Sunuyu indir
1
Kentleşme Sorunları Doç.Dr. Ahmet MUTLU
2
1.1. Genel Olarak Kentleşme Sorunları
Hızlı kentleşme sorunları, bütün gelişmekte olan ülkelerin yanısıra ülkemizde de mevcuttur. Buna göre; Kırdan kente aşırı ve tek yönlü göç, belli başlı kentlere yığılma gibi sorunlar gelişmekte olan ülkelerdeki kentleşme özelliği gösterirken, gecekondulaşma da ülkemize özgü bir sorun özelliği gösterir.
3
Kırdan Kente Aşırı Göç GOÜ’deki kentleşmenin temel niteliklerinden birisi, kırdan kente doğru olan hızlı ve yoğun göçtür. “hızlı”, “çarpık”, “aşırı”, “sahte”, “dengesiz” ve “tek yönlü” kentleşme. Hızlı kentleşme, belli bir dönemdeki kentleşme hızına ya da belli bir kentleşme derecesindeki bir ülkeye oranla hızlı ya da aşırı kentleşmedir.
4
Hızlı kentleşmenin tipik nitelikleri:
Demografik olarak kentleşmenin gelişmiş ülkelere göre hızla artması, Büyük ve çok büyük kentlerin, orta büyüklükteki ve küçük kentlere oranla daha hızlı büyümesi, Kentleşme hareketlerinin belli coğrafyalardaki kentlere yönelmiş olması, Kentleşen nüfusun kent ve kamu hizmetleri gereksinmelerinin karşılanmasında yetersizliklerin oluşması; sanayi yatırımlarının yapılamaması nedeniyle, işgücünün marjinal meslekler ve çeşitli hizmet dallarında yığılması.
5
Hızlı kentleşme sürecinde, sanayileşme aynı hızla büyümediğinden, kentlerde yığılan nüfusun sanayi sektöründe iş bulamamasını beraberinde getirmekte, kayıtlı ekonominin, hukuk sisteminin dışında başka bir hukuk sisteminin ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla kentler, sosyal ve kültürel gerilimlerin ve hatta çatışmaların mekânı haline gelmektedir. Gerilimin odağı kentler ise güvenliksiz ve sosyo-kültürel cepheleşmelerin mekânlarına dönüşmektedir.
6
Arsa ve Konut Sorunu Değişik kentsel hizmetleri görmek gerekliliği toprak talebini artırır. Bu bağlamda kent toprağı ket bir kaynaktır. Toprağın kıt bir kaynak olması ve kullanım amacındaki çeşitlilik, kentsel toprakların değerini hızla yükseltir. Bir arazi parçasının kentsel kullanıma tahsis edilmesi (arsa), bu amaçla altyapısının hazırlanması, daha sonra da yol, otopark, yeşil alan ve meydan gibi kamusal hizmetlerle öteki tesislerin yapılması, arsa değerlerini artırır.
7
Bu bakımdan kentsel toprakları elinde bulunduranlar, tekel niteliğinde bir ayrıcalık ve üstünlük kazanırlar. Öte yandan ülkenin yapısal sorunları da toprak değer artışını kamçılayan bir etki yapar. Yüksek enflasyon ve piyasanın istikrarsız olması, paranın satın alma gücüne güveni sarstığı için kişiler arsa ve döviz gibi alanlara yatırım yaparak, birikimlerinin değerini korumak isterler. Bireylerin ileride meydana gelebilecek değer artışlarından yararlanabilmek için ellerindeki arsaları boş bekletmeleri ya da bu amaçla arsa satın almaları eğilimine “arsa spekülasyonu” denir. Kapitalist sistemin geçerli olduğu ülkelerde arsa spekülasyonu, kentleşmeyi sorunlu hale getiren bir durumdur.
8
Kentleşme sürecinde arsa spekülasyonuyla ilgi bir diğer sorun konutla ilgilidir.
Konut, temel ihtiyaçlar arasında yer alan, beden ısısını belirli bir seviyede tutmayı sağlayan, üstelik de bunu kalıcı biçimde yapmayı mümkün kılan bir ihtiyaçtır. Kırdan kente göçle birlikte beliren en acil ihtiyaçlardan birisinin konut olduğu söylenebilir. Öyle ki kente gelindiği andan itibaren kentteki ilk arayışlardan birisi formel ya da enformel yöntemlerle (gecekondu gibi) bir konut edinmektir
9
Kentte, asgari standartlara sahip bir konutta yaşayabilmek, piyasa koşullarında bedelini ödeyerek, satın almak ya da kiralamakla mümkündür. Bunun için veri durum, piyasada arz talep kuralları çerçevesinde konut talebinin karşılanmasıdır. Oysa hızlı kentleşme sürecinde piyasa kuralları çerçevesinde konut talebi karşılanamaz. Dolayısıyla konut sorunu, nüfus hareketinin kentlerde meydana getirdiği konut arzı ile konut talebi arasındaki dengesizlikten kaynaklanır. Öte yandan aşırı göç dışında konut sorununu artıran başka sebepler de sayılabilir: Nüfus artışı, çekirdek aile yapısının yaygınlık kazanması, gelir düzeyinin düşüklüğü, açıkta kalma ve ikinci konut edinme.
10
Gecekondulaşma Kısaca gecekondu, “başkasının arazisine yapılan düşük standartlı bina” olarak tanımlanabilir. Gecekondu olgusu yasal, yönetsel ve ekonomik boyutlu bir sorundur. Öte yandan gecekondunun önemli bir boyutu da sosyo-kültürel nitelikli sorunlardan oluşur. İçinde genellikle kır kökenli insanların oturduğu gecekondu yerleşimleri, birçok gelişmekte olan ülkedeki kırsal göç ve kentleşme sürecinin bir parçasıdır: “Shanty town”, “squatter towns”, “denetimsiz yerleşimler” “geçici yerleşimler”,
11
Genellikle gecekondu bölgelerinde yaşayanlar, toplumun dar gelirli ve yoksul kesimleridir.
Birçok ülkede gecekondu bölgelerinde yaşayanlar arasında okuma-yazma oranın düşük olduğu, vasıfsız, hemen istihdam edilemeyecek (kalifiye olmayan) kişilerden oluşur. Dolayısıyla bu bölgelerde yaşayanların satın alma gücü, kentin geneline oranla çok düşüktür. 1960’lı yıllarda GOÜ’de kent nüfusunun ortalama %30’unu oluşturan gecekondularda 100 milyon kadar insan yaşadığı tahmin edilmekteydi. Söz konusu rakamın bugün iki katından daha fazladır.
12
Gecekondular, ekonomik ve sosyo-kültürel boyutlu bir geçiş alanıdır.
Bu yönüyle, gelişmiş ülkelerdeki yoksulluk yuvalarından (slum) niteliksel farklılık gösterirler. Gecekondular, genellikle türdeş görünümlü, tek katlı, küçük, bahçeli, görece yeşil dokuya sahip, ahşap eklentileri olan barınaklardan oluşur . Genellikle kentsel altyapı olanaklarından yoksundur ya da bu olanaklar büyük oranda eksiktir. Gelişmiş ülkelerdeki yoksulluk yuvaları ise genellikle çok katlı, birden çok ailenin yaşadığı, ağaçsız, eski ve düşük standartlı yapılardır.
13
1.1.4. Kentle Bütünleşememe Sorunu
Kentle bütünleşememe, esas olarak kırdan kente göçle gelenlerin kente özgü değerleri ve yaşam biçimlerini kabullenememelerini ifade eder. Kent kültürünün benimsenememesi ya da kısaca “kentlileşememe” olarak da ifade edilir. Ülkemizdeki özellikle 1980 sonrası kentlerin fiziksel ve işlevsel dönüşümü, doğal olarak kendine özgü toplumsal nitelikli değişmeleri de doğurmuştur. Kente kırdan gelen çok sayıdaki nüfusun, modernitenin kalıpları dışındaki yaşantısı, yerleşik kentliler için bu grupların kentli yaşamla nasıl bütünleştirileceği sorununu ortaya çıkarmıştır.
14
1980’lere doğru hızlı ve kontrolsüz bir biçimde artan kentleşme, temelde gecekonduları besleyen çok yönlü bir gelişmelere zemin hazırlamıştır. Bu gelişmeler, modernitenin ve dolayısıyla onun öngördüğü kültürel kalıpların sınırlarını zorlayıcı bir nitelik taşımaktadır. Nitekim bu süreçte kentin yeni sakinlerinin yaratmış olduğu kültürel kalıplar (gecekondu, dolmuş, arabesk müzik, simitçilik, ayakkabı boyacılığı, seyyar satıcılık gibi kayıtdışı/enformel sektörler, lahmacun vb.), kentin “yeni gerçeklikleri” olarak kendisini kabul ettirmeye başlamıştır. Bu süreç sonucu Türkiye’deki kentleşme, “köyleşen kent” ya da “taşralaşan kent” gibi değişik adlarla anılır olmuştur.
15
1980’lerde yoğunlaşan göç hareketleriyle birlikte büyük kentlerin kenar bölgelerinde hemşerilik bağlarına göre biçimlenen gecekondu semtleri, kentlerin merkeziyle bütünleşemeyen “getto”lara dönüşmüştür. Gecekondu bölgelerinin her biri, farklı bir kimliğe bürünüp, kentin bütününden kopmuştur. “Kültürel siteleşme” de denilen bu süreç, kentte yaşayan bireylerin kente aidiyet duymalarını, kentle duygusal ve sosyal bağlar kurarak, kentli yaşam şeklini içselleştirmelerini sağlamak yerine, kültürel farklılıkları büyütüp, belirginleştirmekte ve böylece sosyal uçurumlar yaratmaktadır.
16
1.1.5. Alt Yapı ve Ulaşım Sorunları
Altyapı, genel olarak bir kentin işlevlerini görebilmesi, büyümesi ve gelişmesi için gerekli olan temel hizmetleri ifade eder. Kentsel topraklarda yapı yapılabilmesi ve yapılan yapının, amacına göre kullanılabilir olması için gereken yol, su, elektrik, kanalizasyon, doğalgaz ve haberleşme ağı vb. gibi olanaklardan oluşur. Gelişmekte olan ülkelerde kentleşme hızlı ve Batı’ya göre kısa bir zaman diliminde gerçekleştirildiğinden kent, kentsel işlevlerinden soyutlanmış, aşırı nüfus yığılmalarının ortaya çıktığı bir mekâna dönüşmüştür. Bunun sonucu olarak da kentin temel altyapı sistemlerinin taşıma kapasitesi kısa zamanda aşılmakta ve ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınmaktadır.
17
Gelişmekte olan ülkelerde kırdan kente yoğun göçle kentlerin hızla büyümesi altyapı ve ulaşım sistemleri üzerinde büyük baskı oluşturmuştur. Özellikle gecekondu kuşaklarının oluşması bu konuda çok önemli sorunlara yol açmaktadır. Hızlı göçle kentlere gelen kitlelerin henüz kentsel topraklara (arsaya) dönüştürülmemiş olan yerlere yerleşmeleri (gecekondulaşma) nedeniyle, altyapının sonradan üzerinde yerleşim olan arazilerde gerçekleştirilmeye çalışıldığı için de normal koşullara göre daha zor ve maliyetli olmaktadır.
18
Hızlı kentleşme, görece refah seviyesinin yükselmesi ve özel araç sahipliğinin kolaylaşmasına paralel olarak, kent içi ulaşımda da önemli sorunlar baş göstermiştir. Özellikle büyük kentlerde trafik sorunu, büyük zamansal ve ekonomik kayba, kazalara, çevresel sorunlara yol açmakta; kent insanını sosyal ve psikolojik olarak olumsuz etkilemektedir. Öte yandan kentlerin fiziki düzensizliği ve metropol alanların yaygınlaşması, oluşacak ekonomik külfetin gelecek kuşakların sırtına yüklemektedir. Ayrıca aşırı trafiğe çözüm üretmek üzere, sıklıkla alternatif yollar, köprüler, battı-çıktı sistemleri kurulması, kent içi yolların kullanımında kent sakinlerini tereddüde düşürmekte; kentin estetik yapısı olumsuz etkilenmektedir.
19
Doğal Afetler Afet, doğal ya da insan kaynaklı olarak gerçekleşebilen ve toplum üzerinde derin etkiler bırakan olay olarak tanımlanabilir. Doğal afetlerin ortaya çıkma riski öngörülebilir olmakla birlikte, ne zaman ve hangi boyutlarda ortaya çıkacağı öngörülemez. Bu bakımdan, özellikle kentlerde afetlere kaynaklık eden faktörleri dikkate alarak yaşamak zorunluluğu vardır. Yani afetler bağlamında kentler, nüfusunun yoğun ve kalabalık olması nedeniyle yüksek risk altındaki yerleşme yerleridir.
20
Doğal afetler karşısında “kentin kırılganlığı” önemli bir noktadır.
Bir kentin kırılganlığı, bir bütün olarak kentin ya da kentte yaşayan insanların fiziksel veya duygusal olarak zarar görme ya da yaralanma ihtimali olarak tanımlanabilir. Bir kentin kırılganlığını artıran çeşitli sebepler; önemli bir bölümü gecekondulardan oluşan bir kentte, sıradan bir yağmur sele dönüşebilir. Öte yandan bir kentteki yapılaşma sorunları da kırılganlığı artırabilir. Örneğin; depremle ilgili mevzuata aykırı olarak yapılmış yapılara oturma izni verilmiş olan bir kent, başka kentlerde hasarsız sarsıntılarla atlatılabilecek olan bir deprem durumunda ciddi yıkım olaylarıyla karşılaşabileceğinden, kırılganlığı artacaktır. Dolayısıyla doğal afetlerin önlenmesi bakımından sağlıklı bir kentleşme politikasının belirlenmesi ve uygulanması hayati önem taşır.
21
1.2. Türkiye’de Kentleşme Sorunları
Türkiye’deki kentleşme genel nitelikleri itibariyle “sahte”/“sağlıksız”/“aşırı” niteliklidir. Bu bakımdan gelişmekte olan ülkelerdeki kentleşmeye benzer. Bu nedenle kentleşme süreci, kentlerin ve kentli nüfusun ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmasını doğran bir süreçtir. Özellikle metropol kentlerde kentsel bütünleşme gerçekleşememekte, çoğalan kent nüfusunun kamu hizmeti gereksinimleri (konut, eğitim, yol, su, elektrik ve ulaşım hizmetleri vb.) karşılanamamakta, asayiş sorunları ortaya çıkmakta.
22
Türkiye’ye özgü kentleşmenin tipik niteliğini kırdan kente yoğun göç oluşturur.
Kentsel nüfus artış hızına paralel olarak, kırdan kente doğru olan içgöç de yıllar itibariyle artan bir eğilim ve dönemsel farklılıklar göstermiştir. Sayım Yılı Doğduğu İl Dışında Yaşayan Nüfus Artış Genel Nüfustaki Payı (%) 1935 - 6.8 1950 8.3 1960 11.0 1970 16.3 1980 21.4 1990 23.5
23
yılları arası üzerinde, ülkemizde bugün de sürmekte olan kentleşme süreci hakkında şu tespitler yapılabilir: Kentsel alanlarda yoğun nüfus artışı ve büyükşehirlerde yığılmalar vardır (Yığılmalar, Marmara, Akdeniz ve Ege Bölgeleri’nde kentsel alanlardadır). Büyükşehir sayısı 16’ya ulaşmıştır ve bu yerlerde yaşayan nüfus, toplam nüfusun yaklaşık % 12’sini oluşturmaktadır (Bugün BŞB sayısı 30’dur). Kırsal nüfus Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesi’nde hızla azalmaktadır
24
Türkiye’deki kentleşmenin bir diğer belirgin özelliği de bölgeler arasındaki farklılıklardır.
Nüfusu ’den fazla olan kentler, daha çok Samsun-Adana çizgisinin doğusunda olsa da batıdaki kentler karşısında oldukça küçük kalmıştır. Yani;, Marmara bölgesi gibi kentleşme düzeyleri yüksek olan bölgeler, Türkiye’nin gelişmiş; düşük olan bölgeler ise azgelişmiş bölgeleridir
25
Kentlerde, sanayi yatırımlarının yetersizliği nedeniyle yoğun işsizlik baş göstermekte ve marjinal meslekler ortaya çıkmaktadır. 2009 yılındaki küresel ekonomik krizin de etkileriyle, işsizlik oranları ve marjinal sektörler (işportacılık, ayakkabı boyacılığı, değnekçilik, simitçilik, kapıcılık, hurdacılık vb.) artmıştır. Türkiye’nin Doğu ile Batı bölgeleri arasındaki ekonomi, kültür, eğitim, sağlık, gelir ve istihdam koşullarındaki farklılıklar göç yoluyla kentlere taşınmakta ve bu farklılıkların gecekondu bölgelerinde varlığını sürdürmektedir.
26
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bölge kentlerinden metropollere olan göç, sosyal yapı değişikliklerinde etkin rol oynamaktadır. Böylece bu kentlerde önceki homojen yapı değişmekte, heterojen yapılar ortaya çıkmaktadır. Geleneksel ekonomik sorunların baskın olduğu bu bölgelerde terör sorununun da varlığıyla toplumsal gerginlik artmaktadır. Dolayısıyla büyük kentlerdeki bu farklılıklar, kentin sosyo-kültürel yapısı ile toplumsal barışı derinden etkilemektedir.
27
Yukarıdaki süreçler, Türkiye’ye özgü bir kentsel sorun olan «gecekondulaşma»yı doğurmuştur.
Büyük kentlerde yaygın bir sorun olagelmiş olan gecekondu, konut sorununun zorunlu bir sonucu ike; kentlerdeki ikili-üçlü sosyo-kültürel yapının da sebebidir. Gecekondu olgusu, ekonomik, mali, idari sorunlarla büyüyen sosyo-kültürel nitelikli sorunların kaynağıdır.
28
1950’lerden itibaren Türkiye’deki kentleşme, paradoksal bir özellik gösterir.
Bir yandan arsa ve bina spekülasyonlarının büyük boyutlarda olduğu mekanlar, Bir yandan da eski gecekondu alanlarının kentsel dönüşüm adıyla apartmanların mekânına dönüştüğü, (gecekondu halkının yeni kentsel doku içinde sosyo-kültürel sorunlar yaşadığı) mekânlar, Öte yandan özellikle metropoller, ulus ötesi şirket yatırımlarının arttığı ve kentsel alt yapı ve üst yapı yatırımlarında bunların çok belirleyici olduğu gelişmiş ve modern kentsel mekânlardır.
29
Bu sorunların temelinde kentleşmenin kırdan kente tek yönlü bir göçe dayalı olması yatar.
Sorunun temelindeki yönetsel neden ise; merkezi yönetim organları ve yerel yönetimlerin yanlış karar ve yönlendirmeleriyle göçlerin teşvik edilmesidir. Hâlihazırdaki kentleşme sorunları, temelde “ekonomik” ve “sosyal” ya da “teknik alanlar” ve “ekonomik, sosyal, kurumsal alanlar” olmak üzere farklı üst başlıklar altında toplanabilmektedir.
30
IX. KP(2007-2013) Yerleşme-Şehirleşme ÖİK’da temel kentsel sorunlar:
Yaşam Kalitesi Sorunları, Afete Duyarlı Yerleşme ve Şehirleşme, Doğal ve Kültürel Varlıkların Korunması, Kaçak Yapılaşma, Kentsel Yenileme/Dönüşüm, Teknik ve Sosyal Altyapı Yetersizliği. Türkiye’de Sürdürülebilir Kentleşme Bağlamındaki Sorunlar: Kentsel Yaşam Kalitesinin Yetersizliği Dengesiz Bölgesel gelişme, Kentsel yaşam kalitesinin düşüklüğü
31
Türkiye’de Kentlileşme Sorunları
Kentlilik, Kente Yönelik Göç, Kültürel Çeşitlilik/Ayrışma, Kentleşme ve Sorumlu Aktif Yurttaş, Kente Aidiyet 2. Kentlilik Bilinci ve Kentsel Mekân Kalitesi, Kent Güvenliği 3. Kent Kültürü ve Kentlilik Bilinci 4. Kentleşme ve Dezavantajlı Kesimler 5. Kentlilik Bilinci ve Eğitim 6. Kentlilik Bilincinin Geliştirilmesi Aşamasında İletişim Ortam ve Araçları 7. Kentlilik Bilinci ve Katılım 8. Kültürel Miras ve Ortak Bellek
32
Genel Olarak Türkiye’de Kentleşme Sorunları
Kentsel fiziksel çevrenin bozukluğu, Nüfus yoğunlaşması ve yoksullaşma, Tarihi dokunun yok olması, Düzensiz ve çarpık büyüme, Kentsel hizmetlerin yetersizliği, Aşırı trafik yükü, Ses, hava ve toprak kirliliği, Kentsel yaşamın kalitesizliği, Satın alınabilir kaliteli konut sıkıntısı, Gecekondu sorunu
33
Sosyal sorunlar ve sağlık sorunları,
Kuşak çatışmaları, Kente ve kent kültürüne uyum sorunu, Sosyal gruplar arası farklılıklar ve hoşgörü eksikliği, Özellikle gençlerin yüksek oranda işsiz olması, Birbirine yabancılaşmış çevreler, İşsizlik, zararlı alışkanlıklar ve barınma sorunlarına bağlı suç ve şiddet içeren ilişkilerin yaygınlaşması. Tarım ve endüstri sektörleri arasındaki dengesizlik, Bölgeler arası kentleşme dengesizliği, Özellikle deprem gibi doğal afetler karşısında kırılganlık.
34
Ders bitti
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.