Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanGunes Kemal Değiştirilmiş 10 yıl önce
1
6. Hafta : 1 Kasım 2014 Cumartesi Ders : Açıklamalı Sûre Meâlleri Sûre : Meryem Âyetler : 83-98 Hazırlayan : Yrd.Doç.Dr. Fatih Çollak
2
اَلَمْ تَرَ اَنَّاۤ اَرْسَلْنَا الشَّيَاطينَ عَلَى الْكَافِرينَ تَؤُزُّهُمْ اَزًّا ﴿ 83 ﴾ 83. “Görmedin mi, biz o kâfirlerin üzerine şeytan- ları saldık; onlar kâfirleri kaynatıp-oynatıp kıvran- dırıyorlar”. Ey Muhammed! Görmedin mi, biz inkârcıların üzerine kendilerini isyâna itip duran şeytanları saldık. Bilmez misin, biz o kâfirlere/müşriklere kendilerini günaha kışkırtan şeytanları musallat etmişizdir.
3
فَلَا تَعْجَلْ عَلَيْهِمْ اِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمْ عَدًّا ﴿ 84 ﴾ 84. “O halde sen onlar hakkında acele etme; şüphe yok ki biz onlar için bir sayı sayıyoruz”. Binâenaleyh sen onlara karşı azap istemekte acele etme. Biz ancak onların günlerini ve nefeslerini sayıyoruz. Onların azaba çarptırılmaları hususunda tez canlılık gösterme. Çünkü biz onlar için gün sayıyoruz.
4
يَوْمَ نَحْشُرُ الْمُتَّقينَ اِلَى الرَّحْمٰنِ وَفْدًا ﴿ 85 ﴾ 85. “O gün takva sahiplerini bir heyet halinde Rahman’ın huzurunda toplayaca ğ ız”. O gün takva sahibi olanları o çok esirgeyici Allah’ın huzuruna süvâri elçiler gibi toplayacağız. Gün gelecek, takvâ sahiplerini seçkin konuklar olarak Rahmân’ın huzurunda toplayacağız.
5
وَنَسُوقُ الْمُجْرِمينَ اِلٰى جَهَنَّمَ وِرْدًا ﴿ 86 ﴾ 86. “Mücrimleri de susuz olarak cehenneme sevk edece ğ iz”. Günahkârları da suya götürülen sürü gibi, günaha batmış o kâfirleri ise suvarılmaya götürülen hayvan sürüsü gibi cehenneme süreceğiz.
6
لَا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمٰنِ عَهْدًا ﴿ 87 ﴾ 87. “Rahmân’ın nezdinde bir ahd (söz) almış olan kimseden başkaları şefaate mâlik olamayacaklardır”. O gün Rahmân’ın katında söz ve izin alandan başkasının şefaat hakkı olmayacaktır; onlar için şefaat/kayırma da söz konusu olmayacaktır. Çünkü şefaat/kayırma ancak Rahmân’ın nezdinde ahdi (imanı ve sâlih amelleri) bulunan kimseler için söz konusudur.
7
وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمٰنُ وَلَدًا ﴿ 88 ﴾ 88. “Dediler ki : ‘Rahman çocuk edindi’“. Müşrikler “Melekler Allah’ın kızlarıdır”, bir kısım Yahudiler “Üzeyir Allah’ın oğludur” ve hıristiyanlar “Îsâ Allah’ın oğludur” diyerek Allah’a çocuk isnad ettiler.
8
لَقَدْ جِئْتُمْ شَيْئًا اِدًّا ﴿ 89 ﴾ 89. “Yemin olsun ki pek a ğ ır, pek çirkin bir şeye cür’et ettiniz”. Hakikaten çok çirkin bir iddia ortaya attınız; bilin ki siz böyle söylemekle gerçekten çok çirkin bir iftirada bulundunuz.
9
تَكَادُ السَّمٰوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْهُ وَتَنْشَقُّ الْاَرْضُ وَتَخِرُّ الْجِبَالُ هَدًّا ﴿ 90 ﴾ 90. “Neredeyse ondan gökler çatlayacak, yer yarılacak ve da ğ lar yıkılıp yerlere geçecek”. Onların “Rahman çocuk edindi” iftirâsı yüzünden neredeyse gökler çatırdayıp parçalanacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp yerle bir olacaktı.
10
اَنْ دَعَوْا لِلرَّحْمٰنِ وَلَدًا ﴿ 91 ﴾ 91. “Rahmân’a çocuk iddiasında bulundular diye”. Onlar o çok esirgeyen Allah’a bir evlât iddia ettiler diye.
11
وَمَا يَنْبَغي لِلرَّحْمٰنِ اَنْ يَتَّخِذَ وَلَدًا ﴿ 92 ﴾ 92. “Halbuki çocuk edinmek Rahmân’a yaraş- maz”. Halbuki çocuk edinmek, çocuk sahibi olmak Allah’ın şanına kesinlikle yaraşmaz. Çünkü çocuk edinme isteği bir ihtiyaçtan dolayıdır ve çocuk da ana babasının cinsinden olur. Allah ise ihtiyaçtan da bir benzerinin bulunmasından da münezzehtir.
12
اِنْ كُلُّ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ اِلَّاۤ اٰتِي الرَّحْمٰنِ عَبْدًا ﴿ 93 ﴾ 93. “Göklerde ve yerde olan har varlık Rahmân’ın huzuruna bir kul olarak gelecektir”. Göklerde, yerde ve bunların içinde mevcut olan melek, cin, insan vb. ne varsa hepsi Allah’ın hâşâ oğlu veya kızı olarak değil, ancak ve ancak O’nun bir kulu olarak ve yine O’nun huzurunda toplanacaklardır.
13
لَقَدْ اَحْصٰيهُمْ وَعَدَّهُمْ عَدًّا ﴿ 94 ﴾ 94. “Yemin olsun ki Allah onları kuşattı ve sayıca onları tâdad etti”. Andolsun ki Rahman onların yaptıklarını sınırsız ilmiyle kuşatmış, hepsini bir bir tesbit etmiştir. Allah yarattığı varlıkların tümünden ve kendisine çocuk isnat edenlerden haberdardır. Hiçbir şey O’nun ilmi, iradesi ve kudreti dışında değildir. Kullarının niyet ve eylem planında yaptığı her şeyi sınırsız ilmiyle bilir.
14
وَكُلُّهُمْ اٰتيهِ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ فَرْدًا ﴿ 95 ﴾ 95. “Ve hepsi kıyamet günü O’na tek olarak gelecektir”. Onların hepsi kıyamet günü Rahmân’ın huzuruna mallarından-mülklerinden, taraftarlarından ve evlatla- rından yoksun olarak gelecektir. Kıyamet gününde herkes tek tek O’nun huzurunda toplanacak ve yaptıklarıyla baş başa kalarak hesap verecektir.
15
اِنَّ الَّذينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمٰنُ وُدًّا ﴿96﴾ 96. “ İ man edip sâlih amel işleyenler gelince, Rahmân onlar için bir meveddet kılacaktır”. İman edip imanlarının gereği güzel işler yapanlar, Kur’an ve sünnete uygun davranış içinde olanlar için Allah gönüllerde sevgi yaratacaktır. Rahmân sıfatının bir tecellisi olarak Allah kendisine iman eden sâlih amel sahibi kullarını sevecek ve diğer kullarına da sevdirecek, dolayısıyla mümin kulları arasında kardeşliği tesis edecektir. Resûl-i Ekrem (sav), Allah’ın, bir kulu sevdiğinde onu Cebrâil’e, gökteki diğer varlıklara ve yerdeki insanlara da sevdireceğini; sevmediği kimseyi de aynı şekilde meleklere ve insanlara sevdirmediğini haber vermiştir.
16
فَاِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقينَ وَتُنْذِرَ بِه قَوْمًا لُدًّا ﴿97﴾ 97. “Muhakkak onu senin lisanın ile kolaylaştırdık ki onunla takva sahiplerini müjdeleyip, inat eden kavmi de îkâz edesin”. Ey Peygamber! Biz bu Kur’ân’ı senin konuşup anlaştığın dille vahyetmek suretiyle kolay anlaşılır kıldık ki Allah’a itaatsizlikten sakınanları onunla müjdeleyesin, şirk ve inkârcılıkta ısrar eden o müşrikleri de yine onunla îkaz edesin. Hem senin iyi anlaman ve hem de halkına rahatça tebliğ etmen için onu kavminin diliyle Arap lisanı üzere indirip kolaylaştırdık ki müjdeleme ve uyarma görevini hakkıyla yerine getiresin.
17
وَكَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هَلْ تُحِسُّ مِنْهُمْ مِنْ اَحَدٍ اَوْ تَسْمَعُ لَهُمْ رِكْزًا ﴿ 98 ﴾ 98. “Hem biz onlardan evvel nice kavmi helâk ettik, sen hiç onlardan birini hissediyor musun, ya da gizli bir seslerini işitiyor musun ?” Evet, biz bu müşriklerden/kâfirlerden önce nice kavimleri helâk ettik. Şimdi bak bakalım, helâk olup giden o kavimlerden herhangi birinin varlığını hissediyor, sesini- sedâsını işitiyor musun? Onlardan birinden bir varlık emâresi görüp az da olsa bir ses alabiliyor musun?
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.