Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanAkbora Bucak Değiştirilmiş 10 yıl önce
2
Türk Ahlakı Tarih Sohbetleri Tarih Sohbetleri (Yılmaz ÖZTUNA) (Yılmaz ÖZTUNA) Sesli İzleyin
3
"Türklerden daha faziletli bir toplum görmedim. Oyuna ve eğlenceye vakitleri yoktur. (...) Yemeklerini çabuk ve konuşmaksızın yerler. Yemek isteyen kim varsa; tanıdık, yabancı ayrılmaz, sofraya çağrılır. (...)
4
Askerler dahil şehirde silah taşımak yasaktır. şehirde silah taşımak yasaktır. Düello bilmezler; dövüşmeyi medenî terbiyeden mahrumiyet sayarlar. Arada kavga edenler çıkar; fakat kavgayı devam ettirmeleri mümkün değildir; ilk görenler derhal müdahale edip sustururlar. r
5
Zaten şehirlerde büyük sükunet vardır. Kumar ve içkinin dinlerinde yasak olması kavga çıkmamasının sebeplerindendir. Ama içki içen, esrar çeken Türklere tesadüf edilir; çoğu sosyal durumlarını bu sebeple kaybetmişlerdir. Karaborsa ve tefecilik günah ve meçhuldür.” [Cristobal de Villalon, s.160-161]
6
"Bundan başka şunu söylemek istiyorum ki, Türkler bir şatoyu veya Türkler bir şatoyu veya kaleyi aldıkları zaman her şeyi ve resimleri buldukları gibi aynen bırakıyorlar, onları tahrip etmek gibi bir âdetleri asla yoktur.” [Belon, s. 90]
7
"Türkler iyi niyetli insanlardır. Birbirlerine bağlıdırlar. Birbirlerine iyilik yapmaktan hoşlanırlar. Bunları Tanrı'nın şerefi için yazıyorum; yoksa Türklerin bizim imanımızın dışında kaldıklarını biliyorum. (...) Türkler sözlerinin esiridirler. Ancak ölü bir Türk sözünü tutmayabilir. Samimi ve sadık insanlardır.” [Bertrandon de la Broquière]
8
"Türkler sokakta rastladıkları yazılı kağıda ve güle basmazlar; yerden alıp bir duvarın üstüne veya dibine koyarlar.” üstüne veya dibine koyarlar.” [Busbecq] "Türkler kimseyi Türk usulünce yaşamaya zorlamazlar. Herkesin kendi mevzuatı ile yaşamasına müsaade eder ve izin verirler.” [Geoffroy,c.II, s. 180] [Geoffroy,c.II, s. 180]
9
“İsteyen Türk, gerek cuma, gerekse bayram namazında, cami içinde veya avlusunda, cemaat ortasında, düşmanı kim ise ondan af diler. Affı yaş ve makamca küçük olan ister. Muhatabı, kesin şekilde ve cemaat önünde affettiğini söylemeye mecburdur. Sonra elini öptürür ve kucaklaşırlar.
10
Bir kere barışmış olan iki düşman, eski anlaşmazlıklarından dolayı birbirlerine kötülük edemezler. birbirlerine kötülük edemezler. Böyle bir şeye cesaret eden kişi, hem toplumla, hem Allah'la alay etmiş sayılır ve lanetlenir; fena muamele görür, kendisine inanılmaz.” [Villamont, s. 252]
11
Sözü uzatmayalım; Sayın Prof.Dr. Yılmaz Öztuna'nın Tarih Sohbetleri'nden (s.286-290) derlediğimiz yukarıdaki satırlar, XVI. yüzyılda Türkler arasında bulunup da anılarını veya raporlarını yazan kimi seyyah, kimi diplomat, kimi asker, kimi esir gayri-müslimlere aittir. Düşmanı oldukları bir toplum hakkında kendi milletlerine karşı dürüst davranıp Düşmanı oldukları bir toplum hakkında kendi milletlerine karşı dürüst davranıp sahih bilgiler vermeleri, hiç şüphesiz Türkler hakkında iyi niyet beslemelerinin değil, objektif davranmalarının bir sonucudur.
12
Nitekim aynı yazarlar kitaplarının bazı yerlerinde garazkâr ifadelere de yer vermekten kaçınmamışlardır. Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz husus, Türk milletinin toplumsal ahlak ve sosyal düzeninden bahsedilirken, hemen bütün kaynakların ittifak ederek benzer şeyleri söylemek zorunda kalmalarıdır.
13
Şimdi, söz konusu ettiğimiz alıntılar üzerinde ayrı ayrı düşünüldüğünde, her bir uygulamanın XVI. yüzyılı, yine Batılıların adlandırmasıyla neden "Türk Asrı" yaptığı daha iyi anlaşılmaktadır. O halde bu dediğimizi şöyle okumak da mümkün: Nerede ve ne zaman olursa olsun, bütün gelişmeler, bütün gelişmeler, bütün askeri ve siyasi başarılar, bütün zenginlik ve refah, bütün... bütün... hep güzel ahlak ile ivme kazanıyor, onun sayesinde insanlık için katma değer üretiyor.
14
Peki o halde soru şu: XVI. yüzyılda imrenilerek izlenen bu millet, izlenen bu millet, daha sonraki yüzyıllarda ceste ceste nasıl da inhirafa uğrayıp, toplumsal desenlerini kaybetti; nasıl da asaletinden tavizler verip, ahlak anlayışını değiştirdi ?!..
15
Faraza bu satırları birer kez daha okuyup, kendimizi tek tek değerlendirmeye alsak, acaba bizim hakkımızda yazılan bunca gerçekleri (sanki) yalanlamak için çırpındığımız sonucuna mı ulaşırız! Veya bir yabancı bu satırlardan yola çıkarak Türkiye'ye gelse, yanlış bir seyahat yaptığına mı kanaat getirir!..
16
Eğer öyleyse, Türk milletine, yerde bulduğu kağıdı veya gülü, üstüne basılmasın diye bir duvar kovuğuna koydurtan o rafine anlayışın neşet ettiği ahlakî değerlere ve irfanî geleneğe ne oldu?!..
17
Ben kendi hesabıma çevreme bakıyorum, çevreme bakıyorum, insanları gözlüyorum, haberlere kulak veriyorum ve sonra şüpheye düşüyorum; Acaba atalarımız hakkındaki bütün bu yazılanlar mı yalan; yoksa, biz mi onların torunları değiliz?!..
18
Lütfen yukarıdaki satırları bir kez daha ve üzerine basa basa okuyalım; çook farklı şeyler bulacak, çook ayrı yolculuklara çıkacaksınız! Saygılarımla... osman.sari@yok.gov.tr
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.