HEKİM HASTA İLİŞKİSİNİN HUKUKİ BOYUTU

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN
Advertisements

EKİZELDEN Hukuk Bürosu
Prof. Dr. Muhammet ÖZEKES
SAĞLIK PERSONELİNE YÖNELİK ŞİDDETİN HUKUKSAL BOYUTU
İSTANBUL BAROSU AVUKATLARI MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI
Pratisyen Hekimlerin Hukuksal Sorunları --- Av
AİLE HUKUKU İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
Rekabet Hukukunda Haksız Fiil Sorumluğu ve
KİŞİSEL SAĞLIK VERİLERİNİN KORUNMASINA İLİŞKİN DÜZENLEMELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Sevil NEŞELİ DEMİRBAŞ Hukuk Müşaviri.
SÖZLEŞMEYE AYKIRILIKTAN DOĞAN BORÇLAR VE SORUMLULUK
MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVASI
İLAMSIZ İCRA Prof. Dr. Mustafa ÇEKER Çukurova Üniversitesi
HUKUKSAL SÜREÇ Anayasamızın 60. maddesi sosyal güvenlik konusunda kesin hüküm getirmiştir. Anayasa Madde 60: “ Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
UYGUN AVUKATLIK BÜROSU NİSAN 2011 BİLGİ NOTU I Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru.
Tevfik BAYHAN Bakanlık
İŞ KAZALARINDAN DOĞAN CEZAi VE HUKUKi SORUMLULUKLAR
HASTA HAKLARININ HUKUKİ BOYUTU
Anayasal Vergilendirme İlkeleri
HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUK
İhalelere Katılmaktan Yasaklama Kararı Verilirken Uyulacak Hususlar Alattin ÜŞENMEZ Mali Hizmetler Uzmanı Alattin ÜŞENMEZ.
Denetçinin Sorumluluğu
AA1. Ölüm ve bedensel zarar
6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNU UYARINCA
TAM YARGI DAVALARI.
LİMİTED ŞİRKETİN ORGANLARI
İCRA TEŞKİLATI Doç. Dr. Mustafa ÇEKER Çukurova Üniversitesi
AİLE HUKUKU PRATİK ÇALIŞMA 17
FİZİKSEL VE CİNSEL İSTİSMARIN YASAL BİLDİRİMİ
GÜMRÜK KIYMETİNİN TESPİTİ
İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARININ HUKUKİ SONUÇLARI
Canik Başarı Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. İsmayıl İsmayıllı
HUKUKTA BİLGİ YÖNETİMİ BBY Türk Yargı Sistemi
Sözleşmenin hükümsüzlüğü
İCRA TAKİBİ TARAFLARI VE TAKİP YOLU DEĞİŞİKLİĞİ
İŞ SÖZLEŞMESİ İş Sözleşmesinin Tanımı ve Unsurları Tanımı
İŞVERENİN BORÇLARI Ücretin Belirlenmesi
İŞ SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN BORÇLAR
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI(İİK m. 67 vd)
Edit the text with your own short phrases. The animation is already done for you; just copy and paste the slide into your existing presentation. İş Sağlığı.
2. Ders Sendika Kavramı, Kuruluş, Organlar Yönetici Güvencesi
Eşitlik İlkesini Uygula
İ DARENIN M ALI S ORUMLULUĞU 12. HAFTA. H EDEFLER İdarenin kusurlu sorumluluğunun hangi durumlarda ortaya çıkacağını öğrenecek İdarenin kusursuz sorumluluğunun.
Aldatıcı hareket veya dürüstlük kurallarına aykırı diğer şekillerde ekonomik rekabetin her türlü kötüye kullanılmasıdır.  Başka bir işletmeye ait ürünlerin,
İDARİ DAVALAR Tam Yargı Davaları.
DAVA İŞLEMLERİ 17 – 21 EKİM 2016.
DAVA İŞ LEMLER İ 26 – 30 EYLÜL İDARE VE VERGİ MAHKEMELERİ DAVA DOSYASI İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri kanunla verilen görevleri yerine getirmek.
Borçlar Hukuku -6-.
NİŞANLILIK NİŞANLILIK KAVRAMI VE NİŞANLANMA NİŞANLILIĞIN HÜKÜMLERİ
BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER-II
SOYBAĞININ KURULMASI KAN BAĞINA DAYANAN SOYBAĞININ KURULMASI
BORÇLAR HUKUKU.
BÖLÜM 6: SİGORTA SÖZLEŞMESİ - I
YENİ SAYIŞTAY KANUNUNDA ÖNGÖRÜLEN HESAP YARGILAMASI VE KANUN YOLLARI
T. C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/2-813 K. 2016/157 T
İdari Davaların Açılması
LAW 201 INTRODUCTION TO LAW
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ AYAŞ MESLEK YÜKSEKOKULU
İŞ MAHKEMELERİ.
MEDENİ HUKUKTA SORUMLULUK
Başlangıç Hükümleri -5. Hafta
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
DÖH II PRATİK MUSTAFA ALPER ENER.
DAVA İŞLEMLERİ 12 – 16 ARALIK 2016.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
VIII. Kabul Edilebilirlik İncelemesi
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ AYAŞ MESLEK YÜKSEKOKULU
III. Bireysel Başvurunun Kapsamı ve Nitelikleri
Avukat Mesleki Sorumluluk Sigortası
ZararIn Ve TazminatIn HesaplanmasI
9.BASININ MANEVÎ ZARARDAN SORUMLULUĞU
Sunum transkripti:

HEKİM HASTA İLİŞKİSİNİN HUKUKİ BOYUTU

Bağımsız Çalışan Hekim ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Boyutu Bağımsız çalışan bir hekim ile hastası arasındaki hukuki ilişki üç ayrı şekilde söz konusu olabilir: i. Sözleşme ilişkisi ii. Vekâletsiz iş görme ilişkisi iii. Haksız fiil ilişkisi

Bağımsız Çalışan Hekim ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Boyutu Sözleşme ilişkisi söz konusu olduğunda, hekim ile hasta arasındaki sözleşmenin vekâlet sözleşmesi olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Hekim ile olan sözleşme bir tür iş görme sözleşmesidir ve dolayısıyla vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanmaktadır. Hekim ile hasta arasındaki sözleşmenin iş veya hizmet sözleşmesi değil de vekâlet sözleşmesi olarak kabulünün arkasında yatan neden, vekilin, iş veya hizmet sözleşmesine nazaran daha geniş bir hareket alanına sahip olmasıdır. İş veya hizmet sözleşmesinde, belirli bir süre için sözleşme kurulu hekim ile hasta arasındaki ilişkide böyle bir süreye bağlılık söz konusu değildir.

Bağımsız Çalışan Hekim ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Boyutu Hekim ile hasta arasındaki sözleşmeye “tedavi sözleşmesi” veya “hekimlik sözleşmesi” adı da verilmektedir. Buna göre, hekimlik sözleşmesi ile hekim, tıbbi müdahalede bulunmak; hasta ise bunun karşılığında ücret ödeme yükümlülüğü altına girmektedir. Hasta ile hekim arasındaki ilişki “eser sözleşmesi” şeklinde de olabilir. Nitekim diş protezlerinde ve estetik operasyonlarda sözleşmenin bu tür olduğu kabul edilmektedir. Hasta ile hekim arasındaki sözleşmenin mutlaka yazılı olması gerekmediği gibi, zımni (örtülü) dahi olabilir. Hastanın hekime başvurması ve hekimin hastaya tıbbi müdahalede bulunmayı kabul etmesiyle beraber sözleşme ilişkisi kurulmuş olur.

Bağımsız Çalışan Hekim ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Boyutu Acil hallerde veya ameliyatın genişletilmesinin gerektiği hallerde, sözleşme ilişkisi kurulması mümkün olmadığından, “vekâletsiz iş görme” bulunduğu kabul edilir. Sözleşme gereği yapılan teşhis veya tedaviye yönelik tıbbi müdahale, kişinin kişilik hakkı kapsamına yer alan vücut bütünlüğü ve sağlığına yönelik müdahale teşkil ettiği için, sözleşmeye aykırı davranış aynı zamanda haksız fiil teşkil eder. Böylece aynı anda hem sözleşmeden doğan, hem sözleşme dışı (haksız fiil) sorumluluk söz konusu olur. Hasta bunlardan istediğine dayanarak, tazminat talebinde bulunabilir.

Bağımsız Çalışan Hekim ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Boyutu Hekimle hasta arasında bir sözleşme ilişkisi yoksa “haksız fiil” hükümleri esas alınabilir. Hekimle hasta arasında sözleşme ilişkisi olmamasına örnek olarak, tıbbi müdahalenin özel hastanede yapılması ve sözleşmenin özel hastane işleticisi ile hasta arasında kurulması durumunda söz konusu olabilir. Bu takdirde hasta ile hekim arasındaki sorunlar haksız fiil hükümleri esas alınarak çözümlenebilir. Esasen, hekimin meslek kurallarına aykırı her davranışında bir hukuka aykırılık vardır ve arada sözleşme varsa, bu aykırılık sözleşmeye aykırılık; sözleşme yoksa haksız fiil sorumluluğu oluşturur.

Özel Hastane ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Boyutu Hastane özel hastane niteliğinde ise sözleşme ilişkisi hastane ile hasta arasında kurulmuş olur. Tedaviyi yürüten hekim veya yardımcı personel sözleşmenin tarafı olamazlar. Dolayısıyla hasta doğrudan doğruya hekim ile değil, hastane ile muhatap olur. Hekim ise hastane adına hastaya tedavi sunan kişi durumundadır. Yargıtay da hasta ile özel hastane arasında bir sözleşme ilişkisinin kurulduğunu, hastanenin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk kapsamına girdiğini belirtmektedir. Bu durumda, hekimin sorumluluğu haksız fiil sorumluluğudur ve haksız fiilden dolayı meydana gelen zararlardan ötürü ilgili hekim veya personel tazminat sorumlusudur.

Özel Hastane ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Boyutu Özel hastanede hasta ile hastane arasında kurulan sözleşmeye “hastaneye kabul sözleşmesi” adı verilmektedir. Bu sözleşmede tıbbi tedavinin yanı sıra yemek ve yatma gibi hizmetler de sunuluyorsa, bu tür sözleşmeye “hastaneye tam kabul sözleşmesi”; buna karşılık tıbbi tedavi dışındaki hizmetler ayrı bir sözleşmeye konu oluyorsa, tıbbi müdahaleye ilişkin sözleşmeye “hastaneye bölünmüş kabul sözleşmesi” adı verilmektedir. Özel hastanelerde gerçekleştirilen tıbbi müdahalelerden dolayı sorumluluk, kural olarak tıbbi müdahaleyi gerçekleştirilen sağlık personelindedir. Ancak ayrıca hastanenin sorumluluğu da söz konusu olabilir. Hastane, çalıştırdığı personelin seçiminde gerekli özeni göstermemesi nedeniyle sorumlu tutulabilir.

Özel Hastane ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Boyutu Ceza hukuku açısından ise “şahsi sorumluluk” geçerlidir. Özel hastanelerde gerçekleşen kusurlu tıbbi müdahaleler bakımından devletin herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. Ancak devletin bu kuruluşları denetim ve gözetim yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğün gereği gibi veya hiç yerine getirilmemesinden kaynaklanan bir zarar varsa, devlet bu zarardan dolayı sorumlu tutulabilecektir.

Kamu Hastanesi ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Boyutu Kamu hastanesine müracaat eden hasta ile hastane arasındaki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Burada hasta kamu hizmetinden yararlanan kişi durumundadır. Bu bakımdan kamu hastanelerinde yapılan tıbbi müdahalelerden doğan zararlar açısından sorumluluk özel hukuk kurallarına değil, kamu hukuku esaslarına göre belirlenmelidir. Kamu hastanelerinde sözleşme ilişkisi değil, idare hukuku ilişkisi söz konusu olmaktadır. Ancak sağlık personelinin kamusal görev yetkisini ciddi bir şekilde aşarak hareket etmesi durumunda hukuk mahkemesinde aleyhinde dava açılabilmektedir.

Kamu Hastanesi ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Boyutu Keza kamu görevlisi olan sağlık personelinin tıbbi müdahaleyi gerçekleştirirken kamu görevini yerine getirmediği hallerde de dava kamu görevlisi aleyhine açılmalıdır. “Hizmet kusuru”, idarenin herhangi bir kamu hizmetini kurmasında veya işletmesinde meydana gelen kusurdur. Bunun dışında bizzat kamu personelinin kusuru da söz konusu olabilir ki, bu kusur, görevle ilişkili olmayan veya dolaylı biçimde görevle ilişkili olan kusurdur. Bu kusur türüne ise “kişisel kusur” adı verilmektedir.

Görevli Yargı Yeri Kamu görevlisi olmayan, diğer bir ifadeyle kendi muayenehanesinde veya bir özel hastanede çalışan sağlık personelinin hatalı tıbbi müdahaleleri ile ilgili açılacak tazminat davalarının adli yargıda açılması gerekir. Buna karşılık, kamu görevlisi olan sağlık personeli bakımından özel hükümler düzenlenmiştir. Kamu hastanelerinde çalışan personelin çoğu kamu görevlisi statüsündedir. Devlet Memurları Kanununun 36. maddesinde bu kanuna tabi çalışan memurların sınıfı belirlenmiş ve bu maddenin III. fıkrasında “Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri” sınıfı açıklanmıştır. Bu nedenle, kamu hastanesine müracaat eden bir hasta ile hastane ve/ veya sağlık personeli arasında bir sözleşme ilişkisi söz konusu olamamaktadır. Hastane ile hasta arasında bir kamu hukuku ilişkisi ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla tıbbi müdahaleden doğan zararlarla ilgili olarak idare hukuku kuralları uygulanacaktır.

Görevli Yargı Yeri Özel hastanelerde gerçekleştirilen tıbbi müdahalelerden dolayı, hastane işleticisinin sorumluluğu gibi, kamu hastanelerinde gerçekleştirilen tıbbi müdahalelerden dolayı da tazminat sorumluluğu devlete aittir. Bu itibarla, tazminat davası iradeye karşı açılacak, ancak idare sorumlu olan sağlık personeline rücu edebilecektir. Ancak bu durum sağlık personelinin şahsi sorumluluğu engelleyici nitelikte değildir. Ceza hukuku açısından ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi gereğince, suç oluşturan eylemi gerçekleştiren sağlık personeli bizzat sorumlu tutulacaktır. Ancak bu açıdan da idarenin kusuru bulunduğu takdirde, hastane yöneticilerinin de cezai sorumluluğu söz konusu olabilecektir.

Görevli Yargı Yeri Kamu görevlisi sağlık personeli hakkında kişisel kusur iddiasıyla hukuk mahkemesinde dava açılması durumunda inceleme yapmalı, bu bağlamda tarafların tüm delilleri toplanıp değerlendirilmeli, idarenin hizmet kusuru dışında, hekimin hizmette ayrılabilen kişisel kusur oluşturabilecek davranışları bulunup bulunmadığı araştırılarak verilecek sonuca göre karar verilmelidir. Zira idare aleyhine dava açılabilmesi, eylemin hizmet kusurundan kaynaklanmış olması koşuluna bağlıdır. Kamu hastanelerinde özel ücret karşılığında yapılan tıbbi müdahalelerde sorumluluk kime ait olacaktır? Bu durumda genel kurallar gereğince, sorumluluğun yöneltileceği özne bizzat hekim değil, idare olacaktır. Hekim ise ancak kişisel kusur halinde sorumlu olacaktır.

Görevli Yargı Yeri SGK kapsamındaki hastaların veya kamu görevlisi olan hastaların, özel hastanelere başvurmaları durumunda, tıbbi müdahalelerden kaynaklanan zararlar bakımından idarenin sorumlu tutulup tutulamayacağı? Bu durumda genel kurallara göre, tıbbi müdahaleyi yapan hekimin kamu görevlisi olmaması ve hastanenin de özel hastane niteliğinde olması dolayısıyla özel hastanenin sorumlu olacağı söylenebilir. Ancak idare hukukuna göre hizmetin asıl sahibinin idare olması ve esasen kamu hizmeti ile idare arasındaki ilişkinin devam ettiği, özel hastanedeki personelin de idare adına faaliyette bulunduğu, bu durumda sorumluluğun yine idareye ait olacağı da kabul edilmektedir.

Görevli Yargı Yeri Tıbbi müdahalenin yapıldığı hastane, hekimi istihdam eden hastane olmasa bile hastane, meydana gelen zararlardan sorumlu olur. Bu durumda hasta ile hekim arasında doğrudan doğruya; sağlık tesisi ile de hekim vasıtasıyla vekalet ilişkisi kurulmuştur. Hastane, hekimin yapacağı tedavinin istenen biçimde sonuçlanacağının, bu konudaki tüm olanakları sağlayacağını vekâleten kabul etmektedir. Bu durumda hekimin tedavi hatasından da meydana gelse, zarardan hastane de hekimle birlikte sorumludur.

Görevli Mahkeme Bağımsız çalışan hekimler bakımından; tazminat davalarında, tazminat miktarına göre sulh veya asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Özel hastaneler bakımından; özel hastaneler şirket statüsünde bulunduğundan ve ticari faaliyet yaptıklarından görevli mahkeme ticaret mahkemesidir. Kamu hastaneleri bakımından; HMK çerçevesinde kamu hastanelerinde meydana gelen yanlış tanı ve hatalı tıbbi uygulamalardan kaynaklanan ölüm dâhil her tür cismani zararla ilgili maddi/ manevi tazminat davalarında asliye hukuk mahkemelerinin görevli olacağına ilişkin düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinden, bu davalar da idari yargıda görülecektir.

Tazminat Sorumluluğu Hatalı tıbbi müdahale nedeniyle hekimin, cezai ve idari sorumluluğunun yanı sıra, tazminat sorumluluğu da söz konusu olabilir. Esasen sağlık personeli bakımından daha önemli olan sorumluluk türü, tazminat sorumluluğudur. Zira taksirle öldürme ve yaralama nedeniyle, sağlık personelinin cezaevine girme ihtimali çok düşüktür. Buna karşılık, tazminat sorumluluğu çok daha etkili bir sorumluluktur. Tazminat kural olarak hastaya ödenir. Ancak hastanın ölümü halinde hastanın geride kalan yakınları da tazminat talep edebilir.

Özel Hukukta Tazminat Sorumluluğu Sağlık personelinin hatalı tıbbi uygulama nedeniyle sorumluluğu esas itibariyle iki nedene dayanır: Sözleşme veya haksız fiil. Kural olarak sorumluluk sözleşme sorumluluğudur. Bununla beraber, bir sözleşmenin olmadığı hallerde, haksız fiil sorumluluğu da söz konusu olacaktır. Bu nedenle, hasta sağlık personeline dava açacağı zaman, sözleşme veya haksız fiile dayanabilir. Sözleşmenin varlığı halinde de sağlık personelinin eylemi aynı zamanda bir suç oluşturuyorsa, haksız fiil sorumluluğu söz konusu olabilir. Sözleşme ve haksız fiil hükümleri dışında, vekâletsiz iş görme kuralları da uygulama alanı bulabilir.

Tazminat Sorumluluğunun Şartları Tazminat sorumluluğunun şartları şunlardır: a) Hukuka aykırılık b) Kusur c) Zarar d) Nedensellik bağı

a) Hukuka aykırılık Bir sözleşme ilişkisinin varlığı durumunda hukuka aykırılık, sözleşmenin ihlali şeklinde kendisini gösterir. Buna karşılık haksız fiil ilişkisindeki hukuka aykırılık, başkalarının gerek mal varlığı gerekse şahıs varlığı değerlerine zarar vermeyi yasaklayan bir hukuk normunun ihlalini ifade eder.

b)Kusur Kusur, kast veya ihmal şeklinde ortaya çıkabilir: Kast, özellikle endikasyon bulunmayan hallerde, ücret alabilmek amacıyla hareket ediyorsa, hekimin sorumluluğu kasttan dolayı olacaktır. İhmal ise, özen eksikliği anlamına gelmektedir. İhmalin belirlenmesinde, somut olayın şartları ile ortalama bir hekimin göstermesi gereken özen esas alınır. İhmalin değerlendirilmesinde, tıbbi müdahalenin zorluğu ve tehlikesi de gözetilir. Ancak ihmalin tespitinde, hekimin kişisel mazeretleri göz önünde tutulmaz.

c)Zarar Sözleşme ihlaline veya haksız fiile rağmen bir zarar meydana gelmemişse, artık hekimin sorumluluğuna da gidilemez. Zarar, maddi veya manevi zarar şeklinde gerçekleşebilir. Haksız fiil halinde, doğrudan zararlar tazmin edilirken, yansıma zararlar (yakınların etkilenmesi gibi) tazmin edilemez. Dolaylı zararlar ise tazmin edilebilir. Yansıma zararların tazmin edilememesi kuralının iki istisnası vardır: Destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat.

d) Nedensellik Bağı Sözleşmenin ihlali veya haksız fiil ile meydana gelen zarar arasında bir neden‐ sonuç ilişkisinin kurulabilmesi gerekir. Hekimin sadece özen yükümlülüğünü ihlal etmesi sorumlu tutulması için yeterli değildir. Bu yükümlülük ihlalinin hastanın yaralanmasına veya ölümüne yol açmış olması gerekir.

Tazminat Türleri Tazminat sorumluluğunun söz konusu olduğu hallerde hekim, hastasına tazminat ödemek durumunda kalabilir. Tazminat miktarının belirlenmesi bakımından hekimin sorumluluğunun kaynağının, sözleşmeye veya haksız fiile dayanmasının önemi yoktur. Tıbbi uygulama hataları nedeniyle ödenecek tazminat, uygun miktarlarda olması gerekmektedir. Hekimin kusurlu bulunması durumunda ödeyeceği iki türlü tazminat söz konusu olabilir: a) Maddi tazminat b) Manevi tazminat

a)Maddi Tazminat Hastanın hatalı tıbbi müdahale nedeniyle uğradığı zararların başında maddi zararlar gelir. Bu zararların karşılanması amacıyla ödenen tazminata da maddi tazminat adı verilir. Maddi tazminata hastanın hatalı tıbbi müdahale nedeniyle yapmak zorunda kaldığı harcamalara karşılık olarak hükmedilir. Hastanın ölümü halinde, destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilir. Bu tazminatı, hastanın çocukları, eşi, anne ve babası talep edebilir.Yetişkin çocukların bu tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Destek, hizmet şeklinde de olabileceğinden, örneğin bir ev hanımının ölümü durumunda da yakınları destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir.

a)Maddi Tazminat Hasta, tedavi nedeniyle ödediği giderleri hekimden tazminat olarak talep edemez. Zira bu giderler hastanın tedavisi için yapılması zorunlu giderlerden olup, hastanın başka sağlık tesisine de başvurması halinde yapacağı giderlerdir. Hasta uğradığı bedeni zararlar için de tazminat talep edebilir. Bedeni zararlar kalıcı veya geçici olabilir. Kalıcı bir sakatlık halinde, “güç kaybı tazminatı” talep edilebilir. Tazminat miktarının belirlenmesinde bilirkişinin yardımından yararlanılabilir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesabında ortaya çıkan miktardan belirli bir ıskonto yapılmalıdır. Bunun nedeni, tazminatın sermaye olarak belirlenmesidir. Türkiye’ de çalışan hekimlerin büyük çoğunluğu kamu görevlisi olduğundan, açılan tazminat davaları ağırlıklı olarak idare mahkemelerinde ve tam yargı davası şeklinde açılmaktadır.

b)Manevi Tazminat Hatalı tıbbi müdahale nedeniyle meydana gelen manevi zararları karşılamaya yönelik olarak hükmedilecek tazminata “manevi tazminat” adı verilmektedir. Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Manevi zarar, kişinin kişilik değerlerinde, manevi değerlerinde meydana gelen eksilmedir. Bu tür zarar, kişilerin ruhsal durumunda olumsuz etkiye neden olur. Kişinin hatalı tıbbi müdahale nedeniyle çektiği acılar da manevi zarar kapsamındadır.

b)Manevi Tazminat Manevi tazminat zarara uğrayanda bir huzur duygusu verilmeli, ruhi ıstırabın dindirilmesini amaç edinmelidir. Esasen manevi tazminatın fonksiyonu bu noktada toplanmaktadır. Manevi tazminatın hesaplanmasında, ülkenin ekonomik koşulları, paranın alım gücü, tarafların mali ve içtimai durumları, davalıların eyleminin niteliği ve atfedilen kusur oranı, davacılarda yaratılan elem ve ıstırabın ağırlığı ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin tüm ilke ve kurallar nazara alınmalıdır.

İspat Yükümlülüğü Uygulama hatası nedeniyle açılan tazminat davalarında sözleşmeye aykırılığın, haksız fiile dayalı taleplerde hukuka aykırılığın, zararın ve nedensellik bağının ispatı hasta tarafından yapılmalıdır. Bunların ispat yükü, hastaya düşmektedir. Hastanın hekimin kusurunu ispatlaması gerekmez, zira hekimin kusurlu olduğu varsayılmaktadır. Dolayısıyla, hekimin kusursuz olduğunu ispatlaması gerekir. Haksız fiile dayalı sorumlulukta ise hasta, hekimin kusurunu da ispatlamalıdır. Ancak meslek kurallarına aykırılık, kusurun varlığı konusunda bir karine oluşturduğundan, hastanın meslek kurallarına aykırılığı ispatlaması yeterli olacaktır. Hekim ise sorumluluktan kurtulabilmek için bu karineyi çürütmelidir.

Zamanaşımı Vekâlet sözleşmesine dayalı olarak hekimin sorumluluğu söz konusu olduğunda, zamanaşımı süresi beş yıldır. Bu süre zararın varlığının öğrenildiği andan itibaren başlar. Zararın varlığının öğrenilmesi zamanaşımının başlaması için yeterli olup, ayrıca zararın kapsam ve miktarının öğrenilmesi, zamanaşımının başlaması için bir koşul olarak aranmamaktadır. Haksız fiil sorumluluğu durumunda zamanaşımı süresi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Fakat haksız fiil ceza kanununa göre suç oluşturuyor ve ceza kanunu daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüyorsa, dava zamanaşımı süresi, ceza zamanaşımına tabidir. Hekim ve özel sağlık kuruluşu aleyhine dava açılacaksa dava açma süresi, iki ve on yıllık zamanaşımına tabidir.

İdare Hukukunda Tazminat Sorumluluğu İdare hukukunda tazminat sorumluluğu denilince, hizmet kusuru nedeniyle idarenin tazminat sorumluluğu anlaşılır. Hizmet kusuru teşkil eden haller; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesidir. Kişisel kusur hallerinde ise, yani kamu personelinin zarar verici eyleminin hizmetle hiçbir ilgisi yoksa veya kasıtlı işlenmişse ya da suç oluşturuyorsa, artık idarenin tazminat sorumluluğu değil, kamu personelinin şahsi tazminat sorumluluğu söz konusu olacaktır. İdare hukukunda kural sorumluluk şekli “kusur sorumluluğu” dur. Buna karşılık kan ürünlerinden, olağanüstü tıbbi yöntemlerden, bir kamu görevlisinin mesleki riskinden dolayı üçüncü kişi konumundaki bir yakınının zarar gördüğü hallerde, mesleki risklerden ve idarenin geçici işbirlikçilerinin uğradığı zararlardan “kusursuz sorumluluk” da kabul edilmektedir.

Tazminat Şartları Genel olarak idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran eylemin idareye yüklenebilir olması, zararlı sonuç ile eylem açısından doğrudan doğruya bir nedensellik bağının bulunması zorunludur. a) Zarar b) Kusur c) Nedensellik bağı

a)Zarar İdare hukukunda zarar, kişinin maddi veya manevi varlığında ortaya çıkan kayıp ve eksikliklerdir. Zarar, maddi veya manevi olabilir. Zararın niteliklerini aşağıdaki başlıklar altında toplamak mümkündür: Zarar, gerçek ve kesin olmalıdır. Muhtemel zararlar nedeniyle tazminat söz konusu olamaz. Zarar, özel olmalıdır. Herkese yönelik kamusal yükler, zarar olarak kabul edilemez. Zarar, para ile takdir edilebilir olmalıdır.

a)Zarar Zarar, maddi veya manevi nitelikte olabilir. Maddi zarar; ölüm nedeniyle oluşan zarar ve yaralama nedeniyle oluşan zarar şeklinde iki kategoride incelenebilir. Ölüm nedeniyle oluşan zararlar; tedavi giderleri, cenaze giderleri ve destekten yoksun kalma zararıdır. Yaralama nedeniyle oluşan zararlar ise; tedavi giderleri, çalışma gücünün azalması veya yok olmasından kaynaklanan zararlar ile ekonomik gelişmenin zorlaşmasından kaynaklanan zararlardır. Manevi zarar; ölüm nedeniyle oluşan zarar ve yaralama nedeniyle oluşan zarar olmak üzere iki kategoride incelenebilir. Bir yakınının ölümü nedeniyle duyulan acı ve üzüntü, ruhsal sıkıntılar manevi tazminatın konusunu oluşturur. Yaralama nedeniyle, vücut yapısı ve görüntüsü bozulan kişinin duyduğu acı, ıstırap ve üzüntü nedeniyle bir zarar olabilir.

b) Kusur İdarenin bir hizmet kusuru söz konusu olmalıdır. Hizmet kusuru değil de kişisel kusurun bulunduğu hallerde, idarenin değil, bizzat sağlık personelinin sorumluluğu söz konusu olacaktır. Suç niteliğindeki eylemler ile kötü niyetli eylemlerde kişisel kusurun kabul edilmektedir.

c)Nedensellik bağı İdarenin eylemi ile meydana gelen zarar arasında bir bağ yoksa, idarenin tazminat sorumluluğu doğmayacaktır. Nedensellik bağı, zarar gören tarafından ispat edilmelidir. Bir haklı sebebin varlığı, beklenmeyen halin söz konusu olması veya zarar görenin kendi kusuru ile veya üçüncü kişinin zararın doğmasına sebebiyet verdiği hallerde nedensellik bağının kesildiği kabul edilmektedir.

İspat Yükümlülüğü Zarara uğrayan hasta, idarenin kusurlu olduğunu ispat etmek zorundadır. Ancak, kamu hastanelerinde tedavi gören hastaların normal tıbbi müdahale nedeniyle uğradıkları zararlarda idarenin kusurlu olduğu yönünde bir karine vardır. Dolayısıyla böyle bir durumda, davalı idare kendisine yüklenilebilecek bir kusur olmadığını ispatlamalıdır.

Rücu Kamu görevlisi olan sağlık çalışanı nedeniyle devletin ödemek durumunda olduğu tazminat, kusuruyla bu zarara neden olan kamu görevlisinden istenebilir. Buna “rücu” adı verilmektedir. Özel sağlık kuruluşları da kendi çalışanlarının kusuru nedeniyle tazminat ödemek durumunda kaldıklarında, ödediği tazminat için çalışanına rücu edebilir.

Rücu Kamu kurumu, ödemiş olduğu tazminat için, kusurlu görülen kamu görevlisine, tazminatı ödemesi için bir yazı gönderir. Kamu görevlisi bu tazminatı ödemediği takdirde, kamu kurumu, adli yargıda dava açarak bu tazminatı talep eder. Kurumun, tazminatı doğrudan talep veya maaştan kesme gibi bir hakkı bulunmamaktadır. Kurum, rücu yönündeki talebini, hasta hakkında verilen tazminat kararının kesinleşmesini izleyen iki yıl içinde gerçekleştirmelidir.

Rücu Davanın, hem kurum hem sağlık personeline açılmış olması ve fakat sadece kurum hakkında tazminata hükmedilmiş olması ve sağlık personeli hakkında ret kararı verilmiş olması, bu kararında davacı tarafından temyiz edilmemiş olması, ödenen tazminatın rücuan istenmeyeceği anlamına gelmez. Bu durum, sağlık personeli hakkında kazanılmış hak oluşturmaz.