Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

AZİZ NESİN VE ŞİİRLERİ 20 ARALIK TEMMUZ 1995

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "AZİZ NESİN VE ŞİİRLERİ 20 ARALIK TEMMUZ 1995"— Sunum transkripti:

1 AZİZ NESİN VE ŞİİRLERİ 20 ARALIK 1915 - 6 TEMMUZ 1995
Noktürn / F. Chopen

2 YAĞMUR GEMİLERİ Gece sabaha karşı birden Korkularımıza bulaşır,
  O gemiler ki yağmur taşır, Gece sabaha karşı birden Korkularımıza bulaşır, Gök gürültüsüyle derinden. O gemiler ki yağmur taşır, Gözümüz kamaşır şimşeğinden.. O gemiler ki başkalaşır Çelişkinin diyalektiğinden, Gücü çok sonra anlaşılır İnsana eklediğinden. O gemiler ki başkalaşır, gelişir değiştirdiğinden.. O gemiler ki şafağa ulaşır, Ümitlerimizin ateşinden, Devrimden devrime yanaşır, Nasıl da büyür kendiliğinden. Bir çığlık gibi Bedreddin'den...

3 Geceler uzamaya başlayacak. Ve öyle bir öleceğim ki
Benim doğduğum gün Günler uzamaya başlar Öyle bir öleceğim ki Geceler uzamaya başlayacak. Ve öyle bir öleceğim ki Günlerle gecelerden başka Hiç kimse öldüğümü anlamayacak..

4 BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİTMEZ
Bütün anneler, annelerin en güzeli, Sen, en güzellerin güzeli. On üçünde evlendin, On beşinde beni doğurdun, Yirmi altı yaşındaydın, Yaşamadan öldün. Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum. Bir resmin bile yok bende, Fotoğraf çektirmek günahtı. Ne sinema seyrettin, ne tiyatro. Elektrik, havagazı, su, soba, Ve karyola bile yoktu evinde. Denize giremedin, Okuma yazma bilmedin. Güzel gözlerin, Kara peçenin arkasından baktı dünyaya. Yirmi altı yaşındayken Yaşamadan öldün... Anneler artık yaşamadan ölmeyecek... Böyle gelmiş, Ama böyle gitmeyecek!

5 ÇOCUKLARIMA Diyelim ıslık çalacaksın ıslık Sen ıslık çalınca Ne ıslık çalıyor diye şaşacak herkes Kimse çalamamalı senin gibi güzel. Örneğin kıyıya çarpan dalgaları sayacaksın Senden önce kimse saymamış olmalı Senin saydığın gibi doğru ve güzel Hem dalgaları hem saymasını severek. De ki sinek avlıyorsun sinek En usta sinek avcısı olmalısın Dünya sinek avcıları örgütünde yerin başta Örgüt yoksa seninle başlamalı /.

6 Say ki hiçbir işin yok da düşünüyorsun
Düşün düşünebildiğince üç boyutlu Amma da düşünüyor diye şaşsın dünya Sanki senden önce düşünen hiç olmamış. Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum Düşlerini som somut görüp şaşsınlar Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler. Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz De ki bütün işe yarayanlar İşe yaramaz sanılanlardan çıkar.

7 SEN SÖYLEMEDEN DE BİLİYORUM Seziyorum ki kaçacaksın..
Yalvaramam, koşamam Ama sesini bırak bende. Biliyorum ki kopacaksın Tutamam saçlarından Ama kokunu bırak bende. Anlıyorum ki ayrılacaksın Çok yıkkınım, yıkılamam. Ama rengini bırak bende. Duyumsuyorum ki yiteceksin En büyük acım olacak Ama ısını bırak bende. Ayrımsıyorum ki unutacaksın Acı kurşun bir okyanus Ama tadını bırak bende. Nasıl olsa gideceksin Hakkım yok durdurmaya Ama kendini bırak bende...

8 BAĞIŞLA   Ya zamanından çok erken gelirim, Dünyaya geldiğim gibi. Ya zamanından çok geç, Seni bu yaşta sevdiğim gibi. Mutluluğa hep geç kalırım, Hep erken giderim mutsuzluğa. Ya herşey bitmiştir çoktan, Ya hiçbir şey başlamamış. Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın Ölüme erken, seviye geç. Yine gecikmişim, bağışla sevgilim Seviye on kala, ölüme beş...

9 ÖLÜME EĞİLMEK   Uyumaya değil Rüyalarıma gidiyorum Orada yaşayacağım isteğimce Uyanıkken hiç yaşayamadığım Hepsi de gençti güzeldi Sevdim sevildim diye aldanarak Son gördüğüm onlar olacak Bunca yıldır sevgiye dayanamadığım Ölüme değil Sonsuzluğa gidiyorum Orda dinleneceğim gönlümce Yaşarken hiç mi hiç dinlenemediğim Kalemim yine elimde Kağıtlarım da önümde Son uykusunda düşecek başım Sağlığımda hiç eğmediğim ...

10 Söz verdiğimiz yerde buluştuk Söz verdiğimiz zamanda değil.
SEVGİ DURAĞI Söz verdiğimiz yerde buluştuk Söz verdiğimiz zamanda değil. Ben yirmi yıl erken gelip bekledim sen geldin yirmi yıl geç. Ben seni beklemekten yaşlıyım, sense beklettiğin için genç ...

11 ARKADAŞIM BADEM AĞACI   Sen ağaçların aptalı Ben insanların Seni kandırır havalar Beni sevdalar Bir ılıman hava esmeye görsün Düşünmeden gelecek karakış , Açarsın çiçeklerini .. Bense hayra yorarım gördüğüm düşü .. Bir güler yüz , bir tatlı söz , Açarım yüreğimi hemen Yemişe durmadan çarpar seni karayel , Beni karasevda ... Hem de bilerek kandırıldığımızı Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza Koo desinler bize şaşkın Sonu gelmese de hiç bir aşkın Açalım yine de çiçeklerimizi Senden yanayım arkadaşım Havanı bulunca aç çiçeklerini Nasıl açıyorsam yüreğimi Belki bu kez kış olmaz Bakarsın sevdan düş olmaz Nasıl vermişsem kendimi son sevdama Vur kendini sen de bu güzel havaya ...

12 SON İSTEK   Bitki olacaksam Çayır çimen olayım Aman baldıran değil Yol altında kalacaksam Gelin arabaları geçsin üstümden Çelik paletler değil ... Üstümde çocuklar koşuşsun Ne kaçan ne kovalayan Askerler değil Kerpiç yapacaksanız beni Okullarda kullanın Cezaevlerinde değil ... Soluğum tükenmez de kalırsa Islık öttürsünler Aman ha düdük değil Kalem yapın beni kalem Şiirler yazan sevi üstüne Ölüm kararı değil ... Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında Sakın ola ki Silahlarla değil ...

13 Birlikte ıslanmayacağız ki.. Boşuna bu nehir , Çırpınıp pırpırlanması,
Sen yoksun, Boşuna yağıyor yağmur, Birlikte ıslanmayacağız ki.. Boşuna bu nehir , Çırpınıp pırpırlanması, Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki.. Uzar uzar gider, Boşuna yorulur yollar, Birlikte yürüyemiyeceğiz ki.. Özlemler de ayrılıklar da boşuna, Öyle uzaklardayız, Birlikte ağlayamayacağız ki.. Seviyorum seni boşuna, Boşuna yaşıyorum, Yaşamı bölüşemiyeceğiz ki...

14 ŞİİRE TUTUNMAK   Yok başka hiçbir umarın En granit kayanın en ortasında Balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız Ya ölmektir kurtuluşun, Ya da şiir tutunmak. O en gergin tele şöyle bir dokun Son tınıyla tel kopsun Ayak sesleri duyulsun ölümün Her yanın, her yönün çıkmaz Nereye baksan yok Hiç bile herşey sayılır o bulunduğun yerde Kurtarırsa kurtarır ancak Yine şiire tutunmak...

15 MERAK İçimde bir merak öyle bir merak ki, ölümümden bir ay sonra
bir güncük yaşamak ve dostu düşmanı suç üstü yakalamak...

16 SUSARAK Güneş altında söylenmedik söz yokmuş, Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi.. Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz. Ben de söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde.. Hiç bir biçim kalmamiş dünyada denenmedik, Ben de susuyorum sevgimi saklayıp içimde.. Duyuyorsun değil mi suskunluğumu nasıl haykırıyor, Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim, Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde ...

17 Bütün gece güneş açtık öpüşlerden. Gün doğunca ne oldu birden
GÜNEŞ DOĞUNCA O çırılçıplak gecede Sen sendin, ben de ben. Bütün gece güneş açtık öpüşlerden. Gün doğunca ne oldu birden O sabah kendi soğuğumuzdan Kar yağdırdık güneşten hep o korkuydu içimdeki Ya sen de sen değilsen...

18 YAŞA SEN ! Her şeye boşver, dolu dolu yaşa. Madem ki bir aşkın var, ne güzel, tadını çıkar... Sanki ayıp bir şeymiş de utanıyormuşsun gibi yazmışsın bana... Her şeye boşver ve aşkı yaşa... İlle de büyük aşk olması gerekmez; yaşanan her aşk büyüktür, yeter ki tadını çıkarmasını bil... Çok büyük umutlar bağlama, yarını hiç düşünmeden, günü gününe sev, sevginin tadını çıkar... Sevgide geleceği düşünürsen aşkı, bombok edersin. Sakın haaa... Sonsuz, monsuz diye karşındakinin başını yeme... Her şeye boşver; öylesine sev ki, sevdiğini bile umursama, salt kendin için sev, bencilce yaşa aşkı, bütün maddesiyle... Yaşamdan elinde kala kala salt yaşadığın sevgiler kalır sonunda, ne şu, ne de bu... Bütün onlar, aşkı yaşamak için gerekli olan - ne yazık ki gerekli olan- gereklerdir /.

19 Aslolan aşktır yaşamda...
Dolu dolu, dolu dizgin, zilzurna, saniye saniye aşkı yaşayarak sev... İki yıl, üç yıl sürecek diye umutlanıp enayilik etme... İster sürer, ister sürmez... Sen o anı yaşa yeter ki... Yitirdiğin zaman; yaşadıklarını kazanmış olacaksın... Sonunda elbet yitireceksin, ama yitireceğini hiç düşünme; çünkü aynı zamanda kazanmışsındır da... Anılar kazanıyorsun daha ne... İç o zaman, sarhoş ol... Yüce şeyler düşünme severken, sevgiyi berbat edersin; çünkü sevginin kendisinden daha yüce bir şey olamaz.. Aferin sana seviyorsan, seviliyorsan... Sakın kuşkulara kapılma. Karşındakini didikleme, yiyip bitirme... Türk gelenekleri, görenekleri öyle... Sakın bu aptallığı yapma... Severken yirmi yıl sonrasını değil, yirmi dakika sonrasını bile düşünme, sevinin içine edersin... An an yaşa, derin derin hem de... Afferin sana /.

20 Çok sevindim. İşe güce boşver.
Artık sana ne Surname'yi, ne de başka şeyi soruyorum. Keyfince yaşa, sev... Sevildikçe sev, sevilmeyince de tastamam boşver ve o zaman o güzelim yalnızlığına sarıl... O yalnızlık ki, bütün sevgilerden daha güzeldir ve sonunda onun koynuna girmek için kendi kollarımızla kendimizi sararız... O zaman da hiç üzülmeyeceksin. Çünkü nasıl olsa, sığınacak bir yalnızlığımız var; günün birinde anamız bile bizi bırakır gider ama o yalnızlığımız, biz yaşadıkça bizi hiç bırakmaz... Severken bunları düşünme, lütfen yarınsız sev! Hadi, sevgiyle öperim. Yaşa sen !

21 ACININ DUVARI ASILINCA Kendisi çatlamadan Toprağı çatlatamaz tohum
Asmışım sinirini mutsuzluğun Ayrımsayamıyorum bile öyle mutsuzum Acısını artık duyamıyorum Ki kendim öyle bir acı olmuşum Nasıl görmezse göz kendini Kendimi arıyor bulamıyorum..

22 AŞK ÜZRE Sevişirken yılan bile dokunmaz Tapınmakta aşktan saygın olamaz Sevda üzre yıldırım olsa çarpmaz İstiyorsan uzak kalmak ölümden Hep aşk üzre olmalısın a caanım Ki ölüm de sevişirken kıyamaz..

23 Kalabalıkta kalabalıkça yalnızlık Yalnızladıkça birbirimizi
ÇOĞALMAK Kalabalıkta kalabalıkça yalnızlık Yalnızladıkça birbirimizi Haydi çoğalalım Çoğaltarak kendimizi Bir canım çoğal da bin can ol Isıt yaşlıların yalnızlıklarını ilinsin üşümüşlüğü bırakılmışların Çoğalın dudaklarım çoğalın sonsuz Öpün bütün ağlayan çocukları kimsesiz Çoğal gözlerim çoğal Gör bütün görmeyenlerde yapayalnız Ellerime tutunun ellerime çoğalın Okşayın sevecenlikle çocukları Hıçkırırlarken uykularında bile..

24 KENDİME ÖĞÜT Uslanma hiç hep deli kal Büyüme sakın çocuk kal Es deli deli böyle kal Son harmanında sevdanın Tüken toz toz savrula kal Suçüstü bulmalı ölüm Ölürken de sevdalı kal...

25 KONSER Şimdiden duyuyorum Herşey birdenbire olacak Şuramda bir kılcal damar Yada beynimde bir sinir ucu. O anda biyerlere atılmış eski bir kemanın Yalnızlıktan gerilmiş bir teli kopacak Yada terkedilmiş bozuk bir piyanodan Tek notalık si minörden bir ses çıkacak. Karanlıkta ve yalnızken dinlemeli Bu konser modası geçmiş adamın Yaşamı boyunca sunmak isteyip de Veremediği ilk ve son konser olacak..

26 DOĞUMGÜNÜ TELGRAFI Sen iyi ki doğdun, Ben iyi ki yaşıyorum.
Ne güzel şey, Seni hala seviyorum..

27 OKUL Mapus damı bana çok şey öğretti Ama en çok sabretmeyi Yalnızken kalabalık olmayı Kalabalıktayken de kendimle kalmayı Ve sürekli kavga edip Durmadan kendimle barışmayı Hiç gocunup yüksünmeden İhanetlere katlanmayı Beş metrede beşbin metreyi yürümeyi Ve duvarların darlığında Dünyaları dolaşmayı Ve hepsinden de çok Bütün yuvarlakları yüreğimde bileyip sivriltmeyi İnsan olmayı insan olmayı…

28 Kendiliğimden şiir yazmadım Şiir yazdırttı kendini
ZORLA Kendiliğimden şiir yazmadım Şiir yazdırttı kendini Hiçbir seviyi ben bırakmadım Seviler bıraktırttı kendini. Kaçmadığıma bakmayın siz Döğüştümse namus deyip Hiçbir kavgayı ben çıkarmadım Kavgaya zorladılar beni. Bu amansız yarışa kendim girmedim Soluk soluğa yarışta buldum kendimi Gönüllü katılmadım hiçbirine İstesem de istemesem de yarışa kattılar beni. Biliyorum ki yazılan artık yaşanmaz Ben yazmak istemedim Yaşamak istedim sevgimi Kendileri yazdırttılar kendilerini

29 BENDE KAL Bir tohum verdin çiçeğini al Bir çekirdek verdin Ağacını al Bir dal verdin Ormanını al Dünyamı verdim sana Bende kal..

30 Seninle gezerken güzel. Kimseler yoksa salonda Seni öpmek en güzel.
Bu müze var ya bu müze Seninle gezerken güzel. Kimseler yoksa salonda Seni öpmek en güzel. Bu rakı var ya bu rakı Seninle içerken güzel. Kimler olursa olsun varsın Rakılı ağzından öpmek en güzel. İşte bu dünya var ya bu dünya Seninle yaşarken güzel. Sen varsın ya sen Ancak benimleysen güzel ..

31 YUVA Yanyana geldikçe daha uzak Birlikteyken daha kimsesiz Bir ağırı sızım sızım yeri belirsiz O da yalnız Ben de yalnız Acılar tütüyor bacamızdan Görünmeyen taş duvarlar örmüşüz Duvar olduk kendimize kendimiz Ne yana dönsek Kendimize çarparız.

32 Nasıl anlatılıyordu o duygu Sözler tozpempeydi Susmalar uçuk mavi
... Nasıl anlatılıyordu o duygu Sözler tozpempeydi Susmalar uçuk mavi Nerde benim belleğim Unutmuşum o en çok bildiğim sözü Bu gece ellerim bile dilsiz Konuştukça zehir yeşili Sustukça zifirden karanlık..

33 SERÜVEN Nasıl bittiyse bundan öncekiler Bu da biter. Bite bite Sonunda ben de biterim Olur biter.

34 Kaç sevgiliyi sonuncu saydıysam Hepsi de aynı kadındı
HEPSİ AYNI Kaç sevgiliyi sonuncu saydıysam Hepsi de aynı kadındı Bilmiyorlardı kendilerini Ama ben biliyordum Çünkü hep aynı bendim. Kaç kadını seviyorum dedimse Bilmiyorlardı birbirlerini Çünkü hepsini seviyordum. Kaç kadın ihanet ettiyse Bilmiyorlardı kaç yaram olduğunu Çünkü vurulan hep bendim.

35 ASLINDA BU DENLİ GÜZEL KOKMAZ
Aslında bu denli güzel kokmaz hiç bir karanfil, Onda seni kokladığımdan bunca güzel. Aslında bu denli güzel olmaz hiç bir Sarıyer, Orda seni öptüğümden bunca güzel. Aslında bunca güzel olmaz hiç bir dünya, Seni sevdiğim için dünya da böyle güzel. Aslında bu denli deli değildim sor kime istersen, Sevince seni delilik bile bak ne güzel. Aslında sen dünya güzeli değilsin, Sevdiğim için dünyada tek güzelsin...

36 insanlar gider şarkıları kalır şarkılar var uzun yüzyıllar dolanır
şarkılar var kısa söylendiği yerde kalır şarkılar var benim şarkılarım söyletmezler içimde kalır.

37 DERİNLİK ÇEKİMİ I Yükseklerden bakamıyorum Korkuyorum Derinlik çekiyor kendine Düşecekmişim gibi içimin derinliğine Başım dönüyor yükseklerden Çekiyorum beni kendi derinliklerime..

38 DERİNLİK ÇEKİMİ II En derini dünyanın kendi uçurumum Başım dönüyor içimin derinliğinden Bigün kaldırıp kendimi fırlatacağım Kendimi kendi içime atacağım. Kartal kanatlarının da bir sınırı var gökte Uçakların da füzelerin de Bütün o sınırları aşacağım Kendimi içimdeki sınırsız boşluğa bırakacağım. Durmadan çekiyor beni bu dipsiz doruksuz uçurum Gözlerim kararıyor içime bakınca Atıp kendimi kendime Derinlik korkusundan büsbütün kurtulacağım..

39 EN UZUN MARATON Yüz metrede beni herkes geçer Dörtyüz metrede pek çokları Geçer çoğu sekiz yüz metrede Ama ben bırakmam yarışı. Beni bin metrede geçersin Ben yine koşarım On bin metrede öndesin Koşarım ben yine Yirmi kilometrede geçersin Hep koşmaktayım. Otuz kilometrede Kırk kilometrede de geçersin Ben koşuyorum hâlâ Ama ellinci Yada altmışıncı kilometrede Soluğun tükenip bir yerde Dayanamaz düşersin. Bak koşuyorum hâlâ Çünkü ben bir yaşam maratoncusuyum Bu yüzden yaşamın en yalnızıyım Bu sonsuz yarışın sonunda Beni geçemezsin Ölümün en büyük ödül olduğunu bilemezsin Yine ben olurum ilk göğüsleyen ölümü..

40 Bilirsiniz sözümde hep durmuşumdur duracağım
Sevgilime söz verdim ben yirmi yıl yaşayacağım Düşmanlarım sevinmesin yirmi yıl sonra yok diye Belli değil yirmi yıla ne zaman başlayacağım..

41 SUSARAK Güneş altında söylenmedik söz yokmuş.. Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi.. Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz.. Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde.. Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik... Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde.... Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor... Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ... Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....

42 Çok merak ediyorum kendimi Başıma birşey mi geldi Öldüm mü kaldım mı
YAŞIYORUM DEMEK Çok merak ediyorum kendimi Başıma birşey mi geldi Öldüm mü kaldım mı Hiçbir haber yok kendimden. Bu sabah kapımı çaldım Kapıyı açan kendim Bir süre kendime baktım Bu güleç yüz bendim. Oh ne güzel bir sabah Bugün de yaşıyorum demek Benden başka yok kimsem Beni merak edecek.

43 HOŞÇAKAL GÜZEL DÜNYAM Hiç kimse buyur etmedi beni Bu dünyada hiçbir yere Ama açtım bütün kapıları tekmeleyerek Bütün engelleri göğüsleyip yıkarak Buyrun dediler o zaman incelikle Buyur ettiler Ve Buyurdum. Elimden geldiğince görevimi yaptım Gülümsedim hıçkırıklarımı boğarak Sonunda kimsenin yorulmadığı denli yoruldum Artık kapılar açık kalsın Bundan sonra gireceklere Şimdi dinlenmeye gidiyorum Hoşcakal güzel dünyam…

44 bir salkım üzüm mü avuçlarımdaki ne? Ay ışığı yansıyor yüzüne.
Güz sabahı buğusunda bir salkım üzüm mü avuçlarımdaki ne? Ay ışığı yansıyor yüzüne. Ben böyle bulutsu yüzü, ben böyle ışıksı yüzü bir on yedi yaşındakinde gördüm, bir de şimdi düşümde.

45 BOĞULAN ŞAİR Senin seyircilerin düşman Senin yargıcıların düşman Öylesine yenmek zorundasın ki Kıl payı bırakmadan. Sayısız genlerle donatmalısın İmgeden kristallerini Ki kamaşsın gözleri Yüreğinden yansıyan ışıltılardan. Elmasını öyle yontmalısın ki sözcüklerden Bakırı kükürdü çevirip altına Ki gözlerini alsınlar da kör olsunlar Kanının akkora kesmiş parıltılarından /.

46 Her şair gibi değilsin sen
İşin zor ki ne zor Yargıcıların bakışlarında parlıyor Keskin dişleri köpekbalıklarının. Her şairin bir çalgısı var Senin tek çalgından duyulmalı orkestralar. Her şair senin gibi değil İşin zor ki ne zor. Seyircilerin tırnakları sende Yargıcıların dişleri sende Her şairin bir sesi var Senin sesinden haykırmalı korolar. Yine de yenik sayarlarsa Yok sayarlarsa yine de Öylesine yok olmalısın Taksınlar nişan diye cinayetlerini Şiirin koynundayken suç üstünde Seni boğdukları zaman..

47 Gittikçe artıyor yerçekimi Çek elimden, Kurtarsın yerçekiminden
DİRİLİŞ.. Gittikçe artıyor yerçekimi Çek elimden, Kurtarsın yerçekiminden Aşkın çekimi... Akıyorum aşağılara sızım sızım Duyuyorum içimdeki derinlikleri Öpe öpe çek çıkar, Soluğunla dirilt beni.. Kumsaldan nasıl sızarsa sular Çöküyorum dibe azar azar Dağılıp parçalanıp ayrılıyorum Topla beni tut beni... Yağmurca gözyaşlarınca Aşağı aşağı çizgilerim al avuç avuç fırlat gökyüzüne Yeniden yarat beni...

48 YOKLUĞUNDAKİ SEN Yine yalnız değilim her zamanki gibi Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım. Aramızda yirmi beş bin kilometre Sen kıştasın ben yazdayım Sen bir yarısında dünyanın Ben öte yarısındayım Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun Daha da bir gönlümcesin Varlığından bin kat güzel O yalımsal çıplaklığın yalaz yalaz Ve en gizlerden konuşurken ellerin İçimden gelmiyor mektup yazmak demeden Sevişiyoruz yirmi beş bin kilometreden.

49 Kitabımı sana adamak istedim Gözlerine baktım Gözlerin yok,
Öpmek istedim Yüzüne baktım Yüzün yok, Tutmak istedim elini Elin yok, Isıt sözlerimi yüreğe işleyen kulakların yok Anlat bana bişey anlat Dilin yok, Haydi yanyana yanın yok Adın yok. Güvercin getirdi şiirimi geriye Bu dünyada anlattığın kadın yok ....

50 SOL EL KONÇERTOSU Demek yazamadan Demek okuyamadan Demek konuşamadan Hem de ölmeden yaşanabilirmiş. Ama sevmeden yaşanamıyor Üçgülüm Bir ölüyle bir canlı Bir bedeni bölüştük Sağ yanım ölmüş Sol yanım capcanlı Demek konuşamadan. Ama düşünebildiğim için seni yaşıyorum Yaşayabildiğim için sevmiyorum Sevdiğim için yaşıyorum Bir kolum bir elim bir bacağım ve dilim tutmuyor Öyle bir sevgi var ki içimde O beni hâlâ diri tutuyor Yazamasam da okuyamasam da konuşamasam da, Seviyorum seni Üçgülüm Sevdikçe yaşıyor yaşadıkça seviyorum..

51 Bu bulut bizim oranın bulutu Hemşeriyiz ne de olsa
SIVAS ACISI Ben tanırım Bu bulut bizim oranın bulutu Hemşeriyiz ne de olsa Benim için kalkmış ta Sıvas'tan gelmiş Yurdumun bulutu Başımın üstünde yeri var. Ben bilirim Bu rüzgâr bizim oranın rüzgârı Hemşerimiz ne de olsa Benim için kopup gelmiş yayladan Yurdumun rüzgârı Kurutsun diye akan kanlarım. Ben anlarım Bu acı bizim ora işi hançer acısı Bir ülkedeniz ne de olsa Aynı dili konuşsak da Anlamayız birbirimizi Hançerin nakışı Tanıdım acısından Sıvas işi /.

52 Ben duyarım duyumsarım
Bizim oranın sızısı bu Binip kara bir buluta Sıvas ilinden Sıvas rüzgârında uçup gelmiş Helallik dilemeye. Ey yüreğimin onmaz acıları Ey beynimin dinmez sancıları Suç ne bende ne de sende Suç seni karanlıklara gömenlerde Ne de olsa yurttaşımsın Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne Bilmelisin bir yerin var can evimde.

53 Yüreğim gövdeme sığmıyor, Gövdem odama. Odam evime sığmıyor,
DAR DÜNYA Yüreğim gövdeme sığmıyor, Gövdem odama. Odam evime sığmıyor, Evim dünyaya. Dünyam evrene sığmıyor, Patlayacağım. Acımın acısından susmuşum, Ki suskunluğum göklere sığmıyor. Böyle bir acıyı kimlere nasıl anlatacağım? Gönül dar geliyor sevgime, Kafam beynime, Ah şakaklarım, Çatlayacağım. Anladım artık anladım, Kimselere anlatamayacağım...

54 Asıl adı “Mehmet Nusret” olan Aziz Nesin, 20 Aralık 1915’te İstanbul Heybeliada’da doğdu yılında Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirip Harp Okuluna geçti yılında Ankara’da Harp Okulunu bitirip asteğmen oldu. İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Trakya’da çadırlı ordugahta görev yaptı. 1942’de Erzurum Mustahkem Mevkii İstihkam Tb. Bölük Komutanlığına atandı. Bir bomba kazasında yaralandı. Erzincan’da depremde yıkılmış olan ordu cephaneliğinin boşaltılmasıyla görevlendirildi yılında Ankara Harp Okulu’nda açılan ilk tank kursuna katıldı. Aynı yıl Zonguldak’ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla görevlendirildi. Aziz Nesin, 1945 yılında askerlikten ayrıldı. Karagöz Gazetesinde ve Yedigün Dergisinde redaktörlük ve yazarlık yaparak profesyonel yazarlığa başladı. Aynı yıl Tan gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya başladı. İlk bağımsız eseri olan ‘Parti Kurmak Parti Vurmak’ adlı 16 sayfalık broşürü yine 1945’te çıktı. 1946’da Sabahattin Ali ile birlikte Markopaşa ve Gülmece gazetelerini çıkardı. Nesin, 1947 yılında yazılarından dolayı Bursa’ya sürgün edildi. İkinci kitabı Azizname’yi 1948’de çıkardı. Taşlamalardan oluşan bu kitap için İstanbul 2.Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. 4 ay tutuklu olarak süren dava sonunda mahkumiyet almadı.

55 Başka bir yazısından dolayı açılan davada bu kadar şanslı olmadı Azizi Nesin; 1949 yılında İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı Faruk, birlikte Ankara’daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı iddiasıyla aleyhine dava açtılar. 6 ay hapse mahkum edildi. Aziz Nesin 1955 yılında İstanbul’daki azınlıkların ev ve dükkanlarının yıkımına karışmakla suçlandı ve sıkıyönetim tarafından tekrar tutuklandı. Daha sonra Halil Lütfü Dördüncü’nün ‘Yeni Gazetesi’nde köşe yazarlığına başladı. 1956 yılında İtalya’da (Bordighera’da) yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışmasında ilk ödülü olan Altın Palmiye’yi ‘Kazan Töreni’ adlı öyküsüyle kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü ‘Fil Hamdi’ adlı Öyküsüyle ikinci kez kazandı. İlk ödülünü 1960 yılında devlet hazinesine bağışladı. 1961 yılında Tanin Gazetesi’nde köşe yazarlığına başladı. Aynı yıl Zübük adlı haftalık gülmece gazetesini de çıkarmaya başladı. 1962’de sahibi olduğu Düşün Yayınevi, sebebi bilinmeyen bir şekilde yandı. İlk kez yurtdışına çıkışı 1965 yılında oldu. Pasaport alabildikten sonra davetli olduğu Berlin ve Weimar’daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı’na katıldı. Altı ay süren bu ilk yurtdışı gezisinde, Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan’a gitti. Aziz Nesin ölümüne kadar yurt içinde ve dışında birçok ödül kazandı.

56 1972’de kimsesiz çocuklara yardım amaçlı Aziz Nesin Vakfı’nı kurdu
1972’de kimsesiz çocuklara yardım amaçlı Aziz Nesin Vakfı’nı kurdu yılında Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı seçildi. İlk ciddi rahatsızlığını Rusya’da geçirdi; 1982 yılında Vietnam’daki Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantısından dönüşte Moskova’da kalp hastalığından hastaneye kaldırıldı. Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi’nde bir ay kalarak tedavi gördü yılında Tüyap’ın düzenlediği ‘Halkın Seçtiği Yılın Yazarı’ ödülünü kazandı. Başarılı ve çok ödüllü yazarlarımızdan Aziz Nesin, 5 Temmuz 1995 yılında katıldığı Çeşme’deki bir imza günü sonrası, sabaha karşı öldü. Aziz Nesin ölümünden sonra ardında çok sayıda eser bıraktı. HİKAYE KİTAPLARI Geriye Kalan (1948), İt Kuyruğu (1955), Yedek Parça (1955), Fil Hamdi (1955), Damda Deli Var (1956), Koltuk (1957), Kazan Töreni (1957), Toros Canavarı (1957), Deliler Boşandı (1957), Mahallenin Kısmeti (1957), Ölmüş Eşek (1957), Hangi Parti Kazanacak (1957), Havadan Sudan (1958), Bay Düdük (1958), Nazik Alet (1958), Gıdıgıdı (1959), Aferin (1959), Kördöğüşü (1959), Mahmut ile Nigar (1959), Gözüne Gözlük (1960), Ah Biz Eşekler (1960), Yüz Liraya Bir Deli (1961), Bir Koltuk Nasıl Devrilir (1961), Biz Adam Olmayız (1962), Sosyalizm Geliyor Savulun (1965), İhtilali Nasıl Yaptık (1965), Rıfat Bey Neden Kaçınıyor (1965), Yeşil Renkli Namus Gazı (1965), Bülbül Yuvası Evler (1968), Vatan Sağolsun (1968), Yaşasın Memleket (1969), Büyük Grev (1978), Hayvan Deyip Geçme (1980), 70 Yaşım Merhaba (1984), Kalpazanlık Bile Yapılamıyor (1984), Maçinli Kız için Ev (1987), Nah Kalkınırsın (1988)

57 ROMANLARI Kadın Olan Erkek (1955), Gol Kralı Sait Hopsait (1957), Erkek Sabahat (1957), Saçkıran (1959), Zübük (1961), Şimdiki Çocuklar Harika (1967), Tatlı Betüş (1974), Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (1977), Surname (1976), Tek Yol (1978) ANILAR Bir Sürgünün Hatıraları (1957), Böyle Gelmiş Böyle Gitmez (1. bölüm 1966, 2. bölüm 1976), Poliste (1967), Yokuşun Başı (1982), Salkım Salkım Asılacak Adamlar (1987), Rüyalarım Ziyan Olmasın (1990) MASALLAR Memleketin Birinde (1953), Hoptirinam (1960), Uyusana Tosunum (1971), Aziz Dededen Masallar(1989) TAŞLAMA Azizname (1970) Fıkralar: Nutuk Makinası (1958), Az Gittik Uz Gittik (1959), Merhaba (1971), Suçlanan ve Aklanan Yazılar (1982), Ah Biz Ödlek Aydınlar (1985), Korkudan Korkmak (1988) GEZİ Duyduk Duymadık Demeyin (1976), Dünya Kazan Ben Kepçe (1977)

58 OYUNLAR Biraz Gelir Misiniz (1958), Bir Şey Yap Met (1959), Toros Canavarı (1963), Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı (1968), Çiçu (1970), Tut Elimden Rovni (1970), Hadi Öldürsene Canikom (1970), Beş Kısa Oyun (1979). Bütün Oyunları (Adam Yayınları) (1982), (Barbaros’un Torunu, Hakkımı Ver Hakkı, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz oyunları basılmadı) ŞİİR KİTAPLARI Sondan Başa (1984), Seviye On Ölüme Beş Kala (1986), Kendini Yakalamak (1988), Hoşçakalın (1990), Sivas Acısı (1995)

59 BÜYÜK USTA, “AZİZ İNSAN”
AZİZ NESİN ‘İN ANISINA SAYGIYLA..


"AZİZ NESİN VE ŞİİRLERİ 20 ARALIK TEMMUZ 1995" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları