Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Yaşasın İnternet !... Çağın ihtiyaçlarına ve şartlarına uygun haberleşme, bağlantıları devam ettirme, unutmadığını gösterme, unutulmayı haketmediğini hatırlatma.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Yaşasın İnternet !... Çağın ihtiyaçlarına ve şartlarına uygun haberleşme, bağlantıları devam ettirme, unutmadığını gösterme, unutulmayı haketmediğini hatırlatma."— Sunum transkripti:

1 Yaşasın İnternet !... Çağın ihtiyaçlarına ve şartlarına uygun haberleşme, bağlantıları devam ettirme, unutmadığını gösterme, unutulmayı haketmediğini hatırlatma imkânları sağladı. Tabii bunları önemseyenler için... Külfetler de büyüklük ve çeşitlilik bakımından nimetlerle orantılı mı oluyor nedir, bazı sıkıntılar var. Kimisi konuşulan, kimisi de dile getirilmeyen, sadece düşünce boyutunda kalan sıkıntılar. Örnek mi ?

2 -Vakit zenginleri ( meselâ emekliler ! ), zaman fukaralarının halinden anlamıyor ! İstiyorlar ki herkes ellerinin altında olsun, vakit öldürmelerine katkıda bulunsun. - Herkes herşeyi birbirine gönderiyor ! Herkes herkesin özel zevklerini paylaşmak, güldüklerine gülmek, hele de özel hayatını, hatıralarını falan okumak, dinlemek, seyretmek zorunda mı ? - Mektup kutumu boş bulunca canım sıkılıyor ! Oysa ben herkese sürekli birşeyler gönderiyorum. "Sağol" dan vazgeçtim, "aldım" diyen bile pek çıkmıyor. - Bazıları da bu işin tadını kaçırıyor canım ! Her geleni sevket, her geleni sevket... Hani bir "âmir" târifi vardır : Alttan geleni üste arz, üstten geleni alta havale... Posta kutusunu temizlemekten yoruluyoruz.

3 Belki de bütün bunların temelinde dost ve dostluk kavramları, bu konudaki anlayış ve davranış farkları vardır. Belki de arkadaş, tanıdık, dost, ahbap, hemdem, sırdaş, yoldaş, yandaş... gibi kavramların kapsamlarında, ayrımlarında ve ayrıntılarında bulanıklıklar vardır, kimbilir ?

4 Masal bu ya, bir adam köpeğiyle beraber bir yol boyunca yürüyormuş. Manzarayı hayranlıkla seyrederken birden ölmüş olduğunu farketmiş. Ölümünün gerçekleştiğini, köpeğinin de yıllar önce ölmüş olduğunu hatırlamış. Yolun götürdüğü yöne gitmeye karar vermiş. Biraz sonra büyük beyaz bir kayaya doğru yaklaşmışlar. Yaklaşınca bilya gibi yusyuvarlak bir tepe olduğunu anlamışlar, etrafa ışık saçıyormuş.

5 Biraz daha yaklaşınca ortaya, som altından yapılmış bir yol ve çok büyük bir giriş çıkmış. Adam ve köpek kapıya kadar yürümüşler. İyice yaklaşınca, bir masada oturan bir adam görünmüş. Yeterince yaklaşınca adama sormuş : -"Biz neredeyiz ?" -"Cennettesiniz efendim" -"Vay !.. Acaba biraz suyunuz var mı ?" -"Elbette ! Girin, size hemen soğuk su getirteyim."

6 Görevli bir iki hareket yapınca kapı açılmış. -“O da girebilir mi ? " diye sormuş yolcu, köpeği göstererek. -"Üzgünüm, ama hayvan kabul etmiyoruz." Adam düşünmüş ve buraya girmemeye karar vermiş. Uzun bir yürüyüşten sonra, bir dağın tepesinde, hiç kapanmamış gibi görünen büyük bir kapıya çıkan toprak bir yol görmüşler. Ortada çit, duvar gibi şeyler de görünmüyormuş.

7 Yaklaşınca bir ağaca yaslanmış kitap okuyan bir adam görmüşler. -"Afedersiniz, acaba biraz suyunuz var mı ?" -"Elbette, az ilerde bir çeşme var." Uzak bir yeri işaret ediyormuş ve ortada bir şey görünmüyormuş. -"İçeri girin, size göstereyim" -"Acaba dostum da gelebilir mi?" -"Elbette, çeşmenin yanında bir de su kabı var."

8 Kapıdan geçmişler ve kenarında bir su kabı olan eski bir çeşme görmüşler. Adam kabı doldurmuş, bir kaç yudum aldıktan sonra kalanı köpeğe vermiş. Bitirince, ağacın yanında duran adamın yanına dönmüşler. -"Buranın adı nedir ?" -"Bilmiyor musunuz ? burası cennet !" -"Nasıl olur ? az önce rastladığımız adam da aynı şeyi söylemişti." -"Altın yol ve inci kapıdan mı sözediyorsunuz ? Hayır, orası cehennem".

9 -"Afedersiniz ama, isminizi böyle kullanmalarına kızmıyor musunuz ?" -"Hayır; ama neyi merak ettiğinizi anladım: Biz buraya sadece dostlarını arkada bırakmayanları kabul ediyoruz !.. "

10 Bazan, dostlarımızın bize neden tek kelime yazmadan bir şeyler, bir resim, bir müzik, bir kırpıntı, bir şaka gönderdikleri soruluyor. Bu belki şöyle açıklanabilir : -"Posta kutumu açıp da bomboş görünce, telaşlanıyorum; bir şeyler yazmakla vakit kaybetmektense, dostlarım da kendi kutularını boş görüp üzülmesinler diye aceleyle bir şeyler bulup yolluyorum.” -"Çok meşgul olduğum zamanlar, bağlantımızı korumak da istiyorsam, bil bakalım ne yapıyorum, sana birşeyler yolluyorum." -"Söyliyecek bir kaç kelimem varsa, ama bunu neden ve nasıl yapacağımı bilemiyorsam, birşeyler yolluyorum. -"Seni unutmadığımı, benim için öneminin devam ettiğini, seni sevdiğimi ve takdir ettiğimi bilmeni istediğimde, evet... ne alıyorsun ? -"Benden birşeyler..."

11 -"Evet dostum, gelecek sefer benden bir şeyler aldığında, bunun sadece basit bir şey olduğunu düşünme, seni bu gün düşündüğümü ve sana bir gülümseme göndermek istediğimi düşün.

12 Yaşasın İnternet ! Şu bir gerçek ki, en meşgul olduğumuz zamanlarda bile bağlantılarımızı devam ettirmemizi sağlıyor. Bu da dostlarımıza şunu söyleme imkânı veriyor bize : -"Bak, seni unutmadım !" Uzun sözün kısası ve galiba en doğrusu şu evrensel gerçek :

13 Metin ve sunu tasarım : Martine Sadoine ; adaptasyon : esgici


"Yaşasın İnternet !... Çağın ihtiyaçlarına ve şartlarına uygun haberleşme, bağlantıları devam ettirme, unutmadığını gösterme, unutulmayı haketmediğini hatırlatma." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları