E ğ itim-Ö ğ retim Yılı II. Dönemi Müzik Dersi Performans Görevi Konu : Telli-Yaylı Türk Halk Çalgıları Hazırlayanlar : 9-L 2. Grup Lihan İlhan Semanur Çakır Esra Çoruk İpek Nur Tokaylı Sema Nur Ünver Ceren Camcı
Kemençe KARADENİZ KEMENÇESİ Kemençe, rebap, keman türü yaylı çalgılarla akraba olduğu sanılan, bir yay yardımıyla çalınan üç telli geleneksel halk çalgısının adı olup, klasik kemençe ile karıştırılmasını önlemek amacıyla Karadeniz kemençesi olarak da adlandırılmaktadır.
Kemençe Karadeniz kemençesi temel müzik aleti olduğu özellikle Ordu, Giresun, Gümüşhane, Trabzon, Rize, Artvin, Samsun, Bayburt, Sivas'ın iç Karadeniz bölgesinde kalan yerlerde kullanılmaktadır.
“ Karadeniz kemençesi ”nin standart ölçülerinden söz etmek güçtür. Ama günümüzde, uzmanların ve profesyonel yorumcuların kullandığı “kemençe”ler genellikle 56 cm uzunluğundadır. Kenarları dik ve sırtı düz olan gövde çoğunlukla erik veya ardıç ağacından yapılır. Köknar veya ladinden yapılan göğüs oldukça incedir. Tellerin eşikle iletilen basıncına dayanabilmesi için göğüs bölümüne, boylamasına bir çıkıntı yapılarak kubbe şeklinde form verilir. Burgular, oldukça küçük olup, burguluğa ön taraftan girer. Teller tuşa çok yakındır. Çünkü “Karadeniz kemençesi”, tellerin üzerine parmak uçlarıyla basılarak çalınır. Kemençe
Kemençenin akordu genellikle 4'lü aralıklarla yapılır. Karadeniz kemençesinin en büyük özelliği ise paralel ses çıkartmasıdır.(4'lü paralel). Yaklaşık "1" oktav civarında ses sahası vardır. Kemençe Bunlardan başka Azeri Kemençesi denilen bir çalgı daha vardır. Bu çalgının gövde kısmı kabak kemaneden daha büyüktür. Bir de Tırnak Kemençe denilen bir çalgı vardır ki, klasik kemençe ile aynı yapıdadır. "3" tellidir. Özellikle Batı Karadeniz, İnebolu-Kastamonu, Çankırı'da ve Antalya yörükleri tarafından kullanılır.
KEMENÇE İSTANBUL KEMENÇESİ İstanbul Kemençesi (Klasik Kemençe), klasik Türk müziğinde kullanılan, tırnak ile çalınan, yaylı çalgılardan biridir.
Kabak Kemane KABAK KEMANE
Kabak Kemane Kabak kemane, Türk Halk Müziği'ndeki telli, yaylı ve deri kapaklı sazların tek örneğidir. Menşei Orta Asya'ya dayanmaktadır. Kabak kemane, Türkiye’de özellikle Batı Anadolu’da Ege Bölgesi’nde yaygın olarak kullanılan bir sazdır. Kabak, kabak kemane, rebap (Güneydoğu Anadolu’da rubaba, Hatay yöresinde hegit) ve ıklığ gibi adlar ile bilinmektedir. Orta Asya Türkmenlerinin Gijek adını verdiği ve Azerbaycan halk müziğinde Kemança adıyla kullanılan çalgı da aynı köktendir. Gövdesi kabak veya hindistan cevizi, göğsü deri, iki veya üç telli olan bir halk çalgısıdır. Yörelere göre farklılık gösterir.
Kabak Kemane Su kabağı sap kısmından 1/3 oranında kesilir. Bu bölüme tekne adı verilir ve üzeri eskiden tavşan, günümüzde ise yürek zarı ile kaplanır. Tekne çapı yaklaşık cm arasındadır. Tekneden sonra sap ve burgular gelir. Gövdenin en alt kısmında, çalgıcının kabak kemaneyi dizine dayayıp çalması için demir çubuk vardır. Bu çubuk aynı zamanda kabak ile sapın birbirini tutmasını da sağlar.
Kabak Kemane Kabak kemane perdesiz bir çalgı olduğu için her türlü kromatik ve komalı ses elde edilebilir. Ses genişliği, 2,5 oktavdır. Kabak kemane yapılırken su kabağı yukarı doğru incelen boğum altından kesilir ve üzerine yürek zarı veya deri geçirilir. Daha sonra kabağa ağaçtan sap (kol) monte edilir. Kabak kemanenin aslı üç telli olup, daha geniş ses elde etmek için daha sonraları dördüncü bir tel ilave edilmiştir. Kabağın çapının büyük veya küçük olması elde edilecek sesin tiz veya pes olması sonucunu doğurur. İki eşik arası (üst ve alt eşik) normal şartlarda cm. uzunluğunda olmalıdır. Ancak derinin az veya çok gergin olması bu uzaklığın değişmesinde etkendir. Şu anda kemanede normal bağlama telleri (çelik ve sırma) kullanılmaktadır. At kılıfından yapılmış yay ile çalınır. İyi, kaliteli ve gür ses elde etmek için kıllar üzerine reçine sürülür. Akordu ise re-la-re-sol'dür.
Iklı ğ IKLIĞ Eskiden Türkler'in kullandığı yaylı bir çalgıdır. "Iklığ" sözcüğü, "yay" anlamındaki "ık" sözcüğünden türemiştir.
Iklığın yarım küre biçimindeki gövdesinin yapımı için kaplumbağa kabuğu (bağa), sukabağı ya da hindistancevizi kullanılırdı. Gövdeye tutturulmuş uzun bir tahta sapı, sapın ucunda datel sayısınca akort burgusu vardı. Telleri at kılından ya da hayvan bağırsağından yapılan ıklığ tek telli olabildiği gibi iki ya da üç telli de olurdu. Gövdenin göğüs denen ön bölümüne ince bir deri (çoğunlukla da balık derisi) gerilir, teller bu göğüs üzerinde yer alan, kemik ya da tahtadan yapılma, köprü biçimindeki eşiğin çentiklerinden geçer ve gövdenin altına bağlanırdı. Iklı ğ
Çalınırken ıklığın gövdesi iki diz arasına sıkıştırılır, sapı ise sol elle diklemesine tutulurdu. Bazı boylar, bu çalgıya İran kültürünün etkisiyle kemençe adını verirken bazıları ise kopuz, gıcak, kıcak ya da kıyak sözcüklerini kullanmaktadır.
Rebab
Rebab yayla çalınır. Türklerin kullandığı en eski yaylı sazlardandır. Rebabın gövdesi Hindistan cevizi kabuğundan yapılır. Tel sayısı bir ile beş arasında değişir, ama çoğunlukla üç tellidir. Yuvarlak sap gövdeye üsten girip alttan çıkar. Sapın gövdeden çıkan uzantısı bir tür dayama çubuğudur. İki diz arasında sapı yere dik olacak şekilde tutularak çalınan Rebabın ses alanı iki veya bir buçuk sekizliği kapsar.
Kaynakça