Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
B. HUKUK ALANINDAKİ İNKILAPLAR Türkiye’de Anayasalar 1921 Anayasası 1.İnönü Savaşı’ndan sonra yeni Türk devletine işlerlik kazandırmak amacıyla 20 Ocak.
Advertisements

Islahat Fermanı (1856) Islahat Fermanı,
VAKIFLAR Bir hizmetin gelecekte de yapılabilmesi için belli şartlarda ve resmi bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mal.
KUTÜL AMARE ZAFERİ KUTLAMA PROGRAMI [100. Yıl] ERTUĞRUL GAZİ İMKB MESLEKİ VE TEKNİK VE ANADOLU LİSESİ.
Konu 7: TARIM HUKUKU KONUSUNDA YURTTAŞLAR YASASI.
Siyaset Sosyolojisi.
SPOR TAHKİM MAHKEMESİ (CAS)
YEN İ L İ KLER VE OSMANLI DEVLET İ YEN İ L İ KLER VE OSMANLI DEVLET İ Kazanım Osmanlı Devleti'nde ıslahat hareketleri sonucu ortaya çıkan kurumlardan.
KESİN HESAP KANUN TASARISI
ERZURUM KONGRESİ (23 Temmuz-7 Ağustos 1919) TOPLANIŞ AMACI
 Kurultay (Kongre) Detay : Bir konuyu görüşmek üzere çeşitli ülkelerden gelen delegelerin katılImıyla gerçekleştirilen uluslararası toplantılara veya.
YUNUSELİ HACI NACİYE KANALICI İLKÖĞRETİM OKULU
Egemenlik Milletindir. Tam bağımsızlık ve millet egemenliği ne demektir ? Resimler neyi ifade etmektedir ?
D E V L E T Y Ö N E T İ M İ OSMANLI DEVLETİ KÜLTÜR VE UYGARLIĞI.
Kadir AKTAŞ YASAMA UZMANI. Katılımda ana kurum AY-74 Başvuru hakkı, inceleme ve karar verme görevi 3071 sayılı dilekçe hakkının kullanılmasına dair kanun.
Demokrasinin Serüveni (Demokrasi İle)
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN DEMOKRATİKLEŞME HAREKETLERİ
Çağdaş ve uygar bir Türkiye idealini taşıyan Mustafa Kemal hedeflerinden biride demokrasiyi yerleştirmekti… Bu sistemde oy verilecek herkesin bu hakkını.
Hikmet SIRMA.
AHMET ARSLAN OSMANLI DEVLETİ’NDE TOPRAK YÖNETİMİ EKONOMİ TOPLUM YAPISI EKONOMİK HAYAT VE HUKUK SORU PROĞRAMI.
Hazırlayan:Ümit TURGUT. Kapitülasyon: Yabancı devlet ve vatandaşlarının bir ülkede sahip olduğu ayrıcalıkları, imtiyazları veya muafiyetleri ifade etmektedir.
HUKUK BAŞLANGICI 5 PROF.DR.ABDULLAH DEMİR.
YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERE İLİŞKİN ULUSLARARASI YASAL DÜZENLEMELER
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
ENGELSİZ ÜNİVERSİTE FAALİYET RAPORU
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük TÜRK DIŞ POLİTİKASI
II.BALKAN SAVAŞI (29-30 HAZİRAN 1913).
Sosyal Hizmet Meslek Etiği
Sendikaların Uluslararası
II.İnönü Savaşı Nedenleri I.İnönü Savaşı'nın üzerinden 3 ay geçmeden Yunanlılar tekrardan saldırıya geçtiler.
TAM ÖĞRENME MODELİ.
BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI
CEZA HUKUKUNA HAKİM OLAN TEMEL İLKELER
Tarım Hukuku 1.
Belediye Bütçesi Süreç , 5393 sayılı kanun temelinde
SKY 423 Avrupa Birliği ve Sağlık Politikası
İDARİ-ASKERİ- AKADEMİK-ADLİ PERSONEL AYRIMI
Fransa Eğitim Sistemi Dr. Yar Ali METE.
İDARİ YARGIDA DAVA TÜRLERİ
KONU XI AİHS’nin Kapsamı ve Başlıca Özellikleri
ATATÜRK’ÜN ÖNDERLİĞİNDE YAPILAN YENİLİKLER
TEBLİGATIN İŞLEVİ Tebligatın adil yargılama hakkının sağlanması ve adaletin gerçekleştirilmesi açılarından ÖNEMLİDİR.
YOKLUK VE BUTLAN HUKUKİ İŞLEMLERDE HÜKÜMSÜZLÜK
Tebliğ edilecek evrak farklı türlerde olabilir.
GÖRÜŞME İLKE VE TEKNİKLERİ Sağlık Bilimleri Fakültesi
YÜRÜTME.
IV. HAFTA: GENEL HATLARIYLA OSMANLI TOPLUM YAPISI
Anayasası’nın tıkanıklıklarına çözümler
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
HUKUKUN DALLARI Doç. Dr. Mustafa ÇEKER.
DİPLOMASİ Diplomasi nedir? Diplomasiye neden ihtiyaç var?
HUKUK BAŞLANGICI ÖĞR.GÖR.İDİL YILDIRIM.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
YRD. DOÇ. DR. EDA ÖZDİLER KÜÇÜK
HUKUKUN KAYNAKLARI Doç. Dr. Mustafa ÇEKER.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Bütçe Hukuku.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
. Modern devletin 16. yy’da ortaya çıkmaya başlaması
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
DEMOKRASİ YOLUNDA TÜRKİYE
TİCARET HUKUKU BİLGİSİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
SİYASİ HUKUKİ EĞİTİM ve KÜLTÜR TOPLUMSAL EKONOMİ
Sunum transkripti:

Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Anayasa Hukuku II Bahar Dönemi (1. Hafta, 2017)  Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Yrd. Doç.Dr. Sami Doğru Bu ders notu Kemal Gözleri’in «Türk Anayasa Hukuku Dersleri» kitabından istifade edilerek hazırlanmıştır.

Osmanlı Anayasal Gelişmeleri - 1808 tarihli Sened-i İttifak ile başlamış, - 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanı ile gelişmiştir. - İlk Anayasa da 1876 tarihli Kanun-u Esasi’dir.

Sened-i İttifak (1808) 1. Hazırlanışı Devletin İstanbul ve taşra’da kaybolan otoritesinin yeniden tesis etmek amacıyla II. Mahmut döneminde Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa Rumeli ve Anadolu’da âyanları ile yanında devletin ileri gelenleri olduğu halde 29 Eylül 1808’de bir toplantı yapar. “Meşveret-i amme”  denilen toplantıda varılan kararlar “Sened-i İttifak” adı verilen bir belgede Sadrazam, Şeyhülislam, Vezirler ve Ayanlar tarafından imzalanıp (7 Ekim 1808) Padişaha sunuldu.

Sened-i İttifak (1808) 1. Hazırlanışı Daha sonra Padişah II. Mahmut  Sened-i İttifakı onayladı.

Sened-i İttifak (1808) 2. Getirdikleri a) Merkezin Kazanımları. - Padişahın ve devletin otoritesini herkesin kabul etmesi; - Sadrazama itaat; - Vergi toplanmasına ilişkin emirlere uyma; - Asker ocaklarının Padişaha itaati; - Âyanların kendi toprakları dışına müdahale etmemesi.

Sened-i İttifak (1808) 2. Getirdikleri b) Âyanların Kazanımları - Sadrazamın keyfi eylemlerinin önlenmesi, - Suçsuz Ayanlara haksızlık edilmemesi; - Hanedan haklarının baba’dan oğul’a geçme-sinin kabul edilmesi; - Büyük Ayanların idare alanlarının tanınması, Âyanların bu kazanımları fiilî “feodal statüleri”ne süreklilik ve hukukîlik kazandırmak demekti.

Sened-i İttifak (1808) 2. Getirdikleri c) Genel Kazanımlar - Sened-i İttifak, “fukara ve reaya”nın korunmasını, vergilendirilmesinde ölçülü davranılmasını; - “Fukara ve reaya”ya zulüm edilmemesini öngörüyordu. - Sadrazamın kanuna aykırı işlere girişmemesi; - Soruşturma yapılmadan ceza verilmemesi gibi.

Sened-i İttifak (1808) 2. Getirdikleri c) Genel Kazanımlar. - Sened-i İttifakın arkasındaki güç olan Alemdar Mustafa Paşa 15 Kasım 1808’de yeniçeriler tarafından çıkarılan olaylar neticesinde ölmüştür. - Ancak Sened-i İttifak Alemdar Mustafa Paşa’nın yerine geçen sadrazamlar tarafından imzalan-mamıştır.

Sened-i İttifak (1808) Sened-i İttifak hukukî biçimi itibarıyla hangi tür bir belgedir? - Sened-i İttifak, “iki-taraflı” bir belge, bir “misak”, bir “sözleşme (mukavele, akit)”dir. - “Sened-i İttifak”; * Maddî olarak anayasal niteliktedir, ama * Şeklî olarak bir anayasa değildir.

Sened-i İttifak (1808) Sened-i İttifak hukukî biçimi itibarıyla hangi tür bir belgedir? - Devlet iktidarını sınırlandırmayı amaçlayan bir girişim olarak Sened-i İttifak, Türk tarihinde ilk “anayasal belge”dir. - Türkiye’deki “anayasacılık harekeleri”ni Sened-i İttifak ile başlatmakta bir yanlışlık yoktur.

Tanzimat Fermanı: Gülhane Hattı Hümayunu (1839) - 1839 yılında İkinci Mahmut’un ölmesinden sonra yerine geçen Abdülmecit devletin kuruluşunu yeniden tanzim eden bir ferman yayımlamıştır. - Bu ferman 3 Kasım 1839’da, Gülhane’de, Padişahın, yabancı elçilerin ve halkın huzurunda fermanı yazan zamanın Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa tarafından okunmuştur.

Tanzimat Fermanı: Gülhane Hattı Hümayunu (1839) 1. Hükümleri Tanzimat Fermanının tanıdığı haklar ve benimsediği ilkeler şu şekilde özetlenebilir: a) Malî Güce Göre Vergi İlkesi. b) Devlet Harcamalarının Kanunîliği İlkesi. c) Asker Almada Adalet. d) Ceza Yargılamasına İlişkin Güvenceler . e) Can Güvenliği .

Tanzimat Fermanı: Gülhane Hattı Hümayunu (1839) 1. Hükümleri f ) Irz ve Namus Dokunulmazlığı, g) Mülkiyet Hakkı, h) Müsadere Yasağı i) Eşitlik İlkesi j) Kanunların Hazırlanması. l) Kanunun Üstünlüğü İlkesi

Tanzimat Fermanı: Gülhane Hattı Hümayunu (1839) 2. Temel Haklar Beyannamesi Tanzimat Fermanını Türklerin ilk “Temel Haklar Beyannamesi” veya “Haklar Fermanı” olarak görülebilir.

Tanzimat Fermanı: Gülhane Hattı Hümayunu (1839) 3. Anayasacılık Özelliği Tanzimat Fermanı, tam bir anayasacılık hareketi olarak görülebilir. Padişah, - Kanun (buyruk) çıkarma hakkını bir ölçüde sınırlandırmakta, - Kuralları hazırlama yetkisini bir kurula (Meclis-i Ahkamı-ı Adliye) vermekte, kendisine sadece onama yetkisini bırakmaktadır. - Kanunlara kendisinin de uyacağına yemin etmektedir.

Tanzimat Fermanı: Gülhane Hattı Hümayunu (1839) 4. Hukukî Biçimi - Bu belge Padişahın ağzıyla kaleme alınmıştır. - Bunlar Padişah buyruğu olduğundan ülkedeki herkesi bağlar. - Tek-yanlı bir işlemdir. - Hukukî biçimi itibarıyla bir “ferman”dır.

Tanzimat Fermanı: Gülhane Hattı Hümayunu (1839) 5. Anayasal Niteliği Bazı yazarlar, Tanzimat Fermanını “bir nevi anayasa” olarak görmüşlerdir. Ama Tanzimat Fermanını, şeklî anlamda anayasa anlayışına göre bir anayasa değildir.

Tanzimat Fermanı: Gülhane Hattı Hümayunu (1839) 6. Tanzimat Fermanının Müeyyidesi Padişah, fermanda ilân edilen ilkelere ve konacak kanunlara uyacağına yemin etmektedir. Aynı yeminin Ulema ve Vüzera* tarafından yapılması da Tanzimat Fermanında öngörül-müştür. Sonuç olarak, Tanzimat Fermanının Türk anayasacılık hareketleri içinde önemli bir adım olduğunu söyleyebiliriz. * Vezirler

Islahat Fermanı (1856) Islahat Fermanı, - Kırım Harbinin son yıllarında hazırlanarak Paris Andlaşması’nın imzalanmasından altı hafta önce, - 28 Şubat 1856’da Bâb-ı Âlî’de bütün “bakanlar”, “yüksek memurlar”, “şeyhülislâm”, “patrikler”, “hahambaşı” ve “cemaat” ileri gelenleri önünde okunarak ilân edilmiş ve - Paris Andlaşması’nı hazırlayan devletlere bildirilmiştir.

Islahat Fermanı (1856) - Kırım Harbinde, İngiltere, Fransa ve Avusturya Osmanlı İmparatorluğunu Rusya’ya karşı desteklemişti. - Bunu karşılığı olarak ve Osmanlı İmparator-luğunun Avrupa Devletleri ailesine katılmasının şartı olarak 1856 Paris Konferansı öncesinde, Avrupa Devletleri birtakım şartlar ileri sürdüler. - Bu şartlar Islahat Fermanının esasları olarak Ali Paşa ile İstanbul’daki İngiliz ve Fransız elçileri arasında kararlaştırıldı.

Islahat Fermanı (1856) - Islahat Fermanı da Tanzimat Fermanı gibi Padişah Abdülmecit tarafından yayınlanmıştır. - Islahat Fermanı Tanzimat Fermanından daha kapsamlıdır.

Islahat Fermanı (1856) Hükümleri - Tanzimat Fermanının tanıdığı hak ve özgürlükleri, benimsediği esasları teyit eder. - Gayrimüslimlere eskiden beri tanınmış hakların aynen sürdüğü belirtiliyordu, - Gayrimüslimlerin ihtiyaçları “patrikhaneler-de teşkil olunacak meclisler marifetiyle” Bâb-ı Âliye “arz ve ifade” edilecek, - Patriklerin seçim usulü iyileştirilecek, - Gayrimüslim din adamlarına devlet maaş bağlayacak,

Islahat Fermanı (1856) Hükümleri - Hıristiyan rahiplerinin menkul ve gayrimenkul mallarına müdahalede bulunulmayacak, - Gayrimüslimler kendi işlerini görebilmeleri için her cemaatin birer meclis seçmesi kabul edildi, - Gayrimüslimlerin ibadet yerlerinin, okul, hastane ve mezarlıklarının tamirlerine engel olunmayacak; yenilerinin yapılmasına izin verilecek. - Mezhep ayırımı yapılmayacak, ibadet özgürlüğü tanınacak.

Islahat Fermanı (1856) Hükümleri - Mezhep, dil ve cinsiyet bakımından eşitlik ilkesi kabul edildi, inanç özgürlüğü sağlandı. - Devlet memurluğuna girişte din farkı gözetilmemesi ilkesi benimsendi. - Gayrimüslimler de devletin askerî ve mülkî okullarına kabul edilecek, - Yargılamadaki Müslüman – Gayrimüslim ayırımı kaldırıldı. - Gayrimüslimler de eyalet meclislerine girebilecek ve Meclis-i Vâlâ’da* temsil edilebilecekti. * II. Mahmud döneminde ıslahat hareketlerinin gerektirdiği yeni nizamnameleri hazırlamak, memurların muhakemesiyle meşgul olmak, gerek görülen devlet işlerinde oy vermek üzere 1837 yılında kurulan meclisin adıdır.

Islahat Fermanı (1856) Hükümleri - İşkencenin yapılması yasaklanıyor, - Askerlik hizmetine gayrimüslim tebaanın da kabulü esası benimsenmişti. Ancak askerlik hizmetine gitmek istemeyenler için “bedel verilmesi” kabul edildi. - Vergi alımında din ayrımı yapılmayacağı ilân ediliyordu. - Yabancılara Osmanlı toprakları üzerinde mülk edinme hakkı tanınıyordu.

Islahat Fermanı (1856) Hükümleri Özetle, Islahat Fermanının ana hedefi, Müslümanlar ile gayrimüslimler arasında her yönden tam bir eşitlik sağlamaktı. Sonuç olarak, Islahat Fermanı, Sened-i İttifak ile başlayan, Tanzimat Fermanı ile devam eden Osmanlı anayasacılık hareketleri içinde atılmış önemli bir adımdır. Dış baskı ile alındığı belirtilir.

Kanun-u Esasî (1876) Hazırlanışı Abdülaziz Hazırlanışı Veliaht Abdülhamit, Kanun-u Esasîyi ilân edeceği konusunda dönemin Sadrazamı Mithat Paşaya söz verip tahta çıkınca Kanun-u Esasîyi 23 Aralık 1876 günü bir ferman ile ilan etti.

Kanun-u Esasî (1876) Hazırlanışı - Kanun-u Esasî, Padişah tarafından atanan “Cemiyet-i Mahsusa” isimli bir Kurul tarafından hazırlanmıştır. - Neticede Padişah tarafından kabul ve ilân edildi. - Görüldüğü gibi Kanun-u Esasî, halkı temsil eden bir “Kurucu Meclis” tarafından hazırlanmamıştır.

Kanun-u Esasî (1876) Hazırlanışı - Keza Kanun-u Esasînin kabulü için bir “kurucu referandum” da yapılmamıştır. - Kanun-u Esasî, hukukî olarak Padişahın tek yanlı bir işleminden doğmuştur. - Kanun-u Esasî hukukî biçimi itibarıyla “Ferman”dır.

Kanun-u Esasî (1876) Anayasal Niteliği Kanun-u Esasî hem maddi anlamda hem de şekli anlamda tam bir “anayasa”dır. Temel ilkeleri: - Osmanlı Devleti bir “monarşi”dir. Yani, devlet başkanlığı irsî olarak intikal etmektedir. - Osmanlı Devleti bir federal devlet değil, üniter devlettir. - Osmanlı Devleti laik değildir. Devletin bir dinî vardır, o da “din-i İslâm”dır.

Kanun-u Esasî (1876) Temel ilkeleri - Kanun-u Esasîye göre devletin resmî bir dili vardır; o da Türkçedir. - Devlet hizmetine girmek için bu dili bilmek gerekir. - Devletin Başkenti İstanbul’dur.

Kanun-u Esasî (1876) Temel Hak ve Özgürlükler Kanun-u Esasî Osmanlı tebaasının temel hak ve özgürlüklerini düzenlemiştir. Bunlar şunlardır: - Vatandaşlık Hakkı: “Osmanlılık”, ırksal, dilsel veya dinsel bir vatandaşlık anlayışı değil, “hukukî”, “anayasal” bir vatandaşlık anlayışına dayanır, - Kişi Hürriyeti, Kişi Güvenliği, İbadet Hürriyeti, - Basın Hürriyeti, Şirket Kurma Hürriyeti, Dilekçe Hakkı,

Kanun-u Esasî (1876) Temel Hak ve Özgürlükler - Öğretim Hürriyeti, - Eşitlik İlkesi, - Devlet Memurluğuna Girme Hakkı - Malî Güce Göre Vergi İlkesi, - Konut Dokunulmazlığı, - Kanunî Hâkim Güvencesi, - Müsadere, Angarya Yasağı, - Vergilerin Kanunîliği İlkesi, - İşkence Yasağı,

Kanun-u Esasî (1876) Temel Hak ve Özgürlükler - Seçme ve seçilme hakkı doğrudan öngörülmemiştir. Mebusan’ın üyelerinin müntehipler (seçmen, oy veren) tarafından seçileceği öngörüldüğüne göre, “seçme – seçilme” hakkının da dolaylı olarak tanındığı sonucuna varabiliriz.

Kanun-u Esasî (1876) Devletin Temel Organları -Yasama, -Yürütme, -Yargı olarak üçe ayrılarak düzenlenmiştir.

Kanun-u Esasî (1876) Yasama Organı: Meclis-i Umumî Kanun-u Esasînin kurduğu yasama organının adı “Meclis-i Umumî”dir. Meclis-i Umumî, - Heyet-i Âyan ve - Heyet-i Mebusan isimli iki heyetten oluşmak-tadır Üyelerin yasama sorumsuzluğu ve dokunul-mazlığı öngörülmüştür.

Kanun-u Esasî (1876) Yasama Organı: Meclis-i Umumî a) Heyet-i Âyan: - Günümüzün senatolarına tekabül eden bir ikinci meclistir. - Üyeleri doğrudan doğruya Padişah tarafından atanır. - Üye sayısı Heyet-i Mebusan’ın üye sayısını üçte birini geçmeyecektir. - Heyet-i Âyan üyeliği ömür boyudur.

Kanun-u Esasî (1876) Yasama Organı: Meclis-i Umumî b) Heyet-i Mebusan - Üyeleri ise Osmanlı tebaasından her elli bin erkek nüfusa bir temsilci seçilmesiyle kurulur. - Seçimler dört yılda bir kere yapılır. - Seçim sistemine ilişkin tek hüküm, seçimlerin “gizli oy ilkesi” ile yapılacağıdır. - Seçimler iki dereceli* basit çoğunluk sistemine dayanıyordu. * Bu seçim sistemi 1946 yılına kadar sürmüştür.

Kanun-u Esasî (1876) Yasama Organı: Meclis-i Umumî Kanun Yapma Usulü: - Kanun teklifleri önce Padişaha iletilir ve onun izni istenir. - Bu izin verilirse, teklif Şura-ı Devlete (Danıştay) gönderilir. Şura-ı Devlet bir kanun tasarısı hazırlar. - Bu tasarı önce Heyet-i Mebusan’da, daha sonra Heyet-i Âyanda görüşülür; her iki Meclis tarafından da kabul edilirse Padişaha sunulur. - Padişah bir “irade-i seniyye”* ile tasdik ederse, kanun yürürlüğe girer. * Osmanlı Devletinde özel veya resmî bir iş hakkında verilen padişah emri.

Kanun-u Esasî (1876) Yasama Organı: Meclis-i Umumî Kanun Yapma Usulü: - Kanunun yürürlüğe girmesi Padişahın onayına bağlıdır. - Bu şu anlama geliyor ki, Padişahın “mutlak veto” yetkisi vardır.

Kanun-u Esasî (1876) Yürütme Organı Kanun-u Esasînin kurduğu yürütme organı ikili yapıdadır: - Bir tarafta devlet başkanı olarak Padişah, - Diğer tarafta da Hükümet vardır. Yürütme Padişah (Hükümet) Heyet-i Vükela

Kanun-u Esasî (1876) Yürütme Organı a) Padişah: - Yürütme organının başıdır. - Saltanat Osmanlı sülalesine aittir. - Saltanat “ekber evlat (büyük-seniorat )” sistemi ile geçmektedir. - Kadınların Padişah olma hakları yoktur. Padişah aynı zamanda Halifedir. - Padişah mutlak sorumsuzdur. Bu sorumsuzluk, siyasî, cezaî ve hukukî açılardan tamdır.

Kanun-u Esasî (1876) Yürütme Organı a) Padişah: - Padişahın yürütme organının başı olarak; * Birçok bakanların tayin ve azli, rütbe ve nişan verilmesi, * Para basılması, uluslararası andlaşma yapma yetkisi, savaş ve barış ilânı, * Kara ve deniz kuvvetlerinin komutanlığı, kanun ve şeriat hükümlerinin uygulanması, nizamnamelerin tanzimi, cezaların hafifletilmesi ve affı,

Kanun-u Esasî (1876) Yürütme Organı a) Padişah: - Padişahın yürütme organının başı olarak; * Meclis-i Umumînin toplantıya çağrılması ve tatil edilmesi, * Heyet-i Mebusan’ın üyelerinin yeniden seçilmesi kaydıyla Heyet-i Mebusan fesih hakkı, vb. yetkileri vardır. * Bunlara kanunları «veto» etme yetkisi ve istediği kişileri «sürgün»e gönderme yetkisi eklenebilir.

Kanun-u Esasî (1876) Yürütme Organı b) Heyet-i Vükelâ - “Heyet-i Vükelâ” bir nevi Bakanlar Kuruludur; başkanı sadrazamdır; şeyhülislâm ve diğer vekiller bulunur. - Bunlar doğrudan Padişah tarafından atanır ve azledilebilirler. - Yani sadrazam, şeyhülislâm ve vekiller Padişaha karşı sorumludurlar.

Kanun-u Esasî (1876) Yürütme Organı b) Heyet-i Vükelâ - Meclis-i Mebusan karşısında sorumlu değildir. - Kanun-u Esasîde “güven oylaması” usûlü yoktur. Meclis-i Mebusan gensoru verip Hükûmeti düşüremez. - Kanun-u Esasînin kurduğu hükümet sistemi “parlamenter hükümet” sistemine benzemekle birlikte, bir “parlâmenter monarşi”, bir “sınırlı monarşi” kurduğunu söylemek oldukça güçtür. Çünkü, Padişahın mutlak yetkisi sürüyor.

Kanun-u Esasî (1876) Yargı Organı 1876 Kanun-u Esasîsi Yargılama faaliyeti önemli güvencelere bağlanmıştır: - Hakimlerin azlolunamayacağı, - Mahkemelerin bağımsızlığı, - Yargılamanın “alenîliği”, - Hak arama özgürlüğü, - Tabiî hâkim ilkesi gibi önemli ilke ve güvenceler tanınmıştır.

Kanun-u Esasî (1876) Yargı Organı Kanun-u Esasînin yargı alanında getirdiği hükümler, - 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunundan oldukça ileridir; - 1961 ve 1982 Anayasalarından ise pek geri kalan yanı yoktur. - Batı Avrupa ülkelerinin Anayasalarıyla tamamıyla boy ölçüşebilir niteliktedir. Yargı yetkisi “bağımsız mahkemeler” tarafından kullanılmaktadır.

Kanun-u Esasî (1876) Kanun-u Esasînin Değeri - Tam anlamıyla meşrutî, anayasal ve parlâmenter bir sistem kurduğunu söylemek oldukça güçtür: * Yasama yetkisinin kullanımına Padişahın çok önemli müdahaleleri vardır. * Bakanlar Kurulu, parlamentoya karşı değil, Padişaha karşı sorumludur.

Kanun-u Esasî (1876) Kanun-u Esasînin Değeri - Özetle, yasama ve yürütme fonksiyonu hâlâ büyük ölçüde Padişaha bağımlıdır. - Bununla birlikte, yargı fonksiyonu artık Padişahın egemenliğinden çıkmış; bağımsız mahkemelere verilmiştir. - Birçok temel hak ve özgürlük de tanınmıştır. - Sonuç olarak, * “Parlamenter meşrutî monarşi” tam anlamıyla kurulamamış olsa da, * Artık “mutlak monarşiden” çıkılmıştır.

Kanun-u Esasî (1876) Uygulama Abdülhamit, Mithat Paşayı daha Meclis-i Mebusan toplanmadan azletti ve sürgüne gönderdi (5 Şubat 1877). Kanun-u Esasînin daha ilk yılında Rusya ile “Doksan üç Harbi ” çıkmıştır. Abdülhamit Meclis-i Umumîyi, Kanun-u Esasîye uygun olarak 14 Şubat 1878’de “tatil” etmiş, ama bir daha toplantıya çağırmamıştır. Abdülhamit bundan sonra adım adım mutlakıyetçi bir rejim kurmuştur.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) Olaylar - İttihat ve Terakki örgütünün baskıları sonucu 24 Temmuz 1908’de Abdülhamit Kanun-u Esasîyi yeniden yürürlüğe koydu ve böylece İkinci Meşrutîyet ilân edilmiş oldu. - Yeni Meclis-i Mebusan’ın oluşması için Kasım-Aralık 1908’de seçimler yapıldı. - Yeni Meclis-i Umumî 17 Aralık 1908 günü Padişahın nutkuyla açıldı.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) Olaylar - Zamanla İttihat ve Terakkiye karşı muhalefet arttı ve 13 Nisan 1909 (31 Mart 1325)’da, İstanbul’da tarihimizde “31 Mart Olayı” şeklinde bilinen ayaklanma oldu. - Ayaklanmayı bastırmak için İttihat ve Terakkinin güçlü olduğu Selanik’ten Hareket Ordusu  İstanbul’a yürüdü ve - 24 Nisan 1909’da İstanbul’a girdi ve ayaklanmayı bastırdı.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) Olaylar - 27 Nisan 1909’da Meclis-i Umumî-i İstanbul’da toplandı ve; - Abdülhamit’in “tahtan indirilmesine” ve - Mehmet Reşat’ın “tahta çıkarılmasına” karar verdi. - Abdülhamit Selanik’e gönderildi.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) Olaylar Bu tarihten sonra Padişahın siyasal sistemdeki etkisi kırılmıştır. Osmanlı Padişahı bu tarihten sonra meşrutî monarşideki bir hükümdar gibi, sembolik yetkileri olan bir devlet başkanı konumuna düşmüştür. Böylece ülkede “meşrutî monarşi” gerçekleşmiş oluyordu.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) Olaylar Ayaklanmanın bastırılması ve Padişahın değiştirilmesinden sonra Meclis-i Umumî yoğun bir çalışma içine girdi. 1876 Kanun-u Esasîsi kendi öngördüğü usûle uyularak 8 Ağustos 1909 tarihli kanunla büyük ölçüde değiştirildi. Toplam olarak 21 maddede değişiklik yapıldı.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) 1909 değişiklikleri özetle şunlardır: - Temel Hak ve Özgürlükler ile İlgili Değişiklikler: * Kanun dışı tutuklama yasağı, * Sansür yasağı, haberleşme gizliliği, * Toplanma hakkı, dernek kurma hakkı tanın-mıştır, * Padişahın sürgün yetkisinin kaldırılmıştır.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) 1909 değişiklikleri özetle şunlardır: - Yasamayla İlgili Değişiklikler * Meclis-i Mebusan ve Heyet-i Âyanın kuruluşlarında bir değişiklik olmamıştır. * Kanun teklif etmek için Padişahın iznini alma şartı kaldırılmıştır. * Kanun tekliflerinin ilk önce Şura-ı Devlette görüşülmeleri usulü ilga edilmiştir. * Padişahın mutlak veto yetkisi, “geciktirici ve zorlaştırıcı veto yetkisi”ne dönüştürülmüştür.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) 1909 değişiklikleri özetle şunlardır: - Yürütmeyle İlgili Değişiklikler a) Padişah * Padişahın görev ve yetkileri esas itibarıyla korunmuştur. * Ancak, Padişah artık bu yetkilerini ancak sadrazam ve ilgili vekilin imzası ile kullanabilir. * Padişahın “sürgüne gönderme” yetkisi kaldırılmış, “fesih hakkı” da kullanılamaz hale getirilmiştir.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) 1909 değişiklikleri özetle şunlardır: - Yürütmeyle İlgili Değişiklikler a) Padişah - Padişahın milletlerarası andlaşma “akdetme” yetkisi Meclis-i Umumînin tasdiki şartına bağlanmıştır.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) 1909 değişiklikleri özetle şunlardır: - Yürütmeyle İlgili Değişiklikler b) Heyet-i Vükelâ - Kuruluş tarzı tamamen değiştirilmiştir: * Sadrazam (başbakan) Padişah tarafından atanacak, diğer vekiller (bakanlar) ise sadrazam tarafından seçilecektir (m.29). * Heyet-i Vükelânın Padişaha karşı değil, Meclis-i Mebusana karşı sorumlu olduğu esası kabul edilmiştir (m.30).

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) 1909 değişiklikleri özetle şunlardır: - Yargı 1876 Kanun-u Esasînin ilk şeklinin de yargıya ilişkin hükümlerinin döneminin koşullarında mükemmel olduğu için olsa gerek 1909 değişikliklerinde yargıya ilişkin bir değişiklik yapılması ihtiyacı hissedilmemiştir.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) 1909 Değişikliklerinin Değerlendirilmesi 1909 değişikleri ile Osmanlı rejimi “meşrutî (anayasal) parlâmenter bir monarşi” haline gelmiştir. Padişahın gerek yasama ve gerek yürütme alanındaki yetkileri semboliktir. Ancak rejim, kısa bir süre sonra İttihat ve Terakki diktatörlüğüne dönüşmüştür. Bu dönemdeki uygulamaları demokratik olarak nitelendirebilmek oldukça güçtür. Seçimlerde İttihat ve Terakkinin baskıları söz konusudur.

1909 Kanun-u Esasî Değişiklikleri (II.Meşrutiyet) 1909 Değişikliklerinin Değerlendirilmesi Bununla birlikte 1909 değişikliklerini izleyen dönemde; - Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı yaşanmış, -  I. Dünya Savaşından yenik çıkan Osmanlı İm-paratorluğunun ülkesinin önemli bir kısmı (başkent dahil) işgal altına girmiştir. Bunlar da göz ardı edilmemelidir. Bu rejim, I. Dünya Savaşının yenilgi ile sona ermesiyle sona ermiştir.

Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi