TRAVNİK ÜNİVERSİTESİ/HUKUK FAKÜLTESİ İKİNCİ DÖNEM

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
B. HUKUK ALANINDAKİ İNKILAPLAR Türkiye’de Anayasalar 1921 Anayasası 1.İnönü Savaşı’ndan sonra yeni Türk devletine işlerlik kazandırmak amacıyla 20 Ocak.
Advertisements

VAKIFLAR Bir hizmetin gelecekte de yapılabilmesi için belli şartlarda ve resmi bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mal.
AVRUPA BİRLİĞİ SİSTEMİNDE ENGELLİLER ve ÖZEL EĞİTİM
KESİN HESAP KANUNU VE ÖZELLİKLERİ
AVRO BÖLGESİ VE AVRUPA MERKEZ BANKASI Avrupa Birliği Maliyesi Sakarya Üniversitesi/SBF-Maliye Yrd. Doç. Dr. Harun KILIÇASLAN.
Yeni İletişim Teknolojileri ve (E- )Demokrasi Öğr. Gör Mehmet Akif BARIŞ.
Bağımsız Denetim ile Vergi Denetimi Arasındaki Geçişler
Siyaset Sosyolojisi.
Girişimcilik Öğr.Gör.Seda AKIN GÜRDAL. Ders Akışı İşletmenin Amaçları İşletme Çevre İlişkisi.
KIYMETLİ EVRAK HUKUKU Doç. Dr. Mustafa ÇEKER
Zihinsel engellilerin sınıflandırılması
Arş.Gör.İrfan DOĞAN.  Bugün otizm tedavisinde en önemli yaklaşım, özel eğitim ve davranış tedavileridir.  Tedavi planı kişiden kişiye değişmektedir,
 Kurultay (Kongre) Detay : Bir konuyu görüşmek üzere çeşitli ülkelerden gelen delegelerin katılImıyla gerçekleştirilen uluslararası toplantılara veya.
İDARİ YARGI SİSTEMİ VE DENETİMİNİN KAPSAMI-SINIRLARI
Kadir AKTAŞ YASAMA UZMANI. Katılımda ana kurum AY-74 Başvuru hakkı, inceleme ve karar verme görevi 3071 sayılı dilekçe hakkının kullanılmasına dair kanun.
Yazılım Mühendisliği1[ 3.hft ]. Yazılım Mühendisliği2 Yazılım İ sterlerinin Çözümlemesi Yazılım Yaşam Çevrimi “ Yazılım Yaşam çevrimin herhangi bir yazılım.
Demokrasinin Serüveni (Demokrasi İle)
Leyla İÇERLİ Araş. Gör. Dr. Aksaray Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü.
Pazarlama İlkeleri.
Öğr. Gör. Dr. İnanç GÜNEY Adana MYO
ORGAN NAKLİ HAFTASI 3-9 KASIM 2004
YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERE İLİŞKİN ULUSLARARASI YASAL DÜZENLEMELER
ÇAĞDAŞ TÜRKİYE YOLUNDA ADIMLAR / Atatürk ve Türk Kadını
İl Danışma Meclisi Formatı (Basına Açık Bölüm)
TAM ÖĞRENME MODELİ.
CEZA HUKUKUNA HAKİM OLAN TEMEL İLKELER
İDARİ YARGIDA DAVA TÜRLERİ
KONU XI AİHS’nin Kapsamı ve Başlıca Özellikleri
YONT221 Küreselleşme ve Yerelleşme
Sözleşme Sözleşme Türleri
TEBLİGATIN İŞLEVİ Tebligatın adil yargılama hakkının sağlanması ve adaletin gerçekleştirilmesi açılarından ÖNEMLİDİR.
YOKLUK VE BUTLAN HUKUKİ İŞLEMLERDE HÜKÜMSÜZLÜK
2008 YILI ELEKTRİK ve DOĞALGAZ ZAMLARI
KİŞİLER HUKUKU Kişiler hukukuna hakim olan temel ilkeler şunlardır:
GÖRÜŞME İLKE VE TEKNİKLERİ Sağlık Bilimleri Fakültesi
BANKALARIN ORGANLARI GENEL KURUL
Sivil Toplum Kuruluşlarının Kanun Yapım Sürecindeki Rolü
2009 Nisanında Hırvatistan ve Arnavutluk da NATO üyesi oldu.
YÜRÜTME.
Anayasası’nın tıkanıklıklarına çözümler
AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKU SONER HOCA HAFTA 1 KAMURAN REÇBER
VERGİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI
VERİ MERKEZLERİ VE BİLGİ GÜVENLİĞİ
Kent Planlarının Nitelikleri ve İlkeleri
ÖĞRENME STİLLERİ.
HUKUKUN DALLARI Doç. Dr. Mustafa ÇEKER.
DAVA İŞLEMLERİ 02 – 05 MAYIS 2017.
Başlangıç Hükümleri- 2. Hafta
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME 1.DERS
HUKUK BAŞLANGICI ÖĞR.GÖR.İDİL YILDIRIM.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Tezin Olası Bölümleri.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
YRD. DOÇ. DR. EDA ÖZDİLER KÜÇÜK
DİL GELİŞİMİ KURAMLARI - II
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Ceza Hukukunun Temel İlkeleri
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
VIII. Başvuru Sonucunda Verilebilecek Kararlar
Veri ve Türleri Araştırma amacına uygun gözlenen ve kaydedilen değişken ya da değişkenlere veri denir. Olgusal Veriler Yargısal Veriler.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
MODÜL 5.1 arabuluculuk AŞAMALARININ GÖZDEN GEÇİRİLMESİ
. Modern devletin 16. yy’da ortaya çıkmaya başlaması
Bilimsel Araştırma Yöntemleri
TİCARET HUKUKU BİLGİSİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
2. HAFTA Bilimsel Araştırma Temel Kavramlar.
Sunum transkripti:

TRAVNİK ÜNİVERSİTESİ/HUKUK FAKÜLTESİ İKİNCİ DÖNEM ANAYASA HUKUKU TRAVNİK ÜNİVERSİTESİ/HUKUK FAKÜLTESİ İKİNCİ DÖNEM

SEÇİMLER OY HAKKI OY – (SUFFRAGE), bir kişinin seçilmesi veya bir metnin kabul edilmesi veya reddedilmesi konusunda açıklanan irade beyanıdır. Oy, oy hakkına sahip olan kişinin bir pusulayı (bulletin) sandığa atmasıyla kullanılır. Bu anlamada “oy” saf temsili demokrasi sistemlerinde sadece “seçim’lerde kullanılır.

Yarı-doğrudan demokrasi sistemlerde ise seçimlerin yanında, “referandum” gibi yarı-doğrudan demokrasi araçları münasebetiyle de kullanılır. O halde “oy” kavramı, gerek seçimlerde kullanılan oyu, gerekse referandum gibi yarı-doğrudan demokrasi araçlarında kullanılan oyu içeriri. Ve bu nedenle “oy” kavramı, “seçim” ve “oylama” kavramlarını içerir.

SEÇİM – (election), temsilci olacak kişilerin veya yöneticilerin, oy hakkına sahip kişiler tarafından “oy” kullanarak belirlenmesi işlemidir. OYLAMA – (votation), ise, bir kanun metninin oy hakkına sahip kişiler tarafından “oy” kullanılarak kabul veya reddedilmesi işlemidir. OY HAKKI –Saf temsili demokraside “oy hakkı”, sadece “seçme hakkını içermesine karşılık, yarı –doğrudan demokrasi sisteminde, “oy hakkını” hem seçme hakkını hem de “oylama hakkını içermektedir.

OY HAKKI Oy Hakkının Şartları Olumlu Olumsuz 1.Vatandaşlık 1. Ehliyetsizlik 2. Yaş 2.Liyakatsizlik 3. Seçmen Listesine Yazılı Olmak

OY HAKKININ İLKELER 1.Genel Oy İlkesi 2. Eşit Oy İlkesi 3. Tek Dereceli Seçim veya Doğrudan Oy İlkesi 4. Bireysel Oy İlkesi 5. Kişisel Oy İlkesi 6. Gizli Oy İlkesi 7. Mecburi Oy ve İhtiyari Oy İlkeleri 8. Serbest Oy veya Seçimlerin Serbestliği İlkesi 9. Açık Sayım ve Döküm İlkesi 10. Seçim Uyuşmazlıklarının Yargısal Çözümü İlkesi

OY HAKKININ ŞARTLARI Oy hakkının şartları somut olarak her ülkenin kendi anayasası tarafından belirlenmektedir. Genel oy ilkesinin geçerli olduğu br sistemde oy hakkının bazı şartları vardır. Bu şartları kendi arasında “olumlu şartlar” ve “olumsuz şartlar” olmak üzere ikiye ayrılıp inceleyebiliriz.

3. SEÇMEN KÜTÜĞÜNE YAZILI OLMAK OLUMLU ŞARTLAR 1. VATANDAŞLIK 2. YAŞ 3. SEÇMEN KÜTÜĞÜNE YAZILI OLMAK

VATANDAŞLIK Oy hakkına sahip olabilmenin birinci koşulu, “vatandaşlıktır. Oy verme hakkı bir siyasal hak olduğuna göre, anayasaların bu hakkı sadece kendi vatandaşlarına tanıması gayet doğaldır.

YAŞ Oy hakkına sahip olmak için, küçük olamamak,belli bir olgunluğa ulaşmış olmak doğal olarak karşılanmaktadır. Bu nedenle, anayasalar oy hakkına sahip olmak için belli bir yaşta olmayı şart koşmaktadırlar. Bu yaş koşuluna “seçim rüştü” veya siyasi rüşt de denmektedir.

SEÇMEN LİSTESİNE YAZILI OLMAK Oy hakkının olumlu şartlarının sonuncusu “seçmen listesine yazılı olmaktır. Seçmen listesi, oy hakkına sahip her seçmenin tek tek kayıtlı olduğu bir listedir. Oy hakkına sahip olan seçmen ikamet ettiği yerde tutulan bir listeye re’sen veya kendi talebi sonucu kaydedilir. Seçimlerde ve halkoylamalarında bu listeye kayıtlı olan kişiler oy kullanabilir. Keza,kim hangi sandık seçmen listesinde kayıtlı ise o sandıkta oy kullanabilir.

OLUMSUZ ŞARTLAR Oy hakkının birtakım olumsuz şartları da vardır. Buna “ehliyetsizlik” ve “liyakatsizlik” tır. EHLİYETSİZLİK – kişinin medeni hukuk bakımından fiil ehliyetinden yoksun olması hali için kullanılmaktadır. Fiil ehliyetinden mahrum kişiler, medeni haklarını kullanmayacağı gibi siyasi haklarını de kullanamazlar.

Medeni hukuk bakımından bu kişilere “kısıtlı (mahcur) denir. Bu kişilerin oy kullanma hakları da yoktur. Zira bu kişiler fiil ehliyetine sahip değildir. Örneğin akıl hastalığı veya yaşlılığı sebebiyle hacir altına alınmış bir kişinin medeni hakları kullanma ehliyeti olmadığı gibi y kullanma ehliyeti de yoktur. Bunun nedeni açıktı: Kendi işlerini idareden aciz kişilerin devlet yönetimine karışmalarına engel olmak.

LİYAKATSİZLİK – Bazı ülkelerde ehliyetinden mahrum olan kişilerin yanında, liyakatsizlik olarak nitelendirebileceğimiz bazı durumlarda bulunan kişilere de oy hakkı tanınmamaktadır. Bu konudaki düzenleme ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, buradaki temel düşünce, bazı fiilleri ve özellikle bazı suçları işleyerek ahlaki bakımından liyakatsiz olduğu anlaşılan kişilerin devlet yönetimine katılmasına engel olmaktır.

Liyakatsizlik ülkeden ülkeye değişmekle birlikte bu sebeplerle şunlar örnek verilebilir: Yüz kızartıcı suçlardan mahkum olmak veya her hangi bir suçtan belli bir süreyi aşan bir şekilde mahkum olmak, iflas etmek vs.

OY HAKKININ İLKELERİ GENEL OY İLKESİ Genel oy veya “oy hakkının genelliği” ilkesi adının çağrıştırdığı gibi herkesin oy hakkına sahip olması anlamına gelmez. Genel oy ilkesinin olduğu bir sistemde de oy verme hakkına sahip olmak için vatandaşlık, yaş, fiil ehliyetine sahip olma gibi birtakım şartları taşımak gerekir. O nedenle “genel oy” sadece negatif bir biçimde “kısıtlı olmayan oy” olarak tanımlanabilir. Yani genel oy ilkesi “kısıtlı oy” ilkesinin tersidir.

GENEL OY İLKESİNİN TERSİ: KISITLI OY Kısıtlı oy (suffrage restreint9, oy hakkının servet, vergi, yetenek, cinsiyet ve ırk şartlarına bağlı olarak tanınmasıdır. SERVETE BAĞLI OY VERGİYE BAĞLI OY YETENEĞE BAĞLI OY IRKA BAĞLI OY

VERGİYE BAĞLI OY Vergiye bağlı oy sisteminde, oy hakkına sadece devlete belirli bir miktar doğrudan vergi ödeniş kişiler sahiptir. Oy hakkının vergiye bağlı olması ilkesi teorik olarak da tutarlıdır. Temsil eden şey, vergi alınabilmesi için doğuluşsa, vergi vermeyenlere temsil hakkının tanımaması gerekir. Vergiye bağlı oy ilkesinin lehine ileri sürülmüş görüşler ne olursa olsun, bu sistem günümüzde terk edilmiştir.

YETENEĞE BAĞLI OY Yeteneğe bağlı oy sisteminde, oy hakkı sadece belirli bir eğitim ve öğretim düzeyine sahip olan kişilere verilmektedir. Yeteneğe bağlı oy ilkesini savunanlara göre, ancak, belirli bir eğitim ve öğrenim düzeyine sahip olma kişiler, ülkeyi yönetecek kişileri seçmeye veya referanduma sunulan kanunları anlamaya ehildirler. Bu düşüncede olanlara göre, örneğin okuma yazma bilmeyen kişilere oy hakkı tanınmamalıdır.

CİNSİYETE BAĞLI OY Oy hakkının kısıtlanmasının bir çeşidi de cinsiyete bağlı sınırlamalıdır. Uzun zaman boyunca oy hakkı sadece erkeklerle tanınmıştır. Kadınlara oy hakkının tanıması demokrasinin bir gereğidir. Demokrasi her insanın iktidarın kullanılmasına katılmasını öngörür. Kadınlar da insan olduğuna göre, oy hakkına sahip olmalıdırlar.

Kısıtlı oyun son bir çeşidi de ırka bağlı oyudur. IRKA BAĞLI OY Kısıtlı oyun son bir çeşidi de ırka bağlı oyudur. Geçmişte bazı devletlerde oy hakkı, sadece belirli bir ırktan veya etnik gruptan olanlara tanınmıştır.

EŞİT OY İLKESİ Eşit oy veya “oy hakkını eşitliği” ilkesi, her seçmenin sadece ve sadece oy hakkına sahip olması demektir. Yani eşit oy ilkesi “bir kişi, bir oy” sözüyle açıklanabilir. Eşit oy ilkesinin yürürlükte olduğu sistemde, her seçmen, sandığa sadece tek bir oy pusulası atabilir ve attığı bu oy, tüm diğer oylarla aynı değerdedir.

EŞİT OYUN TERSİ:ÇOĞUL OY Çoğul oy sistemlerinde, bazı nitelikleri taşıyan seçmenlere birden fazla oy kullanma hakkı tanınmaktadır. Bu sistemlerden bazı şunlardır: 1. Çok Oy sistemi, bir seçmenin aynı seçime birden fazla seçim çevresinde oy kullanabilme hakkına sahip olduğu sistemdir. 2. Çift Oy – bir seçmen aynı seçmen çevresinde, tek başına birden fazla oy kullanabilme hakkına sahiptir. 3. Aile Oy – aile reislerinin ailelerinde bulunan kişi sayısında oy hakkına sahip olmasını öngören bir sistemdir.

TEK DERECELİ SEÇİM VEYA DOĞRUDAN OY İLKESİ Bu sistemde seçmenler bizzat ve doğrudan temsilcilerini seçerler. Doğrudan oy sisteminde ile seçilen arasına bir aracı girmez. İki dereceli seçim de denen dolaylı oy sisteminde ise, seçmenler birinci seçmenler ve ikinci seçmenler olmak üzere ikiye ayrılır. Bu sistemde seçim iki aşamada cereyan eder. İlk aşamada birinci seçmenler, ikinci seçmenleri seçerler. İkinci aşamada ise ikinci seçmenler milletvelkilerini seçerler.

BİREYSEL OY İLKESİ Oy hakkının bireyselliği ilkesi birtakım grupların değil, bireyin oy hakkına sahip olması demektir. Seçmene seçme hakkı, onun ekonomik, mesleki, vb. bir grubun üyesi olması nedeniyle değil, bir birey olması nedeniyle verilmiştir. Seçmen bir grubun üyesi olması sıfatıyla değil, vatandaş olma sıfatıyla oy kullanır.

KİŞİSEL OY İLKESİ Oy verme hakkına sahip olan kişinin bizzat sandık başına giderek oy pusulası kendi eliyle sandığa atması anlamına gelmektedir. Bu ilkeye göre, herkes kendi oyunu kendi kullanır. Kimse kendi oyunu bir başkası aracılığıyla kullanmaz. Demek ki, sandık başına gelemeyecek olan sakatlar veya hastalar veya görevi nedeniyle seçim çevresinde bulunmayanlar, oy hakkına sahip olmalarına rağmen fiilen oy kullanamayacaklardır.

GİZLİ OY İLKESİ Oy hakkının gizliliği seçmenin o şekilde oy kullanmasını öngörür ki, seçmenin kendisi dışında kimse onun ne yönde oy kullandığını bilmesin. Gizli oy ilkesi, seçmenin iradesinin serbestliğinin sağlanmasının bir gereğidir. Kimin hangi partiye oy verdiğine bilinirse, o kişi hakkında daha sonra baskı kurabilir.

ALENİ OY İLKESİ Bu ilkeye göre oy açık, herkesin görebileceği bir şekilde verilmelidir. Aleni oy sisteminde birçok seçmen, başkalarından çekinerek istemediği bir partiye oy verebilir. Diğer yandan aleni oy ilkesi oylarına satın alınmasına da imkan verir. Gizli oy sisteminde, bir seçmenin oyunu satın alan aday veya parti bu seçmenin kendisine oy vereceğinden hiçbir zaman emin olamaz: seçmen de para almasına rağmen o adaya veya o partiye oy atmayabilir.

MECBURİ OY VE İHTİYARİ OY İLKLERİ Mecburi oy ilkesine göre, seçmenler seçimlerde oy kullanmak zorundadırlar. Oy kullanmayan seçmenlere kanun ceza verilmesini öngörebilir. İhtiyari oy ilkesine göre ise seçmen oy kullanmak zorunda değil. Seçme hakkına sahip kişi seçim günü ister sandık başına gidip oyunu kullanır; isterse seçimlere katılmaz.

Mecburi oy ile ihtiyari oy ilkeleri arasındaki tercih sorunu oy vermenin niteliği konusunda ki benimsenen anlayışa bağlıdır. İhtiyari oy ilkesinin kabul edildiği ülkelerde seçimlere katılma oranı düşük olmaktadır. Seçimlere katılmama olgusu birçok modern demokraside az ya da çok görülmektedir. Günümüzde Avustralya, Belçika, Lüksemburg ve Yunanistan’da mecburi oy ilkesini benimsenmiştir.

SERBEST OY VEYA SEÇİMLERİN SERBESTLİĞİ İLKESİ Serbest oy veya seçimlerin serbestliği ilkesi vatandaşların hiçbir baskı, zorlama, tavsiye ve telkin altında olmadan oy kullanabilmelerini ifade eder.Seçimlerin serbestliği sağlamak için her ülkede çok değişik tedbirler alınır. Seçimler üzerinde baskı ve telkinde bulunanlar cezalandırılır. Seçim günü oy verme alanlarında silah taşınılması yasaklanır.

AÇIK SAYIM VE DÖKÜM İLKESİ Açık sayım ve döküm ilkesi oyların sayımının ve dökümünün aleni olarak herkesin gözü önünde yapılmasını ifade eder. Bu ilke seçmenin iradesinin sonradan değiştirilmemesini, kısaca seçimin dürüstlülüğünü sağlayan önemli bir ilkedir.

Bunun için oy verme, oyların dökümü, sayımı bir sandık kurulunun huzurunda ve yönetiminde yapılır. Bu kurulun başkanı bu iş için atanmış görevlidir. Kurulun diğer üyeleri ise siyasi partilerin gözlemcileridir. Oyların döküm ve sayımını gözü önünde açılır. Bu işlem alenidir. Sandık oy verilen yerde hazır bulunanların gözü önünde açılır.

SEÇİM UYUŞMAZLIKLARININ YARGISAL ÇÖZÜMÜ İLKESİ Seçim işlemleri (adaylık, oy verme, sayım ve döküm, sonuçların açıklanması, seçilenlerin belirlenmesi, vs) uyuşmazlık konusu olabilir. Seçim işlemlerinden birinin kanuna aykırı olduğu veya bu işlemde maddi bir yanlışlık yapıldığı iddia edilebilir.

SEÇİM UYUŞMAZLIKLARININ SİYASAL ÇÖZÜMÜ SİSTEMİ Bu sistemde seçim uyuşmazlıkların çözümü yasama meclislerinin kendisine bırakılır. Bu sistemde, her meclis kendi üyelerinin seçimlerinin geçerliliğini bizzat kendi inceler. Yani her meclis kendi üyesinin usulüne uygun olarak seçilip seçilmediği konusundaki bizzat kendisi karar almaya yetkilidir.

SEÇİM UYUŞMAZLIKLARININ YARGISAL ÇÖZÜMÜ SİSTEMİ Bu sistemde seçim uyuşmazlıklarının çözümü yargı organlarına bırakılır. Zira seçim işlemlerinin usulüne aykırı olarak yapıldığı, bir milletvekilin usulüne aykırı olarak seçildiği iddiası, maddi mahiyeti itibarıyla bir hukuka aykırılık iddiasıdır. Günümüzde, bir seçim ilkesi olarak seçim uyuşmazlıklarının yargısal çözümü usulü ilkesinin benimsenmesi gerektiği söyleyebiliriz.

SEÇİM SİSTEMLERİ Seçim sistemleri oyların milletvekillilerine dönüştürülmesinde kullanılan teknik usulleridir. Diğer bir ifadeyle, seçim sistemleriyle partilerin almış oldukları oya göre bir seçim çevresinde kaç milletvekili çıkaracakları belirlenmektedir.

SEÇİM ÇEVRESİ Öncellikle belirtelim ki, Hollanda ve İsrail hariç seçimler ülke düzeyinde değil, belli bir seçim çevresi düzeyinde yapılır. Bu amaçla ülke önce seçim çevrelerine bölünür. Seçim çevrelerinin oluşturulmasına genellikle il, ilçe gibi idari bölümler esas alınır. Ancak bu her zaman kural değildir. Büyük iller birden fazla seçim çevresine ayrılabilir.

Seçim sistemleri “çoğunluk sistemi” ve “nispi temsil sistemi” olmak üzere ikiye ayrılır. Çoğunluk sistemi de kendi içinde “tek –turlu çoğunluk sistemi” ve “iki-turlu çoğunluk sistemi” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bunların her birinin de “tek-isimli” ve “listesi” olmak üzere iki çeşidi vardır.

ÇOĞUNLUK SİSTEMİ Çoğunluk sistemi basit bir düşünceye dayanır. Bir seçim çevresinde en çok oyu alan parti, o seçim çevresindeki milletvekilliğini ve milletvekilliklerinin tümünü alır. Çoğunluk sistemi kendi içinde “tek –turlu çoğunluk sistemi” ve “iki- turlu çoğunluk sistemi” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

TEK-TURLU ÇOĞUNLUK SİSTEMİ Tek –turlu çoğunluk sisteminde belirli bir seçim çevresinde en çok oyu alan aday veya en çok oyu alan partinin bütün adayları seçilmiş olur. Tek –turlu çoğunluk sisteminin “tek-isimli” ve “listeli” olmak üzere iki değişik uygulama biçimi vardır.

TEK- İSİMLİ TEK TURLU ÇOĞUNLUK SİSTEMİ Tek-isimli tek turlu çoğunluk sisteminde ülke her biri sadece bir milletvekili çıkaran seçim çevrelerine bölünür. Bu nedenle bu sisteme “dar bölgeli çoğunluk sistemi” de denir. İngiltere’de ortaya çıktığı için bu sisteme “İngiliz sistemi” isminin verildiği de olur. Günümüzde bu sistem, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Anglo-Sakson ülkelerinde uygulanmaktadır.

Tek –isimli tek –turlu çoğunluk sisteminin basit ve kolay anlaşılır bir mantığı vardır. En çok oyu alan aday, diğer adayların aldıkları oyların toplamı ne olursa olsun seçilir. Bu sistemin en büyük avantajı, açık bir parlamento çoğunluğunun oluşmasına imkan vermesidir.

LİSTELİ TEK-TURLU ÇOĞUNLUK SİSTEMİ Listeli tek –turlu çoğunluk sisteminde ülke her biri birden fazla milletvekili çıkaran seçim çevrelerine bölünür. Bu nedenle bu sisteme “geni bölgeli çoğunluk sistemi” de denir. Bu sistemde, partiler liste halinde o seçim çevresinin çıkaracağı sayıda aday gösterirler. Seçmen bir partiye yani listeye oy verir. Bu sistemde seçim tek turda yapılır.

Bu sistem Türkiye’de 1946-1960 yılları arasında uygulanmıştır. Bu yıllarda Türkiye’de her il, bir seçim çevresi olarak kabul edilmiştir. Bu ilde, diğer partilerden daha fazla oy alan parti, o ilin milletvekillerinin tümünü kazanıyordu. Bu sistem adaletsiz sonuçlar verdiği için eleştirilmektedir.

İKİ –TURLU ÇOĞUNLUK SİSTEMİ İki –türlü çoğunluk sisteminde seçimin iki turda yapılması ihtimali vardır. Birinci turda bir aday veya bir parti bir seçim çevresinde geçerli oyların mutlak çoğunluğu, yani yarından bir fazlasını elde edebilirse, o aday veya o partinin adayları seçilmiş olur. İkinci tura gerek kalmaz.

LİSTELİ İKİ -TURLU ÇOĞUNLUK SİSTEMİ Listeli iki turlu çoğunluk sisteminde ülke her biri birden fazla milletvekili çıkaran seçim çevrelerine bölünür. Bu nedenle bu sisteme “geniş bölgeli çoğunluk sistemi” de denir. Bu sistemde, partiler liste halinde o seçim çevresinin çıkaracağı sayıda aday gösteriler. Seçmen bir partiye yani listeye oy verir.

NİSPİ TEMSİL SİSTEMİ Nispi (orantılı)temsil her partinin seçmenlerden aldığı oy oranında milletvekili çıkarmasını öngören bir sistemdir. Nispi temsil, mahiyeti gereği bir listeli seçim usulüdür. Yani nispi temsil sisteminin tek milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinde uygulanması mantık gereği imkansızdır. Nispi temsil sistemi en az iki veya daha fazla milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde uygulanabilir.

ULUSAL DÜZEYDE NİSPİ TEMSİL Ulusal düzeyde nispi temsil sisteminde, tüm ülke tek bir seçim çevresi olarak kabul edilir. Yani nispi temsil, seçim çevresi düzeyinde değil, ulusal düzeyde uygulanır. Parlamentodaki tüm milletvekillikleri bu ulusal seçim çevresinden seçilir. Yanı ulusal seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısı parlamentodaki sandalye sayısına eşittir.

SEÇİM ÇEVRESİ DÜZEYİNDE NİSPİ TEMSİL Seçim çevresi düzeyinde nispi temsil sisteminde, her parti o seçim çevresinde milletvekili sayısı kadar aday içeren bir listeye seçime katılır. Seçmenler partilerin adaylarına oy verirler. Kural olarak her parti aldığı oy oranında milletvekili çıkarır. Bu sistemde hangi partinin kaç milletvekili çıkaracağının tespiti için birkaç işlem yapılır.

NİSPİ TEMSİL SİSTEMİNDE LİSTE ÇEŞİTLERİ Nispi temsil sistemi yukarıda belirtildiği gibi kaçınılmaz olarak bir “listeli” sistemdir. Liste bir seçim çevresinde bir siyasal parti tarafından aday gösterilen kişilerin adlarının alt alta yazılmasıyla oluşan bütündür. Bir siyasi parti listesinde, o seçim çevresinin çıkaracağı sayıda milletvekili adayının ismi, alt alta 1,2,3,4, vb. şekilde sırayla yazılıdır. Oy pusulalarında siyasi partiler ve her siyasal partinin altında da o partinin aday listesi listesi yer alır.

BLOKE LİSTE USULÜ Bloke liste usulünde seçmen partilerin listeleri üzerinde herhangi bir değişiklik yapma imkanına sahip değildir. Seçmen partiler tarafından hazırlanan listeyi sandığa atmakla yetinir. Seçmen bu adayların sırasını değiştiremez. Bazı adayları silemez. Bu sistemde seçmen adaylara değil, partiye oy vermektedir.

TERCİHLİ OY USULÜ Tercihli oy usulünde seçmen, oyunu verdiği partinin listesinde yer alan adaylardan birisini de tercih edebilir. Bunun için listede isimleri yazılı adayların birinin yanına kanunun öngördüğü bir işareti (örneğin X) koyar. Adaylar arasında tercih yapmayan seçmenler, partinin sıralamasını kabul etmiş olurlar.

KARMA LİSTE USULÜ Karma liste usulünde, seçmen değişik partilerin listelerinde yer alan adaylar arasından isimler seçerek kendi listesini oluşturur. Seçmen kendi listesine o seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısı kadar isim yazabilir.

NİSPİ TEMSİL SİSTEMİNDE SEÇİM BARAJLARİ Nispi temsil sistemlerinde çok küçük partilerin bile milletvekili çıkarma şansları vardır. İşte partilerin ufalanmasını engellemek ve sisteme istikrar kazandırmak amacıyla nispi temsil sistemini uygulayan bazı ülkelerde “seçim barajları” uygulanmaktadır. Bu barajlar, ulusal veya seçim çevresi düzeyinde olabilmektedir.

ULUSAL BARAJ “Ülke barajı” veya “genel baraj” da denen “ulusal baraj” sisteminde, ulusal düzeyde, yani seçim çevrelerinin tümünde geçerli olayların belli bir yüzdesini elde edemeyen partilere belli bir seçim çevresinde ne kadar oy almış olurlarsa olsunlar milletvekilliği verilmez. Çeşitli ülkelerdeki seçim barajı oranları yanda gösterilmiştir. Örneğin İtalya’da ittifaklar için baraj %10, Polonya’da % 8, Romanya’da iki parti koalisyonları için %8…

SEÇİM ÇEVRESİ BARAJI Nispi temsil sisteminde, küçük partilere engel olmak, büyük partilere avantaj sağlamak için daha da ileri giderek, “seçim çevresi barajı” da getirebilir. Seçim çevresi barajı, belli bir seçim çevresinde belirli bir miktarda oy alamamış partilerin milletvekili çıkaramaması demektir. Bu baraj, bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların toplamının o çevreden seçilecek milletvekili sayısına bölünmesi ile elde edilmekteydi. Bu barajı geçmemiş partiler o seçim çevresinden milletvekili çıkaramazlardı.

TEK –TURLU ÇOĞUNLUK SİSTEMİ - İKİ- PARTİ SİSTEMİ (İSTİKRARLI DEMOKRASI, YÜKSEK NİTELİKLİ DEMOKRASİ) NİSPİ TEMSİL SİSTEMİ ÇOK PARTI SİSTEMI (İSTİKRARSIZ DEMOKRASİ DÜŞÜK NİTELİKLİ DEMOKRASİ)

YASAMA ORGANI Yasama Organının Yürütme Organından Ayrılması Yasama organının yürütme organından ayrılmasından genellikle mesele yoktur. Zira yasama organları halk tarafından seçilmiş belli sayıda temsilcilerden oluşur. Yürütme organı ise aşağıda ayrıntılarıyla göreceğimiz üzere, başkanlık sistemlerinde başkandan, parlamenter hükümet sistemlerinde ise devlet başkanı ve bakanlar oluşur.

Yasama Organının Yargı Organından Ayrılması: Yasama organının yargı organından ayrılmasında da mesele. Zira yasama organı halk tarafından seçilen milletvekillerinden veya senatörlerden oluşur. Oysa yargı organı, aşağıda 17’nci bölümde ayrıca göreceğimiz gibi, “bağımsız mahkemelerden” oluşur.

PARLAMENTOLARIN YAPISI: TEK-MECLİSİ VE İKİ – MECLİSLİ PARLAMENTOLAR TEK –MECLİSLİLİK Bir parlamentonun tek meclisten oluşması durumuna “tek-meclislilik” veya “monokameralizm” denmektedir. Danimarka, Finlandiya, İsrail, Lüksemburg, Yeni Zelanda, Yunanistan parlamentoları tek – meclislidir. İki –meclislilik, tek meclislilikten daha eski olsa da, günümüzde özellikle yeni kurulan devletlerde tek –meclisi parlamentolar daha sıkılıkla görülmektedir.

İki – Meclislilik Bir parlamentonun iki –meclisten oluşması durumunda ise “iki –meclislilik” veya bikameralizm denmektedir. İki –meclislilik sisteminde parlamento iki ayrı meclisten oluşur. Günümüzde birçok ülkenin parlamentosu iki –meclislidir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Avusturya, Avustralya, Belçika, Kanada, Fransa, İngiltere, İrlanda, İtalya, Japonya, Hollanda ve İsviçre parlamentoları iki meclisten oluşmaktadır.

BİRİNCİ MECLİSLER VE İKİNCİ MECLİSLER ARASINDAKİ FARKLAR 1. Üye sayısı bakımından ikinci meclisler birinci meclislerden genellikle daha küçüktür; 2. İkinci meclislerin yasama dönemleri, birinci meclislerin yasama dönemlerinden genellikle daha uzun olmaktadır. 3.Birinci meclislerin üyelerinin tamamı yasama döneminin sonunda bir kerede seçilir. Buna karşılık ikinci meclislerin üyelerinin seçiminde “kısmı yenileme” söz konusu olabilir.

4. İkinci meclislerin yetkileri genellikle birinci meclislerden daha azdır. Ancak federal devletlerde meclislerin yetkileri birbirine eşit olabilir. 5.Parlamenter hükümet sistemlerinde hükümetler, genellikle ikinci meclisler karşısında değil, birinci meclisler karşısında sorumludur. 6.Birinci meclislerinin üyeleri, genel oyla ve tek-dereceli seçimler ile seçilirken, ikinci meclislerin üyeleri değişik şekillerde belirlenmektedir. 7.İkinci meclislerine seçebilmek için birincilere göre daha yüksek bir yaş aranabilmektedir.

PARLAMENTO ÜYELİĞİ Tek- meclisli parlamentoların veya iki- meclisli parlamentolarda birinci meclislerinin üyelerine genellikle “milletvekili” veya “temsilci” ismi verilir. İkinci meclislerin üyelerine ise genellikle “senatör” ismi verilir. Bunların her ikisine de genel olarak “parlamento üyesi” veya kısaca “parlamenter” ismi verilmektedir.

PARLAMENTO ÜYELERİNİN NİCELİĞİ SORUNU Bazı devletlerin parlamentosunda üye sayısı yüzden az iken, diğer bazı devletlerin üye sayısı 600’den fazla üye içermektedir. Tek meclisli: Lüksemburg 60, Yeni Zelanda 120, İsrail 120, Avustralya 148, Hollanda 150, Belçika 150, Norveç 165, Belçika 150, Yunanistan 300, İspanya 350, ABD 435, Türkiye 550.

İki –meclisli parlamentoların ikinci meclislerinin üye sayıları aşağıdaki örnek ülkelerde şöyledir: Almanya 69, Avustralya 76, Avusturya 64, Belçika 71, Kanada 105, İspanya 259, ABD 100, Fransa 321, İrlanda 60, İtalya 326, Japonya 252, Hollanda 75, İngiltere 722, İsviçre 46.

PARLAMENTOLARIN İÇ YAPISI VE ÇALIŞMA DÜZENİ Parlamentoların kendine özgü bir iç yapısı ve çalışma düzeni vardır. Parlamentoların iç yapısı ve çalışma düzeninin esas hatları her ülkenin anayasasında düzenlenmektedir. Ancak anayasaların parlamentoların iç yapısı ve çalışma düzenine ilişkin her şeyi öngörmeleri mümkün değildir.

PARLAMENTOLARIN ÇALIŞMA DÜZENİ Parlamentoların çalışmaları zaman bakımından dilimlere ayrılmıştır. Parlamentonun toplantına yapılabilmesi için anayasalar veya içtüzükler belirli sayıda parlamento üyesinin toplantıya katılmasını öngörüyor olabilirler. Buna “toplantı yetersayısı” denir. Parlamentolarda karar, oylama yapma suretiyle alınır.

YASAMA FONKSİYONU Geleneksel olarak devletin hukuki fonksiyonları üçe ayrılır: Yasama fonksiyonu “yürütme fonksiyonu” ve “yargı fonksiyonu”. Çok genel olarak ve sırf bir başlangıç fikri vermek üzere, yasama fonksiyonu ile devletin kural koyduğunu, yürütme fonksiyonuyla devletin bu kuralları uyguladığını, yargı fonksiyonuyla da devletin bireylerin arasında ve bireylerin ile kendi arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözdüğünü söyleyebiliriz.

YASAMA FONKSİYONU –YÜRÜTME FONKSİYONU AYRIMI Organik kritere göre, yasam fonksiyonu ile yürütme fonksiyonu birbirinden kolayca ayrılır. Yasama organından çıkan işlemler yasama fonksiyonunu, yürütme organından çıkan işlemler ise yürütme fonksiyonunu oluşturur. Buna göre, yürütme organından çıkan bir işle, maddi açıdan yasam işlemine benzese, yani genel, soyut objektif ve kişilik-dışı olsa bile, bu işlem bir yasama işlemi değil, bir yürütme işlemi niteliğindedir.

YASAMA FONKSİYONU- YARGI FONKSİYONU AYRIMI Organik kriterlere göre parlamentolardan çıkan işlemler daima yasama işlemi; bağımsız mahkemelerden çıkan işlemler ise daima yargı işlemi niteliğindedir. Buna göre, yasam organınca yapılmış bir işlem, maddi açıdan yargı işlem bir yargı işlemi değil, bir yasama işlemidir. Çünkü parlamentolar bağımsız mahkeme olarak kabul edilemez.

YASAMA İŞLEMLERİ Yasama fonksiyonu yukarıda da görüldüğü gibi, maddi kritere göre değil, organik kritere göre tanımlanabilir. Bu kritere göre ise, yasama fonksiyonu, yasama organının, yani parlamentonun yaptığı işlemlerden oluşur. Yani yasama fonksiyonu, yasama işlemleriyle yerine getirilir. Diğer bir ifadeyle, yasama işlemleri, yasama fonksiyonun kendileriyle yerine getirildiği işlemlerdir.

YASAMA İŞLEMİNİN TANIMI Genel olarak “hukuki işlem” belli bir sonuç doğurmaya yönelik irade açıklaması olarak tanımlanmaktadır. Bir devlette yasama işlemlerinden başka idari işlemler ve yargı işlemleri de vardır. O halde yasama işlemlerini görmeden önce, bir yandan yasama işlemleri ile idari işlemlerin, diğer yandan da yasama işlemleriyle yargı işlemlerinin birbirinden nasıl ayrıldığını görmemiz uygun olur.

Yasama işlemi, yasama organı tarafından yapılan her işlemdir. Organik kriteri kullanarak yasama işlemlerini bir yandan idari işlemlerden kolayca ayrılabiliriz. Organik kritere göre, yasama işlemleri ile yargı işlemlerinin birbirinden kolayca ayrıldığını yukarıda gördük. Organik kritere göre, yasama işlemleri ile yürütme işlemlerinin birbirinden nasıl ayrıldığını yukarıda gördük. Yürütme organından çıkan işlemler, yürütme işlemi; yasama organından çıkan işlemler ise yasama işlemdir.

Yasama organlarının da bir tüzel kişiliği vardır. YASAMA ORGANININ TÜZEL KİŞİLİK SIFATINDAN KAYNAKLANAN İŞLEMLERİ YASAMA İŞLEMİ DEĞİLDİR Yasama organlarının da bir tüzel kişiliği vardır. Bu tüzel kişilik parlamento başkanlıkları tarafından temsil edilir. Parlamento başkanlıkları da tüzel kişilik sıfatıyla hak ve borç altına girebilir. Parlamento başkanlıkları da malvarlığı ( binalar, mobilyalar, taşıtlar, vs.) sahibi olabilir. Keza parlamento başkanlıklarının personeli de vardır.

İşte parlamento başkanlıkları kendisine bağlı malvarlığı ve personel hakkında tüzel kişilik sıfatından kaynaklanan yetkiyle birtakım hukuki işlemler yapılabilir ve yapması kaçınılmazdır. İşte parlamento başkanlıklarının tüzel kişilik sıfatından kaynaklanan yetkilerini kullanarak yaptığı işlemler yasama işlemi değil, yerin göre özel hukuk işlemi veya idari işlem niteliğindedirler.

YASAMA İŞLEMLERİNİN TÜRLERİ: PARLAMENTO KARARI VE KANUN Kanun-Parlamento Kararı Ayrımı Kanun ile parlamento kararı arasındaki ortak nokta her ikisinin de parlamento tarafından kabul ediliyor olmasıdır. Kanunlar, parlamento tarafından kabul edildikten sonra yayınlanmak üzere başkanlık sistemlerinde başkana, parlamenter sistemlerde devlet başkanına sunulur.

Buna karşılık, parlamento kararları yayımlanmak üzere başkanlara veya devlet başkanlarına sunmazlar. Parlamento kararları, doğrudan parlamento başkanlıkları tarafından yayımlanır. Kanunlar ile parlamento karaları arasındaki diğer bir fark da yargısal denetimleri açısındadır. Kanunlar genellikle anayasa mahkemesinin denetimine tabi iken, parlamento kararları kural olarak yargısal denetime tabi değildirler.

PARLAMENTO KARARLARI Yasama işlemlerinin birinci türü “parlamento kararı”dır. TANIM: Parlamento kararları, parlamentoların iç yapısına ve çalışma düzenine ilişkin olarak veya parlamentoların yürütme ve yargı organlarıyla ilişkileri çerçevesinde aldığı kararlar.

KANUN