Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

FİİLİMSİLER.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "FİİLİMSİLER."— Sunum transkripti:

1 FİİLİMSİLER

2 Fiillere gelerek onların isim, sıfat ya da zarf olmasını sağlayan kelimelere fiilimsi denir.

3 1. İSİM FİİL Fiillerin sonuna –ma, -ış, -mak ekleri getirilerek yapılan fiilimsiye denir. Kitap okumayı çok seviyorum Okumak en faydalı eylemdir.   Sinirli olduğu gelişinden anlaşılıyor. Öğrenciler kaynaştırma eğitimine tabi tutulacak.

4 Görmekten sonra görülmek, aşkın ikinci kademesiydi.
Mektup yazmak onun için huzur verici bir şeydi. Ben de sizinle tatile gelmeyi düşünüyordum. Bağlama çalmayı bu kadar çok seveni hiç görmemiştim. Programın başlayışı herkesi heyecanlandırdı. Yanımda oluşunu, bana sarılışını hiç unutamam. Onun gelişiyle oda bir anda sessizliğe büründü. Oturuşu ile herkesin dikkatini üzerine çekti. Bir gülüşü ile her şeyi değiştirmeyi biliyordu.

5 Görmekten sonra görülmek, aşkın ikinci kademesiydi.
Mektup yazmak onun için huzur verici bir şeydi. Ben de sizinle tatile gelmeyi düşünüyordum. Bağlama çalmayı bu kadar çok seveni hiç görmemiştim. Programın başlayışı herkesi heyecanlandırdı. Yanımda oluşunu, bana sarılışını hiç unutamam. Onun gelişiyle oda bir anda sessizliğe büründü. Oturuşu ile herkesin dikkatini üzerine çekti. Bir gülüşü ile her şeyi değiştirmeyi biliyordu.

6 2.SIFAT FİİL Fiillere getirilen –an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş ekleriyle yapılır. Kırılası eller hep zalimin yanında Daha yapılacak çok iş var. Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç Koşar adım eve gitti. İşe erken başlayan erken verim alır.  Okuduğum son kitap Pişmiş aşa su katmak.

7 NOT Sıfat fiilleri bulurken önce cümlenin yüklemini belirlemeliyiz. Yoksa sıfat fiil ekleriyle zaman eklerini karışıtırırız.

8 Çalışan adamı herkes sever.
Gelen, gideni aratır. Yıkılası dağlar geçit vermez oldu. Bu çocuğun sevilesi bir yanı kalmamış. Görünmez kazaya da davetiye çıkarmayalım. Aşılmaz yollardan aşırdın beni. Koşar adımlarla bebeğini kucaklamaya gitti. Gider ayak herkesin canını yaktı. Her sabah tanıdık bir kuş cıvıltısıyla uyanırdım. Bazen bilindik şiirlerle bile olsa göz doldurmayı iyi biliyordu. Gelecek sezonda en başarılı futbolcular bizim olacak. Böyle bir kazadan sağlam çıkabildiyse verilmiş sadakası var demek.

9 Çalışan adamı herkes sever.
Gelen, gideni aratır. Yıkılası dağlar geçit vermez oldu. Bu çocuğun sevilesi bir yanı kalmamış. Görünmez kazaya da davetiye çıkarmayalım. Aşılmaz yollardan aşırdın beni. Koşar adımlarla bebeğini kucaklamaya gitti. Gider ayak herkesin canını yaktı. Her sabah tanıdık bir kuş cıvıltısıyla uyanırdım. Bazen bilindik şiirlerle bile olsa göz doldurmayı iyi biliyordu. Gelecek sezonda en başarılı futbolcular bizim olacak. Böyle bir kazadan sağlam çıkabildiyse verilmiş sadakası var demek.

10 3.ZARF FİİL Fiillere getirilen –ıp, -erek, -madan, -dığında, -dıkça-, -ken, -r maz, -cesine, -e.....-e, -eli ekleriyle yapılır. Telefon edip hâlini hatırını sordum. Sınıfa gülerek girdi. Olayı adeta yeniden yaşıyormuşcasına anlattı. Gece karanlık sokaklarda düşe kalka ilerlediler. Gürültüye aldırmadan işiyle meşgul oluyordu.

11 Uyurken hep sayıklar. Gelir gelmez seni sordu. Buraya geleli çocuğa bir hâller oldu. Gülünce gözlerinin içi gülüyor. İlk okuduğumda iyi anlayamamıştım.

12 Yatarken ışıkları söndürmeyi unutma.
Bu dünyaya geleli yüzü bir kez olsun gülmedi. Saati kuralı çok olmamıştı. Görünmeden kimseye gel gizli gizli. Kapanmadan kazan yarışmasına katılmak istiyorum. Masadaki tabaklar kırılınca ne yapacağını bilemedi. Sen gidince hiçbir şeyin tadı kalmamıştı. Olanları duyunca birden gözleri doldu. Seni görünce ellerim titriyor. Bütün her şeyi unutup yeni bir hayata başlamak istiyordu. Para biriktirip bilgisayar alacağını söyledi annesine. Fiilimsiler ile ek fiillere çalışarak sınavdan seksen almayı başardı. Çırpındıkça daha da batacağını anlamıştı. Koşa koşa yanına gitti. Ağlaya ağlaya gözleri kan çanağına dönmüş. Gelir gelmez yatağa uzandı. Yatar yatmaz uyudu. Ölürcesine sevdiği için her dediğini yapıyordu.

13 Yatarken ışıkları söndürmeyi unutma.
Bu dünyaya geleli yüzü bir kez olsun gülmedi. Saati kuralı çok olmamıştı. Görünmeden kimseye gel gizli gizli. Kapanmadan kazan yarışmasına katılmak istiyorum. Masadaki tabaklar kırılınca ne yapacağını bilemedi. Sen gidince hiçbir şeyin tadı kalmamıştı. Olanları duyunca birden gözleri doldu. Seni görünce ellerim titriyor. Bütün her şeyi unutup yeni bir hayata başlamak istiyordu. Para biriktirip bilgisayar alacağını söyledi annesine. Fiilimsiler ile ek fiillere çalışarak sınavdan seksen almayı başardı. Çırpındıkça daha da batacağını anlamıştı. Koşa koşa yanına gitti. Ağlaya ağlaya gözleri kan çanağına dönmüş. Gelir gelmez yatağa uzandı. Yatar yatmaz uyudu. Ölürcesine sevdiği için her dediğini yapıyordu.

14 Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa -taşım; Her cerihamda, İlahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım! O zaman yükselerek Arş'a değer, belki, başım.

15 Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa -taşım; Her cerihamda, İlahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım! O zaman yükselerek Arş'a değer, belki, başım.

16 Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden başarılı dönmüştü
Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden başarılı dönmüştü. Bütün halk toplanmış onu şehre girerken alkışlamak için sabırsızlanıyordu. Ama Padişah, gece olmadan şehre girmek istemiyordu. Bunun sebebini herkes merak ettiği halde hiç kimse sormaya cesaret edemiyordu. Sonunda büyük alimlerden olan İbni Kemal: “Padişahım, bir maruzatım var,” dedi. Padişahın: “Efendi, ne istediğin varsa hiç çekinmeden söyle,” demesi üzerine İbni Kemal cevabı merak edilen soruyu şöyle sordu: “Askerler merakta, bütün halk sokağa dökülmüş, sizi alkışlamayı beklerken siz hala şehre girmezsiniz. Bunun sebebi hikmeti nedir?” Yavuz şu şahane cevabı verdi: “Efendi, sen bizi hala tanıyamadın mı? Biz; şan, şöhret ve alkış toplamak için değil, Allah rızasını kazanmak için savaşırız.”

17 Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden başarılı dönmüştü
Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden başarılı dönmüştü. Bütün halk toplanmış onu şehre girerken alkışlamak için sabırsızlanıyordu. Ama Padişah, gece olmadan şehre girmek istemiyordu. Bunun sebebini herkes merak ettiği halde hiç kimse sormaya cesaret edemiyordu. Sonunda büyük alimlerden olan İbni Kemal: “Padişahım, bir maruzatım var,” dedi. Padişahın: “Efendi, ne istediğin varsa hiç çekinmeden söyle,” demesi üzerine İbni Kemal cevabı merak edilen soruyu şöyle sordu: “Askerler merakta, bütün halk sokağa dökülmüş, sizi alkışlamayı beklerken siz hala şehre girmezsiniz. Bunun sebebi hikmeti nedir?” Yavuz şu şahane cevabı verdi: “Efendi, sen bizi hala tanıyamadın mı? Biz; şan, şöhret ve alkış toplamak için değil, Allah rızasını kazanmak için savaşırız.”

18 EDATLAR BAĞLAÇLAR

19 Tek başına kullanıldığında bir anlamı olmayan, cümle içinde anlam kazanan kelimelere edat denir. Tek başına kullanıldığında bir anlamı olmayan, cümle içinde anlam kazanan kelimelere bağlaç denir.

20 EDATLAR gibi, sanki, göre, kadar, için, üzere, -e doğru, -e karşı, -e karşın, -e rağmen, -e değin, -e dek, -den dolayı, -den başka, ile, yalnız, ancak, sade, sadece, tek, bir, denli, değil… BAĞLAÇLAR ve, veya, ya, ya da, yahut, veyahut, ile, yalnız, ancak, ama, fakat, lakin, ne var ki, de, bile, dahi, ki, öyle ki, öyleyse, oysa, oysaki, ise, madem, mademki, meğer, meğerki, meğerse, yeter ki, halbuki, çünkü, hatta, yoksa, ne… ne, ya… ya, hem… hem

21 DİKKAT Edatlar cümleden çıkarıldıklarında cümlenin anlamı bozulur. Bağlaçlar cümleden çıkarıldıklarında cümlenin anlamı bozulmaz.

22 Sen ve ben ayrı dünyaların insanlarıyız. 
Lisedeyken müzik ile resim en sevdiğim dersti. Bizimle gel ya da evde kalıp ders çalış. Şirin ama çok şirin bir ilçeydi burası. Akıllı biri; ne var ki biraz huysuz.  Konuşsam da beni dinlemez ki…  O gün, beni sen bile dinlememiştin.  Ders çalıştı da sınavı kazandı. Oysa ne umutlarla gelmiştik bu şehre! Seninle sinemaya gelemeyeceğim; çünkü hastayım. Ne kış ne yaz, ille de güz ille de güz.  Evimiz hem okula hem yurda çok yakındı.

23 Zil çaldığı gibi dışarı çıktık. 
Bu sınav dünküne göre daha kolaymış. Bu işi akşama kadar halletmeliyim. Ders çalışmak için kütüphaneye gitti.  Yarın getirmek üzere arabayı alabilirsin.  Çocuklar sahile doğru yürüyorlar.  Sabaha karşı köye vardık.  Benden başka herkes maça gitmiş.  Bahçede, arkadaşlarıyla oynuyor.  Dünkü toplantıda yalnız sen yoktun.  Bizi oraya ancak sen götürebilirsin.

24 İle Ama, fakat anlamında kullanılırsa bağlaçtır, değilse edattır. Defter ile kalemi çantaya koydum. Arkadaşları ile konuşmuyordu.

25 Yalnız, sadece Ama, fakat anlamında kullanılırsa bağlaçtır.
Sadece anlamında kullanılırsa edattır. Almak isterim yalnız param kalmadı. Bu işi yalnız sen yapabilirsin. Almak isterim ancak param kalmadı. Bu işi ancak sen yapabilirsin.

26 Hem usta bir golf oyuncusu, hem de yüreğini başka insanların dertlerine açabilen melek gibi bir insandı. Bir gün, ülke çapında bir turnuvada şampiyon oldu. Ödül olarak uzatılan çeki aldı ve kameralara gülümseyerek soyunma odasına doğru yürüdü.      Birkaç dakika sonra golf tesislerinden çıkıyordu ki, arabasına ulaşamadan genç bir kadın yaklaştı yanına. Kadın onu kutladı, sonra da çocuğunun çok ciddi bir hastalığa yakalandığını ve ölümün eşiğinde olduğunu söyledi. Hastane ve ilaç masraflarını nasıl ödeyeceğini bilemiyordu.      Şampiyonun yüreği burkuldu bu hikaye karşısında . cebinden çıkardığı çekin arkasını imzaladı, sonra da ‘umarın bebeğine faydası olur’ diyerek kadının eline iliştirdi.          Aradan bir hafta geçmişti. Golf şampiyonu bir kulüpte yemek yiyordu. Yanına golf derneğinin bir yetkilisi geldi ve ona ‘Sizin geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra parkta bir kadınla karşılaştığınızı söylediler.’dedi. Şampiyon onaylayarak başını salladı.      ‘Şey’ dedi yetkili, ‘Size bir haberim var. O kadının bir sahtekar olduğu ortaya çıktı. Hasta bebeği filan yokmuş. Evli bile değilmiş.’

27 Hem usta bir golf oyuncusu, hem de yüreğini başka insanların dertlerine açabilen melek gibi bir insandı. Bir gün, ülke çapında bir turnuvada şampiyon oldu. Ödül olarak uzatılan çeki aldı ve kameralara gülümseyerek soyunma odasına doğru yürüdü.      Birkaç dakika sonra golf tesislerinden çıkıyordu ki, arabasına ulaşamadan genç bir kadın yaklaştı yanına. Kadın onu kutladı, sonra da çocuğunun çok ciddi bir hastalığa yakalandığını ve ölümün eşiğinde olduğunu söyledi. Hastane ve ilaç masraflarını nasıl ödeyeceğini bilemiyordu.      Şampiyonun yüreği burkuldu bu hikaye karşısında . cebinden çıkardığı çekin arkasını imzaladı, sonra da ‘umarın bebeğine faydası olur’ diyerek kadının eline iliştirdi.          Aradan bir hafta geçmişti. Golf şampiyonu bir kulüpte yemek yiyordu. Yanına golf derneğinin bir yetkilisi geldi ve ona ‘Sizin geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra parkta bir kadınla karşılaştığınızı söylediler.’dedi. Şampiyon onaylayarak başını salladı.      ‘Şey’ dedi yetkili, ‘Size bir haberim var. O kadının bir sahtekar olduğu ortaya çıktı. Hasta bebeği filan yokmuş. Evli bile değilmiş.’

28 Kitap, bizi avuttuğu gibi yükseltir de
Kitap, bizi avuttuğu gibi yükseltir de. Kısa hayatında insanın edindiği tecrübeler ne kadar azdır! Oy­saki şiirler ve romanlar, yaratıcılarının türlü iç tecrübeleriyle kaynaşır. Onlarla zenginleşir, onlarla eksik­liklerimizi gideririz. Bir şeyler öğrenmek için roman veya şiir okuduğunu sanmıyorum. Sanatçı bir şey­ler öğretmek, bazı doğruları göstermek amacıyla yazmıştır ki okuyucu öğrenmek için okusun! Fikir eseriyle sanat eserinin ayrıldığı nokta işte burada!

29 Kitap, bizi avuttuğu gibi yükseltir de
Kitap, bizi avuttuğu gibi yükseltir de. Kısa hayatında insanın edindiği tecrübeler ne kadar azdır! Oy­saki şiirler ve romanlar, yaratıcılarının türlü iç tecrübeleriyle kaynaşır. Onlarla zenginleşir, onlarla eksik­liklerimizi gideririz. Bir şeyler öğrenmek için roman veya şiir okuduğunu sanmıyorum. Sanatçı bir şey­ler öğretmek, bazı doğruları göstermek amacıyla yazmıştır ki okuyucu öğrenmek için okusun! Fikir eseriyle sanat eserinin ayrıldığı nokta işte burada!

30 ÜNLEM GRUBU ÜNVAN GRUBU

31 ÜNLEM GRUBU Coşku, heyecan, korku, şaşkınlık gibi duygu belirtmek amacıyla kullanılan kelimelere ünlem denir. Yapma! Öyle yorgunum ki!.. İşte şimdi yandık! Ne güzel tesadüf! Hişt! Buraya gel! Şşt! Sus bakayım! Ee, yeter artık! Ah, ne yaptım! Hah, şimdi oldu! Eyvah! Geç kaldım! İmdat! Boğuluyorum! Çok ilginç! Ne kadar güzel! Çabuk eve git! Ne olur yardım et! Çık dışarı!

32 ÜNVAN GRUBU Kişi adıyla bir unvan veya akrabalık isminin ek almadan oluşturduğu gruptur. Hüseyin Çavuş Fahriye abla Mehmet Efendi Oğuz Kağan Muharrem Bey Sevim Hanım Ayşe nine Kenan amca Meral teyze Zeki dede Genç Osman Albay Yetkin


"FİİLİMSİLER." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları