Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

7. OLAĞAN TOPLANTI.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "7. OLAĞAN TOPLANTI."— Sunum transkripti:

1 7. OLAĞAN TOPLANTI

2 TÜRKİYE EKONOMİSİ 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ VE 2006 YILI BEKLENTİLERİ

3 GİRİŞ döneminde yapısal sorunlarla mücadelede önemli adımlar atılmış ve buna bağlı olarak enflasyon son 50 yılın en düşük seviyelerine indirilmiştir. Ekonomiye duyulan güven ve enflasyonun düşmesi faiz oranlarının düşmesinde de etkili olmuştur. Kişi başı gelir USD seviyelerine çıkmış, ekonomide ters dolarizasyon süreci başlamış ve TL değer kazanmaya başlamıştır. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen yüksek kamu borç yükünün devam etmesi, artan cari işlemler açığı ve artan istihdama rağmen yüksek işsizlik devam eden sorunlar olarak göze çarpmaktadırlar

4 BÜYÜMEDE 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ
Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH); bir ulusal ekonomide bir takvim yılı içinde üretilen mal ve hizmet değerlerinden ekonomide yerleşik üretici birimlerin bir dönem faaliyetleri sonucu yaratmış oldukları tüm mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan girdiler toplamının düşülmesiyle bulunur. 2005 yılı içerisinde Çin ve Gelişmekte Olan diğer ülkeler bakımından yüksek büyüme oranlarına ulaşmışlardır. Avrupa Birliği ekonomisindeki göreceli canlanmanın yanısıra Rusya ve Ortadoğu’daki yüksek büyüme Türkiye açısından ihracatın 2006 yılında daha iyi olacağı anlamına gelmektedir.

5 BÜYÜMEDE 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
2005 yılında mevcut ekonomik programın kısa vadeli amaçlarına büyük ölçüde ulaştığı kabul edilebilir. Bu anlamda programın kısa vadeli amaçlarından biri olan ‘Dışsal şoklara karşı ekonominin kırılganlığını azaltma’ hedefi yakalanmış gözükmektedir. Şimdi uzun vadede hedef ‘Yüksek ve sürdürülebilir bir büyüme ortamı’ tesis etmektir 2005 yılında büyüme özel sektöre dayalı olarak gerçekleşmekle beraber verimlilik artışının sağladığı katkı büyümenin bu denli yüksek gerçekleşmesine yardımcı olmuştur. Öyle ki döneminde özel yatırımların büyümeye katkısı 0,2 puan iken döneminde sözkonusu katkı ortalama %4,1’e yükselmiştir. Sürdürülebilir büyüme açısından özel sektörün büyümeye katkısı son derece önemlidir.

6 BÜYÜMEDE 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
   Aşağıdaki grafikten de anlaşılacağı üzere 2002 yılından bugüne Türkiye ekonomisindeki reel büyüme %27,9’a ulaşmıştır.(Milyar USD) 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006

7 BÜYÜME’DE 2006 YILI BEKLENTİSİ
döneminde ortalama %2,6 oranında büyüyen Türkiye Ekonomisi yılları arasında ortalama %7’nin üzerinde büyüme gerçekleştirmiştir. Avrupa Komisyonu'nun hazırladığı "Sonbahar 2005 Ekonomik Beklentiler" raporunda, 2006 yılında Türkiye’de, ortalama büyümenin %5.2, 2007 yılında ise %5,1 olarak beklendiği belirtilmiştir. 2002 2003 2004 2005 2006** 7,9 5,9 9,9 7,6 5,2

8 İSTİHDAM’DA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ
Bir ekonomide en önemli sorunlardan birisi de hiç kuşkusuz cari ücret düzeyinde çalışmak isteyen herkese iş olanağının olmamasıdır. İstihdam tam gün çalışan yetişkin işçilerin sayısını belirler. İşsizlik ise çalışmayan ve aktif olarak iş arayan kişi sayısını işaret eder. İşsizlik sadece rakamlarla ifade edilen bir istatistik olmaktan öte bir olgudur. Milli gelir kaybına neden olduğu gibi sosyal sorunları da beraberinde getirmektedir. Ekonomik büyüme istihdam artışı üzerinde olumlu etkide bulunmuştur. Özellikle tarım dışı istihdamın artışı dikkat çekici düzeydedir.

9 İSTİHDAM’DA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
Aşağıdaki tablo yılları arası işsizlik oranlarını göstermektedir.

10 İSTİHDAM’DA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
2005 yılında Euro Bölgesi’nde işsizlik oranları artış eğilimine girmiştir. İşsizlik oranı Almanya’da %9,4, Fransa’da %9,5 ve Yunanistan’da %10’a ulaşmıştır. Türkiye’de ise 22,4 milyon çalışanın yanında 2,5 Milyon civarında işsiz olduğu tahmin edilmektedir sonu itibariyle işsizlik %10,3 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’de 2005 genelinde 1,2 Milyon kişiye (tarımdan ayrılan 500 bin kişi dahil) istihdam yaratılmıştır.

11 İSTİHDAM’DA 2006 YILI BEKLENTİSİ
Avrupa Komisyonu hazırladığı ekonomik beklentiler raporunda Türkiye’de 2006 yılında büyümenin de etkisiyle işsizlik oranının binde 4-5 oranında azalarak %9,8 olacağı tahmininde bulunulmuştur. Ancak 2006 yılı ilk üç aylık dönemde ortalama %12 seviyelerine gelmiştir. YILLAR 2002 2003 2004 2005 2006 (Tahmini) İşsizlik Oranı (%) 10,3 10,5 9,8

12 GELİR DAĞILIMI’NDA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ
Bir ülkede gelirin büyüklüğü ya da büyüme hızının yüksekliği gibi konuların yanı sıra gelirin nasıl bölüşüldüğü de ekonomi politikasının uğraşı konuları arasındadır. Gelir dağılımının ölçümünde kullanılan bir ölçüt te Gini katsayısıdır. 0 ile 1 arasında değişen Gini katsayısında 1’e yaklaşıldıkça adil gelir dağılımından uzaklaşılır, söz konusu oranın sıfıra yaklaşması ise adil gelir dağılımına işaret eder. Türkiye’de gelir dağılımındaki adaletsizlik devam etmekle beraber Gini katsayısındaki düşüş gelir dağılımının daha adil hale gelme yolunda olduğunun göstergesidir yılında 0,44 olan katsayı 2004 yılı sonunda 0,40’a kadar gerilemiştir. Ancak tüm bu olumlu gelişmelere karşın Dünya Bankası raporu Türkiye’de nüfusun %20’sinin günlük 2,15 Dolar ile yoksulluk sınırının altında yaşadığını belirtmektedir

13 GELİR DAĞILIMI’NDA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)

14 GELİR DAĞILIMI’NDA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
“Açlık Sınırı” olarak tanımlanan tutar dört kişilik bir ailenin gıda harcaması tutarıdır. Gıdaya ilave olarak kira, ulaşım, yakacak, elektrik, su, haberleşme, giyim, eğitim, sağlık, iletişim, kültür gibi temel ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama da dikkate alındığında “Yoksulluk Sınırı” tarifine ulaşılmaktadır. Açlık ve yoksulluk sınırı verileri, ülkemizdeki geçim şartlarını ortaya koyan önemli bir göstergedir sonu itibariyle Türkiye’de 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı aylık YTL, açlık sınırı ise 542,95 YTL olarak gerçekleşmiştir.

15 GELİR DAĞILIMI’NDA 2006 YILI BEKLENTİLERİ
Devlet Planlama Teşkilatı’nın dönemi için yayınlamış olduğu orta vadeli programda yoksulluğa ve sosyal dışlanmaya maruz veya bu risk altında olan birey ve grupların ekonomik ve sosyal hayata aktif katılımlarının artırılması ve yaşam kalitelerinin yükseltilerek toplumsal dayanışma ve bütünleşmenin sağlanması amaçlanmıştır.

16 ENFLASYONDA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ
En basit tanımıyla fiyatlar genel düzeyinde meydana gelen sürekli artışı ifade eden enflasyon 2005 yılı içerisinde hedeflenen oranın altında kalarak düşmeye devam etmiştir yılının ikinci yarısından itibaren başta ham petrol olmak üzere, dünya hammadde ve cevher fiyatlarındaki artış Türkiye ekonomisine yönelik enflasyonist baskıları arttırmıştır. Geçtiğimiz son dört yılla kıyaslandığında düşüşteki ivme hız kesmişse de TÜFE %7,72 olarak gerçekleşmiş ve bu haliyle 2005 hedefi olan %8’in altında kalmıştır. Ancak yine de söz konusu oran yüzde 2,8’lik Maastricht kriterlerinin oldukça üstündedir. Ortak para ‘EURO’ kullanan 12 ülkede 2005 yılı enflasyonu %2,2 olarak gerçekleşmiştir. Diğer yandan imalat sektörünü yakından ilgilendiren Üretici Fiyat Endeksindeki (ÜFE) artış ise kurlardaki düşük seyrin de yardımıyla %2,66 olarak gerçekleşmiştir.

17 ENFLASYONDA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)

18 ENFLASYONDA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
Gıda ürünleri, Ev eşyası, eğitim ve haberleşme sektöründeki artış %8’lik hedefin altında kalırken Alkol ve Tütün mamülleri ile konut, ulaştırma, lokanta ve otellerdeki artış hedeflerin üzerinde gerçekleşmiştir. Üretici fiyatları ise olumlu seyrini devam ettirmiştir. Petrol ürünlerinin doğrudan etkili olduğu kalemler dışlandığında, imalat sanayi fiyat artışlarının son derece düşük düzeylerde olduğu görülmektedir. Bu gelişmede verimlilik artışlarının, Yeni Türk Lirasındaki güçlü seyrin ve artan dış rekabetin etkili olduğu düşünülmektedir.

19 ENFLASYONDA 2006 YILI BEKLENTİLERİ
Enflasyon dinamiklerini belirleyen unsurlardan biri üretim maliyetleridir. Üretim maliyetleri içinde birim reel ücretler, uluslararası hammadde fiyatları ve diğer ara malı fiyatları ayrı bir önem taşımaktadır. İthalat fiyatlarının enflasyona olan katkısında ham petrol fiyatları kritik bir önem taşımaktadır. Ham petrol fiyatları, 2005 yılı içinde oldukça yüksek düzeylere çıkmış; yıl sonuna doğru gözlenen gerilemeye rağmen bu hareket geçici olmuş ve 2006 yılı başında tekrar yükselmiştir. Şu anda ham petrol varil fiyatı 75 USD’nin üzerindedir. Ham petrol fiyatları şu andaki seviyesinde kalsa dahi enflasyon üzerindeki girdi maliyeti kaynaklı etkilerinin bir süre daha görüleceği düşünülmektedir.

20 ENFLASYONDA 2006 YILI BEKLENTİLERİ (devam)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Ocak 2006 itibarıyla enflasyon hedeflemesi rejimine geçmiştir. Bunun anlamı Türkye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kamuoyuna açıkladığı enflasyon hedeflerini tutturabilmek amacıyla, daha etkin bir para politikası uygulaması olarak özetlenebilir. Enflasyon hedeflemesi rejiminde Merkez Bankası enflasyon hedeflerini rakamsal olarak açıklamakta, bu hedeflere ulaşmayı taahhüt etmekte ve açıklanan hedeflere ulaşılamaması durumunda kamuoyuna hesap vermekle yükümlü olmaktadır. 1989 yılında sadece Yeni Zelanda’nın uygulamaya başladığı Enflasyon Hedeflemesi Rejimini uygulayan ülke sayısı 2006 yılı başında Türkiye’nin de katılımıyla 23’e yükselmiştir

21 ENFLASYONDA 2006 YILI BEKLENTİLERİ (devam)
Enflasyon hedeflemesi rejimi uygulayan ülkelerde; - Enflasyon oranlarının ciddi biçimde düştüğü, - Enflasyondaki oynaklığın azaldığı, - Bekleyişler üzerindeki etkisi nedeniyle risk primleri ve faiz oranlarının önemli ölçüde düştüğü, - Büyümenin olumlu etkilendiği, - Makroekonomik şokların enflasyonist etkisinin azaldığı görülmüştür.

22 ENFLASYONDA 2006 YILI BEKLENTİLERİ (devam)
Enflasyon hedefi rejimi uygulamasında hedef olarak TÜFE seçilmiştir. Zira hem toplum tarafından takibi hem de günlük yaşam maliyetini ölçmede daha başarılı bir göstergedir. Türkiye’de enflasyon hedefi rejimi uygulamasında enflasyon hedefi olarak ‘Nokta Hedef’ tercih edilmiştir. Türkiye ile birlikte bu rejimi uygulayan 9 ülke daha nokta hedefi tercih etmişken 10 ülke bant hedef belirlemişlerdir. Türkiye 2006 yılı için %5’lik enflasyon hedefi belirlerken 2007 ve 2008 yılları için %4’lük enflasyon öngörmüştür. T.C.M.B’sı 2006 yılında ham petrol fiyatları tekrar tırmanışa geçer ve bunun Türk Ekonomisine 3-4 puanlık bir etkisi olursa yıl sonunda enflasyon hedefinden sapmayı makul karşılayacağını açıklamıştır. Böylece yıl sonu hedefini tutturmak adına, ekonomiye sıkıntı verecek sert önlemler almayacağını ortaya koymuştur.

23 ENFLASYONDA 2006 YILI BEKLENTİLERİ (devam)
Diğer taraftan enflasyon hedeflemesi iç talebi kısıcı bir etkiye de neden olduğu için, nihai mamül, tüketim malı ithalatının yavaşlamasını da sağlayabilir yılında, enflasyon hedeflemesi ve özellikle otomotiv ürünleri başta olmak üzere, dayanıklı tüketim mallarına yönelik talepte doygunluktan kaynaklanan bir yavaşlama gözlenir ise, tüketim malı ithalatının yarı yarıya azalması, yani 2006 yılında 7 Milyar Doları geçmemesi, hammadde ve yatırım malı ithalatındaki artışı dengeleyebilir. Enflasyon hedeflemesinin dış ticaret ve cari işlemler açığını bir miktar yavaşlatacağı beklentisi, tüketim malı ithalatının yavaşlayacağı beklentisi ile desteklenmektedir.

24 DIŞ TİCARETTE 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ
İthalat ve ihracat artış hızı bakımından Türkiye dünyanın sayılı ülkelerinden biri olmuştur. Son üç yıl içerisinde Türkiye’nin dış ticaret hacmi ikiye katlanmış ve 200 Milyar Dolara yükselmiştir yılı içerisinde 115 Milyar Dolarlık ithalat ve 73 Milyar Dolarlık ihracat gerçekleşmiştir. 2005 yılında 115 Milyar Dolara ulaşan ithalat rakamları piyasalar tarafından kaygıyla karşılanmaya devam etmektedir. Ancak kaygıları frenleyen gerçek; yapılan ithalatın esas olarak ara malı ve yatırım malı kaynaklı olmasıdır. Dolayısıyla ithalatın tüketim mallarından ziyade yatırım ve ara malına odaklanması ekonominin büyümesini destekleyecek bir unsur olacaktır. Hızla büyüyen ithalatın yüzde 71'ini "ara mallar" oluşturmaktadır. Ara mal denilen şey, hammaddeler, yarı mamul maddeler ve üretimde kullanılan diğer girdilerdir ve 2005 yılında ara mal ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 25 dolayında artmıştır.

25 DIŞ TİCARETTE 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
İthalat faturasını kabartan önemli bir husus ise 2000 yılından bu yana ham petrol fiyatlarının sürekli olarak artması ve cari açığın büyümesine neden olmasıdır yılı başlarında 31 Dolar olan ham petrolün varil fiyatı tarihte ilk kez 2005 yılında 60 Doları geçmiş ve şu anda 75 dolara kadar çıkmıştır. Türkiye 2005 yılında 8 Milyar USD ham petrol ithal etmiştir yılında bu rakamın 10 Milyar USD’yi aşması beklenmektedir. Elbette ki bu artışı tetikleyen başlıca unsurlardan biri Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler ile ABD’nin petrol ve petrol ürünlerine aşırı talepleri olmuştur yılı ile karşılaştırıldığında 2005 yılında bu artışın Türkiye’nin ithalat faturasına yükü 6 Milyar Doların üzerindedir. Öyle ki 2005 yılının ilk yarısı bittiğinde bu olumsuz etki GSMH’nın %1’ini geçmiştir.

26 DIŞ TİCARETTE 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
2005 yılında Türkiye varil fiyatı ortalama 50,5 USD’den 23 milyon 390 bin ton ham petrol ithal ederken söz konusu ithalatın faturası 8 milyar USD olarak gerçekleşmiştir. 2005 YILI 2004 YILI TON USD TUTARI 23.3 milyon 8 milyar 23,9 milyon 6,1 milyar

27 DIŞ TİCARETTE 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
Öte yandan geçtiğimiz yılda ihracattaki artış Türkiye’nin dış piyasalardaki rekabet gücünün bir göstergesi olmuştur yılında reel faizlerdeki düşme, enflasyonun gerilemesi ve verimlilik artışı Türkiye’nin rekabet gücünün korunmasına katkıda bulunmuşlardır. Üstelik söz konusu ihracat artışının Çin’e yönelik kotaların kaldırıldığı bir dönemde gerçekleşmesi de ayrıca not edilmesi gereken bir husustur.

28 DIŞ TİCARETTE 2006 YILI BEKLENTİLERİ
2006 yılı Türkiye’nin ihracat performansı açısından umut verici, bununla birlikte artan enflasyon baskısı ve dünya’nın önde gelen merkez bankalarının faiz artırımı eğilimlerine bağlı olarak belirli risklere işaret etmektedir. Aşırı değerli YTL’nin de desteğiyle 2006 yılında ithalatın %12,8 artarak 132 Milyar Dolara, ihracatın ise %10,5 artışla 81 Milyar Dolara çıkması beklenmektedir. yılları arası gerçekleşen ihracat rakamları ve 2006 yılı tahmini aşağıdaki tablodaki gibidir; (Milyon Dolar) 2002 2003 2004 2005 2006 (Tahmini) 36.059 47.253 63.121 73.390 81.000

29 DIŞ TİCARETTE 2006 YILI BEKLENTİLERİ (devam)
yılları arası gerçekleşen ithalat rakamları ve 2006 yılı tahmini ise aşağıdaki tabloda gösterilmiştir; (Milyon Dolar) 2002 2003 2004 2005 2006 (Tahmini) 51.554 69.340 97.540

30 DIŞ TİCARETTE 2006 YILI BEKLENTİLERİ (devam)
30 Haziran 2004’den bu yana ABD Merkez Bankaları Sistemi FED’in gerçekleştirdiği toplantıların hepsinde kısa vadeli gösterge faizi, her defasında 0,25 puan artırılarak 2005 sonu itibariyle yüzde 4,25 seviyesine dayanmıştır. Bu faiz artırımları Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin endişelerini artırmıştır. Zira, ABD’ndeki faiz artırımlarının sürmesi dünya ekonomisinin yavaşlamasına, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ihracat hacimlerindeki artışın ve Türkiye’ye direkt veya endirekt yatırımların girişinin yavaşlamasına ve ABD Hazine kağıtlarının cazibesinin artmasına neden olacaktır. Bu durum gelişmekte olan ülkeleri daha yüksek faizle borçlanmaya götürecektir. ABD’nin faiz artışlarına ara vereceği beklenmektedir. Bu durum Euro-Dolar paritesinde Dolar lehine gözlenen gerilemeyi durduracağından Türkiye açısından önemlidir. Türkiye ağırlıklı olarak AB ülkelerine ihracat yapan bir ülke olması nedeniyle yılında Euro-Dolar paritesinin uluslararası piyasalarda 1,20 Doların üzerinde tutunarak tekrar yükselişe geçmesi Türk ihracatçısı açısından sevindirici olacaktır

31 CARİ İŞLEMLER AÇIĞI 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ
1980’lerden itibaren dünya ölçeğinde sermaye hareketleri serbestleşmiştir. Buna bağlı olarak da ödemeler dengesi krizleri yaşanmış ve cari açığın Gayri Safi Milli Hasılaya oranları takip edilmeye başlanmıştır. Ancak sanılanın aksine cari açığın varlığı tek başına oluşabilecek bir krizin ön göstergesi değildir. Zira ampirik bulgular cari dengenin fazla verdiği ülkelerde de krizin çıkabileceğini göstermiştir. Dolayısıyla önemli olan cari açığı yönetebilme kabiliyeti ve bu açığı kapatacak olan parasal girişlerin ve büyümenin sürdürülebilmesidir. 2005 yılında ekonomide gerçekleşen olumlu sapmaların yanında en dikkat çekici olumsuz sapma cari açık konusunda yaşanmıştır. Ülkenin olağan döviz gelir giderlerinin –faiz giriş çıkışı dahil, borç anaparası giriş çıkışı hariç- izlendiği hesaba “cari işlemler hesabı” denilir. Bu hesapta ihracat, turizm, işçi gelirleri, taşıma gelirleri gibi döviz gelirleri “gelir” kalemine yazılır. “Gider” kaleminde de ithalat, seyahat harcamaları,taşıma giderleri, kar transferleri gibi harcamalar yer alır. Harcamalar gelirden fazla ise “cari işlemler hesabı” (olağan döviz gelir gider hesabı) açık verir. Söz konusu açık cari açık olarak adlandırılır ve bir yerlerden para bulunarak kapatılması zorunludur

32 CARİ İŞLEMLER AÇIĞI 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
Sene başında 10,5 Milyar Dolar olacağı öngörülen cari işlemler açığı 2005 yılı sonunda 23,1 Milyar Dolar olarak gerçekleşmiş ve bu haliyle GSMH’nin yüzde 6,4’üne ulaşmıştır. Cari işlemler açığının en önemli nedeni biri “Dış Ticaret Açığı” dır. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarındaki ve uzun vadeli kredi kullanımındaki artış eğilimi, cari açığın finansmanı açısından kısa vadede önemli bir sorun yaşanmayacağına işaret etmektedir. Cari açığın sürdürülebilir olmasında finansman yapısındaki iyileşmenin yanında uzun vadeli bir perspektifle ihracat potansiyelinin yükseltilmesi kritik öneme sahiptir.

33 CARİ İŞLEMLER AÇIĞI 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
Cari açığın finanse edilmesindeki en önemli rol kuşkusuz ülkeye gerçekleşen sermaye girişleridir yılı içerisinde büyümenin itici gücü olan yabancı sermayenin %10’u doğrudan yatırım, %40’ı hisse senedi alımı yoluyla %50’si ise borç yaratan yabancı sermaye girişi şeklinde gerçekleşmiştir. Yabancı kaynaklı para 55 Milyar Dolara ulaşmıştır. Sermaye girişinin en önemli kaynağı bankacılık dışı özel sektörün kredi kullanımındaki yüksek artıştır. Toplam girişin %33’ünü oluşturmaktadır. “Banka Dışı Özel Sektör”ün sağladığı krediler 2005 yılında bir önceki yıla oranla %98,7 oranında artarak 10,02 Milyar Dolara ulaşmıştır. Finans kuruluşlarının özel sektöre artan güveninin göstergesi olan bu krediler ticaret ve yatırım faaliyetlerine yönelik kullanılmakta olup büyümeyi destekleyen unsurlardan biridir. Zira bu krediler sermaye malı ve ara malı ithalinde kullanılmaktadır ve üretime yöneliktir. İlgi çeken bir diğer husus ise toplam sermaye hareketleri içinde uzun vadeli sermayenin ve doğrudan yabancı yatırımın payının hızla artmasıdır. Yapısal reformlar devam ettiği, istikrar korunduğu sürece bu ivmenin artarak devam edeceği beklenmektedir.

34 CARİ İŞLEMLER AÇIĞI 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
Turizm gelirlerinde de önemli oranda artış meydana gelmiş ve cari açığın finanse edilmesine katkıda bulunmuştur yılında 8,5 Milyar Dolar olan Turizm gelirleri 2005 yılında bir önceki yıla göre % 14,2 oranında artarak 18,2 Milyar Dolara yükselmiştir. Söz konusu gelirlerin 2006 yılında 20 Milyar Doları aşması beklenmektedir.

35 CARİ İŞLEMLER AÇIĞI 2006 YILI BEKLENTİLERİ
2006 yılında cari işlemler açığının artarak 25,3 Milyar Dolara ulaşacağı ancak 2007 yılında açığın yeniden azalma eğilimine girmesi beklenmektedir. Cari İşlemler Dengesinin Finansmanı (Milyon USD) 2004 2005 2006 2006 Ocak 2006 Şubat 1.Cari İşlemler Dengesi -15,604 -23,091 -25,278 -2,431 -3,487 2. Net Hata Noksan 2,294 2,446 3,480 429 170 I.Toplam Finansman İhtiyacı (1+2) -13,310 -20,645 -21,798 -2,002 -3,317 II. Toplam Finansman (A+B+C) 13,310 20,645 21,798 2,002 3,317 A.Sermaye Hareketleri (net) 23,617 44,242 52,454 6,373 6,911 Doğrudan Yatırımlar 1,917 8,638 8,755 481 104 Portföy Yatırımları 8,023 13,437 12,170 2,069 1,211 Krediler (IMF kredileri hariç) 13,862 20,725 30,052 3,905 4,722 Mevduat ve Diğer -185 1,442 1,477 -82 874 B. IMF Kredileri -3,518 -5,353 -6,328 -157 -1,477 C.Rezerv Değişimi(- artış) -6,789 -18,244 -24,328 -4,214 -2,117

36 CARİ İŞLEMLER AÇIĞI 2006 YILI BEKLENTİLERİ (devam)
2006 yılında cari işlemler açığı hızla artış göstermektedir. Merkez Bankası Şubat ayı cari işlemler açığının yıllık bazda yüzde 54 artarak 3,5 Milyar Dolar olduğunu açıklamıştır. Bunun en önemli nedeni yine bir önceki sene olduğu gibi dış ticaret açığındaki artıştır. Dış Ticaret açığı bir önceki yılın Şubat ayına göre yüzde 62’lik bir artış göstermiştir. Cari işlemler açığının finansmanında büyük öneme sahip turizm sektörü de 2006 yılına kötü bir başlangıç yapmıştır. Yılın ilk iki ayındaki turizm gelirlerinin yıllık toplamın ancak yüzde 5’ine ulaştığı göz önüne alınırsa turizmdeki kaybın cari işlemler açığının finansmanına henüz önemli bir katkısının olmadığı görülmektedir. Cari açığın yıl sonuna kadar daha da büyüyeceğinin önemli göstergelerinden birisi de sanayi üretimindeki toparlanmanın ithalat faturasını arttırarak gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olmasıdır. Zira Merkez Bankası verilerine göre hammadde ve aramamül stoklarının uzun süredir azaldığı gözükmektedir. Öte yandan ham petrol fiyatlarındaki artış da dış dengeye yük getirmeye devam etmektedir.

37 CARİ İŞLEMLER AÇIĞI 2006 YILI BEKLENTİLERİ (devam)
Cari açığın finansmanında ise olumlu bir tablo göze çarpmaktadır. Yüksek cari açığa rağmen kuvvetli sermaye girişi rezervlerin artmasına neden olmaktadır yılının ilk iki ayında verilen 5,9 Milyar Dolarlık cari açığa karşılık uluslararsı döviz rezervleri de 6 Milyar Dolar artış göstermiştir. Şayet hükümet ekonomik programdan sapmaz ve yapısal reformları zamanında uygulamaya devam ederse, yatırımcıların Türkiye’nin cari açığını finanse etmekte istekli olmaya devam edeceği düşünülmektedir. Ama bu açığın çok önemli bir deprem yaratacak ve birgün sonunun gelecek bir olgu olduğunu düşünen iktisatçılar da azımsanmayacak kadar çoktur.

38 GERÇEKLEŞEN BÜTÇE AÇIĞI VE FAİZ DIŞI FAZLA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ
Avrupa’nın büyük ekonomilerinde bütçe açıkları birlik kriterlerinin üzerine çıktı. Bütçe açığının milli gelire oranı Fransa’da %3,6, Almanya’da %3,7 ve İtalya’da %3,2 olarak gerçekleşmiştir. Bütçe disiplini olmaksızın ekonomik başarıların elde edilmesi mümkün değildir. Maliye politikaları ile yürütülen 2005 yılı Türkiye açısından bütçe disiplininin sağlanması bakımından başarılı olmuştur. Toplam kamu kesimi faiz dışı fazlasının milli gelire oranının hedeflendiği şekilde yüzde 6,3 seviyesinde gerçekleştiği görülmüştür. Aşağıdaki grafikte faiz dışı fazlanın Gayri Safi Milli Hasıla’ya oranı yıllar itibariyle verilmiştir.

39 GERÇEKLEŞEN BÜTÇE AÇIĞI VE FAİZ DIŞI FAZLA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)

40 GERÇEKLEŞEN BÜTÇE AÇIĞI VE FAİZ DIŞI FAZLA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
Faiz dışı fazla hedefinin gerçekleşmesinin sadece ekonomideki güven ortamının artmasına değil aynı zamanda borç servisine de olumlu yansımaları bulunmaktadır. Borç servisi; iç ve dış borçlanmadan doğan anapara ile faiz ve komisyon gibi giderlerin ödenmesi, mevcut bir borcun vadesinin uzatılması, mevcut bir borcun faizinin değiştirilmesi, borçların sermayeye dönüştürülmesi işlemleridir. Türkiye borç servisi konusunda 2005 yılında sorun yaşamamıştır. Nitekim faiz dışı fazlanın da yardımıyla 56,4 Milyar YTL olarak planlanan 2005 yılı faiz ödemeleri 45,7 Milyar YTL olarak gerçekleşmiş ve böylece 10,8 Milyar YTL’lik bir tasarruf sağlanmıştır yılında milli gelire oranı yüzde 13,2 seviyesinde olan Konsolide Bütçe iç ve dış borç faiz giderleri 2005 yılında yüzde 9,4 olmuştur.

41 GERÇEKLEŞEN BÜTÇE AÇIĞI VE FAİZ DIŞI FAZLA 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
Faiz dışı fazla; bütçenin toplam gelirleriyle, bütçeden yapılan faiz ödemeleri yok sayıldığında geriye kalan harcamalar arasındaki farktır. Kısaca; toplam harcamalardan faiz harcamaları çıkarıldığı zaman gelirin gideri karşılayıp karşılayamadığını gösterir. Hazine’nin rakamlarına göre, 2005 yılında faiz dışı fazla hedefi 25,5 Milyar YTL iken gerçekleşme 32 Milyar YTL olmuştur yılında yine bütçe açığı 13 Milyar YTL olarak gerçekleşmiştir ki bu açığın Gayri Safi Milli Hasıla’ya oranı 2005 sonunda %3’ün altındadır. Türkiye bu noktada azami %3’lük bir bütçe açığına izin veren Maastricht kriterlerini de yakalamış gözükmektedir.

42 FAİZ DIŞI FAZLA 2006 YILI BEKLENTİSİ
2006 yılında ise faiz dışı fazlanın yüzde 8,6 olması öngörülmektedir. Faiz dışı fazlanın planlandığı şekilde realize olması ve faiz ödemelerinin öngörülenden az çıkması hem konsolide bütçe açığında hem de kamu kesimi borçlanma gereğinde iyileşme elde edilmesini sağlamıştır.

43 BORÇ STOKU VE BORÇ YÜKÜ 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ
Bir ülkenin borç stoku denildiği zaman, o ülkenin herhangi bir dönemdeki iç ve dış borçlarının toplam miktarı anlaşılmaktadır. Borç yükü ise, bir ülkenin belirli bir dönemdeki toplam borç stokunun o dönemdeki GSMH’ya oranı anlaşılmaktadır. Bütçedeki faiz dışı fazla, faiz ödemelerinde sağlanan tasarruf ve vadeleri de meydana gelen olumlu gelişmeler kamu net borç stokunun Gayri Safi Milli Hasıla’ya oranını da azaltmıştır sonu itibariyle yüzde 57 civarında gerçekleşen, bu oran yüzde 60 olan Maastricht kriterlerinin altındadır.

44 BORÇ STOKU VE BORÇ YÜKÜ 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
Konsolide bütçe borç stokunun yapısında YTL lehine önemli bir değişim gerçekleşmektedir yılı sonunda borç stokunun yüzde 42’si ulusal paramız cinsinden iken, 2005 sonu itibariyle bu oran yüzde 62’ye yükselmiştir. Aynı şekilde borçlanma alanında elde edilen başarılar bütçeye faiz yükünün azalması şeklinde yansımaktadır yılında toplanan vergilerin tamamı faiz ödemelerine yetmezken, 2005 yılında faiz ödemelerinin bütçe gelirlerine oranı yüzde 34 düzeyinde gerçekleşmiştir. Hazine 2005 yılı içerisinde 25,3 Milyar Dolar dış borç ödemesi gerçekleştirmiştir. Dış borç yükü 68,5 Milyar Dolardan 62,5 Milyar Dolara gerilerken iç borç 224,5 Milyar YTL’den 244,8 Milyar YTL’ye yükselmiştir. Bir başka ifade ile iç borç yaklaşık 165 Milyar USD’den 182,5 Milyar USD’ye, iç ve dış borç toplamı da 233 Milyar USD’den 245 Milyar USD’ye yükselmiştir. USD bazında iç ve dış borç toplamı artmıştır.

45 BORÇ STOKU VE BORÇ YÜKÜ 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
BORÇ STOKU VE BORÇ YÜKÜ 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam) 2004 yılı ile kıyaslandığında Hazine’nin ortalama borçlanma faiz maliyeti %25’ten %16’lara gerilemiştir. Hazine bonosu faizleri yılı %14’ün altında kapatmıştır. 2005 yılında gelişmekte olan ülkelere yabancı sermaye akışı devam etmiş ve ülkelerin döviz rezervlerini önemli ölçüde artırmıştır. Rusya’nın döviz rezervleri 120 Milyar Doları geçerken Türkiye’de de TC Merkez Bankası döviz rezervleri 50 Milyar Doları aşmıştır. Rezervlerin kısa vadeli yükümlülükleri karşılama oranı yüksek seviyelerde seyretmektedir. ABD’de faizlerin artmasına rağmen uluslararası platformda likidite bolluğu borçlanma maliyetlerini düşürmüştür.

46 BORÇ STOKU VE BORÇ YÜKÜ 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)
(Milyar YTL)

47 BORÇ STOKU VE BORÇ YÜKÜ 2006 YILI BEKLENTİLERİ
Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan dönemi orta vadeli programda borçlanma politikasının temel amacı riskler, borçlanmanın vadesi, para ve faiz cinsinden kompozisyonu dikkate alınarak kamu finansman ihtiyacının en düşük maliyetle karşılanması olarak belirlenmiştir. Devlet Planlama Teşkilatının yapmış olduğu tahminlerde Kamu Net Borç Stok’unun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranı 2006 yılı için yüzde 56,5, 2007 yılı için yüzde 52,8 ve 2008 yılı için de yüzde 47,8 olarak planlanmıştır.

48 2005 YILI KUR REJİMİ Kurda yaşanan gerileme Türkiye ekonomisinin hızla iyileşmesine olumlu katkıda bulunurken, bir yandan olumsuz yansımaları da olmuştur. Hazine döviz kurunda yaşanan gerileme nedeniyle dış borç ödemelerinde önemli miktarda tasarruf yaparken, dış borcunun Gayri Safi Milli Hasılaya oranı kabul edilebilir seviyelere inmiştir. Ancak döviz kurundaki gerileme, ihracatçı kesimde ciddi sıkıntılar yaratmıştır. Özellikle ihracatla büyümeyi hedefleyen bir ülke için kurun seviyesi, gelecek döneme ait beklentileri olumsuz yönde etkilemektedir. İhracat hem üretim hem de istihdam demektir. İhracatçıya kesinlikle ve ivedilikle AB normlarıyla çelişmeyen bir teşvik politikası uygulanmalıdır.

49 2006 YILI KUR BEKLENTİSİ 2005 yılında olduğu gibi 2006 yılında da döviz kuru politikası olarak bugüne kadar uygulanan dalgalı kur rejimi devam ettirilecektir yılı sonu için Dolar kuru beklentileri 1,46 YTL, Euro kuru beklentileri ise 1,69 YTL olarak oluşmuştur. ABD’de enflasyonist eğilimlerin artması, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımına gitmesine neden olmuştur. Söz konusu faiz artırımının yüzde 4,50 seviyelerinde durması beklenmektedir. Dünya Merkez Bankalarının da faiz artırımı yönündeki eğilimleri, T.C.M.B.’sının 2006 yılının ilk altı ayında, faiz indirimleri konusunda daha temkinli olmasına neden olabilir. Türkiye ekonomisinin reel faiz cazibesinin sürmesi, 2004 yılından bu yana katlanarak devam eden yabancı sermaye ilgisinin tempolu bir şekilde sürmesi anlamına gelecektir. Bu durumda global sermayenin Türkiye’ye yönelik ilgisinin, içerde döviz kurları üzerinde önemli bir baskıya neden olacağı da unutulmamalıdır. Bu nedenle, Dünya ekonomisinde önemli bir konjonktür değişikliği olmaması durumunda Türk Lirasının 2006 yılında da değer kazanmayı sürdüreceği ifade edilebilir.

50 TERS DOLARİZASYON 2005 yılında Türk Lirasına duyulan güvenin artmasıyla hem ters dolarizasyon süreci başlamış hem de uluslararası kuruluşlar YTL cinsinden borçlanma senetleri ihraç etmeye başlamışlardır yılı sonu itibariyle bu ihraçların toplamı 8 Milyar YTL’yi aşmıştır. Ters dolarizasyon sürecinde ise ekonomideki dolarizasyon %41 seviyelerinden %33,4 seviyesine gerilemiştir. Türk Lirasına duyulan güvenin artması anlamında olumlu bir gelişme sayılabilecek bu durum bankalar döviz tevdiat hesaplarına da yansımış ve söz konusu tutarı 56,9 Milyar Dolardan 54,9 Milyar Dolara çekmiştir. Aralık 2005 tarihi itibariyle mali tasarruflar içinde YTL cinsinden enstrümanların payı da artmıştır yılında %52,8 olan oran 2005 sonunda %73,7’ye yükselmiştir.

51 2005 YILI TERS DOLARİZASYON SÜRECİ (devam)
YTL’ye olan güven artışını gösteren tablo yukarıdadır.

52 ÖZELLEŞTİRME PERFORMANSI 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ
2005 yılı özelleştirmeler bakımından Cumhuriyet tarihinin en başarılı yılı olmuştur. Özelleştirme gelirlerinin Hazine’ye borç geri ödemelerinde kullanılması için aktarılması nedeniyle, hem finansmanda büyük bir rahatlık hem de önümüzdeki yılların faiz yükünün azalması anlamına gelmektedir. Özelleştirme İdaresi başta Tüpraş, Petkim, Erdemir, Türk Telekom satışları olmak üzere 2005 yılı içerisinde, bu satışlardan 8,2 Milyar Dolarlık nakit girişi gerçekleştirmiştir.

53 ÖZELLEŞTİRME PERFORMANSI 2005 YILI GÖRÜNÜMÜ (devam)

54 ÖZELLEŞTİRMEDE 2006 YILI BEKLENTİLERİ
Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere yılları arasında 9,4 Milyar Dolar 2005 yılında 8,2 Milyar Dolar özelleştirme gerçekleştirilmiş olup 2006 yılında özelleştirmeden 7,3 Milyar Dolar gelir beklenmektedir. YILLAR İTİBARİYLE ÖZELLEŞTİRME İŞLEMLERİ Özelleştirme Yöntemi Yıllar 2005 2006 Toplam ($) Blok Satış Tesis/Varlık Satışı Halka Arz İMKB'de Satış Yarım Kalmış Tesis Satışı Bedelli Devirler TOPLAM

55 SONUÇ –2006 YILI BEKLENTİLERİ-
Yukarıda arzettiğimiz makro ekonomik verilerle her ne kadar pembe bir tablo çizilmiş olsa da, yaşayan, üreten, sanayici, tüccar, hizmetli, işçi, köylü olarak hislerimiz bu iyimserliği desteklemiyor. Zira, bir başka bakış açısı ile aşağıdaki sonuçlara ulaşıyoruz; Türkiye’de iç talep kesilmiş durumdadır. İç piyasa satışları daralan talep karşısında ciddi anlamda düşmüştür. İç piyasa satışları tatsız. Reel sektör yani üreticiler çok ciddi sıkıntı içinde. İstihdam üzerindeki yükler çok fazla. İnsanların satınalma gücü önemli oranlarda azaldı. Zira milli gelir zar zor USD’ye ulaştı. Bu artışın da yaklaşık %15’i kur’un düşmesinden kaynaklandı.

56 SONUÇ –2006 YILI BEKLENTİLERİ-(devam)
5) yılı dış ticaret açığı 43 Milyar USD, cari açık 23,1 Milyar USD oldu yılı dış ticaret açığı beklentisi 51 Milyar USD, cari açık beklentisi ise 27 Milyar USD olarak tahmin edilmekte. Cari açığı kapatan en önemli unsurlardan yabancı sermaye girişi ve özelleştirmenin devamı şart. 6) İhracatçı için son iki yılda kur artışı gerçekleşmedi. Bilakis kurda düşüş, enflasyonda artış mevcut. Başta tekstil fabrikaları olmak üzere tesisler kapanmakta. 7) Turizm bir yıl iyi bir yıl kötü performans sergilemekte ve çok hassas bir sektör. Hala 18 Milyar USD’yi aşamayan ve katma değer yaratamayan bu sektör üzerinde birçok anlamsız yük bulunmakta. Turizm sektörü teşvik edilmemeye devam edilmekte. 8) Türkiye’de en ucuz para kaynağı olan borsa çok sığ, halkla buluşmamış durumda. O borsanın da %65’ini yabancılar ele geçirdi.

57 SONUÇ –2006 YILI BEKLENTİLERİ- (devam)
9) Türkiye’nin etrafındaki tüm komşularda savaş ve gerginlik hali ile Türkiye’de zaman zaman tehdit unsuru olan bir güneydoğu olayı var. Yani Avrupa-Amerika ortaklığı hiçbir dönemde Türkiye’nin güçlenmesini istememekte. 10) Türkiye’de bu rakamların iyileşmesi mali sektör (bankalar) reformu ile oldu. Ama reel sektör başta olmak üzere diğer sektörlerde ciddi bir iyileşme yok. 11) Enflasyon büyük ölçüde talep kısılması ile kontrol altına alındı. 12) Türkiye’nin bir “master planı” olmadığı gibi katma değer yaratan ve nitelikli iş gücünü destekleyen bir ulus markası da yoktur. Mesela bir Hindistan bilişim sektöründe, Çin aşağı yukarı her sektörde çok agresif ve rekabetçidir. 13) İç ve dış borç toplamı artmaktadır yılı sonu itibariyle 245 Milyar Doları aşmıştır.

58 SONUÇ – ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Yukarıdaki negatif unsurları pozitife çevirmek ve 2005 yılında iyileşme sürecine giren Türkiye Ekonomisinin aynı performansını 2006 ve ilerideki yıllarda da devam ettirebilmesi için; Siyasette istikrar; Erken seçim olmamalıdır. Ekonomide, “Enflasyonda” rehavete düşmemek şartttır. Bürokraside özen; kritik atamalar ve seçimler iyi yönetilebilmelidir. Dış politikada “Çözüm için proaktif diplomasi” yoluna gidilmelidir. Kıbrıs sorunu, Birleşmiş Milletler nezdinde çözüme kavuşturulmalıdır. Avrupa Birliği; AB müzakereleri ve yapısal reformlar hassasiyetle sürdürülmelidir.

59 SONUÇ –ÇÖZÜM ÖNERİLERİ- (devam)
Büyüme; Enflasyon ile sürdürülebilir büyüme arasındaki ilişki 2005 yılında kuvvetlenmiştir yılında da fiyat istikrarının devamı sürdürülebilir büyümeyi kalıcı kılmalıdır. Cari İşlemler Açığı; 2005 yılından sarkan özelleştirme ve varlık satışı gelirleri, yılın ilk başında yaşanan sermaye girişleri ve 2006 yılının yabancı sermaye hedefleri ile öngörülen cari işlemler açığı finansmanının önemli bir bölümü sağlanmış gözükmektedir. Ancak, yabancı sermayenin bizim gibi gelişmekte olan ülkelerden kaçması, mali disiplinin bozulması, siyasi istikrarsızlık ve olumsuz dış politik gelişmeler halinde cari işlemler açığı finansmanında çok ciddi sorunlar yaşanabilir. Bunlar yaşanmamalıdır. Türk Lirası; Değerlenen TL karşısında ihracatçı ve reel sektör işletmelerinin rekabet gücünü artırmak için, vergi, sosyal güvenlik, kayıt dışı, enerji ve benzeri alanlarda yapısal reformlar yapılmalıdır.

60 SONUÇ –ÇÖZÜM ÖNERİLERİ- (devam)
Vergi; 2006 yılı işletmelerin üzerindeki kamu yüklerini azaltmaya ve böylece rekabet güçlerinin artmaya başladığı bir yıl olmalıdır yılı yine kayıt dışı ile mücadele yılı ilan edilmelidir. Yatırımcı ve ihracatçı özel ve indirimli Kurumlar Vergisi oranı ile teşvik edilmelidir. İstihdam; Yeterli ilave istihdam yaratılması için daha hızlı büyüme oranları yakalanmalıdır. Yatırıma dayalı büyüme ve işletmelerin işgücü üzerindeki kamu yüklerinin azaltılması sağlanmalıdır. Parite; Uluslararası ekonomik alanda en önemli konu ABD ve AB’nin izleyeceği faiz politikası ile buna bağlı olarak Euro-Dolar paritesindeki gelişmeler olacaktır. Çin ekonomisi ve para birimindeki küçük ölçekli revalüasyon beklentileri de yakından izlenmelidir.

61 SONUÇ –ÇÖZÜM ÖNERİLERİ- (devam)
Ortadoğu; 2006 yılında Irak, Suriye ve İran’da olası gelişmelerin ekonomik etkileri daha yüksek olacaktır. Türkiye, bölgesindeki tüm sorunların diplomasi ve uluslararası uzlaşma ile çözülmesini savunmalı ve hiçbir şekilde bir savaşa taraf olmamalıdır. ABD; ABD ile ilişkilerde Ortadoğu temelli gelişmeler belirleyici olacaktır. Türkiye’nin Ortadoğu’daki çıkarları barış, istikrar ve refahın sağlanması ve korunması olmalıdır. Bölgesel Kalkınma; Türkiye, bölgesinde bir istkrar unsuru olarak bölgede ve kendi içinde birleştirici olmalıdır. Bunun en önemli aracı da hızla artan ekonomik cazibenin yurt genelinde yayılabilmesi ve artan refahın paylaşılabilmesidir.

62 SONUÇ –ÇÖZÜM ÖNERİLERİ- (devam)
Bizlerin Yeminli Mali müşavirler olarak görevi; makro ekonomik gösterge ve gelişmeleri iyi izleyerek, icra kurullarında müşterilerimizin işleri ile ilgili risklerini daha iyi ölçmelerine ve kontrol altında tutmalarına ve bu şekilde performanslarını arttırmalarına destek olmaktır. Bunun için işletmelerin; - Teknoloji Entegrasyonu, - İç Denetim Sistemi, - Kurumsal Performans Yönetimi, - İnsan Kaynakları, - Organizasyonel Yapıları, - Tedarik Zinciri Yönetimi Hizmetleri, iyi işlemelidir.

63 SONUÇ –2006 YILI EKONOMİK PERFORMANS BEKLENTİLERİ
Birçok raporun ortalamaları esas alınarak 2006 yılı ekonomik performans beklentileri aşağıda özetlenmiştir: 2006 Yılı Ekonomik Performans Beklentileri Değer Büyüme Oranı % 5,5 Enflasyon Oranı % 6 İşsizlik Oranı % 11 Faiz Dışı Fazla % 8 İhracat Hacmi 80 Milyar Dolar İthalat Hacmi 130 Milyar Dolar Cari İşlemler Açığı 27 Milyar Dolar Yıl Sonu Euro Kuru 1,70 YTL Yıl Sonu Dolar Kuru 1,45 YTL

64 KAYNAKÇA 1- Devlet İstatistik Enstitüsü , www.die.gov.tr
2-  Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, 3-  Bursa Sanayi Odası ,Aylık Yayın Organı, Sayı 216 Subat 2006 4-  Turkiye İşbankası Aylık Bülten, www. 5-  Devlet Planlama Teşkilatı, 6-  Hürriyet Gazetesi Ekonomi Sayfası, 7-  Milliyet Gazetesi Ekonomi Sayfası, 8-  Ekonomi Bakanı Sn.Ali Babacan 2005 yılı basın bülteni 9-  Enflasyon Hedeflemesi Rejiminin Genel Çerçevesi ve 2006 yılında Para ve Döviz Politikası, 10- Enflasyon raporunun Tanıtımına ilişkin Basın Toplantısı, Süreyya Serdengeçti,ww.tcmb.gov.tr 11- İş Yatırım Aylık Bülteni 12- Müsiad, 13- Tüsiad, 14- Abdurrahman Yıldırım, Sabah Gazetesi, 15- Erinç Yeldan, Cari Açık ve Uluslararası Yatırım Pozisyonumuz

65 KAYNAKÇA (devam) 16- TÜGİAD, www.tugiad.org.tr
17- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, 18- Hazine Müsteşarlığı, 19- 20- Orhan Karaca, 1 Ocak 2006 tarihli makalesi, 21- Mehmet Özkan, tarihli makalesi, Kur Düşerken Rekabet Edebilmek 22- Uğur Gürses, Cari Açık ve Dış Ticaret Açığı Yeni Bir Krizin Habercisi mi, 23- Güngör Uras, Cari Açık Döviz Sorunu Demektir, 24- İş Yatırım Araştırma Müdür’lüğü, , Bülten sayı 414. 25- İş Bankası İktisadi Araştırmalar Müdür’lüğü Nisan 2006 Raporu 26- Devlet Planlama Teşkilatı, Genel Ekonomik Hedefler ve Yatırımlar 2006 27- Devlet Planlama Teşkilatı, Orta Vadeli Hedefler 28- Dış Ticaret Müsteşarlığı, 29- İstanbul Ticaret Odası, Türkiye’de Ekonomik Durum, Beklentiler ve Öneriler 2005 Raporu


"7. OLAĞAN TOPLANTI." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları