Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanYonca Öcal Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
KADRİPAŞA İLKOKULU ANASINIFLARI VELİ EĞİTİM SEMİNERİ NARİN EVREN PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK SERVİSİ ARALIK 2012 NARİN EVREN
2
YAŞAMIN YANKISI Bir zamanlar bir baba ile oğul dağlık bir bölgede yürüyüşe çıkmışlardı; Bir ara nasıl olduysa çocuğun ayağı kaydı ve incindi çocuk acıyla bağırdı : Aaa hhh!!!........ Karşı dağlarda yankı yapan sesi geri döndü : Aaa hhh!!!........ Daha önce böyle bir durumla karşılaşmamış çocuk bu kez : “Sen kimsin ?” diye sordu Cevap gelmekte gecikmedi: “Sen kimsin ?” Sinirlenen çocuk : “ Sen bir korkaksın!” diye bağırdı Dağdan “Sen bir korkaksın!” yanıtını aldı.
3
Bu olanlara bir anlam veremeyen çocuk babasına neler olduğunu sordu.Babası gülümsedi.Şimdi dikkatlice beni izle oğlum” dedi ve yüksek sesle bağırdı:” Hayatı çok seviyorum!” Karşı dağlardan aynı ses geldi: ” Hayatı çok seviyorum!” Baba : “sana hayranım!” Yankı: “sana hayranım!” Baba : “sen harikasın!” Yankı: “sen harikasın!”
4
Çocuğun şaşkınlığının daha da arttığını gören baba, ona durumu şöyle açıkladı:” Bu, yankı adı verilen bir tabiat olayıdır oğlum. Ama hayatı da çok iyi anlatır. Yani yaşamdan ne istiyorsan önce onu sen vermelisin. Verdiklerin aldıkların olacaktır. Tatlı sözler tatlı yankılar oluşturur sevilmek istiyorsan önce sen sevmelisin. Saygı istiyorsan önce sen saygı duymalısın. Anlayış bekliyorsan bunu önce sen göstermelisin. YANİ YAŞAMDA NEYLE KARŞILAŞMAK İSTİYORSAN, YANKISINI OLUŞTURABİLMEK İÇİN BUNU ÖNCE SEN YAPMALISIN.
5
Uygun tedavi hayat kurtarır…
6
Aşırı sevgiden kaynaklanan ilgi, çocuğu boğar, bağımlı ve güvensiz bir kişilik yaratır. Çocuk, her türlü ihtiyacında ve karşılaştığı her sorunda çözüm kapısı olarak ailesini görür. Bu da, çocuğun özgüveninin ve sorumluluk duygusunun gelişmesini engeller.
7
Sevginin davranışlara yeterli yansımaması, çocukta değersiz olduğu ve kabullenilmediği hissini uyandırır. Sıkı kurallar, sert koşullar ve fiziksel yaptırımlarla yetişen, kişiliği hiçe sayılan çocuk, kendi hayatını kontrol etmekte zorlanır. Kibar, sessiz ve uslu, aynı zamanda, çekingen, güvensiz, küskün, aşırı hassas ve pasif bir kişilik oluşur.
8
Aşırı hoşgörü çocuğun olumsuz davranışlarının nedeninin anlaşılmasına ve düzeltilmesine engel olur. Bu tutumun etkin olduğu ortamda yetişen çocuk, sabırsızca ve düşüncesizce davranışlar sergiler Aşırı denetim ise çocuğu pasifleştirir. Yaşa uymayan davranışlar problem olabilir…
9
Aşırı verici ve koruyucu bir biçimde sunulan sevgiyle, bebek gibi bakılan çocuk, yaşının gerektirdiği ruhsal gelişimi gösteremeyerek, kendini ifade ve iletişim yeteneğinden yoksun kalacaktır. Diğer yandan, yetersiz sevgi ve sıkı disiplinle yetişen çocuk, saldırgan bir tutumla kendini kabul ettirmeye çalışacak ve iç dünyasını açıklamakta zorlanacaktır.
10
Sonuç: Sağlıklı ve iyi insan, toplumsal bilince sahip bireyler, birbirini anlayan, mutlu insanlardan oluşan toplum.
11
"Sen benim dediğimi yap, yaptığımı yapma" anlayışı, çelişkili bir tutumdur. Sözlerimiz ve davranışlarımız birbiriyle uyumlu olmalı. Kimse kimseye hayatı öğretmez. Çocuğumuza hayatı, uygulamaya hazır bir reçete gibi sunamayız; ancak ona kendi yolunu belirleyebileceği bir harita verebiliriz.
12
ÇOCUKLARIMIZI KESİNLİKLE HİÇ KİMSEYLE KIYASLAMAYALIM Kıyaslama;Çocuğu olduğu gibi, bir birey olarak kabul etmeme anlamına gelir ve çocuğun kişilik gelişimini zedeler. Her birey farklıdır, eşsizdir, kendine özgüdür. Bu nedenle hiç kimse başka biriyle kıyaslanmamalıdır. Çocuklarımızı kardeşleriyle, akraba çocuklarıyla, arkadaşlarıyla kıyaslamayalım.
13
Siz başkalarıyla kıyaslandığınızda kendinizi nasıl hissedersiniz? (Eş olarak, ana-baba olarak)....’nın babası – annesi – böyle yapıyorlar. Sen neden yapmıyorsun?...deseler ne hissedersiniz? İncinir, hatta kızar, kendinizi kötü hissedersiniz değil mi? İnanın çocuklarınız daha çok inciniyor...Güven duyguları sarsılıyor... Kendilerini değersiz hissediyorlar... Hiçbir işe yaramadıklarını düşünüyorlar...
14
KIYASLANAN ÇOCUĞUN: Kendine güveni sarsılır,engellenir. Kişiliği incinir, yara alır. Başarmak için çaba harcamaz. Saldırgan ya da içedönük davranışlar geliştirir. Kendisini olumsuz, değersiz değerlendirir.
15
ÇOCUKLARIMIZIN “KENDİLERİ OLMALARI” İÇİN FIRSATLAR OLUŞTURALIM Çocuğunuzun sizden ayrı bir kişilik geliştireceğinizi kabul edin. Onu anlamaya, tanımaya ve aranızda anlamlı bir sevgi köprüsü oluşturmaya özen gösterin. O siz değil... sizin kopyanız değil.
16
Sizin yaptıklarınızı yapmak, sevdiklerinizi sevmek, sevmediklerinizi sevmemek zorunda değiller. Çocuklarınızı hem gelişim özellikleriyle hem de ilgi ve yetenekleriyle tanımaya, anlamaya çalışın.
17
ÇOCUKLARIMIZI OLUMLU DAVRANIŞLARIYLA, İYİ ÖZELLİKLERİYLE VE YAPABİLDİKLERİYLE FARK EDİN Çocuklarınızın olumsuzluklarını ortaya koymayın. Olumlu davranışlarını, iyi yönlerini sürekli dile getirip ödüllendirerek pekiştirelim. Olumsuz davranışlarını, hatalarını bazen görmezden gelerek söndürmeye çalışalım. Bazı alanlardaki yeteneksizlerini, tecrübesizliklerini kimi başarılarıyla gidermeye, yenmeye çalışalım.
18
NEYİ İSTEDİĞİNİZE ODAKLANIN, NEYİ İSTEMEDİĞİNİZE DEĞİL Çocuklara bunu yapma şunu yapma dediğimiz halde yinede yapılmamasını istediğimiz şeyleri yapmaları bir itaatsizlik değildir. Onları yapma dediğimiz şeylere biz programlıyoruz. “çocuğum sözümü dinlemiyor” diye şikayet etmeden önce ona neler söylediğinizi düşünün.Kendinize olduğu gibi çocuğunuza da yapılmaması gereken şeyleri değil, yapılmasını istediğiniz şeyleri söyleyin.
19
ÇOCUKLARIMIZIN DAVRANIŞLARINDA DÜZELTİLECEK YANLIŞLAR VARSA, ÖNCE KENDİMİZDEN BAŞLAMALIYIZ. İYİ, GÜZEL, DOĞRUYU ÖĞRETMEK İÇİN; İYİ, GÜZEL VE DOĞRU OLMAYA ÇABA SARF ETMELİYİZ. Onlar için ne kadar uygun modeliz!... Dünyadaki en mükemmel aynalar gümüşlenmiş cam parçaları değil, çocuklardır. Onlara baktığınızda kendinizi görürsünüz. Onlar için uygun ortamlar hazırlayıp, fırsatlar verebildik mi?
20
Çocuklarımız için tutarlı bir ortam oluşturalım. Sizin davranışlarınız tutarlı olsun ki onlarda tutarlı bir gelişim göstersinler. Çocuklarımızın sorumsuz olduklarından mı şikayetçiyiz?... Çok mu dağınıklar?... Ödevlerini yapmıyorlar mı, tembeller mi?... Hiç söz dinlemiyorlar mı?... Çocuklara verilen sözler eksiksiz olarak yerine getirilmelidir. Aksi halde çocuğun size olan güvenini ve saygısını yok etmiş olursunuz.
21
ÇOCUKLARIMIZIN HER ZAMAN DOĞRU DAVRANMALARINI DOĞRU DÜŞÜNMELERİNİ VE MÜKEMMEL OLMALARINI BEKLEMEYELİM Çocuklarınızı en iyiyi yapmaya motive etmekle onların giriştikleri her işte iyi ve mükemmel olmalarını isteme – bekleme yanlışı arasında ince bir çizgi vardır. Çocuklarımızın hatalar yapabileceklerini düşünelim. Hatalarına karşı esnek olalım. hata yapmanın normal olduğunu, sizin bile kimi zaman hata yaptığınızı göz önünde bulundurarak yaptıkları hatalarda çocuklarımıza anlayış gösterelim.
22
ÇOCUKLARINIZLA KONUŞURKEN DUYGULARINIZI İÇTENLİKLE İFADE EDİN Onlara dair korkularınızı, üzüntülerimizi, endişelerimizi olduğu gibi yansıtmak mı daha etkili olur, baskı ve korku içeren ifadelerle onları engellemeye çalışmak mı daha etkili olur?... Okulun, evin dışına çıkarsan bacaklarını kırarım senin!... O çocukla gezdiğini bir daha görmeyeyim!... Odanı dağıtırsan gebertirim!... Bu şekilde giyinemezsin!... Saçını böyle kestiremezsin, bu müziği dinleyemezsin!...
23
ÇOCUKLARINIZA ÖZEL ZAMAN AYIRIN. ÇOCUKLARINIZA AYIRDIĞINIZ ZAMANIN SÜRESİ DEĞİL NİTELİĞİ ÖNEMLİDİR Çocuğunuza ayırdığınız zamanlarda sadece ona ait olun. Sohbet edin.
24
ÇOCUKLARINIZI ETKİLİ BİR ŞEKİLDE DİNLEYİN Çocuklarınızı dinlerken; Başka işlerle meşgul olmayın. Çocuğun yüzüne bakın. Onların sözlerini kesip bilgiçlik taslamayın. Çocuklarınızla konuşurken aynı seviyede olun. Jest ve mimiklerinizle onu dinlediğinizi gösterin. Fiziksel temas kurun. Onu konuşmasında cesaretlendirin. Onunla konuşurken bir büyükle konuşuyormuş gibi dikkatli ve özenli olun. Onu anladığınızı belirten ifadelerle geri bildirim sağlayın.
25
“ arkadaşının bu davranışı seni üzdü” gibi. Ağlamaya başladıklarında tedirgin olmayın. Zıtlaşmayın ve tartışmayın. Saldırgan tavırlar takınmayın. Yargılamayın ve eleştirmeyin. Savunmaya geçmeyin sadece dinleyin. Gerçekçi ve belirli önerilerde bulunun. Yumuşak bir sesle ve acele etmeden konuşun. Anlatılanlara gülmeyin, çocukları utandırmayın.
26
VE BEN DE ONA VURDUM. O DA BANA BİRKEZ DAHA VURDU. DİNLİYOR MUSUN BABA!... ALİ BANA YUMRUK ATTI BABA BENİ DUYUYOR MUSUN! SENİ DUYUYOR UM DEVAM ET! Yarı dinleme yerine...
27
*İletişime, kendini vererek değil de, sadece dudaklarıyla katılan biriyle iletişim kurmaya çalışmak cesaret kırıcı olabilir. KELİMESİ KELİMESİNE DİNLİYORU M. HAYIR DİNLEM İYORSU N!. AYNI ANDA HEM MAÇI İZLEYİP HEM DE SENİ DİNLEYEBİLİRİM. BOŞVE R
28
ALİ BANA YUMRUK ATTI VE..BABA BENİ DUYUYOR MUSUN? VE BEN DE ONA VURDUM. O DA BANA SERT VURDU. O ÇOK KÖTÜ BİR ÇOCUK. Tüm dikkatinizi vererek dinleyin.
29
Dertlerinizi sizi gerçekten dinleyen birine anlatmak çok daha kolaydır. Bazen ebeveynin birşey söylemesine bile gerek yoktur. Çoğu kez bir çocuğun ihtiyacı olan tek şey, ona duygularının anlaşıldığını hissettiren, sıcak bir sessizlik ortamıdır. BİLİYOR MUSUN, BUNDAN SONRA HASAN’LA OYNAYACAĞIM. O KİMSEYE YUMRUK ATMIYOR.
30
ÇOCUKLARINIZA BULUNDUKLARI ORTAMIN VAZGEÇİLMEZ BİR ÜYESİ OLDUKLARINI HİSSETTİRİN Siz bu ailenin çocuğu olmaktan mutluluk duyar mıydınız? Empati kurun.
31
ÇOCUK; NASIL BİR ORTAMDA KENDİNİ DEĞERLİ HİSSEDER VE ÖZGÜVEN GELİŞTİRİR;
32
ÇOCUKLARINIZA SORUMLULUKLAR VERİN Sorumluluk ile kendine güven birbirini tamamlayan 2 durumdur. Sorumluluk duygusu gelişmiş olan çocukların kendilerine güvenleri de yüksektir. Çocuk yaptığı her iş, aldığı her sorumluluğun sonunda anne, baba ve aldığı tepkiye göre kendisine güç toplar. Çocuğun yaptığı hiçbir iş beğenilmez, taktir edilmez ve her zaman daha mükemmeli beklenirse çaba harcama, mücadele etme gücü kırılır. “Ne yaparsam yapayım....memnun edemiyorum” şeklinde düşünmeye başlar. Bu düşünce daha sonra “ben yapamam” inancını doğurur ve çocuk sık sık bu cümleyi kullanmaya başlar.
33
Çocuklarınızda sorumluluk duygusunun gelişmesi için; Çocuklarınızın yerine her şeyi siz yapmayın. “Sende bu ailenin önemli bir üyesisin, artık bazı işleri yapabilecek hale geldin, senin yardımına ihtiyacımız var” şeklinde mesajlar verin. Çocuklarınıza yaşına ve cinsiyetine uygun sorumluluklar verin. Alabileceği sorumluluklar için birlikte karar verin. Hatta önce kendisinin karar vermesini sağlayın. Bu şekilde çocuk kararlarını kendisinin verdiğini düşünecek ve sorumluluklarını yerine getirmesi daha kolay olacaktır. Alınan sorumlulukları yerine getirebilmesi için önce öğretin. Başardıkça mutluluğunuzu paylaşın, başarılarını ödüllendirin.
34
Sorumluluklarını yerine getirmesi için uygun ortamlar hazırlayın. Sorumluluklarını açık ve net bir şekilde ifade edin. Gösterdiği çabayı taktir edin, övün. Zorlayıcı olmayın, baskı uygulamayın.
35
Sorumluluklarını yerine getirmediğinde yaptırımınızı uygulayın. Yaptırımlarınızı sorumlulukları kararlaştırırken belirleyin (sevdiği şeylerden uzaklaştırma, daha fazla sorumluluk yükleme,...vb.) YAPTIRIMLAR; Yanlış davranışın sonucunda olmalıdır. Hataya uygun ve adil olmalıdır. Çocuk dinlenilmeden uygulanmamalıdır. Yanlış davranış net olarak ortaya konduktan sonra uygulanmalıdır. Sorumluluk almanın avantaj sağladığını, sorumsuz davranmanın avantajlarını kaybettirdiğini bilmelidir. Yaptırım uygulama hiçbir zaman sevgi ve saygı geri çekme şeklinde olmamalıdır.
36
HANGİ YAŞTA NE SORUMLULUK ALMALI DÖRT BEŞ YAŞ ÇOCUKLARI: Sofrayı kurmak Toz alma gibi basit ev işlerine yardımcı olmak Alışveriş esnasında ve alışveriş dönüşü eşyaların yerleştirilmesine yardımcı olmak Telefona gerektiği şekilde cevap vermek Ayakkabılarını bağlamayı öğrenmek Kendi kendine hazırlanmak( saç tarama da dahil.) Yatakları düzeltmek ve odasını temizlemek Basit bazı yiyeceklerin hazırlanmasına yardım etmek.
37
HANGİ YAŞTA NE SORUMLULUK ALMALI ALTI YEDİ YAŞ ÇOCUKLARI: Hava durumuna ve özel günlere göre kıyafetlerini seçmek Çiçekleri sulamak Basit yiyecekleri bir büyüğün desteği ile pişirmek (yumurta,tost..) Sabahları çalar saatle kendi başına kalkmak Harçlıklarını bağımsızca idare etmek Derslerini yardımla yapmak
38
ANNE – BABA TUTUMLARI
39
MÜKEMMELİYETÇİ ANNE - BABALAR Bu anne – babaları memnun etmek çocuklar için oldukça zordur. Çocuk çırpınıp çabaladıkça anne – baba daha fazlasını (en mükemmelini) ister. Zamanla çocuk aşırı kaygı, stres, tedirginlik, hayal kırıklığı gibi duyguları yaşamaya başlar. “Tırnak yeme, kekemelik, alt ıslatma, yalan, çalma,...gibi” davranış sorunlarıyla kendini ifade eder. Anne – babadaki mükemmeliyetçilik sadece çocuğa yönelik değil tüm aile yaşantısında kendini gösterir (düzenli, titiz, katı, kuralcı,...vb.).
40
ÇOCUKLARINIZIN KENDİNE GÜVEN DUYMASINI SAĞLAYIN Çocuğun öz güven duygusunun gelişimi, kendine güvenmesi yakın çevresinin tutum ve davranışlarına bağlıdır (AİLE). Özgüven gelişimi yaşamın ilk anından itibaren oluşmaya başlar. Özgüven gelişimi daha çok anne-baba tutumları ve kişiliği ile ilgilidir.
41
OTORİTER, ELEŞTİRİCİ ANNE - BABALAR Çocukları üzerinde baskı kurarlar. Çocuklarının çabalarını göremezler. Çocuklarını dinlemezler. Sürekli eleştiren, yargılayan, suçlayan anne, babalardır. Sadece kendi kuralları, istekleri, duyguları ön plandadır. Her zaman hakimiyet anne – babadadır. Çocuk ne yaparsa yapsın hep eleştirilir, suçlanır.
42
Bu tarz anne – baba tutumu çocuklarda; Kendini, duygularını ifade edememe, İçine kapanıklık, güvensizlik, Saldırganlık ve davranış sorunları geliştirir.
43
AŞIRI KORUYUCU ANNE - BABALAR Çocuklarına hayat tecrübesi yaşama fırsatı tanımazlar. Çocuklarının büyüdüğünü fark etmeyip bebekmiş gibi davranırlar. Çocuklarına hiçbir iş ve sorumluluk vermezler, her şeyi kendileri yaparlar. Bu anne – baba tutumunda çocuğun; Özgüven duygusu gelişemez. Kendi başına hiçbir şey yapamaz, yapacağına inanmaz. Dolayısıyla huzursuz ve kaygılı olur.
44
Anne – babaya bağımlı olur. Sorumluluk duygusu, bilinci gelişemez. İçe dönük yada saldırgan olur. Davranış bozukluğu (tırnak yeme, kekemelik,okul fobisi, yalan,...vb.) görülür.
45
KENDİNE GÜVENİ ZAYIF OLAN ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
46
Duygusal Tepkiler Çekingenlik Utangaçlık İçe kapanıklık Umutsuzluk Karamsarlık
47
Davranışsal Tepkiler Hırsızlık Saldırganlık Okul korkusu Yalan söyleme
48
Akademik Tepkiler Öğrenme güçlüğü Meraksızlık İsteksizlik Mücadeleden kaçma Başarısızlık
49
SAĞLIKLI VE ETKİLİ ANNE - BABALAR Çocuklarına güvenirler. Onları taktir eder ve överler. Küçük yaşlardan itibaren sorumluluk verirler. Yeni deneyimler yaşamaları için cesaretlendirirler.
50
BAŞARININ TEMELLERİ NİYET VE BEKLENTİ; “ ONA BİR YAŞAM KURMAYIN; Ç OCUĞUNUZUN, KENDİ YAŞAMININ MİMARI OLMASINA YARDIMCI OLUN. ”
51
Şimdi size iki aile tanıtacağım. bunlardan birine ç ocuğun gelişimini K Ö STEKLEYEN AİLE diğerine de DESTEKLEYEN AİLE diyeceğiz. K ö stekleyen ailede 5 yaşındaki AYŞE ’ nin ö n ü ne annesi 4 k ö fte koyar ve hadi ye der. Ayşe 2 k ö fte yedikten sonra annesine doyduğunu s ö yler annesi “ hayır doymadın 2 k ö fteyle doyulur muymuş? “ tabağındaki b ü t ü n k ö fteleri bitireceksin der. Ayşe ç ok doydum yiyemeyeceğim dediğinde annesi “ bak yemiyorsun zayıflayacak, hasta olacaksın seni doktora g ö t ü recek paramız yok hepsini ya bitir bitirmeden bu sofradan kalmayacaksın. ” diye yanıt verir.
52
K ö stekleyen ailede k üçü k Ayşe kendi yaşamının direksiyonunda değildir, kendi yaşamının direksiyonuna ge ç mesi k ö steklenmiştir. Annesi a ç ık a ç ık s ö ylemese dahi ona g üç l ü bir mesaj vermektedir. Bu mesaj şudur: sen doyup doymadığını kendin bilmezsin, ben bilirim. İ ç inden gelen duygu ve d ü ş ü ncelere inanma benim dediğimi yap, gerisine karışma. YAŞAMININ DİREKSİYONUNDA BEN VARIM VE B Ö YLE OLMASI GEREKİYOR.
53
Hayatında b ö yle binlerce etkileşim yer alan Ayşe, annesinin, babasının ve diğer b ü y ü klerinin “ sen bilmezsin b ü y ü kler bilir ” mesajına ger ç ekten inanır ve ö m ü r boyu bir başkası tarafından y ö netilmeyi bekler hale gelir. Artık kendi yaşamı i ç in karar vermekten aciz hale getirilmiştir. Kendi yaşamının direksiyonunda oturamayacağının ve oturmaması gerektiğini kabul eder. Ç ocuk, ne zaman kendisi direksiyona ge ç meye ç alışsa anne ve baba yukarıdaki ö rnekler gibi etkileşime devam eder.
54
Diğer yandan Ö ZLEM, ç ocuğun gelişimini destekleyen aile ortamında b ü y ü mektedir. Ö zlem ö n ü ne konan k ö ftelerden 2 sini yedikten sonra annesine doyduğunu s ö ylediğinde, annesi peki kızım der. Ve Ö zlem bilir ki bir sonraki yemek saatine kadar ıvır zıvır yeme hakkı yoktur. Yemek zamanı gelince yenir ve bu, ailede birlikte yapılan bir iştir. Bu ailede hi ç kimse her istediğini istediği zaman yiyemez. Ö zlem ne kadar yiyeceğine karar vermekte serbesttir ama yemek yenirken bu ailenin ü yesi olduğu ve bu ailenin ü yesi olmanın getirdiği sorumlulukları bulunduğu ona sevgiyle ve a ç ık se ç ik anlatılmıştır. Bir kişi arabanın direksiyonuna oturduğu zaman aklına geldiği gibi kullanamaz ; uyması gereken trafik kuralları vardır. Trafik kuralları, hem s ü r ü c ü y ü hem de yoldaki diğer insanları korumak i ç in vardır.
55
K üçü k Ö zlem, kendi yaşamının direksiyonundadır, ama direksiyonda olmanın her istediğini aklına geldiği gibi yapmak olmadığını da bilmektedir. Kendi yaşamının direksiyonunda olmanın bir sorumluluğu vardır. Ve Ö zlem den bu sorumluluğun farkına varması beklenir.
56
KENDİ YAŞAMINI Y Ö NETME SORUMLULUĞUNUN BİLİNCİNE VARMASINI SAĞLAYIN Ç ocuğumuzun, yaşamının direksiyonunda kendisinin oturduğunu hissetmesi gerekiyor. Bir çocuk yaşamının direksiyonunda kendisinin oturduğunu hissetmediği s ü rece, istekle ve şevkle derslerine ç alışmayacaktır. Sizin istemeniz, zorlamanız, tehdit etmeniz, hediyeler vaat etmeniz taşıma su ile değirmen ç evirmeye benzer. Onun yaşamının direksiyonuna kendisinin oturması ve yaşamının sorumluluğunun kendisinde olduğunun bilincine varması gerekir. Ç ocuğunuzun bu benim yaşamım ve benim yaşamımım sorumluluğu bende ! bilincine varması kolay değil; ama ç ocuğunuzla ilişkinizde başara bileceğiniz en ö nemli ilk adım bu dur.
57
Ç OCUĞUNUZUN KENDİNE OLAN G Ü VENİNİ ZEDELEMEYİN!
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.