Ayna ayna söyle bana prof dr süheyla ünal inönü üniversitesi tıp fakültesi psikiyatri anabilim dalı
kendilik
kendilik bireyin zihinsel yapısı, şemaları duyguları aktiviteleri özellikleri sahip olduğu kapasiteleri rolleri amaçları farklılıkları …….
kendiliğin işlevleri ilişki kurma özdeşim, tanımlama bütünleştirme öznellik, biriciklik istem oluşturma savunma eylem gerçekleştirme durumu kalıcı özelliğe dönüştürme (wilber, 1999)
kendilik bilinciyle doğmayız !! kendiliğimizi çevre ile etkileşimler sırasındaki yaşantılarla kurulan nöral ağlar aracılığı ile an be an oluştururuz
kendiliğin iki temel bileşeni olmak bilmek
olmak-bilmek “ol”mak için bir bedene, bedeninin duyumlarına ve eylemine ihtiyaç duyarken, “bil”mek için bilinçlilik yapılarını gereksiniriz Gözlerimizi karmaşık dünyaya açtığımızda doğuştan sahip olduğumuz temel düzeneklerle varlığımızı sürdürmeye çalışırız
olmak Bu temel düzeneklerden biri olan beyin sapı ve RAS homeostatik düzenlemelerle bütün yaşantıların içinde örtük olarak yer almakta ve varoluşsal ben duyumunu oluşturmaktadır
olmak-bilmek Paryetal, oksipital, temporal bölgelerde yer alan somatotopik beden haritasını kapsayan yüksek duyusal korteks beden sınırlarını oluşturarak, tek ve bütün oluşla ilgili benlik duyumunu, öznelliği gerçekleştirmekte, vagus siniri ile bağlantıları aracılığı ile bedenimizi, fiziksel duyumları algılamamızı sağlamaktadır Bu yapının yansıtmacı işlevi ise kendiliğin farkında olmaya hizmet etmektedir
yüksek duyusal korteks sağ posterior somatosensoriyel korteksin temporal limbik yapılarla bağlantıları yaşamın ilk dönemlerinde anne-bebek ilişkisi aracılığı ile kişilerarası nörobiyolojiye temel olmaktadır aynı zamanda söz öncesi ifadeler aracılığı ile öteki ile iletişime geçmeye, ikinci şahıs perspektifi oluşmasına, ikinci sıra düşüncelerin gelişmesine aracı olmaktadır
frontal korteks yüksek yönetici motor korteksi oluşturan frontal loblar ise aktif olarak sahip olunan dünya algısını, dünya üzerindeki varoluşun benmerkezli tanımını gerçekleştirmektedir dil ve semboller aracılığı ile kültürel dinamiklerin kendiliğin yapıtaşları olmasını, üçüncü şahıs perspektifini ve sadece insana özgü olan düşünme üzerine düşünmeyi sağlamaktadır
mediyal prefrontal korteks algı ve belleği birbirine bağlayarak bütünlüklü bir kendilik duygusu oluşturmakta, gelen yeni bilgiyi anlamlandırmakta ve varolan kalıba uyumlandırmaya çalışarak beynin sosyal işlevlerini gerçekleştirmektedir
mediyal prefrontal korteks orbital mediyal prefrontal korteks, limbik hipotalamik bölgelerle bağlantıları aracılığı ile duyguların kontrolünde etkin rol oynamakta ventromediyal prefrontal korteks ise iç ve dış dünyadan gelen bilgilere göre davranışın düzenlenmesini, dikkatin odaklanmasını, uygun olmayan tepkilerin baskılanmasını, zihin okumayı sağlamakta, afektif süreçleri düzenlemektedir
frontal korteks dorsolateral prefrontal korteks ve ayna nöronlar diğer insanların zihinlerinden geçenleri anlamayı, içgörüyü, kendine-farkındalığı, bilişsel kontrolü, moral yargıları ve yaratıcılığı gerçekleştirmektedir singulat korteks hem bağlanmanın gelişmesinde, hem de ben ve öteki ayırımının sağlanmasında önemli role sahiptir
bilme- bilinçlilik kendiliğin “bilme”yi sağlayan temel bilinçlilik yapıları olan anterior singulat, insular ve frontal korteks, medial diensefalik ve mezensefalik yapılar, periakuaduktal gri madde (PAG) beynin sentromedialinde yoğunlaşmıştır PAG temel duyguların işlem gördüğü tüm yapıların birleştiği alan olarak öz-kendiliğin (core-self) duygusal zeminini hazırlar
kendilik yapıları ön-kendiliği (proto-self) oluşturan orta beyin sapı yapıları ile öz-kendiliği oluşturan frontal korteksin orta bölümleri arasındaki yoğun bağlantılar çevreden, ötekinden gelen uyaranlarla kendiliğin evrilmesini, dönüşmesini sağlar
kendilik yapıları hipokampus otobiyografik bilgileri kaydederek öyküsel kendiliğin oluşmasını sağlamaktadır hipotalamus, tüm sistemlerle olan etkileşimi sayesinde bilinçli yaşantılar ve duygusal deneyimlerin sosyal düzenleyicisi rolünü gerçekleştirmektedir
yüz tanıma fusiform girus yüze ait tüm duyguların tanınması sırasında aktive olmaktadır ön insula iç yaşantılarımızdan, iç duyumlarımızdan bizi haberdar ederek kendimize ait bilgileri düzenlemeye katkıda bulunmaktadır amigdala özellikle ötekinin yüz ve gözlerinden gelen sosyal uyaranlarla duygular arasında hızlı bağlantı kurarak tehlikeyi değerlendirmektedir
ayna nöronlar sosyalleşmede temel sistem diğerlerinin eylemlerini anlamak diğerlerinin niyetlerini anlamak diğerlerini taklit etmek diğerlerine empati kurmak
AYNA ve KENDİLİK
kendi ile karşılaşma çocuk aynada kendisini tanıdığı zaman kendilik bilincine ulaşır (Lewis 2003)
ayna dış dünya ile kendimiz arasındaki ‘karşılıklı etkileşimi’ senkronize etmemizi sağlar Kellerman 2007
ayna- kendilik kendiliği aynaya benzetirken Cooley (1902) kendilik duygusunun başkalarının bizi nasıl algıladığının bir sonucu olarak oluştuğunu anlatmak istemiştir kendimizi dışarıdan göremeyiz kim olduğumuzu bize yansıtması için birine ya da bir şeye gereksinim duyarız
ben ve öteki ötekinin aynası olmaksızın, başkası ile karşılaşmaksızın kendimizi olduramaz, yapılandıramayız duyular aracılığı ile deneyimlediğimiz dünyayı zihnimizde yeniden inşa ederken, diğer insanlardan aldığımız referansları kullanırız “diğeri ile karşılaşma” sırasında etkinleşen “tele” aracılığı ile hem kendimizi, hem diğerlerini tanırız ve anlarız
sosyalleşme Moreno’nun deyimiyle diğerinin varlığında rollerimize ısınırız, eyleme geçeriz ve rol değiştirme becerisini kazanırız (Moreno, 1946) “diğeri” ile kendimizi senkronize etmeyi, bireysel ihtiyaçlarımızla sosyal ihtiyaçları kaynaştırmayı öğrenir ve giderek sosyalleşiriz (Adolphs, 2001)
diğeriyle ayarlanma diğer insanlara göre kendimizi ayarlayarak sosyal yaşama gireriz sosyal rehberler neyi nasıl yapacağımız konusunda başkalarının bilgisine başvuruz dikkate katılma göz teması kurarak bir amaca ulaşmak üzere bir deneyime ortak işin nasıl yapılacağını öğreniriz
aynalama
aynalama-kendilik kendilik, bir tür aynalamalar ya da sosyal dünyadaki insanlardan, çevresel durumlardan ve yaşamımızdaki az ya da çok örseleyici olaylardan aldığımız değer biçici tepkilerle oluşur
kendilik gelişimi insanın ilkel ve bencil durumdan, kendilik gelişiminin daha olgun bir aşamasına doğru ilerlediği ilişkisel büyüme, olgunlaşma sürecinde birçok farklı aynalamadan geçmesi sözkonusudur sağlıklı kendilik gelişimi, çocuğun hayati duygusal gereksinimlerine yeterli yanıt verilmesi ile ilerler (Kohut ve Goldberg 1984)
aynalama yüceleştirici/ ülküselleştirici (idealizing) aynalama geçerlileştirici (validating) aynalama değerlendirici (evaluative) aynalama
yüceleştirici aynalama erken çocukluk dönemindeki aynalama, çocuğun yaşama ilk girişine karşı ebeveynlerin çeşitli yüceleştirici tepkilerini kapsar çocuğun aileye ve insanlığa kabulünü sağlar
yüceleştirici aynalama Winnicott (1971) aynanın öncüsünün annenin yüzü olduğunu söyler; çocuk bu yüzde kendini görecektir annenin yüzü bebeğin büyüklüğünü aynalamaktadır bu aynalayıcı bakış, çocuğun egosu için, iyi ve istenen bir yer olarak bir kalıp oluşturacaktır
büyüklenmeci kendilik dönüştürücü içselleştirme ile bu durum zaman içinde gerçeğe uygun hale getirilmekte hırs ve ihtiraslara dönüştürülmektedir belli amaçlara sahip olma bedensel ve zihinsel etkinliklerden zevk alma kendine saygıyı ayarlayabilme (Kohut)
geçerlileştirici aynalama çocuk olarak, kendi deneyimlerimize güven geliştirmemize yardımcı olmak üzere, duygularımızın ve kendiliğimizin aynalanmasına gereksinimimiz vardır bu gerçekleşmezse, acı veren yaralar alır ve kendimiz olduğumuzu hissedemeyiz geçerlileştirici aynalama aldığımızda, bu besleyici ortam kendiliğimizin gelişmesini sağlayacaktır
geçerlileştirici aynalama çocuğun ayrımlaşma-farklılaşma gereksinimlerine duyarlı ebeveynlerin daha yansız ve geçerlileştirici eşduyumsal tepkileri, güvenilir ve sağlam bir anne imgesinin aşamalı olarak içselleştirilmesini sağlar
geçerlileştirici aynalama psikodramada protagonistin kişisel gerçeğinin ve kendine özgü, eşsiz gerçeklik deneyiminin psikodramatist tarafından onaylanmasıyla ‘varoluşsal geçerlileştirme’ gerçekleştirilir bu, içsel kendiliğin olgunlaşması için olağanüstü bir güç sağlar (Kellerman 1992)
değerlendirici aynalama yalnızca olumlu ya da yansız (nötr) aynalama değildir; arkadaşça eleştirme gibi diğer geribildirim şekillerini de içerir daha ayrımlaşmış aynalama tepkileri sosyalizasyonun, gerçeği değerlendirme yetisinin gelişmesine yardımcı olur ve kendimize ve başkalarına ilişkin önyargılı algılarımızı düzeltir
aynalama aynalamalar yüceleştirilen nesne ile kaynaşma, öteki-ego yansıtması alma ve kendimize dışsal ve öznel tepkiler alma şeklindeki içsel varolan (kendilik-nesnesi) ilişki gereksinimlerimizin altını çizmektedir
teknik olarak aynalama Moreno (1946) tarafından, psikodramadaki temel bir terapötik tekniği betimlemek üzere kullanılmıştır içsel durumların dışsal işaretleri üzerine yoğunlaşmayı ve geribildirim almayı sağlar yardımcı ego protagonistin rolünü sergilerken protagonistin sanki bir aynayı seyrediyor gibi, kendisini dışarıdan izlemesi sözkonusudur
teknik olarak aynalama aynalama, protagoniste, kendi davranışına biraz daha uzaktan bakma fırsatı sağlanarak özgül bir duruma nasıl geldiğinin genel sergilenişinin bir betimlemesini yapar kendisini dışardan görmek, etkileşimde neler olduğunu daha iyi anlamasını ve içgörünün, başkasından değil kendi içinden ortaya çıkmasını sağlar
aynalama bir kişisel gelişim süreci olarak psikodrama temelli grup terapisinde kendilik yeniden yapılandırılırken benzeri bir süreç yinelenir
yüceleştirici aynalama psikodrama grubunun başlangıç aşamasında grup üyesi güç ve öz güven kazanmak için, olumlu ve yüceleştirilmiş olarak görülme ihtiyacı içindedir
geçerlileştirici aynalama psikodrama grup sürecinin ileri aşamalarında ise grup lideri tarafından geçerlileştirici aynalama gereksinimi doğar
değerlendirici aynalama son aşamada kendisiyle daha gerçekçi bir şekilde uğraşmak için daha doğru bir sunuş yapılmasını ister şöyle sorar: ‘Ayna, ayna, söyle bana. En güzel kim? En güzel ben miyim, eğer değilsem...ben sadece bensem...beni hala sever misin ve ben kendimi hala kendimi sevebilir miyim?’
aynalama bu şekilde kendi imgesiyle karşılaşmak aşamalı bir yüzleşme sürecinde grup üyesine yardımcı olabilmektedir (Kellerman 2007 )