Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
KEMİRGENLERDE ENTEGRE ZARARLI YÖNETİMİ (IPM)
Uzm.Abdullah YILMAZ Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Yenimahalle-Ankara
2
Dünya üzerinde fare ve sıçanlar, Antartika kıtası dışındaki hemen her bölgede bulunur.
Hastalık taşırlar Astım krizlerine neden olurlar. Kemiriciler gıda maddelerini kıl, dışkı ve idrarları ile kirleterek kullanılamaz hale getirirler. Kemiriciler ekili ve depolanmış ürünleri, kumaş ve inşaat malzemelerini, elektrik, telefon, bilgisayar kablolarını, tahrip ederler.
5
Rattus rattus (siyah sıçanı),
Rattus norvegicus (Norveç sıçanı) Mus musculus (Ev faresii
6
Mus musculus musculus L.
Yaşayışı ve Beslenmesi: Yılda 5-10 defa, 6-13 yavru doğururlar. Yavrular günlük oldukları zaman çiftleşip yavru yapma yeteneğine kavuşurlar. Özellikle tahılları çok severler, yağlı tohumlar, et ve ürünleri, kağıt, çuval ve kitapları kemirirler. Geceleri işlektirler, evlerde yaşayanların yaşam alanları bazen birkaç metre kareyi geçmez. Besinleri depo etmezler. Eğer populasyon aşırı derecede artarsa bir çeşit doğum kontrolü ortaya çıkar.
7
Rattus rattus L. (Siyah sıçan veya Ev sıçanı) : Vücut 17-23 cm
Rattus rattus L. (Siyah sıçan veya Ev sıçanı) : Vücut cm., kuyruk cm., ağırlıkları 300 gr kadar. Yaşayışı ve Beslenmesi: Tüm yıl boyunca yılda 3-6 defa, 6-13 yavru doğururlar, gebelik süreleri gündür. Doğan yavrular 2-3 ay sonra erginliğe ulaşır ve 5 yıl kadar yaşayabilirler. Kahverenkli sıçan bodrum katlarda(çünkü nemli yerleri daha çok severler), siyah sıçan ise üst katlarda yaşar (kuru yerleri sever). Nocturnaldirler (Gece faaliyet gösterirler). Bitkisel besinleri tercih ederler. Hayvansal besinleri yalnız gerektiğinde yerler.
8
Rattus norvegicus B. (Göçmen sıçan) Vücut 20-26 cm. , kuyruk 22 cm
Rattus norvegicus B. (Göçmen sıçan) Vücut cm., kuyruk 22 cm., ağırlıkları 500 gr. kadardır. Yaşayışı ve Beslenmesi: . Tüm yıl boyunca, yılda 7 kez her seferinde 1-11 yavru doğururlar. Eşeysel kızgınlıkları 6 saat sürer, bu sırada değişik erkeklerle kez çiftleşirler. Yavrular 22 gün sonra anneden ayrılarak bağımsız yaşamaya başlarlar. Besin az olunca aynı yuvada üç nesil bir arada bulunabilir. Kolonideki bireyler birbirlerini kokularından tanırlar. Bazen bir kolonide 60 tan fazla birey bulunur. Eğer anne herhangi bir nedenle ölürse, diğer bir anne yavruların bakımını üstlenir.
9
Çevre şartlarına üstün bir uyum yeteneği gösterir.
İnsanlarla birlikte bulunur ve çok hızlı üreme kabiliyetine sahiptir. Fare ve sıçanlar genelde gececidir. Küçük gruplar halinde yaşar ve grup içerisinde belli kurallar hâkimdir. Yaşam kurallarına sıkı sıkıya bağlıdır, şüpheli herhangi bir yiyeceği tüketmeme eğilimindedir, bilmedikleri, yabancı barınaklara girmede ve yerleşmede tereddüt ederler. Fare ve sıçanlar, en hızlı çoğalan canlı türlerindendir. İlkbahar ve sonbaharda üreme aktiviteleri artar. Fare ve sıçanların görme yeteneği azdır; buna karşılık koku alma tat ve denge duyuları gelişmiştir. Yeni bir yiyecek kaynağını hemen fark ederler, yiyeceklere ulaşabilmek için tırmanma, ip üzerinde yürüme gibi hareketleri kolayca yapabilirler. İnsanlarla birlikte yaşayan, yiyeceklerine ve kullandıkları malzemelere zarar veren üç tür fare ve sıçanlar mevcuttur.
10
Geceleri besin aramak için 3 km yol kat edebilirler.
Eğer yedikleri besin, su bakımından fakirse sık sık su içerler. Rahatlıkla suya dalıp, yüzebilir ve balık avlaya bilirler. Bitkisel besinleri genellikle depo ederler, leş de yerler, Bu hayvanlarda görülen ilginç davranışlardan biriside tehlike karşısında kuyrukları ile bir birlerine düğümlenmeleridir. Daha çok yeni yavrularda görülen bu tip düğümlere” Yaşayan gordion düğümü” denir.
11
Kemiricilerle Mücadele
Ayak ve kuyruk izleri : Ev sıçanı ve Göçmen sıçan yürürken vücutlarını yerden daha yüksekte tutarlar, sadece kuyruklarının ucu yere temas eder. Ev farelerinin vücudu genellikle yere sürünür. Ayrıca ambarlardaki yağlı kalıntılar, delikler, kemirilmiş ve zarar görmüş malzemelerden fare ve sıçan populasyonunu tahmin etmek mümkün olabilmektedir. Mevcut tür veya türlerin saptanması, Yaşama, beslenme ve gezinme yerlerinin belirlenmesi, Yoğunluk tahmini
12
Entegre Mücadele; Zararlı türlerin populasyon dinamikleri çevre ile ilişkilerini dikkate alarak, Uygun olan bütün mücadele metotlarını ve tekniklerini (kültürel tedbirler, biyolojik, mekanik, fiziksel, biyoteknik vs) uyumlu bir şekilde kullanarak, Zararlı popülâsyonunu zarar seviyesi altında tutan bir zararlı yönetim sistemidir.
13
Habitat modifikasyonu,
EZM bileşenleri Habitat modifikasyonu, Biyolojik Mücadele, Mekanik Mücadele, Sanitasyon, Kimyasal Mücadele.
14
Kültürel mücadele Ambar fare ve sıçanlarına ait deliklerin camlı ve kömür tozlu harç ile sıvanarak kapatılması Besin ve su kaynaklarının fare ve sıçanların yaralanamayacakları hale getirilmesi, Havalandırma boşlukları, yere yakın pencereler, lağım ve su borularının ağzı kafes tel ile kapatılması
15
Fiziksel mücadele a.Kapanla yakalama: Az miktarda zararlı yoğunluğu varsa, birkaç gün süre ile çok sayıda kapan kurularak mücadele yapılabilir. b.Yapıştırıcı kullanma : Yapıştırıcı, bir sunta üzerine çember şeklinde sürülmekte ve orta kısma cezbedici besin maddesi yerleştirilmektedir. Ancak bu yöntemde, yapıştırıcıya yakalanmış bireylerin kurtulmak için çektikleri acıdan dolayı çığlık şeklinde ses çıkarmaları, diğer bireylere tehlikeyi uyarmaktadır.
16
Ultrasonik ses dalgaları ile kaçırma:
Son yıllarda ultrasonik dalga yayınlayan elektronik aletler, ev ve depolardaki kemirgenlere karşı kullanılmaktadır. Alet tarafından belirli periyotlarla üretilen ses üstü titreşimler, fare ve sıçanları o bölgeden kaçmasına neden olmaktadır. Ancak Türkiye de bu tip aletlerin ruhsatı bulunmamaktadır. Bu aletlerin hangilerinin etkili veya ne kadar etkili olduğuna dair denemeleri yapılmamıştır ve bu aletlerin bir çoğu ruhsatsız olarak satılmaktadır.
19
Bu bileşenlerden Kimyasal Mücadele uygulamada en çok tercih edilen yöntemlerdendir.
Kimyasal Mücadelede çoğunlukla antikoagulan rodentisitler kullanılmaktadır. Antikoagulanların 1930 yılında ABD de sığırlarda görülen thrombosis hastalığının tedavisinde kullanılması amaçlanmıştır. Bu çalışmalar sırasında warfarinin tedavi edici özelliği bulunmuştur. Daha sonraki çalışmalarda rodentisit olarak kullanılmasına karar verilmiştir. Antikoagulanların kullanılması kemirgen mücadelesinde dönüm noktası olmuştur. Antikoagulanlar kan pıhtılaşmasını vitamin K epoksid reduktaz enzimini (VKOR) inhibe ederek engeller. Bunun sonucu olarak K vitaminin yeterli sentezi (okside olmuş K vitamininin redukte forma geçmesini engellemesi) engellenir ve protrombin üretimi durdurulmuş olur. Sonuçta hemorrhage (kanama) meydana gelir. Bu başarıda; Antikoagulanların özel kokusunun olmaması, Etkilerinin sonradan ortaya çıkması, Düşük dozlarda kullanılması, Spesifik antidotlarının olması, onları avantajlı kılan noktalardır.
20
YAYGIN OLARAK KULLANILAN RODENTİSİTLER
KEMİRGEN MÜCADELESİNDE YAYGIN OLARAK KULLANILAN RODENTİSİTLER AKTİF MADDELER LD 50 mg/kg/bw (Sıçan) LD 50 mg/kg/bw (Fare) Birinci nesil Warfarin 186 374 Coumachlor 900 1200 Coumatetralyl 16.1 İkinci nesil Bromadiolone 1.125 1.75 Difenacoum 1.8 0.8 Brodifacoum 0.4 Flocoumafen 0.25 0,8 Difethialone 0.56 1.29 Akut Çinko fosfit
27
Antikoagulant zehirlenmelerinde klinik zehirlenmeler yutulduktan birkaç hafta sonra ortaya çıkmaktadır. Belirtiler burun kanaması, diş etlerinde kanama, solgunluk, eklemler ve kalça çevresinde hematomlar, idrar ve dışkıda kan bulunması şeklindedir. Ayrıca sırt ağrısı, dudak kanaması, mukoz membranlarda kanama, ardındanda beyin kanamasına bağlı felç, şok ve ölüm meydana gelebilir. Bir ağız dolusu (% ) zehirli yem yiyen orta yaşta bir çocuk genellikle (kanamalı hastalığı mevcut değilse) risk altında değildir.
28
TEŞEKKÜRLER
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.