıkları Sıcak ve soğuk hava Enfeksiyon hastalıkları Deriden Ağır fiziksel aktivite Soğuk ve kuru hava Akciğerlerden
Buna karşın karbonhidratı yüksek diyet su gereksinmesini azaltır.
Normalde terle su kaybı ortalama 100 ml’dir. Terden bağımsız olarakta deriden su kaybı olur.
Terden bağımsız olarak deri ve solunum yoluyla sıvı kaybına “Gizli Sıvı Kaybı” denir. Günlük gizli sıvı kaybı 100-1000 ml’ye ulaşabilir.
Dehidratasyonun Etkileri
Ağızdan Sıvı Tedavisi (AST) UNİCEF tarafından ağızdan sıvı tedavisi (AST) adıyla, kuru bir karışım hazırlanmıştır. Bu karışım: 3.5 g tuz, 2.5 g karbonat, 1.5 g potasyum kloroid, 20 g glikoz Karışım bir lt kaynamış soğumuş suda eritilerek çocuğa verilir.
¼ Çay kaşığı yemek sodası ¼ çay kaşığı tuz ¼ Çay kaşığı yemek sodası 2 YK şeker + limon suyu 20 ml/v.a./saat 1 lt su veya çay
Temiz su sağlama yolları Çakıl ve ince kumdan yapılmış süzgeçlerden geçirme 2. İçme ve kullanma suyunun kaynatılması (3-5 dk) 3. Klorlama.
Klorlama 40 g kireç kaymağı (2.5 YK) 1 lt suda eritilir. Bekletilir. Kalsiyumlu kısım dibe çöker, üstte klor içeren berrak sıvı kalır. Bu sıvı koyu bir şişeye konup kapatılarak 10 gün süreyle ana çözelti olarak saklanır. Suyun kirliliğine göre, bu ana çözeltiden 3-10 damla 1 lt suya eklenir ve yarım saat bekletilir.
ELEKTROLİTLER
Suda çözünen kimyasal bileşikler olup, hidrojen taşıyanlar iyon olarak bilinir. (Tuzlar, asitler ve bazlar) Pozitif iyonlar Katyon (Na+, K+, Ca++, Mg++) Negatif iyonlar Anyon (Cl-, HCO3-, PO4-3, SO4-, organik asitler, laktat, pruvat, asetoasetattır
Vücut sıvılarının iyonik bileşimi
Vücut sıvılarının meq/lt cinsinden elektrolit içeriği Katyonlar Plazma (Hücre dışı) Hücrelerarası sıvı Hücre içi sıvısı (ISS) Na+ 142 145 35 K+ 5 4 123 Ca+ 2-3 15 Mg++ 3 1-2 2 TOPLAM 155 153 175 Anyonlar Cl- 104 116 HPO4- 31 80 Proteinler 16 - 70 Diğerleri 33 6 20
ELEKTROLİT DENGESİ
negatif yüklü iyonların pozitif yüklü iyonlar = negatif yüklü iyonların SU DENGESİ
Vücut Sıvılarının Asit-Baz Dengesi Mide suyu ve idrar gibi özel sıvılar dışında tüm vücut sıvılarının pH’sı birbiri ile aynıdır. Hücre içi sıvının pH’sı 7.0-7.2 arasındadır Hücre çalışması nötr ortamda olur. Hücre içi ve dışı sıvının nötr ortamını kaybetmesi durumunda hücre çalışması bozulur.
Nötr ortamı Denetleyen Mekanizmalar
1. Proteinler: Sıvılardaki proteinler sıvının asit veya alkali durum almasında tampon görevi yapar (alkalin ortamda aminoasitler asit gibi davranır, asit ortamda aminoasitler baz gibi davranır)
2. Mineral iyonları: Bazıları asit, bazıları da baz oluşturur. Asit oluşturanlar:S, P, Cl Baz oluşturanlar : Na, K, Ca, Mg, Fe Bunlar birbiri ile birleşerek tuz yaparlar ve vücut sıvısının nötr ortamda kalmasına yardımcı olurlar.
Yiyeceklerle alınan S ve P dan H2S04, H3P04 gibi asitler oluşur. Baz oluşturan mineraller asitlerle birleşerek onları nötr duruma getirirler.
Besinlerle alınan organik ögelerden metabolizma sonucu C02 ve ondan da H2C03 oluşur. H2C03 'in artması, C02 ‘in Hb aracılığı ile akciğerlerden dışarı atılması ile önlenir. Asit oluşturan Cl, baz oluşturan Na ile birlikte alınır ve fazlası idrarla dışarı atılır.
Besinlerin bileşimindeki asit ve baz oluşturan mineraller birbirini dengeleyerek vücut sıvısının nötr ortamda kalmasını sağlarlar Proteinden zengin yiyecekler P ve S den de zengindir (asit oluşturan yiyecekler) Sebze ve meyvelerde inorganik tuzlar daha çoktur ve K’dan zengindir) (baz oluşturan yiyecekler).
Diyetin asit veya baz oluşturan yiyeceklerden zengin oluşu kanın pH’sını etkiler mi?
(C02+OH HC03-)(HC03+Na NaHC03) Diyetin asit veya baz oluşturan yiyeceklerden zengin oluşu kanın pH’sını değiştirmez. Çünkü; Proteinler, fosfatlar ve karbonatlar tampon görevi yaptıklarından kanın asit veya alkaliye dönüşmesini önlerler. Metabolizma sonucu oluşan C02 karbonik asit (HC03) haline gelip, fazla alınan Na, K vb ile tuz yaparak, kanın alkaliye dönmesini önler. (C02+OH HC03-)(HC03+Na NaHC03) Vücutta metabolizma sonucu oluşan amonyak fazla asidi bağlayarak kanın aside dönüşmesini önler. (2NH4+2HC03 üre vb)
OSMOZ
Konsantrasyonları farklı iki solüsyon arasına yarı geçirgen bir zar konduğunda; konsantrasyonu az olan solüsyondan konsantrasyonu çok olan solüsyona doğru suyun geçişi
Saf suya katı madde eklendiğinde su yoğunluğu azalır. Solüsyonlar arasında konsantrasyon ne derece fazla ise osmozun hızı da o derece fazladır. Saf suya katı madde eklendiğinde su yoğunluğu azalır.
. Osmotik basınç, konsantrasyonu az olan ortamdan konsantrasyonu çok olan ortama sıvıyı iten kuvvettir. Su yoğunluğu az Madde yoğunluğu çok ozmotik basınç yüksek Madde yoğunluğu çok Su yoğunluğu çok ozmotik basınç düşük
Böylece zarın 2 tarafında solüt konsantrasyonu denkleşir. Hücre zarı suya geçirgendir. Ancak maddelerin çoğuna geçirgen değildir Maddeler hücre zarından geçemediği için, su madde yoğunluğunun çok olduğu bölgeye geçer. Böylece zarın 2 tarafında solüt konsantrasyonu denkleşir.
Suyun difüzyon hızına osmoz hızı denir. Hücre zarının her iki tarafındaki madensel tuzları eşit yoğunlukta tutmak için suyun hücre içine giriş ve çıkışını osmotik basınç ayarlar. Sıvının içindeki osmotik basıncı sıvı içindeki parçacık sayısına göre değişir.
Bir çözeltideki partiküllerin toplam sayısı osmol terimi ile ölçülür. 1 osmol=1 mol katı partikül (6.02x1023adet). 1 çözeltinin osmolal konsantrasyonu; osmol/kg su (osmolalite) osmol/lt su (osmolarite) Vücut sıvıları için osmol çok büyük bir birimdir. Bu nedenle miliosmol (mOsm) kullanılır. Vücut sıvılarının miktarı genellikle lt olarak ifade edildiğinden osmolarite temel alınır.
Osmolarite: 1 lt solüsyondaki osmotik aktif partikül sayısıdır. Osmolalite: 1 kg solüsyondaki osmotik 1 osmol: 1 mol (6.02x1023adet) maddenin 1 lt suda çözünmüş halidir. 1 miliosmol(mOsm): 1/1000 osmol 1 lt de çözünen 1 mOsm 17 mm Hg osmotik basınç oluşturur.
Osmosisin hücreler üzerine etkisi Hücre şişmesi Hücre büzüşmesi Değişim yok PLAZMOLİZ DEPLAZMOLİZ TURGOR Böbrek bozukluklarında su kaybı var, tuz kaybı yok Aşırı terleme, ishal, kusma, elektrolit kaybı var
İnsan vücudunun yaklaşık %4 - 5'i minerallerden oluşmuştur. Bunun yarıya yakını kalsiyum, 1/4 ü fosfordur. Magnezyum, klor, sodyum ve kükürt diğer makro minerallerdir
İnorganik element, yiyecekler yandıktan sonra geri kalan küldeki maddedir. Külün analizi ile 40 çeşit mineral bulunmuştur. Bunlardan 17 tanesi elzemdir (diyette hiç veya yeterli olmama durumunda yetersizlik belirtilerinin çıkması, mineralin verilmesiyle belirtilerin kaybolması, yetersizliğinde spesifik belirtilerin ortaya çıkması)
İnorganik elementler veya mineraller 4 başlıkta toplanır. Elzem makromineraller (günde 100 mg’dan fazla gereksinirler ve vücutta 5 g’dan daha fazla miktarda bulunurlar) Ca, P, Na, K, Cl, Mg, S Elzem mikromineraller (günde birkaç mg’dan fazla gereksinmezler ve vücutta 5 g’dan daha az miktarlarda bulunurlar) Fe, Cu, Co, Zn, Mn, I, Mo, Se, Fl, Cr
Eser elementler (insan için elzem olabilirler ancak kesin veri yoktur Eser elementler (insan için elzem olabilirler ancak kesin veri yoktur. Hayvanlarda elzem olduklarına ilişkin bazı veriler vardır) Sn, Ni, Si, V Eser kontaminantlar Pb, Cd, Hg, As, Ba, Sr, Boron, Al, Li, Berilyum, Rubidiyum, Ag, Antimon vd.
Minerallerin Görevleri Vücut dokularının yapısal ögeleridir Serbest iyonlar olarak vücut sıvılarının asit-baz dengesinin ve osmotik regülasyonun sağlanması
Vücut dokularının yapısal ögeleridir Ca, P, Mg kemik ve dişlerin yapı taşıdır. S, Sistein ve metionin gibi aa.leri içeren proteinlerin yapısındadır. Co, B12 vitamininin elzem ögesidir. Fe, Hb ve miyoglobinin; fe ve Cu sitokrom oksidaz gibi metaloenzimlerin yapısındadır. I, tiroid hormonu tiroksinin yapısındadır
Asit-baz dengesi ve osmotik regülasyon Na, K, Cl ve P asit-baz dengesinin düzenlenmesinde ve normal metabolizmada elzemdir. Na ve K, vücut sıvılarının osmotik regülasyonunun sağlanmasında role sahiptir. Ca, hücre zarı geçirgenliğinde önemlidir ve Na, K, Mg ve Mn ile birlikte enzim aktivatörüdür.
SODYUM Vücuttaki sodyumun %30-40’ı kemik kristallerinin yüzeyinde bulunur ve gerektiğinde hızla çözünerek kana karışır. Hücre dışı sıvının başlıca katyonudur. Vücuttaki sodyumun yaklaşık %60’ı hücre dışı sıvıda bulunur (hücre dışı sıvı %0.9 NaCl içerir, 135-145 mmol Na/L, 98-108 mmolCl/L). Geri kalanı ( vücuttaki sodyumun yaklaşık %10’u) Plazmada, sinir ve kas dokusunda bulunur.
Vücutta bulunan toplan Na 1-1.5g/kg v.a. (70-100 g) Hücre dışı sıvı %60 Plasma Kas Dokusu Sinir Dokusu %10 Kemik Kristallerinin Yüzeyi %30
Emilim ve atım Na ince barsaklardan kolayca emilir. %5’i feçesle atılır. Diyare durumunda atımı artar. Başlıca atım yeri böbreklerdir. Böbreklerden atım Aldesteron Hormonunun denetimindedir. Alınanın %95’i idrarla atılır.
Aldosteron hormon yetersizliğinde böbreklerden geri emilim azaldığından Na ve Cl atımı artar. Na eksikliği, K fazlalığı oluşur. Ortaya çıkan bozukluğa Adison Hastalığı denir. Östrojen hormonu da Na ve su atımını azaltır. Bazı böbrek hastalıklarında Na atımı azalırken, terleme ve diyare ile Na atımı artar
Tuz eksikliği Tuz fazlalığı Plazma tuz oranı artar Plazma tuz oranı düşer Na geri emilimi artar Na geri emilimi azalır Tuz atımı azalır Tuz atımı artar
Metabolik Fonksiyonları Sıvı dengesinin sağlanması Asit-baz dengesinin sağlanması Sinir, kas çalışması; elektro kimyasal uyarıları sinir boyunca taşıyarak kas kasılmasını sağlar. Hücre geçirgenliği; Na-K pompası ile maddelerin hücre membranından geçişlerini sağlar
Vücutta Na birikimi, ödeme ve kan basıncının artmasına neden olur. Yetersizliği Kusma Zihin bulanıklığı Kas yorgunluğu Ağrı ve kramp İştah azalması Solunum yetersizliği görülür. Vücutta Na birikimi, ödeme ve kan basıncının artmasına neden olur.
Gereksinme Na yetersizliği nadirdir. Genellikle besinler gereksinenden daha fazla Na içerirler. RDA min. gereksinmeyi 500 mg olarak belirlemiştir. NRC (National Research Council) ise max tuz alımını 6 g (2.4 g Na) olarak belirlemiştir.
Ödem ve hipertansiyonda Na alımı azaltılır. Azaltma 2 şekilde yapılır Tuz eklememe: Hafif ödem ve hipertansiyonda yemeklere tuz eklenmez. Daha ileri durumlarda yemeklerle birlikte ekmeğe de tuz eklenmez. Kabartma tozu eklenmiş besinlerle karbonatlı içecekler içilmez.
Nefrit, ileri derecede ödem ve hipertansiyon gibi ağır durumlarda ise, Na içeriği yüksek besinler de azaltılır. Aşırı terleyenlerde, diyarede ve günde 4 lt den fazla idrar çıkaranlarda tuz alımı artırılır.
Na kaynakları 1 g tuzda 400 mg Na vardır. %60 Cl 600 mg Cl %40 Na
Tuz yemeklere lezzet verir ve tuzla besinlerin bozulmaları engellenir. Bu nedenlerle bir dönem Romalı askerlerin ücretleri tuzla ödenmiştir. Salary (ücret) kelimesinin salt (tuz) dan geldiği iddia edilmektedir
Na Kaynakları Sofra tuzu, kabartma tozu ve yemek sodası Soya sosu İşlenmiş besinler (Na alımının %75’ini oluştururlar) Salamura besinler (zeytin, turşu, peynir) Doğal olarak; yumurta, et, süt, dereotu, ıspanak, pancar vd. yeşil yapraklı sebzeler, havuç, kereviz, enginar kuşkonmaz
Sofrada tuzluk kullanmamakla tuz alımı %15 azaltılabilir Sofrada tuzluk kullanmamakla tuz alımı %15 azaltılabilir. Yemeklerin tadına bakmadan tuzluk kullanma alışkanlığından vazgeçilmelidir
Potasyum Hücre içi sıvının başlıca katyonudur. Az miktarda hücre dışı sıvıda bulunur.
Emilim ve Atım Diyetle alınan K kolayca ince barsaklardan emilir. Sıvı ve elektrolitlerin gastrointestinal dolaşımında sabit olarak bulunur. Büyük ölçüde geri emilir ve feçesle çok az miktarda atılır. Başlıca atım yolu böbrektir. Bazı diüretik ilaçlar atımı artırır.
Kalp kası için serum K düzeyinin normal sınırlarda olmasını yaşamsal önemi vardır. Bu nedenle böbreklerden geri emilir. Bazı böbrek hastalıklarında Na atımı azalırken K atımı artabilir. Diyare, kusma, PEM K atımı artabilir.
Metabolik Fonksiyonları Sıvı- elektrolit dengesinin sağlanması Asit baz dengesinin sağlanması
Kas aktivitesi: iyonize K’un çizgili kas ve kalp kası aktivitesinde önemli rolü vardır. İyonize Ca, Na ile birlikte sinir kas uyarılmasını ve kas kasılmasını düzenler. Bu fonksiyonu kalp kası için çok önemlidir.
Serum K düzeyindeki ufak değişiklikler bile elektrokardiyografik değişikliklere neden olabilir. Serum K düzeyinin artması (hiperkalemi) kardiyak yetersizliğe yol açar. Ağız yoluyla aşırı alım kusmayı tetikler. Ancak damardan verildiğinde kalp durması görülebilir.
Metabolik Fonksiyonları Glikojen oluşumu Protein sentezi
K Yetersizliği’nde Dehidratasyon Aritmi (kalp atışında bozulma) Glikojen deposunun azalmasına bağlı kas yorgunluğu ve zayıflığı Paraliz Solunum yetersizliği Konfüzyona (zihin karışıklığı) neden olabilir.
Serum K düzeyinin yükselmesi (hiperkalemi); Kalp kasının zayıflaması, Zihinsel bulanıklık, Solunum yetersizliği, Ekstremitelerde uyuşukluğa yol açabilir
Gereksinme Normalde diyet günde 2-4 g K sağlar. En az gereksinme 2 g’dır. Yetersiz alımı hipertansiyona yol açabilirken, yüksek alımı tansiyonu düşürmektedir. Na’a antogonist etkisi nedeniyle tansiyonu düşürdüğü düşünülmektedir.
Kaynakları Kahve, Kurubaklagiller, Yeşil yapraklı sebzeler, Diğer sebze ve meyveler, Yağlı tohumlar, Et, Süt
KLOR Hücre dışı sıvının temel anyonudur. Hızlıca emilir. Başlıca atım yolu böbrektir. Atım aldosteron hormonu ile denetlenir.
Metabolik Fonksiyonları Su-elektrolit dengesi Asit-baz dengesi Mide HCL salgısı içinde yer alarak sindirime yardımcı olur.
Cl Kaybı Gastrointestinal hastalıklar kusma, diyare Kas Krampları, mental apati, iştah kaybı
Gereksinme Günlük en az gereksinme 750mg’dır. Normalde yetersizliği sözkonusu değildir. K yetersizliği Cl yetersizliğine yol açabilir. Başlıca kaynağı tuzdur (1 g tuz 0.6 g Cl içerir)