1 KUŞADASI ŞEHİT KAYA ALDOĞAN ANADOLU LİSESİ DOĞUKAN SERİN TÜRK HALK HİKAYELERİ.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Okuduğunuz cümle hangi masalla ilgili olabilir?
Advertisements

Çok samimi iki dost ve arkadaşlardı
BATTALNAME Seyyid Battal Gazi'ye ait kahramanlık hikâyelerini içine alan bir eserdir. Battal Gazi, 8. yüzyılda Emevilerin Anadolu'da Bizanslılara karşı.
- Sevgi ve Merhamet Örneği: Hz. Yusuf
İSLAMİYETİN KABULÜNDEN SONRAKİ TÜRK EDEBİYATI
OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN METİNLERİ TANIMA VE GRUPLANDIRMA
TÜRK EDEBİYATINDA HİKAYE
METİN VE GELENEK.
İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI (..?-11.yy.)
Gaye bir köyde yaşardı. Onun keçileri vardı. Keçilerini çok severdi
Öykü ( Hikaye ).
ÜÇ İHTİYAR MİSAFİR ÖYKÜSÜ
Ömer Hayyam Rubailer BÖLÜM-2
TÜRK HALK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ.
TÜRKÇE / Şiir Türleri ve Söz Sanatları
Sen hangisini seçerdin?
DESTAN, HALK HİKAYESİ, MESNEVİ
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
DESTAN, HALK HİKAYESİ, MESNEVİ
* Bu yazıt bir Kızılderili kitabesinden alınmıştır.
Sesli izleyin Geçişler için tıklayın Olmasa da olur dedi ğ imiz insanlarla doludur hayatımız; tanı ş tı ğ ımız, selamla ş tı ğ ımız; klasik cümlelerle.
HALK EDEBİYATI.
GÖZLER GÖRMEZSE GÖNÜL NASIL GÖRÜR ?
HABİB BABA HAZIRLAYAN: ELİF ÖZDEMİR
9. Sınıf Türk Edebiyatı 24-28/02/2014 HALK HİKAYELERİ.
AŞIK TARZI HALK EDEBİYATI
ŞİİR ÇEŞİTLERİ GEDİKLİ FURKAN TAHA. ŞİİR ÇEŞİTLERİ GEDİKLİ FURKAN TAHA.
Olmasa da olur dediğimiz insanlarla doludur hayatımız; tanıştığımız,selamlaştığımız; Klasik cümlelerle iletişim kurduğumuz, yanıtlarını merak etmediğimiz.
Program İçeriği Program Baslangici Saygi Durusu ve İstiklal Marsi
MUSTAFA AY Rehber Öğretmen Ergenle iletişim kurmak neden bu kadar zor?Acaba ergenlerin bize mesajlarını iletmekte zorlanması da aynı nedenlerden kaynaklanıyor.
EFSANE: Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence. Efsanenin Özellikleri : Efsaneler dilden.
İSLAMİYET  ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI (GEÇİŞ DÖNEMİ EDEBİYATI ) ( yy)
Binbir Gece Masalları.
UYAK (KAFİYE) KAFİYE ŞEMASI
DESTAN NEDİR? Destan bir ulusun yaşamını yakından ilgilendiren savaş, göç, yıkım , felaket , yangın … gibi tarih ve toplum olaylarının çerçevesi içinde.
Aşık Erzurumlu Emrah (Erzurum)?-(Nİksar) yy Aşık Edebiyatı.
4. Kendimize Karşı Sorumluluklarımız :
MİT-(MİTOLOJİNİN KISALTMASI)
DEDE KORKUT HİKAYELERİ.
Olay çevresinde oluşan metinler DESTAN
ÖMER NASUHİ BİLMEN A.İ.H.L SENANUR BEKTAŞ 10/E ARSLAN KÖSE.
GEZİ YAZISI GEZİ YAZISI.
EDEBİYAT PERFORMANS ÖDEVİ DESTAN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
HALK HİKAYELERİ PROF.DR. SEVİN ARSLAN.
Hazırlayan Leyla DENİZ. Dilde biri nazım diğeri nesir olmak üzere iki anlatım biçimi vardır. Nazım, ölçülü ve uyaklı anlatım biçimidir. Manzume: Ölçü.
SELÇUK TÜREYEN SELÇUK TÜREYEN DERİNCE 19 MAYIS ANADOLU LİSESİ UZMAN TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI ÖĞRETMENİ.
Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ
HALK HİKAYELERİ. Gerçek ya da gerçeğe yakın olayların anlatıldığı uzun soluklu anlatım türüdür. Geleneksel bir içeriği olan, kuşaktan kuşağa sözlü olarak.
CUMHURİYET DÖNEMİ HALK ŞİİRİ
Bolu denince akla gelen; Köroğlu, Köroğlu’nun ‘’ Hey hey benden selam olsun Bolu beyine……’’ diye başlayan pervasız haykırışı ve haksızlığa zulme başkaldırışı.
Turklerin İslam dinini kabul etmelerinden sonra, halk arasında İslam öncesi Türk edebiyatı geleneğinin sürdürülmesiyle gelişen edebiyat türüdür. Türklerin.
DEDE KORKUT Maltepe Askerî Lisesi.
DERDİYOK İLE ZÜLFÜSİYAH HİKAYESİ Horasan hükümdarı İsmail Şah, kendisine yardım etmeyen Mahmut ve Mehmet adlı iki tüccarı öldürtür, mallarına da el koyar.
Kültürümüzde Hz. Muhammed Sevgisi
Hikaye.
ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİ.
Kültürümüzde Hz. Muhammed Sevgisi
Program İçeriği Program Baslangici Saygi Durusu ve İstiklal Marsi
DEDE KORKUT. DEDE KORKUT KİTABI Kitabın asıl adı "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan" dır. Anlamı Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı’dır.
Sen hangisini seçerdin?
KARACOĞLAN.  17'nci yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Göçebe Türkmen obalarında yetişti. Asıl adının İsmail, Halil ya da Hasan olduğu yolunda görüşler var.
DEDE KORKUT Maltepe Askerî Lisesi. DEDE KORKUT KİTABI Kitabın asıl adı "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan" dır. Anlamı Oğuzların Diliyle.
 Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Annesi Gülizar, babası "Karaca" lakaplı Ahmet.
HALİDE EDİP ADIVAR.
DEDE KORKUT Maltepe Askerî Lisesi. DEDE KORKUT KİTABI Kitabın asıl adı "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan" dır. Anlamı Oğuzların Diliyle.
Sarı Gelin türküsü hikayesi Sarı Gelin türküsü, Kuzeydoğu Anadolu Erzurum coğrafyasında ortaya çıkmıştır. Türklerin büyük bir kolunu teşkil eden Kıpçakların.
ANONİM HALK EDEBİYATI Anonım halk edebiyatı, ilk söyleyeni unutulan ağızdan ağıza aktarılak, halkın ortak malı olmuş bır edebiyattır. Anonim edebiyat ürünleri,
KARACAOĞLAN
Öykü ( Hikaye ). Gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi mümkün olayların kişi, zaman ve mekâna bağlı olarak farklı bir kurguyla anlatılmasına "öykü (hikâye)"
Sunum transkripti:

1 KUŞADASI ŞEHİT KAYA ALDOĞAN ANADOLU LİSESİ DOĞUKAN SERİN TÜRK HALK HİKAYELERİ

 Hikaye türünün en eski örnekleri olan ve destandan modern hikayeye geçişi sağlayan anonim eserlerdir. Başka bir tanım yapacak olursak; Türk edebiyatı ürünleri içinde 16.yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan, genellikle aşıklar tarafından nazım-nesir karışık bir ifade tarzı ile dinleyicilere anlatılarak nesilden nesile intikal eden, yer yer masal ve destan özellikleri gösteren hikayelerdir. 2

 Türk edebiyatında bu özelliğe sahip ilk örnek Dede Korkut Hikayeleridir. Genellikle aşk konusunun işlendiği halk hikayelerinde zaman zaman kahramanlık konularıyla dini konuların işlendiği de görülmüştür.  * Nazım- nesir karışık olarak anlatılan bu hikayelerin gelişip yayılmasında saz şairlerinin önemli bir fonksiyonu vardır. 3

 *Halk hikayeleri, destanlardan; mutlaka tarihi bir olaya dayanmaması, nazım-nesir karışık oluşu ve zamanla nesir kısmının ağırlık kazanması, şahısların ve olayların anlatımında takınılan gerçekçi tavır, kahramanlıktan çok aşk maceralarına yer verilmesi, destanlarda yer alan olaylar kesin bir sonla bitmediği halde halk hikayelerinde kesin bir sonun bulunmaması, 4

 halk hikayelerinde söz konusu edilen olayların ve kişilerin oldukça azalması, toplum karşısında anlatılmaları, hikayedeki manzum kısımların genellikle saz eşliğinde dile getirilmesi, değişik bir anlatılma üslup ve geleneğinin olması, belli yerlerinde tekerleme adı verilen belli söz kalıplarının bulunması gibi hususlarda ayrılmaktadır.  *Hikayenin kahramanı aşık olur, sevgilisine kavuşma yolunda çeşitli maceralara girer, sonunda kavuşur veya kavuşamaz ama hikaye de orada biter. 5

 * Destanlarda böyle kesin bir son mevcut değildir.  *Halk hikayelerinde anlatılan ilişkiler, toplum içi olup, fertler ve tabakalar arasında cereyan eder. Hikayelerde olağanüstü özellikler epeyce azalmıştır.  * Halk hikayeleri, masallara göre oldukça uzundur. Özellikle koşma şeklinde söylenen şiirler duyguyu yoğunlaştırmaya yarar. 6

 *Halk hikayeleri daha çok aşıklar tarafından kahvelerde, düğün ve benzeri toplantılarda erkeklere hitap eder.  *Halk hikayelerinin destan döneminin kapanmasından sonra ortaya çıktığı kanaati yaygındır. Nitekim Türk edebiyatında halk hikayelerinin en eski örneği sayılan Dede Korkut Hikayeleri de destandan halk hikayeciliğine geçiş dönemi ürünü olarak kabul edilmektedir. 7

 *10. yy’ dan itibaren halk hikayelerinin belki de destandan boşalan yeri doldurmak üzere ortaya çıktığı söylenebilir.  * Aşk ve kahramanlık konularının çokça işlendiği halk hikayelerinin gerçek hayat olaylarından ayrılan, kendilerine göre bir mantık örgüsü vardır. Bu mantık idealist ölçüler göre şekillenmiş bir hayat anlayışını savunur. Bunun sonucu hikaye kahramanı idealist bir kişiliğe sahiptir. Son olarak şunu unutmamak gerekir ki; kendi içinde tutarlı bir mantığa dayanmak şartıyla halk hikayelerinde olmayacak şey yoktur. 8

 Aşk Hikayeleri: Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha, Ercişli Emrah ve Selvi, Tahir ile Zühre, Âşık Garip Hikayesi, Aşık Kerem Hikayesi, Elif ile Mahmut...  Dini-Tarihi Halk Hikayeleri: Hayber Kalesi, Kan Kalesi, Battal Gazi, Danişmend Gazi, Hz. Ali ile ilgili diğer hikayeler...  Kahramanlık Hikayeleri: Köroğlu Hikayesi  Destanî Halk Hikâyeleri: Dede Korkut Hikayeleri  9

10 KEREM İLE ASLI HİKAYESİ Asıl adı Ahmet Mirza olan Kerem, Isfahan Şahının oğludur. Şahın hazinedarlığını yapan Ermeni Keşişinin kızı Aslı ile Kerem birbirlerini severler. Şah Keşişten kızı oğluna ister. Keşiş, bir Müslüman kız vermek istemez. Fakat hükümdarın isteğini reddedemez; bir mühlet ister ve bu mühletin içinde gizlice memleketten kaçar. Kerem de Aslı'nın peşinden yola düşer. İşte, Kerem'in sevdiği kızın ardınca bütün Anadolu'yu baştan başa gezmesi böylece başlar. Kerem artık yanında sadık arkadaşı Sofu (Kerem'in dilinden: Sofu Kardeş), omuzunda sazı ile bir "Âşık" olmuştur. Her gittiği yerde, her rasladığına sazıyla ve yanık türküleriyle, Aslı'nın izini sorar, ona haber verenler de olur, vermeyenler de... Bazı defa nehirlere, dağlara, kayalara, dağlardaki hayvanlara derdini döker; yolunu bağlayan karlı, boranlı bellerden yol ister. Onun önüne çıkan engeller, bir defa inkisarına uğradılar mı iflah olmazlar. Kerem aşk ateşinde pişe pişe kemale erer, keramet sahibi olur. Allah onun her dileğini yerine getirir. Bazı şehirlerde Kerem, Aslı Han'a bir zaman kavuşur. Keşişten habersizce bir müddet birbirlerine sevgilerini anlatırlar, dertlerini dökerler: Erzincan Bağlarında ve Kayseri'de olduğu gibi... Sonunda Kerem Aslı'sının peşinden Halep'e varır. Halep Paşasına kendini sevdirir: Paşa, Keşişi tehdit ederek kızını Kerem'e vermeye razı eder. İki sevdalının nikâhları kıyılır. Fakat kötü ruhlu Keşiş onlara son fenalığı yapar: Kızına sihirli bir gerdeklik gömlek giydirir. Bu gömlek son düğmesine kadar açılır, tekrar kapanır imiş. Kerem sevdiğinin düğmelerini bir türlü çözemez. yüreğinden kopup gelen ateşle yanar, kül olur. Kerem'in külleri dağılmasın diye bekleyen Aslı Han'ın saçları, küllerin içinde kalmış bir kıvılcımla tutuşur; iki âşığın ancak külleri birbirine kavuşur. Sevgililerin birbirine kavuşmasıyla sona ermeyen bir macera olduğu için Kerem hikâyesi toy, düğün ve kış geceleri muhabbetlerinde eğlence vasıtası olan halk hikâyeleri arasında, çok sevildiği halde, başından sonuna kadar anlatılmaz, hattâ birçok yerlerde bunun anlatılmasını günah sayarlarmış. Kerem Erzurum'da hasta yatarken, Aslı Han'ın üç gün sonra geleceğini haber verirler.

11 O zaman şu türküyü söyler: Bir han köşesinde kalmışam hasta Gözlerim kapıda kulağım seste Kendim gurbet elde gönül heveste Gelme ecel gelme üç gün ara ver Al benim sevdamı götür yâre ver. Erzurum dağları duman dildedir Başım yastıktadır gözüm yoldadır Aslı hayın yârdır adam aldadır Gelme ecel gelme üç gün ara ver Al benim sevdamı götür yâre ver. Erzurum dağları kardır geçilmez Gizli sırdır her adama açılmaz Ayrılık şerbeti zehir içilmez Gelme ecel gelme üç gün ara ver Al benim sevdamı götür yâre ver. Felek sen mi kaldın bana gelecek Akıttın göz yaşım kimler silecek Kerem'e dediler Aslı'n gelecek Gelme ecel gelme üç gün ara ver Al benim sevdamı götür yâre ver.

KÖROĞLU HİKAYESİ BOLU BEYİ, at meraklısı bir beydir. Atçılıkta us­ta olan seyisi Yusuf'u, güzel ve cins at aramak üzere başka yerlere gönderir. Yusuf günlerce gezdikten sonra, obanın birinde istediği gibi bir tay bulur. Bu tayı doğuran kısrak, Fırat kıyısında otlarken, ırmaktan çıkan bir aygır kısrağa aşmış, tay ondan olmuştur. Irmak ve göllerin dibinde ya­şayan aygırlardan olan taylar çok makbuldür, iyi cins at olur. Yusuf, tayı sahiplerinden satın alır. Yavrunun şim­dilik gösterişi yoktur. Hatta, çirkindir bile. Ama ileride mükemmel bir küheylan olacaktır. Yusuf bunu biliyor. Sevinerek geri döner. Bey, bu çirkin ve sevimsiz tayı gö­rünce çok kızar, kendisiyle alay edildiğini sanır. Yusuf'un gözlerine mil çektirir. Tayı da ona verir, yanından kovar. Kör Yusuf köyüne döner. Olanı biteni oğluna anlatır. Bolu Beyi'nden öç alacağını söyler. Baba oğul, başlarlar tayı terbiye etmeye. Yıllar ge­çer Tay artık mükemmel bir küheylan olmuştur. Rüzgâr gibi koşmakta, ceylan gibi sıçramakta, türlü savaş oyunu bilmektedir. Bu arada Kör Yusuf'un oğlu Rıışen Ali de büyümüş, güçlü kuvvetli bir delikanlı olmuştur. O da her türlü şövalyelik oyunlarını öğrenmiş bir babayiğittir. Bir gece Yusuf, düşünde Hızır'ı görür. Hızır ona ya­pacağı işi söyler. Hızır'ın önerisiyle baba oğul yola çıkar­lar. Bingöl dağlarından gelecek üç sihirli köpüğü Aras ırmağında beklerler. Bu üç sihirli köpükle Yusuf'un hem gözleri açılacak, hem intikam almak için gereken kuvvet ve gençliği elde edecektir. Bunu bilen oğlu Ruşen Ali, köpükler gelince, ba­basına haber vermeden, kendisi içer. Yusuf, durumu öğ­renince üzülür, ama bir yandan da sevinir. Kendi yerine oğlu, öcünü alacak bir bahadır olacaktır. Bu sihirli köpük­lerden biri körün oğluna sonsuz yaşama gücü, biri yiğitlik, öteki de şairlik bağışlamıştır. Bir süre sonra Yusuf, oğlu­na öç almasını vasiyet ederek ölür.

13 Körün oğlu Ruşen Ali dağa çıkar. Gelen geçeni so­yar. Ünü yayılmaya başlar. Kendisi gibi kanun kaçakları yanında toplanmaya başlarlar. Artık adı Köroğlu olmuştur. Bolu şehrinin karşısında, Çamlıbel'de bir kale yaptırır. Küçük bir ordusu vardır. Çamlıbel’den geçen kervanlar­dan bac alır. Vermeyen kervanları soyar. Üzerine gönde­rilen orduları bozguna uğratır. Bir gün, güzelliğini duyduğu Üsküdar Kasapbaşı'sının oğlu Ayvaz'ı kaçırır, Çamlıbel'e getirir, evlât edinir. Başka bir gün, Bolu Beyi'nin bacısı Döne Hanım'ı ka­çırır, evlenirler. Aradan yıllar geçer. Bolu'yu.basar, yakar, yıkar. Bolu Beyi'nden babasının öcünü alır. Bolu Beyi de Köroğlu'na kargı düzenler kurar. Bir defasında Köroğlu'nu, başka bir seferde de Ayvaz'ı yakalatır. Zindana atar. Ama, Köroğlu ve adamları her zaman hile ve cenkle kurtulurlar. Köroğlu, ara sıra Gürcistan, Çin gibi uzak ülkelere de seferler açar. Yeni yeni serüvenlere atılır, büyük vur­gunlar yapar. Bu arada küçük, fakat heyecanlı birçok olay da geçer. Sonunda delikli demir (tüfek) ortaya çıkın­ca eski bahadırlık geleneği bozulur, dünyanın tadı kal­maz. Ve bir gün Köroğlu, beylerine dağılmalarını söyle­yerek Kırklara karışır, kaybolur. Daha önceden Kır-At da sır olmuştur. O Kır-At ki, nice yıllar, olağanüstü bir güçle Köroğlu'na hizmet etmiştir. Başka bir söylentiye göre, bir Yahudi bezirganın getirdiği tüfekle oynayan beyler, birbirlerini öldürürler. Köroğlu, buna üzülerek kayıplara karışır. Yine bir başka söylentiye göre de, Köroğlu dağda rastladığı çobanda tü­feği görür. Sorar, ne olduğunu. Aldığı karşılığa inanmaz. Denemek için kendine çevirir, tetiğe dokunur. Ve yara­lanarak ölür. Sonra beyleri de dağılırlar. Yaşlı bir çınar gibi devrilen Köroğlu'nun hikâyesi sona erer.

14  NOT: Halk hikayeleri, destan ile roman arasındaki aşamanın ürünüdür.  NOT: Destan geleneğinden Halk hikâyeciliğine geçişin ilk ürünü Dede Korkut Hikayeleri’dir. Bu nedenle Dede Korkut Hikayeleri özel bir önem taşır.