Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Mesleki Yabancı Dil Hazırlayan ve Sunan: Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Süleyman Demirel Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Requests Advisability Necessity and Prohibition Expectations Sunum Planı 05 Ability 06 Making Suggestions 07 Degrees of Certainty 08 Preference, Habitual Past
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Requests (Ricalar) Birinden bir şey rica ederken kullanabileceğimiz çeşitli ifadeler vardır. En yayın kullanım biçimi “I” ve ”You” ile olur. “May I” ve “Could I” nazik bir isteme ifadesidir (Resmi) “Can I“ daha samimi ortamlarda izin isterken kullanılır. –Can I borrow your car for the afternoon? –May I (please) borrow your book? –May I have a look at your newspaper? –Could I speak to Mr. Sinan please? Would, could, will resmi ortamlarda kullanılır. Eğer olumsuz cevap verecekseniz nazik bir şekilde nedenini açıklamanız gerekir. 01
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Requests (Ricalar) Would you give me some information please? Could you help me please? Could you please tell me the way to the station? Can you open the door please? Tipik cevaplar: –Yes. I’d(would) be happy to. –Yes. Certainly. –Sure. Would you mind “if I +Simple Past” yada “verb+ing”? Yapmamın sakıncası var mı/yapmam sizi rahatsız eder mi? –Woud you mind if I smoked here? Sakıncası yoksa ”No” içeren cevap. –Would you mind opening the window? Well. I’d rather you didn’t. It’s a little bit cold in here. 01
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Requests (Ricalar) Emir cümleleri de rica ederken kullanılabilir. ”Please” kullanarak emir havasından çıkarıp ricaya dönüştürebilirsiniz. Fiilin yalın hali kullanılır. Olumsuz ”Don’t” ile yapılır. Genelde yön tarifinde çok kullanılır. –Shut the door, please. –Please, try to speak a bit more quitely. –Try to come on time, please. –Don’t forget to call me, please. –Can you tell me the way to the post office? Go along this street. Turn right at the traffic lights, and then take the second left. It is there on the right. 01
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Necessity (Zorunluluk) Must, have to, have got to gereklilik ya da zorunluluk ifade eder. –Students must/have to/have got to study hard to pass the exams. “Have to” nun soru biçimi ”Do” ile yapılır. –Do you have to leave now? “Must, have got to” nun soru biçiminde kendileri öznenin önüne gelir. –Must you leave now? –How you got to leave now? Must ve “Have to” nun olumsuz biçimi “don’t have to, don’t need to, needn’t” dır. –I don’t have to/need to get up early. 02
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Necessity (Zorunluluk) Must’ın olumsuzu musn’t gibi görünse de öyle değildir. Musn’t yasaklama ifade eder. Yapmamalısın anlamında kullanılmalıdır. “Have got to” nun olumsuzu “Haven’t got to” dur. –Have you got to meet your friend? No. I haven’t got to meet him. “Must, have to, have got to” nun past biçimi “had to” dur. –It was very busy at work yesterday. I had to work until 19:00. Must’ın present ve future dışında başka bir kullanımı yoktur. “Have to” diğer tenslerle kullanılabilir. Must ve “Have to” ikisi de gereklilik bildirmesine rağmen must daha çok konuşmacının kendi içinden gelen zorunluluğu “have to” ise dış etkenlerden kaynaklanan zorunluluğu yansıtır. Ancak zorunluluk içten mi dıştan anlamak zordur. Bunu cümle akışından çıkarmalısınız. –I must pass the university exam. I have no other choice. If I can’t pass it, I won’t get a good career. –I have to pass the exam. My parents spent so much money on me. 02
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Prohibition (Yasaklama) You musn’t cross the street when the light is red. You must not speak loudly when you are in a hospital. Çok güçlü bir öğüt ifade eder. –You musn’t work so hard. You’ll be ill. Geçmişte bir eylemi yapmam gerekmedi/yapmak zorunda kalmadım anlamını vermek istiyorsak “didnt’ have to, didn’t need to” kullanırız. –I didn’t have to/need to wait long for my friends. They came only ten minutes late. Geçmişte bir eylemi yapmamız gerekmediği halde yapmışsak ”needn’t have done” kullanırız. –You needn’t have washed the dishes by hand. I was going to put them in the dishwasher. 02
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Advisability (Öğüt) Should, ought to, had better öğüt bildiren yapılardır. –You should read a lot of books to improve your knowledge. –You ought to stay in bed until you get better. –I had better study hard tonight, or I will fail the test. “Should” ve “ought to” yapmam gerekir anlamına gelir. “Had better” ise yapmam gerekir/yapsam iyi olur. Eğer yapmazsam kötü şeyler olabilir anlamı taşır. –I’d better go home early tonight. Otherwise my father will get angry. Should ve ought to birşeyin nasıl olması gerektiğini anlatırken de kullanılır. –You have brought a rather small box. It should be bigger. “Should not”, “ought not to”, “had better not” yapılmaması gereken şeyleri ifade ederken kullanılır. –You shouldn’t go to bed so late. A boy of your age should sleep at least 8 hours a day. 03
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Should must’a göre biraz daha zayıftır. Should, ought to, had better ‘ın present ve future biçimi aynıdır. İçinde bulunduğumuz ana yönelik öğütte bulunacaksak “Should be doing” –Why is he sleeping now? He should be studying for his test. Should ve ought to’nun past biçimleri “should have done” ve “ought to have done” dır. –I overslept yesterday morning. So I was late for work. I should have set my alarm. Geçmişte bir noktada devam etmekte olan bir olaya ilişkin konuşurken “should have been doing” kullanılır. –While I was coming home yesterday, I saw some children. They were playing in the street. They shouldn’t have been playing there. Advisability (Öğüt) 03
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL ”be to” ve “be supposed to” bir programa göre olması gereken olayları ifade ederken kullanılır. “Be to” daha güçlüdür. –The film is to start at 20:00. –We were supposed to meet yesterday. ”be to” ve “be supposed to” birinin bir başkasından beklentilerini ifade ederken de kullanılır. –You are supposed to be on time in class. If you are late, the teacher gets angry. “Be supposed to” nun past biçimi “were supposed to”. –You weren’t supposed to drink so much alcohol. Your doctor had told you to abstain from it. Expectations (Beklentiler) 04
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Ability (Yetenek, Yapabilirlik) Yeteneklerimizi ifade ederken “can” ve “able to” kullanabiliriz. –He can/is able to speak two foreign languages fluently. Olumsuz cümlede “can’t” ve “not able to” kullanılır. –He can run very long distances. But he can’t run very fast. “be able to” diğer tenselere göre de çekimlenebilir. –is able, was able to, will be able to, had been able to, has been able to “Can” yapılması mümkün olan olayları ifade ederken kullanılır. –I am very busy now. I can’t help you (It is not possible for me to help you now) ”Can” birine bir şey yapması için izin verirken de kullanılır. –Those who finish answering the questions can leave the classroom. “Can”in pastı “could”, ”be able to” ise “was/were able to”. 05
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Making Suggestions (Öneride Bulunma) Let’s+do something –It’s a nice day today. Let’s go out and have a walk. Sonuna “shall we” ya da “okay” ekleyerek soru yapabiliriz. –Let’s go to the cinema after class, shall we (olur mu)? Why don’t/doesn’t+subject …? –I’m getting sleepy. Why don’t you go to bed? –Bill has a terrible toothache. Why doesn’t he go to the dentist? Shall we/I …? Yapalım mı? –What shell we do tonight? –We should go on a picnic. Shall I bring some cake? Could … –My brother is coming tomorrow. Do you have any suggestions? Well, you could take him to the zoo. Could’un past hali “could have done” dır. 06
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Degrees of Certainty (Kesinlik Dereceleri) Eğer bir konuda kesin olarak gerçeği bilmiyorsak o konuda tahminlerde bulunuruz. Bu tahminleri derecelerine göre modal’lar ile (must, may, might, could) ifade ederiz. 1. Present Time: Eğer bir gerçeği kesin olarak biliyorsak modal’a gerek yok. –Why didn’t Ahmet come to work. He is ill (I know he is ill) Güçlü bir tahmin yapacaksak must. –Well, he must be ill. (Hasta olmalı) Gerçeği kesin olarak bilmiyorsak ve güçsüz bir tahmin yapacaksak “may,might,could” –He may/might/could be sick. 07
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Degrees of Certainty (Kesinlik Dereceleri) 2. Present Prograssive: Tahminde bulunurken içinde bulunduğumuz anda devam etmekte olduğunu zannettiğimiz eylemleri ifade ederken kullanırız. –Where is your brother? He is studying now ( I know that he is studying in his room) He must be studying in his room. (Odasında ders çalışıyor olmalı) He may/might/could be studying in his room (Odasında der çalışıyor olabilir) 3. Past Time: Geçmişe ilişkin tahminlerimizi ifade ederken kullanırız. –I can’t find my book. Well, you must have left it in the classroom. (Sınıfta unutmuş olmalısın) 07
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Degrees of Certainty (Kesinlik Dereceleri) 4. Past Prograssive: Geçmişte bir noktada devam etmekte olduğunu tahmin ettiğimiz eylemleri ifade etmek için kullanırız. –When I got home late last night, the light in my brother’s room was still on. I didn’t see what we was doing, but he may/might/could have been reading a book. 5. Future Time: Geleceğe ilişkin olaylardan söz edeceksek “will, should/ought to, may/might/could” kullanabiliriz. Must ise geleceğe ilişkin tahminlerde kullanılmaz. 07
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Preference(Tercih) Tercihlerimizi ifade ederken “would rather/would sooner”, “would prefer”, “like something better than something” kalıplarını kullanırız. “would rather/would sooner” dan sonra gelen fiil yalındır. –I would rather read something than watch TV. –I’d rather drink tea than coffee. İki tarafta kullanılan preposition aynı ise sadece birini kullanmamız yeterli. –I’d rather go to the theatre than (go to) the cinema. “would rather be doing” içinde bulunduğumuz anda yapmakta olduğumuz işten hoşnut olmadığımız anlamını verir. –I’d rather be walking on the seaside than studying here. “would rather have done” geçmişte yapmayı tercih ettiğimiz ama yapamadığımız şeyleri ifade eder. 08
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Preference(Tercih) Olumsuz cümlelerde “not” rather’dan sonra gelir. –I’d rather not tell him the news. It’s really depressing. Eğer “would rather”ın öznesi ile işi yapacak kişi farklıysa “would rather+subject+past tense” kalıbı kullanılır. –She wants to be a nurse. I’d rather she became a doctor. Bir başkasının geçmişte yapmasını tercih ettiğimiz ama gerçekleşmemiş eylemleri “would rather+subject+past perfect” ile ifade ederiz. –I’d rather she had gone to Ankara by train, but she went by bus. Prefer ve would prefer: –Prefer (doing) something to (doing) something else. I prefer coffee to tea. I prefer drinking coffee to (drinking) tea. –Prefer to do something to do something else. I prefer to drink tea rather than (drink) tea. 08
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Preference(Tercih) ”would prefer” ”would rather” ile aynı anlamdadır ancak kullanımdaki farka dikkat ediniz. –I would rather do something than do something else. –I would prefer to do something than/rather than to do something else. Would prefer’den sonra isim gelebilir. –Would you prefer tea or coffee? “Would prefer” den sonra fiil “to do” biçiminde gelir.”Would rather” dan sonra isim gelmez. Like something better than something. –I like running better than walking. Koşmayı yürümekten daha çok severim. 08
Mesleki Yabancı Dil, 2016Ders Sunumu, Yrd. Doç. Dr. Asım Sinan YÜKSEL Habitual Past (Alışkanlıklar) “Used to” geçmişte yaptığımız ama artık yapmadığımız ya da geçmişte çok sık yaptığımız ama şimdi az yaptığımız eylemleri ifade ederken kullanılır. –I used to live in a village when I was a child. –I used to go to the cinema very often when I was in university. But now I don’t have much time. ”There was/were” yerine “There used to” de kullanabiliriz. –There used to be a huge tree near the train station, but because it was very old, it was blown over during a strong storm. “Used to” nun olumsuzu “used not to” ya da “didn’t used to” dur. Ancak “used to” geçmişte yapılmış tek olay için kullanılmaz. –Two years ago, my uncle came to/used to come İstanbul to visit me. 08