Recep ŞAHAN 13.01.2017-Kurucaşile TERÖRE KARŞI KENETLENMEK Recep ŞAHAN 13.01.2017-Kurucaşile

Değerli Kardeşlerim! Millet olarak zorlu günler yaşıyoruz. *KÜRESEL KÖTÜLÜK ŞEBEKELERİ ülkemiz üzerinde TERÖR ile canımızı yakıyorlar. *Ülkemizi TERÖR ile teslim almak istiyorlar.

2-Türk-Kürt çatışması denediler. Bu da tutmadı Geçmişte ; 1-Sağcı-solcu çatışması denediler.80 öncesi kısmen başarılı oldular.Binlerce genç hayatını kaybetti. 2-Türk-Kürt çatışması denediler. Bu da tutmadı 3-Alevi-Sunni dediler. Tutmadı. 4-Laik- Dindar dediler tutmadı.. Milletin sağduyusu galip geldi. Tezgah bozuldu. İşte en son 15 Temmuz’da Ülkemizi işgal girişimi bu birlik sayesinde bozuldu. Ancak düşmanda plan bitmiyor. Her türlü oyunu deniyorlar. Ülkemizi terörle dize getirmek istiyorlar.

Ülkemizin geçtiği bu zorlu süreçte bir müslüman ve bir vatandaş olarak bize düşen yüreklerimizin toplu vurmasıdır.. Ne diyor Akif merhum; «Girmeden tefrika bir millete düşman giremez Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez Sen, ben desin efrat, aradan vahdeti kaldır. Milletler için, işte kıyamet o zamandır» Kur’an ne diyor? وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ/Al-i İmran3/103 وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُواْ فَتَفْشَلُواْ وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُواْ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ «Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.» Enfal8/46) bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

Hemen şunu belirtelim ki DEAŞ gibi dini görünümlü örgütlerin yaptıkları asla İSLAM’a fatura edilemez. Aslına bakarsanız bu örgütleri kuranlar da ABD ve BATI’dır. Nitekim itiraf da ettiler.

Dinimize göre her insan saygındır. Her insanın hayat hakkı kutsaldır Dinimize göre her insan saygındır. Her insanın hayat hakkı kutsaldır. Canı, malı, şeref ve haysiyeti dokunulmazdır. {فَإِنَّ دِمَاءَكُمْ وَأَمْوَالَكُمْ وَأَعْرَاضَكُمْ عَلَيْكُمْ حَرَامٌ} «Şüphesiz kanlarınız, mallarınız ve namuslarınız birbirinize haramdır/dokunulmazdır.” [Buhârî, İlm 37, Hacc 132, Meğâzî 77, Edeb 43…] … مَن قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا “…Kim, bir cana kıyarsa bütün insanları katletmiş gibidir.” Mâide, 5/32. bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا/Maide5/32 İSLAMIN ANA GAYESİ İslam’ın ana gayesi, insana HAYAT vermektir. Canı can kılmaktır. Cana can katmaktır. وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا/Maide5/32 Bilinmelidir ki; adı, yöntemi, zihniyeti, görünüşü farklı olsa da varlığımıza kast eden her türlü terörün gayesi aynıdır.

Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi zedelemektir. TERÖRÜN GAYESİ Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi zedelemektir. Birer zenginlik vesilesi olan farklılıklarımızla bir arada huzur içinde yaşama kültürümüzü yok etmektir. Kalplerimizi fitne ve fesadın, kin ve nefretin, şiddet ve husumetin karanlıklarına esir etmektir. Bizleri çatışma ve huzursuzluk girdabına sürüklemektir. Gücümüzü zayıflatmaktır. İstikbale dair ümitlerimizi tüketmektir.

Bu zorlu süreçte KUR’AN’dan bizlere ilaç olacak,kardeşliğimizi pekiştirecek şu ilkelere kulak verelim 1.İLKE: Araştırınız/فَتَبَيَّنُوا يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ «Ey iman edenler! Güvenilir olmayan biri size haber getirdiğinde o haberin doğruluğunu iyice araştırın.” Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz» Hucurat49/ 6 Bir haberin-bilginin doğruluğunu araştırmamak, istenmeyen durumlara, fitne ve fesada sebebiyet verebilir. Neticede yaptığımıza pişman oluruz. bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

YALAN HABERLERE ÖRNEKLER Bugün özellikle yazılı ve görsel medyada o kadar bilgi kirliliği var ki bir yalan haberle insanlar sokağa dökülebilir, toplumsal facialar yaşanabilir. YALAN HABERLERE ÖRNEKLER Medya, olayı tam tersi de yansıtabilir.Dikkatli olmak lazım

2.İLKE: فَاَصْلِحُوا –Islah Edici Olunuz وَإِن طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِن بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِن فَاءتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ «Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever.» Hucurat49/ 9 İfsat edici ve yıkıcı değil, yapıcı ve onarıcı; ayrıştırıcı ve bölücü değil, birleştirici ve bütünleştirici olmalıyız. Kin, nefret ve şiddetin karanlıklarına karşı sevgi, muhabbet ve kardeşliğin gücünü el birliğiyle hâkim kılmalıyız. Tefrika ve çatışmanın bataklığını hep birlikte kurutmaktır bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

*Barış, *Esenlik, *Güven, *Huzur, *İtaat, *Boyun eğme ve *Teslimiyet İSLAM BARIŞTIR İslâm kelimesi s-l-m kökünden türemiştir. Kelime anlamı olarak şu manalara gelir: *Barış, *Esenlik, *Güven, *Huzur, *İtaat, *Boyun eğme ve *Teslimiyet «Barış ve esenlik» anlamındaki ‘selam’ da bu kökten gelmektedir. Selâm veren kimse selâm vermekle, karşısındaki kimseye güven, barış ve esenlik dilemiş, kendisinden ona bir kötülüğün gelmeyeceğini telkin etmiş olur.

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ «Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.» Hucurat49/10 Hz Peygamber, evrensel barışı gerçekleştirmek için gönderilmiştir. Kur’anı Kerim Hz peygamberin evrensel barışı temin için gönderildiğini وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ/“ Biz seni alemlere(insanlığa) rahmet olarak gönderdik” (Enbiya, 21/107)

وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ… 3.İLKE: فَاَقْسِطُوا / Adil olunuz… وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ… «…ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever.» Hucurat49/ 9 إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ -Nahl16/90 *Müslüman, hiçbir koşulda hak ve hukuktan, sadakat ve doğruluktan asla ayrılmaz…

«Adalet mülkün temelidir» Kıyamet günü arşın gölgesinde gölgelenecek 7 sınıftan birisi de ADALETLİ İDARECİLER Adalet eşitlik değildir. Ya da her erşitlik adalet sağlamaz. İşte bu resimde bunu anlatıyor.

4.İLKE: لَا يَسْخَرْ Alay etmeyiniz! يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَومٌ مِّن قَوْمٍ عَسَى أَن يَكُونُوا خَيْرًا مِّنْهُمْ وَلَا نِسَاء مِّن نِّسَاء عَسَى أَن يَكُنَّ خَيْرًا مِّنْهُنَّ «Siz ey imana ermiş olanlar! Hiçbir insan (başka) insanları alaya alıp küçümsemesin! Belki o (alay edip küçümsedik)leri kendilerinden daha hayırlı olabilirler ve hiçbir kadın (başka) kadınları (küçümseyip alaya almasın)! Onlar kendilerinden daha hayırlı olabilirler.» Hucurat49/11 Müslüman, hiç kimseyi hor ve hakir görmez, Âdem ve Havva’nın çocukları olarak aynı özden yaratıldığımızı hiçbir zaman unutmaz.

5.İLKE: وَلَا تَلْمِزُوا أَنفُسَكُمْ / Birbirimizi Karalamaktan kaçının. .. وَلَا تَلْمِزُوا أَنفُسَكُمْ «Birbirinizi karalamayın.» Hucurat49/11 Küçük bir işaretle veya ima ile de olsa karşımızdakini rencide etmekten sakınmak gerek. İnsan onur ve haysiyetini zedeleyecek her türlü söz, tutum ve davranıştan uzak durmak lazım. Dünyada tek yüce değeri maldan ibaret sanıp, malıyla güçlü olduğunu zanneden ve karşısındaki bütün değerlerle alay edenleri Kur'an-l Kerîm kınamaktadır: وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ"Vay haline! Diliyle çekiştirip, yüzünden de alay eden kimsenin." (Hümeze, 104/1) .

6.İLKE: وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ/ Birbirinize lakap takmayınız Tıpkı insanın kendisi gibi ismi, şerefi ve itibarı da saygıya layıktır, mükerremdir. Ayetin yasakladığı lâkaplar, muhatabın sevmediği ve hoşlanmadığı lâkaplardır. «Hakaret» olan bütün sözler bu yasaklamanın içindedir. Bir insan, Müslüman kardeşini çağırırken ve sohbet ederken onun hoşlanmadığı bir isimle veya bir lâkapla hitap etmemeli, seslenmemelidir. Bu Vaazı www.recepsahan.net’ den indirebilirsiniz/ izleyebilirsiniz

fakir bir insana fakirliğini îmâ eden bir lâkap kullanmak, Meselâ ; fakir bir insana fakirliğini îmâ eden bir lâkap kullanmak, sakat bir insana da hoşlanmadığı şekilde sakatlığını, eksikliğini belirtecek bir ifade kullanmak haram olan lakap takmaktır. Kör Hasan, topal Mehmet,Kel Ali..vs bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

Güzel ve medhi ifade eden lâkaplar yasaklananlar kısmına girmez. Meselâ Peygamber Efendimiz (as), Hz. Ebû Bekir’e “cehennemden âzad olunmuş” mânâsına “Atîk”, Hz. Ömer’e “hak ile bâtılı birbirinden ayırıp adaletle hükmeden” mânâsında “el-Fâruk”, Hz. Osman’ iki kızını nikâhladığı için "Zinnûreyn (iki nur sahibi)", Hz. Ali’ye “Ebû Turab” (toprak babası) Halid bin Velid’e “Seyfullah” lâkaplarını vererek onları taltif etmiştir. Bu Vaazı www.recepsahan.net’ den indirebilirsiniz/ izleyebilirsiniz

7.İLKE: / اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِّنَ الظَّنِّ Birbirimiz hakkında yerli yersiz zanda bulunmaktan kaçınınız. (Hucurat49/12) يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ «Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır…» Çünkü insanlar hakkındaki zan, çoğu kez kişiyi yanıltır, günaha sevk eder. Yanlış anlaşılmalara, huzursuzluklara sebebiyet verir. إِيَّاكُمْ وَالظَّنَّ فَإِنَّ الظَّنَّ أَكْذَبُ الْحَدِيثِ/"Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır.(Buhari ,Feraiz) Yasaklanan «KÖTÜ ZAN». HÜSN-Ü ZAN yasak değildir..

Kötü Zan: Sebepsiz yere başkasını suçlamak, Bilgi ve belge olmadan bir kimsenin kötü bir iş yaptığını sanmak. Başka bir ifade ile bir ihtimale dayanarak hüküm vermek, yersiz töhmette bulunmaktır. Sağlıklı bilgi ve görgüye dayanmadan hüküm vermek, yanılmamıza sebep olabilir. Duyduğumuz şeylerin çoğu doğru olmayabilir, hatta bir kısmı da kin ve düşmanlığın ürünü olabilir وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً«/Bilmediğin bir şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra17/36 HADİS-İ ŞERİF: «Her işittiğini söylemek, insana yalan olarak yeter» (Buhari,Edeb)

Hz. Aişe'ye yapılmış iftira olayı ..İFK HADİSESİ… Kur'an-ı Kerim bu yalan ve uydurulmuş haberi duyanların buna inanmak yerine, iyi zanda bulunmaları gerektiğini bildirmekte, şöyle buyurulmaktadır: لَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِأَنفُسِهِمْ خَيْرًا وَقَالُوا هَذَا إِفْكٌ مُّبِينٌ "İnanan erkek ve kadınlar bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile iyi zanda bulunup da, bu apaçık bir iftiradır' demeleri gerekmez miydi» Nur24/12

8.İLKE: / وَلَا تَجَسَّسُوا Başkalarının kusurlarını, eksiklerini araştırmaktan sakının(Hucurat49/12) Başkalarının mahrem hallerini ifşa etmeye kalkışmak haramdır. Bize düşen asıl görev kendi hata ve kusurlarımızı gidermektir. HADİS-İ ŞERİF: "MüslümanLarın eksiklerin, ayıplarını araştırmayın. Her kim Müslümanların ayıplarını araştırırsa, Allah Teâlâ da onun ayıbını izler ve evinin içinde de olsa onu rezil ve rüsvay eder." (Tirmizi,Birr)

المسلم أخو المسلم لا يظلمه ولا يُسلمه، ومن كان في حاجة أخيه كان الله في حاجته، ومن فرَّج عن مسلم كربة فرَّج الله عنه بها كربة من كرب يوم القيامة، ومن ستر مسلماً ستره الله يوم القيامة (Ebû Dâvud, Edeb) Hadisteki «ومن ستر مسلماً ستره الله يوم القيامة» ibaresine dikkat edelim.

Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşlanmayacağı bir şey söylemektir. 9.İLKE: / وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا Birbirinizin gıybetini yapmayınız. Birbirinizi arkadan çekiştirmeyiniz. وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَّحِيمٌ «…Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.» Hucurat49/12 Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşlanmayacağı bir şey söylemektir.

Ebu Hureyre (r.a.) diyor ki, Peygamberimiz, -Gıybet nedir, bilir misiniz? diye sordu. -Allah ve Peygamberi daha iyi bilir, dediler. Peygamberimiz: -Kardeşini, hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır buyurdu. -Ya söylediğim kardeşimde varsa? Diye soruldu: Peygamberimiz: -Eğer söylediğin onda varsa, gıybet etmiş olursun. Şâyet söylediğin onda yoksa, o takdirde ona iftira atmış olursun.(Müslim,Birr)

Bize düşen, yokluğunda dahi kardeşimizin hak ve hukukunu gözetmektir Bize düşen, yokluğunda dahi kardeşimizin hak ve hukukunu gözetmektir. Onun varlığını kendi varlığımız gibi görmektir. Haysiyetini kendi haysiyetimiz bilmektir. Müslüman DİLİNE dikkat etmeli.. Birgün Allah Rasulü(s) Hz. Muaz’a uzun uzun nasihat ettikten sonra : Bu dediklerimden hepsinin yerini tutan nedir, söyleyeyim mi?" dedi. Peygamberimiz mübarek dilini eliyle tutup: "İşte buna sahip ol" Allah Rasulü devamla: Herkesi Cehennem'de yüzüstü düşüren dillerinin biçtikleri ve kazandıklarından başkası mı sanırsın?« buyurdu. (Tirmizi,İman 8)

Özetle ; Toplumsal barışın, birliğin ve beraberliğin temini noktasında KUR’AN’ın HAYAT VEREN bu ilkelerine ne kadar da muhtaç olduğumuz ortada. Öyle ise , bir müslüman olarak toplumsal zenginliğimiz olan farklılıklarımızı bir kenara bırakarak ülkemizin selameti için kenetlenmek durumundayız. Gemi batarsa herkes batacaktır. İhtilaflar sulh ile konuşarak halledilmelidir. NOT: Bu vaaz, DİB’in 06.01.2017 tarihli hutbesinden istifade edilerek hazırlanmıştır.

İRTİBAT TEL: 0378-5181169 @-POSTA: kurucasilemuftuluk@gmail.com www.youtube.com/kurugeris www.facebook.com/mufturecepsahan www.facebook.com/kurucasilemuftuluk http://bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile www.recepsahan.net