Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

DİNAMİK ETKİLER.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "DİNAMİK ETKİLER."— Sunum transkripti:

1 DİNAMİK ETKİLER

2 ENTEGRASYONUN DİNAMİK ETKİSİ
Dinamik analizler, entegrasyonların zamanla ortaya çıkardığı ekonomik etkileri konu almaktadır. Statik analizler incelenirken veri setine atılıp sabit olarak kabul edilen teknoloji, talep, verimlilik, rekabet düzeyi gibi parametreler zaman içinde değişmekte, değişen bu parametreler ülke ekonomileri üzerinde önemli etkilerde bulunmaktadır.

3 ENTEGRASYONUN DİNAMİK ETKİSİ
Entegrasyonların dinamik etkilerinin doğmasına neden olan en önemli parametre; piyasa ölçeğinin büyümesi gelişen rekabetin ekonomileri verimli olmaya zorlayan gücüdür.

4 ENTEGRASYONUN DİNAMİK ETKİSİ
Dinamik etkiler, kaynak dağılımı ve ticaret hadleri etkilerinin aksine, hemen ortaya çıkmamakta, orta veya uzun dönemde oluşmaktadır. Teknolojik gelişme, yaparak öğrenme, rekabet ve yatırım artışı, istihdam gibi dinamik etkiler ekonomik büyümeyi doğrudan değiştiren parametrelerdir . Ancak tüm bu gelişmelerin uyardığı ölçek ekonomileri ayrıca incelenmelidir.

5 ENTEGRASYONUN DİNAMİK ETKİSİ
Dinamik etkilerin, ekonomik büyümeyi sağlayan ve hızlandıran etkiler olduğu söylenebilir. Ekonomik büyüme ise ülkelerin refah düzeylerini ve kişi başına düşen milli geliri değiştirmektedir.

6 ENTEGRASYONUN DİNAMİK ETKİSİ
Bu faktörlerin yol açtığı dinamik süreç, entegrasyona üye olan ülkelerin yanında, üçüncü ülkelerin refahlarını da etkilemektedir. Entegrasyon sağlayan ekonomilerin büyümesi, üye ülkelerle ticaret yapan ya da siyasi olarak yakın olan üçüncü ülkelerin ekonomilerini olumlu yönde değiştirmektedir. Dinamik etkilerin refah üzerindeki olumlu etkilerine rağmen, bu etkilerin büyüklüklerini tahmin edebilmek kolay değildir

7 ENTEGRASYONUN DİNAMİK ETKİSİ
Ekonomik entegrasyonların neden olduğu büyüme ile piyasa büyüklüğü arasındaki ilişkiyi ; —Firma davranışlarından kaynaklanan ölçek ekonomileri, —Teknolojik ve örgütsel gelişme, uzmanlaşma, endüstri içi ticaretten kaynaklanan ölçek ekonomileri, —Daha rekabetçi bir piyasa yapısı, —Dış ticaretten kaynaklanan risk ve belirsizliğin azalması olmak üzere dört ana başlık halinde toplamıştır.

8 ENTEGRASYONUN DİNAMİK ETKİSİ
Klasik Dış Ticaret Teorisi’nin etkisinde kalan Entegrasyon Teorisi’nin ilk aşamalarında dinamik etkiler fazla incelenmemiş, Avrupa Birliği’nin genişlemesi ve diğer entegrasyonların yarattığı büyük piyasalar konuyu daha sonra ilgi çekici hale getirmiştir.

9 ENTEGRASYONUN DİNAMİK ETKİSİ
Dinami etkiler Yeni Ticaret Teorisi (“New Trade Theory'’'') olarak da adlandırılmaktadır. Yeni Ticaret Teorisi’nde ilk olarak, Klasik Öğreti’de yer alan ölçeğe göre sabit getiri ve tam rekabet varsayımları terk edilmiş, ölçeğe göre artan getiri ve eksik rekabet varsayımları kabul edilmiştir. İkinci olarak ekonomik görüşlerin ana noktası büyüme-kalkınma kavramlarına doğru kaymıştır . Yeni teorilere göre üretimde uzmanlaşma, tümüyle tarihi bir tesadüften ibarettir ve bu tesadüf sonucunda uzmanlaşma bir kez oluştuğunda dış ticaretten kazançlar başlamaktadır

10 ENTEGRASYONUN DİNAMİK ETKİSİ
Dinamik modeller beklenti ve davranışlara duyarlıdır. Ekonomik davranışların dinamik modelleri, zamana bağlı olarak ortaya çıkan gecikmelerden ve bu gecikmelere ekonomik birimlerin verdiği tepkilerden etkilenmekte, bu birimlerin (ajanların) davranışları sonucunda ortaya çıkmaktadır . Sonuç olarak talep, dinamik modellerin önemli belirleyenlerindendir. Aksak rekabet koşullarında tüketici talebi davranış ve beklentiler; üretim faktörlerine olan talepse teknolojik dinamikler tarafından belirlenmektedir.

11 ENTEGRASYONUN DİNAMİK ETKİSİ
Entegrasyonların dinamik etkilerini birbirinden ayırmak olanaklı olsa da, bu ayrımın kesin çizgileri bulunmamaktadır. Dinamik etkiler; Teknolojik Gelişme, Yaparak Öğrenme, Rekabet Artışı, Yatırım Artışı, Araştırma Geliştirme Faaliyetleri İstihdam Etkilerinden oluşmaktadır

12 DİNAMİK ETKİSİ 1- Teknolojik Gelişme
Teknolojinin büyüme üzerinde kalıcı etkileri bulunmaktadır . Uzun dönemli ekonomik büyümenin en önemli kaynağı bilgi altyapısının, dolayısıyla teknolojinin sürekli gelişmesine dayanmaktadır.

13 Teknolojik Gelişme Bu anlamda üretim bilgisi olarak niteleyebileceğimiz teknoloji, büyüme dinamiklerini harekete geçirmekte, verimlilik artışına neden olmaktadır. Kısaca, teknoloji ve verimliliğin birbiriyle eklemleştiğı söylenebilir. Dış ticaret artışı, teknoloji ve verimliliği uyarmakta, uyarılan bu parametreler ise büyümeyi hızlandırmaktadır.

14 Teknolojik Gelişme Uluslararası ticaret, teknoloji transferine, teknolojiyi içselleştirmeye ve ülkenin kaynak kullanım etkinliğine pozitif bir katkı sağlamakta; dolayısıyla da gelişmekte olan ülkelerin verimlilik artışına önemli bir etki yapmaktadır.

15 Teknolojik Gelişme Entegrasyonlardan kaynaklanan dış ticaret artışı, teknolojiyi çeşitli yönlerden etkilemektedir: Ticareti yapılan ileri teknoloji ürünü malların üretim fonksiyonu, ithalatçı ülke tarafından öğrenilip kullanılabilmektedir. Özellikle entegrasyona üye ülkelerin firmaları arasında artan ortaklıklar teknolojinin yayılmasını sağlamaktadır. Örneğin gümrük birliği kurulduktan sonra Türk Otomotiv Sanayiinin gösterdiği ivme, yabancı ortaklıklar nedeniyledir. Ticareti yapılan hizmetler ve doğrudan sermaye yatırımları nedeniyle ihracatçı ülkeden ithalatçı ülkeye gelen kalifiye işgücü, beşeri sermayenin gelişmesini ve yeni teknolojilere adaptasyonunu sağlamaktadır. Dış ticaret nedeniyle ülke içinde artan sermaye birikimi, Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine ayrılan kaynakları arttırmakta, daha fazla yenilik (“icat”, “invention”) yapılması bu yeniliklerin üretimde kullanılmasını (“innovation”) yani teknolojiyi geliştirmektedir.

16 Teknolojik Gelişme Ancak teknolojik gelişmenin sağlanması için, Ar-Ge faaliyetlerine aktarılan kaynakların devam etmesi gerekmektedir. Ar-Ge teknolojik gelişmeyi, teknolojik gelişme ise ekonomik büyümeyi uyarmaktadır. Bu nedenle teknoloji ve Ar-Ge faaliyetleri birbirinin içine geçmiş kavramlardır.

17 DİNAMİK ETKİSİ 2- Yaparak Öğrenme Endüstrilerdeki ortalama maliyetler sadece dönem başına üretime değil aynı zamanda tüm zamanların üretim toplamlarına da bağlıdır. Zaman içinde öğrenmeye bağlı olarak, üretimdeki etkinlik artmaktadır. Uzun süre üretim yapan endüstrilerde yaparak öğrenme ya da tecrübeye bağlı olarak maliyetler düşmekte, işbölümü ve uzmanlaşma artmaktadır.

18 Yaparak Öğrenme Son yıllarda uluslararası piyasalarda yaşanan Çin mucizesi, teknoloji transferi ya da taklidi sonucunda ortaya çıkan işbölümü ve uzmanlaşmanın uyardığı yüksek oranlı büyüme artışı sonucunda meydana gelmiştir. Herhangi bir endüstriye yeni girecek firmanın, diğer ticaret ortaklarıyla rekabet edebilmesi için çoğu kez yeni bir teknoloji kullanması gerekmektedir. Entegrasyon, üçüncü ülkelere uygulanan ortak gümrük tarifeleri nedeniyle, üye ülkelerin üreticilerine yaparak öğrenme açısından uygun bir ortam sunmakta, bebek endüstrilerin (“infant industries”) gelişebilmesini sağlamaktadır

19 DİNAMİK ETKİSİ 3- Rekabet Artışı Entegrasyonlar üye ülkeler arasında rekabetin artmasına neden olmaktadır. Üye ülkeler arasında ticaret engellerinin kaldırılmasıyla birlikte, üreticilerin arkasına saklanabilecekleri bir koruma duvarı kalmamaktadır. Rekabet artmakta, piyasa yapısı değişmekte, daha büyük piyasalar yaratılmaktadır. Yeni oluşan piyasaların sınırlarını, üye ülkelerin üçüncü ülkelerle olan fiziki sınırları belirlemekte, bu anlamda entegrasyon dış ülkelere karşı tek bir pazarmış gibi görünmektedir. Oluşan yeni sınırların içinde üye ülkeler için tek ve büyük bir pazar oluşmaktadır.

20 Rekabet Artışı Baskıcı bir rekabet ortamı firmaların fiyat düşürmelerine ve düşük fiyat maliyet marjı ile çalışmalarına neden olmaktadır. Bu baskıya uyamayan firmalar piyasadan çekilmekte, kalan firmalar ise büyük piyasalarda rekabet edebilecek donanıma sahip hale gelmektedir

21 Rekabet Artışı entegrasyonlardan kaynaklanan rekabet artışı iki ayrı bölgede etki yaratmaktadır. Bu bölgelerden ilki ülkenin kendisi, İkincisi entegrasyonun geneli, üçüncüsü dünya ölçeğidir. Rekabet artışı sonucunda; —Ülke sınırları içinde etkin olmayan üreticiler piyasadan çekilmekte, tekelci bir yapıya doğru baskı artmaktadır. Yani entegrasyon ölçeğinde ortaya çıkan rekabet baskısı, ülke içindeki rekabetçi ortamı bozmakta, ülke içi rekabet azalmaktadır —Artan uluslararası rekabet, entegrasyon sınırları içindeki tekelci yapıyı kırarak optimum düzeyde üretim yapan çok sayıda üreticinin girebildiği bir piyasa yaratmaktadır

22 DİNAMİK ETKİSİ 5- Araştırma Geliştirme Faaliyetleri
Ar-Ge faaliyetleri yatırımlardan etkilenmekte, yapılan yatırımlar yükseldikçe bu faaliyetlere ayrılan kaynaklar artmaktadır. Ar-Ge faaliyetleri sonucunda elde edilen olumlu sonuçlar firmaların kar marjlarını arttırarak rekabet avantajı sağlamaktadır. Firmanın faaliyet gösterdiği alana göre yeni geliştirilen teknolojinin fikri ya da sınai mülkiyet haklarıyla korunması durumunda sağlanan rekabet avantajının belirli bir süre sürdürülebilmesi olanaklıdır. Geliştirilen yeniliğin taklit edilmesi durumunda bu avantaj kısa sürede ortadan kalkabilecek ancak firmanın sağladığı sermaye birikimi yeni araştırmalara olanak tanıyacaktır. Ayrıca teknoloji üreten ülkelerin, yalnızca bu teknoloji ile üretilen malları değil aynı zamanda teknolojinin kendisini de pazarladıkları görülmektedir. Amerika Birleşik Devletleri teknoloji ihracından en fazla gelir elde eden ülkedir.

23 Araştırma Geliştirme Faaliyetleri
Bölgesel entegrasyonlar stratejik Ar-Ge faaliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Literatürde Ar-Ge faaliyetlerinin etkilerini ölçebilmek için iki ana model kullanılmaktadır. Bunlardan ilki toplumdaki genel bilgi düzeyi ve beşeri sermayeyi bağımsız değişken olarak kabul etmektedir*. Bir başka yaklaşım kalifiye ve kalifiye olmayan işgücü üzerine kurulmuştur. Kalifiye işgücü dolayısıyla eğitilmiş personel sayısı arttıkça Ar-Ge faaliyetlerinin de artacağını vurgulamaktadır. Entegrasyon süresince Ar-Ge faaliyetlerinin artarak devam etmesinin nedeni gelecekte beklenen getirinin düşürülmemesi isteğidir. Ayrıca firmaların kâr oranı beklentileri sermaye maliyetlerini aştıkça Ar-Ge yatırıml arı artmaktadır

24 DİNAMİK ETKİSİ 6- İstihdam Küreselleşme ve entegrasyonların emek faktörü üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Küreselleşme ile sermayenin, emek faktörüne karşı önemli ölçüde üstünlük sağladığına inanılmaktadır. Örgütlü bir emek piyasası ile uğraşmak istemeyen sermaye, bir başka ülkeyi üretim üssü olarak seçebilmektedir

25 İstihdam Diğer yandan küreselleşme ile birlikte emeğin altın çağına girdiğine inananlar da vardır. Bu inanışa göre emek piyasası, Keynesyen ekonomik durumdan sıyrılarak, yüksek büyümenin sağlandığı bir dünya ekonomik sistemi ile bütünleşmiştir. Bu ekonomik sistemin sağladığı optimizm tüm piyasalar gibi emek piyasasında da hakim duruma gelmiştir. Aynı inanışa göre küreselleşme ile Batılı ülkelerdeki emek ve sermaye piyasası arasında kazan-kazan anlayışı egemen olmaya başlamıştır. Ancak diğer ülkelerin piyasalarında kazan-kazan anlayışının uygulanabilmesi yakın bir gelecekte olası görülmemektedir.

26 İstihdam Dünya ekonomisi küresel olduğundan daha çok bölgeseldir. Küreselleşmeden farklı olarak entegrasyonlar, üye ülkeler arasında emek faktörünün mobilitesini yükseltmektedir. Üye ülkeler arasında emeğin serbest dolaşımının (faktör mobilitesinin) sağlanması, mevzuat uyumu ve ortak politika uygulamaları ile birlikte emeğin çalışma koşullarının düzelmesi ve ücret farklarının azalması beklenmektedir. Bu etkilerin zamanla entegrasyon bölgesi ile ticaret yapan diğer ülkelere de yayılacağı düşünülmektedir.

27 İstihdam Uygulamada emek faktörünün entegrasyona üye ülkeler arasında serbestçe hareket etmesi yani istediği ülkede çalışabilmesi, entegrasyonların gerçekleştirilmesi en zor unsurlarındandır. Ekonomik entegrasyonlar sonucunda, emek faktörünün mobilitesi tam olarak sağlanamasa da, işgücü piyasası üzerinde önemli etkiler doğmakta, istihdam ve faktör mobilitesi artmaktadır. Ayrıca emek faktörünün sektörel kompozisyonunun, istihdamın sektörel ve endüstriyel dağılımının değiştiği gözlenmektedir Entegrasyonların istihdam piyasasında ortaya çıkardığı ilk etki, emeğin uzmanlaşmasında görülmektedir.

28 İstihdam —Firma bazında, rekabet ve talep artışı
Emeğin uzmanlaşmasındaki değişme üç ana nedenden kaynaklanmaktadır : —Firma bazında, rekabet ve talep artışı —Endüstri bazında büyük piyasanın yarattığı olanaklar, —Ekonominin genelinde sanayi ve hizmetler sektörünün genişlemesi.

29 İstihdam Entegrasyon nedeniyle yabancı sermaye ve yatırımlarının artması, firma, endüstri ve ekonominin genelini yakından ilgilendirmektedir. Entegrasyon sonrasında emek piyasasında dual bir yapı ortaya çıkarmaktadır. Genişleyen piyasalarla eklemleşen sektörlerde çalışan işgücü ile geleneksel ya da el emeğine dayanan eski iş kollarında çalışan işgücü arasında ücret dengesizliği doğmaktadır. Bu nedenle sosyal adalet ya da ücret eşitliği, dual yapının entegrasyona yakın duran tarafında gerçekleşmekte, diğer tarafın sosyal göstergeleri karşılaştırmalı olarak bozulmaktadır.

30 İstihdam Ayrıca entegrasyonlar sonucunda yabancı sermaye çekebilmek için sosyal adaleti bozan birtakım düzenlemelerin yapıldığı da gözlenmektedir. “...başta çok-uluslu şirketler olmak üzere birçok firmanın yatırımlarını, üretim kapasitesi, işgücü maliyetleri ve iş kurallarının (ücretler, sağlık ve sosyal güvenlik sistemi, sendikalar vb.) daha az kısıtlayıcı olduğu ülkelere kaydırmasına yol açtığı düşünülmektedir. Bunun ise işgücü maliyetlerinin yüksek, iş hukuku kurallarının ise sıkı olduğu ülkelerde işsizliğe neden olduğu savunulmaktadır'

31 İstihdam “Bir ülkenin daha düşük işgücü maliyetleri ve/veya daha az kısıtlayıcı iş hukuku kuralları vasıtasıyla diğer ülkelere karşı rekabet gücünü artırarak, istihdam yaratıcı yatırımı kendine çekmesi” sosyal damping olarak adlandırılmaktadır .

32 İstihdam Entegrasyonların ekonomik kutuplaşma yaratması nedeniyle işgücü faktörünü çektiği de gözlenmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerden entegrasyon bölgesine doğru emek göçü yaşanmaktadır. Bu göç entegrasyon bölgesindeki istihdam açısından da devam etmekte, endüstrileşmiş bölgeler büyük oranda göç almaktadır . Tıpkı arbitraj işlemlerinde olduğu gibi, faktör mobilitesinin sağlanması sonucunda emek faktörünün geliri eşitlenmeye başlamakta, ancak bu süreç oldukça yavaş işlemektedir

33 İstihdam Yapılan serbest ticaret anlaşmaları ya da benzerlerinde bu tür sosyal damping yaratıcı uygulamaları önlemek ya da hafifletmek üzere düzenlemeler yapılmaktadır. Bu kapsamda insan haklarının ihlal edilmemesi, emek piyasasında anlaşmazlıkların çözümü, doğacak dengesizliklerin giderilebilmesi için bir fon oluşturulması gibi düzenlemelere gidilmektedir . Entegrasyonların, Uluslararası İşgücü Örgütü’nün (ILO) getirdiği standartları sağlamada daha başarılı oldukları bilinmektedir.

34 İstihdam ILO hangi standartlara ulaşılmasını hedeflemektedir,
tam istihdam ve hayat standartlarının yükseltilmesi, işçilerin en iyi bildikleri işlerde istihdam edilmeleri, eğitim ve transferlerde işçilere kolaylık sağlanması, çalışma şartlarının herkesin yararına olacak şekilde düzeltilmesi, toplu pazarlık hakkının işbirliği ve işletme konularında etkili olarak kullanılması, sosyal güvenliğin genişletilmesi, işçilerin hayatlarının ve sağlıklarının korunması, yeterli derecede beslenmenin, barınma ihtiyacının ve kültürel ihtiyaçların karşılanması, eğitim ve mesleki eğitim alanlarında fırsatların sağlanması yollarıyla milli ve uluslararası programlar yapmaktır.

35 DİNAMİK ETKİSİ ******Yatırım Artışı Bölgesel entegrasyonlar sonucunda yatırımlar artmaktadır. Orta ya da uzun vadede ortaya çıkan bu gelişmeler iki ana kaynaktan beslenmektedir. Bu kaynaklardan ilki yurtdışından gelmekte, entegrasyona üye olan diğer ülkelerden ev sahibi ülkeye doğru sermaye transferi yapılmaktadır. İkinci kaynak ülke içindeki üreticilerin yeni ihracat olanakları nedeniyle yatırım kararlarını tekrar gözden geçirmeleri sonucunda ortaya çıkmaktadır.

36 Yatırım Artışı Uluslararası yatırımların artması özellikle yatırım fırsatlarının çoğalmasına ve riskin azalmasına bağlıdır. Bölgesel entegrasyonlar nedeniyle yatırım ortamının olumlu gelişmesi doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını, know-how transferlerini ve istihdamı arttırmaktadır

37 Yatırım Artışı Yatırım artışı yukarıda açıklanan iki ana kaynak nedeniyle kendi kendini besleyen bir sürece dönüşmektedir. Basit Keynesyen Model’de yer alan temel özdeşliklerin incelenmesi bu süreci aydınlatmaktadır. Basit Keynesyen modelde yurtdışı talebin fonksiyonu olan ihracat, entegrasyon sonucunda artmaktadır. İhracat artışının temel kaynağı, gümrük vergilerinin kaldırılmasıyla birlikte ülke mallarına olan talebin yükselmesidir. Ülke mallarına olan yurtdışı talep ihracat olarak nitelendirilmektedir. Diğer şeyler sabitken ihracatın artması, Keynesyen modelde milli geliri (yani ülkenin toplam üretimini) arttırmaktadır. Y=C+I+G+X-M modelinde ihracatın artması (X), mal piyasası denge eğrisi olan IS’i sağa kaydırarak milli geliri arttırmaktadır

38 İhracat Artışının Yatırımlar Üzerindeki Etkisi

39 Yatırım Artışı IS’in sağa kaymasıyla denge milli geliri ve denge faiz oranı artmıştır. Denge milli gelirindeki artışın nedeni, ülke mallarına olan toplam (efektif) talebin yükselmesidir. Bu noktada mal piyasasında yaratılan ek üretimin ödünç verilebilir fonları azaltması, faiz hadlerini yükseltmektedir. Faiz hadlerinin yükselmesi kapalı bir ekonomide yatırımları azaltabilecektir. Ancak grafikte oluşan dengesizlik iki farklı kanaldan giderilmektedir.

40 Yatırım Artışı Öncelikle entegrasyona üye olan bir ülkede faiz haddinin yükselmesi diğer üyelerdeki ödünç verilebilir fonları çekmektedir. İkincisi genişleyen ihracat hacmi nedeniyle dış âlemden ülkeye döviz girişi artmakta, ülke içindeki para stoğu çoğalmaktadır. Sonuçta LM eğrisi sağa kaymaktadır. LM eğrisindeki kayma yani sermaye girişi, IS’in kayması sonucunda ortaya çıkan faiz artışını bastırabilecek düzeydeyse ortaya çıkan faiz düşüşü yatırımları tekrar arttırabilecektir. İşte bu noktada dış ticaret, yatırımları, yatırımlar ise dış ticareti arttırıcı olabilecek ve süreç bir döngü halinde tekrarlanabilecektir.

41 Yatırım Artışı Avrupa’da entegrasyon sonrasında yatırım oranlarında artış gözlemlenmiş, bunun refaha etkisi daha da büyük olmuştur. Bu artışın nedeni bölge içi ticaret artışına bağlı olarak sermaye birikimi yaşanması ve bunun da yatırım kanalına yöneltilmesidir. Torstensson tarafından yapılan çalışmada AB ve EFTA ülkelerinde entegrasyon sonrasında görülen refah yükselmesinin büyük oranda yatırım artışıyla ilgili olduğu ortaya konmuştur

42 Ölçek Ekonomileri Ölçek ekonomileri kavramı, firma tüm girdilerini % x oranında arttırdığında firma üretiminin % x den daha fazla yükseldiği durumları belirtmektedir

43 Ölçek Ekonomileri Ölçeğe Göre Getiri Üretim ölçeğinde meydana gelen değişmeler karşısında verimlilikte Ortaya Çıkan değişmeler. Girdilerin (Emek, Sermaye, hammadde vb.) bileşim oranı değiştirilmeden her bir girdinin kullanım miktarı bir birim arttığında, firmanın üretimi de bir birim artıyorsa,, bu durumda üretim ölçeğinin değişmesi karşısında verimlilik aynı kalmaktadır. Üretim ölçeğindeki değişmelerin verimliliği etkilemediği, böyle bir durumda ölçeğe göre sabit getiri söz konusu olur. Bütün girdilerin, örneğin bir birim arttırılması halinde firma üretim seviyesi bir birim değil de"' daha az artıyorsa, ölçeğe göre azalan getiri hali ortaya çıkacaktır. Firma üre­timdeki artışların girdilerde meydana gelen artıştan daha fazla olması durumu ise ölçeğe göre artan getiriyi ifade eder.

44 Ölçek Ekonomileri Neo-Klasik ekonomistler, firma dengesini açıklarken ortalama maliyet eğrilerinin “U” şeklinde olduğunu ve marjinal maliyetlerin arttığını kabul ederler. Burada artan maliyet ya da azalan verimler kanunu işlemektedir. Oysa entegrasyonlarla beraber, genişleyen piyasa hacmi sonucunda ölçek kazançları oluşabilmekte, azalan maliyet ve artan verimler söz konusu olabilmektedir.

45 Ölçek Ekonomileri Ölçek ekonomileri ile ilgili olarak aşağıdaki genellemeler yapılabilir: Entegrasyondan önce optimum kapasitenin altında çalışan firma, entegrasyonun sağladığı piyasa genişlemesi nedeniyle ölçek ekonomilerinden yararlanarak kapasite kullanımını arttırabilir, Entegrasyonun yarattığı yani firmalara dışsal olan ölçek ekonomileri maliyetleri azaltabilir, Entegrasyon sonucunda belirli endüstrilerin, belirli yerlerde kutuplaşmasıyla birlikte üretim faktörlerinin verimliliğini arttıran ve toplam maliyetleri düşüren gelişmeler yaşanabilir, Reel yatırımların hacmi ve yeri değişebilir, daha önce yatırım almayan bölge ya da ülkeler doğrudan veya dolaylı yatırım alabilir, Entegrasyon nedeniyle oluşan dış ticaretin neden olduğu rekabet artışı ve istikrar, ekonomik etkinliği arttırmaktadır.

46 Ölçek Ekonomileri Entegrasyondan kaynaklanan dışsal ölçek ekonomileri, içsel ölçek ekonomilerini uyarmaktadır. Firma faaliyetlerinden kaynaklanan uzmanlaşma, Ar-Ge faaliyetleri dolayısıyla yeni buluşları ve bunların üretimde kullanılmasını teşvik etmektedir. Ölçek ekonomileri nedeniyle oluşan ek üretim potansiyeli, çoğu durumda entegrasyonun dünya piyasalarından aldığı payı arttırmaktadır. Bu durum uzmanlaşmayı ve kutuplaşmayı yaratan önemli nedenlerden biridir. Yani ülkelerarası ticarette uzmanlaşmanın nedeni her zaman teknoloji ya da faktör donanımlarındaki farklılık değildir.

47 Ölçek Ekonomileri Uzmanlaşma, piyasada oluşan ölçek ekonomileri nedeniyle sağlanmaktadır. Ekonomik entegrasyonlar üye ülkeler açısından daha geniş piyasalara ulaşmaya ve bu nedenle daha yüksek düzeyde uzmanlaşmaya olanak tanımaktadır. Böylece üye ülke kaynaklarını daha etkin kullanabilmekte ve ölçek ekonomilerinden de faydalanabilmededir. Yapılan analizler dış ticaretle verimlilik artışı arasında yüksek bağımlılık olduğunu göstermektedir. Bu nedenle dış ticaretin uyardığı, verimlilik artışı-ölçek ekonomileri-büyüme ilişkisi olumlu bir ekonomik döngü yaratmaktadır.

48 Ölçek Ekonomileri Entegrasyonun neden olduğu dış ticaret artışı ilk aşamada Ar- Ge, rekabet, teknoloji ve yatırımları uyarmaktadır. Dış ticaretin uyardığı bu parametreler öncelikle mikro ekonomik anlamda dış ticarete açılan firma bazında etkili olarak verimlilik artışı sağlamaktadır. Verimlilik artışı ise ölçek ekonomileri yaratmaktadır. Ölçek ekonomilerinin makroekonomik etkisi ilk olarak üretim alanında görülmektedir. Üretim artışı, entegrasyonun neden olduğu piyasa büyümesi sonucunda istihdamı da etkilemektedir. Üretim artışından kaynaklanan ilave emek talebi, gelir ve büyümeyi uyarmaktadır.

49 Ölçek Ekonomileri Döngüsü

50 Ölçek Ekonomileri Entegrasyonun yol açtığı bu gelişmeler, dış ticareti besleyen bir süreç oluşturmaktadır. Dış ticaret giderek artmakta, güçlenen ve ülke içi üretimde giderek daha etkili hale gelen dış ticaret sektörünün siyasi alanda da baskı gücü yükselmektedir. Bu baskı entegrasyonların dinamik etkilerinin politik yönünü oluşturmaktadır. Dış ticaret sektörü, entegrasyonun geliştirilmesi yönünde siyasi baskı uygulamakta, üye ülkelerle yapılan entegrasyonun daha ileri aşamaya geçerek dış ticaretin daha da artmasını istemektedir.

51 Ölçek Ekonomileri Ölçeğe göre getirisi yüksek olan firmalar, kârlarını maksimize edebilmek için ekonomik entegrasyonların sağlayacağı büyük piyasaları tercih etmekte ve entegrasyon yönünde baskı grubu oluşturmaktadırlar. Çeşitli ülkelerde ve değişik alanlarda faaliyet gösteren çokuluslu şirketler bu baskı gruplarının başını çekmektedir. Diğer taraftan dış ticarette uzmanlaşan ülke içi firmalar ülke içinde monopolcü bir nitelik kazanmaktadır. Aksak rekabetten kaynaklanan monopol kârı milli gelire bir katkı niteliğindedir ve hükümetler bu rantın kazanılabilmesi için uğraşmaktadır. Elde edilecek kârın çok uluslu şirket yerine ulusal bir şirket tarafından alınması amaçlanmaktadır

52 Ölçek Ekonomileri Ülkeler entegrasyona girdikten ya da serbest ticarete açıldıktan sonra monopol gücüne sahip olmayı istemektedir. Gümrük vergilerinin azaltılması yabancı şirketlere ek rekabet gücü sağlarken, ülke içindeki üreticinin rekabet gücünü azaltmaktadır. Bu nedenle dış ticaretten elde edilen monopol gücü, dinamik etkilerle birleştiğinde monopolcü kârını daha da arttırmaktadır.

53 Ölçek Ekonomileri Entegrasyonun ölçek ekonomileri bakımından önemli avantajı olmasına rağmen; entegrasyon üzerine çalışmalar pek çok teorisyen de kabul etmektedir; Ölçek ekonomilerinin açıklanması için, geliştirilen geleneksel yaklaşımda kabul edilen ölçeğe göre sabit getiri ve tam rekabet varsayımları entegrasyon sonrasında işlevsiz kalmaktadır. Entegrasyon sonrası piyasalarda aksak rekabet şartları söz konusu olmaktadır

54 PARASAL BİRLİK

55 Para, ülke bağımsızlığının en önemli göstergelerindendir ve bağımsız ülkeler para politikalarını kendileri belirler. Ancak Ülkelerin karar alma yetkilerinden bir bölümünü gönüllü olarak devrettikleri entegrasyonlar, bağımsızlık kavramının yeniden tanımlanmasını gerektirmektedir.

56 Devletler para birimlerini altına, Dolar’a, diğer bir para birimine sabitleyebilecekleri gibi serbest dalgalanmaya da bırakabilirler. Ülke hükümetlerinin uyguladıkları kambiyo rejimleri uygulanacak para politikalarını doğrudan etkilemektedir. Finansal serbestiden uzaklaştıkça sabit kur tercih edilmekte, liberal rejimlere geçildikçe kurlar serbestleşmektedir. Liberal ticaret uygulamalarının ileri aşamalarından olan parasal entegrasyonlar kurulduğunda, para politikası uygulama yetkisi ülkelerüstü entegrasyon kurumlara devredilmektedir

57 DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ Döviz kuru sistemlerinin bir ucunda sabit kur sistemi, diğer ucunda ise serbest dalgalı kur sistemi yer almaktadır. En eski sabit kur sistemi altın standartıdır. İkinci Dünya Savaşı sonrasından 1973’e kadar uluslarası para sistemi olarak uygulanan Bretton Woods Sistemi de bir sabit kur sistemiydi. Katı sabit kur sistemleri ile en aşırı serbest dalgalı kur sistemleri arasında çok çeşitli karma sistemler oluşturulmuştur. Bu sistemler sabit ve değişken kur sistemlerinin belirli özelliklerinin birleştirilmesinden elde edilmiştir. Farklı döviz kuru sistemlerinin bir yelpaze oluşturdukları düşünülürse bu yelpazenin bir ucunda serbest değişken veya dalgalı kur sistemi (freely fluctuating exchange rate system), diğer ucunda ise sabit kur sistemi (pegged exchange rate system) yer almaktadır. Ancak bu iki sistemde aşırı uygulamalardır, bunların arasında bir çok karma model bulunmaktadır. Uygulamada doğal olarak bu iki aşırı sistemin belirli özelliklerini barındıran karma modellere rastlanılmaktadır.

58 DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ A. SABİT KUR SİSTEMİ
Sabit kur sistemlerinin ana özelliği döviz kurlarının belirli bir düzeyde sürdürülmesidir. En eski sabit kur sistemi altın standardıdır. Ancak çağdaş ekonomilerdeki kağıt para sistemlerinde de sabit kur sistemleri uygulanmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasından 1970 başlarına kadar dünyada uygulanan ve Bretton Woods Sistemi olarak adlandırılan sistem bir sabit kur sistemi idi. Bugünkü farklı uygulamalar içinde de çoğu ülkeler sabit kur sistemleri uygulamaktadırlar.

59 DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ A. SABİT KUR SİSTEMİ 1. Altın Para Standardı
Dünyada altın para standardı 19. yüzyılın ikinci yarısından 1. Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar kesintisiz biçimde uygulanmıştır. Savaşın bitişinden sonra ülkeler yeniden altın standardına dönmüşseler de bu ikinci deneme uzun süreli olmamıştır. Altın para standardında her ülkenin parasının değeri belirli ağırlıkta saf altın olarak tanımlanır. Bu fiyata altın paritesi adı verilir. Ulusal paranın değerinin parite düzeyinde sürdürebilmesi için merkez bankası veya darphane gibi görevli bir kurum bu fiyattan dileyen herkese altın satar ve kendisine arz edilen altınları bu fiyattan satın alır. Böylece ülke düzeyinde sabit altın fiyatı uygulaması gerçekleştirilmiş olmaktadır. Her ülke bu şekilde ulusal parasını altına bağlayınca tüm ulusal paralar otomatik biçimde sabit kurlarla birbirine bağlanmış olmaktadır. Ulusal paralar arasındaki değişim oranı bu paraların kapsadığı altın miktarlarının oranına bağlı olarak belirlenir. Örneğin, *bir Osmanlı akçesi bir gram, bir İngiliz sterlini iki gram saf altına eşitse olduğu durumda, 1 ingiliz sterlini 2 osmanlı akçesine eşit olmaktadır. Uluslararası düzeyde ulusal paralar arasındaki değişim oranının bunların altın miktar oranına eşit olarak sürdürülmesi, altının ihraç ve ithalinin serbest olması dolayısıyla gerçekleşmektedir. Yani, eğer bir yabancı para ulusal para karşılığında bunların altın kapsamları oranından daha yüksek bir değere çıkma eğilimi gösterirse, kimse o dövizi satın almaz. Bu nedenlye dışarıya ödeme yapacak olanlar yüksek fiyattan para ödemektense altın göndermeyi tercih edebilirler.

60 DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ B. SERBEST DEĞİŞKEN KUR SİSTEMİ
Döviz kurları, rekabetçi piyasa koşulları altındaki bir mal gibi, döviz piyasasında arz ve talep güçlerinin işleyişine bırakılmıştır.

61 ULUSLARARASI PARA SİSTEMLERİ C. BRETTON WOODS SİSTEMİ
Bretton Woods anlaşmasıyla ortaya çıkan yeni uluslararası para sisteminin özellikleri şöyledir: Anlaşmayı kabul eden her ülkenin parasının değeri dolara göre saptanmıştır. Dolar altın ile dönüştürülebilirliğini koruyan tek ulusal para olarak kalmıştır. Anlaşma ile 1 ons altın = 35 dolar ya da 1 dolar 0,88867 gr. altın olarak belirlenmiştir. Ulusal paraların dolar paritesi etrafında dalgalanma marjı, alt ve üst yünde yüzde bir (±%1) olarak sınırlandırılmıştır. Anlaşma, ancak çok özel ve düzeltilmesi olanaksız parasal dengesizliklerde herhangi bir ülkeye, parasının dolar karşısındaki değerini değiştirme olanağı tanımaktadır. Bu tür düzeltmeler için öngörülmüş olan devalüasyon ve revalüasyon oranları en çok % 10’dur. Ancak söz konusu ekonominin yapısından doğan dengesizlikler nedeni ile yapılacak değişiklik % 10'u aşacaksa , bu takdirde IMF’nin izni gerekmektedir.

62 PARASAL BİRLİK Ortak bir paranın kullanılmasıyla birlikte, parasal alana dâhil olan ülkeler federatif ya da federal benzeri bir devlet yapısına girmektedir . Bu yapı özellikle Avrupa Birliği açısından belirleyici olmaya başlamıştır. Örneğin Avro, daha önce yüksek enflasyon deneyimine, istikrarsız ve zayıf ekonomiye sahip olan Yunanistan, İtalya gibi üye ülkelerin ekonomik yapılarını olumlu yönde değiştirmiştir. Robert Alexander Mundell tarafından parasal entegrasyonların incelenmesi başlamıştır. Çünkü 2002 yılında kurulan Avrupa Para Birliği, parasal entegrasyonların en önemli uygulaması olmuş, Ekvador, El Salvador ve Guatemala’nın para birimlerini terk ederek Dolar kullanmaları parasal birlik kavramını daha da ilgi çeker hale gelmiştir.

63 PARASAL BİRLİK Ülkeleri tek para kullanmaya iten çeşitli nedenler bulunmaktadır. Bu nedenlerin başında; —Değişken ve yüksek düzeyli enflasyondan kurtulma, —Yüksek ve devamlı dış ticaret açığını giderme, —Konjonktürel dalgalanmaları azaltma, —Fiyat istikrarının sağlanması isteği gelmektedir. Son yıllarda Avro-Dolar paritesinde görülen değişmeler, tek para incelemelerine verilen önemi giderek arttırmaktadır. Avro ve Dolar arasındaki rekabet, ekonomik entegrasyon literatürünün inceleme alanını gümrük birliklerinden, parasal birliklere doğru kaydırmaktadır. Güney Amerika ülkelerinin Dolarizasyona, Avrupa ülkelerinin ise Avro kullanmaya kaymaları bu eğilimi daha da güçlendirmektedir. Dolarizasyon ya da Para ikamesi, bir ülkede yaşayanların yabancı para birimlerini kendi paraları yerine ve/veya paralel olarak kullanmaları durumudur.

64 Optimum Para Bölgesi Teorisi
Optimum para bölgesi, coğrafik değil fonksiyonel bir kullanım alanını ifade etmektedir. Optimum Para Teorisi, II. Dünya Savaşı sonrasında uygulanan döviz kuru rejimlerinin açıklanabilmesi için geliştirilmiştir. Bu yıllar, altına endeksli Dolar ve Dolar’a endeksli para birimlerinin kullanıldığı yıllardır . Ülkelerdeki ücret ve fiyatların esnek olmadığı, emek faktörünün ise ülkelerarasmda hareketsiz olduğu bu ortamda Friedman esnek kur sisteminden (uFlexible Exchange Rates”) yanadır ve bu sayede ülkelerin dış şoklardan korunabileceğini düşünmektedir. Aksi durumda dış şoklar ülke ekonomisinde enflasyon ve işsizlik yaratabilir. Bu anlayışın egemen olduğu bir ortamda Mundell, Optimum Para Teorisi’ni geliştirmiştir.

65 Optimum Para Bölgesi Teorisi
Mundell, uluslararası ekonomik sistemde sabit kur rejimleri ile esnek olmayan ücret ve fiyat yapısının geçerli olduğu bir ortamda, ticaret hadlerinin otomatik dengeleme mekanizmasının çalışmayacağını vurgulamaktadır. Bu durumda esnek kurların uygulanması gerektiğini belirtmekte ve Teorisi’ni kurmaya başlamaktadır . Mundell makalesinde esnek ve sabit kur rejimlerini çeşitli açılardan inceledikten sonra, serbest kur rejimini savunarak para bölgesi kurulmasının yararları üzerinde durmuştur. Mundell’e göre serbest kur rejimi ile; —Uluslararası fiyatlar daha istikrarlı hale gelmekte, —Ülke içinde ihracat yapan ya da ithalata rakip olan sektörlerde dış ticarete bağlı olarak oluşabilecek dengesizlikler azalmakta, —Gelecek işlemler piyasalarında var olan risk makul düzeye çekilmekte, —Para piyasalarındaki spekülatif saldırılar önlenmekte, —Parasal disiplin daha kolay sağlanmakta, —Sermaye piyasalarında vade yapısı uzamakta, bu sayede fmansal sistemin tarafları daha fazla korunmakta, —Ücret ve kârlar daha esnek bir piyasa düzeni içinde ve dış istikrarsızlıklardan etkilenmeyecek şekilde belirlenmektedir. Mundell’e göre, devletlerin para birimlerini sabit bir kur oranından birbirine endeksleyerek tek bir (ya da iki) para birimi oluşturmaları ve oluşturulan para birimini esnek kur sistemi ile dış ve iç ticarette kullanmaları, bu avantajları sağlayabilmeleri için yeterli olmaktadır.

66 Ekonomik Dengesizliklerin İki Ülkeye Etkisi

67 Optimum Para Bölgesi Teorisi
Örneğin ev sahibi ülkedeki talebin B ülkesine kayması durumunda ekonomik dengeler değişmektedir. Ev sahibi ülkede iç talep azalmış, istihdam ve fiyatlar genel seviyesi de düşmüştür. Yurtiçi harcamalar düşen milli gelir doğrultusunda azaltılamazsa ülkede cari işlemler ve bütçe açığı oluşacaktır. Tam tersi yöndeki gelişmeler ise B ülkesinde gözlenmektedir. B ülkesinde milli gelir artmış, enflasyon oluşmuş, rekabet gücü kaybı yaşanmıştır. B ülkesi enflasyonu düşürmek üzere para politikası uygularsa tüm refah kaybı ev sahibi ülkenin üzerine yüklenmekte, esnek kur sistemi durumunda ev sahibi ülkenin para birimi değer kaybetmektedir.

68 Optimum Para Bölgesi Teorisi
Bu durumda milli para kullanılan alan, optimum para alanı değilse sonuçlar değişmektedir. Örneğin ülke doğu ve batı yakası olmak üzere ikiye ayrılabiliyorsa ve batıda talep düşerken diğer yakada artmaktaysa esnek kur sistemi ülkeyi dengeye getirmemekte, ülkede enflasyon ya dâ işsizlik oluşmaktadır. Mundell bu sorunları çözebilmek için önerilerde bulunmaktadır. Mundell (Friedman’m aksine); —Ülke içi ücretleri esnek kabul etmektedir. Talebin düştüğü batı yakasında ücretler azalırken doğuda artacaktır. —Ülke içi faktör hareketliliğinin olduğunu savunmaktadır. Emek ülke içinde batıdan doğuya doğru göçecektir. Sonuçta enflasyon ve işsizlik giderilecektir. —Maliye politikalarının kullanılacağını düşünür. Doğuda artan üretim fazlası nedeniyle vergiler artmakta ve batıya yollanmaktadır. Böylece batıdaki bütçe açığı finanse edilmiş olmaktadır. Uygulamada da federal sisteme sahip ülkeler çeşitli bölgelerdeki açıkları bu şekilde finanse edebilmektedir. Bu üç önlem sayesinde döviz kuru mekanizmasına başvurmaya gerek kalmadan ülke içi dengesizlikler çözülebilmektedir. Mundell’e göre optimum para bölgesinin kurulması durumunda da aynı çözümler geçerli olmaktadır.

69 Para Alanı – Para Birliği
Para birliği, iki ya da daha fazla ülkenin bir araya gelerek parasal politikalarını düzenledikleri anlaşmaya verilen addır. Bugünkü anlamda en eski para birliği ABD ve Panama arasında 1904 yılında gerçekleştirilmiş, Panama para birimini Dolar olarak değiştirmiştir. Para Birliği’nde, üye olan ülkelerin ulusal paraları önemlerine göre ağırlıklandırılıp, sabit parite ile birbirine bağlanmakta ve ülkelerüstü ortak bir para birimi oluşturulmaktadır. Para Alanı ya da Para Birliği ifadeleri tek para birimi kullanan ve ortak merkez bankasına sahip olan ekonomik bir bölgeyi nitelemek üzere kullanılmaktadır. Optimum Para Alanı “tek bir para biriminin veya homojen bir paranın veya sabit bir kurun aralarındaki ilişkinin geri dönülemez bir biçimde belirlendiği, iki ya da daha çok para biriminin ödeme aracı olarak kabul edildiği alandır.

70 Para Alanı – Para Birliği
Dışarıya karşı esnek kur uygulayan ve tek bir para birimi kullanan parasal alan içinde üç hedef sağlandığında optimal sonuca ulaşılabileceği düşünülmektedir; —Tam istihdam, —Ödemeler bilânçosu dengesi, —Parasal birlik sınırları içinde fiyat istikrarı Bu açıklamalardan hareketle optimal para alanı “yüksek işgücü hareketliliğinin, enflasyon oranlarında benzerliğin, yüksek oranda mal çeşitlemesinin, ücret ve fiyat esnekliğinin, yüksek oranda mali, parasal ve ticari entegrasyonun olduğu ve yüksek bir ödemeler dengesi uyumu ve hatta yurtiçi makroekonomik politikaların başarısı için bölge içinde sabit döviz kurunun, bölge dışında ise esnek döviz kurunun olması gerektiği bir alan”. olarak da tanımlanabilecektir

71 Para Alanı – Para Birliği
Robson’a göre optimum para alanının kurulabilmesi için aşağıdaki unsurların gerçekleştirilmesi gerekmektedir. —Entegrasyon alanında yer alan ülkelerin paraları sabit bir parite ile birbirlerine bağlanmalıdır. —Diğer ülke paralarına karşı ortak bir para birimi oluşturulmalıdır. Yani tek bir para yaratılmalı ve bu para diğer ülke paralarına karşı dalgalanmalıdır. —Tam konvertibilite sağlanmalıdır. —Entegrasyon bölgesi içinde mal, sermaye ve emek hareketleri üzerinde kısıtlama olmamalı bu sayede ücret ve fiyat esnekliği gerçekleştirilmelidir. —Ortak para politikası geliştirilmeli, konjonktürel dalgalanmalarda homojenite sağlanmalıdır. —Geliştirilen para politikası ülkelerüstü Merkez Bankası tarafından yürütülmelidir. Bu anlamda üye ülkelerin paranın değerini etkileyebilecek politikalar izlemesine olanak tanınmamalıdır. —Merkez Bankası, entegrasyon bölgesine ait olan dış rezervleri de kendi yetkisinde bulundurmalıdır.

72 Para Alanı – Para Birliği
Optimum para alanında uygulanacak ortak para politikası ile sağlanacak fiyat ve ücret esnekliği, dış şoklara karşı koyabilecek homojen bir ekonomik yapı oluşturmaktadır. Optimum Para Alanı yaklaşımına göre bağımsız bir para birimi ve para politikası ekonomik istikrarın sağlanmasında kullanılan en önemli araçlardır. Böylece parasal birlik içinde, ödemeler bilânçosu dengesizlikleri tek bir kurum tarafından yönetilebilecek, ortaya çıkabilecek finansal dengesizlikler de aynı kurum tarafından giderilebilecektir.

73 Para Alanı – Para Birliği
Para birliği sürecinin başlangıcında üye olacak ülkeler, kendi para birimlerini ortak bir para sepetinde bir araya getirmektedir. Bu sepet içinde paralar sabit oranlarla birbirlerine bağlanmaktadır. Oluşturulan yeni para birimi, ortak para politikaları ile yönetilmektedir. Ortak para politikasında serbest kura yer verilmekte, konvertibiliteye geçilmekte, malların ve sermayenin serbest dolaşımına olanak sağlanmaktadır. Ortak para politikasını oluşturan ülkeler siyasi, sosyal ve ekonomik uyum sürecine girerek Merkez Bankası kurarlar. Merkez Bankası’nın temel görevleri; oluşturulan para biriminin basılması ve değerinin korunması, döviz rezervi ile ödemeler bilançosu dengesinin sağlanmasıdır. Bu süreç ilerledikçe ülkeler arasında federatif bir yapı oluşmakta ve tek ülke görünümünde bir ekonomik yapı meydana gelmektedir.

74 Para Alanı – Para Birliği
Para alanına üye olan ya da üye olacak ülke ekonomilerinin bazı ortak özellikleri bulunmaktadır. Bu özelliklerin başında ülke ekonomilerinin dışa açık olması gelmektedir. Üye ülke ekonomilerinin milli gelirlerine oranla ithalat ve ihracatlarının yüksek olduğu gözlenmektedir. Bu durum yapılan ampirik çalışmalarla da desteklenmiştir. Parasal birlik ya da optimum para alanı ile ilgili olarak üzerinde . uzlaşıya varılan çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bu görüşler olumlu ve olumsuz olmak üzere iki ana gruba ayrılarak incelenebilir. Olumlu düşünceler parasal birlikten kazançlar, olumsuz düşünceler * ise parasal birliğin maliyetleri başlığı altında ele alınmaktadır. Parasal birliklerden sağlanan kazançların genel olarak mikroekonomik, parasal birliğin maliyetlerinin ise makroekonomik etkenlerden kaynaklandığı düşünülmektedir

75 Parasal Birliğin Etkileri
Parasal birlik nedeniyle ortaya çıkması olası etkiler iki ana gruba ayrılarak incelenebilir. Bunlardan ilki birliğin üye ülke ekonomisine maliyetlerini yansımaktadır. Diğer etkiler ise ülkelerin parasal birliğe üye olmakla elde edebilecekleri kazançları göstermektedir. Her iki etki de uygulanabilecek ya da uygulanamayacak para politikalarıyla yakından ilgilidir. Parasal birliğin kurulmasıyla birlikte, para politikalarını uygulama yetkisi ülke otoritelerinden ülkelerüstü birlik otoritelerine geçmektedir. Birlik içinde uygulanacak para politikaları, birliğin genelinin refahını arttırmak amacıyla kullanılırken, üye ülkelerin ekonomik önceliklerini karşılamayabilir. Birlik içinde uygulanan para politikalarıyla üye ülke ihtiyaçlarının örtüşmemesi durumunda bir maliyet oluşmaktadır. Parasal birliğin kurulmadığı bir durumda ise ülkelerin para otoritelerinin uygulama sahası ülke ekonomisiyle kısıtlı kalmaktadır. Ülke çıkarı ile birlik çıkarları arasında bir değiş tokuş (“trade off ’) olması durumunda gerçekleştirilen birlik siyasi ve ekonomik olarak sorgulanmaya başlamaktadır.

76 a) Parasal Birliğin Maliyetleri
Mundell, parasal birlik ya da Optimal Para Alanı Teorisi’ni açıklamaya başlamadan önce ülkelerin neden böyle bir birliğe karşı olabileceklerini sıralamıştır. Ülkelerin olası bir parasal birliğe karşı çıkma nedenleri şu şekilde belirtilmektedir. —Ülke, parasal alanda gerçekleşen enflasyon oranından farklı bir enflasyon oranını, —Döviz kurlarını, istihdam politikası aracı olarak kullanmayı, —Para genişlemesi ile enflasyon yaratarak (senyoraj geliriyle) hükümet harcamalarını finanse etmeyi istiyor olabilir. —Ülke; bir başka ülkenin kendi parasının gücünden yararlanmasını, —Daha az gelişmiş olan ülkeleri finanse etmeyi, —Merkez bankasının yetkilerinden yoksun kalmayı, —Bağımsızlık sembolü ve hesap birimi olan ulusal parasını kaybetmeyi, —Parasal istatistiklerinin (özellikle savaş dönemlerinde) başka ülkelerce bilinmesini, —Para politikası araçlarını kaybetmeyi, —Parasal alanda oluşabilecek istikrarsızlıkların doğuracağı ekonomik sonuçları istemeyebilir.

77 a) Parasal Birliğin Maliyetleri
Mundell, parasal birlik ya da Optimal Para Alanı Teorisi’ni açıklamaya başlamadan önce ülkelerin neden böyle bir birliğe karşı olabileceklerini sıralamıştır. Ülkelerin olası bir parasal birliğe karşı çıkma nedenleri şu şekilde belirtilmektedir. —Ülke, parasal alanda gerçekleşen enflasyon oranından farklı bir enflasyon oranını, —Döviz kurlarını, istihdam politikası aracı olarak kullanmayı, —Para genişlemesi ile enflasyon yaratarak (senyoraj geliriyle) hükümet harcamalarını finanse etmeyi istiyor olabilir. —Ülke; bir başka ülkenin kendi parasının gücünden yararlanmasını, —Daha az gelişmiş olan ülkeleri finanse etmeyi, —Merkez bankasının yetkilerinden yoksun kalmayı, —Bağımsızlık sembolü ve hesap birimi olan ulusal parasını kaybetmeyi, —Parasal istatistiklerinin (özellikle savaş dönemlerinde) başka ülkelerce bilinmesini, —Parasal alanda oluşabilecek istikrarsızlıkların doğuracağı ekonomik sonuçları istemeyebilir. —Para politikası araçlarını kaybetmeyi,

78 a) Para Birliğin Maliyetleri
Bunlardan ilki istikrarlı olmayan para standartlarının ülkenin çıkarma olmamasıdır. Örneğin İngiltere AB’ye üye olmasına rağmen Sterlin’in değerinin düşeceği değerlendirdiğinden parasal birlik üyeliğini kabul etmemektedir. İkincisi, finansal yapısı zayıf olan ülkelerin yöneticilerinin para politikası araçlarını kaybetmek istememeleridir. Bu araçların başında para basarak senyoraj geliri elde etme ve borçlanma inisiyatifi gelmektedir.

79 a) Parasal Birliğin Maliyetleri
Parasal alanın maliyetleri, parasal birliğe üye olduktan sonra kaybedilen bağımsız para politikası uygulama yeteneğinden kaynaklanmaktadır. Para alanının olası maliyetleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir. Parasal birliğe katılan ülkelerin bağımsız para politikaları uygulayamamaları nedeniyle, kendi bölgelerinde yer alan makroekonomik dengesizlikleri önleyebilecek önlemler alamamaları, Üyelerin kendi bölgelerindeki kamu borçlarından kaynaklanan mali yükü enflasyonist politikalar uygulayarak çözememeleri, 0rtak para kullanan ülkelerin, ortak paranın basılması sonucunda ortaya çıkan senyoraj gelirlerini nasıl paylaşabileceklerinin belirgin olmaması, Ortak para birimine yapılabilecek spekülatif saldırılar.

80 a) Parasal Birliğin Maliyetleri
Para birliği kurulduktan sonra oluşturulan ülkelerüstü para organının yani birlik merkez bankasının parasal şoklara müdahalesi, geçmişte üye ülkelerin uyguladıkları politikalardan farklı olmaktadır. Üye ülkelerden herhangi birinde oluşan bir şok, birlik merkez bankası tarafından değerlendirilmekte ve alınabilecek önlemler belirlenmektedir. Ancak bu önlemler çoğu kez ülkenin kendi başına alacağı önlemlerden farklıdır. Birliğin kurulmadığı durumda ülkenin kendi merkez bankası tarafından uygulanacak politika ile birlik merkez bankası tarafından uygulanacak politika arasındaki fark, stabilizasyon maliyetini “stabilization cost” oluşturmaktadır. Bu maliyet büyüdükçe ülkelerin parasal birliğe katılma istekleri azalmaktadır. Özellikle dış ticarete açık olan küçük ülkelerin makroekonomık dengesizlikler nedeniyle ortaya çıkabilecek kayıpları daha fazladır

81 b) Parasal Birliğin Kazançları
Mundell’e göre parasal birliğe karşı olan görüşlerden çok parasal birliğin kurulması yönündeki görüşler ağır basmaktadır. Mundell ülkeler için parasal birliğin yararlarını aşağıdaki şekilde sıralamaktadır; —Parasal birliğin düşük enflasyon oranından yararlanmak, —Birlik üyeleri ile yapılacak dış ticaretin maliyetlerini azaltmak, —Farklı bir ulusal paraya sahip olma ve basma maliyetinden kurtulmak, —Parasal birliğin sağladığı yüksek satın alma gücü paritesinin ortağı olmak, —Uygulanacak para politikalarında otomatik olarak bir çapa etkisi yaratacak sabit döviz kurundan yararlanmak, —Para ve maliye otoritelerinin yetkilerini azaltmak, —Ulusal paranın değerinin düşmesinden kaynaklanacak olumsuzlukları gidermek, —Parasal ve mali disiplinin sağlanabilmesi için otomatik bir mekanizma kurmak, —Ekonomik şoklara karşı çok uluslu bir tampon oluşturmak, —Parasal birliğin sermaye ve fmansal piyasalarına ortak olmak, —Siyasi birlik ya da entegrasyonu hızlandırmak, —Diğer ülkeler karşısında pazarlık gücü elde etmek,

82 b) Parasal Birliğin Kazançları
—Parasal birliğin enflasyon oranının belirlenmesini sağlayacak siyasi kararlarında pay sahibi olmak, —Dolara rakip bir para oluşturmak ve senyoraj geliri elde edebilmek, —Uluslararası alanda ticaret hadlerini ve alınacak ekonomik kararları etkilemek, —Parasal ve mali disiplini sağlayabilmek için ülke içinde olmayan bir güçten yararlanmak, —Uluslararası alanda yeniden düzenlenmesi muhtemel olan parasal sistemin bir parçası olmak.

83 b) Parasal Birliğin Kazançları
Uygulamada parasal entegrasyonların ekonomik refahı olumlu etkilemesi yani arttırması, bir başka deyişle faydalarının zararlarından daha fazla olması beklenmektedir. Parasal alandan doğrudan sağlanan fayda, büyük oranda parasal birlik üyesi ülkelerin ticaret (işlem) maliyetlerinin azalmasından kaynaklanmaktadır. Parasal birliğin kurulması sonucunda ülke refahında görülen artış üç ana nedenden dolayı ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki reel gelirde meydana gelen dolaylı artış, diğer nedenlerse istihdam ve ekonomik büyüme alanında beklenen olumlu değişmelerdir.

84 b) Parasal Birliğin Kazançları
Parasal birlik kurulduktan sonra ortaya çıkması beklenen etkilerden ilki gelir artışıdır. Ancak gelirdeki artışın dolaylı olacağı düşünülmektedir. Parasal alan kurulduktan sonra ortak para birimi uygulanması nedeniyle sağlanan istikrar ve belirsizliklerin azalması; üretim faktörlerinde niceliksel bir değişme görülmemesine rağmen bu parametrelerin etkinliğini arttırmaktadır. Böylece piyasalar daha etkin çalışabilmektedir. Parasal birlik kurulduktan sonra sermaye en etkin olduğu alanlarda kullanılmaktadır. Böylece gelir dolaylı olarak yükselmektedir. Parasal birliğe üye ülkeler daha istikrarlı ve düşük enflasyon oranlarına sahip olmaktadır. Ayrıca üye ülkeler, kendi parasını kullanan ülkelere nazaran uluslararası mal, hizmet ve sermaye akımlarına daha fazla açıktır. Her iki nedenden dolayı ülke dış yatırım çekmektedir. Üye ülkeler arasında kur farklarından kaynaklanan kambiyo maliyetleri azalmakta, dış ticaret aynı para birimiyle yapıldığı için, para birimlerinin birbirine çevrilmesinden kaynaklanan işlem maliyetleri ortadan kalkmaktadır.

85 b) Parasal Birliğin Kazançları
Dış ticarete ve finansal sisteme açıklık, parasal alana üye ülkeleri, dış şoklara karşı daha esnek hale getirmektedir. Parasal alandan kaynaklanan kazançlar; Kambiyo işlemlerinden kaynaklanan maliyet kazançları, Üye ülkelerde faaliyette bulunan firmaların karşılaştırmalı fiyatları tahmin edebilme kolaylıkları, bilgilenmenin artması, işlem maliyetlerinin düşmesi, Reel kurlarda parasal istikrarsızlıklardan ve spekülatif hareketlerden kaynaklanan istikrarsızlıkların önlenmesi, enflasyonist baskıların azaltılması, Toplam ekonomik refah artışı, Ekonomik çıkar sağlayacak siyasi güç elde edilmesi, Üye olan ülkeler arasındaki finansal ve ticari piyasaların entegrasyon ve işlem hacmi düzeylerinin yükselmesi olarak belirtilebilir. Mundell’e göre bu kazançların elde edilebilmesi için gerekli olan en önemli gelişme faktör mobilitesidir. Faktör mobilitesinin geçerli olduğu parasal alanda bu kazançları sağlayabilmek daha kolay olmaktadır

86 AVRUPA BİRLİĞİ KURUMSAL YAPISI ve KURUMLARI

87 AVRUPA BİRLİĞİ KURUMSAL YAPISI ve KURUMLARI
Herhangi bir devletin anayasal yapısında yasama-yürütme-yargı şeklinde bir ayrım vardır. AB’nin bir anayasası olmadığından (veto edilmiştir) kuvvetler ayrılığı durumu kendine özgü şekilde yapılmıştır. Çünkü ortada bir devlet ya da anayasa bulunmamaktadır. Literatürde bu duruma paradoks ya da orjinallik denir. AB’nin kurumsal yapısı tarihsel süreçte değişime uğramış ve son halini 2007 yılında yapılan Lizbon Zirvesi sonrası almıştır. Bu kurumların merkezleri Brüksel, Lüksemburg, Frankfurt ve Strazburg’da bulunmaktadır.

88 AVRUPA BİRLİĞİ KURUMSAL YAPISI ve KURUMLARI

89 AVRUPA PARLEMENTOSU AVRUPA PARLAMENTOSU - HALKIN SESİ Martin Schulz, AB PARLAMENTO BAŞKANI AB KONSEYİ - ÜYE ÜLKE ÇIKARI / SESİ Donald Tusk, AB KONSEYİ BAŞKANI AB KOMİSYONU - AB ÇIKARLARI Jean-Claude Juncker, AB KOMİSYON BAŞKANI

90 AVRUPA KONSEYİ/ZİRVESİ

91 AVRUPA BİRLİĞİ KONSEYİ
Avrupa Birliği’nin Konseyi ile Avrupa Konseyi'ni birbirine karıştırmamak için AB’nin Konseyi’ne AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, kısaca AB Zirvesi denmesi daha doğrudur. Avrupa Birliği Konseyi (The European Council), AB’nin en üst yetkili siyasi merciidir. Avrupa Konseyi (The Council of Europe) ile isim benzerliğinden başka hiçbir ilgisi yoktur. AB Konseyi ≠ Avrupa Konseyi AB Konseyi = AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi İngilizce’de “European Council”, Fransızca’da “Council European”, Almanca’da “Euro- paische Rat” olarak isimlendirilen AT Konseyi, Maastricht Anlaşması'nın yürürlüğe gir­mesiyle AB Konseyi’ne dönüşmüştür. Dünyadaki en eski Parlamentolararası Asamble olan Avrupa Konseyi’nin ise (Council of Europe) günümüzde (2011) Rusya Federasyo­nu dahil 47 üyesi vardır.

92 AVRUPA BİRLİĞİ KONSEYİ
Konsey, Topluluk üyelerinin Devlet veya Hükümet Başkanlarının yaptıkları Zirve Konferansları sonucunda “de facto” olarak ortaya çıkmıştır. AB Konseyi, diğer bir deyişle AB Zirvesi, Avrupa Birliği üyesi devletlerin devlet ya da hükümet başkanlarının ve Avrupa Komisyonu başkanının katılımlarıyla gerçekleşir. Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi’nin (AB Konseyi: Avrupa Birli­ği Zirvesi), yasama ve yürütme gücü yoktur.

93 AVRUPA PARLEMENTOSU

94 AVRUPA PARLEMENTOSU Avrupa Parlamentosu, Avrupa Topluluğu içinde Komisyon ve Konsey arasın­da paylaşılmış yasama ve yürütme yetkilerinin kullanılmasının demokratik bi­çimde denetlenmesi amacıyla kurulmuştur.

95 AVRUPA PARLEMENTOSU Üye ülkeleri bağlayıcı düzenlemelere Konsey ile ortak karar verilmektedir. Avrupa Parlamentosu’nun yetkileri; Avrupa Topluluklarının yasama görevini yerine getirmesinde yardımcı ol­mak ve bu göreve katılmak, Bütçe’yi görüşmek ve kabul etmek, Komisyon ve Konseyi denetlemek, Kurumlar üstünde siyasi denetim yetkisi bulunmaktadır. Avrupa Ombudsmanını atar.

96 AVRUPA PARLEMENTOSU Avrupa Parlamentosu üyeleri, Strasburg, Brüksel ve Lüksemburg’da görev yapar. Parlamento’nun iki Meclis Binası ve bir Sekreterliği vardır. Meclisleri Brüksel ve Strasburg’da, Sekreterliği ise Lüksemburg’dadır. Avrupa Parlamento­su her ay bir hafta (Ağustos dışında) Strasburg’da toplanır.

97 AVRUPA PARLEMENTOSU Parlamento ve Konsey, bütçe konusundaki yetkileri paylaşır. Parlamento, yıl­lık bütçeyi oylar ve bütçe uygulamasını izler. Böylece Birliğe verdiği siyasi önce­liklerini yansıtır. Büyük önem taşıyan bazı kararlar (bazı uluslararası Anlaşma­lar, yeni üyelerin katilimi, Parlamento seçimlerinde her ülkede aynı usulün uygu­lanması, Birlik vatandaşlarının ikamet hakkı) için Konsey’in, Parlamento’nun onayını alması gerekir.

98 AVRUPA PARLEMENTOSU Austria - 18 Belgium - 21 Bulgaria - 17
Croatia Cyprus - 6 Czech Republic Denmark Estonia - 6 Finland France Germany Greece Hungary Ireland Italy Latvia Lithuania Luxembourg - 6 Malta - 6 Netherlands Poland Portugal Romania Slovakia Slovenia - 8 Spain Sweden United Kingdom Total

99 AVRUPA PARLEMENTOSU

100 AVRUPA PARLEMENTOSU Avrupa Parlamentosu üyelerinin çoğu Parlamento’nun siyasi gruplarından bi­rine mensuptur. AB’nin temel hukuk düzenlemelerinde değişiklik yapmak için birden fazla grubun yasa değişikliğine destek vermesi gerekir. Parlamento’daki tartışmaların çoğunda klasik “sağ-sol ayırımı” vardır. Siyasi grupların, Avrupa Birliği bütçesinden aldıkları katkılar parlamenter sayılarına göre belirlenir. Bazı siyasi gruplar içinde görüşleri oldukça farklı gruplar birlikte olabilir. Avrupa Halkları Partisi ve Avrupalı Demokratlar Grubu (EPP-ED) içinde hem Avrupa Birliği’nde bütünleşmeye sıcak bakan Hıristiyan Demokratlar, hem de daha fazla bütünleşmeye şüpheyle yaklaşan İngiliz Muhafazakarlar yer alır. Uluslar Avrupası İçin Birlik Grubu (UEN) içinde de hem İrlanda'nın ılımlı partisi Fianna Fail’e, hem de İtalya’dan faşizme yakın görüşleriyle bilinen Ulusal İttifak bulunur.

101 AVRUPA PARLEMENTOSU Partiler; “Avrupa seviyesinde olması”, “Avrupa’nın bütünleşmesinde temel faktör olması", “Avrupa bilincinin oluşmasına katkıda bulunulması” ve “Topluluk vatandaşlarının politik iradesinin ifadesi olması”

102 AVRUPA PARLEMENTOSU Avrupa Halkları Grubu (EPP) Parlamento’daki en büyük siyasi gruptur seçimlerindeki oy oram yüzde 36’dır. 75’den fazla parti gruba üyedir. Merkez sağ çizgideki Grup, Parlamento’da grupların kurulmasından bu yana varlığını sürdürmektedir. Grupta; Alman Hıristiyan Demokrat, İspanyol Halk Partisi, Fransız UMP, İtalyan PDL mensubu üyeler bulunmaktadır. Grup, tüm Avrupalıların ortak çıkarına hizmet edecek ilerlemeleri sağlamak amacıyla, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayalı, yetki paylaşımının verimli bir şekilde uygulandığı ve bağımsız demokratik kurumlar üzerine ku­rulu bir AB için çalışmaktadır. Grubun amaçlan, refahın sağlandığı, dünya ça­pında rekabetçi bir Avrupa’nın yaratılmasına katkıda bulunmak, Birliğin ortak dış ve güvenlik politikasının sürekliliğini sağlamak ve verimliliği artırmaktır. Grup, Türkiye’nin AB üyeliğine prensip olarak karşıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi 2004 yılından bu yana gözlemci statüsüyle yer al­dığı Avrupa Halkları Partisi’nden ayrılarak 2012 yılında kurulan Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular Grubuna (ECR) üye olmuştur. Zamanın AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Başkam Mevlüt Çavuşoğlu, EPP’den ayrılma sebeplerini karşı taraftan kaynaklanan güven bunalımına bağlamıştır.

103 AVRUPA BİRLİĞİ (BAKANLAR) KONSEYİ

104 AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLAR KONSEYİ
Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi, [The Council of the European Union) üye dev­letlerin temsil edildiği AB kurumudur. Üye ülkelerin çıkarlarını temsil eden tek organdır. Toplantının konusu ekonomi veya para politikası ile ilişkili ise, üye devletlerin ekonomi ve maliye bakanları toplantıya katılır. Oy çokluğu – Oy birliği – Nitelikli çoğunlukla karar alır. Ağırlıklı oy esası bulunmaktadır. 345 oyun 255’i nitelikli çoğunluğu oluşturmaktadır. Üyelerin yarıdan fazlası olumlu oy kullanmalıdır. Nüfusun %62’sini kapsayacak düzeyde olmalıdır.

105 AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLAR KONSEYİ
Konsey Başkanlığı, 18 aylık süre için görev yapacak 3 üye devlet tarafından ortaklaşa yürütülür. Başkanlık, 6 aylık dönemlerle üye devletler arasında el değiştirir. AB’nin yasama ve karar alma kurumudur. Yaygınlaşan biçimde nitelikli çoğunlukla karar alır. Konsey’in Komisyon önerisini değiştirerek karara bağlaması ancak oybirliği ile mümkündür. Ortak karar alma yönteminin uygulandığı ve uzlaştırma komitesi aşamasına giden ka­rar önerileri bundan istisnadır. Komisyon üzerinde denetim yetkileri vardır. Fa­kat, Komisyonu görevden alma yetkisine sahip değildir. Avrupa Parlamentosu ta­rafından demokratik denetime tabi tutulma imkanı ise sınırlıdır. Konsey, Avrupa Birliği adına üçüncü ülkeler ve uluslararası kuruluşlar­la anlaşmalar imzalar. Konsey, üye devletlerin ekonomi politikaları arasında uyum sağlar, AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası alanına yönelik politikala­rının belirlenmesinde AB Zirvesi ile birlikte yetkilidir.

106 AVRUPA KOMİSYONU

107 AVRUPA KOMİSYONU Barleymont Monster : 30 bin çalışan

108 AVRUPA KOMİSYONU Avrupa Birliği Komisyonu ya da Komisyon, AB politikaları­nın tasarlayıcısı ve koordinatörü olarak görev yapan Birliğin yürütme organıdır. Mevzuat önerileri hazırlar, Parlamento ve Konsey’e sunar. Avrupa Birliği müktesebatını, Parlamento ve Konsey tarafından hazırlanan bütçe ve programlan uy­gulamakla yükümlüdür. Topluluk anlaşmalarının koruyucusudur. Adalet Divanı ile birlikte AB hukukunun doğru uygulanmasını sağlar. Uluslararası ilişkilerde ve uluslararası anlaşmaların müzakerelerinde özellikte ticaret ve işbirliği alanla­rında Birliği temsil eder.

109 AVRUPA KOMİSYONU Komisyon, Kurucu Anlaşmaların koruyucusudur.- Kurucu Anlaşmaların ve organların almış olduğu kararların usulünce uygulanıp uygulanmadığım ve il­gili tarafların yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini izlemekle görevlidir. Roma Anlaşmasından kaynaklanan yürütme yetkilerinin yanı sıra, ortak politi­kaların oluşturulması ve yürütülmesi görevini de üstlendiğinden, yetkilerinde za­man içinde artış olmuştur. Birlik fonlarının yönetim görevi Komisyon’a aittir. Ko­misyon, karar önerilerini hazırlama ve sunma yetkisine sahiptir. Komisyon’un bürokratik, bağımsız ve uluslar üstü niteliği vardır. Komisyon, tüm üye devletlerin temsilcilerinin yer aldığı üye devletler ile Av­rupa Parlamentosu’nun ortaklaşa atadığı, ulusal çıkarları korumayacaklarına ; ilişkin yemin ederek göreve gelen, bütünleşmenin ilerletilmesi dışında siyasi bir niteliği olmayan ve demokratik bir tabana dayanmayan teknokratlardan oluş­maktadır. Komisyon, ulusal devletlerde hükümetlere denk gelir ve Konsey’in al­dığı kararlan uygular.

110 AVRUPA KOMİSYONU Komisyon’un görevleri şunlardır:
Parlamento ve Konsey’e yasal düzenlemeler hazırlamak, AB politikalarının uygulanmasını sağlamak, Avrupa hukukunun uy­gulanmasına Adalet Divanı ile birlikte katkıda bulunmak, AB’yi uluslararası ku­ruluş ve örgütlerde temsil etmek, Anlaşmaları müzakere etmek ve bütçeyi hazır­lamak. Komisyon’daki üyeler (komiser - commisioner) ülkelerin nüfuslarına göre belir­lenir. Komisyon 28 üyeden oluşur. Her üyenin sorumlu oldu­ğu alan vardır.

111 AVRUPA KOMİSYONU Komisyon’un görev süresi beş yıldır. Komisyon, sorumluluklarını yerine getirirken bağımsızdır. Komisyon üyeleri ise üye devletlerin göstereceği adayların arasından Komisyon Başkanı tarafından seçilecek, bu seçimin ardından Zirve tarafından nitelikli çoğunlukla ve Komisyon Başkanı'nın onayını da alarak atanan "Birlik Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi" de dâhil olmak üzere Komisyon'un tamamı heyet halinde Avrupa Parlamentosu'nun onayına sunulacaktır. Gerekli güvenoyunun teminini takiben Komisyon, Zirve tarafından nitelikli çoğunluk ile atanır.

112 AVRUPA KOMİSYONU Komisyon’un görevleri şunlardır:
Parlamento ve Konsey’e yasal düzenlemeler hazırlamak, AB politikalarının uygulanmasını sağlamak, Avrupa hukukunun uy­gulanmasına Adalet Divanı ile birlikte katkıda bulunmak, AB’yi uluslararası ku­ruluş ve örgütlerde temsil etmek, Anlaşmaları müzakere etmek ve bütçeyi hazır­lamak. Üye devletlerden herhangi birine karşı Anlaşma ihlali soruş­turması başlatabilir ve gerekli gördüğünde konuyu Avrupa Birliği Adalet Divanı’na götürür. Avrupa Birliği’nin rekabet kurallarını ihlal etmeleri durumunda ki­şilere ve şirketlere para cezası verebilir. Yasama sürecini başlatmada tek yetkili­dir. Hükümetlerarası işbirliği alanında üye devletler gibi teklifle bulunma hakkı­na sahiptir. Komisyon, kurum olarak Avrupa Parlamentosu’na karşı sorumludur. Av­rupa Parlamentosu tarafından görevden alınabilir.

113 AVRUPA BİRLİĞİ ADALET DİVANI

114 AVRUPA BİRLİĞİ ADALET DİVANI
ADALET DİVANI AB’nin en yüksek yargı organıdır. Amacı, Avrupa Birliği hukukunun Avrupa Birliği içerisinde her yerde aynı şekilde yorumlanmasını ve uygulanma­sını sağlamaktır yılında yapılan Lizbon Zirvesi imzalanan Lizbon Anlaşması’nda AB’nin kurumlan arasında sayılmıştır. Divanın, her üye devletten en az bir yargıç olmak üzere 28 yargıcının bağımsızlıkları, statülerini düzenleyen çeşitli hükümler aracılığıyla güvence altına alınmıştır. Adalet Divanı’na dava açılması, dava dilekçesinin ya da bir ulusal mahkeme­nin kararının sunulmasıyla başlar. AB kurumlan, üye devletler, gerçek ve tü­zel kişiler ile üye devletlerin mahkemeleri dava açma hakkına sahiptir. Adalet Divanı Avrupa bütünleşmesinin sağlanmasında lokomotif görevi üstlenmiş bir kurumdur. Almış olduğu kararlar ile bunu sağlamıştır.

115 SAYIŞTAY

116 SAYIŞTAY SAYIŞTAY Avrupa Birliği’nin de­netleme kurumudur. Sayıştay’ın yasal gü­cü yoktur. Her ülkeden bir üyeden oluşur. Üye­ler, 6 yıllık yenilenebilir bir dönem için Konsey tarafından atanır. Üyeler, aralarında bir kişiyi, 3 yıllık yenilenebilir bir dönem için başkan olarak seçerler. Maasricht Anlaşması ile Sayıştay’a kurumsal statü, tanınmıştır. Sorumlu­luklarının kapsamı genişletilerek hesapların güvenilirliği ve hesaplara konu olan işlemlerin hukuka uygunluğu ve düzenliliği hakkında Parlamento ve Komisyon’a rapor sunma görevi verilmiştir. Sayıştay, Avrupa Birliği’nin tüm gelir ve har­camalarının hukuka uygun ve düzenli biçimde yapılıp yapılmadığını ve ma­li yönetiminin tutarlı olup olmadığını denetler.

117 SAYIŞTAY Böylece AB vatandaşlarının mali kaynaklardan en iyi şekilde yararlanması amacıyla AB mali kaynaklarını kontrol eder. AB fonlarım yöneten kişi ya da kuruluşu denetleyebilir. Amacı, AB bütçesinin doğru uygulandığım kontrol etmek, AB’nin ge­lir ve giderlerinin yasal bir şekilde elde edildiği ve harcandığını garanti altına al­mak ve sağlam bir mali yönetim sağlamaktır. Görevlerini yerine getirmek için AB gelir veya giderleri ile ilgili çalışan bir kurumun ya da kişinin çalışmalarını soruşturabilir. Bir önceki yılın denetleme raporlarım her yıl düzenli olarak Avrupa Parlamentosu’na, Avrupa Birliği Konseyi’ne ve AB üye ülke hükümetlerine sunar. Parlamento, Komisyon’un bütçeyi mevzuata uygun olarak kullanıp kullanmadığına Sayıştay’ın raporunu inceledikten sonra karar verir.

118 AVRUPA MERKEZ BANKASI

119 AVRUPA MERKEZ BANKASI Avrupa Merkez Bankası (European Central Bank: ECB) Euro alanı içinde bu­lunan 18 ülkenin para politikasını yönetmekle yükümlü olan dünyanın en önem­li merkez bankalarından biridir. 1 Haziran 1998 tarihinde Frankfurt merkez olmak üzere kurulmuştur. Ekonomik ve Parasal Birliğin (EMU) üçüncü aşama­sı (1 Ocak 1999, en geç 30 Haziran 2002) için gerekli yapısal, yasal ve teknik alt­yapı çalışmalarım tamamlamak olan Avrupa Para Enstitüsü’nün yerine oluştu­rulmuştur. Enstitü, 1 Haziran 1998 tarihinden itibaren görevlerini Banka’ya dev­rederek tasfiye edilmiştir. Avrupa Merkez Bankası’na (AMB) IMF tarafından göz­lemci statüsü (observer status) verilmiştir. Avrupa Merkez Bankası tüzel kişiliğe sahip bağımsız bir AB kurumudur.

120 AVRUPA MERKEZ BANKASI Avrupa Merkez Bankası’nın görevleri şunlardır:
Para politikasının belirlenmesi ve uygulanması, Döviz alım satımının sağlanması, Üye ülkelerin parasal kaynaklarının yönetimi (portföy yönetimi), Üye ülkelerde sorunsuz işleyen bir ödemeler sisteminin kurulması, Euro banknotlarının ihraç izni, ulusal merkez bankaları aracılığıyla ihra­cın gerçekleştirilmesi, Kredi kuruluşlarım denetleme, finans piyasası istikrarım kontrol etme, AB ve ulusal kurumlara danışmanlık, diğer uluslararası kurumlar ve Av­rupa kuramlarıyla işbirliği, Üye ülkelerde ve AB içinde istatistiksel bilgilerinin toplanması, Merkez Bankası bilançosunun hazırlanması.

121 AVRUPA MERKEZ BANKASI Avrupa Merkez Bankası, görev ve yükümlülüklerini yerine getirirken hiçbir şekilde AB’nin ve ulusal hükümetlerin kurum ve organlarından talimat almaz. Banka, AB üye ülkeleri hükümetleri ve merkez bankaları ile yakın işbirliği için­de çalışır. Sistemin bağımsızlığını garantilemek amacıyla AMB Başkanın a tekrar yenilenmeyen 8 yıllık hizmet süresi verilmiştir. Benzer uygulamalar Yönetim Konseyi’nin üyeleri için de geçerlidir.

122 AVRUPA MERKEZ BANKASI Avrupa Birliği’nin ortak parası Euro, 1 Ocak 1999 tarihinde bankacılık işlemlerinde kullanılmaya başlanmış, 1 Ocak 2002’de tedavüle çıkarılmıştır. Avrupa Birliği’nin tüm üyeleri Euro kullanmaz. Euro’ya geçen ülkelerin bütününe Euro bölgesi (alanı) adı verilir. Danimarka, İsveç ve İngiltere, Maastricht Anlaşmasındaki istisnalara dayanarak Euro’ya geçmeyen AB üyeleridir. Bu ülkele­rin hükümetleri bu konuda karar vermedikçe AB tarafından bir baskıyla karşılaşmazlar.

123 AVRUPA MERKEZ BANKASI 28 Eylül 2000’de Danimarka’da yapılan halk oylamasına göre oy verenlerin yüzde 53.2’si Euro’ya geçmeye karşı çıkmıştır. İsveç, 14 Eylül 2003’teki halk oy­lamasında oy kullananların yüzde 56.1’i Euro’ya hayır, yüzde 41.8’i evet dediği için Euro’ya geçmemiştir. 1 Mayıs 2004’te ve 1 Ocak 2007’de üye olan ülkelerin çoğunluğu da henüz Euro’yu kullanmamaktadır. Türkiye, 2009 yılında Euro’yla tasarım yönünden bir çok benzerlik taşıyan Türk Lirasını tedavüle çıkarmıştır. Euro bölgesine dahil 19 AB üyesi ülke şunlardır: (2015) Almanya, Avustur­ya, Belçika, Estonya, Finlandiya, Fransa, (denizaşırı sömürgeleri hariç), Hollan­da, İrlanda, İspanya, İtalya, Letonya, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Slovakya, Slovenya, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Litvanya. Andorra, Monako, San Marino ve Vatikan AB üyesi olmamalarına karşılık yapılan anlaşmalar çerçevesinde, Karadağ ve Kosova ise AB ile bir anlaşma imzalamadan Euro kullanmaktadır. İkili anlaşmalarla Monako, San Marino ve Vatikan Avrupa Merkez Bankası adına kendi Euro’lannı basarlar ama bu para­ların toplam değeri sınırlıdır.

124 AVRUPA MERKEZ BANKASI Ulusal Merkez Bankaları, iç varlıklar ve yükümlülüklerinin idaresi kapsamın­da belirli miktarı aşan operasyonlarının ortak para ve kur politikalarıyla tutarlı­lığının sağlanması amacıyla operasyonlar öncesinde AMB’nin onayını almakla yükümlüdür. Banka'nın temel görevi, avronun alım gücünü korumak ve avro bölgesinde fiyat istikrarını sağlamaktır.

125 AVRUPA YATIRIM BANKASI

126 AVRUPA YATIRIM BANKASI
Avrupa Birliği’nin finans kurumu olan Avrupa Yatırım Bankası, (European Investment Bank: EIB) 1958 yılında Roma Anlaşması ile Birliğin hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olmak ve yatırımları finanse etmek amacıyla kurulmuştur. Kar amacı taşımayan kamu kaynaklı, AB’nin kre­di kurumudur. Ortakları 28 AB üyesi ülkedir. Banka’nın yüzde 90 faaliyeti Av­rupa kıtasındadır. Amacı, Avrupa Birliği’nin dengeli gelişimini sağlamaktır. Banka sermaye piyasasından ve öz kaynaklarından yararlanarak projelere destek olur. Bu projeler; az gelişmiş bölgelerin geliştirilmesi, işletmelerin modernleştirilmesi, üye dev­letlerce finanse edilemeyen istihdam yaratılmasına ilişkin projeler ile üye devlet­lerce finanse edilemeyen büyük projelerdir. Banka tüzel kişi­liğe ve mali özerkliğe sahiptir.


"DİNAMİK ETKİLER." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları