Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
OTİZM DERSi HAZIRLAYAN Hasan YEPREM
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FATİH EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖZEL EĞİTİM BÖLÜMÜ OTİZM DERSi HAZIRLAYAN Hasan YEPREM
2
OTİZM NEDİR? Otizm yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren, karmaşık gelişimsel bir bozukluktur.
3
Otizm, ilk olarak yılında Amerikalı çocuk psikiyatristi Leo Kanner tarafından "Erken Çocukluk Otizmi" olarak adlandırılmış ve aşağıdaki özellikler doğrultusunda tanımlanmıştır;
4
Kanner'dan bir yıl sonra Avusturyalı çocuk doktoru Hans Asperger bir grup çocuğun tek yönlü iletişim, diğerlerine empati gösterememe ve bir konuda yoğun ve sınırlı ilgi gibi ortak özellikleri olduğunu fark etmiş, bu çocukları tanımlamak için "otistik psikopati" terimini kullanmıştır. Asperger'in tanımladığı bozukluk günümüzde kendi adıyla anılmaktadır. Asperger sendromu otizm ile aynı grupta yer alan, ancak otizmden farklı bir bozukluk olarak kabul edilmektedir.
5
Kanner'a göre otistik çocuklar;
Kendine yöneltilen sözel ifadeleri sıklıkla aynı şekilde tekrar eden, "ben" yerine "sen" gibi şahıs zamirlerini ters kullanan, ekolalisi ve gecikmiş dil gelişimi olan, Çok iyi bir belleğe sahip olan, Kendiliğinden başlattığı davranışları sınırlı oranda bulunan, Stereotip hareketleri bulunan ya da belli hareketlere aşırı bağlılık gösteren, Aynılığı koruma isteği olan, İnsanlarla ilişki kurmada zorluk çeken, Cansız nesne veya resimleri tercih eden, çocuklardır.
6
OTİZMİN ÇEŞİTLERİ Otizmin çeşitlerini doğru şekilde tanımlamak için farklı terimler kullanılmaktadır. Fakat bu çeşitleri net olarak birbirinden ayırmak her zaman mümkün değildir. Bu yüzden genel olarak 'yaygın gelişim bozukluğu' veya 'otistik spektrum' ifadeleri kullanılır. Otizmin çeşitleri aşağıdaki kriterlere göre birbirinden ayrılır: semptomların şiddeti günlük yaşamda kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme ve genel gelişim semptomların ortaya çıkış yaşı Günümüzde uzmanlar otizmi tanımlamak için aşağıda sayılan kavramlar üzerinde durmaktadır:
7
1) Erken çocukluk otizmi Klasik çocukluk dönemi otizmi, erken infantil otizmi, erken çocukluk otizmi veya Kanner sendromu olarak adlandırılmaktadır. Otizmin bu şeklinde belirtiler üç yaşından önce ortaya çıkar.
8
2) Yüksek işlevli otizm Zeka düzeyi çok az etkilenmiş erken çocukluk otizminde yüksek işlevli otizm tanımı kullanılır. 3) Asperger Sendromu Otizmli çocuklarda dil ve sosyal becerilerin daha az etkilendiği durumda, Asperger sendromu tabiri kullanılmaktadır. Bu çocuklar gündelik yaşamda büyük oranda kendi ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Asperger sendromu adını otizmin bu tipini ilk kez tanımlayan doktordan almıştır.
9
4) Atipik otizm Atipik otizm, otizmin belirtilerinin tüm alanlarda görülmediği yada hafif görüldüğü otizm şeklidir.
10
5) İleri yaşta ortaya çıkan otizm Belirtilerin iki buçuk yaşından sonra ortaya çıktığı otizm şeklidir. Otistik bozuklukları olan çocukların çoğunda başka nörolojik hastalıklar görülmez. Bu çocuklarda sadece otizm vardır. Otizmli çocukların %10'unda -özellikle belirgin zihinsel özürlü olanlarda- otizmin yanı sıra Rett Sendromu, tüberoz skleroz ve frajil x sendromu gibi, nörolojik hastalıklara da rastlanır. Otizm yirmi yıldan bu yana ruhsal hastalık (örneğin çocuk şizofrenisi) olarak değil, yaygın gelişim bozukluğu olarak kabul edilmektedir.
11
OTİZMİN BELİRTİLERİ
12
Otizmin belirtileri nelerdir?
Otizm, üç alanda sorunlarla kendini gösterir. Bu alanlar ve bu alanların her birinde gözlenebilecek belirtiler aşağıda yer almaktadır; .
13
A) Sosyal İlişkilerde Güçlük
Başkalarıyla göz teması kurmakta zorlanmak Arkadaşlık ilişkileri geliştirememek Pek çok şeyi başkalarıyla birlikte değil de kendi başına yapmayı yeğlemek Çevredeki kişilerin yaptıklarıyla ilgilenmemek; onlar kendisiyle ilgilendiğinde ise kayıtsız kalmak
14
Diğer çocuklarla ilişki kurmakta güçlük çekerler.
15
B. İletişim Zorlukları Dil ve konuşma gelişiminde akranlarının gerisinde olmak ya da hiç konuşmamak Başkalarıyla sohbet başlatmada ve sürdürmede zorlanmak Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz zamanlarda söylemek Çevresinde bulunan aynı yaşlardaki çocukların oynadığı oyunlara ilgi göstermemek
16
Ekolali (Cevap vermek yerine, kendisine söylenenleri aynen tekrar ederler)
Göz teması çok azdır ya da hiç yoktur.
17
C. İlgi ve Davranış Takıntıları
Bazı sıra dışı konulara karşı aşırı ilgi duymak; örneğin, asansörlerin nasıl çalıştığı Günlük yaşamdaki düzen değişikliklerine katlanamamak; örneğin, eşyaların yerinin değişmesi Sıra dışı beden hareketleri yapmak; örneğin, sallanmak ya da çırpınmak Bazı nesnelerle sıra dışı hareketler yapmak; örneğin, nesneleri döndürmek ya da sıraya dizmek.
18
OTİZMİN DİĞER BELİRTİLERİ
20
OTİZMDE TANILAMA
21
1) Tıbbi Tanılama Tanı koyabilecek kişiler, yalnızca konunun uzmanı olan doktorlardır. Otizmli çocukların dış görünümleri diğer çocuklardan farklı değildir; ancak, davranışları farklıdır. Tanı, uzmanlar tarafından çocuğun gözlenmesi, gelişim testleri yapılması ve anne-babalara çocuğun gelişimi hakkında sorular sorulmasıyla konur.
22
Otizmin tanısı 12 aylıktan itibaren konabilir
Otizmin tanısı 12 aylıktan itibaren konabilir. Erken yaşta tanı konması, bir an önce eğitimin başlaması açısından önemlidir. Ülkemizde otizm tanısı koyabilecek uzmanlar çocuk ruh hastalıkları uzmanları ve çocuk nörologlarıdır.
23
2) Eğitsel Değerlendirme ve Tanılama
Eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecinde, çocuğun tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ve akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri ile eğitim ihtiyaçları belirlenir. Ayrıca, çocuğun hangi ortamda eğitim görmesinin uygun olacağına ilişkin öneride bulunulur.
24
Çocuğun eğitsel değerlendirme ve tanılaması RAM’da oluşturulan Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu tarafından çeşitli testler ve bireyin özelliklerine uygun diğer ölçme araçlarıyla yapılır. Tanılamada çocuğun;
25
Tıbbî değerlendirme raporu,
Zihinsel, fiziksel, ruhsal, sosyal gelişim öyküsü, Tüm gelişim alanlarındaki özellikleri, Akademik alanlardaki eğitim performansı, İhtiyaçları, Eğitim hizmetlerinden yararlanma süresi, Bireysel gelişim raporu dikkate alınır.
26
Eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunda özel eğitime ihtiyacı olduğu belirlenen çocuklar için Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu ve Eğitim Planı hazırlanır. Bu belgeler, özel özel eğitim kurumlarından eğitim ve destek eğitim hizmeti alan öğrenciler için her yıl yenilenir.
27
Otizmde Tanılama Yöntemi Var Mıdır?
Otizmin kesin tanısı için kullanılan belirli bir yöntem yoktur. Gözleme dayanarak ve aileden alınan bilgilere göre tanı konur. Belirtilerin tamamının bir çocukta görülmesi şart değildir. Otistik çocuklar, bu davranışları hafiften ağıra değişen ölçülerde ve değişik kombinasyonlarda sergileyebilirler. Belirtilerin bazıları zaman içinde kaybolup, bazıları da belli bir zaman sonra aynı yada değişmiş şekilde ortaya çıkabilir.
28
Teşhise yardımcı olmak amacıyla birkaç tarama aracı geliştirilmiştir
Teşhise yardımcı olmak amacıyla birkaç tarama aracı geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları; Bebeklerde Otizm Kontrol Listesi (CHAT) Bebeklerde Otizm Değiştirilmiş Kontrol Listesi (M-CHAT) İki yaş için Otizm Tarama Aracı (STAT) 4 yaş ve üstü çocuklar için Sosyal İletişim Anketi (SCQ) Otizm Spektrum Tarama testi (ASSQ) Avustralya Asperger Sendromu Ölçeği Çocukluk Dönemi Asperger Sendromu Testi (CAST)
29
Erken Tanının Önemi Erken tanı eğitimin biran önce başlatılması açısından önemlidir. Çünkü, küçük çocuklar öğrenme çağlarında büyük potansiyel taşırlar ve verilen eğitimden büyük yaştaki çocuklara kıyasla daha fazla yarar görürler. Bu çocukların diğer çocuklar gibi kendilerine özgü bir öğrenme teknikleri olmadığı için, bir süre sonra mevcut potansiyellerini de kaybettikleri, düzeltilmesi zor bazı durumlara gelebildikleri bilinmektedir. Erken yaşta tanı konan ve eğitimine başlanan pek çok otistik çocuğa bazı becerileri kazandırmak ve onları üretken, kendine yeterli hale getirmek mümkün olabilmiştir.
30
OTİZME NEDEN OLAN FAKTÖRLER
Psiko-dinamik ve ailesel faktörler. Organik-nörolojik-biyolojik faktörler. Genetik faktörler. Bağışıklık sistemi ile ilgili faktörler.
31
1.Psiko-dinamik ve Ailesel Faktörler
Otizmi psikolojik düzlemde açıklayan farklı görüşler vardır. Bunlardan biri “Psikojenik” teoridir. Psikojenik teoriye göre otizmin; anne- çocuk ilişkisinde soğuk, reddedici olarak algılanan davranışlarla çocuğun karşılaşması sonucunda ortaya çıktığı vurgulanır.
32
Bir başka görüş, ”afektif (duygusal) görüş” olarak bilinir
Bir başka görüş, ”afektif (duygusal) görüş” olarak bilinir. Bu görüşe göre otistikler duygusal ifadeleri ve jest ve mimikleri anlayamazlar.
33
Bir başka teori ise “zihin kuramı” olarak adlandırır
Bir başka teori ise “zihin kuramı” olarak adlandırır. Otizmli çocukları başkalarının düşüncelerini anlayamadıkları ifade edilir. Otizmli çocuklar kandırmayı bilmezler. Soyut espirileri anlayamazlar.
34
Başka bir görüş merkezi bütünleme görüşüdür
Başka bir görüş merkezi bütünleme görüşüdür. Mevcut bilginin belli bir anlam oluşturacak şekilde bütünlenmesini ifade eder. Otizmli bireylerde bu mekanizma bozulmuştur.
35
2. Organik-nörolojik-biyolojik faktörler
Otizmin etiyolojisinde sinir sistemi bozuklukları önemli bir yer tutar. Beyincik kıvrımlarının 6. ve 7. lobunda farklılıklar saptanmıştır. 3. Genetik Faktörler Otizmle ilişkili olduğu sanılan genler; 15.,kromozom, 13. kromozom, 6. kromozom ve 7. kromozom üzerinde yer almaktadır. Bunun yanı sıra, bir çocuğu otistik olan bir ailenin diğer çocuğunun otistik olma oranı ise ortalama %5 dir. 4. Bağışıklık Sistemi ile İlgili Faktörler
36
Otizmin Ağırlığını ve Seyrini Hangi Etkenler Belirler?
Zeka düzeyi otizmin en önemli etkenlerden biridir. Otistik çocukların önemli bir kısmında zeka problemleri varken, bir kısmı normal, az bir kısmı üstün zekalıdır. İkinci önemli etken, konuşmaya başlama yaşıdır. Genellikle 5 yaş dolaylarında konuşmaya başlamış olmaları olumludur. Bunlar dışında; olumlu çevre koşulları, aile içi etkileşimin iyi olması, erken tanı Ve özel eğitimin erken başlaması önemlidir.
37
Bebeklik Dönemi Bebeklik döneminde otistik çocukların fiziksel gelişimleri yaşıtlarından farklı değildir. Uyku ve beslenme problemlerinin bu grupta yoğun görülmesine rağmen, gelişimleri normaldir. Bunun yanında, bazı otizmli bebeklerde çevreden gelen uyaranlara cevap vermekte ya da uyaranları alma ile ilgili güçlükler görülebilir.
38
Otistik çocukların yürüme ve oturma becerilerinde gecikmeler olabilmektedir.
Ayrıca, tüm otizmli çocukların 1/3’de, aylar arası gelişimsel regresyon görülmektedir.
39
Otizmli bebeklerin, yakınlarına yaklaşan kişileri fark etmezler.
Bakışlarının boş ve içe dönüktür. Kucaklanmak istendiklerinde alınmak için kollarını kaldırmazlar. Çocuk çevresindeki seslere, cisimlere, insanlara ilgi göstermez. Bebekteki bu ilgisizlik, anne babalarda çocuklarında zihinsel bir problem olduğu düşüncesini uyandırabilir. Bu belirtilere ek olarak otistik özelikler gösteren bebeklerin, göz önünden kaybolan nesneyi aramadıkları ve isteğini ifade etmek için parmağı ile bir şeyi işaret etmedikleri gözlenmiştir
40
Okul Öncesi Dönem Bu dönem çocuğu, değişikliklere aşırı tepkiseldir. Otizm özelikleri bu dönemde daha da belirginleşir. Bu dönemde oyun kurmada, akranları ile işbirliğine girmede yetersizlikler yoğun olarak göze çarpmaktadır. arabanın tekerleğini çevirerek saatlerce kendilerini oyalayabilirler
41
Hareketlerin taklit edilmesinde ve ince motor becerileri gerektiren kesme, yazı yazma, bloklarla desen oluşturma becerileri sınırlıdır. Oyuncakları amacına yönelik kullanmazlar.
42
Okul Dönemi Otizmli çocukların ilk okul döneminde daha uyumlu oldukları göze çarpmaktadır. Bu dönemde sınırlı düzeyde de olsa, çevrelerine ve akranlarına ilgi göstermeye başlayabilirler. Okul çağına gelindiğinde, bu çocuklardan biri dili hiç kullanamazken diğeri konuşmaya başlayabilir. Bu dönemde çocuklarda hırçınlık ve uyku gibi problemler azalabilir
43
Ergenlik Dönemi Otizmli çocukların büyük bir bölümü bu dönemi büyük problemler geçirmeden atlat1rlar. Bazı otizmli ergenlerin gelişimlerinin bu dönemde olumlu yönde etkilendiği görülür. Bazılarında ise, belirtilerin geçici olarak (%30’unda) ağırlaşması ya da kalıcı bir kötüleşme (%22’sinde), yani bir geriye dönüş ortaya çıktığı da görülmektedir.
44
Yetişkinlik Dönemi Otizmli kişilerin çok az bir kısmı normal yetişkin olabilir. Büyük bir kısmı ise ağır bir biçimde yaşamlarına devam ederler.
45
OTİZMİN TEDAVİSİ Bugün için otizmin kesin bir tedavisi yoktur. Otizm hayat boyu süren kalıcı bir gelişimsel bozukluktur. Ancak gerek yaşla, gerek erken müdahale ile belirtilerin sıklığında ve şiddetinde değişiklikler görülür. Belirtilerin bir kısmı kaybolur, bazı yeni belirtiler açığa çıkabilir.
46
Bugün için en temel tedavi şekli özel eğitimdir
Bugün için en temel tedavi şekli özel eğitimdir. Gelişmiş ülkelerde otistik çocuklar için hazırlanmış özel eğitim programları mevcuttur. Ülkemiz henüz bu açıdan hazırlık aşamasındadır. Eğitim programlarının esasını davranış ve konuşma terapileri oluşturur. Son zamanlarda her bir otistik çocuğun özelliklerine ve gereksinimlerine uygun bireysel terapiler geliştirilmektedir.
47
Tüm bu tedavilerde amaçlanan çocuğun öz bakımını kendi kendine gerçekleştirmesi, öğrendiklerini karşılaştığı yeni durumlarda da kullanmayı öğrenerek sosyal yaşama uyumunun artmasıdır. Son çalışmalar göstermiştir ki, son 10 yılda tanı konan otistik çocuklar öncekilere oranla daha iyi durumdadır, çünkü bunlara daha erken yaşta eğitim tedavisi başlamıştır. Bu nedenle otizmin erken yaşta tanısı önemlidir.
48
Otizmde ilaç tedavisi, bazı durumlarda değişik nedenlerden ötürü uygulanabilir. Özellikle epilepsi (sara) nöbetleri otistiklerde sık görülür ve tedavi edilmezse olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ayrıca hiperaktivite, depresyon, düzen bozucu davranış, saldırganlık, uyku ve yeme sorunları bazı otistiklerde ilaç kullanımını zorunlu kılacak ölçüde şiddetli olabilir.
49
İlaçlar otizmi tedavi etmez, ancak eğitimi olanaksız kılan durumlarda veya sorunlar ailenin baş edemeyeceği boyutlara vardığında gerekli olabilir. Gelişigüzel ve belli bir amaca yönelik olmaksızın ilaç kullanılması sakıncalı olup, otizm konusunda uzmanlaşmış hekimlerin ilaç önermesi daha uygundur.
50
OTİZM VE ÖZEL EĞİTİM Ülkemizde otizm tanısı koyabilecek kişiler, çocuk ruh hastalıkları uzmanları ve çocuk nörologlarıdır. Bu uzmanlar ayrıntılı değerlendirme yaparak; çocukta otizm olup olmadığını, otizmin derecesini, zeka ve gelişim düzeylerini tespit ederler. Çocuk otizm tanısı alırsa, Özürlü Sağlık Kurulu Raporu düzenlemeye yetkili bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Bundan sonraki adım eğitimin planlanmasıdır.
51
Her çocuk gibi otistik çocuğunda eğitim hakkı vardır
Her çocuk gibi otistik çocuğunda eğitim hakkı vardır. Bu haktan yararlanabilmek Rehberlik Araştırma Merkezi’ne (RAM) başvurarak, çocuğun hangi eğitim ortamında eğitim görmesinin uygun olacağı konusunda görüş alınmalıdır. Burada çocuğun Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu tarafından eğitsel değerlendirme ve tanılamaya tabi tutulacak ve çocuğun uygun eğitim ortamına yerleştirilmesi kararlaştırılacaktır.
52
EĞİTİM ORTAMLARI 1. Kaynaştırma: Kaynaştırma, özel eğitim gerektiren çocukların eğitimlerini normal gelişim gösteren çocukların devam ettiği resmi veya özel okullarda sürdürmeleridir. Okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında kaynaştırma eğitimi alınabilir. Kaynaştırma eğitimi tam zamanlı ve yarı zamanlı olarak planlanabilir. 2. Özel Eğitim Sınıfı: Resmi ve özel okulların bünyesinde özel eğitim gerektiren öğrenciler için açılan sınıflardır. Otizmli çocuklar için açılan sınıflar en fazla 4 kişi olmalıdır.
53
3. Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi (OÇEM): Zorunlu öğretim çağında olup normal ilköğretim programlarına devam edemeyecek durumda olan otistik çocuklar için açılan merkezlerdir. Bu merkezlerde üst yaş sınırı 14′tür. 4. Otistik Çocuklar İş Eğitim Merkezi: İlköğretimini tamamlayan, genel ve Mesleki ortaöğretim programlarına devam edemeyecek durumda olan ve 21 yaşından gün almamış otizmli bireyler otistik çocuklar iş eğitim merkezlerine devam edebilirler. Bu merkezlerde, akademik bilgi ve becerilerin yanında iş eğitimi uygulamaları da yer alır.
54
OTİSTİK ÇOCUĞA YÖNELİK ETKİLİ BİR EĞİTİM PROGRAMININ TAŞIMASI GEREKEN TEMEL ÖZELLİKLER NELERDİR?
Erkenlik: Eğitimi üç yaştan önce başlatmak. Yoğunluk: Haftada beş gün ve en az 25 saat, yılda 12 ay eğitim vermek. Oturum süresi: Özellikle küçük çocuklarla çalışırken dakikalık kısa eğitim oturumları düzenlemek. Bireysellik: Çocuğun bireysel gereksinimlerini karşılayabilmek için, bire bir ve küçük grup eğitimine yer vermek.
55
Program içeriği: İşlevsel iletişim becerilerinin, sosyal becerilerin ve oyun becerilerinin kazandırılmasına ve uygun olmayan davranışların azaltılmasına büyük ağırlık vermek. Kaynaştırma: Belli sürelerle de olsa, normal gelişim gösteren çocuklarla birliktelik sağlamak. Değerlendirme: Çocuğun gelişimini, diğer bir deyişle verilen eğitimin etkinliğini sürekli değerlendirmek. Aileler: Aileleri etkin olarak eğitim sürecine katmak.
56
EĞİTİMDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN TEMEL NOKTALAR
1.Otistik Çocukların Eğitimine Çocuğun Performansı Alınarak Başlanması: Otistik çocuklar bireysel ayrıcalık gösterdiklerinden performansları da birbirinden farklıdır. Çocuğa uygun hazırlanacak olan eğitim plânına başlamadan önce öğrenci gözlenir, ölçüt bağımlı ölçü araçlarıyla her bir beceri alanındaki performansı belirlenir. Performans alımı sırasında çocuktan istenen açık olarak söylenmeli ve gelen cevaplar hiç tepki göstermeden kaydedilmelidir.
57
2. Otistik Çocuklara Bireysel Eğitim Plânı Uygulanması:
Heterojen bir grup olan otistik çocukların eğitsel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için hazırlanan çerçeve programdan her çocuk için bireyselleştirilmiş eğitim plânı hazırlanarak uygulanması gerekir. Hazırlanacak olan bu eğitim plânındaki amaçlar ve araç gereçler çocuğu merkeze almalıdır. Bireysel Eğitim Çalışmalarında öğretmen, belirlediği kavram ve becerilerin öğretiminde öğrenci ile birebir çalışır. Bunun için bireysel eğitim ortamlarını kullanır.
59
3. İletişim Problemleri Üzerinde Durulması:
Otistik çocukların genel özelliklerinden biri de çevrelerindeki insanlarla iletişim kurmakta güçlük çekmeleridir. Bu nedenle çocukların eğitimlerine devam edilirken iletişim problemleri üzerinde öncelikle durulmalıdır. İletişim problemleri üzerinde durulurken her çocuğun iletişim düzeylerinin ve iletişim kurma biçimlerinin (işaret, sözlü, fiziksel) birbirinden farklı olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
60
4. İlerlemelerin Kaydedilmesi ve Değerlendirilmesi:
Öğretim sürekli değerlendirme gerektirir. Amaçların ve davranış değişikliklerinin öğrencide gerçekleşip gerçekleşmediği düzenli bir değerlendirme sonucunda ortaya çıkar. Öğretmen, öğrencideki gelişimleri ve değişimleri kaydederken günlük plân özelliğini de taşıyabilecek kayıt formları ve grafikler oluşturur. Her bir amaç için hazırlanan bu form ve grafikler ilerlemelerin kaydedilmesinde öğretmene pratiklik kazandırdığı gibi öğrencinin o becerideki ilk ve son durumu arasındaki gelişimini rahatça değerlendirmesine de yardımcı olur.
61
5. Problem Davranışların Ortadan Kaldırılması:
Otistik çocukların eğitim programlarının amacı çocuğun davranış problemlerini azaltarak ihtiyaçları olan becerileri kazandırmaktır. Öğretimi engelleyecek problem davranışlar varsa öğretimle birlikte bu davranışların ortadan kaldırılması ya da azaltılması sağlanmalıdır. 6. Yapılandırılmış Eğitim-Öğretim Ortamlarının Hazırlanması: Eğitim ortamları, oluşturulan seviye grubundaki çocukların özelliklerine (ilgi ve düzeylerine) uygun şekilde yapılandırılmalıdır.
62
7. Öğretimde Kullanılacak Araç-Gereçlerin İşlevsel Olması: Öğretimde kullanılacak araç gereçler önceden tespit edilmelidir. Hazırlanan araç gereçler her çocuk için plânlanan öğretimsel amaçlara hizmet etmeli ve çocuğun yaşantısında kullandığı veya kullanabileceği araçlardan seçilmelidir.
63
8. Öğretilecek Becerilerin Belirlenmesi: Öncelikle verilmesi gereken beceriler çocuğun yaşamını kolaylaştıracak günlük yaşam ve öz bakım becerilerinden oluşmalıdır. Herhangi bir beceri öğretimine geçmeden önce o beceriyi alabilmesi için gerekli ön koşul becerilerin çocukta bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve düzenli bir beceri analizi yapılmalıdır. Öğretim sırasında öğretmen, öğrencinin performans düzeyine bağlı olarak sözel ipucu, model olma ve fiziksel yardım ipuçlarını kullanmalıdır.
64
9. Etkinliklerin Düzenlenmesi: Sınıf içi ve dışı etkinlikler düzenlenirken öğrencinin ilgi ve becerilerine göre öğretim amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik olmasına dikkat edilmelidir. Etkinliklerde kontrol öğretmende olmalı, öğrenciyi mümkün olduğu kadar etkinliğe katmalı ve etkinlikler bir program çerçevesinde yürütülerek basit etkinliklerden başlanmalıdır. Etkinlik süresince çocuğun yapamadığından çok yaptığı beceriler dikkate alınarak olumlu ifadelerle pekiştirilmelidir.
65
10. Zamanın Düzenlenmesi:
Zaman soyut bir kavramdır. Otistik çocukların etkinlik süreleri düzenlenirken zamanı olabildiğince somutlaştırmak gerekir. Bunun için çocuğa sırasıyla etkinliklerin neler olacağı gösterilmelidir. Örneğin günlük etkinlikler sırasıyla küçük kartlara yazılıp ya da etkinliğin resmi çizilip öğrencinin masasına asılır. Tamamlanan etkinliğin kartı öğrenciyle birlikte çıkarılır ve diğer etkinliğe geçilir. Böylece çocuk biten etkinliğin arkasından hangi etkinliğe geçeceğini görür.
66
11. Kaynaştırma Programına Yer Verilmesi:
Otistik çocukların özelliklerinden biri de sosyal uyum problemidir. Bu nedenle çocukların eğitimindeki en önemli amaçlardan biri de çocukta sosyal etkileşimin gerçekleştirilmesidir. Çocuğun çevresindekilerle birlikte uyum içinde yaşayabilmesi için sosyal gelişiminin sağlanması gereklidir. Öğretmen, öğrenci için kaynaştırma eğitimi kararı alırken onun seviyesini ve ihtiyaçlarını en iyi şekilde tespit etmelidir. Hazırlanan kaynaştırma programı doğrultusunda belirlenen okulun yöneticileri, öğretmenleri, öğrencileri ve öğrenci velileri otistik çocukların özellikleri ve eğitimleri hakkında önceden bilgilendirilmelidir. Değerlendirme her iki öğretmen tarafından sık aralıklarla yapılmalıdır.
67
12. Eğitimde Sürekliliğin Sağlanması:
Otistik çocukların kazandıkları davranışların kalıcı olabilmesi için eğitimin sürekli olması gereklidir. Bu nedenle yaz tatillerinde “Yaz Okulları” ile eğitimlerine devam ederek çeşitli sosyal etkinliklere katılmaları sağlanmalıdır.
68
13. Ailenin Eğitime Katılımının Sağlanması: Çocuğun performansı ve öğretim plânları belirlenirken ailenin katılımı gereklidir. Öğretmenin çocuk üzerinde yaptığı tüm çalışmalarından ailenin de haberdar edilmesi, çocuğun okulda kazandığı olumlu davranışları evde de sürdürmesi açısından önem taşır. Bunun için yönetim ve öğretmence plânlanan veli toplantılarının dışında, öğretmen her çocuk için yapılan çalışmaları anında, aileye bildirmeli, bu çalışmalar doğrultusunda evde neler yapılacağına dair sözlü ve yazılı açıklamalar yapmalıdır. Gerektiğinde ailenin de derslere katılımı sağlanarak, eğitim sırasında çocuğa yaklaşım konusunda ailenin de bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.
69
EĞİTİM YÖNTEMLERİ UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ TEACCH SOSYAL ÖYKÜLER
İLİŞKİ TEMELLİ YÖNTEM KOLAYLAŞTIRILMIŞ İLETİŞİM
70
Uygulamalı Davranış Analizi
Kaynaştırma programı amaçlanır Davranış ve ilişkili çevresel özellikler analiz edilir Çünkü davranış çevre tarafından şekillenir Davranış ödül ve ceza görür ya da düzeltilir Davranışa müdahale etkililik belirleme genelleme Davranışın nedeni kişi değil çevreyle iletişimde aranmalıdır Davranış öncesi, davranış ve davranış sonrası durum ve olaylar gözlenmeli
71
Erken yaşta başlanmalı
Grup eğitimi önemli Çocuğun bütün davranışlarını hedef almalı Yaşadığı bütün çevre ve kişiler eğitime dahil olmalı Doğru davranış için ipuçları kullanılmalı Etkinlik çizelgeleri ve videolar model olarak kullanılır
72
TERAPİ YÖNTEMLERİ DUYUSAL BÜTÜNLEŞTİRME TERAPİSİ
İŞİTSEL BÜTÜNLEŞTİRME TERAPİSİ MÜZİK VE DANS TERAPİSİ SANAT TERAPİSİ DRAMA TERAPİSİ YUNUSLARLA TERAPİ ATA BİNME TERAPİSİ
73
Duyusal Bütünleştirme Terapisi
Otizmli çocuklarda duyu organlarının sağladığı bilgileri algılama, işleme ve anlamlandırmada bazı sorunlar olur Vücudu fırçalamak, hamakta sallanmak, diz/dirsek sıkıştırma, ağırlıklı yelek giyme(duyu diyeti), masaj
74
İşitsel Bütünleştirme Terapisi
Çocuğun hangi frekanslara karşı aşırı hassas olduğu belirlenir Terapi seanslarında bu frekanstan arındırılmış müzikler kulaklıkla dinletilir Aşırı hassasiyet ve davranış sorunlarını azalttığı gibi bazı davranış sorunlarını da arttırabilir
75
Müzik ve Dans Terapisi Şarkı söyleme, enstruman çalma, dansla eşlik
Yararları : duygusal bağ kurma sözel ve bedensel dil kullanımını artırma başarı duygusu yaşatma davranış sorunlarını azaltma
76
Sanat terapisi Plastik sanatların bireyin kendisini ifade etmesine aracılık ederek duygusal rahatlama sağlaması hedeflenir Güvenli Yargılanmayan ortam Nesneyle uğraşma Risk alma Şekil ve hacim bilişsel gelişim Renk, koku, doku duyular Genel süreç fiziksel koordinasyon
77
Drama terapisi Yunuslarla terapi Sahne sanatları
Rol yapma, öykü anlatma ifade edici dil becerileri Uygunsuz davranışlar yaratıcı hareketlere dönüşür Yaygın kullanıma rağmen çevreciler tarafından eleştiriliyor Yunuslarla terapi
78
Ata Binme Terapisi (hippoterapi)
Yaygın kullanım Amaç binicilik becerisi kazandırmak değil Sağlanan duygusal ve devinsel girdilerden yararlanmayı sağlamak Cp li çocuklarda da kullanımı yaygın
79
TEDAVİ YÖNTEMLERİ PSİKİYATRİK TEDAVİ ALTERNATİF DESTEKLEYİCİ TEDAVİLER
80
Vitamin-mineral desteği
B6 ve magnezyum Ağır metallerden arındırma Kurşun, cıva(bazı aşılar), aliminyum arsenik vb. toksik maddelerin Otizmle olan ilişkisi Bunların bitkisel ve kimyasal yollarla arındırılması
81
Mantar Tedavisi (candida)
Vücuttaki bazı mantarlarla otizm ilişkisi Antibiyotik kullanımı mantarı artırır Sarımsak ekstratı azaltır Şeker kullanımı mantarı besler
82
Hiperbarik Oksijen Tedavisi
Basınç odasında aralıklı olarak %100 saf oksijen solutulur Oksijen sebebiyle görevini yapamayan hücreleri aktif hale getirme Beyin hasarı ve otizmde dünyada yaygın kullanım
83
Neuro-feedback Normalden farklı beyin dalgalarını egzersizle normale çevirmeyi kişiye öğreten yöntem Başa elektrot yerleştirilir Beyin dalgaları gerekli yazılıma sahip bilgisayara aktarılır Program dalgaları kullanıcının kolayca algılayabileceği bir animasyona çevirir Kullanıcı animasyonu izlerken oyunu beyni ile kontrol edebilir Oyuna dikkatini yoğunlaştırdığında beyin uygun elektriksel aktiviteye geçtiği için oyunda puan kazanılır Dikkat dağıldığında oyun kontrolden çıkar Yüksek işlevli otizmde etkili
85
OTİSTİK ÇOCUKLARIN AİLELERİ
86
Otistik çocukların aileleri normal çocuğa sahip ailelerden farklı olarak değerlendirilmemelidir. Çocuğun özrü kesin olarak tanımlandıktan sonra, aile bireylerinin çocuğu ve özrünü kabullenmesi çok önemlidir. Ancak aileler bu sürece ulaşıncaya kadar bazı aşamalardan geçmektedirler. Genellikle bu aşamalar 3 ana başlık altında toplanmaktadır:
87
Birincil Tepkiler Şok: Çocuğunun özürlü olduğunu öğrenen ailelerde sıklıkla gözlenen tepkilerden ilkidir. Genellikle bu durum; ağlama, tepkisiz kalma ve kendini çaresiz hissetme olarak ortaya çıkmaktadır. Özrün ne olduğunu, çocuk üzerinde ne gibi etkileri olabileceğini bilmemekten kaynaklı kaygıların, ailelerde bu tip benzer duyguların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
88
Reddetme: Bazı anne-babalar çocuklarının özürlü olduğunu kabul etmeme davranışını gösterebilirler. Bu davranış sıklıkla insanlara özgü, doğal bir davranış olarak algılandığından kolayca göz ardı edilmektedir. Oysa bir savunma mekanizması olan olan reddetme, bilinmeyene karşı duyulan korkudan kaynaklanmaktadır. Çocuğun geleceğine duyulan endişeler, yüklenilmesi gereken sorumluluklar reddetme davranışının görülmesine neden olmaktadır.
89
Acı çekme ve depresyon: Genellikle anne-babalar özürlü çocuğa sahip olmaları nedeniyle hayal kırıklığına uğrarlar ve büyük bir acı duyarlar. Böyle bir durumda duyulan acı, gerçekten çok sevilen birinin kaybedilmesi karşısında duyulan acıya eşdeğerdir. Acı çekme bazı ailelerde etkisi çok kısa sürebildiği halde, bazı aileleri yaşamları boyunca etkileyebilmektedir. Depresyon ise; genellikle acı çekme süreci sonunda ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla ailelerin yüklendikleri sorumluluklar karşısında her şeye güçlerinin yetmeyeceği inancı ile depresyona girmektedirler.
90
İkincil Tepkiler Suçluluk duyma: Her ailede yoğun olarak gözlenen bir tepkidir. Suçluluk duyma; genelde tek başına ortaya çıkmakta, acı çekmeyle birlikte gözlenmektedir. Aileler çocuklarındaki özre kendilerinin neden olduklarını düşünmelerinden kaynaklanabilmektedir.
91
Karasızlık: Özürlü çocuk sahibi olmak ailelerin çocukları ile olan deneyimlerini geliştirmelerini ve sevgi ihtiyacını karşılamaları gerekmektedir. Bazı ailelerde bu duruma hemen uyum sağlama gözlenirken, bazılarında bu süreç daha uzun olmaktadır. Bazı ailelerin içinde bulundukları durumu kabullenip, kabullenememelerinde görülen karasızlık davranışı, aile bireylerinin birbirlerini suçlamalarından ya da ihmal etmelerinden kaynaklanabilmektedir.
92
Kızgınlık duyma: Kızgınlık duyma, genellikle aile bireylerinin kabullenme sürecine engelleyici bir tepki olarak kabul edilmektedir. Sıklıkla iki şekilde ortaya konmaktadır. Birincisi; genel olarak kabul edilen şeklindedir “neden ben?” sorusu ile ifade edilmektedir. İkincisi ise; kızgınlığın diğer kişilere yöneltilmesidir.
93
Utanma-Mahçup olma: Özürlü çocukların aileleri genellikle, çocuklarının çevre tarafından alay konusu olacağı ya da özürlü olarak damgalanacağı endişesi karşısında utanma duygusunu geliştirebilmektedirler.
94
Üçüncül Tepkiler Pazarlık etme davranışı: Pazarlık etme ya da karşılıklı ortak amaçlar doğrultusunda anlaşmaya varma gibi davranışların görüldüğü bu dönem; ailelerin kabullenme sürecine doğru ulaştıklarını gösteren aşamalardan biridir. Genellikle bu davranışları; ailelerin çocuğun eğitilebileceğini, normal yaşıtları gibi olabileceğini vurgulayan kişilere, bilimsel görüşlere ya da Yaratan’a olan inançlarına bağlı olarak geliştirdikleri belirtilmektedir. Bu davranışı gösteren kişiler, sıklıkla “eğer çocuğuma bir çare bulursan, hayatımın kalan kısmını sonuna kadar sana adarım” inancını taşımaktadır. Çocuğun derdine çare bulunması, ailelerde son girişim olarak ele alınmaktadır.
95
Uyum sağlama ve her şeye yeniden başlama: Uyum sağlama sürecine doğru gösterilen ilerleme; belirli bir zamanın geçmesini, kaygıların ve duygusal tepkilerin azalmış olmasını gerektirmektedir. Aile bireylerinin durumlarından ötürü herhangi bir rahatsızlık ya da tedirginlik hissetmeyecek hale gelmeleri, kendi kendilerine yeterli olabileceklerini ve çocuklarıyla daha olumlu ilişkiler kurabileceklerini fark etmeleri, onların bu sürece ulaştıklarının bir belirtisi olabilmektedir.
97
Ailelerin durumu kabullenmelerinde şu noktalar yardımcı olabilir:
Otizm bir akıl hastalığı değildir Otizm kimsenin suçu değildir Otizm toplum, kültür, sosyo-ekonomik yapı gözetmez Otistik çocuklar böyle davranmayı bilinçli olarak seçen şımarık çocuklar değildirler Otizm anne-babaların davranışları yüzünden ortaya çıkan bir bozukluk değildir Çocuğun gelişimindeki psikolojik etkenler otizme neden olmaz
98
OTİSTİK BİREYLERİN HAKLARI
99
Otistik insanlar; Avrupalı nüfusun sahip olduğu, kendileri için uygun ve yararlı olan bütün haklara aynen sahip olmalıdırlar. Bu haklar, her ülkede yapılacak yasal düzenlemelerle, özendirilmeli, uygulanmalı ve korunmalıdır. Zihinsel Engelli Kişilerin Hakları (1975) ve Engelli Kişilerin Hakları (1975) konulu Birleşmiş Milletler Bildirgeleri ve İnsan Hakları konusundaki diğer ilgili bildirgeler dikkate alınmalı ve bunlara otistik bireylere ait olarak aşağıdakiler eklenmelidir.
100
Otistik Kişilerin; Yeteneklerinin elverdiği ölçüde bağımsız ve eksiksiz bir yaşam sürmeye, Kolay ulaşılabilir, tarafsız ve doğru tıbbi yardım almaya, Kolay ulaşılabilir ve uygun eğitim almaya, Ve onların temsilcilerinin; geleceklerini etkileyen kararlar alınırken, olanaklar elverdiği ölçüde, katılımda bulunmaya ve isteklerinin dikkate alınmasına ve saygı görmesine, Yararlanabilecekleri, elverişli barınma olanaklarına sahip olmaya, Saygın, bağımsız bir üretken hayat sürdürebilmeleri için gerekli; malzeme, yardım ve destek hizmetlerini alabilmeye, Otistik bireylerin, yiyecek, giyecek, barınma ve diğer gereksinimlerini karşılamaya yetecek bir gelir veya ücrete sahip olmaya,
101
Refahlarını temin etmek için sağlanan hizmetlerin geliştirilmesinde ve yönetilmesinde, olanaklar elverdiği ölçüde, katılımda bulunmaya, Fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyilikleri için; koruyucu önlemler ve bireyin menfaatleri önde tutularak planlanmış tıbbi ve medikal tedavileri de kapsayan uygun tıbbi yardım almaya, Ayırımcı ve tekdüze olmayan, bireyin yeteneklerini ve tercihlerini dikkate alan bir iş hayatına ve meslek eğitimi olanağına sahip olmaya, Seyahat ve hareket özgürlüğüne sahip olmaya, Kültür, eğlence, sosyal, spor faaliyetlerine katılma ve bunlardan yararlanmaya, Toplum içindeki bütün faaliyetlerden, hizmetlerden ve aktivitelerden eşit yararlanmaya,
102
Evlilik dahil, bütün cinsel ve diğer ilişkilere baskı altında kalmaksızın sahip olmaya,
Ve temsilcilerinin yasal olarak temsil edilme, yardım alma ve bütün kanuni haklarının korunmasına, Psikiatri hastanelerinde veya diğer bakım enstitülerinde korku içinde yaşamaktan ve izole edilmekten korunmaya, Kötü muamele görmekten ve ihmale uğramaktan korunmaya, Farmakolojik olarak suistimal edilmekten korunmaya, Ve temsilcilerinin kendileri ile ilgili bütün kişisel, tıbbi, psikolojik, psikiatrik ve eğitimsel kayıtlara ulaşabilmeye, HAKLARI VARDIR.
103
TEŞEKKÜRLER
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.