Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TİCARET HUKUKU BİLGİSİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TİCARET HUKUKU BİLGİSİ"— Sunum transkripti:

1 TİCARET HUKUKU BİLGİSİ
Kambiyo Senetlerine İlişkin Genel Düzenlemeler

2 BONO Kambiyo senetleri arasında Türk ticari hayatında en fazla uygulama alanı bulan senet bonodur. Bu fiili duruma rağmen kanunda bono sadece 4 (dört) maddede düzenlenmiştir (TTK md ). Bonoya ilişkin düzenlemeler içinde çoğunlukla poliçe ilişkisine atıf yapılmaktadır. Bononun incelenmesinde poliçe hükümlerinin ne şekilde uygulanacağı üzerinde durulacaktır. İki senet arasında en önemli fark, bononun iki taraflı bir ilişki olmasına karşılık, poliçenin üç köşeli bir ilişki oluşturmasıdır. Bono ilişkisinin kuruluşunda düzenleyen ve lehtar olmak üzere iki kişi vardır. Düzenleyen bu ilişkide lehtara karşı soyut bir borç ikrarında bulunur ve bu beyanına bağlanan sonuç, senet üzerindeki bedeli vadesinde ödeme yükümlülüğüdür. BONO, KREDİ, ÖDEME VE TEMİNAT FONKSİYONLARI GÖSTEREN BİR KIYMETLİ EVRAKTIR. AYRICA BİR SENET OLMASI SEBEBİYLE ALACAĞIN İSPATINA YARDIMCI OLMAKTADIR.

3 BONONUN ŞEKLİ ŞARTLARI
Bir bononun düzenlenmiş sayılması için gereken unsurlar kanunda belirtilmiştir. Bu unsurların varlığı bononun oluşması bakımından zorunludur. Bu unsurların tümü bononun şekil şartlarını oluşturur. Ancak belirtilen şartlar iki ayrı tipte ortaya çıkar. Bunlardan bir kısmı zorunlu unsurlardır ve bulunmamaları geçersizliğe sebep olur. Bir diğer grup alternatif unsurlar olarak anılırlar ve bulunmamaları halinde, yine senette bulunan bazı bilgilerle tamamlanmaları mümkündür. Ancak bu ek bilgilerde de eksiklik tamamlanamıyorsa, geçerli bir bonodan söz edilemeyecektir. Belirtilen unsurları önce zorunlu ardından alternatif unsurlar olarak inceleyelim.

4 Bononun Zorunlu Unsurları
Zorunlu unsurlar bulunmamaları halinde senedin bono olarak değerlendirilmesini imkansız kılan unsurlardır.

5 “Bono” veya “Emre Yazılı Senet” İbaresi
Bir bononun düzenlenmiş sayılması için, senet metninde “BONO” VEYA “EMRE YAZILI SENET” İBARESİNİN BULUNMASI GEREKİR. Bu iki ibare birbirlerinin alternatifi olup, her ikisinin de bulunması aranmaz. Bunlardan bir tanesinin senet metninde bulunması yeterlidir.

6 Belirli Bir Bedelin Kayıtsız ve Şartsız Ödenmesi Vaadi
Bono üzerinde düzenleyenin lehtara yönelttiği, belirli bir bedelin KAYITSIZ VE ŞARTSIZ OLARAK ÖDENECEĞİ VAADİNİN BULUNMASI GEREKİR (TTK md. 766, f. 1, b bendi). Kanunda yer alan bu açıklama, içeriğinde birden fazla konuyu barındırmaktadır.

7 Bedel İlk olarak geçerli bir bononun doğması için bir BEDELİ İÇERMESİ GEREKİR. Bedel ibaresi ile ifade edilmek istenen bir para borcudur. Bu amaçla bono üzerinde ödemesi taahhüt edilen para miktarının yer alması gerekir. Bu miktar Türk Lirası veya yabancı bir para kaydı olarak yer alabilir. Bu kaydın senet metninde yer alması gerekir. Senedin metin dışında bir yerinde bulunması mümkün değildir.

8 Faiz Şartı Senet üzerinde yer alan bedelin vadede ödenecek olması, düzenleyen ve lehtar arasında para alacağının vadeye bağlanması sonucunu vermektedir. BUNA BAĞLI OLARAK PARADAN BELİRLİ BİR SÜRE MAHRUM KALAN ALACAKLININ FAİZ TALEP ETME İMKÂNI ORTAYA ÇIKMAKTADIR. Belirli vadeli bonolarda tarafların önceden faiz hesabı yaparak bunu bedele eklemeleri mümkündür. Buna karşın vadesi belirli olmayan “görüldüğünde” ve “görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınmış” bonolar bakımından, tarafların böyle bir hesaplama yapabilmeleri mümkün değildir. Bunu göz önüne alan kanun koyucu bu iki tür vadenin bulunduğu bonolar hakkında faiz şartı koyabilme imkânı getirmiş bulunmaktadır. TTK md. 675 hükmü, belirtilen iki tür vadeyi taşıyan bonolarda, tarafların faiz şartı koyabilmesine imkân tanımaktadır. Bunlar dışında vade taşıyan bonolarda yazılan faiz şartı bononun geçersizliğine yol açmasa da, faize ilişkin kayıtlar yazılmamış sayılacaktır.

9 Kayıtsız ve Şartsız Ödeme Vaadi
Bononun tedavüle konu olarak üçüncü kişilere devrini kolaylaştırma amacıyla, buna mücerret nitelik tanınmıştır. Buna bağlı olarak bononun kendisinin oluşumuna sebep olan temel ilişkiden bağımsız olması gerekmektedir. Mücerretliği güçlendirmek amacıyla, bono üzerine temel ilişkiye dair kayıtların bulunmasının önüne geçilmektedir. BUNA İLİŞKİN HÜKME GÖRE, BONO ÜZERİNDE ÖDEMEYE İLİŞKİN KAYIT VE ŞARTIN BULUNMASI, BONOYU GEÇERSİZ KILAR (TTK md. 777).

10 Lehtarın Adı ve Soyadı BONONUN KİME VEYA KİMİN EMRİNE ÖDENECEĞİNİN BONO ÜZERİNDE BULUNMASI GEREKİR. Bu husus gerçek kişiler bakımından ad ve soyadı, ticaret şirketi oluşturan tüzel kişiler bakımından unvan ile, diğer tüzel kişiler bakımından (dernek ve vakıf) ad ile belirlenmelidir. Lehtarın kimliğinin senet üzerinde bulunmamasının sonucu, bononun geçersiz olmasıdır.

11 Düzenleyenin İmzası BONODA DÜZENLEYENİN İMZASININ BULUNMASI BİR GEÇERLİLİK ŞARTI OLARAK ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR (TTK md. 776). Yukarıda kambiyo senetlerinde imzaya ilişkin açıklamalar, düzenleyenin imzası bakımından da geçerlidir. Düzenleyen adına temsilen imza atılması halinde, imzanın temsilci tarafından atılması gerekir. Düzenleyenin sadece imzasının bulunması yeterli sayılmış, bunun adının bulunması aranmamıştır.

12 Düzenleme Tarihi BONONUN DÜZENLENDİĞİ TARİHİN BONO ÜZERİNDE BULUNMASI BİR GEÇERLİLİK ŞARTI OLARAK ÖNGÖRÜLMÜŞ BULUNMAKTADIR. Uygulamada düzenleyenin imzasının yanında yer almakla birlikte, bu husus zorunlu değildir. Tarihin senet metninde veya bunun üzerinde de yer alması mümkündür. Düzenleme tarihi rakam veya yazıyla belirtilebilir. Düzenleme tarihinin açık ve belirgin olması gerekir. Bu amaçla tarihin ay, gün ve yılı içermesi gerekir. Bunların belirli bir sırada olması zorunlu değildir.

13 Bononun Alternatif Unsurları
Bono üzerinde bulunmaması halinde kanun tarafından veya senet üzerinde yer alan başka bazı bilgilerden yararlanılarak tamamlanan unsurlara alternatif unsurlar adı verilmektedir.

14 Düzenleme Yeri BONOLARDA DÜZENLEME YERİNİN BULUNMASI GEREKTİĞİ KANUNDA BELİRTİLMİŞTİR. Bono üzerinde düzenleme yerinin belirtilmemiş olması halinde, bu eksiklik yine senet üzerinde yer alan başka bazı bilgilerle tamamlanabilmektedir. BUNA GÖRE DÜZENLEYENİN İMZASININ YANINDA YAZILI BULUNAN YER, SENEDİN DÜZENLEME YERİ SAYILMAKTADIR (TTK md. 777, f. 3). Ancak belirtilen bilginin dahi eksik olması halinde, bononun şekil şartlarının tam olmadığı, bu sebeple geçerli bir bonodan bahsetmenin mümkün olmadığı sonucuna varılır.

15 Ödeme Yeri Bonolarda ödeme yerinin bulunması gerektiği kanunda belirtilmiştir. Ancak bu unsurun bulunmaması halinde, eksiklik senet üzerinde yer alan diğer bazı bilgilerden yararlanılarak tamamlanabilmektedir. Gerçekten bonoyu düzenleyen kişi aynı zamanda bunu ödeyecek kişi olduğundan, DÜZENLEME YERİNİN AYNI ZAMANDA ÖDEME YERİ OLDUĞU ESASI GETİRİLMİŞTİR. Ödeme yerinin bağlandığı unsurun da alternatif bir unsur olan düzenleme yeri olduğu görülmektedir. Bu durumda senette ödeme yeri bulunmuyorsa, düzenleme yeri ödeme yeri sayılacak, düzenleme yeri de bulunmuyorsa, düzenleyenin adının yanında yazılı yer hem düzenleme hem ödeme yeri olarak kabul edilecektir. Bu unsurun belirtilen şekilde tamamlanmaması halinde, bono geçersiz sayılacaktır.

16 Vade  VADE BONO DA BULUNMASI GEREKEN KAYITLARDAN BİRİDİR. Ancak bu unsur da alternatif unsur olarak düzenlenmiştir. Çünkü bulunmaması halinde bononun “GÖRÜLDÜĞÜNDE ÖDENECEK” bono olarak hüküm ifade etmesine sebep olur (TTK md. 703, f. 2).  Vade bononun ödenmesinin talep edilebileceği, diğer bir ifadeyle alacağın muaccel olduğu günü ifade eder. Ancak ödeme günü ve vade her zaman aynı gün olmayabilir. Vadenin tatil gününe gelmesi halinde, ödeme günü sonraki ilk iş günü olarak ortaya çıkmaktadır (TTK md. 752, f.1). Bu durumda vadede değişiklik olmamakta, diğer bir ifadeyle vadeye bağlanmış hususlar değişmemekte, ödeme tarihi ve bununla bağlantılı hususlarda (protesto gibi) değişiklik ortaya çıkmaktadır.

17 Vade Bono üzerine konabilecek vade türleri sayılıdır. Kanunda sayılan vadeler dışında bir vadenin bono üzerinde yer alması, bonoyu geçersiz kılacaktır (TTK md. 703, f. 2). Kanunda, belirli bir gün, düzenlenme gününden belli bir süre sonra, görüldüğünde ve görüldüğünden bir süre sonra olmak üzere dört tür vade sayılmıştır. Bunlardan her hangi ikisinin bono üzerinde bulunması, bonoyu geçersiz kılacağı gibi, birbirini takip eden vadelerin bulunması da bonoyu geçersiz kılar. Bu sonuncuya örnek olarak, bono bedelinin ödenmesinin taksitler halinde yapılacağı kaydı gösterilebilir. Vadenin mutlaka senet metni içinde yer almasının gerekip gerekmediği, metin dışında senet üzerinde bir başka yerde de bulunup bulunamayacağı tartışmalıdır. Vade bono için sadece ödeme gününün belirlenmesinde fonksiyon göstermez. Bunun dışında temerrüt halinde hesaplanacak faizin vadeden itibaren hesaplanması (TTK md. 725, f. 1, b bendi), zamanaşımının vadeden başlaması (TTK md. 749, f. 1) ve yabancı para kaydı içeren bonolarda çevirme işleminin vade tarihindeki kur dikkate alınarak yapılması (TTK md. 711, f. 1) gibi fonksiyonları da vardır.

18 Belirli Gün Vade Bu en fazla karşılaşılan vade türüdür. Düzenleyen bono üzerine belirli bir tarihi yazmakta ve ödemenin bu tarihte gerçekleştirileceğini belirtmektedir. Bu tür belirtmelerde belirli bir tarihin yer alması zorunludur. Vadenin şarta veya bono dışında yer alan unsurlarla tespit edilebilecek olaylara bağlanması mümkün değildir. Ancak bu hususun tartışmalı olduğu da belirtilmelidir. Doktrinde bazı yazarlar, belirli gün olarak tespiti herkes tarafından mümkün olan tarihlerin, örneğin 2013 kurban bayramının ikinci günü ibaresinin, vadenin belirlenmesi için yeterli olduğu görüşündedirler. Bu görüş temelini senedin düzenleyen tarafından oluşturulduğu ve bu kaydın da düzenleyen tarafından bilerek yazıldığı, bu sebeple ibarenin geçerliliği yönünde yorum yapılması gerektiği esasına dayandırmaktadır. Vade olarak ayın başı, ortası ve sonu gibi ifadelerin yazılması halinde, TTK md. 706, f. 3 uygulanarak, ayın birinci, onbeşinci ve sonuncu günlerinin vade olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

19 Düzenleme Gününden Belli Bir Gün Sonra
Düzenleme tarihi bono üzerinde bulunması zorunlu kayıtlardandır. Vadenin bu kayda bağlı olarak ve düzenleme tarihinden belirli bir süre sonra olacağı öngörülebilir. Bu durumda hesaplama düzenleme tarihinden başlar ve düzenleme tarihi dikkate alınmaz (TTK md. 753).

20 Görüldüğünde Bu tür vade doğrudan bono üzerine geçirilebileceği gibi, düzenleyenin bir vade belirtmemiş olması halinde de bu tür vade uygulama alanı bulur. Bu tür bonolar genellikle teminat amaçlı verilmişlerdir. Vadenin belirlenmesi taraflar arasındaki teminat ilişkisiyle bağlantılıdır ve üzerinde faiz kaydı da bulunabilir. Bu tür vadenin bulunması halinde bononun düzenleme tarihinden itibaren bir yıl içinde ödenmek için ibrazı gerekir.

21 Görüldüğünden Bir Süre Sonra
Bono üzerinde bu tür vade bulunması halinde, öncelikle görülme amacıyla düzenleyene ibraz ve üzerine görüldüğü şerhinin yazılması gerekir (TTK md. 779). Bu tarih belirlendikten sonra vade, yukarıda anılan düzenlemeden bir süre sonra ödenecek bonoya ilişkin esaslar dikkate alınarak belirlenir. Görme amacıyla düzenleyene ibrazın, düzenleme tarihinden itibaren bir yıl içinde yapılması gerekir (TTK md. 693). Düzenleyen senet üzerine ibraz tarihini yazmadığı takdirde durumun bir protesto ile belirlenmesi gerekir.

22 Bononun İhtiyari Unsurları
Bono üzerine konması zorunlu olmayan ancak kanunda konulmasına izin verilen bir takım kayıtlar bulunmaktadır. Bunlar bononun ihtiyari unsuru olarak sınıflandırılmaktadır. Kanuni düzenlemede bu yönde birçok kayıt bulunmakla birlikte bu başlık altında belli başlı olanları incelenecektir. Faiz ve adres kaydı gibi hususlar için yukarıda açıklama verildiğinden, bunlar ayrıca değerlendirilmeyeceklerdir.

23 Sorumsuzluk Kaydı Poliçeden farklı olarak bonoda düzenleyen tarafından bir sorumsuzluk kaydı konulması mümkün değildir. Poliçede düzenleyen tarafından poliçenin kabul edilmemesinden sorumsuz olunduğuna ilişkin kayıt konulmasına izin verilmekle birlikte ödememeden dolayı sorumsuzluk kaydına izin verilmemektedir (TTK md. 679). Bonoda düzenleyen bir taraftan düzenleyen, diğer taraftan kabul eden gibi sorumlu olduğundan, bunun tarafından sorumsuzluk kaydı konulmasına izin verilemez. Bu sebeple bonoya ilişkin TTK md. 778’de TTK md. 679’a atıf yapılmamıştır. Buna karşın cirantalar tarafından bu yönde kayıtlar konulması, cirantanın kendisini sorumsuz kılan beyanları bono üzerine yazması mümkündür (TTK md. 685). Poliçenin cirosuna ilişkin bu düzenleme, bono bakımından da uygulanır (TTK md. 778).

24 Menfi Emre Kaydı Bono diğer kambiyo senetleri gibi kanunen emre yazılı senet niteliğinde olduğundan, bunun nama yazılı hale getirilebilmesi için ayrı bir kayıt konulması gerekmektedir. “Emre değildir” veya “ciro edilemez” şeklinde konulan bu kayıt, senedi emre yazılı senet olmaktan çıkarır ve nama yazılı hale getirir (TTK md. 681, f. 2).

25 Protestodan Muafiyet Kaydı
Senet üzerine “protestodan muaftır” veya “bedelsizdir” gibi kayıtlar konulması halinde, hamilin daha sonra incelenecek başvuru hakkını kullanması için protesto düzenlenme zorunluluğu ortadan kalkar (TTK md. 722). Bu husus başvuru hakkına ilişkin başlık altında değerlendirilecektir

26 Unsurlarda Eksiklik Senedin zorunlu unsurlarının bulunmaması halinde, senet geçersiz olarak kabul edilir. Alternatif unsurlar yine senet üzerinde bulunan bilgilerle tamamlanabilmektedir. Böyle bir tamamlama yapılamadığı takdirde senet geçersiz olacaktır. İhtiyari unsurlarının bulunmaması, senedin geçersizliğine sebep olmaz. Bir bononun unsurlarının bulunmaması sebebiyle geçersiz olması halinde, adi senet olarak kabul edilmesi ve taraflar arasındaki ilişkide bir ispat aracı olarak kullanılması mümkündür. Buna izin veren kurum “tahvil”dir ve dayanağını, Medeni Kanun’un maddesinde yer alan dürüstlük kuralından alır.

27 Açık (Beyaz) Bono Senet tüm unsurları tamamlanmadan lehtara teslim edilebilir. Bu durumda taraflar arasında senedin sonradan doldurulacağı konusunda bir anlaşma bulunmadığı takdirde, bono eksik poliçe niteliği gösterir ve geçerli olmaz. Buna karşın düzenleyen bononun bazı unsurlarını oluşturur ve diğer unsurlarını doldurmak üzere lehtara verir ve taraflar arasında eksik bulunan unsurların lehtar tarafından tamamlanacağı konusunda bir anlaşma bulunursa, bu durumda senet tüm unsurlarıyla tamamlandığı andan itibaren geçerli bir bono olarak hüküm gösterir.

28 Açık (Beyaz) Bono Açık bononun oluşturulması, düzenleyen ve lehtar arasındaki güven ilişkisine dayanmaktadır. Taraflar arasındaki anlaşma açıkça veya zımnen yapılmış olabilir. Senedin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulması halinde, düzenleyen bunu lehtara karşı ileri sürebilir. Açık (beyaz) bono için, düzenleyenin imzasını içeren bir belge bulunması yeterlidir. Bunun dışındaki unsurların sonradan doldurulması mümkündür.

29 BONONUN TEDAVÜLÜ Bononu tedavülü kendisine yüklenen ekonomik fonksiyonun bir sonucudur. Bono, diğer kambiyo senetleri gibi bir alacağın, temel ilişkide yer alan etkilerden (temel ilişkiden kaynaklanan savunmalardan) arınmış olarak geçirilmesine ve buna bağlı olarak senedi devralan kişinin korunmasına hizmet eden bir senettir. Bunu sağlayan bononun emre yazılı olması ve ciro yoluyla tedavül etmesidir. Ancak bononun ciro dışında devrini sağlayan başka yollar da bulunmaktadır. Bu başlık altında öncelikle ciro dışında devir yolları kısaca değerlendirilecek, ardından bononun ciro yoluyla devri ve buna bağlanmış bulunan sonuçlar açıklanacaktır.

30 Bononun Ciro Dışında Yollarla Tedavülü
Ciro bononun devri bakımından temel yol olmakla birlikte, bono üzerindeki alacak sadece ciro ile devredilebilir demek doğru bir ifade olmaz. Bononun ciro dışında iradi olarak devredilebildiği hal “alacağın temliki”dir. Alacağın temliki nama yazılı senetlerin devri niteliğinde olduğundan, bir bono nama yazılı hale getirilmişse, bunun devri ancak alacağın temliki yoluyla mümkün olabilir. Buna karşılık emre yazılı bulunan bonoların da alacağın temliki yoluyla devri mümkündür. Ancak bu durumda yapılan işlem, devralanın senet üzerinde yazılı hakkı değil, devredenin hakkının geçmesi sonucunu verir ve devredene karşı ileri sürülebilen savunmaların, devralana karşı da ileri sürülebilmesi mümkün olur. Oysa ciro yoluyla devir halinde devralana karşı ileri sürülebilecek savunmalar sınırlanmıştır. Bu sebeple alacağın temliki yoluyla yapılan devir, bononun ekonomik fonksiyonunu yerine getirmesine engel olur. Bonoda bulunan alacağın geçişini sağlayan bir diğer hal külli halefiyettir. Miras, şirketlerin birleşmeleri, iflas ve haciz gibi hallerde bono üzerindeki hakkın sahibi değişir. Bu durumlarda da, cironun savunmayı sınırlama fonksiyonlarından yararlanılması mümkün olmaz. Senedi külli halefiyet yoluyla devralan kişiye karşı mevcut savunmaların ileri sürülmesi mümkündür.

31 Ciro Ciro emre yazılı senetlerin devir şeklidir. Bu hususta yukarıda emre yazılı senetler değerlendirilirken genel bilgi verilmiştir. Bu başlık altında özellikle kambiyo senetlerinin cirosu açıklanacaktır. Kambiyo senetlerinin ciro yoluyla devri, poliçeye ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir (TTK md ) Poliçenin cirosuna ilişkin hükümlerin, bono bakımından da geçerli olduğu, TTK md. 778 hükmüyle belirtilmiştir. Ayrıca tüm emre yazılı senetlerin cirosu bakımından, poliçe hükümlerinin geçerli olduğu da kanunda yer almaktadır (TTK md. 648, f. 1).

32 Cironun Hukuki Niteliği
Ciro doktrinde “emre yazılı senetten doğan hakları bir başka şahsa devrini, rehinini veya bu hakların tahsilini sağlamak amacıyla senet hamilinin yazı ile tespit ve imzasıyla teyit ettiği beyanı” olarak tanımlanmaktadır. Cironun niteliğini açıklamaya çalışan görüşlerden en fazla taraftar toplayan bunun havale niteliği taşıdığıdır. Buna göre ciro ile senet hamili bir taraftan devralana senedi tahsil, diğer taraftan senet borçlusu olan düzenleyene senet bedelini devralana ödeme konusunda çifte yetki vermiş olmaktadır. Cironun bir borcun ödenmesi için, kredi vermek için veya teminat amacıyla gerçekleştirilmesi mümkündür. Ciro, senedin düzenlenmesinde olduğu gibi kendisinin yapılmasına sebep olan temel ilişkiden soyuttur (mücerrettir). Bu sebeple ciro işleminin yapılmasına sebep olan ilişki geçersiz olsa bile, ciro geçerlidir. Diğer taraftan bononun cirosu sonucu, devredene karşı ileri sürülebilecek savunmaların devralana ileri sürülememesi, ciro ile devredenin kendi sahip olduğu hakları değil, senet üzerinde yazılı hakları devretmesiyle sağlanmaktadır (TTK md. 684, f. 1). Bu husus cironun alacağın temliki ile temel farkını oluşturmaktadır. Alacağın temlikinde devreden sahip olduğu alacağı temlik ettiğinden, alacağa ilişkin itiraz ve defilerin de devralana geçtiği görülür.

33 Cironun Şekli Ciro şekli TTK md. 683’de hüküm altına alınmış bulunmaktadır. Burada cironun yeri, ciroda yer alması gereken unsurlar açıklanmaktadır. Diğer taraftan unsurların yer alma şekline göre cironun tam veya beyaz ciro olarak ayrıldığı görülmektedir.

34 Tam Ciro Tam ciro devralanın kimliğini ve devredenin imzasını içeren cirodur. Bu tür ciro, senet üzerinde ciro zincirinin takip edilebilmesi konusunda yardımcı olur. Tam ciroda yer alan iki unsur olan devralanın kimliği ve devredenin imzasıdır. Bunlar dışında hususların ciroda bulunmasını zorunlu değildir. Özellikle cironun tarihine ve yerine ilişkin açıklamalar anılmamıştır. Oysa cironun tarihine ilişkin açıklamanın, cirantanın ehliyetli olup olmadığının belirlenmesi bakımından faydası olur. Diğer taraftan cirantanın adresini yazması da, ihbar sırasında kendisine bildirimde bulunulmasına yardımcı olacaktır (TTK md. 723, f. 3).

35 Ciro Eden (Devreden) Bononun ilk cirosunun lehtar tarafından yapılması gerekmektedir. Çünkü bono ilk olarak buna verilmiştir. Lehtarın ciro işlemini yaparken devir iradesini de ortaya koyması gerekir. Bunu doğrudan “ödeyiniz”, “devrediyorum” gibi ibarelerle yapması mümkün olduğu gibi, devredenin adının yanına ismin “e” halini kullanarak da yapabilir. Bu konuda (Ahmet Yılmaz’a) ifadesi yeterli kabul edilmelidir. Çünkü bu durumda devir iradesinin varlığı açıktır. Eğer bononun iki lehtarı varsa cironun bunlar tarafından birlikte yapılması zorunludur. Aksi takdirde cironun kısmi ciro olması durumu ortaya çıkar ki, kanun bunu mutlak olarak yasaklamıştır (TTK md. 682, f. 2). Bu durumun tek istisnası, birden fazla lehtarın, lehtarlardan birine yaptıkları cirodur. Bu durumda kendisine ciro yapılan lehtar, eğer tüm diğer lehtarların cirosu tamamsa senedin tek başına sahibi olur ve tek başına ciro yapabilir. Senedin birden fazla kişiye ciro edilmesi halinde de belirtilen ilkeler uygulanır.

36 Ciro Eden (Devreden) Bir senedin birden fazla kez ciro edilmesi mümkündür. Bu konuda bir sınırlama da bulunmamaktadır. Senet üzerine yer kalmadığı takdirde, senede bir kâğıt eklenerek sorun çözülür. Bu kâğıda alonj adı verilmektedir ve senedin arkası ile aynı nitelikte kabul edilir (TTK md. 683, f. 2). Ciroda yer alan imzanın elle atılmış olması bir zorunluluktur. Cironun imza ile oluşması, bunun kanunen yazılı şekilde yapılma zorunluluğunun bulunduğunu göstermektedir. Buna karşın lehine ciro yapılanın kimliğinin ve cirantanın adının elle yazılması zorunlu değildir. Gerçek kişiler bakımından imzanın bizzat veya yetkili temsilci tarafından, tüzel kişiler bakımından yetkili organlar tarafından atılması gerekir.

37 Ciro Alan (Devralan) Bir bononun ciro edilebileceği kişiler konusunda herhangi bir sınırlama bulunmadığı görülmektedir. Bu husus poliçeye ilişkin TTK md. 681, f. 3 hükmünde açıklanmaktadır. Gerçekten bono bakımından da uygulama alanı bulan bu hükme göre, cironun senetle borç altına girmiş herhangi bir kimseye yapılabileceği belirtilmiştir. Cironun borç altına girmemiş kimselere yapılabileceği esas olduğundan, kendisine ciro yapılamayacak bir kimsenin var olmadığı görülmektedir. Bunun sonucu olarak bonoyu düzenleyene yapılan ciro geçerlidir. Ancak bu durumda senet üzerindeki hakların donduğu görülür. Zira düzenleyenin diğer senet sorumlularına karşı başvuru hakkını kullanması mümkün değildir.

38 Ciro Alan (Devralan) Kanun cironun borç altına giren kişilerden birine yapıldığında, bunun senedi ciro yoluyla tekrar tedavüle sokmasına da izin vermiştir. Burada TBK md. 135 anlamında alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi sebebiyle borç sona ermeyecektir. Diğer bir ifadeyle senedin düzenleyene cirosunun makbuz hükmünde olmadığını, senedin tedavülünün mümkün olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun sonucu olarak bono tedavül ederek tekrar düzenleyene geldiğinde, arada yer alan cirantaların hamile karşı sorumluluğu sona ermemektedir. Cironun sonradan çizilmesi kanunda düzenlenmiştir. Buna göre çizilmiş bulunan ciro yazılmamış hükmünde kabul edilmektedir. Tam ciroda sadece ciro edilenin çizilmiş olması halinde, tüm cironun çizilmiş sayılacağı kabul edilmektedir (TTK md. 686). Bir bonoyu tam ciro ile devralan kişi, senedi tekrar tedavüle sokmak istiyorsa bunu mutlaka tam veya beyaz ciroyla yapmalıdır. Diğer bir ifadeyle devralanın bir önceki ciroda adının bulunması, bir sonraki cironun bunun tarafından yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

39 Cironun Yeri Tam cironun yeri konusunda özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Tam ciro senedin ön yüzüne veya arka yüzüne (bunun devamı niteliğindeki alonj üzerine) yapılabilir. Ancak uygulamada senedin arka yüzünün kullanıldığı, böylece ciroların birbirini takip edip etmediklerinin izlenmesinde kolaylık sağlandığı görülmektedir.

40 Beyaz Ciro Tam ciro ve beyaz ciro arasındaki fark, beyaz ciroda devralanın gösterilmemesidir. Bu tür ciroda devreden, “ödeyiniz” ibaresi ile birlikte imzasını atabileceği gibi, herhangi bir açıklamada bulunmaksızın da bonoyu imzalayabilir. Beyaz cironun senedin ön yüzünde yer alması mümkün değildir. Ancak senedin arka yüzünde veya bunun devamı niteliğindeki alonj üzerinde yer alabilir. Senedin ön yüzünde yer alan herhangi bir açıklama içermeyen imzanın aval sayılacağına ilişkin TTK md. 701 hükmü, bu beyanın ciro sayılmasını engellemektedir. Bonoyu beyaz ciro ile devralan kişi, tam ciro ile devralan kişinin sahip olduğu tüm hak ve yetkileri edinir. Buna bağlı olarak bonoyu tam ciroyla veya beyaz ciro ile devredebilir. Ciro etmeden önce kendisine yapılan cironun üzerine kendisine devri içeren bir beyan yazarak, bunu tam ciro haline dahi getirebilir (TTK md. 684).

41 Beyaz Ciro Bonoyu beyaz ciroyla devralanın tam ciroyla devralandan farklı olarak, bunu ciro yapmaksızın sadece teslim ile devretmesi de mümkündür. Böylece beyaz ciro senedin hamile yazılı senet gibi tedavülüne imkân verir. Ancak bono bu şekilde hamile yazılı senet haline gelmez. Sadece son cironun beyaz ciro olması halinde devralanın senedi ciro etmeksizin teslim etmesi mümkün olur. Bu durumda son hamilin bonoyu, bono üzerinde görünen son beyaz ciro sahibinden devralmış olduğu kabul edilir ve arada bulunan kişinin imzası da bulunmadığından sorumluluğu doğmaz. Aynı hukuki durumu sağlamak amacıyla devralanın beyaz cironun üzerini devrettiği kişinin adını yazarak doldurması da mümkündür (TTK md. 684). Bu durumda son hamil senedi teslim aldığı kişiden değil, ondan önce gelen kişiden almış sayılır. Cironun belirli bir isim gösterilmeden, “hamiline” kaydı konularak imzalanmış olması halinde de, bono hamile senet olmaz. Hamiline yazılmış bulunan ciro, beyaz ciro hükmündedir (TTK md. 682, f. 3).

42 Cironun Kayıtsız ve Şartsız Olması
Cironun kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Ancak düzenlemeden farklı olarak cironun kayda bağlanmış olması, cironun geçersizliğine sebep olmaz. Aksine bu yönde yazılan kaydın yazılmamış sayılmasına sebep olur (TTK md. 682, f. 1). Cironun kısmi ciro olması halinde, bu ilke geçerli değildir. Bu durumda cironun geçersiz olması sonucu ortaya çıkar (TTK md. 682, f. 2). Bu düzenleme, ciro yoluyla bono üzerinde alacağın bir kısmının devri ve bir kısmının ciranta üzerinde bırakılmasını engellemektedir. Senedi kısmi ciro ile alan hamil, meşru hamil sayılmaz. Kısmi ciro senedin parçalanması sonucunu doğurduğundan yasaklanmaktadır. Ciro yoluyla bono üzerinde yer alacağın ancak tamamı üzerinde işlem yapılması mümkündür. Ciro üzerinde konulabilecek ve şart olarak kabul edilmeyen bazı kayıtlar bulunmaktadır. Bunlar cironun yasaklanması (TTK md. 687, f. 2) ve sorumsuzluk kaydıdır (TTK md. 685, f. 1). Her iki kayıt aşağıda cironun garanti fonksiyonuna ilişkin açıklamalarda incelenecektir.

43 Cironun Yapılabileceği Süre
Bononun ciro yoluyla tedavül edebileceği sürenin kanunen sınırlandığı görülmektedir. Ancak kanun bunu zaman diliminin başlangıcı bakımından değil, sonunu dikkate alarak belirlemiştir. Senedin ciro edilebileceği sürenin sonunun vade olduğu düşünülebilir. Bu normal olanı ifade eder. Zira bu tarihte hamil bonoyu ödeme amacıyla ibraz edecek ve senet ödenirse bunu düzenleyene teslim edecektir. Ödeme gerçekleşmediği takdirde başvuru hakkını kullanacaktır. Dolayısıyla vadeye kadar senedin tedavülünün mümkün olması gerekir, bundan sonra cironun fonksiyon göstermemesi olağan durumdur.

44 Cironun Yapılabileceği Süre
Buna karşın kanuni düzenlemede vade tarihi esas alınmamakta, hatta vadenin ciro edilebilecek sürenin belirlenmesi konusunda belirleyici olmadığı belirtilmektedir. Gerçekten TTK md. 690’da, “Vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce yapılan bir cironun hükümlerini doğurur; ancak, ödenmeme protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülmüş sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, sadece alacağın temliki hükümlerini doğurur” denilmektedir. Kanun ciro yoluyla tedavülü protesto belgesinin düzenlenmesi veya düzenleme için gerekli sürenin geçmesine bağlamıştır. Protesto belgesinin düzenleneceği süre TTK md. 714’de belirtilmektedir.

45 Cironun Yapılabileceği Süre
Buna göre ödememe protestosunun ödeme gününden itibaren (vade tatil günü değilse vade ile aynı gündür, aksi takdirde vadeden sonraki ilk iş günüdür) itibaren iki iş günü içinde düzenlenebilir. Protesto belgesi vadenin geçmesinden itibaren ilk gün düzenlenmişse, bu günden itibaren; ikinci gün düzenlenmiş veya hiç düzenlenmemişse, ikinci günden itibaren yapılan cirolar gecikmiş ciro olarak nitelendirilir. Gecikmiş ciro, ciro niteliği göstermez, aksine alacağın temliki hükmünde olduğu kanunda ifade edilmektedir (TTK md. 690).

46 Cironun Fonksiyonları
Bono üzerinde yer alan ciro, üç fonksiyon gösterir. Bunlar temlik, teşhis ve teminat fonksiyonlarıdır.

47 Temlik Fonksiyonu Cironun temlik fonksiyonu TTK md. 684’de açıklanmıştır. Temlik fonksiyonu neticesinde ciro ve teslim sonucu, bonodan kaynaklanan tüm hakların devralana geçtiği kabul edilir. Cironun asli fonksiyonu budur. Belirtilen hükümde her ne kadar senedin tesliminden bahsedilmiyorsa da, senedin zilyetliğinin geçirilmesinin zorunlu olduğu, oybirliği ile kabul edilmektedir. Cironun temlik fonksiyonu, aynı zamanda savunmaların süzülmesi sonucunu da doğurur. Böylece yapılan işlemle devredenin hukuki durumu değil, senet üzerinde yer alan haklar geçirilmekte, buna bağlı olarak devralana karşı ileri sürülebilecek şahsi savunmaların devralana karşı ileri sürülmesi engellenmektedir. Bu husus emre yazılı senetlerde defiler başlığı altında incelenmiştir. Temlik fonksiyonu bono üzerindeki hakları içerdiğinden senet metninden doğan savunmaların devralana karşı ileri sürülmesine olanak tanımaktadır. Keza senet üzerinde yer alan taahhüdün hükümsüzlüğüne ilişkin savunmaların ileri sürülmesini engellemez.

48 Teşhis Fonksiyonu Cironun teşhis fonksiyonu TTK md. 686’da açıklanmaktadır. Buna göre senedin hamili olan kişi, ciro zinciri düzgün olduğu, kanuni ifadesiyle müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde hak sahibi sayılır. Hükme göre ciro zincirinde kopukluk bulunmaması, senet hamilinin şeklen hak sahibi olduğuna bir karine yaratmaktadır. Bu husus eşya hukukunda geçerli bulunan zilyetliğin mülkiyete karine olmasına benzemektedir. Ancak bundan farklı olarak hamilin senedi elinde tutması yetmemekte, birbirine bağlı ciro zinciri ile şekli hak sahipliğinin oluşması aranmaktadır. Bu şartın gerçekleşmesi için ilk hamil olan lehtardan son hamile kadar geçen ciro işlemlerinin senet üzerinden anlaşılması gerekmektedir. Ayrıca kanunun ifadesine göre, son cironun hamile yapılması veya bunun beyaz ciro olması gerekmektedir.

49 Teşhis Fonksiyonu Düzgün ciro zincirinin belirlenmesinde, çizilmiş cirolar yazılmamış sayılır. Bu sebeple son hamilin senedi ciro yoluyla alırken, ciro zincirinde kopukluk olup olmadığını incelemesi menfaatinedir. Ciroların sahte imzalar içermesi veya gerçekte bulunmayan kişiler adına yapılmış olmaları, ciro zincirinde kopukluk anlamına gelmemektedir.

50 Teşhis Fonksiyonu Emre yazılı senetler bakımından bu iki şartın birlikte bulunması gerekmektedir. Burada aranan ciroların birbirine bağlı olması, senedin şekline ilişkin bir husus olup, senet üzerinden anlaşılmaktadır. Hamile senetlerde ise sadece zilyetlik, hak sahipliği karinesinin uygulanmasını sağlamaktadır. Belirtilen karinenin aksinin ispatı mümkündür. Doğal olarak aksinin ispatı senet üzerinde şeklen hak sahibi görünmemekle birlikte maddi anlamda hak sahibi olan kişiye düşmektedir. İspat konusunda genel hükümler uygulanır.

51 Teşhis Fonksiyonu Aynı hükme göre çizilmiş cirolar yazılmamış sayılır.
Cironun teşhis fonksiyonunun alacaklı ve borçluyu koruyan özelliği bulunmaktadır. Gerçekten düzgün ciro zinciri ile senede zilyet olan kişiye yapılacak ödeme, borçluyu sorumluluktan kurtaracaktır (TTK md. 710, f. 3). Böylece borçlunun gerçek hak sahibini arama zorunluluğu ortadan kalkmakta, bono üzerindeki bilgilere dayanılarak yapılan ödeme borcu sona erdirmektedir. Ancak bu sonucun ortaya çıkması için bononun vadesinde ödenmesi gerekmektedir. Vadeden önce yapılan ödeme bakımından bu esasın geçerli olmadığı görülmektedir. Son hamil olarak görünen kişi ölmüş ve mirasçıları başvuruyorsa, borçlunun bunların kimliklerini araştırması, mirasçılıklarını ispatlayan belgeyi (veraset belgesi) talep etmesi gerekmektedir.

52 Teminat (Garanti) Fonksiyonu
Cironun teminat fonksiyonu TTK md. 685’de yer almaktadır. Buna göre ciranta bononun ödenmemesinden dolayı kendisinden sonra gelen senet hamillerine karşı sorumludur. Bu sorumluluk cironun teminat fonksiyonu olarak isimlendirilmektedir. Cironun teminat fonksiyonunun ortaya çıkması için, cirantanın sadece ciro işlemini gerçekleştirmesi yeterlidir. Bu cironun yukarıda belirtilen tam ve beyaz cirodan biri olması mümkündür. Cirantanın teminat iradesini gösteren herhangi bir açıklamayı ciroya eklemesine gerek bulunmamaktadır.

53 Yapılış Amacına Göre Ciro Türleri
Bono üzerinde yer alan ciro, üç amaçla gerçekleştirilebilir. Bunlar temlik, rehin ve tahsil cirolarıdır. Bu cirolarda bono üzerinde yer alan alacak hakkı üzerinde farklı amaçlarla işlem gerçekleştirilmektedir.

54 Temlik Cirosu Bonodan doğan hakları devralana geçirmek amacıyla yapılan ciroya temlik cirosu adı verilmektedir. Bu amaçla yapılan cironun ardından, senet zilyetliğinin devralana geçirilmesi, diğer bir ifadeyle senedin teslimi ile birlikte, senet üzerinde hak sahipliği de devralana geçer. Temlik cirosu ile devralan artık senedi kendi adına tahsil edebilir. Senedi temlik cirosuyla devralan kişi, bunu yine bir temlik cirosu ile devredebilecektir. Buna karşın rehin ve tahsil cirolarından sonra yapılan ciroların temlik cirosu niteliğinde olmadığı görülür (TTK md. 688 ve 689).

55 Rehin Cirosu Bono üzerinde bulunan alacak hakkının rehni mümkündür. Bu alacak medeni hukuk hükümlerine göre alacak rehni yoluyla rehnedilebilir. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nda bononun rehin cirosuyla devri ve bunun hüküm ve sonuçları düzenlenmiştir (TTK md. 689). Bono üzerindeki alacağı rehin amacıyla yapılan ciro, aleni rehin cirosu olanak isimlendirilmektedir. Buna karşın tarafların aralarında alacağın rehni konusunda anlaşmakla birlikte, yapılan ciro işleminde bunun gösterilmemesi halinde, gizli rehin cirosu ortaya çıkmaktadır. Yapılan cironun üzerine “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir” şerhinin veya rehni ifade eden herhangi bir açıklamanın yer alması halinde, senedin rehin amacıyla verildiği kabul edilir. Bu ciroyla senedi alan hamil, kendi alacağını temin etmek amacıyla bonoyu tahsil etme ve alacağını alma hakkını kazanmaktadır. Temin edilen alacak bono bedelinden düşük olduğu takdirde, hamil artan miktarı cirantaya iade etmek zorundadır.

56 Tahsil Cirosu Bononun tahsil amacıyla devri de mümkündür (TTK md. 688). Bu uygulama genellikle hamil ve düzenleyenin ayrı yerde bulunmaları halinde, senedin bankaya verilmesi ve tahsilin banka tarafından yapılması şeklinde gerçekleşmektedir. Bu durumda senedi tahsil eden banka, ciranta ile aralarındaki ilişkiye uygun olarak tahsil ettiği bedeli cirantaya ödemek veya cirantanın hesabına geçirmekle yükümlüdür. Bir bononun ciro edilirken ciroya, “bedeli tahsil içindir”, “kabz içindir”, “vekaleten” gibi ibareler yazılırsa, bu cironun tahsil amaçlı olarak yapıldığı kabul edilir. Bu ihtimalde ciranta ile hamil arasındaki ilişki açık bir biçimde ortaya çıktığından, buna aleni tahsil cirosu adı verilmektedir.

57 Tahsil Cirosu Bonoyu tahsil cirosuyla devralmış kişi, bonodan doğan hakları kendi adına değil, cirantası adına kullanmaktadır. Bu amaçla ibraz, protesto düzenlenmesi, ödemenin kabulü, ödeme karşılığı makbuz verilmesi işlemlerini yapabilir. Bono vadede ödenmediği takdirde ortaya çıkan başvuru hakkını kullanabilir ve kendi cirantasının başvurması mümkün olan enet sorumlularından senet bedelini tahsil edebilir. Bononun devreden ve devralan arasında tahsil amacıyla ciro edilmesine rağmen bu durumun senet üzerinde görünmemesi halinde, gizli tahsil cirosundan söz edilir. Devreden ve devralan senedin devralan tarafından tahsilini ve bedelinin devredene ödemesi konusunda anlaşmışlardır. Ancak bu husus cirodan anlaşılmadığından, senet tahsil cirosuyla değil, temlik cirosuyla devredilmiş gibi hüküm ifade eder. Buna bağlı olarak devredenin tahsil konusunda yetki vermesi ve senet hamilinin bu amaçla hamil olma durumu, üçüncü kişiler bakımından görünmeyen temel ilişki olarak ortaya çıkmaktadır.

58 BONODA AVAL Bonoda yer alan taahhütlerin temin edilmesi amacıyla ortaya çıkan kambiyo taahhüdü aval olarak adlandırılmaktadır. Avalin kambiyo senetlerinde görünen bir kefalet türü olduğu belirtiliyorsa da, aval bir kambiyo taahhüdü olması ve bundan kaynaklanan özellikleri sebebiyle, kefalet olarak nitelendirilemez. İki kurum arasındaki en önemli fark feri niteliktir. Aval veren lehine aval veren kişi ehliyetsizlik vs. gibi sebeplerle sorumlu olmasa bile sorumlu olmaya devam eder. Aval veren lehine aval verdiği kişinin hamile karşı ileri sürebileceği şahsi defileri ileri süremez. Oysa kefil bakımından aksi durum söz konusudur. Kefil borçlunun alacaklıya karşı ileri sürebileceği savunmaları ileri sürebilir hatta ileri sürmek zorundadır (TBK md. 597). Aksi takdirde borçluya karşı ihmalinden dolayı sorumlu olur. Kefil ödeme yaptığı takdirde alacaklıya halef olur. Buna karşılık aval veren ödeme yapınca senetten doğan hakları kazanır. Buna bağlı olarak aval verene karşı ileri sürülebilecek savunmaların da sınırlandırılmış olduğu görülür. Aval Türk Ticaret Kanunu’nun poliçeye ilişkin hükümlerinde düzenlenmiştir (TTK md ). Bono hükümlerindeki açık atıf sebebiyle bonoda da uygulama alanı bulmaktadır (TTK md. 778). İki düzenleme arasındaki fark TTK md. 701, f. 4 hükmünün yerine, TTK md. 778 hükmünün uygulanacak olmasıdır ve bu husus aşağıda değerlendirilecektir.

59 Avalin Şartları Geçerli bir avalin ortaya çıkabilmesi için aranacak şartlar kanunda belirtilmiştir. Ancak avalin geçerli olarak doğabilmesi için ilk şart olarak geçerli bir bononun bulunması gerekir. Çünkü aval ancak geçerli bir kambiyo senedi üzerinde ortaya çıkabilir. Bono unsurları eksikliği sebebiyle geçerli değilse, ortaya çıkan taahhüt aval olarak nitelendirilemez. Bu ihtimalde şeklen geçerli olmayan bononun tahvil yoluyla, adi senet olarak kabul edilmesi halinde, bunun üzerindeki irade açıklamasının da bir başka teminat açıklaması olarak (kefalet veya garanti) ayakta tutulması mümkündür. Kambiyo senetlerinde ehliyete ve sahte imzaya ilişkin hususlar aval verenin sorumluluğu bakımından da geçerlidir.

60 Temin Edilen Taahhüdün Şeklen Geçerli Olması
Aval verenin sorumlu sayılabilmesi için lehine aval verdiği kişinin sorumluluğunun şeklen oluşması gerekli ve yeterlidir. Bu anlamda lehine aval verilen kişinin sorumluluğunun şeklen oluşması, diğer bir ifadeyle senet üzerinde görünen bir sorumluluk oluşturması aranır. Lehine aval verilen kişinin ehliyetsizlik, sahte imza vs. gibi tüm hamillere karşı ileri sürülebilecek savunmalarının bulunması, aval verenin durumunu etkilememektedir. Bu ihtimalde aval verenin sorumluluğu devam ettiğinden, aval veren ödeme yaptığında lehine aval verene başvuramayacaktır. Buna karşın lehine aval verilen kişinin sorumluluğu şeklen oluşmamışsa, aval verenin sorumluluğundan söz edilemez. Örneğin bir ciranta ödemeden sorumsuzluk kaydı koymuş ve bu ciranta lehine aval verilmişse, aval veren de sorumlu olmaz. Benzer olarak lehine aval verilen kişinin imza değil parmak izi ile yaptığı ciro geçersiz olduğundan, bunun lehine verilen aval de sorumluluk doğurmayacaktır.

61 Avalin Şeklen Oluşması ve Senet üzerinde Olması
Aval diğer kambiyo taahhütleri gibi sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Aval sorumluluğunun oluşabilmesi için bunun senet üzerinde oluşması gerekir. Senet dışında ayrı bir belge ile verilen teminat, aval olarak hüküm ifade etmez. Şartları varsa kefalet veya garanti sözleşmesi olarak hüküm ifade edebilir.

62 Aval Şerhinin Bulunması
Aval şerhi üç unsurdan oluşmaktadır. Bunlar aval açıklaması, lehine aval verilenin belirtilmesi ve aval verenin imzasıdır.

63 Aval Açıklaması Senet üzerinde avalin doğabilmesi için, aval açıklamasının bulunması gerekir (TTK md. 701, f. 1). Bu açıklama “aval içindir” veya benzeri bir ibare kullanılarak gerçekleştirilebilir. Benzeri ibare, teminat iradesini gösteren herhangi bir ibare olabilir. Uygulamada çoğunlukla “kefil” veya “müteselsil kefil” ibaresinin kullanıldığı görülmekte ve yargı kararlarında bunun kefalet değil aval olarak hüküm ifade edeceği sonucuna varılmaktadır. Aval açıklamasının bulunmaması halinde ortaya çıkan durum kanunda tam açıklanmamış olmakla birlikte, ön yüzde yer alan ve açıklama içermeyen imzanın aval olacağı karinesinden hareketle, imza ön yüzdeyse aval açıklamasının bulunduğu, arka yüzdeyse bunun beyaz ciro olarak kabul edileceği sonucuna varılmalıdır.

64 Lehine Aval Verilenin Kimliği
Senet üzerinde avalin doğabilmesi için, kim lehine aval verildiğinin senet üzerinde yer alması gerekmektedir (TTK md. 702, f. 1). Lehine aval verilen kişi her zaman bir senet sorumlusudur. Aksi takdirde aval verenin sorumluluğunun doğduğundan söz edilemez. Zira yukarıda açıklandığı gibi lehine aval verilen kişinin sorumluluğun şeklen dahi doğmuş olması, avalin şartlarından biridir. Lehine aval verilen kişinin gösterilmemiş olması halinde, aval düzenleyen lehine verilmiş sayılır. Bu durumda aval veren ödeme yaptığı takdirde sadece düzenleyene başvurabilecektir.

65 İmza Aval şerhinde yer alması gereken son unsur imzadır. Bu unsur bakımından aval veren ile diğer senet sorumluları arasında bir farklılık bulunmamaktadır.

66 Aval Verenin Sorumluluğu ve Hakları
Aval veren teminat yükümlüsü olarak öncelikle sorumluluk altındadır. Aval veren senedi ciranta gibi hak sahibi olarak imzalamamaktadır. İmza attığı andan itibaren bir teminat borcu bulunmaktadır. Aval verenin hakları ancak ödeme yaptığı takdirde ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple öncelikle sorumluluğu ardından hakları incelenecektir.

67 Aval Verenin Sorumluluğu
Aval verenin sorumluluğu, lehine aval verdiği kişinin sorumluluğu gibidir (TTK md. 702, f. 1). Bu hükümden hareket edildiğinde, avalin kefalet gibi feri bir sorumluluk olduğu düşünülebilir. Buna karşılık aynı hükmün ikinci fıkrasında bu ilke farklılaştırılmaktadır. Buna göre aval veren, lehine aval verdiği kişinin sorumluluğu şekil sebebiyle geçersizse bunu ileri sürebilir; aksi takdirde ileri süremez. Buna maddi anlamda mücerretlik şekli anlamda ferilik adı verilmektedir. Bu ilkenin sonucu aval veren, lehine aval verdiği kişinin senet üzerinde yer alan savunmalarını ileri sürebilir, taahhüdün hükümsüzlüğü ve şahsi savunmalarını ileri süremez. Aval verenin kendi sorumluluğunu miktar bakımından sınırlamasına da izin verilmiştir. Bu husus TTK md. 700, f. 1’de belirtilmektedir. Hükme göre aval veren bono bedelinin bir kısmı için aval verebilir. Lehine aval verilen kişinin sorumluluğu zamanaşımına uğrarsa bundan aval veren de yararlanacaktır.

68 Aval Verenin Hakları Aval veren hamile ödeme yaptığı takdirde, lehine aval verdiği kişiye ve buna sorumlu olanlara karşı başvuru hakkını kazanmış olur (TTK md. 701). Aval veren böylece hamilin haklarını değil, bono üzerinde belirtilen hakları edinmiştir.

69 BONONUN ÖDEME AMACIYLA İBRAZI VE ÖDENMESİ
Bono ve diğer kambiyo senetleri para alacağı içermelerine ve dolayısıyla verme borcu oluşturmalarına rağmen, götürülecek borç değil, aranacak borç olarak ortaya çıkarlar. Çünkü düzenleyen tedavüle soktuğu bononun kimin elinde olduğunu bilmez. Bono yukarıda açıklanan ciro yoluyla kolaylıkla el değiştirir ve bu el değiştirme için düzenleyenin onayının alınması gerek bulunmamaktadır. Buna bağlı olarak bono alacaklısı olan hamilin, ödeme amacıyla senedi ibrazı gerekir. İbraz bu amaçla bonoyu asıl ödeyecek kişi olan düzenleyene yapılmalıdır. Birden fazla düzenleyeni bulunan bonolarda, ibrazın tümüne yapılması gerekir. Aralarında müteselsil sorumluluk ilişkisi bulunan birlikte düzenleyenlerin herhangi birinin yapacağı ödemenin borcu ortadan kaldıracak olması, bu sonucu zorunlu kılmaktadır.

70 İbrazın Konusu ve Usulü
İbrazda senedin verilmesi bir zorunluluktur. Bunun bir örneğinin sunulması yeterli olmaz. Çünkü ilk olarak hamil hak sahibi olduğunu senedi elinde bulundurması ve senet üzerindeki ciro zincirine göre ispat etmektedir (TTK md. 710, f. 3). İkinci olarak düzenleyenin senedi elde etmeden ödeme yapması, senedin tekrar ibrazı ile mükerrer ödeme yapma zorunluluğunu doğurabilecektir. Bu riski ortadan kaldırmak için düzenleyenin de senedin kendisine ibrazını talep etmesi bir zorunluluktur. Senedin ibrazı ödeme talebini de içermektedir. Buna bağlı olarak hamil ödemeyi kabule ve ödeme sonucunda bir makbuz hazırlayarak bunu düzenleyene vermeye de hazır olmalıdır.

71 İbrazın Zamanı Kanun ödeme amacıyla yapılacak ibrazı vadeyi dikkate alarak belirlemektedir. Gerçekten TTK md. 708’de ödeme amacıyla ibrazın ödeme gününde ve ödeme gününü takip eden iki gün içinde yapılabilmesine imkân tanımıştır. Böylelikle ibrazın yapılabileceği en erken ve en geç süreler belirlenmiş olmaktadır. Ödeme günü daha önce de belirtildiği gibi, vadeye göre belirlenirse de vadeden farklı olabilir. Vade ve ödeme gününe ilişkin, yukarıda verilen bononun unsurlarına ilişkin açıklamalar bu konuda dikkate alınmalıdır. Ödeme gününün ileri bir güne kayması mümkündür. Bu sonucun doğması bazen kanundan bazen tarafların anlaşmalarından doğar. Kanundan doğan haller moratoryum (devletçe alınan tedbirler neticesi ödemelerin ertelenmesi), mahkeme kararı (İflasın ertelenmesinde olduğu gibi) veya TTK md. 731’de yer alan mücbir sebepler olarak ortaya çıkabilir. Mücbir sebepler aşağıda protesto konusunda incelenecektir. Ödemenin ertelenmesi alacaklı ve borçlu arasında yapılan bir anlaşmaya da dayanabilir. Bu anlaşma taraflar arasında kalırsa, şahsi defi niteliği gösterir ve anlaşmanın tarafları dışında ileri sürülmesi sınırlanır. Buna karşılık bono üzerine vadenin uzatıldığı belirtilirse, bu husus tüm hamillere karşı ileri sürülebilir. İbraz süresinin kaçırılması halinde, hamil başvuru hakkını kaybedebilir. Bu husus aşağıda başvuru hakkına ilişkin başlık altında incelenecektir. Diğer taraftan düzenleyen bono bedelini tevdi etmeye hak kazanır (TTK md. 712).

72 İbrazın Yeri İbrazın ödeme yerinde gerçekleştirilmesi gerekir. Ödeme yeri bononun unsurlarından birisidir. Bono üzerinde yer almaması halinde, düzenleyenin bono üzerinde yazılı adresinin aynı zamanda ödeme yeri olarak kabul edildiği görülmektedir. Bu dahi yoksa bononun unsurları bulunmadığından geçersizliği sonucuna varılmaktadır.

73 İbrazın Sonuçları İbrazla birlikte temerrüt ortaya çıkar. Ödeme gününün gelmesiyle birlikte muacceliyet ortaya çıkmasına rağmen, temerrüt olgusu ibraza bağlanmış bulunmaktadır. İbrazla birlikte bono ödenmemişse, borç aranılacak borç olmaktan çıkıp, götürülecek borç halini alır. Zira düzenleyen artık senedi elinde bulunduran kişiyi bilmektedir ve bundan böyle ciro yoluyla yapılan devirler dahi alacağın temliki hükmüne tabi olmaktadır. Dolayısıyla düzenleyenin senedi takip etmesi artık mümkündür. İbrazın süresi içinde gerçekleştirilmesi, başvuru hakkının doğumunun maddi şartını oluşturmaktadır. Aşağıda başvuru hakkına ilişkin açıklamalarda inceleneceği gibi, başvuru hakkını kullanılabilmesi için hamilin durumu bir protesto belgesi düzenleterek tespit ettirmesi de gerekmektedir.

74 Bononun Ödenmesi Bononun düzenleyen tarafından ödenmesi, bonodan kaynaklanan alacağın sona ermesi sonucunu doğurur. Bu amaçla yapılacak ödemenin bono bedelinin tamamını kapsaması gerekir. Bono bedelinin tamamı, faiz şart edilebilen hallerde bunun eklenmesiyle bulunur. Düzenleyenle birlikte bono üzerinde imzası bulunan diğer imza sahiplerinin de sorumlulukların ortadan kalkar. Ödemeyle birlikte bono kıymetli evrak olmaktan çıkar. Bonoyu ödeyen düzenleyen, bononun iadesini ve yapılan ödemenin bono üzerine şerh edilmesini talep edebilir (TTK md. 709, f. 1).

75 Bononun Ödenmesi Eğer düzenleyen bononun tamamını ödemez ancak kısmi ödeme teklifinde bulunursa, hamil bunu reddedemez (TTK md. 709, f. 2). Oysa TBK md. 84 alacaklının bunu reddedebilmesine imkân tanımaktadır. Buna bağlı olarak düzenleyenin kısmi ödeme teklifinin, hamil tarafından kabul edilmesi ve gerçekleştirilen kısmi ödemenin bono üzerine yazılarak imzalanması veya düzenleyenin talebi ile ona bir makbuz verilmesi gerekir.

76 Bononun Ödenmesi Düzenleyenin bu durumda senedin iadesini istemesi mümkün değildir, zira senet üzerindeki alacak kısmen bitmekle birlikte kısmen devam etmektedir. Kısmi ödeme halinde hamil ödenmemiş miktar bakımından aşağıda incelenecek olan başvuru hakkını kullanabilecektir. Bunun için başvuru hakkını şartları yerine getirilmelidir. Kısmi ödemenin reddi halinde hamilin düzenleyene karşı alacağı ortadan kalkmaz. Buna karşılık reddedilen miktar kadar diğer senet sorumlularına başvuru imkânı ortadan kalkar.

77 Bononun Ödenmesi Düzenleyen bonoyu vadeden önce ödemek istediğinde, hamilin bunu kabul etmesi zorunlu değildir. Oysa borçlar hukukunda vadenin borçlu yararına olduğu ve bundan vazgeçebileceği esası geçerlidir. Kambiyo senetlerinde aksine bir düzenleme ile vadeden önce ödeme, hamilin onayına bağlanmıştır. Vadeden önce ödeme halinde, senedin maddi ve şekli hak sahibinin farklı olmasından kaynaklanan riskler, düzenleyenin üzerine bırakılmıştır. Oysa vadede ödeme yapan düzenleyen, senet üzerinde şeklen hak sahibi olarak görünen kişiye yaptığı ödeme ile sorumluluktan kurtulmaktadır.

78 BONODA BAŞVURU HAKKI Bononun düzenleyeni, bono üzerinde yazılı bedeli vadesinde ödemeyi vaat etmiştir. Bono üzerinde ciranta olarak imza koyan kişiler de, bononun vadesinde ödeneceğini temin etmiş durumdadırlar. Bu açıdan düzenleyen ve diğer senet sorumlularının farklı değerlendirilmesi gerekmektedir. Düzenleyen senedi ödeyeceğini vaat eden senedin “bononun asli borçlusu ” durumundadır. Buna karşın diğer senet sorumluları, senet asıl sorumlu olan kişi tarafından ödenmediği takdirde sorumludurlar ve “başvuru sorumluları” olarak adlandırılırlar. Senedin asıl borçlusu olan kişi, yani düzenleyen, senet kendisine ibraz edilmese bile zamanaşımı süresi içinde sorumludur. Buna karşılık diğer senet sorumlularına başvurulabilmesi için, başvuru hakkının doğması gerekir. Bu başlık altında öncelikle başvuru borçlularına başvurulması için gereken şartlar incelenecek ardından başvuru hakkını kullanılmasına ilişkin esaslar değerlendirilecektir.

79 Başvuru Hakkının Doğması
Başvuru hakkının doğması maddi ve şekli şartlar olarak nitelendirilen bazı yükümlülüklerin yerine getirilmesini zorunlu kılmaktadır.

80 Başvuru Hakkının Maddi Şartları
Bonoda başvuru hakkını doğmasının birbirine alternatif iki şartı bulunmaktadır. Bunlar vadede bononun ödenmemesi veya vadeden önce bononun ödeneceğinin şüpheli hal almasıdır. Bononun vadede usulüne uygun olarak ibraz edilmesine rağmen, düzenleyen tarafından ödenmemiş olması halinde, hamil başvuru borçlularına başvurabilir. İbrazın ne şekilde gerçekleştirilmesi gerektiği yukarıda incelenmiştir. Bononun ödeneceğinin vadeden önce şüpheli hal alması durumunda da, hamilin vadeyi beklemesinin gerekli olmadığı, vadeden önce gerek düzenleyene gerek başvuru borçlularına yönelmesinin mümkün olduğu görülür. TTK md. 778’de yer alan atıf sebebiyle bono hakkında da uygulama alını bulan TTK md. 713 hükmü, bu hususu düzenlemektedir. Buna göre düzenleyenin “iflas etmiş olması”, “bir ilamla ispatlanmamış olsa da sadece ödemelerini tatil etmiş olması” veya “aleyhine yapılan bir icra takibi semeresiz kalması hallerinde”, hamil başvuru hakkını kullanabilir.

81 Başvuru Hakkının Şekli Şartları
Başvuru hakkını kullanılabilmesi için aranan maddi şartların bulunması yanında bunların belgelenmesi de zorunludur. Bu belgeleme işlemi kural olarak protesto adı verilen ve noter tarafından düzenlenen bir belge ile sağlanmaktadır. Ödememe durumu protesto ile belgelenmekle birlikte, başvuru hakkının vadeden önce doğduğu hallerde protesto belgesine ihtiyaç bulunmamaktadır. Protesto sadece ödememe durumunda çekilmemektedir. Poliçe ilişkisi bakımından muhatabın kabul etmemesi durumunda da protesto çekilerek başvuru hakkı kullanılabilmektedir. Bu husus aşağıda poliçe başlığında değerlendirilecektir.

82 Protestonun Çekilebileceği Süre ve Yetkili Merci
Protestonun sınırlı bir süre içinde çekilmesi gerekmektedir. Protesto, ödeme gününü takip eden iki iş günü içinde çekilmelidir (TTK md. 714, f. 3). Protestonun ödeme günü çekilmesi mümkün değildir. Ödeme gününün ertesi, tatil gününe geldiği takdirde, takip eden iş günlerinin beklenmesi gerekmektedir. Ödeme gününün belirlenmesi yukarıda incelenmiştir. Protestonun çekilmesinden maksat, noter tarafından protesto belgesinin düzenlenmesidir. Protestonun ödemeden kaçınan düzenleyene daha sonraki bir tarihte tebliğ edilmiş olması, protestonun geçerliliğini etkilemeyecektir.

83 Protestonun İçeriği Kanun protestonun içeriğini belirlemiştir (TTK md. 716). Buna göre protesto, protestoyu çeken ve kendisine protesto çekilen kimselerin ad ve soyadlarını veya ticaret unvanlarını; kendisine protesto çekilen kimsenin, bonodan doğan taahhüdünü yerine getirmeye davet edildiği halde taahhüdünü yerine getirmemiş veya kendisi bulunamamış yahut ticaret yerinin veya meskeninin belirlenememiş olduğuna dair bir şerhi; sözü geçen davetin yapıldığı veya davet teşebbüsünün sonuçsuz kaldığı yer ve güne ait bir şerhi ve protestoyu tanzim eden noterin imzasını içerir.

84 Protestodan Muafiyet Halleri
Başvuru hakkının doğması için protesto çekilmesi zorunluluğu hakkında kanundan ve iradeden kaynaklanan bazı muafiyet halleri bulunmaktadır.

85 Kanundan Doğan Muafiyet Halleri
Başvuru hakkının vadeden önce doğduğu hallerden biri olan, düzenleyenin iflası durumunda protesto düzenlenmesi gerekmez. Bu durumda verilen iflas kararı nitelik olarak bir belge olduğundan ve iflası ispata elverişli bulunduğundan durumun ayrı bir protesto ile belgelenmesine ihtiyaç bulunmamaktadır (TTK md. 713 ve 714). Bononun ödeme için ibrazının mücbir sebeplerle mümkün olmaması halinde, hamilin protesto çekilmesine gerek olmadan başvuru hakkını kullanabileceği öngörülmüştür (TTK md. 731). Ancak mücbir sebebin varlığı tek başına protestodan muafiyet sonucunu vermemektedir. Mücbir sebebin ortadan kalkmasıyla birlikte ibraz ve protesto zorunluluğu devam etmektedir. Mücbir sebep otuz günü aştığı takdirde, hamilin ibraz ve protesto düzenlenmesi gerekmeksizin başvuru hakkını kullanmasına imkân tanınmıştır. Kanun mücbir sebepleri saymamış ancak hamilin veya yetkilendirdiği kişinin şahsına ilişkin engellerin mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceğini öngörmüştür. Mücbir sebebin varlığı nedeniyle protesto düzenlenme bile hamilin durumu cirantasına ihbar etmesi zorunluluktur.

86 İradeden Doğan Muafiyet Halleri
Protestodan muafiyet kaydı TTK md. 722’de düzenlenmiştir. Bu amaçla bono üzerine “masrafsız iade”, “protestosuz” veya bunlara benzer diğer ibarenin yazılarak imzalanması suretiyle, hamilin başvuru hakkını kullanması için protesto çekilmesinden feragat edilebilmektedir. Bono üzerine bu kaydı düzenleyen koyabilir. Gerçi düzenleyen protesto düzenlenme de sorumlu olur. Buna rağmen poliçe hükümlerine ilişkin TTK md. 722’de düzenleyenin sayılmış olması ve düzenleyenin, poliçe ilişkisinde düzenleyen ve kabul eden durumunda bulunması, bu sonucun doğmasına sebep olmaktadır.

87 İradeden Doğan Muafiyet Halleri
Düzenleyen tarafından konan kayıt, hamili protestodan mutlak olarak muaf kılacaktır. Bu şarta rağmen protesto çeken hamil, bunun masrafına kendisi katlanacaktır. Buna karşın muafiyet kaydı bir ciranta veya aval veren tarafından yazıldığı takdirde, sadece bu başvuru borçlusu hakkında hüküm ifade edecektir. Muafiyet kaydı koyan ciranta veya aval verene başvurmak için protesto çekilmesi gerekmemektedir. Protestodan muaf olmak, ibraz ve ihbarları yapma yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır (TTK md. 722). Ancak kanun ispat yükünü yer değiştirmiş ve senedin süresinde ibraz edilmediğinin, başvuru borçluları tarafından ispat edilmesi gerektiğini öngörmüştür.

88 Başvuru Hakkının Kapsamı
Başvuru hakkını kapsamı belirlenirken ilk hamil ve bonoyu ödemek suretiyle alan ve kendisine sorumlu olanlara başvuran başvuru borçlusunun durumları ayrı ayrı değerlendirilmektedir.

89 Hamilin Başvuru Hakkının Kapsamı
Hamilin başvuru hakkının kapsamı TTK md. 725’de sayılmıştır. Kanunda sayılan hususlar sınırlı olarak belirtilmiş olup, buna başka hususların eklenmesi, kambiyo senetleri hukukuna uygun değildir.

90 Bononun Ödenmemiş Kısmı ve Akdi Faizi
Hamil öncelikle bono bedelini talep edebilecektir. Bono bedeli kısmen ödenmiş olduğu takdirde, başvuru hakkı ancak ödenmemiş kısım üzerinden kullanılabilecektir. Başvuru hakkı vadeden önce kullanılıyorsa, poliçe bedelinden uygun bir ıskonto yapılması gerekmektedir. Iskonto oranı hakkında kanun, hamilin yerleşim yerinde geçerli oranların dikkate alınacağını belirtmiştir. Faiz şart kılınabilen, görüldüğünde veya görüldüğünden bir süre sonra vadeli poliçelerde, hesaplanacak faiz de başvuru hakkına dâhildir. Burada hesaplanan faiz akdi faiz niteliği gösterir. Vadeden sonra işleyecek faiz ise temerrüt faizidir.

91 Vadeden İtibaren İşleyecek Temerrüt Faizi
Kanunda “vadenin gelmesinden itibaren işleyecek faizi”n de başvuru hakkının kapsamında olduğu belirtilmiştir. Kambiyo senetleri TTK’da düzenlenmiş olması sebebiyle ticari iş olduğundan (TTK md. 3), temerrüt faizinin belirlenmesinde ticari işlerde geçerli bulunan temerrüt faizi oranı dikkate alınır.

92 Masraflar Hamil tarafından protesto ve bilahare TTK md. 723 maddesine uygun olarak yapılan ihbar masrafları, başvuru borçlularından talep edilebilir.

93 Komisyon Hamil bono bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini isteyebilir. Bu komisyon bono bedeli üzerinden hesaplanır ve faiz ile masraflar hesaplamada dikkate alınmaz.

94 Ödeme Yaparak Senedi Alan Sorumlunun Başvuru Hakkının Kapsamı
Senedi ödeyerek hamilden alan başvuru borçlusu, bonodan doğan haklarını kendisine karşı sorumlu olan kişilere karşı kullanacaktır. Bu kişiler düzenleyen ve kendisinden önceki cirantalar ile bunlar lehine aval verenlerdir. Senedi ödeme yaparak alan borçlunun başvuru hakkının kapsamı kanunda belirlenmiştir (TTK md. 726). Başvuru hakkı doğan senet sorumlusunun doğrudan hamile ödeme yaparak senedi almış olması mümkün olduğu gibi, bir başka senet sorumlusuna ödeme yaparak senedi almış olması da mümkündür.

95 Ödenmiş Meblağ Ödeme yapan senet sorumlusunun hamile veya kendinden önceki senet sorumlusuna yaptığı ödeme, yukarıda açıklandığı gibi, bono bedeli, faizler masraflar ve komisyondan oluşmaktadır.

96 Ödeme Tarihinden İtibaren İşleyecek Temerrüt Faizi
Temerrüt faiz oranı hakkında yukarıda, hamilin başvuru hakkını kapsamına ilişkin yapılan açıklamalar burada da geçerlidir. Faiz hesaplanırken bono bedeli değil, senet sorumlusunun yaptığı ödeme dikkate alınmaktadır. Oysa başvuru hakkını kullanan senet sorumlusunun ödediği bedelin içinde faizler de bulunmaktadır. Bu hüküm ödenmiş temerrüt faizi üzerine tekrar temerrüt faizi uygulanması sonucu vermektedir. Hüküm bu sebeple temerrüt faizine faiz yasağı getiren BK md. 121, f. 3 hükmünün istisnasıdır.

97 Masraflar Burada anılan masraflar, TTK md. 723’de sayılan ihbar gibi, başvuru hakkını kullanan senet sorumlusu tarafından yapılan masraflardır. Hamil tarafından yapılan protesto masrafı ve diğer masraflar, ödenen meblağın içinde yer almaktadır.

98 Komisyon Başvuru hakkını kullanan senet sorumlusu bono bedelinin binde ikisini aşmamak üzere komisyon ücretini isteyebilir. Bu komisyon bono bedeli üzerinden hesaplanır ve faiz ile masraflar hesaplamada dikkate alınmaz.

99 İhbar Mecburiyeti Başvuru hakkının ortaya çıkması ile birlikte senet sorumlularının durumdan haberdar edilmesi gerekir (TTK md. 723). Başvuru hakkının ortaya çıktığı konusunda ilk bilgi sahibi olacak kişi hamildir. Bu sebeple ihbar yükümlülüğü öncelikle hamile yüklenmiştir. Diğer senet sorumlularının ihbar yükümlülüğü kendilerine bildirim yapılması ile başlayacaktır. İhbar başvuru hakkını doğması üzerine kendi cirantasına ihbarda bulunmak zorundadır. Poliçeye ilişkin bir düzenleme olan TTK md. 723 hükmünde hamilin düzenleyen ve kendi cirantasına ihbarda bulunma zorunluluğu belirtilmiş olmasına rağmen, bono ilişkisinde durumun düzenleyene bildirilmesinde bir anlam bulunmamaktadır. Zira vadeden önce veya sonra olsun başvuru hakkının ortaya çıkışı düzenleyenle ilgilidir. Hamilden başvuru hakkının doğduğu konusunda ihbarı alan ciranta da, kendi cirantasına durumu ihbar etmelidir. Böylece lehtara kadar giden bir ihbar zinciri ortaya çıkacaktır.

100 İhbar Mecburiyeti İhbar yapılabilmesi için cirantaların adreslerinin bilinmesi gerekir. Bu anlamda ihbarı yapacak olan kişinin, ihbarın muhatabının adresini bilmesi gerekir. Bu açıdan her bir sorumlunun kendi cirantasına ihbarda bulunacak olması, aralarında ilişki olduğunu göstermektedir. İhbar yükümlülüğü hamil bakımından dört, cirantalar bakımından iki günlük süreye bağlanmıştır. Dört günlük süre ibrazdan, iki günlük süre ihbarın cirantaya ulaşmasından itibaren hesaplanmaktadır. İhbarın noterden veya senedin iadesi yoluyla yapılması mümkündür. İhbarda bulunmamak başvuru hakkının ortadan kalkmasına yol açmamakta, buna karşın ihbarda bulunmamaktan kaynaklanan zararlardan dolayı sorumluluk ortaya çıkmaktadır.

101 BONODA ZAMANAŞIMI Bono üzerindeki alacak hakkı, zamanaşımına uğraması mümkün bir haktır. Bu husus poliçe bakımından TTK md. 749’da öngörülmüş olup, TTK md. 778 hükmünün atfı gereği bono bakımından da geçerli ilkeler oluşturmaktadır. Bono ilişkisi bakımından zamanaşımı sürelerin kısa tutulduğu görülmektedir. Örneğin adi senet bakımından TBK md. 146 ile getirilen süre on yıl olmasına rağmen, bonoda en uzunu üç yıllık süreler öngörülmüştür. Böylece hamilin alacağını bir an önce alması için zorlandığı görülür. Kambiyo ilişkisi temel ilişkiden bağımsız olduğundan, kambiyo senedinin zamanaşımına uğraması, temel ilişkinin de zamanaşımına uğramasına sebep olmaz. Ancak temel ilişki nitelik olarak bir alacak ilişkisi olduğundan, bunun da kendisi için öngörülen sürede zamanaşımına uğrayacağı açıktır.

102 Bonoda Zamanaşımı Süreleri
Bono ilişkisinde üç tür zamanaşımının olduğu görülür. Bu zamanaşımı süreleri talepte bulunan alacaklı ve borçluya göre farklı belirlenmiştir. Hamil tarafından düzenleyene karşı açılacak davalarda ve yapılacak takiplerde zamanaşımı süre üç yıldır. Bu süre vadeden itibaren başlar. Bu zamanaşımı süresi aynı zamanda başvuru borçlusu olup ödeme yaparak düzenleyene başvuran alacaklılar bakımından da uygulanacaktır.

103 Bonoda Zamanaşımı Süreleri
Hamil tarafından başvuru borçlularına karşı açılacak davalar ve takipler bakımından zamanaşımı süresi bir yıldır ve bu süre protestonun düzenlenmesinden veya protestodan muafiyet kaydı bulunuyorsa vadeden itibaren başlar. Bir başvuru borçlusu tarafından bir diğer başvuru borçlusuna karşı açılacak dava ve takipler bakımından zamanaşımı süresi altı aydır ve bu süre alacaklı durumundaki başvuru borçlusunun ödeme yaptığı veya bononu kendisine karşı dava ve takip yoluyla ileri sürüldüğü tarihten itibaren başlar. TTK md. 6 gereğince, kanunda yer alan zamanaşımı sürelerinin tarafların anlaşması ile değiştirilmesi mümkün değildir.

104 Bonoda Zamanaşımının Kesilmesi
Zamanaşımının kesilmesi TTK md. 750 ve 751’de düzenlenmiştir. Zamanaşımını kesen sebepler incelendiğinde, Borçlar Kanunu md. 154 ve 155’den farklı oldukları görülmektedir. Bunun sebebi kambiyo senetleri bakımından uluslararası kuralların kabul edilmiş olması ve ülkelerde zamanaşımının kesilmesi sebeplerinin farklı olmasından kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılmasıdır. Kambiyo senetlerinde zamanaşımını kesen sebepler, dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi olarak sayılmıştır (TTK md. 750).


"TİCARET HUKUKU BİLGİSİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları