Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

9.Sınıf Hz.Muhmad’din Hayatı. 2.Ünite

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "9.Sınıf Hz.Muhmad’din Hayatı. 2.Ünite"— Sunum transkripti:

1 9.Sınıf Hz.Muhmad’din Hayatı. 2.Ünite
Estetik 9.Sınıf Hz.Muhmad’din Hayatı. 2.Ünite

2 Ne Dersiniz “Allah, ... size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır...” (Mü’min suresi 64. ayet) “Allah güzeldir, güzelliği sever.” (Müslim, İman, 147) Yukarıdaki ayet ve hadisi birlikte düşünerek, İslam’ın estetiğe verdiği önem hakkında neler söyleyebilirsiniz? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

3 1. Tertipli ve Düzenli Yaşamak
Resulullah mescitte idi. İçeri saçı sakalı dağınık bir adam girdi. Resulullah eliyle ona, saçını ve sakalını düzelterek gelmesi için dışarıya çıkmasını işaret etti. Adam da saçını sakalını düzelttikten sonra gelince Resûlullah (onu göstererek) "Herhangi birinizin ... Saçı başı dağınık bir hâlde gelmesinden böyle gelmesi daha iyi değil mi?» buyurdu. (Muvatta, Şa'r, 2) Yukarıdaki hadis tertipli ve düzenli olmanın önemi hakkında size nasıl bir fikir vermektedir? Arkadaşlarınızla tartışınız. Ne Dersiniz

4 Yüce Allah insanı en güzel biçimde yaratmıştır. (Tin Süresi 4
Yüce Allah insanı en güzel biçimde yaratmıştır.(Tin Süresi 4. ayet) Kendisi güzel olup güzeli seven Rabb’imiz, yarattığı en güzel varlık olan insanın tavrının sözlerinin ve davranışlarının güzel olmasını istemiştir. Tarih boyunca, insan hep güzelliği aramış, onun peşinden gitmiştir. Tabiattaki güzelliklerden yola çıkarak güzel şeyler ortaya koymaya çalışmıştır. Bunun sonucu olarak da medeniyetler ortaya çıkmıştır.

5 Bütün insanlığa rahmet olarak gönderilen Hz
Bütün insanlığa rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Müslümanlar için en güzel rol modeldir. “Güzel insan kimdir?” sorusunun cevabı en açık biçimde onun hayatında ortaya çıkmıştır. Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş bir elçi olarak sözlerin, tavır ve davranışların hep en güzelini sergilemiştir.

6 Peygamberimiz Hz. Muhammed, temiz, tertipli ve düzenli olmaya özen gösterirdi. Elbisesinin temiz olmasına önem verirdi, dağınıklıktan hoşlanmazdı. Sahabeden biri şöyle anlatıyor: “Bir gün dağınık bir kıyafetle Peygamberimizin ziyaretine gitmiştim. Beni bu şekilde gören Efendimiz sordu: “Senin malın mülkün var mı?” “Evet, var ya Resulallah!” dedim. “Ne gibi malların var?” dedi. Ben de; “Allah bana deve, koyun, at sürüleri, arpa ve buğday harmanları ihsan etmiştir” dedim. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, “Allah sana mal mülk ihsan etmişse onun nimetinin ve ikramının eseri üzerinde görünsün.” buyurdu.(Ebu Davud, Libas, 14)

7 Peygamberimizin giyecekle ilgili tutumunu te-mizlik, tertiplilik, estetiği gözetme, sadelik ve ihtiyacı karşılama olarak ifade etmek müm-kündür. O, bir keresinde; “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kişi cennete giremeyecektir.” bu-yurmuştu. Kendisine; “İnsan elbisesinin güzel olmasını istiyor” diyen birine Peygamberimiz, “Allah güzeldir, güzelliği sever; kibir, hakkı ka-bul etmemek, insanları küçük görmektir.” (Müslim, İman, 147) cevabını vermiştir. Efendimiz, kılık kıyafetin temiz ve düzenli olmasının yanında, insanın yaşadığı mekân-ların da tertipli ve düzenli olmasını arzu etmiş-tir.

8 Peygamberimiz, evde, işte, camide vb
Peygamberimiz, evde, işte, camide vb. yerlerde tertip ve düzen içinde hareket edilmesini isterdi. Bir keresinde bir cenaze merasimine katılmıştı. Cenazenin toprağa verilme işlemi sırasında, kabirde bir hata olduğu fark edildi. Bir taraf eğri görünüyordu. Peygamberimiz, bunun hemen düzeltilmesini istedi. Orada bulunanlar “Bu durum ölüyü rahatsız mı eder.” diye sordular. Peygamberimiz onlara, “Hayır böyle şeyler ölüyü ne sıkar, ne de rahatlık verir. Fakat bu sağ olanların gözüne güzel görünmesi için gereklidir.” diye cevap verdi.(Abdurrezzak, Musannef, III, 508; Algül, Hüseyin, Peygamberimizin Ş i Ahlak ve Adabı, s )

9 Hz. Peygamberin ashabından olan Numan b
Hz. Peygamberin ashabından olan Numan b. Beşîr, Peygamberimizin tertip ve düzen konusundaki hassasiyetini şöyle ifade etmektedir: “Peygamber (s.a.) bizi saflarda ok gibi düzene sokardı. Her konuda olduğu gibi saf düzeninde de ayrılığa düşmeyin ki kalpleriniz de birbirinize karşı değişmesin. Çarşı ve pazarlardaki kargaşadan da sakının” (Tirmizi, Salat, 54).

10 Namazlarda tertip ve düzene sıklıkla vurgu yapan Efendimiz bir başka hadis-i şerifte de şöyle buyurmaktadır: “Düzensiz durmayınız. Sonra kalpleriniz de düzensizliğe düşer….»  (Ebû Dâvûd, Salât 93; bk Nesâî, İmâmet 25)

11 Peygamber Efendimiz, günlük hayatın gerektirdiği faaliyetleri yerine getirirken, belli bir tertip ve düzen içerisinde olunmasını arzu ederdi. Örneğin, yemeğe besmeleyle başla-nılmasını, yemeğin sağ elle ve önünden yenil-mesini emrederdi. “Ebu Seleme’nin oğlu Ömer, Resulullah’ın yanına girmişti. Efen-dimiz, o anda yemek yiyordu. Resulullah, çocuğa: “Yaklaş, bismillah de, sağ elinle ve önünden ye.” buyurdular (Tirmizi, Et’ime, 47).

12 Yine konuyla ilgili şu hadis de yemek yerken nelere dikkat edilmesi gerektiğini çok güzel bir biçimde ifade etmektedir: “İkrâş b. Züeyb anlatıyor; (Bir defa) Peygamber (s.a.)’e, içinde bol miktarda tirit bulunan büyük bir çanak getirildi. Biz de (çanağa yönelip) on-dan yemeye başladık. Ben elimi düzensiz biçimde çanağın her tarafına soktum. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.) : Yâ İkrâş, tek bir yerden (sana en yakın taraftan) ye. Çünkü bu, tek bir çeşit yemektir (her tarafı aynıdır), buyurdu. Sonra bize, içinde çeşitli yaş ve kuru hurma çeşitleri bulunan bir tabak getirildi. Bu sefer Resulullah (s.a.) ‘in eli tabakta dolaştı (yani tabağın muhtelif yerlerinden hurmalar aldı) ve: Ya İkrâş, dilediğin taraftan ye. Çün-kü tabaktakiler aynı çeşit yemek değildir, buyurdu” (İbn Mâce, Et’ime, 11).

13 Toplumsal bir varlık olan insanın, diğer insanlarla birlikte yaşayabilmesi için özel hayatın gizliliği prensibine uygun davranılması gerekmektedir. Başkalarının özel hayatına saygı, Peygamber Efendimizin önem verdiği konulardan biridir.

14 Peygamber Efendimiz evlere girmek için izin hususunda; “İzin istemek üç defadır. İzin verilirse girersin, verilmezse geri dönersin.” (Buhârî, İsti'zân, 13) buyurmuştur. Yukarıdaki hadis toplum hayatında tertipli ve düzenli olmanın gerekliliği hakkında size neler düşündürmektedir? Düşünelim

15 Bir adam izni olmadan Resulullah Efen-dimizin evinin içine bakmıştı
Bir adam izni olmadan Resulullah Efen-dimizin evinin içine bakmıştı. Adamın bu davranışını fark eden Peygamber Efendimiz, onun bu davranışından hoşlanmadığını açıkça beyan ederek, “İzin istemek, evin içerisi görülmesin diye emredilmiştir.” (Müslim, Âdâb, 40, 41) buyurmuş ve izin istemeden evlere giril-memesini, evin içini görecek kadar yak-laşılmamasını istemiştir.

16 Peygamberimiz yolculuğa çıkan ashaptan bir gruba rastladı ve onlara hitaben şöyle buyurdu: “Sizler kardeşlerinizin yanına varacaksınız; binek hayvanlarınızı düzene koyunuz, elbiselerinize çeki düzen veriniz! Çünkü Allah çirkin görünüşü ve kötü sözü sevmez.” (Ebu Davud, Libâs, 25).

17 2. Söz ve Davranışların Güzelliği
“(Ey Muhammed!) Rabb’inin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabb’in, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” (Nahl suresi, 125) “Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.” (İsrâ suresi, 53) Ne Dersiniz

18 “Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefi n hepsi Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler yükselir. Bu güzel sözleri de Allah'a amel-i sâlih (faydalı işler) ulaştırır. Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı boşa çıkar.” (Fâtır suresi 10) Yukarıdaki ayetler size güzel söz ve güzel davranış (amel-i sâlih) hakkında nasıl bir fikir vermektedir? Bu konudaki düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız Ne Dersiniz

19 İnsanlar arasında iletişimi sağlayan birinci unsur dildir
İnsanlar arasında iletişimi sağlayan birinci unsur dildir. “İnsanlar konuşa konuşa anlaşır” sözü, insanlar arasındaki iletişimin en çok bu yolla gerçekleştiğini ifade etmek amacıyla söylenegelmiştir. Başkalarıyla sağlıklı iletişim kurabilmenin yolu, güzel söz söylemekten geçer. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” demiştir atalarımız. Bu atasözü, güzel sözün insanlar üzerindeki etkisini özlü biçimde ortaya koymaktadır. Peygamber Efendimiz de “Söylenen sözde sihir vardır.” buyurarak, güzel sözlerin insanlar üzerinde güçlü bir etki bıraktığını ifade etmiştir. (Muvatta, Kelam 3)

20 Peygamberimiz güzel söz söylemenin ve güzel davranışlarda bulunmanın bir mümin için en değerli özellikler olduğunu bildirmiştir. “Güzel söz söylemek sadakadır.” (Buhari,Edeb, 34) buyuran Hz. Peygamber, söz ve davranışlarla insanları incitmemek gerektiğini belirtmiştir. Müslümana yakışan da budur. “Sizler tek hurmanın yarısı ile bunu da bulamazsa güzel bir sözle de olsa ateşten korununuz!” (Buhari, Edeb, 34) buyuran Peygamberimiz, hayır ve iyilik amacıyla elden ne geliyorsa yapılması gerektiğini, güzel sözün de insanlar için bir hayır olduğunu vurgulamıştır.

21 Bir sahabi Peygamberimize gelerek “Ey Allah’ın Resulü
Bir sahabi Peygamberimize gelerek “Ey Allah’ın Resulü! Falan kişinin nafi le olarak çok namaz kıldığından, çok sadaka verdiğinden, çok oruç tuttuğundan, ancak diliyle komşusuna eziyet ettiğinden söz ediliyor, ne buyurursunuz, dedi. Efendimiz “O cehennemde olacaktır.” buyurdu. Adam tekrar dedi ki: Ey Allah’ın Resulü! Bir kişinin de nafile olarak az oruç tuttuğundan, az namaz kıldığından, az sadaka verdiğinden, ancak diliyle komşusunu rahatsız etmediğinden söz ediliyor, bunun hakkında ne dersiniz? Peygamberimiz “O da cennette olacaktır.” buyurdu” (Ahmet b. Hanbel, II, 440). İnsanın diliyle başkalarını incitmesinin, yaptığı güzel amellerini boşa çıkaracağını söyleyen Efendimiz, bir başka hadisinde de kötü davranışların sakıncasından bahsederek şöyle buyurmuştur: “Kimin kötülüklerinden komşusu emin olmaz ise, o cennete giremez.” (Buhari, Edebü’l-Müfred, 55).

22 Peygamberimiz kötü ve çirkin sözler söylemenin yanısıra, bu türden çirkin sözlerin başkalarına laf taşımak suretiyle yayılmasından, Allah’ın hoşnut olmadığını vurgulayarak şunları söylemektedir: “Çirkin lâf edenle onu yayan, günah işlemekte eşittir.” (Buhari, Edebü’l- Müfred, 120). “Şüphe yok ki Allah, kötü söz kaçıranı, kasten kötü söylentiye yelteneni sevmez.” (Buhari, Edebü’l- Müfred, 265).

23 Peygamberimiz, sohbet ortamında konuşulan iyi şeylerin, başkalarına da aktarılmasını isterdi. Ancak o ortamda konuşulan, boş ve anlamsız şeylerin, başkalarına aktarılmasından hoşlanmazdı. Ebu Hüreyre’den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber, bu konuyla ilgili şöyle bir benzetmede bulunmaktadır: “İlim meclisinde oturup hikmetli şeyler öğrenen, sonra arkadaşına öğrendiklerinin kötülerini/zararlılarını aktaranın hali şu (yolcuya) benzer: (Yolcu) bir çobana gelip der ki: Ey Çoban, bu sürüden bana bir koyun kes! Çoban da: Git, en iyisinin kulağından tut ve getir der. Adam koyunların içine girer ve (maalesef) sürünün köpeğini kulağından tutup, getirir” (Ahmed b. Hanbel, II, 353).

24 Peygamber Efendimiz, daima güzel söz söyler ve insanlara karşı yumuşak davranırdı. Aşırılıktan, öfkelenmekten kaçınırdı. Abdullah b. Amr, “Peygamberin söz ve davranışlarında hiçbir aşırılık yoktu. İyi biliniz ki sizin en güzel huylunuz, en hayırlı olanınızdır, derdi.” demişti (Buhari, Menakıb, 23). Yine aynı sahabe, Efendimiz hakkında şunları söyle-mektedir: “Şüphesiz Resulullah ne çirkin söz söyler ve ne de bunu arzu ederdi. Resulullah şöyle buyururdu: “Sizin bana en sevgili olanınız, ahlak yönünden en güzel olanınızdır” (Buhari, Fedailü Ashabi’n-Nebi, 27).

25 Peygamberimiz müminleri sert tavırlı olmaktan sakınmaya çağırır, yumuşak huylu olmaya davet ederdi.
Ashaptan Cerir, Efendimizin insanlara karşı yumuşak ve güzel muamelesi hakkında şöyle demektedir: “Müslüman olduğumdan beri Resulullah, beni kapısından geri çevirmemişti ve her gördüğünde tebessüm ederdi.” (Tirmizi, Menâkıb, 41). Şiddetin kötülüğü hakkında sık sık uyarı yapan Efendimiz; “Bir şeyde şiddet olursa, muhakkak o şeyi çirkinleştirir. Allah yumuşak huyluluğu sever.” (Buhari, Edebü’l-Müfred, 165) buyurmaktadır.

26 İnsanlara karşı daima merhametle ve yumuşak huylulukla muamele edilmesini emreden Peygamberimiz; “Bir kimse yu-muşak davranmaktan mahrum ise, hayırdan mahrum olur” (Müs-lim, Birr ve Sıla, 74) diyerek insanlar arasında dostluk ve muhabbet-in meydana gelmesinin yolunun, yumuşak huyluluktan geçtiğini belirt-mektedir. Sevgili Peygamberimiz, insanlara cana yakın davranan, yumuşak huylu olup insanlara işleri kolaylaştıranlar için cehennemden kurtuluş olduğu müjdesini vermektedir: “Kendisi Cehennem ateşine, cehennem ateşi de kendisine haram olan bir kişiyi size bildireyim mi? Her cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimsedir.” (Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 45). Peygamber Efendimiz; “Nerede olursan ol, Allah’a (karşı gelmek-ten) sakın! Kötülüğün peşine hemen iyilik yap ki, onu yok etsin, insanlara da güzel huyla davran!” (Darimi, Rikak, 74) diye buyura-rak, bir kötülük yapmış olan insanın, hemen peşi sıra iyilik yapa-rak hatasını tamir etmesi gerektiğini işaret etmektedir.

27 Peygamber Efendimiz, mümini şöyle tanımlamaktadır: “Müslüman, başka Müslümanlara el ve diliyle zarar vermeyen kişidir. (Buhari, İman, 4). Bu hadis bize sözlerin ve davranışların güzel olmasının, bir kimsenin imanının gereği olduğunu hatırlatmaktadır. “Bir kişi bir söz söyler de o sözden dolayı cehennem ateşine düşeceği hatırına gelmez. Bir kimse de bir söz söyler, bu sözden dolayı Allah’ın kendisini cennete koyacağı aklına gelmez” (Muvatta, Kelâm, 2). Peygamber Efendimiz, insanı cennete götüren davra-nışların takva ve huy güzelliği olduğunu; cehenneme götüren davranışların da kötü sözler ve iffet yoksunluğu olduğunu ifade etmiştir. (İbn Mâce, Zühd, 29).

28 Hz. Lokman'a "Gördüğümüz bu fazilete seni ulaştıran nedir
Hz. Lokman'a "Gördüğümüz bu fazilete seni ulaştıran nedir? Diye sorulduğunda, Lokman: "Doğru konuşmak, emaneti yerine getirmek ve gereksiz işleri terk etmek" diye cevap verdi. (Muvatta, Kelâm, 7). Bir sohbette biri Peygamberimize, “Ey Allah'ın Resulü! Bana (kötülük ve sıkıntılardan) Allah'a sığınacağım bir dua öğret” dedi. Efen-dimiz dedi ki: 'Kulağımın, gözümün, dilimin, kalbimin, tenimin kötülük yapmasından sana sığınırım' diye söyle.” (Nesai, İstiâze, 4). Resulullah (s.a.)’e bir sahabiye şöyle tem-bihte bulunmuştu. “Diline sahip ol; evin başına dar gelmesin...” (Tirmizi, Zühd, 60). Yukarıdaki hadisler üzerine konuşunuz. Tartışalım

29 Efendimiz, boş ve anlamsız sözler söylemekten insanları sakındırmıştır
Efendimiz, boş ve anlamsız sözler söylemekten insanları sakındırmıştır. O bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Bir kimsenin lüzumsuz ve boş şeyleri terk etmesi iyi bir Müslüman oluşundandır.” (Tirmizi, Zühd, 11). Efendimiz bir başka hadiste güzel Müslüman olmanın gereklerinden birinin de insanın kendisini ilgilen-dirmeyen konularda konuşmaması olduğunu ifade ederek; “Kişinin İslam’ının güzelliği, kendisini ilgilendirmeyeni konuşmamasıdır.” (İbn Hanbel, I, 201) diye buyurmuştur.

30 Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyin naklediyor: Babam Hz
Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyin naklediyor: Babam Hz. Ali'den, Peygamber Efendimizin, meclisinde bulunan dost ve arkadaşlarına karşı nasıl davrandıklarını sorduğumda şöyle anlattılar: “Resulullah Efendimiz; her zaman güler yüzlü, yu-muşak huylu ve alçak gönüllü idiler. Asla asık surat-lı, katı kalpli, kavgacı, kusur bulucu, kıskanç değil-diler. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir; ken-disinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onları, isteklerinden tamamen mah-rum bırakmazdı. Üç şeyden titizlikle uzak dururlar-dı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve kendilerini ilgilen-dirmeyen konular! Şu üç husustan da titizlikle sa-kınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kına-mazlar ve hiç kimsenin ayıbı ile gizli taraflarını öğrenmeye ça-lışmazlardı. Sadece yararlı olacağını ümit ettikleri konularda konuşurlardı.” (Tirmizi, Ş , 160) Düşünülem

31 Sevgili Peygamberimiz, güzel sözlü olmanın aynı zamanda doğru sözlü olmak anlamına geldiğini ifade etmiştir. “Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete ulaştırır. İnsan doğruluk yapa yapa bu ahlakıyla sıddîk yani en doğru kimselerden olur. Yalancılık da insanı kötülüğe götürür. Kötülük de cehenneme götürür. İnsan sürekli yalan söyleyince, sonunda Allah katında çok yalancı bir kimse olarak yazılır.” (Buhari, Edeb, 69). Peygamberimiz her duyulan sözün başkalarına söylenmesinin sakıncalı ve çirkin bir davranış olduğu konusunda şöyle buyurmuştur: “Her işittiğini söylemek, bir insana yalan olarak yeter.” (Müslim, Mukaddime, 5).

32 Hz. Peygamber insanlarla ilişkilerde daima güler yüzlü ol-mayı, güzel sözle muamele etmeyi tavsiye ederdi. “Sakın maruftan (iyilikten) hiçbir şeyi hakir görme! Velev ki din kardeşini güler yüzle karşılamak olsun!” (Müslim, Birr ve Sıla, 144) Sevgili Peygamberimiz komşuları rahatsız edecek söz ve davranışlardan kaçınılmasını emretmiştir. Misafire ikram etmeyi ve güzel söz söylemeyi Müslümanın özelliklerinden kabul etmiştir. O bu konuda şöyle söylemektedir: “Allah’a ve ahirete iman eden kişi komşusuna eziyet etmesin, Allah’a ve ahirete iman eden her kişi konuğuna ikram etsin. Allah’a ve son güne iman eden her kişi ya hayır söylesin yahut sussun!” (Buhari, Edeb, 85). Misafir ağırlayan kimsenin, misafiri ile beraber evin kapısına kadar çıkması (yâni uğurlaması) Efendimizin sünnetlerindendir.(İbn Mâce, Et’ime, 55)

33 Hz. Peygamber, hediye kabul eder ve karşılığında hediye verirdi
Hz. Peygamber, hediye kabul eder ve karşılığında hediye verirdi. (Ebu Davud, Büyu’ (icare), 80) Çünkü hediyeleşmek kalpleri birbirine yakınlaştırır. İnsanlar arasında sevgi ve muhabbet duygularının gelişmesini sağlar. Hediyeleşmek, insanların vefa duygularıyla birbirlerini hatırlamalarına da yardımcı olur. Efendimiz, karşılıklı hediyeleşmek ve yapılan iyiliğe iyilikle karşılık vermek hususunda şöyle demektedir: “Kime bir iyilik yapılırsa hemen o iyiliği iyilikle karşılasın. Eğer o iyiliğe iyilikle mukabele etmek için imkân bulamazsa kendisine yapılan bu iyiliği övsün. Kendisine yapılan bu iyiliği öven kimse onun şükrünü yerine getirmiş olur. Bu iyiliği kimseye söylemeyerek gizleyen kimse de onu inkâr etmiş olur” (Ebu Davud, Edeb, 11).

34 Sevgili Peygamberimiz günlük hayatın gereksinimlerini kar- şılamak için alış veriş yaparken, güler yüzlü ve hoşgörülü olmayı, zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı olmayı öğütlemiştir. “Allah sa- tışında hoş-görülü, alışında hoş- görülü, ödemesinde hoşgörülü kimseleri sever.” (Tirmizi, Buyû, 75) Peygamberimiz, insanlara kolaylık göstermenin, Allah-’ın sevgisini ve rızasını kazanmaya sebep olacak güzel davranışlar- dan olduğunu bildirmektedir.

35 Güzel söz söylemek ve güzel davranışlarda bulunmak hem Efendimizin sünneti, hem de medeni bir insan olmanın gereğidir. Mümin kimse, Efendimizin ortaya koyduğu ahlak ve adâb-ı muaşeret kurallarına dikkat etmeli, güzel sözlü olmaya iyi davranışlarda bulunmaya gayret etmelidir.

36 3.İşleri Güzel Yapmak Ne Dersiniz?
“Bir gün Resulullah bize namaz kıldırdı. Sonra namazdan çıkarak: “Ey Filan! Namazını güzel kılsana! Hiç namaz kılan kimse, nasıl namaz kıldığına bakmaz mı? Çünkü namazı ancak kendisi için kılar. Vallahi ben önümden nasıl görürsem arkamdan da öyle görmekteyim” buyurdu. (Müslim, Salât, 108) Yukarıdaki hadis yapılan biri işi ‘layıkıyla güzel yapmanın önemi’ hakkında size nasıl bir fikir vermektedir. Fikirlerinizi paylaşınız.

37 İslam dini salih amel (güzel iş) yapmayı imanın bir gereği kabul etmiştir. Rabbi’miz Yunus suresinde güzel iş hususunda şöyle buyurmaktadır: “Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır.” (Yunus Süresi 26) Kehf suresinde de konuyla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır: “Gerçek şu ki, iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz iyi iş yapanların mükâfatını karşılıksız bırakmayız.” (Kehf suresi, 30) Salih amel işlemeyi müminlere emreden dinimiz, ne iş yaparsak yapalım işimizi güzel bir biçimde yapmayı da emretmiştir.

38 Salih amel işlemeyi müminlere emreden dinimiz, ne iş yaparsak yapalım işimizi güzel bir biçimde yapmayı da emretmiştir. Yapılan işin titiz bir biçimde, usul ve adabına uygun bir biçimde yapılması, işi yapanın ehliyet sahibi olması, dinimizce önemli görülmüştür. Bu konuda Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “Yusuf, beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve bilgili bir kişiyim” dedi.” (Yûsuf suresi, 55. ayet.) Hz. Yusuf’un kendisini, ülkenin maliyesini yönetmek konusunda ehliyetli görerek bu görevi talep etmesi, işin layıkıyla ve güzel bir biçimde yapılabilmesi için liyakatin gerekli olduğunu göstermektedir. Ehliyet ve liyakat, çalışmak ve gayret etmekle kazanılabilecek melekelerdir.

39 Hz. Muhammed (s. a. ), işlerini en güzel biçimde yapardı
Hz. Muhammed (s.a.), işlerini en güzel biçimde yapardı. Yüce Allah’ın kendisine vermiş olduğu tebliğ vazifesini en iyi şekilde yerine getirmiş ve örnek yaşantısıyla da İslam’ın nasıl yaşanması gerektiğini mükemmel bir biçimde ortaya koymuştur. O, özensizce yapılan işleri tasvip etmemiş ve ashabını bu konuda uyarmıştır. Yapılan iş her ne olursa olsun, onun güzel yapılmasını emreden Efendimiz, bütün işlerin aynı dikkat ve titizlikle yapılmasını arzu ederdi. (Müslim, Cenaiz, 49).

40 Peygamberimiz, Müslümanların dinin emirlerini yerine getirirken özenli olmalarını ve ibadetlerini güzelce yerine getirmelerini istemiştir. O bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Bir kişi Müslüman olur ve yaşantısını güzelleştirirse, Allah onun daha önce işlemiş olduğu kötülükleri siler. Ondan sonra sıra, iyilik ve kötülüğün tartılmasına gelir. Bir iyilik, ondan yedi yüz kat büyük iyilik ile, bir kötülük ise sadece kendisiyle karşılanır; meğerki Allah o kötülüğü affeder.” (Buhari, İman, 31) böylece Hz. Peygamber, dinin gereği olarak yapılan iş ve davranışların ihlasla ve güzel bir biçimde yapılmasının, insanın Allah katındaki mükâfatını kat kat artıracağı müjdesini vermektedir.

41 Peygamber Efendimiz, işlerde ölçülü davranmayı emretmiştir
Peygamber Efendimiz, işlerde ölçülü davranmayı emretmiştir. “Güzel hâl ve ölçülü hareket etmek peygamberliğin gerekenlerinden biridir.” (Tirmizi, Birr ve Sıla, 66) buyurarak, ölçülü bir şekilde hareket edilmesi ve aşırılıklardan uzak durulması gerektiğini belirtmiştir. İş ve amelleri yerine getirirken aşırılıktan ziyade, devamlılığın daha doğru olduğunu belirterek şunları söylemiştir: “Doğru yolu tutunuz, işleriniz ve ibadetlerinizde aşırıya kaçmayınız... Amellerin Allah’a en sevgili olanı, az olsa bile devamlı yapılanıdır.” (Buhari, Rikak, 18). Efendimiz, emin ve dürüst olmanın, iş ahlakı açısından ne denli önemli olduğunu da şöyle ifade etmektedir: “Emin, dürüst, Müslüman tacir, kıyamet günü şehitlerle beraberdir.” (İbn Mâce,Ticaret, 1).

42 Hz. Aişe annemizin rivayetine göre; Resulullah, mahallelerde mescidlerin (veya) evlerde namaz kılınan yerlerin yapılmasını ve bunların temiz tutulup güzel koku sürülmesini emretmiştir.” “(İbn Mâce, Mesâcid, 9). Efendimizin bu emrini yüz yıllar boyunca, baş tacı eden Müslüman toplumlar, dünyanın değişik yerlerinde birbirinden güzel camiler yaparak, mimari sanatının en güzel örneklerini vermişlerdir. Efendimizin işi güzel yapmayı tembih eden uyarıları sayesinde, İslam toplumları, her biri estetik zarafetin eşsiz inceliklerini barındıran, mimari ve sanat eserlerini inşa ederek tarih boyunca İslam medeniyetine hizmet etmişlerdir.

43 İslam dininde, kadınların ve erkeklerin fıtratlarına uygun olmak koşuluyla, cinsiyet farkı gözetilerek, meşru ölçüler içerisinde süslenmelerine izin verilmiştir. Yüce kitabımız Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).” (A’râf suresi, 26. ayet.) Elbisenin insan için bir süs olduğunu belirten b u ayetin yanı sıra, bir başka ayette, ziynet olan güzel ve temiz elbiselerin giyilmesi emri vardır ve bunların helal kılındığı belirtilmektedir. (A’râf suresi, ayetler.) Bir başka ayette de denizlerden çıkarılan (inci, mercan vs.) süs eşyalarından bahsedilmektedir. (Nahl suresi, 14. ayet) Bu ayetlerden anlaşıldığına göre, belirli ölçüleri aşmamak, gösteriş ve kibre bulaşmamak koşuluyla süslenmeye, bakımlı olmaya dinimiz izin vermiştir.

44 Peygamberimiz insanları tahkir etmemek koşuluyla, insanların güzel elbiseler giymelerinde bir sakınca görmemiştir. Bir keresinde “Kalbinde zerre miktarı kibir olan kimse cennete giremez.” buyurmuş. Bir zât: “İnsan elbisesinin güzel, ayakkabının güzel olmasını istiyor?” demiş. Resulullah (s.a.): “Şüphesiz ki Allah güzeldir; güzelliği sever, Kibir; hakkı inkâr ve insanları tahkir etmektir.” buyurmuştur” (Müslim, İman, 147). Bir başka hadiste: “Allah nimetinin eserini kulu üzerinde görmeyi sever.” (Tirmizi, Edeb, 54) buyuran Peygamberimiz, insanın imkânı ölçüsünde güzel giyinmesini uygun bulduğunu belirtmektedir.

45 Peygamber Efendimiz, Cuma günlerinde ve kendisiyle görüşmeye gelen elçileri karşılayacağı zaman,
daha da güzel giyinmeye özen gösterirdi. Konuyla ilgili bir rivayette şöyle denilmektedir: “Hazreti Esma’nın azad ettiği kölesi Abdullah anlatıyor: “ Esma Hazretleri, bana yünlü bir cübbe çıkardı, üzerinde ipekten oluklanmış bir bez vardı. Elbisenin (ön ve arka) yırtmaçları, bu ipekle dikilip çevrelenmişti. Esma şöyle dedi: “Bu, Resulullah’ın cübbesidir; bunu (gelen misafir ve) elçiler için ve cuma gününde giyerlerdi.” (Buhari, Edebü’l-Müfred, 127). Bu hadis Hz. Peygamberin yapacağı görüşmelerde şık ve güzel görünmeye önem verdiğini ve bu konuda ümmetine örnek olduğunu göstermektedir.

46 Müminler için en özel gün olan cuma gününe farklı ve güzel giyinerek, hoş kokular sürünerek hazırlanmakla ilgili bir başka hadiste ise şöyle buyrulmaktadır: “Her kim cuma günü gusül abdesti alır, -varsa- kokusundan sürünür, temiz elbisesini giyer, insanlara eziyet ederek ön safa geçmez ve hutbe esnasında konuşmazsa bu yaptıkları iki cuma arasındaki günahlarına kefaret olur...” (Ebu Davud, Taharet, 127).

47 Ebû Katade el-Ensari Resulullah’a (s. a
Ebû Katade el-Ensari Resulullah’a (s.a.): "Benim saçlarım omuzlarıma kadar uzanıyor. Onları tarayayım mı?" diye sorduğunda, Resulullah (s.a.): " Evet, aynı zamanda onlara iyi bak" diye cevap verdi. Resulullah(s.a.) kendisine "onlara iyi bak" dediği için Ebû Katade bazan saçını günde iki defa yağlardı.” (Muvatta, Şa'r, 2). “Saç ve sakalın beyazlığını değiştirmek için kullandığınız en güzel şey kına ve ketem (denilen ottur.)” (İbn Mâce, Libâs, 32). Yukarıdaki hadisler İslam’ın süslenme konusundaki yaklaşımı hakkında size neler düşündürüyor? Düşüncelerinizi paylaşınız. Ne Dersiniz?

48 Peygamberimiz, güzel koku sürünmenin peygamberlerin sünnetlerinden biri olduğunu söyleyerek, bu konuda ashabını teşvik etmiştir.(Tirmizi, Nikâh, 1) Kendisi de her zaman güzel ve hoş kokular sürünerek, kişisel bakımına büyük özen göstermiştir. (Nesai, Gusül ve Teyemmüm, 25) Peygamberimiz hem kadınların hem de erkeklerin kendilerine uygun kokular kullanabileceklerini belirtmiştir.(Nesai, Zînet, 32)

49 Peygamberimiz, iyi ve güzel giyinmeyi teşvik etmiş fakat bununla ilgili sınırlar da koymuştur. Örneğin erkeklerin ipekli elbiseler giymelerini uygun bul-mamıştır. (Tirmizi, Libas, 44) Erkeklerin altın kullan-masına izin vermeyen Peygamberimiz, sağlık açısından zorunlu olduğunda ise insanlara izin vermiştir. (Ebu Davud, Hatem, 7). Peygamberimiz, kadınların süslenmek için kına yakmalarını tavsiye etmiştir. Gözlere “ismid” denen sürme çekmenin görmeyi kuvvetlendireceğini ve kirpikleri besleyeceğini bildirmiş ve bunu hem kadınlara hem de erkeklere tavsiye etmiştir.(Ebu Davud, Libâs, 13)

50 “Elbisenizi yıkayınız. Saçlarınızı düzeltiniz. Dişlerinizi fırçalayınız. Tertemiz olmaya ve güzelleşmeye çalışınız...” (Camiu’s Sağir, 1/48). Yukarıdaki hadis, temizlik ve güzelleşme ile ilgili size neler düşündürmektedir.Tartışınız. Tartışalım


"9.Sınıf Hz.Muhmad’din Hayatı. 2.Ünite" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları