Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanBerker Paşa Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
TARİHÇE Dünya ekonomileri I. Dünya Savaşı’na kadar Altın Çağ yaşamışlar, Altın Standardıyla koşut giden bu çağ neredeyse sorunsuz işlemiştir. Ancak dünyanın ilk olarak gördüğü Dünya Savaşı, uluslararası ekonomik sistemin sonunu getirmiştir. I. Dünya Savaşı sonrasında, ülkelerin birbirlerine karşı duydukları güvensizlikler ticaret sistemini olumsuz etkilemiş, 1929–1932 yılları arasında ABD o güne kadar yaşadığı en büyük ekonomik kriz ile yani Büyük Bunalım’la “Great Depretion” karşılaşmıştır. Ülkelerin, dış ticareti bağımlılık ve zayıflık yaratan bir sistem olarak görmeleri sonucunda uluslararası ticaret ve güven azalmış, dünya refahı düşmüştür. O güne kadar uygulanan liberal politikaların ve Neo Klasik ekonomi doktrininin sonu olan Keynesyen ekonomiye geçiş ile beraber devletlerin ekonomileri kontrol etme istekleri süreci daha da hızlandırmıştır. Yaşanan Büyük Bunalım’ın da etkisiyle, ülke ekonomilerini düzenleyecek kurumların varlığına gerek duyulmuştur. Ancak II. Dünya Savaşı’na kadar böyle bir eylem gerçekleştirilememiştir. Bu yıllarda dünya ticaretinin ana ekseni ABD ve Avrupa arasındadır. Her iki taraf da birbiriyle yaptığı ticaret sayesinde gelişmektedir.
2
TARİHÇE Savaş sonrasında diğer ülkelere ve Avrupa’ya göre zengin olan ABD, savaş bittikten sonra mal alacak üretici bulamama üretse bile satamama sorunu ile karşı karşıya kalmıştır. ABD, II. Dünya Savaşı’nın en önemli nedenlerinden birisi olarak; ekonomik yıpranma, kriz ve işsizliği yani genel olarak ekonomiyi görmüştür.
3
MARSHALL PLANI ABD Dışişleri Bakanı Marshall, sorunu çözümlemek üzere bir plan hazırlamıştır. Plan, Sovyet Rusya etkisine girmemiş Avrupa ülkelerinin kalkındırılması ve yeniden inşası üzerine yapılmıştır ve Marshall Planı olarak adlandırılmaktadır. Böylece ABD ürettiğini satabilecek, istediğini alabilecek bir piyasaya yani geleneksel pazarlarına tekrar kavuşabilecektir. Siyasi olarak Marshall Planı çok eleştirilere hedef olduysa da ekonomik açıdan etkileri güçlü olmuş ve Avrupa’yı çok çabuk geliştirebilmiştir.
4
BRETTON WOODS Marshall Planı’nın devamı ya da tamamlayıcısı Bretton Woods Konferansları olmuştur. ABD ülke içinde aldığı kararlar yanında uluslararası alanda da ekonomik kurumsallaşmanın sağlanabilmesi için uğraşmıştır. Marshall Planı’nın uluslararası ayağını Bretton Woods Konferansları oluşturmaktadır.
5
BRETTON WOODS II. Dünya Savaşı’ndan sonra 1945 yılında Keynes’in ağırlığının hissedildiği toplantılar New Hampshire’ın Bretton Woods Kasabası’nda yapılmıştır. Keynes, iç ekonomileri yönlendiren bir merkez bankası gibi, uluslararası ekonomik sistemi yönlendiren bir uluslararası bankanın kurulmasını istemiş, böylece dünya ekonomik sisteminin olmazsa olmazı olan finansal istikrarın sağlanmasının kolaylaşacağını savunmuştur.
6
BRETTON WOODS SONUCUNDA….. Konferansta alınan kararlar doğrultusunda 1948 yılında uluslararası ekonomiyi düzenlemek ve 1930'ların yıkıcı koruma politikalarına geri dönmeyi engellemek için GATT görüşmeleri başlatılmış, ilerleyen yıllarda Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu kurulmuştur. Bretton Woods Konferansları’nın kazandırdığı IMF, IBRD (Dünya Bankası), GATT Görüşmeleri ve sonrasında kurulan Dünya Ticaret Örgütü (“World Trade Organization” WTO) gibi kurumlar aktif olarak dünya ekonomisine yön vermektedirler.
7
BÖLGESEL ENTEGRASYON TEORİSİNİN KAYNAĞI Entegrasyon Teorisi, Uluslararası Ekonomi alanının alt disiplinlerindendir. Teori’nin gelişmesinde gümrük birliği temelinde kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu etkili olmuştur. Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üye olan ülkelerin refahlarının artması, gümrük birliği literatürünün gelişmesini sağlamıştır. Entegrasyon teorisinin evrimi gümrük birliği ile başlamış, ekonomik ve parasal birliklerle devam etmiştir. Bu nedenle entegrasyon teorisini, genişletilmiş gümrük birliği teorisi olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır.
8
İkinci En İyi Teorisi Entegrasyon Teorisi’nde yer alan tüm incelmeler, İkinci En İyi Teorisi’ne dayanmaktadır: Serbest ticaretin küresel boyutta sağlanamadığı koşullarda, özellikle aynı coğrafyayı paylaşan ülkeler arasında gerçekleştirilecek bir ekonomik entegrasyon (bölgesel entegrasyon), üye olan ülkeler açısından en iyiye en yakın ekonomik refahı sağlayabilecek bir girişim olarak görülmektedir. En iyi olmayan, ancak en iyiye yakın olan durum ikinci en iyi olarak nitelendirilmiştir. Entegrasyonlar, tüm ülkeler arasında olmasa da, üye ülkeler arasında serbest ticaretin sağlanabildiği alanlar olduğundan, serbest ticarete en yakın durumu ifade etmektedir. Entegrasyon Teorisi bu anlamda İkinci En İyi Teorisi’nin (“The Theory Of Second Best”) uygulandığı örnek alanlardan birini oluşturmaktadır.
9
BÖLGESEL ENTEGRASYON TEORİSİ Serbest ticaret küresel bir piyasa yaratmak üzere, ticaret üzerindeki gümrük vergilerinin ve diğer engellerin kaldırılmasıdır. Gümrük birliği, serbest ticaretin sağlanmasında bir araç olarak düşünülmüştür. Ancak bunu sadece ülke ekonomisine etki ediyor şeklinde düşünmemek gerekir. Bireylerin refah düzeyini değiştiren etkisi vardır.
10
BÖLGESEL ENTEGRASYON TEORİSİ Entegrasyonun en önemli gerekçesi olan gümrük birliği, serbest ticaretin sağlanmasında bir araç olarak düşünülmüştür. Ancak bunu sadece ülke ekonomisine etki ediyor şeklinde düşünmemek gerekir. Bireylerin refah düzeyini de değiştiren etkisi vardır.
11
BÖLGESEL ENTEGRASYON TEORİSİNİN KAYNAĞI Bölgesel Entegrasyon Teorisi’nin konusu olan refah artışı ya da azalışı aşağıdaki nedenlerden kaynaklanmaktadır: Geleneksel Dış Ticaret Teorisi’nde ticaretten kazançların temeli olan karşılaştırmalı üstünlüklere göre üretimde uzmanlaşma, Ticaret hadlerindeki değişme, Ölçek ekonomileri, Artan yabancı rekabet nedeniyle etkinlikte meydana gelen artış, Ekonomik büyüme hızındaki değişme. Bu nedenlerden ilk ikisi statik, diğerleri ise dinamik etkileri yansıtmaktadır.
12
Entegrasyonların Ekonomik Etkileri Entegrasyonları açıklamak ya da analiz etmek için kullanılan teorilerin çoğunun AMACI, entegrasyonların yarattığı ekonomik etkilerin ölçülmektir. Statik EtkilerDinamik Etkiler Kaynak dağılımı Ticaret hadleri Teknolojik İlerleme Yaparak Öğrenme Rekabet Artışı Yatırım Artışı Ar-Ge Artışı İşgücü Piyasası Etkileri Ölçek Ekonomileri
13
STATİK ETKİLER. Entegrasyon gerçekleştirildikten sonra üretimle tüketimin yer ve hacim olarak yeniden düzenlenmesini gerektirecek değişmeler statik etkilerin konusunu oluşturmaktadır Gümrük birliklerini ya da entegrasyonları inceleyen statik model, birlik kuran ülkeler arasındaki ticaret akımlarını, üretim ve tüketim yapısını incelemektedir. Statik etkiler, entegrasyon kurulduktan sonra ortaya çıkan; kaynak dağılımı + ticaret hadleri etkilerinin toplamından oluşmaktadır.
14
STATİK ETKİLER Standart dış ticaret teorisinin kullandığı varsayımlara ek olarak entegrasyonların statik etkilerini ele alan modeller için ifade edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Statik model genel olarak üç ülkeyi birbirleri ile karşılaştırmaktadır. Entegrasyona gidecek iki ülke (ev sahibi “E” ve birlik üyesi “B” olarak adlandırılmaktadır) ve diğer dünya ülkelerini temsil eden üçüncü ülke “Ü” modellerde karşılaştırması yapılan ülkelerdir. Üçüncü ülke en az maliyetle üretim yapan, birim maliyetleri en düşük olan ülke olarak kabul edilmektedir. Diğer iki ülkeden ev sahibi ülkenin birim maliyetleri yüksek, birlik üyesi olacak ülkenin birim maliyetleri ise diğer iki ülkenin arasında yer almaktadır. Ülkelerin mal satış fiyatlar P ile ifade edilmekte ve alt simge olarak ait oldukları ülkelerin kısaltmaları eklenmektedir. Örneğin ev sahibi ülkenin incelene mal için fiyat düzeyi P E şeklinde ifade edilmektedir.Ülkeler gümrük vergisi uyguladıklarında, örneğin ev sahibi ülke, üçüncü ülkeden gümrük vergisi aldığında üçüncü ülkenin ev sahibi ülke içinde mal satış fiyatı; Püx(i+G); haline gelmektedir.
15
KAYNAK DAĞILIMI ETKİSİ
16
Üretim ve tüketime ayrılan kaynaklarda ortaya çıkan yer ve/veya hacim değişikliği, geleneksel iktisat teorisinde kaynak dağılımı etkisi olarak ifade edilmektedir. Kaynak dağılımı etkisi ortaya çıktığında üretim ya da tüketime ayrılan kaynakların kullanım yerleri değişmektedir.
17
ÖRNEK: Örneğin gümrük birliği kurulduktan sonra Türkiye’de yapılan lüks tüketimin fiyatı düşen AB çıkışlı mallara kayması tüketimin kaynağının değiştiğini ifade etmektedir. Türkiye piyasalarında tüketim amacıyla kullanılan kaynaklar AB üyesi ülkelere kaymıştır. Artan talep karşısında AB’deki üreticilerin üretimleri artmış, Türkiye’deki üreticilerin üretimleri ise azalmıştır. Sonuçta üretim ve tüketimde kullanılan kaynaklar yeniden düzenlenerek Türkiye’den AB’ye yönelmiştir.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.