Prof. Dr. Ayten DEMİR Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Seramik Dental İmplantlar
Advertisements

BİYOGAZ HAZIRLAYANLAR : HAKAN DEMİRTAŞ
BÖLÜM 5 . KÜTLE BERNOULLI ENERJI DENKLEMİ
HAZIRLAYANLAR AYHAN ÇINLAR YUNUS BAYIR
Yeniliği Benimseyen Kategorilerinin Bütüncül ve Analitik Düşünme Açısından Farklılıkları: Akıllı Telefonlar için Bir İnceleme Prof. Dr. Bahtışen KAVAK,
Doç. Dr. Hatice Bakkaloğlu Ankara Üniversitesi
Newton’un Hareket Yasaları
19. VE 20. YÜZYILDA BİLİM.
Enerji Kaynakları-Bölüm 7
AKIŞKANLAR DİNAMİĞİ BÖLÜM 8 . BORULARDA AKIŞ.
İŞGÜCÜ PİYASASININ ANALİZİ
BRÜLÖR GAZ KONTROL HATTI (GAS TRAİN)
SES DONANIMLARI Ayşegül UFUK Saide TOSYALI
İŞLETİM SİSTEMİ İşletim Sistemi Nedir İşletim Sisteminin Görevleri
Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Hayvansal Üretimde Kullanımı
MUHASEBE YÖNETMELİĞİ KONFERANSI
Bu sitenin konusu kıyamete kadar hiç bitmeyecek
DUYUŞ VE DUYUŞSAL EĞİTİMİN TANIMI
ÇOCUKLARDA BRONŞİOLİT VE PNÖMONİ
Alien hand syndrome following corpus callosum infarction: A case report and review of the literature Department of Neurology and Radiology, Yantai Yuhuangding.
Parallel Dağılmış İşlemci (Parallel Distributed Processing)
TANJANT Q_MATRİS Aleyna ŞEN M. Hamza OYNAK DANIŞMAN : Gökhan KUZUOĞLU.
ADRESLEME YÖNTEMLERİ.
Diksiyon Ödevi Konu:Doğru ve etkili konuşmada
AZE201 ERKEN ÇOCUKLUKTA ÖZEL EĞİTİM (EÇÖE)
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ KARATAŞ TURİZM İŞLETMECİLİĞİ VE OTELCİLİK
EĞİTİMDE YENİ YÖNELİMLER
BAĞIMLILIK SÜRECİ Prof Dr Süheyla Ünal.
FACEBOOK KULLANIM DÜZEYİNİN TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU, DEPRESYON VE SOSYODEMOGRAFİK DEĞİŞKENLER İLE İLİŞKİSİ  Psk. Asra Babayiğit.
BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ NEDİR?
PSİKO-SEKSÜEL (RUHSAL) PSİKO-SOSYAL
Sinir Dokusu Biyokimyası
Can, H. (1997). Organizasyon ve Yönetim.
Bölüm 9 OPERASYONEL MÜKEMMELİYETİ VE MÜŞTERİ YAKINLAŞMASINI BAŞARMA: KURUMSAL UYGULAMALAR VIDEO ÖRNEK OLAYLARI Örnek Olay 1: Sinosteel ERP Uygulamalarıyla.
ERGENLİKTE MADDE KULLANIMI
Şeyda GÜL, Fatih YAZICI, Mustafa SÖZBİLİR
MOL HESAPLARINDA KULLANILACAK BAZI KAVRAMLAR:
AKIŞKANLAR MEKANİĞİ 3. BASINÇ VE AKIŞKAN STATİĞİ
GAZLAR Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin ÖZTÜRK. GAZLAR Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin ÖZTÜRK.
Engellerin farkında mıyız?
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
DİSİPLİN HUKUKU.
İZMİR.
ACİL YARDIM ve AFET YÖNETİMİ ÖĞRENCİLERİNİN KARAR VERME DÜZEYLERİ
Yazar:ZEYNEP CEREN YEŞİLYURT Danışman: YRD. DOÇ. DR
TEMEL MAKROEKONOMİ SORUNLARI VE POLİTİKA ARAÇLARI
IMPLEMENTATION OF SOME STOCK CONTROL METHODS USED IN BUSINESS LOGISTICS ON DISASTER LOGISTICS: T.R. THE PRIME MINISTRY DISASTER AND EMERGENCY MANAGEMENT.
Mikrodalga Sistemleri EEM 448
Örnekler Programlama Dillerine Giriş
Modülasyon Neden Gereklidir?
A416 Astronomide Sayısal Çözümleme - II
İSTATİSTİK II Hipotez Testleri 1.
4.BÖLÜM ÇAĞDAŞ BÜYÜME MODELLERİ
Ayçiçeği Neden Stratejik Ürün Olmalı?
Aydınlanma Işığın doğası ile ilgili bilgilerin tarihsel süreç içindeki değişimini farkeder. a. Dalga ve tanecik teorisinden bahsedilir,
Final Öncesi.
Sayısal Haberleşme.
ULUSLARARASI FİNANS.
Elektrik Enerjisi Üretimi, Dağılımı ve Depolanması
İÇ ORGANLARIN YAPISI VE İŞLEYİŞİ
DENK KUVVET SİSTEMLERİ
Dil Materyalleri ve Çalışmaları Doç. Dr. Müdriye YILDIZ BIÇAKÇI
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Anlamsal Web, Anlamsal Web Dilleri ve Araçları
Hazırlayan; Görkem Baygın Yabancı Dil / M Şubesi 21 Maddede İngiliz Dili Edebiyatı Okumak Ne Demektir?
FURKAN EĞİTİM VAKFI TEFSİR USULÜNE GİRİŞ
BİN AYDAN DAHA HAYIRLI GECE KADİR GECESİ
Tarımsal nüfus ve tarımda istihdam
AKIŞKANLAR MEKANİĞİ 3. BASINÇ VE AKIŞKAN STATİĞİ
Emir ÖZTÜRK T.Ü. F.B.E. Bilg. Müh. A.B.D. Y.L. Semineri
Sunum transkripti:

Prof. Dr. Ayten DEMİR Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi HAREKET GEREKSİNİMİ Prof. Dr. Ayten DEMİR Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

SIVI GEREKSİNİMİ

Sıvı-elektrolit dengesi,su ve elektrolitlerin vücuda alınımı, dağılımı ve atılımı ile sağlanır. Bu olayda iç denge yani HOMEOSTAZİS konusudur. Sıvı elektrolit dengesinin sağlanmasında hemen hemen tüm sistemler görev yapar.

VÜCUT SIVILARI Vücut sıvıları su ve suda çözünmüş maddeleri içerir. Yaşamın devam edebilmesi için beden sıvılarının bileşim, miktar ve dağılımının korunması önemlidir. Vücut sıvıları içerdikleri elektrolit, protein ve hormon gibi maddeler nedeni ile sudan farklıdır.

VÜCUT SIVILARI CİNSİYET VÜCUTTAKİ YAĞ MİKTARI YAŞ Vücut sıvıları Sağlıklı bir yetişkinde vücut ağırlığının ortalama %60-70’ini toplam vücut suyu oluşturur. VÜCUT SIVILARI YAŞ CİNSİYET VÜCUTTAKİ YAĞ MİKTARI

VÜCUT SIVILARININ DAĞILIMI BEDEN SIVILARI -Vücut ağırlığının % 60-70’ini oluşturur EKSTRASELLER SIVI (HÜCRE DIŞI SIVI) Toplam vücut sıvısının %30’unun oluşturur. İntersitiyel sıvı (hücreler arası sıvı) (ekstrasellüler sıvının %24 oluşturur) İntravasküler (damar içi) sıvı (ekstrasellüller sıvının %6 ‘sını oluşturur ) Transsellüler sıvı (ekstrasellüler sıvının %1’ini oluşturur.) İNTRASELLÜLER SIVI (HÜCRE İÇİ SIVISI) Toplam vücut sıvısının %70’ini oluşturur.

VÜCUT SIVILARI İntraselüler sıvının görevi nedir VÜCUT SIVILARI İntraselüler sıvının görevi nedir? Hücrenin kimyasal işlevlerini sürdürebilmesi için gereken sıvı ortamı sağlar. Ekstraselüler sıvının görevi nedir? Organizmadaki besin maddelerini elektrolitler (sodyum, klor, bikarbonat vb) oksijen ve metabolik atık gibi çeşitli maddeleri taşıyan bir sistem olarak görev yapmasının yanında hücrenin gerekli madde alış verişini yapabilmesi için sıvı ortamı sağlar.

VÜCUT SIVILARI İnterstisyel sıvı: Hücreler arası boşlukları doldurur. Doku sıvısı da denir ve lenf sıvılarını da içerir. Ekstraselüler sıvının %75’ini oluşturur. İntravasküler sıvı: Kanın sıvı kısmı olan plazmayı içerir. Kanın hücresiz kısmı olup damar içinde dolaşan sıvıdır. Transsellüler sıvı: Epitel zar aracılığı ile diğer vücut kısımlarından ayrılmış olan sıvıdır. Beyin omurilik sıvısı eklem içi göz içi sıvılar, plevra, periton ve perikardiyal sıvılar bu gruba girer.

VÜCUT SIVILARI Toplam vücut suyu Hücre membranı İntraselüleler sıvı İnterstisyel sıvı Ekstrasellüler sıvı İntraselüleler sıvı plazma Lenf sıvısı Transsellüler sıvı

Suda çözünmüş maddeler Elektrolitler Katyonlar pozitif yüklü iyonlardır. Anyonlar negatif yüklü iyonlardır. Elektrolit olmayan maddeler

ELEKTROLİTLER Vücut bölmelerinde yer alan sıvıların miktarını bu sıvılarda bulunan partiküller belirler. Bu partiküller içerisinde en önemli yeri elektrolitler alır. Herhangi bir çözücüde elektrik akımını ileten maddedir. Elektrolitlerin ölçüm birimi Miliekivalandır (mEq). 1 mEq, 1 mg H iyonunun kimyasal aktivitesine eşittir.

Elektrolitlerin görevleri nelerdir? Vücut suyunun dağılımını düzenlemek Asit-baz dengesini düzenlemek Sinir uyarılarını taşımak Kanın pıhtılaşmasında görev almak Adenozin Trifosfat sentezinde rol oynamak

Ekstrasellüler ve intrasellüler sıvıdaki iyon yoğunlukları Elektolitler EKSTRASELLÜLER SIVI İNTRASELLÜLER SIVI Katyonlar Sodyum ( Na++) 142 mEq/L 10 mEq/L Potasyum(K+) 5 mEq/L 141 mEq/L Kalsiyum(Ca++) 1 mEq/L Magnezyum(Mg++) 3 mEq/L 58 mEq/L Anyonlar Klor(CI-) 103 mEq/L 4 mEq/L Bikarbonat(HCO3) 28 mEq/L Fosfat (PO4) 75 mEq/L

SODYUM Ekstrasellüler sıvının temel katyonudur. Ekstrasellüler sıvının normal Sodyum (Na) yoğunluğu 137-147 mEq/L olup ortalama değeri 142 mEq/L’dir Vücuttaki bir çok kimyasal reaksiyonu, özellikle sinir ve kas hücrelerindeki reaksiyonları etkiler. Kas, sinir hücrelerinin uyarılmasında rol oynar. Asit baz dengesinin sürdürülmesine yardım eder. Vücut suyunun dağılımını kontrol eder ve özellikle ektrasellüler sıvı volümünün başlıca düzenleyicisidir.

SODYUM Ekstrasellüler sıvının ozmolaritesini (yoğunluk) sağlar. Normal sodyum yoğunluğu son derece dar bir dağılıma sahip olduğundan, bu değerdeki küçük sapmalar bile önemli sağlık sorunlarına neden olabilir. Normalde sodyum değeri düştüğünde Aldosteron adlı hormon böbreklerden sodyumun geri emilimini sağlayarak sodyum yoğunluğunu normal sınırlarda tutmaya çalışır. Sodyum birçok besin maddesinde bulunur. Örneğin tuzun %43’ünü sodyum oluşturur.

POTASYUM (K+) İntrasellüler sıvının başlıca katyonudur. Normal serum potasyum değeri 3.5-5 mEq/L’dir. Potasyum ve sodyum birbiri ile karşılıklı olarak çalışır. Örneğin organizmaya fazla miktarda sodyum alınması, potasyumun atılımını artırır. Potasyum, hücrede enzim aktivitesini ve hücre içi sıvıyı düzenler. Protein ve karbonhidrat metabolizması ile özellikle sinir , kalp , akciğer gibi dokularda elektriksel uyarıların taşınması sürecinde son derece önemli rol oynar.

POTASYUM(K+) Hücrenin eksitabilitesini (uyarılabilme yeteneğini) düzenler. Kas sinir uyarılabilirliğinde rol oynar. İntrasellüler sıvının ozmolaritesini ve ozmotik basıncı kontrol eder. Asit baz dengesinde rol oynar. Vücuttan böbrek yolu ile atılır. Aldosteron hormonu potasyumun idrar ile atılımına neden olur En çok yeşil yapraklı sebzelerde, meyve sularında, çay ve kahvede bulunur.

KALSİYUM (Ca++) Kalsiyum insan vücudunda en fazla bulunan elektrolittir. Vücudun ortalama %1.5-2’sini kalsiyum oluşturur. Vücuttaki kalsiyumun çoğu fosforla birleşik durumdadır ve kalsiyumun %99 ‘u kemiklerde ve dişlerde toplanmıştır. Kalsiyum sinir uyarılarının taşınması, kanın pıhtılaşması ve kas kasılması için gereklidir. Çeşitli kimyasal aktivitelerde katalizör olarak da görev yapar.

KALSİYUM Kalsiyumun en iyi kaynağı süt ve süt ürünleridir. Ağızdan alınan kalsiyumun emilimi ve kemiklerde depo edilmesini sağlayan en önemli faktör D vitami’dir. D vitamini eksikliğinde yiyecekler ile alınan kalsiyum emilemediğinden yetersizlik belirtileri ortaya çıkar. Paratiroid hormonu kan kalsiyum düzeyini kontrol eder. Kandaki kalsiyum miktarı azaldığı zaman paratiroid hormonu yardımıyla kalsiyum kemiklerden ve dişlerden kana çekilir ve ince bağırsaklarda emilimi artar.

MAGNEZYUM(Mg++) Hücre içi sıvıda bulunur. Magnezyum plazma yoğunluğu 1.4-2.3 mEq/L’dir. İntrasellüler sıvının ikinci en önemli katyonudur. Kalp , kemik, sinir ve kas dokusunda bulunur. Vücutta besin öğelerinin kullanılmasında, karbonhidrat ve protein metabolizmasında katalizör olarak görev yapar. Özellikle ceviz, fındık, kuru baklagiller ve tahıllar magnezyum açısından zengindir. Magnezyum plazma düzeyi böbrekler tarafından düzenlenir.

KLOR(CI-) Klor ekstrasellüler sıvının başıca anyonudur. Kan, intersitisyel sıvı ve lenf sıvısı klordan zengindir. Klor sodyumla birlikte kan osmotik basıncını düzenler Organizmada asit-baz dengesinde görev alır ve mide salgısı olan hidroklorik asidin yapımı için gereklidir. Sodyumdan zengin besinlerde klorda bulunur Vücuttan atılımı ve tutulumu böbrekler tarafından sodyumla beraber gerçekleşir.

BİKARBONAT (HCO3-) Bikarbonat molekülü, ekstrasellüler ve intrasellüler sıvının ikisinde de bulunan başlıca alkali tampondur. Organizmada bikarbonat-karbonik asit asit tampon sistemini oluşturarak asit-baz dengesini sağlar. Bikarbonat düzeyi böbrekler tarafından kontrol edilir.

FOSFAT (PO4-) Hücrelerin başlıca anyonu olan fosfat, asit-baz dengesini sağlamaya yardım eder. Önemli kimyasal reaksiyonlarda ve hücre bölünmesinde görev alır.

KOLAYLAŞTIRILMIŞ DİFÜZYON DİFÜZYON HIZINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER BASİT DİFÜZYON KOLAYLAŞTIRILMIŞ DİFÜZYON DİFÜZYON HIZINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER 1.Isı artışı 2.Konsantrasyon farkının artışı 3.Maddenin büyüklüğünün yada molekül ağırlığının az olması 4.Maddenin hücre zarının lipid tabakasında eriyebilir olması 5.Maddenin geçtiği kanalların sayısının fazla olması 6.Difüzyonun gerçekleştiği yüzey alanının geniş olması 7.Difüzyonun gerçekleştiği mesafenin kısa olması

OZMOZ ÇOK YOGUN ORTAM YARI GEÇİRGEN BİR ZAR AZ YOGUN ORTAM

Ozmolarite: Bir litre suda çözünmüş olarak bulunan toplam partikül sayısıdır. Yoğun olan sıvının ozmolaritesi fazladır. Ekstrasellüler ve intrasellüler sıvıların ozmolaritesi yaklaşık olarak 300 mOsm/L’dir. Eğer intrasellüler sıvının ozmolaritesi fazla ise ,sıvı ekstrasellüler bölmeden intrasellüler bölmeye geçer ve hücre şişer. Ozmolaritedeki değişiklikler hücrenin volümünde de değişikliğe yol açarlar.

DAMAR İÇİ VE HÜCRELER ARASI SIVI BÖLMELERİ ARASINDA SIVI GEÇİŞİ Normal kan hidrostatik basıncı kapillerin arteriyel ucunda 32mmHg, venöz ucunda ise 12mmHg’dir. ONKOTİK BASINÇ (KOLLOİD OZMOTİK BASINÇ) HİDROSTATİK BASINÇ Kapillerdeki normal kolloid ozmotik basınç 22 mmHg’dir. Sıvının ağırlığının yarattığı basınçtır Bu basınç damardaki su volümü arteriyel kan basıncı, kapillerdeki kanın akış hızı ve venöz basınç ile ilişkilidir. FİLTRASYON BASINCI Plazma proteinlerinin oluşturduğu ozmotik basınçtır. Hidrostatik basınç ile onkotik basınç arasındaki fark filtrasyon basıncını oluşturur. Albümin, kan damarlarında onkotik basınç oluşturarak suyun damar içi bölmede tutulmasına yardımcı olur.

VENÖZ UÇ ARTERİYEL UÇ KILCAL DAMAR Hidrostatik basınç 32 mmHg Filtrasyon basıncı +10mmHg basıncı Kolloid (onkotik) basınç 22 mmHg Hidrostatik basınç 12 mmHg Filtrasyon basıncı --10mmHg basıncı DAMAR DIŞINA SIVI İTİLİR DAMAR İÇİNE SIVI ÇEKİLİR.

ÖDEM Ödemi önleyen güvenlik faktörleri: Hücreler arası sıvının jel özelliği göstermesi ve negatif basınçla emme gücü oluşturmasıdır. Lenf akımı ile, kapillerden hücreler arası bölmeye filtre olan sıvı ve az miktarda proteinlerin uzaklaştırılmasıdır. GODE BIRAKMAYAN ÖDEM GODE BIRAKAN ÖDEM

Kapiller hidrostatik basıncın artması Periferik vasküler direncin artması Dokulara sıvı geçişi Sol atriyum basıncının arması Periferik ödem Pulmoner ödem

ÖDEM Plazma proteinlerinin azalması Lenfatik dönüşün azalması Hücreler arası bölmeden proteinlerin ve sıvının yeteri kadar uzaklaştırılamaması Kapiller onkotik basıncın azalması Hücreler arası bölmede onkotik basıncın artması ÖDEM

ÖDEM Kapiller permeabilitenin artması Plazma proteinlerinin dokuya geçişi Hücreler arası bölmede onkotik basıncın artması ÖDEM

VÜCUT SIVILARININ DÜZENLENMESİ Hücre fonksiyonlarının sürdürülebilmesi için alınan ve kaybedilen sıvıların bir denge içerisinde olması lazım. Sıvı alınımı Sıvı atılımı Hormonlar

VÜCUT SIVILARININ DÜZENLENMESİ Sıvı alınımı Organizmaya sıvı alınımı susama merkezi ile kontrol edilir. Susama merkezi beyinde hipotalamusta supraoptik çekirdek adı verilen özelleşmiş hücrelerden oluşur. Plazma ozmolaritesinin artması, Kan volümünün azalması susama merkezini uyarır, Oral ya da orofarengeal mukozada kuruluk hissedilmesi de susama duygusu oluşturur.

Sıvı atılımı Organizmadan sıvı atılımı böbrekler, akciğer, deri ve gastrointestinal sistem tarafından gerçekleşir. Organizmada sıvı dengesini düzenleyen başlıca organ böbreklerdir. Böbreklerden günlük ortalama 170-180 litre plazmayı filtre ederek ortalama 1500ml idrar çıkarılmasını sağlar. Böbreklerden atılan idrar miktarını Aldosteron ve Antidiüretik Hormon etkiler. Organizmada deriden difüzyonla ve akciğerlerden buharlaşma ile kaybedilen sıvılara hissedilmeyen sıvı kayıpları denir.

ALDIĞI ÇIKARDIĞI DENGESİ Alınan sıvı Kaybedilen sıvı Sıvı gıdalar ile 1100-1400ml Katı besinler ile alınan sıvılar 800-1000ml Metabolik oksidasyon ile 300ml Böbrekler 1200-1500ml Deri 500-600ml Akciğerler 400ml Gastrointestinal kanal 100-200ml Toplam 2200-2700ml

SIVI ELEKTROLİT DENGESİZLİKLERİ LENFATİK SİSTEM GASTROİNTESTİNAL SİSTEM SİNİR SİSTEMİ ENDOKRİN SİSTEMİ SOLUNUM SİSTEMİ RENAL SİSTEM

SIVI ELEKTROLİT DENGESİZLİKLERİ Sıvı elektrolit dengesizliği, vücut sıvılarını oluşturan sıvı ve elektrolitlerin aşırı kaybı yada fazlalığı sonucunda ortaya çıkar

NEDENLERİ!!! Sıvı ve elektrolitlerin az olması gereksinimden az alınması yada atılımının artması Sıvı ve elektrolitlerin fazla olması, normalde vücuttan atılabilecek miktardan fazla alınası, böbrek ve karaciğer hastalığı nedeniyle yeterli atılamaması, yanık ve travmalarda doku ölümü nedeniyle vücutta fazla miktarda elektrolit birikimi Sıvı ve elektrolitlerin bedende tutulması Sıvı ve elektrolit dengesini düzenleyici mekanizmaların bozulması

SIVI ELEKTROLİT DENGESİZLİKLERİ Organizmadan atılan ve alınan sıvılar arasında bir denge söz konusudur. Normalde organizmada gereksiniminden fazla sıvı alındığında susama merkezi ADH ve Aldosteron yapımı baskılanarak normal sıvı dengesi kuruluncaya kadar organizmaya sıvı alınımı azalır. Böyleye böbreklerden suyun geri emilimim azalır ve atılan idrar miktarı artar

Organizmada sıvı miktarı azaldığında Organizmaya sıvı alınımı sodyum ve suyun böbreklerden geri emilimi artar Organizmada sıvı miktarı azaldığında ADH ve Aldosteron yapımı uyarılır. Atılan idrar miktarı azalır

SIVI VOLÜM DENGESİZLİKLERİ 1.DEHİDRATASYON A. İzoozmolar dehidratasyon B.hiperozmolar dehidratasyon 2.OVERHİDRASYON 3.EKSTRASELÜLLÜLER SIVI VOLÜMÜNÜN ARTMASI A.Dolaşım yüklenmesi B.Ödem

DEHİDRATASYON Vücut dokularında fazla miktarda sıvı kaybını ifade eder ve ekstrasellüler sıvı volümü azaldığında intrasellüler sıvının ekstrasellüler sıvı bölmelerine kayması ile ortaya çıkan bir durumdur. Ekstrasellüler sıvı volüm açığı geliştiğinde organizmada çeşitli düzenleyici mekanizmalar harekete geçer. Düzenleyici mekanizmalar öncelikler damar içi volümün devamlılığını sağlamak için intersitisyel sıvıyı damar içine çeker.

İntestisyel sıvının bir kısmı damar içine çekildiğinde bu sıvının miktarı azalır ve hipertonik hale gelir. İntrasellüler sıvının bu bölmeye çekilmesine neden olur İntrasellüler sıvının ekstrasellüler sıvı bölmelerine kayması her iki sıvının ozmolaritesi eşitleninceye kadar devam eder. Ekstrasellüler sıvı volüm açığı olur. İntrasellüler sıvı volümünde azalma olur. DEHİDRATASYON

DEHİDRATASYON Susama duygusu Deri turgorunda azalma BELİRTİ VE BULGULARI NEDENLERİ Susama duygusu Deri turgorunda azalma Deri mukozasında kuruma Kilo kaybı Hipotansiyon Oliguri Taşikardi Ateş Huzursuzluk,rahatsızlık İshal Susama duygusunun kaybedilmesi yada ifade edilememesi Laksatif yada diüretik ilaç kullanımı Şiddetli kusmalar Yutma güçlüğü

DEHİDRATASYON Organizmada sıvı volüm açığı oluştuğunda harekete geçen düzenleyici mekanizmaların amacı kalp, akciğerler, beyin gibi yaşamsal organların kanlanmasını ve kan basıncını sağlamaktır. Bu mekanizmalar aynı zamanda organizmadan daha fazla sıvı kaybı olmasını da önler (idrar miktarını azaltarak). Dehidratasyon durumunda organizmada oluşan değişiklikler sodyum iyonunun düzeyine göre değişir. Çünkü sodyum, suyun organizmadan atılmasını yada organizmada tutulmasını sağlayan temel etkendir.

DEHİDRATASYON Dehidratasyon gelişmesine neden olan diğer durumlar Ateş Laksatif yada diüretik kullanımı Bulantı,yutma güçlüğü gibi nedenler ile sıvı alınımının yetersiz olması

BELİRTİ NEDENLERİ Susama Su kaybına bağlı hücrelerin büzüşmesiyle hipotalamusdaki susama merkezi uyarılır; izo- ozmolar sıvılar kaybedildiğinde hücreler büzüşmediği için susama hissedilmez Deri turgorunda azalma Hücreler arası sıvının azalması deri dokusunun birbirine yapışmasına neden olur Müköz membran da kuruma; dudakların ve dilin kuruyup çatlaması Müköz membran da sıvı azlığı Göz kürelerinde yumuşama ve çökme Göz kürelerindeki suyun yarattığı dolgunluğun azalması Huzursuzluk ve kaygı;şiddetli sıvı eksikliğinde konfüzyon, senkop, koma Beyin dokusundaki hücrelerden sıvı kaybedilmesi

Beden ısısında artma Deriden evoporasyon için yeterli su olmaması Taşikardi Kalbin volüm eksikliğini kompanse etmeye çalışması Yatar pozisyonda oturur yada ayakta durur pozisyona geçildiğinde sistolik kan basıncının 15mmHg’dan,diyastolik kan basıncının 10 mmHg’dan fazla düşmesi Plazma volümünün azalması Santral venöz basınçta düşme Venöz dönüşün azalması Yatar pozisyonda boyun venlerindeki dolgunlugun azalması Kilo kaybı Bedendeki sıvı miktarının artması Oligüri Hipovolemi nedeniyle idrar miktarının azalması

OVERHİDRASYON Ekstrasellüler sıvıda suyun artması durumudur. Klinik olarak su zehirlenmesi olarak da tanımlanır. Toplam vücut suyunun artışını ifade eder. Hipoozmolar dengesizlik söz konusudur. Fazla miktarda su alınımı yada sodyum atılımına bağlı olarak gelişebilir. Ozmoz yolu ile ekstrasellüler ve intrasellüler sıvıların yoğunluğu eşitlenir.

Hem intrasellüler hemde ekstrasellüler bölmede fazla sıvı birikir. Fazla miktarda su alındığında, sodyum miktarı normaldir ancak su fazlalığından dolayı ozmolarite düşer. Buna karşılık sodyum kaybının artması, su miktarını normal olmasına rağmen sıvı ozmolaritesini düşürür. Hücre bu sıvı geçişi ile birlikte şişer Ekstrasellüler sıvı dilüe olduğundan su ozmoz yolu ile damar içinde hücre içene kayar. Hem intrasellüler hemde ekstrasellüler bölmede fazla sıvı birikir.

BELİRTİ NEDENLERİ Öksürük, dispne, takipne, akçiğer seslerinde değişiklik, köpüklü balgam Akçiğerlerde sıvı göllenmesi, pulmoner ödem Siyanoz Pulmoner ödeme bağlı dokuların yeterli oksijenlenememesi Yarı oturur pozisyonda boyun venlerin de dolgunluk Sıvı yüklenmesine bağlı sağ kalp doluşunun geçikmesi El venlerin de dolgunluk Periferik damarlarda sıvı yüklenmesi Kan basıncında yükselme , sıçrayıcı nabız Alt ekstremitelerde gode bırakan ödem Kapillerdeki hidrostatik basıncın artmasıyla hücreler arası sıvı miktarının artması Beden ağırlıgının artması Sıvı tutulumu Bilinç değişikliği, baş ağrısı, laterji Serabral ödem

ELEKTROLİT DENGESİZLİKLERİ 1. Sodyum dengesizlikleri Hiponatremi Hipernatremi 2.Potasyum dengesizlikleri Hipokalemi Hiperkalemi 3.Kalsiyum dengesizlikleri Hipokalsemi Hiperkalsemi 4.Magnezyum dengesilikleri Hipomagnezemi Hipermagnezemi

Na dengesizliği…. HİPONATREMİ Serum Na düzeyinin 135mEq/L’nin altında olması. Bedende su tutulumunun artması (dilüsyonel hiponatremi) ve sodyum azalmasına yada sodyum atılımının artmasına bağlı olarak gelişebilir.

HİPERNATREMİ Serum sodyum düzeyinin 145mEq/L’den fazla olmasıdır. Bedende su eksikliği ya da sodyum fazlalığı söz konusudur. Bu durumda bedendeki toplam su miktarı, göreceli olarak sodyum miktarına göre daha azdır.

Potasyum dengesizlikleri HİPOKALEMİ:(Serum potasyum değerinin 3.5mEq/L’dan az olması) Bulantı, diyare, nazogastrik sakşın, intestinal fistül, laksatif kullanımı, fazla miktarda musluk suyu ile lavman yapılması nedeniyle gastrointestinal yoldan fazla miktarda potasyum kaybedilmesi, bazı ilaçlar nedeni ile gelişebilir.

HİPERKALEMİ:(Serum potasyum değerinin 5mEq/L den fazla olmasıdır) Çoğunlukla böbrek yetmezliği olan hastalarda görülür. Renal yolla potasyum atılımının azalması, Adrenal yetmezlik, addison hastalığı gibi nedenlerden dolayı potasyum tutulumunun artması, bazı ilaçları kullanma durumunda potasyum tutulumunun artması, yanık, travma gibi sebeplerden dolayı gelişebilir. Hiperkalemi kardiyak arrestte neden olur.

Kalsiyum dengesizlikleri HİPOKALSEMİ Kalsiyum değerinin 4-5 mEq/L veya %9-11 mg den az olması Nedenleri arasında; Paratiroid bezinin yanlışlıkla çıkartılması, diyette D vitaminin yetersiz alınması, diyare gibi sebepler vardır. HİPERKALSEMİ Kalsiyum değerinin normal değerden fazla olması Vücutta fazla miktarda kalsiyum ve D vitami alındığında, hiperparatiroidizm, böbrek yetmezliği gibi nedenler ile görülebilir.

Magnezyum dengesizlikleri Hipomagneziyemi:Serum magnezyum değerinin 1.4 mEq/L’nin altında olması. Diyetle yetersiz magnezyum alınımı, kronik alkolizm ve bazı ilaçların tedavilerine bağlı olarak gelişebilir. Hipermagnezemi: Serum magnezyum düzeyinin 2.5 mEq/L ‘nin üzerine çıkmasıyla ortaya çıkar. Diyetle fazla magnezyum alınması, magnezyum içeren laksatiflerin fazla kullanılması ve böbrek yetmezliği nedeni ile gelişebilir.

SIVI ELEKTROLİT DENGESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER. Yaş Stres Vücut yapısı Çevre sıcaklığı Beslenme Egzersiz Hastalıklar Vücudun sıvı kaybının artması

Organizmada pH dar sınırlar içerisinde tutmayı sağlayan düzenleyici sistemler vardır. Tampon sistemler Solunum sistemi Böbrekler Tampon sistemler sıvıya fazladan eklenen asit yada alkali maddeler ile birleşerek aşırı pH sapmalarını önlerler. Tampon sistemler vücut sıvılarında hidrojen iyonu konsantrasyonunda meydana gelecek önemli değişiklikleri H iyonunu yada OH iyonunu tutarak önleyen kimyasal maddelerdir.

Bikarbonat-karbonik asit tampon sistemi Ekstrasellüler sıvının en nemli tampon sistemidir. Bu sistemle ekstasellüler sıvıdaki hidrojen iyonlarının %90’ı kontrol edilir. Asit baz dengesinin sürdürülebilmesi için karbonik asit-bikarbonat oranı son derece önemlidir. Bu oran normal 20 kısım bikarbonata karşılık, 1 kısım karbonik asit olacak şekildedir. Karbonik asit yoğunluğu solunum sistemi, bikarbonat yoğunluğu ise böbrekler tarafından düzenlenir.

Solunum sistemi Solunum sisteminin vücut sıvılarındaki hidrojen iyonu kontrol gücü %50-75 oranındadır. Hidrojen iyonu yoğunluğu artığı zaman bikarbonat tampon sistemi karbonik asit oluşturacak şekilde reaksiyon verir. Karbonik asit ise karbondiyoksit ve suya ayrışır. H+ + HCO3 − → H2CO3 → CO2 + H2O Bu durumda kanda fazla miktarda karbondiyoksit birikir ve solunum merkezi uyarılır. Solunum merkezi solunum hızı ve derinliğini artırararak vücuttan karbondiyoksiti atar. H iyonu yoğunluğu azalır, solunum hızı ve derinliği azalır.

HİPERVENTİLASYON Medülladaki solunum merkezinin uyarılması H2CO3’ün ve CO2 şeklinde atılması Kan ph sında azalma Kan pco2 sinde artma Kan H2CO3ünde artma Kan ph sında artma Kan pco2 sinde azalma Kan H2CO3ünde azalma CO2 oluşumu yada tutulumu Medülladaki solunum merkezinin baskılanması HİPOVENTİLASYON

Hidrojen iyonunu yoğunluğuna ilişkin dengesizlikler iki bicimde görülür. Asidoz: Hidrojen iyonu yoğunluğu normalin üzerine çıkmış. Alkoloz:Hidrojen iyonu yoğunluğu normalin altına düşmüştür.

Asit baz dengesizlikleri Sorun metabolik kaynaklı ise Solunum sistemin den kaynaklanıyor ise İki çeşit dengesizlik ortaya çıkar İki çeşit dengesizlik ortaya çıkar Metabolik asidoz Metabolik alkaloz Solunu asidozu Solunum alkalozu H yapımının yada tutulumunun artmasına bağlı H konsantrasyonu artar yada azalır H unun aşırı kaybına yada fazla HCO3 alınmasına bağlı H konsantrasyonu azalır CO2 bağlanmasına bağlı H2CO3 artar Aşırı CO2 atılmasına bağlı olarak H2CO3 azalır Hücre dışı sıvıda fazla alkali tutulmasına bağlı HCO3 artar Hücre dışı sıvıdan aşırı baz kaybına bağlı HCO3 azalır.

Kan gazlarının normal değerleri KAN GAZLARI OLMASI GEREKEN DEĞERLER GENİŞ SINIRLARI PH PaCO2 PaO2 Oksijen satürasyonu Baz fazlası HCO3 7.40 40mmHg 95mmHg %95-99 +2/-2 24mEq/L 7.35-7,45 35-45 mmHg 80-95mmHg 22-26mEq/L

METABOLİK ASİDOZ Hidrojen iyonunun aşırı üretimi Oryantasyon bozukluğu, letarji, stupor, nöbetler ve koma Bikarbonat kaybı (HCO3) İştahsızlık, kusma, kilo kaybı, kas zayıflığı, huzursuzluk Plazma Ph:7.35 altında Gastarointestinal kayıp (ishal), Salisilat entoksikasyonu, Malnütrisyon, Diyabetik ketoasidoz, KBY, Karaciğer yetmezliği Hızlı ve derin solunum (kusmaul solunum)

METABOLİK ALKOLOZ Plazma Ph’sı 7,45 üzerinde Kuvvetli diüretiklerin verilmesi. H iyonlarının kaybı Baş dönmesi, letarji, Tetani, tremor, solunum depresyonu, iştahsızlık, bulantı ve kusma, ishal, Konfüzyon, iritabilite, ajitasyon, konvülsiyon, koma Vücut sıvılarına aşırı miktarda HC03 eklenmesi Mide içeriğinin atıldığı inatçı kusmalar(pilor sytenozu) Nazogastrik drenaj (hidroklorik asit kaybı)

SOLUNUM ASİDOZU -H yoğunluğunun artması Gögsün genişlemesi sınırlıdır -Ph azalması Dispne ve siyanoz vardır -kanda ve eksrtraselüler sıvıda CO2 ve Letarji, huzursuzluk, baş ağrısı, taşikardi, terleme olabilir H2C03 (karbonik asit) düzeyinde artma Asidoz ilerledikçe santral sinir sistemi önemli ölçüde etkilenir ve oryantasyon bozukluğu , stupor konvülsiyon ve koma gelişir Primer neden alveolar ventilasyonun azalması Astım , kistik fibrozis, yabancı cisin asipirasyonu, pnömoni, atelektazi, kronik bronşit gibi obstrüktif pulmoner sorunlar ve akut pulmoner ödem Solunum sıklıkla hızlı ve yüzeyeldir.

SOLUNUM ALKOLOZU Akçiğerlerden fazla miktarda CO2 atılır Hiperventilasyonun başlıca nedenleri: korku, salisilat entoksikasyonu (erken dönemde),santral sinir sistemi enfeksiyonu, konjestif kalp yetmezliği, beyin tümörleri Ayrıca solunum merkezinin ağrı, kafa travması ve hipoksiye sekonder olarak aşırı uyarılması respiratuar alkaloza neden olur Astım, pulmoner ödem, pnömoni

Dengesizliğe Bağlı Ortaya Çıkan Değişiklik Kompansasyon Durumunda Ortaya Çıkan Değişiklik DENGESİZLİK Ph PaCO2 HCO3 Ph PaCO2 HCO3 METABOLİK ASİDOZ Hafif Artış METABOLİK ALKOLOZ Azalma SOLUNUM ASİDOZU SOLUNUM ALKOLOZU Normal Normal Normal Normal

İNTRAVENÖZ SIVI TEDAVİSİNİN AMAÇLARI Organizmada sıvı volümünü sağlamak ya da sürdürmek Elektrolit dengesini düzenlemek ya da dengeyi sürdürmek Bireyin beslenme gereksinimini karşılamak Bazı ilaçları vermek Acil durumlarda gerekli ilaçları verebilmek için bir yol oluşturmak

HEMŞİRENİN SORUMLULUKLARI Tedavinin başlatılması, Gereken izlemin yapılması, Tedavinin sürdürülmesi, Tedavinin sonlandırılmasından sorumludur.

Hemşireler, Tedavi sırasında kullanılan solüsyonun özelliğini, Solüsyonun istenilen etkisini, Sıvı akış hızının düzenlenmisini, Sıvının istenmeyen etkilerini bilmeli ve gereken müdahaleleri yapmalıdır.

Hemşire intravenöz sıvı tedavisi uyguladığı hastaya; Neden sıvı uyguladığını, Sıvının ortalama ne kadar süre takılı kalacağını, Sıvı tedavisi sırasında infüzyon akışını engelleyen bir durum olduğunda, bir rahatsızlık hissettiğinde haber vermesi gerektiği konusunda bilgilendirmelidir.

İNTRAVENÖZ SOLÜSYONLARI Hipotonik solüsyonlar İzotonik solüsyonlar Hipertonik solüsyonlar %5 Dekstroz - %0,9 Sodyum Klorür %5 Dekstroz - %0,45 Sodyum Klorür %3 Sodyum Klorür %5 Sodyum Klorür %5 Dekstroz – Laktatlı Ringer %10 Dekstroz % 0.9 Sodyum Klorür % 5 Dekstroz Laktatlı Ringer % 5 Dekstroz- %0,2 Sodyum Klorür %0,45 Sodyum Klorür

Kullanılacak solüsyonda olması gereken özellikler ; Şişelerin kapakları sağlam olmalı, Plastik solüsyonlarda yırtık olmamalı, Kapaklarda herhangi bir bozukluk olmamalı, Solüsyon berrak olmalı, Son kullanım tarihi geçmemiş olmalı, İçerisinde herhangi bir partikül olmamalıdır.

İNTRAVENÖZ SIVI SETLERİ İğne yada katetere takılan uç İntravenöz sıvı seti, solüsyon şişesi ile hastanın damarına yerleştirilen iğne ya da intraket arasında bağlantıyı sağlar. Setler tek kullanımlıktır. Solüsyon şişesine takılan uç

İNTRAVENÖZ SIVI TEDAVİSİNDE KULLANILAN İĞNE VE İNTRAKETLER İntravenöz sıvı tedavisinde çelik iğneler ya da bükülebilir, esnek plastikten yapılmış intraketler kullanılır. İntraket;steril paket için de tek kullanımlık tıbbi malzemedir. Damara girmeyi sağlayan kılavuz iğne, esnek bir kanül ve sabitlemeyi kolaylaştıran kelebek şeklinde kanatlardan oluşmaktadır. İntraket, damara girildiğinde kılavuz iğne çıkarılır ve esnek kanül damar için de kalır.

İNTRAKET(‘Kateter’, ‘ branül’) İntraket, değişik uzunluk ve çaplarda üretilmiştir, numarası büyüdükçe çapları küçülür. İntraketin boyutlarına göre renkleri de farklıdır.

İntraket ve iğne seçiminde; Hastanın yaşı, Kullanılacak venin durumu, Verilecek solüsyonun miktarı ve özelliği göz önüne alınır.

Damar yolu açmak amacıyla kullanılan kol venleri, v. Basilica ve v Damar yolu açmak amacıyla kullanılan kol venleri, v. Basilica ve v. sefalicadır. Özellikle antecubital fossada bulunan median basilik ve sefalik venlerden ve el bileği bölgesinden geçen dallarından intravenöz girişim yapılır. Girişim için basilik ven öncelikli olarak seçilmelidir. Sefalik ven, dik açısıyla aksiller venle birleşir. Bu durum intraketin, damar içinde ilerlemesine engel olabilir

Sıvının verilme süresi, Sıvının verilme hızı, İntraket sıvı tedavisinde kullanılacak vene karar verirken dikkat etmemiz gereken noktalar Hastanın yaşı, Sıvının verilme süresi, Sıvının verilme hızı, Kullanılacak solüsyon tipi, Kullanılacak venin durumudur.