Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanSen Mutlu Değiştirilmiş 10 yıl önce
1
Kur’ân Buluşmaları: 17 ÜMİT ŞİMŞEK
2
وَقُلْنَا يَٓا اٰدَمُ اسْكُنْ اَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلَا مِنْهَا رَغَداً حَيْثُ شِئْتُمَاۖ وَلَا تَقْرَبَا هٰذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِم۪ينَ Âdem’e de dedik ki: “Ey Âdem, sen ve eşin Cennete yerleşin. Orada istediğiniz yerden bol bol yiyin. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın; yoksa kendinize yazık edersiniz.”
3
فَاَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَاَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا ف۪يهِۖ وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّۚ وَلَكُمْ فِي الْاَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ اِلٰى ح۪ينٍ Derken Şeytan, ayaklarını kaydırdı da onları bulundukları yerden çıkardı. Biz de “İnin aşağı,” dedik. “Artık birbirinize düşman olarak yaşayacaksınız. Yeryüzünde sizin için belirli bir vakte kadar bir yerleşim ve bir nasip vardır.”
4
Cennet: Bizim bildiğimiz Cennet “Ey Âdem,” buyurduk. “İşte bu senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın o sizi Cennetten çıkarmasın; sonra bedbaht olursun. “Orada senin için ne açlık vardır, ne çıplaklık. “Susuzluk duymazsın, güneşin sıcağını da çekmezsin.” Tâhâ, 20:117-119 Arzda sizin için belirli bir vakte kadar bir yerleşim ve bir nasip vardır. Bakara, 2:36
5
Ağaç: meçhul Şeytan ona vesvese verdi. “Âdem,” dedi. “İster misin, sana ebediyet ağacının veya hiç son bulmayacak bir saltanatın yolunu göstereyim?” Tâhâ, 20:120 Yılan: asılsız Şeytan Cennete nasıl girdi: meçhul
6
“Sen ve eşin” Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan Rabbinizden sakının ki, o tek candan da eşini yarattı, ikisinden ise nice erkekler ve kadınlar türetti. Onun adını vererek birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Şurası muhakkak ki, Allah sizi görüp gözetmektedir. Nisâ, 4:1
7
Düşünüp ibret alırsınız diye herşeyden çiftler yarattık. Zâriyât, 51:49 Her türlü kusurdan uzaktır o Allah ki, yerin bitirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmediklerinden ne varsa çiftler halinde yaratmıştır. Yâsin, 36:36 Yeri de kupkuru görürsün; fakat üzerine suyu indirdiğimizde kıpırdanır, kabarır ve her güzel çiftten bitkiler bitirir. Hacc, 22:5
8
“Zalimlerden olmayın” zulüm: Allah’ın koyduğu sınırı aşmak, haddi tecavüz etmek, hakkı ait olmayan yere vermek temlik – ibaha Allah’ın ahdi Biz onlara zulmetmedik; onlar kendilerine yazık ettiler. Rabbinin emri geldiğinde, Allah’ın yanı sıra yalvardıkları tanrılarından hiçbir fayda görmediler; tersine, onlar ancak hüsranlarını arttırdı. Hûd, 11:101
9
Ey Âdem, eşinle beraber Cennette yerleşin. İkiniz de istediğiniz yerden yiyip için. Ama şu ağaca yaklaşmayın; sonra kendinize yazık edersiniz.” Derken, çirkin yerlerini kendilerine göstermek için Şeytan onlara vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz, melek olursunuz veya ebediyen Cennette kalırsınız diye sizi bu ağaçtan men etti.” Sonra da “Ben sizin iyiliğiniz için öğüt veriyorum” diye yemin etti. Onları böylece kandırarak yerlerinden indirdi. Nihayet ağaçtan tattıklarında, kendilerine çirkin yerleri görünüverdi de Cennet yapraklarıyla örtünmeye çalıştılar. Rableri onlara seslendi: “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Size demedim mi Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır diye?” A’râf, 7:19-22
10
O ağaçtan yediklerinde kendilerine çirkin yerleri görünüverdi de Cennet yapraklarıyla örtünmeye çalıştılar. Böylece Âdem Rabbine karşı geldi ve şaşıp kaldı. Tâhâ, 20:121 Ey Âdem oğulları! Anne ve babanızın örtülerini çekip çirkin yerlerini ortaya çıkararak onları Cennetten çıkardığı gibi, sakın Şeytan sizi de fitneye düşürmesin. Çünkü şeytan ve askerleri, sizin onları göremediğiniz taraftan sizi görürler. Biz ise o şeytanları, iman etmeyenlere dost kılmışızdır. A’râf, 7:27
11
“Şu ağaca yaklaşmayın” meyvesinden yemeyin: suça götürecek vesileyi ortadan kaldırmak “Zinaya yaklaşmayın” (İsrâ, 17:32) “Fuhşiyatın açığına da, gizlisine de yaklaşmayın” (En’âm, 6:151) “Rüştüne erinceye kadar yetimin malına yaklaşmayın; ancak en güzel bir şekilde yaklaşırsanız o başkadır” (En’âm, 6:152; İsrâ, 17:34)
12
Zelle: kasıtsız hatâ ağaç hakkında onları hatâya düşürdü de içinde bulundukları Cennetten çıkardı Cennetten ayaklarını kaydırdı da içinde bulundukları yerden / nimetlerden çıkardı Şeytan ikisini birden kandırdı / kadının kandırdığı iddiası doğru değil Biz daha önce Âdem’e de buyruğumuzu iletmiştik. Fakat o bunu unutuverdi. Doğrusu Biz onda bir azim bulmadık. Tâhâ, 20:115
13
Üzerine güneş doğan en hayırlı gün Cuma’dır. Âdem o gün yaratıldı, o gün Cennet’e konuldu, o gün Cennetten çıkarıldı. Müslim, Cuma: 17-18; Tirmizî, Cuma: 1, 2; Nesâî, Cuma: 4, 45
14
Birbirinize düşman olarak inin Şeytan size düşmandır; siz de onu düşman belleyin. O, kendi taraftarlarını alevli ateşte barınmaya çağırır. Fâtır, 35:6 Şeytanın düşmanlığındaki hikmet: insan neslinin tekâmülü
15
فَتَلَقّٰٓى اٰدَمُ مِنْ رَبِّه۪ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِۜ اِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ Sonra Âdem, Rabbinden öğrendiği sözlerle tövbe etti; Rabbi de onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O tövbeleri kabul eden ve merhameti pek geniş olandır.
16
Onlar “Rabbimiz, biz kendimize yazık ettik,” dediler. “Eğer Sen bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, biz hüsrana düşenlerden oluruz.” Allah “Birbirinize düşman olarak inin,” buyurdu. “Yeryüzünde sizin için bir vakte kadar bir yerleşim ve nasip vardır. “Orada yaşar, orada ölür, oradan çıkarılırsınız.” A’râf, 7:23-25
17
O ağaçtan yediklerinde kendilerine çirkin yerleri görünüverdi de Cennet yapraklarıyla örtünmeye çalıştılar. Böylece Âdem Rabbine karşı geldi ve şaşıp kaldı. Sonra Rabbi onu peygamber seçti, ona tevbe nasip etti ve yol gösterdi. Tâhâ, 20:121-122
18
sen aralarında olduğun müddetçe Allah onları cezalandıracak değildir. Onlar bağışlanma isterken de Allah onları cezalandıracak değildir. Enfâl, 8:33 Rabbinizden af dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. “Tâ ki üzerinize bol bol yağmur yağdırsın. “Size mal ve evlât nasip etsin, bağlar yeşertsin, ırmaklar akıtsın. “Size ne oluyor ki Allah’tan öyle bir büyüklük ummuyorsunuz? Nuh, 71:10-13
19
Semud kavmine de kardeşleri Salih’i gönderdik. O da “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin,” dedi. “Ondan başka tanrınız yoktur. Sizi topraktan yaratan ve onda yaşatan Odur. Ondan af dileyin ve Ona dönün. Şüphesiz ki Karîbdir, Mücîbdir.” Hûd, 11:61 [Şuayb dedi ki:] “Rabbinizden af dileyin ve günahlarınızdan tevbe ederek Ona dönün. Çünkü Rabbim Rahîmdir, Vedûddur.” Hûd, 11:90
20
Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey mü’minler, tâ ki kurtuluşa eresiniz. Nur, 24:31 Ey iman edenler! İçten ve kesin bir tövbe ile Allah’a dönün. Bakarsınız, Rabbiniz sizin günahlarınızı örter ve sizi, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O gün, Allah’ın Peygamberi ve beraberindeki iman edenleri utandırmayacağı gündür. O gün onların nuru önlerinde ve sağlarında koşarken, onlar da “Rabbimiz, nurumuzu tamamla ve bizi bağışla; Senin herşeye gücün yeter” diye dua etmektedirler. Tahrim, 66:8
21
Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’tan beni bağışlamasını diler ve tövbe ederim. Buharî, Daavât: 3 Allah Tealâ gündüz günah işleyenin tövbesini kabul etmek için geceleyin elini açar. Gece günah işleyenin tövbesini kabul etmek için de gündüz elini açar. Güneş battığı yerden doğuncaya kadar bu böyle devam eder. Müslim, Tevbe: 31
22
Mü’min kulunun tevbesi sebebiyle Allah’ın sevinci, şu adamınkinden daha fazladır: O kişi, ıssız ve tehlikeli bir çöldedir. Yanında devesi, onun üzerinde de yiyecek ve içeceği bulunmaktadır. Derken adam uyur; uyandığında bakar ki devesi gitmiştir. Susuzluktan dili kuruyuncaya kadar devesini arar. Sonra der ki, “Bari evvelce bulunduğum yere döneyim de orada uykuya yatıp öleyim.” Öylece ölmek üzere başını kolunun üzerine koyar. Sonra, bir de uyanır ki, devesi yanı başında; azığı, yiyecek ve içeceği de üzerindedir. İşte, mü’min kulunun tövbesi sebebiyle Allah’ın sevinci, o adamın azığıyla beraber devesini bulduğu andaki sevincinden daha fazladır. Müslim, Tevbe: 3
23
Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi giderir ve yerinize günah işleyip de Allah’tan bağışlanma isteyen bir topluluk getirir ve onları bağışlardı. Müslim, Tevbe: 11
24
قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَم۪يعاًۚ فَاِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ مِنّ۪ي هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَايَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ Onlara dedik ki: Hepiniz oradan inin. Benden size hidayet eriştiğinde, kim Benim hidayetime uyarsa, ne bir korku vardır onlara, ne de mahzun olurlar.
25
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlar ise ateş ehlidir; orada sürekli kalırlar.
26
Buyurdu ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Benden size bir hidayet eriştiğinde Benim doğru yoluma uyan kimse asla sapmaz ve bedbaht da olmaz. Tâhâ, 20:123 Benden hidayet eriştiğinde: gazap söz konusu değil
27
Aslî günah söz konusu değil: Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. En’âm, 6:164; İsrâ, 17:15; Fâtır, 35:18; Zümer, 39:7
28
Arz’a iniş: hilâfetin tahakkuku imtihan meydanının açılması (Gece gündüze muhtaç / Bana da sen lâzımsın) insan ile şeytanın inişlerindeki fark Cennet ile başlangıç: asıl vatan / tekrar dönülecek yer şeytanın düşmanlığını göstermek
29
İnsan neslinin yeryüzünde zuhuru: Âdem ile Havvâ’dan Cennetten iniş Ne korkar, ne üzülürler korku: istikbal hakkında üzüntü: mazi hakkında Dönüşte Cennet de, Cehennem de herkesin kendi emeği ile kazanılacak
30
Özet: Şeytanın düşmanlığı ve aldatıcılığı İblis’in isyanında inadına karşılık, Âdem hatâsında ısrar etmedi ve affolundu İmtihan meydanı açıldı, hilâfet-i kübrâ sırrını gerçekleştirmek üzere insan nesli yeryüzüne indi Tövbenin önemi ve Allah katındaki değeri Bâtıl inanç mahalleri: ağacın cinsi, yılan, kadının günahı, aslî günah, Âdem ile eşinin ilk çıplaklığı, insan neslinin başka canlılardan türediği iddiaları
31
İnternet adresleri iman_ilmihali@googlegroups.com utesav.org.tr facebook.com/yazarumitsimsek
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.