Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanBayhan Arica Değiştirilmiş 10 yıl önce
2
Göç insanların hayatlarını başak bir yerde devam ettirmek için ister ekonomik,ister sosyal sorunlardan dolayı ya da para kazanmak amacıyla bir yerden başka bir yere taşınmalarına denir.
3
EKONOMİK NEDENLER VEYA EKONOMİK KRİZLER SAĞLIK YÖNÜNDEK İ NEDENLER SOSYAL GÜVENCELER İŞ İMKANLARI DOĞAL NEDENLER Genelde göçmen işçiler ekonomik nedenlerden dolayo göç derler.Her işçinin yaşamını güzel mutlu ve huzurlu bir şekilde devam ettirebilmesi için bazı şeylerere sahip olması gerikiyor.İşte bunları sağlayabilmek içinde insanlar ve işçiler hayalleri uğruna göç ederler.
4
Her ne kadar emek göçü bir olgu olarak çok eskilere dayanıyor olsa da, gelişen bilgi-iletiþim teknolojileri, meselenin, sanki kapitalist üretim iliþkilerinin kendisinden değil de sadece onun bugünkü neo-liberal aşamasından kaynaklandığı gibi bir izlenim vermektedir. Olguyu biraz yakından incelediğimizde ise emek göçünün ilk kez sömürgecilik dönemiyle birlikte başladığı görülmektedir. Gerçekte de 1550’li yıllarda, şeker ve tütün çiftliklerinde çalıştırılmak üzere köle tacirleri tarafından Batý Hindistan’a gönderilen Afrika’lýlar ilk göçmen işçiler olarak tarihe geçmişlerdir (Stalker, 1994). Bu tarihten itibaren milyonlarca köle, sömürgeci güçler tarafından bir kıtadan ötekine sürekli olarak göç ettirilmiştir. 16. ve 17.yy da gemilerle yollanan kölelerin yaklaşık %41’i İngiltere’ye, %29’u Portekiz’e, %19’u Fransa’ya ve %6’sý da Hollanda’ya gönderilmiştir
6
Daha sonraları senet karşılığı işçi çalıştırmak, bir zamanlar yaygın olna köle ticaretinin yerini aldı. Bu işçiler, genellikle beş yıl ya da daha uzun sürelerle çalıştırılmak üzere senet imzalatılarak başka ülkelere gönderilen insanlardı. Ya çocuk yaşta kaçırılarak ya da başka ülkeye gidebilmek için imzaladığı borç senetleri karşılığında göç ettirilen bu işçiler, adeta ölümüne çalıştırılmaktaydı. Üstelik yapılan senetlerle insann köle olarak satışı yerine, yarı- köle sıfatıyla, süreli olarak kiralanmasını sağladığı için bir önceki pratikten pek te farklı değildi. Denizaşırı insan ticareti yapanlar ise bu insanları borçlandırmak, ardından da ölümüne çaloştırmak için adeta birbirleriyle yarış halindeydiler. En fazla sayıda “sözleşmeli işçi” ihraç eden ülkelerin başında Çin ve Hindistan geliyor ve bu canlı emek akışı altın madenciliğinin yanı sıra ABD ve Panama’daki demiryollarının inşasında da çok önemli bir rol oynuyordu. Hintli iþçiler, örneğin, Doğu Afrika ve Karayipler’deki şeker kamışı tarlalarında çalıştırılıyordu. Çalışma koşulları son derece ağır ve dayanılmaz, ödenen ücretler ise yereldeki işçilere ödenenden çok daha azdı. Hastalık nedeniyle çalışılamayan her gün, sözleşmenin sonuna ekleniyordu. Kölelik resmi olarak son bulduğunda 30 milyon Hintli’den 24 milyonu ülkesine geri döndü (Stalker, 1994).
7
Göç üzerine kısıtlamalar ilk kez ABD tarafından, 1921 yılında çıkarılan “Kota Yasası” ile getirildi. 1924’de yürürlüğe konan “Göçü Sınırlandırma Yasası” ile her yıl sadece 162.000 insanın ABD’ye göçmen işgücü olarak girişine izin veriliyordu. ABD’de başlatılan bu yasal sınırlamalar, Avrupa devletlerini, yoksul yurttaşlarını kendi sömürgelerine göndermeye yöneltti. Ancak, asıl olarak yaşanan iki paylaşım savaşı, I. ve II. Dünya Savaşları Avrupa’dan dünyanın diğer ülkelerine olan göçü ciddi oranda azalttı. Sadece II. Dünya Savaşı bile tek başına Avrupa’da 7.8 milyon insanın, ya da başka bir deyişle emek gücünün yaşamına mal oldu. Bu nedenle bu yıllar, çalışma yaşındaki nüfusun çok yavaş ve düşük oranda arttığı yıllar olarak tarihe geçti. Ama şu anda Amerika’daki göçmen nüfus 12 milyona ulaşmış durumda
8
Günümüzde göçmen emeği artık bütün kurallarıyla ve gerçek anlamıyla ticarete konu olmaktadır. Gerek göç etmek isteyenler vizelerini, seyahat harcamalarını ve göçmen bürosuyla ilgili diğer dökümanlar için gerekli ödemeleri, gerekse işverenler göçmen bürolarına yapılacak ödemeden kendilerine düşeni karşılamak zorundadır. Ekonomik krizden en ağır etkilenen grupların başında yabancı işçiler geliyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün araştırmasına göre bu durum yabancı işçilerin geldiği ülkeler kadar çalıştıkları ülkelere de zarar veriyor.
9
“Gerçek işverenin kim olduğu, istihdam koşulları, ya da temel sağlýk ve güvenlik korumalarından kimin sorumlu olduğu genellikle belirsizdir” (Anderson ve Rogaly 2005, s.32). Göçmen işçiler genellikle en tehlikeli, en ağır ve en kirli işleri yapmakta, çok uzun sürelerle çalıştırılmaktadır. İngiliz medyası, sürekli olarak, tehlikeli koşullarda çalıştırıldığı için yaşamını kaybeden göçmen işçilerin haberlerini vermektedir.
10
SAĞLIK •İşçilerin hiçbir sağlık güvencesi yok. •Hastalandıklarında hastaneye bile gidemiyorlar.Çünkü çalışmak zorundalar yoksa paralarından kesiliyor. EKONOMİ •Çok çalışmalarına rağmen çok az para alıyorlar. •Gedenlde düzenli bir para alamıyorlar SOSYAL HAYAT •Hiçbir sosyal faliyette katılamıyorlarÇünkü sürekli çaılışıyorlar. •Hayat şartları zaten zor ve işçiler için de daha zor oluyor bu ve huzur mutluluk çok az işçilerde. •Irk ayrıma olabiliyor.
11
FARELER VE İNSANLARGERÇEK HAYAT İşçiler sürekli olarak ağır şartlar altında çalışıyorlar.Örneğin;Lennie,George,Slim,Cruc s İşçiler sürekli olarak ağır şartlar altında çalışıyorlar. İşçilere sürekli emieler veriliyor ve işçiler bunlardan sıkıldıkları halde onlara muhtaç kalıyorlar.Örneğin;Curly’nin babasının işçilere ve Lennie, George’ye emirler yağdırdığı ve onalrında hiçbir şey söylememi gibi İşçilere sürekli emieler veriliyor ve işçiler bunlardan sıkıldıkları halde onlara muhtaç kalıyorlar. Irk ayrımı yapılabiliyor. Örneğin;Crucs’a yaptıklarını söyleyebilirz.Çünkü o bir zenci, beyaz değil. Irk ayrımı yapılabiliyor. Az maaşlarla çalışıyorlar. Örneğin;George ve Lennie’nin hayal ettikleri evin parası için çok uzun yılllar çalışmaları gerekiyor Az maaşlarla çalışıyorlar.
12
http://www.ttb.org.tr/MSG/dergi/eylul23/eme k.pdf
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.