Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

YAŞAM BULGULAR-I Solunum Sayma-Vücut Sıcaklığı Ölçme

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "YAŞAM BULGULAR-I Solunum Sayma-Vücut Sıcaklığı Ölçme"— Sunum transkripti:

1 YAŞAM BULGULAR-I Solunum Sayma-Vücut Sıcaklığı Ölçme
Hazırlayan Doç. Dr. Yurdanur Dikmen

2 Yaşam bulguları olarak, ifade edilen nabız, vücut sıcaklığı, solunum ve kan basıncı bireyin sağlık durumunun önemli bir göstergesidir.

3 Yaşam bulgularının normal değerlerinde ortaya çıkan sapmalar, homeostazisin (iç denge) bozulduğunu ya da devam etmediğini gösterir.

4 Yaşamsal belirtilerin ölçülmesi, hastanın sağlık durumunun izlenmesinde ve ortaya çıkan sorunların tanımlanmasında hızlı ve etkili bir yöntemdir. Bu nedenle hemşirelik bakımının en önemli bölümü yaşamsal belirtileri tam ve doğru olarak ölçmek ve değerlendirmektir. Yaşam bulgularını, belirli zamanlarda alma hastaya bakım veren hemşirenin önemli bir sorumluluğudur

5 Hemşirenin; - yaşamsal bulgularını nasıl ölçüleceğini,
- nasıl yorumlayıp, değerlendireceğini, - değişiklikler olduğunu ne yapması gerektiğini, - ve diğer ekip üyesine ne şekilde ileteceğini bilmesi gerekir.

6 Yaşamsal Bulgular Alınırken Genel Olarak Dikkat Edilecek Noktalar:
Yaşamsal belirtiler belirli bir vardiyada o hastaya bakım veren hemşire tarafından alınmalıdır. Her bir yaşamsal belirtinin normal sınırı bilinmelidir. Her hasta için temel veriler (o hasta için normal olan veriler) bilinmelidir. Çünkü bir hasta için normal olan veri, o yaş ve fiziksel durum için standart ölçütten farklı olabilir.

7 Elde edilen yaşamsal bulgular, bir önceki vardiyada alınan yaşamsal belirti bulguları ile karşılaştırılmalıdır. Böylece elde edilen verilere göre hastanın sağlık durumu değerlendirilmiş olacaktır. Hastanın tıbbi tanısı, tedavisi ve aldığı ilaçları bilmek gerekir. Bu faktörler yaşamsal belirtileri etkileyecektir. Örneğin: Novalgine (ağrı kesici ilaç) kan basıncını düşürür.

8 Yaşamsal belirtiler sistematik bir şekilde düzgün aralıklarla alınmalıdır.
Yaşamsal belirtiler vardiya sırasında gerekli olduğu düşünüldüğü zaman alınmalıdır. Hastanın solunumunda, nabız hızında ya da kan basıncında bir değişiklik gözlenirse, doktor isteminde belirtilen süre beklenmeden yaşamsal belirtiler kontrol edilmelidir.

9 Hastaneye yeni yatan bir hastanın yaşamsal belirtileri ise sekiz saatte en az iki defa alınarak kontrol edilmelidir. Çünkü hastanın hastaneye yatışı sırasındaki anksiyetesi yaşamsal belirtilerini etkileyecektir. Hemşirenin hastanın yanında sözel olmayan iletişimin farkında olması gerekmektedir. Eğer hemşirenin yüz ifadesi ile söyledikleri arasında tutarsızlık olursa hasta söylenenlerden çok hemşirenin sözel olmayan mesajlarına güvenecektir.

10 Yaşamsal belirtiler kontrol edildikten sonra bu bilgiler hastanın diğer verileri ile birlikte ele alınmalı, hastanın sağlık durumu açısından değerlendirilmelidir. (Örneğin: taşikardi (nabız sayısının fazla olması) ameliyat sonrası bir kanamaya bağlı olabilir). Ayrıca oda ısısı, nem ve gürültü gibi çevresel etkenler de mutlaka göz önüne alınmalıdır.

11 Yaşamsal Bulguların Değerlendirme Sıklığı
Hasta muayene için hazırlanırken Hasta hastaneye yattığı zaman Doktor istemine veya klinikteki standart uygulamalara uygun zamanlarda Cerrahi işlemlerden önce ve sonra

12 İnvaziv tanı işlemlerinden önce ve sonra (örn
İnvaziv tanı işlemlerinden önce ve sonra (örn.kemik iliği örneği alınması vb.) Kalp, solunum sistemlerine ve vücut sıcaklığına etki eden ilaçların uygulanmasından önce ve sonra Hastanın durumunda ani bir bozulma olduğunda (bilinç kaybı, ağrı artması durumu vb.) Yaşam bulgularını etkileyebilecek hemşirelik girişimlerinden önce ve sonra (uzun süre yatan hastaların mobilize edilmesi veya ROM egzersizlere başlamadan önce) Hasta kendisinde herhangi bir farklılık olduğunu ifade ettiğinde

13 Yaşam Bulguları Konusunda Hemşirenin Sorumlulukları

14 1-Hemşire hastanın yaşam bulgularının normal değerlerini bilmelidir.
2-Bireyin tıbbi öyküsünü ve kullandığı ilaçları bilmelidir. 3-Bireyin yaşam bulgularında değişiklik yapabilecek çevresel koşulların farkında olmalı ve bunları kontrol altına almalıdır. (oda ısısı, gürültü vb.)

15 4-Kullanılan araç- gerecin (tansiyon aleti, termometre
4-Kullanılan araç- gerecin (tansiyon aleti, termometre..) doğru çalışıp çalışmadığını MUTLAKA!!!! kontrol etmelidir. 5-Doğru ölçüm yaptığından emin olmalıdır (örn. hemşire nabzı iyi hissedemiyorsa, bir başka hemşireye kontrol ettirmelidir).

16 Yaşam Bulguları Vücut sıcaklığı Nabız Solunum Kan basıncı

17 SOLUNUM SAYMA

18 İnsan yaşamının devam edebilmesi, oksijenin vücut hücrelerine ulaşmasına ve karbondioksitin de hücrelerden dışarı uzaklaştırılmasına bağlıdır. Solunum, soluk almakla başlayan, organizmanın oksijeni kullanıp, karbondioksiti vermesini kapsayan bir süreçtir.

19 Solunum yolları: Farenks (yutak) Larenks (larenks) Trakea (nefes borusu) Bronşlar, Bronşiyoller ve alveolleri içerir.

20 Solunum; iç solunum ve dış solunum evrelerinden meydana gelir.

21 1- Dış Solunum: Dış solunum atmosfer ile akciğerler arasında meydana gelir.
Solunum ve dolaşım sistemi aracılığı ile atmosferden alınan oksijen kana verilir, karbondioksit ise organizmadan dışarı atılır. 2- İç Solunum (Doku solunumu): Hücreler ile kan dolaşımı arasındaki oksijen ve karbondioksit alışverişi söz konusudur.

22 Solunum 4 evrede oluşur: 1- Ventilasyon 2- Diffüzyon 3- Perfüzyon 4- Solunum düzenlenmesi

23 1- Ventilasyon: Havanın atmosferden akciğerlere, akciğerlerden ise atmosfere hareketini ifade eder. Ventilasyon bir inspirasyon (soluk alma) ve bir ekspirasyondan (soluk verme) oluşur. Normal solunumda inspire ve ekspire edilen hava miktarı 500 mlt’dir. Buna solunum volümü denir.

24 İnspirasyon (Soluk alma): Havanın akciğerlere alınmasıdır.
Ekspirasyon (Soluk verme): Akciğerdeki havanın dışarı atılmasıdır.

25

26 2- Diffüzyon: Oksijenin alveollerden akciğer dolaşımına (kana), karbondioksitin de akciğer dolaşımından (kandan) alveollere geçmesidir. 3- Perfüzyon: Akciğer kanına diffüze (nüfuz eden, yayılan) olan oksijenin kanda taşınarak dokulara geçmesi, dokularda biriken karbondioksitin ise kana geçmesi olayıdır.

27 4- Solunum düzenlenmesi: Solunumun düzenlenmesi beyin sapındaki Medulla Oblangata’da bulunan solunum merkezi tarafından yapılır. Solunum, arteriyel kandaki oksijen ve karbondioksit ve H+ iyonu yoğunluğuna göre düzenlenir.

28 Medulla oblangata, karotis ve aortta bulunan ve kan kimyasındaki değişikliklere karşı duyarlı olan solunum kemoreseptörleri (kimyasal maddelerle uyarılabilen özel hücreler) solunum merkezini uyararak solunum hızı ve derinliğini düzenlerler. Arteriyel kandaki PO2’nin solunum merkezini uyarır solunum hızı ve derinliğini artırarar, ventilasyonu  veeee…. oksijen gereksinimi karşılanır.

29 SOLUNUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ Hemşire, solunum sayısı, ritmi, derinliğine ve solunum seslerine bakarak solunumu değerlendirir.

30 1-Solunum Sayısı (Hızı):
Normal, kolay, sessiz soluk alıp vermeye Eupne denir. Normal koşullar altında, sağlıklı bir bireyin solunum hızı dakikada 12-20’ dir. Yetişkinlerde dakikadaki solunum sayısının 24’ün üzerinde olması TAKİPNE, 10’un altında olması ise BRADİPNE olarak isimlendirilir.

31 Solunum Sayısını Etkileyen Etmenler

32 a)Yaş Yenidoğan 35-50/dk Bebek (6 aya kadar) 30-40/dk Oyun çocuğu (2 yaşına kadar) 25-32/dk Çocuk 20-30/dk Yetişkin 16-20/dk İleri Yaş 12-24/dk

33 b) Vücut ısısı: Vücut sıcaklığındaki her 0,6 0C’lik artış dakikada solunum sayısında 4 artışa neden olur. c) Cinsiyet: Solunum kapasitesi erkeklerde kadınlara göre daha fazladır. d) Egzersiz (fiziksel aktivite): Oksijen gereksinimi arttığı için solunum sayısı da artar. e) Ağrı ve anksiyete (duygusal durum): Sempatik sinir sisteminin uyarılması solunum hızı ve derinliğini arttırır. f) İlaçlar: Bazı ağrı kesici ve sakinleştirici ilaçlar bireyin solunum hızı ve derinliğini baskılarlar bazıları ise solunum hızı ve derinliğini arttırırlar. g) Hastalıklar: Anemi (hemoglobin düzeyinin azalması) taşınan oksijen miktarını azaltır. Bazı solunum hastalıkları da solunumu etkiler. Kafa içi basıncının artması solunum merkezini baskılar.

34 2- Solunum Derinliği: Hastanın göğüs duvarının hareketlerinin gözlenmesi ile solunumun derinliği değerlendirilir. Normal bir solunumda diyafragma yaklaşık 1 cm. yükselir, kaburgalar 1,5-2,5 cm. öne doğru çıkar. Solunumun derinliği alınan hava miktarının normalin altında veya üstünde olması ile ilişkilidir. Solunumun derinliği yüzeyel, normal ve derin olarak ifade edilir. Narkotik ilaçlar solunumun derinliğini azaltır, egzersiz, korku- heyecan, anksiyete solunum derinliğini arttırır. Erkeklerde solunum kadınlara göre daha derindir. Yenidoğan ve çocukta solunum adölesan ve erişkinden daha yüzeyeldir.

35 3- Solunum Ritmi: Solunum ritmi inspirasyon ve ve ekspirasyon düzenini gösterir. Normal solunum düzenli, kesintisiz ve sessizdir. Solunum ritminin düzenli olmasına regüler solunum, solunum ritminin düzensiz olmasına irregüler solunum denir.

36 SOLUNUM TİPLERİ Hemşire hastanın solunumunu solunum sayısı derinliği ve ritmine bakarak değerlendirir. Ancak diğer etmenleri de gözlemelidir. Bir bireyde; Tırnaklar, dudaklar, ciltte mor (syanoz) ve siyanotik görünüm. Huzursuzluk, anksiyete, nefes almak için çaba gösterme. Hırıltılı solunum görülmesi solunum problemlerinin varlığını gösterir.

37 Apne: solunumun geçici olarak durması.
Taşipne (Takipne): solunum hızının dakikada 20’nin üzerinde olması. Fakat solunum düzenlidir. Bradipne: solunum hızının dakikada 12’nin altına düşmesi. Fakat solunum düzenlidir. Hiperpne: solunum derinliğinin artması. Normal olarak egzersiz sonrası görülür. Hipopne: Solunumun derinliğinin azalması. Normal olarak uykuda görülür. Hiperventilasyon: solunumun hız ve derinliğinin birlikte artmasıdır. Hipoventilasyon: solunumun hız ve derinliğinin birlikte azalmasıdır.

38 Cheyne-Stokes Solunumu: solunumum hızı ve derinliği düzensizdir
Cheyne-Stokes Solunumu: solunumum hızı ve derinliği düzensizdir. Apne ve hiperventilasyon periyotları vardır. Solunum yavaş başlar, hız ve derinliği yavaş yavaş artar sonra tekrar yavaşlar ve yüzeyelleşir, arada apne nöbetleri görülür. Beyin kanaması ve ölüme yakın (terminal dönemde) durumlarda görülür. Kussmaul Solunumu: solunum anormal biçimde derinleşmiştir (iç çekmeli). Ancak düzenlidir. Diyabetik ketoasidozda (şekerin çok yükselmesinde ortaya çıkan koma durumu) görülür.

39 Biot solunum: solunum 2-3 solunumda bir normalin dışında yavaşlar
Biot solunum: solunum 2-3 solunumda bir normalin dışında yavaşlar. Takipne, apne düzenli ve periyodik olarak birbirini izler. Kandaki oksijen saturasyonu ile ilgilidir. Dispne: güç soluk alıp vermedir. Zor solunumdur ve soluk alıp verme için bir çaba vardır. Genellikle hızlı ve yüzeyel bir solunum vardır. Ortopne pozisyonunda rahat ederler. Hipoksi: hücre ve dokularda yeterince oksijen olmaması, oksijen yetersizliği.

40 SOLUNUM TİPLERİ

41 SOLUNUM TİPLERİ

42 Bu işaretlerin anlamı ne….

43 A: normal solunum periyodu
B: Cheyne-Stokes solunum tipi C: Biot solunum tipi. D: Kussmaul solunum tipi

44 SOLUNUMUN SAYILMASI Hemşire, hastanın solunumunu değerlendirirken:
hastanın normal solunum örüntüsünü, solunum işlevini etkileyen herhangi bir hastalığı olup olmadığını, solunum sistemi ve kalp-damar sistemi arasındaki ilişkiyi solunumun hız ve derinliğini etkileyen herhangi bir neden (örneğin ilaçlar, egzersiz) olup olmadığını göz önüne almalıdır.

45 Solunumun sayıldığı sırada hasta dinlenmiş ve rahat bir pozisyonda olmalıdır.
Bireyin anksiyetesi veya korkusu varsa ya da yorgun ise solunum sayısı ve derinliği artmış olacağından, bulunan değer güvenilir olmaz. Ayrıca işleme başlamadan önce göğüs kafesinin hareketlerinin rahat görülebilir olmasına dikkat ediniz. Gerekirse üst yatak takımlarını açınız.

46 Solunumun sayılması için en uygun zaman, nabzın sayılmasından hemen sonradır.
Hemşire ellerini yıkar. Hemşire elini radial arterden çekmeden, hastanın göğüs hareketlerini izleyerek solunumu sayar. Hasta solunumunun sayıldığını farkederse, istemli olarak solunumunu kontrol edebilir ve yanlış değer bulunabilir.

47 Göğüs kafesinin her yükselişi (inspirasyon) ve alçalması (ekspirasyon) bir solunum olarak 30 saniye boyunca sayılır ve bu sayı 2 ile çarpılarak bir dakikadaki solunum sayısı bulunur. Hemşirede mutlaka dijital saat olmalıdır. Ancak solunum sayısı ve derinliğinde bir anormallik varsa, yenidoğan ve çocuk hastalarda solunum tam bir dakika sayılmalıdır. Solunum sayıldıktan sonra hemşire gözlem formuna solunum ile ilgili normal ve anormal bulguları kaydetmelidir.

48 SOLUNUMUN SAYILMASI İnspirasyon + ekspirasyon = bir solunum
Solunum 30 saniye boyunca sayılır ve bu sayı 2 ile çarpılarak bir dakikadaki solunum sayısı bulunur.

49 VÜCUT SICAKLIĞI ÖLÇME

50 Isı, bir maddenin kinetik ve kimyasal enerjilerinin toplamıdır.
Isı, bir maddenin sıcak ya da soğuk oluşunu ifade eder. Vücut sıcaklığı, vücutta oluşan ısı ile kaybedilen ısı arasındaki dengeyi gösterir.

51 Organizmada metabolizma için temel kaynak besin maddeleridir.
Besinler karbonhidratlar  monosakkaritlere (başlıca glikoz), proteinler amino asitlere ve yağlar  yağ asitleri ve gliserole parçalanırlar. Bu besin öğeleri kan dolaşımı yolu ile hücreye ulaştığında, hücrede özel enzimlerin etkisi ile oksidasyon meydana gelir. Hücrede oksidasyon sonucunda  karbondioksit + enerji açığı çıkar. Bu enerjinin yaklaşık %50’si ısı enerjisidir. Kalan enerji birçok hücresel işlev için enerji kaynağı oluşturan ATP (Adenozin Trifosfat) sentezine harcanır.

52

53 İnsan vücudunun fonksiyonların sürdürebilmesi için belli bir ısıya gereksinim vardır.
Organizmadaki hücrelerin ve dokuların işlevlerini gerçekleştirebildiği en uygun sıcaklık değeri, 35-43°C arasındadır. Hücreler ancak bu sıcaklık değerleri arasında canlılıklarını sürdürebilirler.

54 Vücut sıcaklığı denildiğinde iki tür sıcaklık akla gelir
Vücut sıcaklığı denildiğinde iki tür sıcaklık akla gelir. *Vücut iç sıcaklığı, derin dokuların sıcaklığıdır. İç sıcaklık, 37°C dır. Vücudun iç sıcaklığı normalde ortalamadan ±0.6 ile 1°C den fazla sapma göstermez. *Vücut yüzey sıcaklığı, çevre ısısı ile ilişkili olarak düşer ya da yükselir.

55

56 Isı üretimi- Kaybedilen ısı= Vücut sıcaklığı Organizmada ısı metabolizma sonucu üretilir.

57 ISI ÜRETİMİNİ ETKİLEYEN ETMENLER

58 -Bazal Metabolizma Hızı: bireyin mutlak dinlenme halinde fakat uyanıkken harcadığı enerji, gün içindeki değişiklikler… erkeklerde fazla… -Kas Çalışması: metabolik hızı arttırır. -Troid Hormonları (metabolizma artar) -Sempatik Sinir Sisteminin Uyarılması (epinefrin, norepinefrin) (glikojenin yakılmasını sağlarlar).

59 ISI KAYBI Vücut sıcaklığının düzenli olması, üretilen ısı ile kaybedilen ısının dengede olmasına bağlıdır. Organizmada ısı kaybı süreçleri: radyasyon, kondüksiyon, konveksiyon, buharlaşma.

60 Radyasyon (Işınım): Radyasyon iki cisim arasında herhangi bir temas olmaksızın ısının bir cismin yüzeyinden diğer bir cismin yüzeyine aktarımıdır. !!!!!!!!! ampül, lamba……

61 Kondüksiyon (İletim): Kondüksiyon ısının bir cisimden diğerine doğrudan temas yolu ile aktarımıdır. Isı aktarımı, ısısı yüksek olan cisimden ısısı düşük olan cisme doğrudur. !!!! Ateşi olan hastalarda soğuk uygulama……

62 Konveksiyon (Hava Akımı): Isının vücuttan hava akımıyla kaybına konveksiyonla ısı kaybı denir. !!!!! Pencereyi açmak, koşmak….

63 Evaporasyon (Buharlaşma): Buharlaşma yoluyla ısı kaybıdır
Evaporasyon (Buharlaşma): Buharlaşma yoluyla ısı kaybıdır. Vücut yüzeyinden su buharlaşırken, buharlaşan suyun gramı başına 0.58 kalori ısı kaybedilir. !!!!! Ter…

64

65 VÜCUT SICAKLIĞININ DÜZENLENMESİ
Organizmada üretilen ve kaybedilen ısı arasındaki denge çeşitli kontrol mekanizmaları ile sağlanır. Isı kontrol mekanizmaları: 1-Sinirsel Kontrol 2- Deri 3-Terleme

66 1-Sinirsel Kontrol Hipotalamus, ısı üretimi ve kaybının fiziksel ve kimyasal süreçlerini bir arada düzenleyen merkezdir. Hipotalamusun ısıyı kontrol eden mekanizmasına hipotolamik termostat adı verilir.

67 Hipotolomik termostat, vücut sıcaklığı yükseldiği zaman ısıyı düşürmek için üç önemli mekanizmadan yararlanır. 1-Vazodilatasyon (ısı kan dolaşımı ile deriye taşınarak buradan kaybedilir). 2-Terleme (buharlaşma yolu ile) 3-Isı üretiminin azalması (metabolizma ve titreme hızı yavaşlatılarak ısı üretimi azaltılır).

68 -Piloereksiyon: tüylerin dikleşmesi, yalıtkan hava tabakası.
Vücut sıcaklığı, düştüğü zaman ise bu sayılan mekanizmalar tam tersine işletilerek sıcaklık yükseltilmeye çalışılır. Bu mekanizmalar; -Vazokonstrüksiyon: deriye olan kan akımı dolayısıyla ısı kaybı azaltılır. -Piloereksiyon: tüylerin dikleşmesi, yalıtkan hava tabakası. - Isı üretiminin artması: titreme ve tiroksin hormonu salınır ve ısı üretimi artmaya başlar.

69 2-Vücut Isısının Düzenlenmesinde Derinin Görevi
a) Deri vücudun yalıtım sistemidir. b) Derinin ikinci görevi ısıyı toplamak ve dağıtmaktır. c) Isı duygusunu almaktır

70 3-Terleme Vücut sıcaklığı yükseldiğinde hipotalamustan çıkan uyarılar ter bezlerini uyararak, terlemeyi başlatırlar.

71 VÜCUT SICAKLIĞINI ETKİLEYEN ETMENLER
-Yaş: yaşlıların daha düşüktür. - Fiziksel Aktivite - Hormonal Etmenler (Kadınlar, erkeklere göre vücut sıcaklıklarında daha çok dalgalanma yaşarlar. Vücuttaki bu dalgalanmadan değişen hormon değerleri sorumludur. Örneğin, progesteron hormonu vücut sıcaklığını arttırır. Tiroid hormonu, epinefrin ve norepinefrin de vücut sıcaklığını yükseltir. )

72 Günlük Isı Döngüsü (Örneğin gece 01:00 ve 04:00 saatleri arasında vücut sıcaklığı en düşük seviyededir ve 16:00-18:00 saatleri arasında en yüksek seviyeye ulaşır.) Stres (Sempatik sinir sisteminin uyarılması ile epinefrin ve noropinefrin yapımı ve dolayısıyla metabolizma hızlanarak ısı üretimi artar) Çevre

73 VÜCUT SICAKLIĞININ ÖLÇÜMÜ

74 Vücut ısısı klinik termometrelerle ölçülür. Termometre Çeşitleri
1-Civalı cam termometreler 2-Tek kullanımlık (disposoble) termometreler 3-Elektronik termometreler 4-Timpanik membran termometreleri

75 1- Civalı cam termometre
Civalı cam termometre üç bölümden oluşur. a) Hazne (balon); denilen bölümde civa vardır. b) Sütun; sıvı civanın vücut ısısına göre yükseldiği bölümdür c) Gövde (silindir); termometrenin üzerinde 35 ile 43°C arasındaki değerleri kapsayan ölçekli bölüm.

76 Civalı Cam Termometre

77

78 Civalı termometre ile ölçüm

79

80

81 Civalı Cam Termometrelerin Dezavantajları - Ölçüm için gereken zaman uzundur. - Nazokomiyal enfeksiyonlar için taşıyıcıdırlar. - Dezenfeksiyon gerektirirler. - Çevre sağlığı için zararlıdırlar (kırıldığında)

82 Kullanılan termometreler ölçme işleminden önce ve işlemden sonra yerine kaldırılmadan önce sabunlu su ile yıkanır. Daha sonra MUTLAKA dezenfekte edilmelidir.

83 Dezenfektan Solüsyonun Hazırlanması
Termometrelerin dezenfeksiyonunda en yaygın olarak 1/30’luk Savlon solüsyonu kullanılır.

84 Cam Termometrenin Kırılması Durumunda Alınacak Önlemler
- Civa partiküllerine elinizle dokunmayınız. Eğer civa derinizle temas etmişse temas eden bölgeyi 15 dakika yıkayınız. - Alanı boşaltınız. - Civa partiküllerini temizlerken eldiven giyiniz, maske takınız. - Civa partiküllerini iğnesi çıkarılmış enjektöre çekerek toplayınız. - Civayı kapağı metal olmayan bir kapta toplayınız. - Elektrik süpürgesi kullanmayınız. - Ortamı havalandırınız ancak klimayı kapatınız.

85 2. Tek Kullanımlık Termometreler Tek kullanımlık termometreler, elastik plastikten yapılmış bir şerit üzerine yerleştirilmiş alıcı matriksi bulunan termometrelerdir. Alıcı matriks üzerinde benek biçiminde 50 nokta vardır.

86 Tek kullanımlık termometre

87

88 Tek Kullanımlık Termometrelerin Kullanımında Uyulması Gereken İlkeler
- Ölçüm yapan kişi alıcı matrikse kesinlikle dokunmamalıdır. - Doğrudan güneş almayan serin bir yerde (en fazla 30°C), herhangi bir ısı kaynağına (örn. Radyatöre) uzak, açık bir rafta ve ortam ısısının daha düşük olduğu en alt gözde saklanmalıdır

89 Tek kullanımlık termometreler ağızdan yapılan ölçümlerde 1 dakika (en az), koltuk altından yapılan ölçümlerde 3 dakika (en az) bekletilmelidir - Rektal ve oral ölçümlerde, özel kılıfı geçirilerek kullanılır. - Tek kullanımlık termometreler ölçüm yapılan yerden çıkarılır çıkarılmaz hemen okunmalıdır. Aksi halde noktalar eski rengine dönebilir.

90 Tek Kullanımlık Termometrelerin Üstünlükleri
Bir kez kullanılıp atıldıkları için nazokomiyal enfeksiyon olasılığı yoktur. Ölçüm işlemi kısa sürdüğü için zaman ve iş gücü açısından ekonomi sağlarlar. - Kolay okunur.

91 3. Elektronik (Digital) Termometreler
- Elektronik termometreler pille çalışan araçlardır. gösterge ünitesi ve ısıya duyarlı alıcı uç (probe)’tan oluşurlar. - Vücut sıcaklığının ölçümü sırasında termometre vücut sıcaklığı değerine ulaştığında sinyal verir ve gösterge ünitesinde ısı değeri okunur. - Ölçüm işlemi 1-2 dakikada tamamlanır

92

93 - Değer kolayca okunduğu için okuma hatası önlenir.
Elektronik Termometrenin Üstünlükleri - Değer kolayca okunduğu için okuma hatası önlenir. - Ölçüm işlemi kısa sürdüğünden (1-2 dk) zaman ve iş gücünden ekonomi sağlar. Elektronik Termometrelerin Dezavantajı - Pille çalıştığı için (civa oksit içerir) çevre kirliliğine yol açar.

94 4. Timpanik Membran Termometreler
Timpanik membran termometreleri, dış kulak kanalının 1/3 dış bölümüne yerleştirilir . Timpanik membrandan dışarı yayılan kızıl ötesi ışınları ölçerek vücut ısısı değerini belirler. Ölçüm 1-2 saniyede tamamlanır.

95 Tempanik Membran Termometresi

96

97 Timpanik Membran Termometrelerin Üstünlükleri
- Ölçüm işlemi kısa sürede (1-2 sn) tamamlanır. Dezenfeksiyon gerektirmez. Kolay okunur. Timpanik Membran Termometrelerin Dezavantajları - Ölçümlerin güvenirliği tartışmalıdır. Kulak kiri ve enfeksiyon ısı ölçümünü bozabilir.

98 Alından Ölçen Termometre

99 Vücut Sıcaklığını Alından Ölçmek

100 VÜCUT ISISININ ÖLÇÜLMESİ
Vücut ısısı 4 bölgeden ölçülebilir. - Oral yol (ağız yolu) - Aksiller yol (Koltuk altı yolu) - Rektal yol - Timpanik membran

101 1- Oral Yol (Ağız Yolu) Bireyden bireye enfeksiyon taşınma olasılığını arttırır. Bu nedenle her bireyin kendine ait termometresinin bulunması gerekir. Termometre dilaltının sağ ya da sol boşluğa yerleştirilir ve 5 dakika bekletilir. Beklenen normal değer 37°C’dır.

102 Vücut Isısının Oral Yolla Ölçülemeyeceği Durumlar!!!!!!!
- Bilinçsiz bireyler, bebeklerde, çocuklar ve istemsiz kasılmaları olan bireylerde - Ağızdan solunum yapan, ağız enfeksiyonu olan, sık sık öksüren bireylerde - Birey sigara içmişse, sıcak ya da soğuk yiyecek veya içecekler almışsa, sakız çiğnemişse ölçüm dakika sonra yapılmalıdır.

103 Araç – Gereçler Civalı Cam Termometre Pamuk tamponlar (kavonoz vb. kap içinde) Kirli kabı (kavanoz, kağıt torba vb) Tepsi Dezenfektan solüsyon

104 Termometrenin haznesini (balon) hastanın dilinin altına sağ ya da boşluğa yerleştiriniz ve hastaya dudaklarını sıkıca kapatmasını söyleyiniz Termometreyi dil altında 5 dakika bekletiniz normal değer 37°C dır.

105

106

107

108 2- Aksiller Yol (Koltuk Altı Yolu) Vücut sıcaklığının ölçülmesinde en yaygın olarak kullanılan bölgedir

109 Enfeksiyon taşıma olasılığı oral ve rektal yoldan daha azdır.
*Koltuk altında enfeksiyonu olan ve çok zayıf bireylerin vücut sıcaklığı aksiller yoldan ölçülmemelidir. !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

110

111

112 Birey terli ise koltuk altı pamuk tamponla ovmadan, tamponlayarak silinir. Silme işlemi bölgeye olan kan akımını değiştirebileceğinden termometre bir süre bekledikten sonra yerleştirilir.

113 Aksiller Yol Giysilerin termometrenin cilde temasını engelleyip engellemediği kontrol edilmelidir. Termometre koltuk altında 8-10 dakika bekletilir. normal değeri °C’dır.

114 3.Rektal Yol Oral ya da aksiller yolla vücut sıcaklığı ölçülemeyen bireylerde ve bebeklerde kullanılan bir yoldur. Ancak normal yenidoğan bebekte termometrenin rektum duvarını perfore etme olasılığı nedeniyle vücut sıcaklığının koltuk altı bölgesinden ölçülmesi önerilmektedir. Çocukların ruhsal durumunu olumsuz etkilediği için aksiller yol tercih edilmelidir.

115 İşlem bireyin utanmasına, anksiyetesinin yükselmesine yol açabilir
İşlem bireyin utanmasına, anksiyetesinin yükselmesine yol açabilir. Bazen rektuma uygulanan girişimlerle vagal sinirin uyarılması kalp atım hızının yavaşlamasına ve aritmiye (kalp ritm bozukluğu) neden olabilir.

116 Rektal Yolla Ölçümün Yapılmayacağı Durumlar!!!!!!!!!!!
*Rektum ameliyatı geçirmiş olanlar, *Diyare (ishal) ve hemoroidi (basur) olanlar, *Perianal bölgede enfeksiyonu olanlar *Bireylerin vücut sıcaklığı rektal yolla ölçülmemelidir.

117 - Rektal yolla yapılan ölçümlerde enfeksiyon yayma riski yüksek olduğu için kullanılan civalı cam termometreler bir başka birey için kullanılmamalıdır. -İşlemden sonra termometre sabunlu su ile yıkanıp durulandıktan sonra dikkatlice dezenfekte edilmelidir. - Rektal yolla yapılan ölçümlerde elektronik veya tek kullanımlık termometre kullanılıyorsa kendi tek kullanımlık kılıfları takılarak uygulanır.

118 Termometreye vazelin veya suda eriyebilir kayganlaştırıcı sürülür
Termometreye vazelin veya suda eriyebilir kayganlaştırıcı sürülür. Haznesi yuvarlak olan termometreler kullanılır Bireye Sim’s pozisyonu verilir. Bebeklerde uygulama sırtüstü yatış pozisyonunda yapılır. Bebeğin bacakları yukarı doğru kaldırılır.

119 Soluk alıp verme anal sfinkterin gevşemesini sağlar
Soluk alıp verme anal sfinkterin gevşemesini sağlar. Yağlayıcı sürülmesi termometrenin sürtünmesini azaltır. Birey soluk alıp verirken termometre yağlandıktan sonra erişkin bireylerde anüsten 3.8 cm içeri doğru, yavaşça itilir.. Termometre bebeklerde 1,25 cm, çocuklarda 2.5 cm itilir. Termometre anüsten içeri doğru itilirken dirençle karşılaşılırsa, uygulama durdurulur.

120

121 Vücut sıcaklığı ölçümü video
- Civalı termometre rektumda 3 dakika bekletilir. Rektal yolla ölçüm yapıldığında normal vücut sıcaklığı 37.5°C dir. - Bilinçsiz bireyler ve çocuklarda termometrenin yerinden çıkmaması ya da mukozaya zarar vermemesi için bekletilme süresince elle tutulması gerekir

122 VÜCUT ISISININ DOĞRU ÖLÇÜLMESİNİ ETKİLEYEN ETMENLER

123 Termometrenin duyarlılığı
Yer seçimi Yerin; Büyük arterlere yakınlığı Dış etkenlere uzaklığı İnflamasyonun (apse) bulunmaması Alınacak sonucun önemi Hastanın genel durumu Hastanın yaşı 3. Zaman 4. Termometrenin doğru okunması

124 VÜCUT SICAKLIĞININ YÜKSELMESİ (ATEŞ)
Ateş, vücut sıcaklığının normal sınırların üstüne çıkmasıdır. Vücudun iç sıcaklığı 37±1°C’dir. Isı üretimi ve ısı kaybını sağlayan tüm ısı kontrol mekanizmaları bu değeri sürdürmeye çalışırlar. Bu ısı değeri (37±1°C) ısı kontrol mekanizmalarının (hipotalamik termostat) “ayar noktası” olarak adlandırılır.

125 Bütün ısı mekanizmaları sürekli olarak vücut sıcaklığını bu “ayar noktasına” getirmeye çalışırlar.
Ancak beyin ile ilgili çeşitli anormallikler (örneğin, beyin tümörleri) ısı merkezini etkileyen toksik maddeler (örneğin, bakteri toksinleri) ayar noktasını bozarlar. Örneğin bakterilerin salgıladıkları toksinler ayar noktasının yükselmesine yol açar. Bu etkiyi yaratan maddelere “Pirojenler” denir.

126 Hipotalamik termostat normalden daha yüksek bir noktaya ayarlandığı zaman, iç ısı bu yeni değerden daha düşük olduğundan vücut ısısını arttıracak tüm mekanizmalar harekete geçer ve vücut iç ısısı, birkaç saat içinde yeni ayar noktasına uygun biçimde yükselir. Bu sırada organizmadan ısı kaybı önlenmeye çalışılır ve yüzeyel damarlarda gelişen vazokonstrüksiyon nedeniyle, birey üşüme hisseder ve titreme başlar. Titreme vücut iç ısısı yeni ayar noktasına ulaşıncaya kadar devam eder.

127 Hipotalamik termostatın ayar noktasını değiştiren etken (bakteri toksinleri, beyin tümörü vb.) ortadan kalktığında ayar noktası tekrar eski değerine düşer. Ancak vücut sıcaklığı hala yüksektir. Bu durumda hipotolamus ısı kayıp mekanizmalarını harekete geçirerek (örneğin, vazodilatasyon, terleme) vücut sıcaklığını düşürmeye çalışır.

128 Ateş, pek çok hastalığın tipik belirtisidir.
Ateş başlarken hastada üşüme, titreme, piloereksiyon, vazokonstriksiyona bağlı olarak deride soğukluk, solukluk, kalp atım hızında, solunum sayısı ve derinliğinde artma görülür. Ateş yükseldikten sonra deri ısınır ve vazodilatasyona bağlı olarak deride kırmızılık gelişir; hasta susama hisseder; hastada huzursuzluk, iştahsızlık, halsizlik ve kas ağrısı görülür.

129 Vücut sıcaklığının 41°C ye ulaştığı durum Hiperpireksi olarak tanımlanır. Vücut sıcaklığı 42°C’ye ulaştığında beyindeki sinir hücrelerinin bir çoğu ölür. Vücut sıcaklığı 44°C ye ulaştığında beyindeki solunum merkezi hasar görerek solunum durur.

130 ATEŞ TİPLERİ Aralıklı Ateş (Febris Intermittent): Ateş ve normal vücut sıcaklığı değerleri dönemler halinde düzenli aralıklarla birbirini izler. Vücut,sıcaklığı genellikle sabah erken saatlerde düşük, akşam üstü ve gece ise en yüksek değerine ulaşır. Enfeksiyon hastalıklarında (sıtma) görülür. Örneğin, 39°C, 37°C, 39.5°C ,36°C

131 Dalgalı Ateş (Febris Remittent): Vücut ısısında 24 saat boyunca 2°C’den daha fazla dalgalanmalar görülür. Ancak dalgalanmalar sırasında vücut sıcaklığı normal değere düşmez. Sürekli yüksektir tüberkülozda görülür. Örneğin 39.5°C, 40°C, 38.1°C, 38°C, 40.5°C

132 Sürekli (Constant) Ateş: Vücut sıcaklığı sürekli yüksektir ve vücut ısısındaki dalgalanmalar 2°C den azdır. Dalgalı ateş, tifo ve tifüste görülür. Örneğin, 38°C, 38.5°C, 38.6°C, 38.8°C

133 Tekrarlayan Ateş (Febris Relapsing/Febris Rekürrent): Vücut sıcaklığı en az 24 saat normal sınırlarda seyreder, ancak daha sonra tekrar yükselir.

134 Ateşin aniden normal vücut yüksekliği değerine düşmesine kriz, ateşin derece derece normal değere düşmesine lizis denir.

135 ATEŞİ OLAN HASTANIN BAKIMI
1-Hastanın vücut sıcaklığı yükselmeye başladığında 30 dakikada bir kontrol ateşi alınır ve durum hekime rapor edilir. Diğer yaşamsal belirtiler de izlenir ve kayıt edilir. 2. Radyason ve konveksiyon yoluyla ısı kaybını arttırmak için titreme evresi geçtikten sonra hastanın üzerindeki örtüleri açılır, giysileri azaltılır veya çıkarılır.

136 3. Buharlaşma ve kondüksiyon yoluyla vücut sıcaklığın azaltmak için hastaya ılık su ile banyo yaptırılır. Genel yaş soğuk uygulama yapılır. Hasta odasında hava akımı oluşturularak (örneğin vantilatör) konveksiyon yolu ile ısı kaybının arttırılmasına çalışılır. Titreme evresinde hastanın üzeri açılır, soğuk uygulama yapılırsa titreme evresi uzar ve titreme sırasında kas çalışması nedeni ile ısı üretimi artar.

137 4. Artmış olan metabolik hızı ve terle olan kayıpları karşılayacak yeterli beslenme ve sıvı alımı sağlanır. 5. Dehidratasyon nedeniyle ağız mukozası kuruduğu için düzenli aralıklarla ağız bakımı verilir. 6. Oksijen gereksinimini ve ısı üretimini azaltmak için hastanın fiziksel aktiviteleri kısıtlanır. Yatakta dinlenmesi sağlanır.

138 7. Hastanın ateşi 1-1. 5°C den fazla düşürülmemelidir
7. Hastanın ateşi 1-1.5°C den fazla düşürülmemelidir. Ateş düşürmek için yapılan uygulamaların (ılık banyo, antipiretik ilaç, içecekler verme vb.) etkinliğini kontrol etmek için hastanın vücut ısısı aralıkla olarak izlenmeli ve hemşire gözlem formuna kaydedilmelidir.

139 Vücut sıcaklığı yükseldiğinde, ısıyı normal sınırlara düşürmek için kullanılan ilaçlara antipiretik ilaçlar denir (Örneğin, Aspirin, Paracetamol). Bu ilaçların hipotalamik termostatın yükselen ayar noktasını düşürerek vücut sıcaklığını normal sınırlara ulaştırdığı düşünülmektedir.

140 VÜCUT ISISININ DÜŞMESİ (HİPOTERMİ)
Vücut sıcaklığının normal değerin altında olmasına hipotermi denir. Organizma, iç ısının birkaç derece düşmesine dayanabilir. Ancak kalp, akciğerler ve beyin gibi yaşamsal organların ısısı 35°C altına düşerse hipotermi belirtileri ortaya çıkar.

141 Hipotermi üç döneme ayrılır.
Hafif Hipotermi: vücut iç sıcaklığı °C arasındadır. Yüzeyel sıcaklığı düşüktür. Bireyde; üşüme, titreme, ciltte soğukluk ve solukluk koordinasyon kaybı, sakinleşme ve dalgınlık hali görülür. Kas işlevi ve metabolizma yavaşlar.

142 Orta Hipotermi: Vücut sıcaklığı 32-26°C arasındadır. Titreme durur
Orta Hipotermi: Vücut sıcaklığı 32-26°C arasındadır. Titreme durur. Fiziksel aktivite yavaşlamıştır. Birey uykulu haldedir. Nabız yavaşlamıştır. Şiddetli Hipotermi: Vücut iç sıcaklığı 26°C’nın altındadır. Nabız bradikardik, aritmik ve zayıftır. Solunum yavaşlamıştır. Birey koma halindedir. 25°C’nin altında bilinç tamamen kapanır, kalp durması sonucu ölüm meydana gelir.

143 Hipotermi aşırı ısı kaybı, yetersiz ısı üretimi ve hipotalamusun ısı kontrol yeteneğinin bozulması sonucu gelişir. Hipotermi kişinin uzun süre soğuğa maruz kalması (Örneğin, donma) sonucu oluşabileceği gibi, kalp cerrahisi ve beyin ameliyatlarında metabolizmayı yavaşlatıp, oksijen gereksinimini azaltmak amacıyla yapay olarak hipotermi geliştirilebilir

144 TEŞEKKÜR EDERİM...


"YAŞAM BULGULAR-I Solunum Sayma-Vücut Sıcaklığı Ölçme" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları