Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

1NCİ BASAMAKTA DERİ HASTALIKLARINA YAKLAŞIM

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "1NCİ BASAMAKTA DERİ HASTALIKLARINA YAKLAŞIM"— Sunum transkripti:

1 1NCİ BASAMAKTA DERİ HASTALIKLARINA YAKLAŞIM
Yrd. Doç. Tbp. Alb. Mustafa TUNCA Deri ve Zührevi Hastalıklar AD

2 En sık görülen dermatolojik hastalıklar
Normal Populasyonda Akne Psoriasis Non-melanom (melanom dışı) deri kanserleri Verrüler Dermatitler Askerlerde Fungal ve bakteriyel infeksiyonlar Paraziter Hastalıklar daha sık, Genç popülasyon nedeniyle deri kanserleri daha seyrek.

3 Bölümler Bakteriyel deri hastalıkları Fungal deri hastalıkları
Paraziter deri hastalıkları Uyuz Bitlenmeler (Baş, Vücut ve Genital Bölge) Akne Güneş ve deri

4 DERİNİN SIK GÖRÜLEN BAKTERİYEL İNFEKSİYONLARI
İMPETİGO EKTİMA ERİZİPEL SELÜLİT AKUT LENFANJİT FOLLİKÜLİT

5 İMPETİGO Etken B hemolitik streptekoklar veya Stafilokküs aureus ya da her ikisi birden miks infeksiyonudur. Genellikle küçük bir eritemle başlar, hızla vezikül ve püstüle, bazen büle döner. Bunlar hızla açılır ve yerinde kalan erozyon krutla kaplanır. Seröz akıntının kurumasıyla oluşan bal rengi krutlar tanı için kolaylık sağlar.

6 İMPETİGO En çok yüz bölgesinde, ağız ve burun etrafında yerleşen birden çok lezyon Tek ciddi komplikasyonu %2-5 oranında ve daha çok çocuklarda görülen glomerülonefrit

7 İMPETİGO TEDAVİ Genellikle topikal antibiyotik solüsyonlarla silindikten sonra antibiyotikli krem ve pomadların uygulanması yeterli Topikal tedavinin yeterli olmadığı durumlarda gram pozitiflere etkili penisilin, eritromisin veya makrolid grubu oral antibiyotikler kullanılmalı

8 EKTİMA Etkeni impetigo ile aynı nekroza yol açması ayırt ettiricidir.
Giriş yeri olması gerekir. Vezikül veya vezikülopüstül ile başlar birkaç gün içinde kalın, kirli sarı renkli istiridye kabuğu benzeri kabuklanma gösterir. Krut kaldırıldığında yuvarlak, ülsere deriden hafifçe kabarık lezyon ortaya çıkar. Sıklıkla alt ekstremitelerde yerleşir.

9 EKTİMA Venöz ülserasyon, pyoderma gangrenozum ile ayırıcı tanı yapılmalıdır. TEDAVİ Su ve sabun ile krutlar kaldırılmalı Topikal antibiyotikli krem/pomadlar Sistemik olarak Penisilin Makrolitler Sefalosiporinler verilebilir. Tedavi ortalama 7-10 gün sürmelidir.

10 ERİZİPEL Yüzeyel dermal lenfatiklerin bakteriyel infeksiyonu sonucunda oluşan eritemli plaklar ve buna eşlik eden sistemik semptomlar ile karakterize olan bir hastalıktır. Sıklıkla A grubu beta-hemolitik (Streptococcus pyogenes), bazen B grubu streptokoklar Başlangıçta ani yükselen ateş ve titreme

11 ERİZİPEL Tipik lezyonu canlı kırmızı, parlak, sıcak, ağrılı, deriden kabarık , endüre, sınırları keskin ancak düzensiz soliter plak Ateş ve titreme gibi semptomlar Lökositoz ve sedimentasyon artışı Erizipel üzerinde bazen bül, erozyon, hemoraji ve nekroza rastlanabilir.

12 ERİZİPEL TANI klinik bulgular ile konur. TEDAVİ
Topikal antiseptik ve antibiyotikler etkisizdir. Streptokoklara etkili sistemik antibiyotik (penisilin, eritromisin, sefalosporin) kullanımı ile genellikle kısa sürede olumlu sonuç alınır

13 SELÜLİT Ana klinik özellikleri erizipel ile ortak
Derin lenfatikleri tutar En sık alt ekstremitelerde Palpasyonla serttir ve şiddetli ağrıya yol açabilir Erizipel ve selülit arasında klinik olarak ayırım yapmak her zaman mümkün değil

14 SELÜLİT Erizipelde olduğu gibi sistemik antibiyotikler (Penisilinler, sefalosporinler) ile tedavi edilir. Yatak istirahati çok önemlidir.

15 AKUT LENFANJİT Dermisin derin lenfatiklerinin, lineer lezyonlar ile karakterize olan streptokoksik infeksiyonudur. Birkaç mm ile birkaç cm eninde, kırmızımsı, çoğunlukla hassas, deri seviyesinde lineer lezyonlar hastalığın tipik görüntüsünü oluşturur. Şerit şeklindeki eritem genellikle giriş noktasından bölgesel lenf bezine doğru uzanır. Erizipel ve selülitde olduğu gibi deri bulgularına sistemik belirtiler eşlik edebilir.

16 AKUT LENFANJİT Tanı çoğunlukla klinik görünüm ile Tedavi
lenfatiklerin diğer streptokoksik infeksiyonlarında olduğu gibi sistemik antibiyotikler

17 FOLLİKÜLİT Kıl follikülünün yüzeyel veya derin inflamasyonu
Çok sayıda infeksiyöz yada noninfeksiyöz neden ile benzer görünüm ortaya çıkabilir. (Bakteriyel, fungal, viral, paraziter, inflamatuar, mekanik follikülitler) Stafilokoksik follikülit bu grubun önde gelen tipleri arasında yer alır.

18 FOLLİKÜLİT Follikülitler, kıl follikülü üzerine yerleşmiş kubbemsi, kolay açılabilen püstüller şeklinde görülür. Püstülün çevresinde inflamatuar (eritemli) bir alan bulunabilir.

19 FOLLİKÜLİT Tedavide: Az lezyonlu olgularda topikal antibiyotikler (mupirosin, fusidik asit) Yaygın lezyonlu olgularda sistemik antibiyotikler

20 DERMATOFİTLERİN OLUŞTURDUĞU YÜZEYEL MANTAR ENFEKSİYONLARI

21 DERMATOFİTLERİN OLUŞTURDUĞU YÜZEYEL MANTAR ENFEKSİYONLARI
Dermatofitler tarafından oluşturulan yüzeyel mikotik enfeksiyonlar sıklıkla bulundukları anatomik bölge ile adlandırılır. Dermatofitlerin oluşturduğu enfeksiyonların başlıcaları: 1-Tinea kapitis 2-Tinea barbae 3-Tinea korporis * 4-Tinea inguinalis (cruris) * 5-Tinea pedis * 6-Tinea unguium *

22 TINEA KORPORIS Saç, saçlı deri, tırnaklar, ayaklar, eller ve inguinal bölge haricinde oluşan yüzeyel mantar enfeksiyonları tinea korporis olarak adlandırılır.

23 TINEA KORPORIS Klinik olarak Bir ya da birden fazla sayıda
ortadan iyileşmiş gibi görünerek perifere doğru ilerleyen keskin sınırlı, aktif kenarında eritem, skuam ve papuloveziküler lezyonlar içeren kaşıntılı plaklar

24 TINEA INGUINALIS (Tinea Cruris)
İnguinal bölgenin dermatofit enfeksiyonudur.

25 TINEA PEDIS Ayakların özellikle ayak parmak aralarının dermatofitlere bağlı enfeksiyonudur. Klinik olarak 3 formda gözlenir. intertriginöz form hiperkeratotik form (T.rubrum) Vezikülo-büllöz formu

26 TINEA UNGUIUM (Onikomikoz )
Tırnakların dermatofitler tarafından oluşturulan enfeksiyonudur. Olguların çoğunda beraberinde ya T.pedis ya da T.manum vardır. Hastalık tırnağın distal kenarından başlar ve zamanla tırnağın rengi koyulaşır, sararır, kalınlaşır.

27 DERMATOFİT ENFEKSİYONLARINDA TEDAVİ
Mantar enfeksiyonları özellikle nemli deri ortamında kolayca gelişeceği için öncelikle derinin kuru tutulmasına dikkat edilmelidir. Topikal Tedavi: Yüzeyel mantar hastalıklarının tedavisinde topikal olarak kullanılan preparatlar başlıca 4 gruba ayrılır. Thiocarbomate’lar İmidazol’ler: Tioconazole, İsoconazole nitrate, Bifonazole v.b. Allyamine’ler: Naftifine, Terbinafine Triazole’ler: Terconazole, Vibunazole

28 DERMATOFİT ENFEKSİYONLARINDA TEDAVİ
Bunlar haricinde iyotlu solüsyonlar ve undosilenik asit topikal olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Tinea unguium olgularında tioconazolün % 28’lik tırnak solüsyonu 3-6 ay süreli kullanılabilir. Enfekte tinea pedis olgularında antimikotik tedaviden önce topikal antiseptik ve kurutucu solüsyonlar (% 1 gention violet, 1/10.000’lik potasyum permanganat, rifampicin solüsyon v.b.) ve gerekirse sistemik antibiyotikler ile sekonder enfeksiyonun giderilmesi gerekir.

29 DERMATOFİT ENFEKSİYONLARINDA TEDAVİ
Sistemik tedavi (Oral): Terbinafin, Azol grubu antimikotikler a- Itrakonazol b- Flukonazol c- Ketokonazol Griseofulvin’dir.

30 DERMATOFİT ENFEKSİYONLARINDA TEDAVİ
1)Terbinafin: Allilamin sınıfından oral antimikotik olup, patojen mantarların geniş bir spektrumunda etkilidir. Skualen epoksidaz inhibitörüdür ve fungusit etkilidir. 250 mg. 14 tablet 1x1, yüzeyel mantar infeksiyonlarında 2 hafta, el tırnak onikomikozunda 6 hafta, ayak tırnak onikomikozunda 12 hafta sureyle kullanılır.

31 DERMATOFİT ENFEKSİYONLARINDA TEDAVİ
2)AZOL GRUBU: a- Itrakonazol: Grubun, yeni, etkili üyesidir. Ergosterol sentezini inhibe ederek etki gösterir. Sadece uzman doktorlar tarafından reçetelenebilmektedir. 100 mg.kapsül (4, 14-15, Kapsül) b- Flukonazol: Ergosterol sentezini inhibe eder. Değişik mantar infeksiyonlarında yüksek etkinliği vardır, vajinal kandidiasisde 150 mg tek doz uygulaması %92 oranında etkili bulunmuştur. Derinin kandida infeksiyonlarında da etkilidir. Dermatofit infeksiyonlarında haftada bir 150 mg, 2-4 haftada etkilidir. Tırnak mantar infeksiyonlarında ise terbinafin ve itrakanazole göre daha uzun süre kullanımı gerekmektedir. c- Ketokonazol: İmidazol türevidir. Ergosterol sentezini inhibe ederek etkisini gösterir Karaciğer üzerindeki toksik etkisi unutulmamalıdır.

32 DERMATOFİT ENFEKSİYONLARINDA TEDAVİ
3) Griseofulvin Mantarlardan sadece dermatofitlere fungostatik olarak etkili penicillium’un türevi bir ilaçtır. Daha etkili ve yan etkisi daha düşük ilaçların geliştirilmesi ile son yıllarda kullanımı sınırlanmıştır.

33 PARAZİTER DERİ HASTALIKLARI

34 PARAZİTER DERİ HASTALIKLARI
Uyuz (Scabies) Bitlenme (Pedikülosis) Baş bitlenmesi (P. Capitis) Vücut bitlenmesi (P. Corporis) Genital bitlenme (P. Pubis)

35 SKABİES ( UYUZ ) Etkeni Sarkoptes Scabiei Hominis olan olan kaşıntılı bir paraziter hastalıktır. Dermatolojik muayenede; vezikül perlelere bakılır. Skabies lezyonları erişkinlerde seboreik bölgelerde görülmezler. Ancak puberteden önce çocuklarda görülebilir.

36 SKABİES ( UYUZ ) Deride vezikül perlelerin en çok görüldüğü bölgeler;
el parmak araları, bilek önyüzleri, koltuk altları, göbek etrafı, kalçalar, bacakların iç yüzü, erkeklerde penis üzeri (penis üzerindeki vezikül perleye uyuz şankrı denir). Kadınlarda normal meme derisinde olduğu gibi meme areolasında da bulunur. Bunun önemi, emziren annenin memesinden meme emen bebeğin yüzüne sarkoptun geçebilmesidir.

37 TEDAVİ Hastalar tecrit edilmelidir.
Bir aile ferdinde uyuz çıkmışsa diğer aile fertleri de muayene edilmeli ya da tüm aile tedavi edilmelidir. Askeri birliklerde olsun aile içinde olsun uyuz tanısı konan kişilerin iç çamaşırları ve yatak takımları kaynatılır, elbiseleri etüve konur. Skabies’in modern tedavisinde %5’lik Permetrin içeren krem ve losyonlar kullanılmaktadır. Etkisi doğrudan doğruya sarkoptlar ve parazit yumurtaları üzerinedir. Scabisid ve ovisid etki gösterir. Skabies tedavisinde kullanılan diğer bir ilaç Benzil Benzoate (Scabin)dır.

38 BİTLENME (PEDİKÜLOZİS)
1- Pedikülozis kapitis (Saçlı deri bitlenmesi) 2- Pedikülozis korporis (Çamaşırı veya elbise bitlenmesi) 3- Pedikülozis pubis (Genital bölge bitlenmesi). Kıtalarda pedikulozis korporis sık görülmektedir.

39 Pedikülozis kapitis (Baş bitlenmesi):
Başbiti, gri esmerimtrak renkte 2-4 mm. uzunluğunda. Bitlerin saçlı deride en çok bulunduğu yer temporal bölge olmakla beraber bütün saçlı deriyi kaplayabilir. Saçlı deri muayene edildiğinde bitler hızlı hareket ettiğinden görülmeyebilirler.

40 Pedikülozis kapitis (Baş bitlenmesi):
Tanı yumurtaları görmekle olur. Yumurtalar saça kuvvetle yapışıktır. Çıplak gözle beyaz renkte görülür. Kepekle karışabilir. Yumurtanın yapışık olduğu kılı iki parmak arasına alıp çektiğimiz zaman yumurta ele gelmez. Bitin yumurtalarına halk arasında sirke denir. Yumurtalara mikroskopla oval şekilde görülür Ortasında nüve, etrafında kalın kitin tabakası

41 Pedikülozis kapitis (Baş bitlenmesi)
Proflaksi (korunma), bulaşma olan yerdeki çocukların ve aynı zamanda çocuğun devamlı temasta bulunduğu kişilerin muayenesi ve gerekiyorsa tedavisi ile olur. Tedavi: Permetrin içeren % 1 şampuan (Kwellada, NİX, Zalvor veya Ektopar) uygulanır. Önce saçlı deri su ile ısıtılır, sonra ilaçla şampuan uygulanıp saçlar ovalanır ve 5-15 dakika süre ile beklenir, sonra saçlı deri su ile yıkanır ve saçlar dişleri sık olan bir tarakla taranır.

42 Pedikülozis korporis (Vücut Bitlenmesi, Elbise ve Çamaşır Bitlenmesi)
Vücut biti açık kahveringidir. Gözle görülebilir. Bitler ve yumurtaları en çok çamaşırların dikiş ya da kıvrım yerlerinde bulunur. Kan emeceği zaman vücuda geçer. Bitler insandan insana bulaştığı gibi, bitli elbise ve iç çamaşırı giyme, bitlenmiş yatakta yatmalarla da geçebilir. Bitler normal vücut ısısında yumurtlarlar. Bit yumurtaları giyilmeyen çamaşırlarda 3 hafta canlı kalabilir.

43 Pedikülozis korporis Bitin ısırması ile hemen kaşıntı oluşmaz. Bitin çıkardığı bazı maddeler karşı organizmada bir duyarlanma gelişir (ortalama 3 hafta). Sonra kaşıntılı kırmızı papüller ortaya çıkar. Papüller bitin ısırdığı yerlerde fazla olmak üzere diğer vücut bölgelerinde de görülür. Bu tip kaşıntılı papülleri olanlarda kişinin fanilası ters çevrilip dikiş yerlerine bakılır. Bitler ve yumurtaları çıplak gözle görülebilir.

44 Pedikülozis korporis Tedavi:
Vücut bitlenmesinde ana esas bitlenmiş kişinin iç çamaşırı, elbisesi ve yattığı yatak takımlarının bitlerden arındırılmasıdır. Antiparaziter ilaç kullanmaya gerek yoktur. Deride oluşan kaşıntılı kırmızı papüllere kortikosteroidli kremler uygulanır. Pyodermi gelişmiş ise antienfeksiyöz tedavi yapılmalıdır.

45 AKNE VULGARİS Tanım-klinik Tedavi Topikal Sistemik a. Antibiyotik
b. Retinoid

46 AKNE VULGARİS Pilosebase ünitin kronik inflamatuar bir hastalığı
Genellikle pubertede başlar ve yirmili yaşlarda kaybolur. On bir ila otuz yaş arası popülasyonun %80’ninde görülmektedir. KLİNİK: Lezyonları en çok yüzde, sırtta ve göğüs ön duvarında görülür. Noniflamatuar açık ve kapalı komedon, İnflamatuar eritemli papül, püstül, nodül ile atrofik veya hipertrofik skar gibi değişik lezyonlar bir arada

47 TOPİKAL TEDAVİ Tretinoin: (Acnelyse krem, Retino jel ve Retino fort jel) A vitamini türevidir. Bozulmuş keratinizasyonu düzeltir. Antikomedonal ajandır. Krem, jel ve solusyon formunda %0.025, %0.05 ve %0.1 konsantrasyonlarında bulunur. Adapalen: (Differin jel) Retinoid benzeri bir bileşiktir. Komedolitik, antiprolifetatif ve antiinflamatuar özellikleri vardır. Genellikle akşamları günde bir kez uygulanır. İrritan etkisi daha az olduğundan tretinoinden daha iyi tolere edilir.

48 TOPİKAL TEDAVİ Benzoil Peroksit:
Hem antibakteriyel hem de antikomedonal etkilidir. Papül ve püstüllerle seyreden akne lezyonlarında çok etkilidir. %2.5, %5 ve %10 konsantrasyonlarında krem, jel ve losyon formlarında bulunur. Günde iki kez uygulanır. Hafif kuruluk ve irritasyon yapabilir.

49 TOPİKAL TEDAVİ Topikal Antibiyotikler
Papül ve püstülle seyreden hafif akne vakalarında kullanılır. Bütün topikal antibiyotikler günde iki defa sürülür. Bakteriostatik ve antiinflamatuar etkileriyle lezyonları iyileştirirler. Klindamisin fosfat, hidroalkolik bazda %1 konsantrasyonunda solüsyon, jel ve losyon formunda bulunur. Eritromisin, %1.5-3 konsantrasyonlarında solusyon, merhem ve jel formunda bulunur. Tetrasiklin hidroklorid, eritromisin ve klindamisinden daha az etkilidirler. Ayrıca deriyi sarıya boyarlar. %5 benzoil peroksit ve %3 eritromisin kombinasyonu, bu preparat (benzamycin) yalnız başına kullanılan diğer preparatlardan daha etkilidir.

50 TOPİKAL TEDAVİ Azelaik Asit: Etkisini keratinizasyonu düzelterek ve foliküler bakteri sayısını azaltarak gösterir. %20’lik krem formunda uygulanır. Sürülünce yanma hissi yapmasının dışında ciddi bir yan etkisi yoktur. Günde iki kez sürülür. Salisilik Asit: Klasik keratolitik ilaçlardandır, etkisi retinoik asit kadar güçlü değildir. Retinoik asiti tolere edemeyen hastalarda kullanılabilir. Propilen glikoldeki %5 eriği daha iyi etkilidir. Rezorsin ve kükürt; salisilik asit gibi keratolitiktir, daha zayıf etkilidirler ve kullanımı azdır.

51 SİSTEMİK TEDAVİ Orta dereceli veya topikal tedavinin yetersiz kaldığı hafif dereceli aknelerde kullanılır.

52 SİSTEMİK TEDAVİ Tetrasiklin grubu antibiyotikler en çok kullanılan ajanlardır. Sadece bakteri sayısını azaltmakla kalmayıp, antiinflamatuar etki de gösterirler. Lökosit kemotaksisini inhibe ederler. Tetrasiklin 2x500 mg dozda başlanır, 4-6 hafta sonra cevap alınmazsa doz 1.5 veya 2 gr’a çıkılır. Hasta remisyona girdikten sonra doz yavaş yavaş azaltılır ve 3-6 ay kullanılır. Gıdalar barsaklardan absorbsiyonunu etkilediğinden, tetrasiklinler aç karına alınmalıdır, antiasitler, süt ve süt ürünleri ile beraber alınmamalıdır. Diş eti hiperpilazisi ve dişte diskolorasyon yaptığından gebelikte ve 12 yaş altındakilere verilmemelidir. Doksisiklin de kullanılabilir. Günlük dozu mg’dır. Fotosensitif reaksiyonlar görülebilir.

53 SİSTEMİK TEDAVİ – İzotretinoin (Roaccutane kap. 10 ve 20 mg.)
Aknede dört ana etyolojik faktörü de etkileyen tek tedavi yöntemidir. Başlangıç dozu mg/kg/gündür. 4 veya 5 ay kullanılır. Teratojendir, gebelikte kullanılmaz. Tedavi sırasında gebe kalmamak için kontrasepsiyon yapılmalıdır. Tedavi kesildikten bir ay sonra gebe kalınabilir. Sadece dermatoloji uzmanları tarafından reçetelenebilmektedir.

54 ÖZET VE DEĞERLENDİRME Bakteriyel deri hastalıkları
Fungal deri hastalıkları Paraziter deri hastalıkları Uyuz Bitlenme Akne

55 IŞIĞA BAĞLI DERMATOZLAR
Normal Deride Işığa Bağlı Reaksiyonlar Akut Güneş yanığı İmmün supresyon Kronik Güneş Hasarı Fotoyaşlanma Kanserler ve kanser öncüsü lezyonlar Aktinik keratoz, BCC, SCC, MM Işığın şiddetlendirdiği hastalıklar Lupus eritematozus, Rozase, Herpes simpleks, Pemphigus eritematozus, Eritema multiforme, Aktinik liken planus Işıkla uyarılan hastalıklar Porfirya, Pellegra, Xeroderma pigmentozum Anormal ışık reaksiyonları İdyopatik (Hydroa vaksiniforme, Polimorf ışık döküntüsü, Solar ürtiker, Aktinik prurigo, Kronik aktinik dermatit, Işık duyarlılığı, Fototoksisite) Pigment eksikliğine bağlı (Vitiligo, Albinizm) Genetik (Rothmund-Thomson sendromu, Bloom sendromu)

56 Fotoyaşlanma Kronik Güneş Hasarı

57 Kronik Güneş Hasarı Kırışıklıklar
İnce kırışıklıklar ve derin kırışıklıklar.

58 Eritem ve Telenjektaziler
Kronik Güneş Hasarı Eritem ve Telenjektaziler

59 Chivatte Poikiloderması
Kronik Güneş Hasarı Chivatte Poikiloderması

60 Cutis Rhombolidalis Nuchae
Kronik Güneş Hasarı Cutis Rhombolidalis Nuchae

61 Kronik Güneş Hasarı Solar (Senil) Lentigo

62 Deri kanserlerinin %90’ı güneşe maruz kalan bölgelerde oluşmaktadır.

63 Bazal Hücreli Karsinom
Güneşin Kronik Etkileri: Premalin ve malin lezyonlar Bazal Hücreli Karsinom

64 Güneşin Kronik Etkileri: Premalin ve malin lezyonlar
Solar Keratoz

65 Skuamoz Hücreli Karsinom
Güneşin Kronik Etkileri: Premalin ve malin lezyonlar Skuamoz Hücreli Karsinom

66 Güneşin Kronik Etkileri Malin Melanom

67 GÜNEŞTEN KORUNMA ÖNLEMLERİ

68 KORUNMA Fotoyaşlanmadan ve ışığa bağlı premalign-malign lezyonların oluşumundan birincil olarak güneşten kaynaklanan UV ışınları sorumlu, Çocukluk çağından itibaren etkili güneşten korunma önlemleri sürekli alışkanlık haline getirilmelidir.

69 GÖLGE

70 GÜNEŞTEN KORUNMA ÖNLEMLERİ
ZAMAN

71 GÜNEŞTEN KORUNMA ÖNLEMLERİ
GİYSİ Uzun giy Şapka tak Gözlük kullan

72 GÜNEŞTEN KORUYUCULAR

73 GÜNEŞTEN KORUYUCULAR 1- Kimyasal koruyucular 2- Fiziksel koruyucular
Çinko oksit, Titanyum dioksit

74 Kimyasal Filtreler Yüksek seviyede etkilidir.
Araçlarla kolayca birleştirilebilir. Kozmetik açıdan cazip ürünler sağlar. Küçük bir etki spektrumuna sahiptir (yalnızca absorbsiyon spektrumuna karşılık gelen UV dalga boyunu absorbe edebilir) Fotoalerjik ya da fototoksik reaksiyonlara neden olma riski mevcuttur. Cilde penetre olma ve ciltten geçebilme riski mevcuttur.

75 Fiziksel Filtreler Geniş etki spektrumu
Cilde ve vücuda penetre olma riski mevcut değildir (çocuklar açısından güvenlidir). Fotodinamik reaksiyon (fotoalerji ya da fototoksisite) riski yoktur. Baz içine entegre edilmesi güçtür (çok yüksek faktörler mümkün değildir) Kozmetik kaliteleri sınırlıdır (beyazlatıcı etki)

76 GÜNEŞTEN KORUYUCULAR UVA? GKF: Güneşten Koruma Faktörü
SPF: Sun Protection Factor LPF: Light Protection Factor GKF : Korunan derinin minimal eritem dozunun (MED) korunmamış derinin MED’na oranıdır. UVA?

77 GÜNEŞTEN KORUYUCULARIN ÖZELLİKLERİ
Toksik, fototoksik veya alerjik olmamalı Koruyuculuğu yüksek Geniş spektrumlu (UVA koruması önemli) Uzun etkili Suya dayanıklı Kozmetik

78 KORUNMA Zaman Gölge Giysi Güneşten koruyucular ASLA GÜNEŞLENMEYİN

79 GÜNEŞTEN KORUNMADA ÖNEMLİ NOKTALAR
Güneş hasarı kümülatiftir (birikici). UV’nin yoğun oldugu 10:00-14:00 saatleri arasinda güneşe maruz kalmaktan kaçınmalıdır. Deri öncelikle giysilerle korunmalı ve açıkta kalan cilde güneşten koruyucu uygulanmalıdır. Bulutlu günlerde de koruyucu elbiseler kullanılmalı ve güneşten koruyucular uygulanmalıdır. UV kumdan, betondan ve kardan yansır. Gölgede oturmak tam koruyucu değildir.

80 GÜNEŞTEN KORUNMADA ÖNEMLİ NOKTALAR
Bebekler ve çocuklar güneşten korunmalıdır. Çocukların ciltleri daha incedir. Çocukluk çağında bile her güneş yanığı oluşumu ileriki yaşlarda malin melanom riskini artırır. Çocuklar açık havada daha fazla vakit geçirirler. Çocuklara erkenden güneşten korunmanın önemi ve yöntemleri öğretilmelidir. Yürümeye başladıktan hemen sonra güneşten koruyucuları kullanmaya başlanmalıdır.

81 UV IŞINIM UVC : 200-290 nm (germisidal, kısa UVR veya far-UVR)
UVB : nm Eritem ve güneş yanığından sorumlu UVA: nm UVBye göre kat daha az eritemojenik 10-20 kat daha yoğun Daha penetran


"1NCİ BASAMAKTA DERİ HASTALIKLARINA YAKLAŞIM" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları