GELİŞİM VE ÖĞRENME PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ
Psikoloji, davranışlarımızın nedenini inceleyen, kendimizi anlamamıza yardımcı olan bilim dalıdır.Psikoloji bilimi insanın, kendisini ve başkalarını daha iyi tanımasına yardımcı olur. Psikoloji, insan davranışlarının bilimi olarak, bireyin; -Kendini daha iyi anlamasına ve davranışlarının nedenleri konusunda daha bilinçli olmasına, -Başkalarının davranışları ve nedenleri konularında bilinçlenmesine, -İlişkilerinde daha gerçekçi ve daha yapıcı kararlar almasına, -Sürekli değişen çevre koşullarına daha kolay uyum yapabilmesine, -Kişilerarası ilişkilerini düzenleyebilmesine, -Karşılaştığı güçlükleri çözümleyebilmesine, yardım eder.
Psikoloji biliminin, bireyin kendi davranışlarını düzenleme ve geliştirme açısından sağlayabileceği yararlara dayanarak aynı zamanda "sanat" olduğu söylenebilir. Psikoloji, bir sanat olarak değerlendirildiğinde, psikolojinin bilgilerini özel durumlara uygulayabilmesi beklenir.
Psikoloji, çevre, insan ve davranışlar arasındaki etkileşimi incelemeye çalışır. İnsanın çevresiyle etkileşiminde önemli faktör kişinin kendisidir.
Psikoloji, davranışı, insanın içinde ve dışında yer alan iki grup etkenin etkileşimi ile açıklar. İçsel etkenler, sinir sistemi ve salgı bezlerinin işleyişi, güdülenme, algılama ve düşünme gibi biyolojik ve bilişsel süreçlerle ilgilidir. Dışsal etkenler, kişinin içinde yaşadığı fiziksel ve sosyal çevre özelliklerine ilişkindir.
İnsanın çevresiyle etkileşiminde üçüncü öğe, davranışlardır İnsanın çevresiyle etkileşiminde üçüncü öğe, davranışlardır.Davranım, davranışın küçük bir birimidir. Davranış, bir çok davranım dizisinden oluşur. Bir organizmadaki tek bir sinir hücresinin harekete geçmesi davranım olarak kabul edilirken, konuşma, yürüme, düşünme, gibi organizma tarafından yapılan her türlü eylem davranış olarak kabul edilmektedir. Davranış için, eylemin gözlenebilir, veya ölçülebilir olması gerekir.
Psikolojinin Tarihİ Gelişimi Wilhelm Wundt, 1879'da ilk deneysel psikoloji laboratuvarını kurmuş ve bazı psikolojik konuların bilimsel yöntemlerle incelenebileceğini göstermiştir. Bu çalışmadan sonra psikoloji biliminin yöntem ve içeriğinin ne olması gerektiği konusunda çeşitli ekoller doğmuş ve her biri kendi yaklaşımı ile psikolojinin bilim olmasına katkıda bulunmuştur. Bu ekoller, "davranış değişikliği ya da yeni davranışlar kazanma süreci" olarak tanımlanan öğrenme oluşumunu da kendi bakış açılarına uygun olarak açıklar.
Yapısalcılık: W. Wundt’un,İnsan davranışının kontrollü koşullarda gözlenmesine yönelik çalışmalarından sonra psikoloji bağımsız bir bilim dalı olarak gelişmiştir. Bu görüşe göre, insan zihni çeşitli bilinç öğelerinden oluşmaktadır. Psikolojinin konusu bilinç, amacı ise, bilince ait öğeleri belirlemek ve çözümlemek olmalıdır.Yapısalcılık, bilinç öğelerinin incelenmesi için "içe bakış" yöntemini kullanmıştır. W. Wundt,
Davranışçı Yaklaşım: Kurucusu J. B Davranışçı Yaklaşım: Kurucusu J.B. Watson, insan beyninin son derece karmaşık bir işleyiş düzeni olması ve araştırmaların deneysel olarak yapılamaması, nedeniyle davranışı içinde oluştuğu çevre koşullarıyla açıklamaya çalışmıştır. Davranışçı görüş, yapısalcılığı yetersiz bularak, sezgiler, duygular ve düşünceler gözlenemeyeceği için, içe bakış tekniğini reddetmiş ve psikolojinin sadece gözlenebilir davranışları incelemesi gerektiğini ileri sürmüştür. J. Watson
Davranışların niçin olduğuna değil, nasıl oluştuğuna önem verilmiştir Davranışların niçin olduğuna değil, nasıl oluştuğuna önem verilmiştir.Bu ekol davranışları uyaran-tepki zinciri içinde açıklar.(U-T Bağlantısı) Davranışçı yaklaşımın, amacı, çevredeki uyarıcı koşullarla, ortaya çıkan davranış arasındaki ilişkiyi incelemektir.Öğrenme sürecini çevredeki pekiştirme ve cezalandırma koşullarına bağlar.
Psikolojide çevre kavramı çoğu kez uyarıcı ile eş anlamlı kullanılır Psikolojide çevre kavramı çoğu kez uyarıcı ile eş anlamlı kullanılır. Fakat, çevre uyarıcıdan daha geniş kapsamlı bir kavramdır. Organizmanın alıcı sinir uçlarına etki edebilen her türlü enerji değişikliğine uyarıcı denir. Bazı uyarıcılar, sarı renk, kiraz gibi, herkesin görebileceği uyarıcılardır. Bazıları da, mutluluk gibi çoğu kez, yalnızca organizmanın kendisinin hissedip algılayabileceği olaylardır. Aynı uyarıcı karşısında insanlar farklı davranışlar göstermektedirler.
Psikoloji biliminin inceleme konusunu oluşturan davranışlar, üç grupta incelenirler. 1-Sinir sistemi etkinlikleri ve fizyolojik süreçler: (nöro-fizyolojik faaliyetler) Gözlenmesinde çeşitli araç ve teknikler kullanılır. Örneğin kızma, terleme. 2-Dolaylı gözlenebilen davranışlar: Düşünme, problem çözme, akıl yürütme, duygu şeklindeki davranışlar doğrudan gözlenemez, ancak gözlenebilir davranışlardan çıkartılabilir. Örneğin mutluluk. 3-Doğrudan gözlenebilen davranışlar: Kişinin çeşitli hareketleri, jest ve mimiklerle konuşma gibi davranışları, bir gözlemci tarafından kolayca gözlenebilir ve ifade edilebilir.Örneğin,konuşma,yazma.
Psiko-analitik yaklaşım: ABD'de davranışsal yaklaşım güçlenirken, Avrupa'da, Psiko-analitik yaklaşım yaygınlaşmıştır. Bu yaklaşım, davranışı, cinsel güdüler, toplumsal baskılar gibi bilinç dışı etkiler açısından ele alır. Yaklaşımın kurucusu S.Freud'un çalışmaları, davranış bozukluklarının tedavisine yöneliktir. Her bireyin kendi geçmişini inceleyen "vaka çalışması" yöntemi kullanılır.İnsanın doğuştan saldırgan olduğuna inanan Freud'a göre, insan, iki temel içgüdünün etkisinde davranmaktadır: Cinsellik ve saldırganlık. Toplum tarafından hoş karşılanmayan bu duygular bilinçaltına itilirler. Bilinçaltına itilmiş isteklerin farkında olamayız, ancak onlar bizim davranışımızı etkilemeye devam ederler. Zira, bilinçaltına itilen istekler olumlu veya olumsuz biçimde kendilerini ifade ederler. S. Freud
Nöro-biyolojik yaklaşım: Kökenini W Nöro-biyolojik yaklaşım: Kökenini W. James’in işlevselcilik ekolünden alır. Temel olarak zihnin ve davranışın işlevleri üzerinde durur. Kişiliği ve davranışı çevreye uyum süreci olarak ele almışlardır. Kişiliğin işlevleri üzerinde durup, öğrenme, problem çözme, motivasyon gibi çevreye uyuma yardım eden konuları incelemişlerdir. Bu yaklaşımı uygulayan bir psikolog, bireyin örneğin, stres tepkilerini beynin değişik bölgelerinin işlevleriyle açıklamaya çalışır.Bu psikologlara göre, havanın nemindeki ve ısısındaki değişmeler gibi, çevresel değişiklikler vücuttaki nöro-kimyasal olayları etkiler ve davranışta bu değişiklikler ortaya çıkar. W. James
5. İnsancıl yaklaşım: Öncülüğünü C 5.İnsancıl yaklaşım: Öncülüğünü C.Rogers’ın yaptığı, Hümanist (İnsancıl) psikoloji akımını savunanlar insanı, davranışını denetleyebilen özgür bir varlık olarak ele alırlar. İnsan seçme özgürlüğünü sürekli kendini gerçekleştirme yönünde kullanmaktadır. Bireyin temel doğasını, tüm potansiyelini gerçekleştirmek, geliştirmek ve yaşamını anlamlandırmak çabası oluşturmaktadır.Bireyin tek ve benzersiz olduğu ve değerli olduğu inancı esastır. Kişilerin kendilerini algılamalarının ve benimsediği değerlerinin, davranışları üzerindeki rolü üzerinde durur, potansiyelin ortaya çıkarılmasına ve kişisel gelişime yardımcı olacak davranış değişimiyle ilgilenirler.
Bilişsel yaklaşım: Davranışların daha çok zihinsel süreçlerle belirlendiğini savunurlar. Geştalt psikolojisi, bilişsel psikolojinin öncülüğünü yapmıştır. 1960’larda Almanya'da Bütünselcilik (Geştalt) ekolü Wertheimer, Koffka, Lewin) olarak ortaya çıkan bu yaklaşım, davranışların tek tek öğelerin birleşimi olmadığını, bu nedenle bir bütün olarak ele alınması gerektiğini savunurlar. "Bütün, kendini oluşturan parçaların toplamından daha fazla ve başka bir şeydir" anlayışından hareketle, algılama ve öğrenme üzerinde çalışmışlardır. Böylece, psikoloji, başlangıçtaki ilgisi olan zihinsel süreçlere yeniden yönelmiş, insan beyninin bilgiyi nasıl depoladığı, nasıl geri getirdiğiyle ilgili konulara, yani, hem açık olarak gözlenebilen davranışların, hem de duygu, düşünce gibi içsel nitelikteki zihinsel süreçlerin bilimi olma niteliğini kazanmıştır. Bilişsel psikologlar,bireyin zihninde yer alan zihinsel süreçleri inceler, M. Wertheimer.
Bir taraftan biyolojik bilimlerle, diğer yandan da sosyal bilimlerle ilişkili olan psikoloji, kendi içinde davranışı farklı bir yönüyle ele alan bazı dallara ayrılmıştır. Psikolojinin dalları aynı zamanda birer uzmanlık alanıdır ve bu dallarda uzmanlaşma, lisans üstü eğitimle elde edilir.
Felsefe Fiziksel Bilimler Fizik Kimya Anatomi Fizyoloji Sosyal Bilimler Antropoloji Sosyoloji Sosyal Coğrafya Tarih Psikoloji Matematik
Psikolojinin Alt Dalları Psikolojinin inceleme konusunu oluşturan insan, biyolojik bir varlıktır ve topluluk içinde yaşar.Psikoloji bir yandan insan davranışlarının biyolojik temellerini anlayabilmek için biyoloji, fizyoloji, biyo-kimya gibi biyolojik bilimlerle sıkı sıkıya etkileşimde bulunur, öte yandan da, insanı sosyal bir varlık olarak ele aldığından, sosyal uyarıcıların davranışı nasıl etkilediğini incelerken, sosyoloji, antropoloji gibi sosyal bilimlerle de çok yakın bir etkileşim içindedir. Psikolojinin fizyolojik psikoloji, karşılaştırmalı psikoloji ve deneysel psikoloji gibi bazı alt dalları, üzerinde durulan konular ve kullanılan yöntemler açısından, biyoloji ve fiziksel bilimlere daha yakındır.Sosyal psikoloji, endüstri psikolojisi ve klinik psikoloji gibi dallar ise, başta sosyoloji ve kültürel antropoloji olmak üzere sosyal bilimlere yakındır. Psikoloji, matematik ile de etkileşim içindedir.Tüm bilimler matematik ve felsefeden doğup gelişmiştir.
PSİKOLOJİNİN UYGULAMA ALANLARI Sosyal Psikoloji Psikometrik Psikoloji Uygulamalı Psikoloji Deneysel Psikoloji Eğitim Psikolojisi Gelişim psikolojisi Öğrenme psikolojisi Klinik psikolojisi Danışmanlık psikolojisi Endüstri ve Örgüt Psikolojisi Sağlık Psikolojisi Siyaset Psikolojisi Mühendislik Psikolojisi Adalet Psikolojisi Çevre Psikolojisi Din Psikolojisi Spor Psikolojisi Trafik Psikolojisi
Eğitim Psikolojisi Eğitim Psikolojisi; eğitim ile psikolojinin birleştiği alanı ifade eder. İnsan davranışını çok yönlü olarak inceleyen bir bilim dalı olan psikolojinin, aynı şekilde inan gelişimiyle ilgilenen uygulamalı bir bilim alanı olan eğitimle çok yakın bir ilişkisi vardır. İnsan davranışının istendik yönde gelişimini amaçlayan eğitimin, inan davranışının oluşumunu inceleyen psikolojinin bulgularından yararlanması ve okul ortamında işe koşması gerekmektedir. Eğitim, bireyin gelişim ve öğrenme özellikleri hakkındaki bilgiyi psikolojinin bulularından almaktadır. Psikolojinin incelediği insan davranışlarının gelişimi ve oluşumunu etkileyen faktörlere ilişkin bilgiyi alıp eğitim durumlarında kullanır. Psikoloji biliminin katkıları, eğitimin birey ve toplum yanının dengelenmesini, öğrenen birey olarak insan yönünün öne çıkmasını, çocuğun gelişmesi amacının esas alınmasını sağlamıştır.
Eğitim psikolojisi, insanların gelişim özelliklerini ve öğrenme ilkelerini inceleyerek, eğitim ortamlarını etkili bir biçimde düzenlemeyi ve eğitim-öğretimi verimli biçimde gerçekleştirmeyi amaç edinen uygulamalı bir bilim dalıdır. Eğitim ortamında öğrencinin gelişimsel ve kişisel özellikleri ile bu özelliklerin öğrenmeyi nasıl etkilediğini araştırır. Öğrenme süreci, öğrenmeyi etkileyen etkenler, öğrenci, öğretmen, sınıf içi kişiler arası süreçler, öğrenme ürünleri gibi konularla Okul ortamında ve eğitim sürecinde verimin en üst düzeye ulaşması için gereken bulguları sağlayan gelişim psikolojisi, öğrenme psikolojisi, rehberlik ve danışmanlık psikolojisi gibi psikoloji dalları, eğitim psikolojisinin temel ilgi alanlarını oluşturmaktadır.
a)Gelişim Psikolojisi: Psikolojinin en eski ve yaygın dallarından biridir. İnsan davranışında, doğumdan ölüme kadar, tüm yaşamı boyunca gözlenen biyolojik ve psikolojik değişiklikleri inceler. Büyüme ve gelişme sonucu, davranış ve bilişsel sistemde ortaya çıkan değişiklikleri inceleyen psikoloji dalıdır6. Kişinin kronolojik yaşıyla, kalıtımsal donanımı ve içinde büyüdüğü çevre özellikleriyle, onun davranış şekli arasındaki ilişkiyi araştırır, ilgili ilkeleri belirlemeye ve açıklayıcı kuramları geliştirmeye çalışır. Gelişme ve değişmenin, şekil değiştirerek yaşamın her döneminde devam ettiğini kanıtlayan araştırma bulgularının ışığında, çağımız gelişim psikologları, yalnız çocukluk dönemini değil, ergenlik, gençlik, yetişkinlik, yaşlılık dönemlerini de çalışma alanları içine almışlardır.
Öğretmenlerin, öğrencilerin gelişim süreçlerine ilişkin bilgi sahibi olmaları gerekir, öğrencilerin gelişim ihtiyaç ve kapasitelerine uygun hedeflerle çalışabilmesi için, içinde bulundukları gelişimsel dönemin özellikleri hakkında bilgili ve duyarlı olmaları gerekir. Bu nedenle, gelişim psikolojisi kapsamında, öğretmen adaylarına insan gelişimi başlığı altında, çocuğun bedensel, bilişsel, duyuşsal, sosyal gelişimi hakkında bilgi verilir.
b.Öğrenme Psikolojisi: Eğitim Psikolojisinin önemle üzerinde durduğu konulardan biri de, öğretimin niteliğini geliştirmektir. Öğretmenin öğrencilere öğretim hedefleri doğrultusunda etkili öğrenme yaşantıları sağlayabilmesi için, her şeyden önce öğrencinin nasıl öğrendiğini kavraması gerekir. Öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini bilen öğretmen, öğrenme kuramlarına dayalı olarak geliştirilen öğretim modellerini, ilkelerini, yöntem ve tekniklerini daha kolay kavrar ve uygular. Öğrencilerin yaptıkları hataların kaynaklarını ve öğrenme güçlüklerinin nedenlerini açıklayabilir.
Gelişim ve Öğrenme Psikolojisinde Kullanılan Araştırma Teknikleri Bir bilim dalı olarak psikoloji, sistematik bilgiler bütünüdür. Psikolojide bilgi, davranışların ve ilgili diğer olayların gözlenmesi ve ölçülmesiyle elde edilir. 1. Betimsel Araştırma Teknikleri a. Doğal Gözlem b. Sistematik Gözlem c.Testler d. Anket e.Olay incelemesi 2. Deneysel Yöntem 3. İstatistiksel Yöntemler