Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

(İLAHİ MERKEZİN TAMİZLİĞİ)

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "(İLAHİ MERKEZİN TAMİZLİĞİ)"— Sunum transkripti:

1 (İLAHİ MERKEZİN TAMİZLİĞİ)
KALBİ SELİM (İLAHİ MERKEZİN TAMİZLİĞİ) UZMAN İMAM HATİP DOLAPDERE SAN. SİT. CAMİİ BAŞAKŞEHİR/İSTANBUL

2 İlahi hikmetler sınıfı olan şu imtahan aleminde, Rabbimiz, kullarına hakikatı ulaştıracak bir çok vesileler lutfetmiştir.Birer hidayet rehberi olan ilahi kitaplar , peygamberler ve yolunda gidenler daimea insanlığı hak ve hakikate sevk ederek Cenab-ı hakkın «cennet davetine» elçilik yapmaktadırlar Cenab-ı hak:

3 َاللهُ يَدْعُو اِلَى دَارِ السَّلاَمِ وَيَهْدِى مَنْ يَشَاءُ اِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
Allah, esenlik yurduna(DARUSSELAMA) çağırıyor ve dilediğini doğru yola iletir. (Yunus Suresi 25) Allah sizi dünyada namaza çağırıyor Ahirette de cennetine ,Cemalullah’a çağırıyor EY MÜSLÜMAN ÇAĞRIYA CEVAP VERMEYECEKMİSİN

4 Hazret-i Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde bir kıssa vardır:
Hazret-i Yûsuf’a çok uzak diyarlardan, yüreği muhabbetle dolu bir dostu gelip misâfir olur. Onlar, çocukluktan beri samîmî birer dostturlar. Ahbaplık ve dostluk yastığına beraberce yaslanmışlardır. Hazret-i Yûsuf, bir müddet onunla sohbet ettikten sonra nükteli bir tarzda: “–Söyle bakalım dostum, bize gittiğin yerlerden ne hediye getirdin?” der. Misâfiri, bu istek karşısında çok mahcûb olur ve ne diyeceğini bilemez. Ardından, hissiyâtını şu samîmî ifâdelerle dile getirir:

5 “–Sana armağan getirmek için, şu fânî âlemde birçok şeye nazar ettim
“–Sana armağan getirmek için, şu fânî âlemde birçok şeye nazar ettim. Fakat hiçbirini gözüm tutmadı, hiçbirini sana lâyık göremedim. Bir kırıntı büyüklüğündeki altın parçasını bir altın yatağına veya bir damlayı bir denize nasıl armağan olarak götürebilirdim ki? Senin güzelliğine denk olacak hangi tohum vardır ki bu Mısır ülkesinin ambarında bulunmasın? Sana getirilecek hediye ancak senin güzelliğinin bir eşi, bir benzeri olmalıdır. Bu yüzden ben de çâresiz, sana gönül nûru gibi tozsuz, lekesiz, parlak bir ayna getirip sunmayı lâyık gördüm. Ey güneş gibi gökyüzünün nûru olan Yûsuf! Sana gönül nûrundan bir ayna getirdim ki, ona baktıkça kendi güzelliğini görüp hayrân olasın. Onda güzel yüzünü gördükçe, Rabbin sendeki cemâlî tecellîlerini seyredesin ve beni de hatırlayasın.” Misâfir bunları söyledikten sonra koltuğunun altından bir ayna çıkarır ve Hazret-i Yûsuf’a takdîm eder.

6 Cenâb-ı Hakk’ı dost edinmek istersen, şunu iyi bil ki, dostların yanına eli (ve gönlü) boş gidilmez. Dostların yanına eli boş gitmek, değirmene buğdaysız gitmeye benzer. Cenâb-ı Hak mahşer gününde kullarına: –Kıyâmet günü için ne hediye getirdiniz?» diye soracak ve ardından şöyle buyuracak: «–Sizi ilk yarattığımızda olduğu gibi, eli boş, azıksız olarak, tek başınıza ve muhtaç bir hâlde geldiniz. Haydi söyleyin, kıyâmet günü için ne hediye getirdiniz? Yoksa sizde dünyâdan âhirete dönmek ve Allâh’ın huzûruna çıkmak ümîdi yok mu idi? Kur’ân’ın kıyâmet hakkındaki haberleri, size boş mu görünmüştü?» Ey ahsen-i takvîm, yâni en güzel vasıfta yaratılan insan! O dostun kapısına böyle boş bir gönülle nasıl ayak atıyorsun? Bu fânî âlemde azıcık olsun uykuyu, yemeyi-içmeyi azalt da Hak ile buluşacağın zaman için bir hediye hazırla!”

7 Hazret-i Mevlânâ, gecelerde yaşadığı aşk ve vecdi Dîvân-ı Kebîr’inde de şöyle dile getirir:
Sâkî! Kadehi, aşk-ı ilâhî ile doldur! Mestâneye ekmek sözü etmekten uzak dur! Sun kevseri, kansın suya hep teşne gönüller, Deryâda yüzen canlı, sudan başka ne ister. Doldur o şerâbdan, yine doldur, yine bir sun! Dursun gece ey dost, onu durdur, ne olursun! Vur uykumu zincirlere vur, geçmesin anlar. Varmaz gecenin farkına, varmaz uyuyanlar!

8 KALBİN AYDINLIĞI=İLAHİ AŞKIN MERKEZİ
KALB-İ SELİM (SALİM KALP)ANAHTARLARI Kalbin içindeki nefsi telef etmekle olur Kalbi Allah’ın isimleri ile terbiye ederek ,Allah’a doğru gitmekle olur Kalbi içindeki masıvayı temizleyerek kuş gibi uçar hale getirmekle olur Kalp daima uyanık halde tutulmakla gafletten sıyrılmakla olur Kalple Allah arasına giren her şeyi kalpten temizlemekle olur Allah’a kavuşmak için kalpten dünyayı çıkarmakla olur

9 يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ
اِلَّا مَنْ اَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَلٖيمٍ «Çünkü o günde ne mal fayda verir nede evlat: Ancak o günde Allah’a (eş koşmaktan ve şüpheden) temizlenmiş bir kalple gelen faydalanır.» (Şuara- 88,89)

10 اَلَّذِينَ اَمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللهِ اَلاَ بِذِكْرِ اللهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ Bunlar, iman edenlerdir, Allah’ı anmakla kalbleri mutmain olan (huzura kavuşan) lardır. İyice bilinki, kalbler ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olur.(huzura kavuşur) (Er-Ra’d- 28)

11 Birgün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ’in huzûruna varmıştım
Birgün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ’in huzûruna varmıştım. Bana hitâb ederek: “–İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin?” buyurdu. Ben de: “–Evet yâ Rasûlallâh!” dedim. O zaman şöyle buyurdu: “–Kalbine danış. İyilik, sana uygun gelen ve yapılmasını kalbinin tasdîk ettiği şeydir. Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana yap diye nice defa fetvâ verse bile içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, IV, )

12 اَللّٰهُ نَزَّلَ اَحْسَنَ الْحَدٖيثِ كِتَابًا مُتَشَابِهًا مَثَانِىَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذٖينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلٖينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ اِلٰى ذِكْرِ اللّٰهِ ذٰلِكَ هُدَى اللّٰهِ يَهْدٖى بِهٖ مَنْ يَشَاءُ وَمَنْ يُضْلِلِ اللّٰهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ Allah ayetleri birbirine benzeyen mükerreren (ikişerli olarak) gelen Kur’anı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir. Rablarından korkanların bu kitaptan tüyleri ürperir sonra hem derileri hem kalpleri (rahmet ayetleriyle) yumuşar. İşte bu, Allah’ın hidayetidir ki, onunla istediğini doğru yola sevk eder. Allah kimi de saptırırsa artık ona doğru yolu gösteren olmaz. (Ez-Zümer- 23)

13 Rivâyete göre cennetten gelen ve İbrâhîm
-aleyhisselâm- tarafından tavâfın başlangıcına alâmet olsun diye Kâbe’nin bir köşesine yerleştirilen meşhur “Hacer-i Esved” de, insanların günahlarının ve kasvet- i kalbinin menfî in’ikâsları netîcesinde kararmıştır.1 Mâlum olduğu üzere Hacer-i Esved, “siyah taş” mânâsına gelir. Hâlbuki bu taş, cennetten çıktığı zaman sütten ve kardan daha ak idi. Fakat zamanla kendisine dokunan insanların günahları sebebiyle kararmıştır. Nitekim bu siyahlığın sâdece Hacer-i Esved’in görünen kısmında bulunduğu, Kâbe duvarına gömülü kısmının ise hâlâ beyaz olduğuna dâir pekçok rivâyetler vardır (2. Bkz. Said Bektaş, Fadlu’l-Haceri’l-Esved ve Makâmi İbrâhîm, s )

14 Hasan-ı Basrî -rahmetullâhi aleyh- öğütlerinde şöyle buyurur:
“Kalbler altı şeyden dolayı çürür ve bozulur: 1- Tevbe ederim ümîdiyle günah işlemek. 2- İlim öğrenip, mûcibince amel etmemek. 3- Hareket ve davranışlarda içten ve samîmî (ihlâslı) olmamak. 4- Allâh’ın verdiği nîmetlerden yararlanıp, şükretmemek. 5- Allâh’ın yarattıkları arasında paylaştırdığı rızka râzı olmamak. 6- Ölüleri defnedip, onlardan ibret almamak.”

15 HZ MUHAMMED SAV EFENDİMİZ ŞÖYLE DUA EDERDİ:
وعن شداد بن أوس رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]كَانَ رسُولُ اللّهِ . يُعَلِّمُنَا أنْ نَقُولَ في الصََّةِ: اللَّهُمَّ إنِّى أسْألُكَ الثَّبَاتَ في ا‘مْرِ، والْعَزِيمَةَ عَلى الرُّشْدِ، وَأسْألُكَ شُكْرَ نِعْمَتِكَ، وَحُسْنَ عِبَادَتِكَ، وَأسْألُكَ لِسَاناً صَادِقاً، وَقَلْباً سَلِيماً، "Allahım! Senden işte (dinde) sebat etmeyi, doğruluğa da azmetmeyi istiyorum. Keza nimetine şükretmeyi, sana güzel ibadette bulunmayı taleb ediyor, doğruyu konuşan bir dil, eğriliklerden uzak bir kalb diliyorum. …” diye Rabbine niyazda bulunurdu. (Tirmizî, Deavât, 23/3407)

16 اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبٖيلَ اِمَّا شَاكِرًا وَاِمَّا كَفُورًا
Şüphesiz biz ona (insana) hakikat yolunu gösterdik; ister şükreden (mü’min) olsun, ister nankörlük eden kafir. (El-İnsan- 3)

17 وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزٖيزِ الرَّحٖيمِ
اَلَّذٖى يَرٰیكَ حٖينَ تَقُومُ وَتَقَلُّبَكَ فِى السَّاجِدٖينَ Ey Muhammed! Namaza kalktığın ve secde edenler (Namaz Kılanlar) arasında bulunduğun zaman, seni gören güçlü ve merhametli olan Allah’a güven. (Eş- Şuara- 217, 218, 219)

18 وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنٖى اٰدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلٰى كَثٖيرٍ مِمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضٖيلًا «Gerçekten biz, adem oğullarını (güzel geçim, mizaç, akli yetenekler vermek suretiyle ) şan ve şeref sahibi kıldık. Onları karada denizde taşıyacak vasıtalar verdik, güzel rızıklarla rızıklandırdık ve yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık.»(İsra Suresl, 70)

19 قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُونٖى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌ (Rasülüm), şöyle de:”Eğer siz Allah’ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Zira Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. (Al’i İmran-31)

20 TEMİZ KALBİN ÜÇ ALAMETİ VARDIR:
1- Kişinin günahlardan ürperti duyması 2- itaat ve ibâdetlerin gönle lezzet vermesi 3- Nasihatlerin tesir etmesi

21 اِنَّ اللّٰهَ يَاْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَاٖيتَاٸِ ذِى الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْیِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ şüphe yok ki Allah adaleti, iyiliği ve (yoksul) akrabalara bakmayı emreder. Fenalığı hayasızlığı ve taşkınlığı men eder. Dinleyip tutasınız diye size öğüt veriyor. (En- Nahl- 90) Not:çok çeşitli kitaplardan ve makalelerden hazırlanmıştır)


"(İLAHİ MERKEZİN TAMİZLİĞİ)" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları