Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

 Sosyolojik bir kavram olarak sosyalleşme (toplumsallaşma), yaşamını devam ettirebilmek için yardıma ihtiyaç duyan insanın, içinde doğduğu topluma.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: " Sosyolojik bir kavram olarak sosyalleşme (toplumsallaşma), yaşamını devam ettirebilmek için yardıma ihtiyaç duyan insanın, içinde doğduğu topluma."— Sunum transkripti:

1

2

3  Sosyolojik bir kavram olarak sosyalleşme (toplumsallaşma), yaşamını devam ettirebilmek için yardıma ihtiyaç duyan insanın, içinde doğduğu topluma adapte olabilme sürecidir. Bu süreç içinde insan; toplumun kültürel değerlerini öğrenir, kendine has beceriler edinir, toplumsal çevreye hazırlanır, toplumla bütünleşir. Sosyalleşme, toplum içinde farklı kuşakların birbirleriyle olan iletişimini ve etkileşimini sağlar. Bu farklı kuşaklar, toplumsallaşma süreci içerisinde birbirlerinin yaşantılarını etkiler biçimdedir. Örneğin; bir çocuğun dünyaya gelmesi, onun sorumluluğunu taşıyan aile bireylerinin yaşantılarında farklılıklara yol açacaktır. Sonuç olarak sosyalleşme; insanların yaşam süreçleri boyunca (doğumdan ölüme kadar) içinde bulundukları ve hem bireysel hem de toplumsal bir canlı olarak geliştikleri süreçtir. Sosyalleşme, genel anlamda bir adaptasyon sürecidir.

4  Aile  Medya  Okul  Arkadaş çevresi

5  Her toplum, daha çocukluktan itibaren üyelerinin uyacakları maddi ve manevi değerleri, özel ve genel kuralları ortaya koyar; bunlara uymayanları kendine has metotlarla cezalandırır. Toplumda geçerli olan giyimler, davranışlar, konuşmalar, yiyecekler vb. ayrıntılı olarak tespit edilir. Bireyler ait oldukları toplumun değerlerini ve kurallarını öğrenip benimseme, onları içselleştirme yoluyla sosyalleşir.  Bazı sosyologlara göre sosyalleşme, sosyal ve kültürel şahsiyetin meydana gelme sürecidir; bilinçli veya bilinçsiz olarak devam eden bir eğitim süreci ile birlikte gençlik döneminin bitişi ile sınırlıdır. Ama hangi yaşta olursa olsun toplumda üstlenilen ve öğrenilen her yeni sosyal davranış, her yeni bir gruba katılma sosyalleşme sayılabilir.  Bu bakımdan sosyalleşme; çocukluk, gençlik, yetişkinlik, yaşlılık dönemlerini içeren ve hayat boyunca devam eden bir süreçtir. Örneğin çocukluk ve gençlik döneminin bitmesinden sonra gerçekleşen mesleğe girme, yetişkinlik döneminde ortaya çıkan yeni bir sosyalleşme safhası, bir mesleki sosyalleşmedir. Bazı sosyologlar sosyalleşmeyi, kişinin toplumda alacağı görev ve sorumluluklara uygun davranış kalıpları ve örneklerini öğrenme süreci olarak kabul ederler. Bazı sosyologlar ise toplumun nesilden nesile aktarılan ahlaki, millî, manevi ve demokratik değerlerinin genç nesillere öğretilmesi ve benimsetilmesine sosyalleşme derler.

6  a. Sosyalleşme, bireyler arasındaki ilişkileri artırır, uyuşmazlıkları azaltır. Bu, hem toplumların dinamikliğini gösterir hem de pek çok fikrin aşırı taraflarının törpülenerek bir ortak noktada, toplum bütünlüğü içinde görünmesini ve kaynaşmasını sağlar.  b. Sosyal iletişim, etkileşim ve sosyalleşme olmadan toplum içinde yaşayan birçok arzu ve fikrin bir ortak noktada toplanması ve toplum bütünlüğü içinde görünmesi pek mümkün olmaz.

7  Konum, bireyin toplumdaki vaziyeti, duruş biçimi, sosyal pozisyonudur. Örneğin toplumsal sınıflar bireylerin konumunu belirler.  Statü ise insanların toplum içindeki yerini ifade eden bir kavramdır. Statu ̈, kişilerin çocuk/genç/yetişkin/yaşlı, işçi/işveren/memur, kadın/erkek, anne/baba, siyahi/beyaz, zengin/yoksul örneklerindeki gibi kim olduklarını belirtir, ona birtakım haklar sağlar ve yükümlülükler yükler. Toplumun bireyden statüsüne uygun olarak yapmasını beklediği davranışlarına ise rol denir. Örneğin doktorluk, annelik, arkadaşlık rolü gibi.  Sosyal saygınlık (prestij, itibar): Bir bireye ya da ku ̈ meye (grup) başka birey ya da ku ̈ melerle ilişkilerinde u ̈ stu ̈ nlu ̈ k sağlayan duruma denir. Birey bu saygınlığı ya statu ̈ su ̈ nedeniyle elde eder ya da kişisel özellikleriyle kazanır. İlkine statüsel saygınlık, ikincisine kişisel saygınlık adı verilir. Statu ̈ sel saygınlık, statu ̈ bittiği zaman biter. Oysa kişisel saygınlık su ̈ reklidir. Örneğin bir genel mu ̈ du ̈ r, genel mu ̈ du ̈ rlu ̈ k görevinden ayrıldığında statu ̈ sel saygınlığı biter. Fakat statü nedeniyle değil de iyi bir insan olduğu için saygı görmeye devam eder yani kişisel saygınlığı su ̈ rer. Birey, statüsünün kendisine yu ̈ klemiş olduğu rolü ne kadar başarılı uygularsa, yani gerçek (yaptığı) rolu ̈, ideal (yapması gereken) rolü ̈ ile ne kadar örtu ̈ şu ̈ rse toplumun önu ̈ nde o kadar beğeni kazanır. Bireyin zekâ, ahlak, yetenek ve yaratıcılık vb. yönleri saygınlık kazanmasında etkilidir. Örneğin doktorluk statu ̈ su ̈ ndeki bir bireyin başarılı çalışmalarından dolayı diğer meslektaşlarına oranla daha saygın, aranılır olması gibi.

8 Statü Çeşitleri  1. Verilmiş (edinilmiş) statü: Bu statü bireylere, onların yetenek ve becerilerine bakmadan ve herhangi bir çaba sarf etmeden, kendileri dışındaki faktörler tarafından verilir. Yani kişi doğuştan, cinsiyetiyle veya yaşıyla ilgili olarak bu statüyü elde eder: çocuk, genç, yaşlı; kadın, erkek; siyah ya da beyaz ırktan olma gibi.  2. Kazanılmış statü: Kişilerin kendi çabaları sonucu elde ettikleri statüdür: anne, baba, öğretmen, vatandaş, yönetici, işçi, memur, öğrenci statüleri gibi. Bu statüler koşullara göre değişebilir.

9  Anahtar (Temel) Statü: Bireyin sahip olduğu statülerden toplumda en etkin olanına anahtar statü denir. Anahtar statünün belirleyicileri sadece bireyin başardığı ve üstlendiği statüye dayanmaz, aynı zamanda toplumda geçerli olan değerlere de dayanır. Ekonomik değerlerin çok önemli olduğu toplumlarda kişinin mesleği genellikle onun anahtar statüsünü belirler. Örneğin aynı zamanda anne olan bir iş kadınının anahtar statüsü anneliği değil, mesleği olacaktır.

10  Kişinin sahip olduğu statülerine göre birçok rolü vardır. Her rol, diğer rollerle olan ilişkilerinin derecelerine göre var olur ve anlam kazanır. Bir kimse hem öğretmen hem sporcu hem baba hem parti üyesi olabilir. Bireylerin statülerine uygun olarak birden fazla toplumsal rolü vardır. Bu rollerden biri anahtar (temel) rol durumundadır. Bireyin anahtar rolü, onun anahtar statüsüne göre belirlenir. Anahtar statü ve rol ise toplumsal yapıya göre belirlenir.  Örneğin tarım toplumlarında en etkili kurum aile olduğu için kadının statüsünü yükselten en önemli unsur anneliktir. Kadın ancak anne olduğunda bazı konularda söz sahibi olmaya başlar. Bu nedenle tarım toplumlarında kadının anahtar rolü de anneliktir. Fakat sanayileşmiş bir toplumda en etkili kurum ekonomi olduğundan anahtar rol de mesleki konumun gerektirdiği rol olacaktır.

11  Birey bir toplumda aynı anda birçok statüye sahiptir ve aynı anda bu statülerin gerektirdiği rolleri yerine getirmek zorundadır. Bireyin sahip olduğu toplumsal rollerinden hangisine uygun davranış yapacağına karar verememesi hâline rol çatışması denir. Örneğin kendi çocuğunun öğretmeni olan bir annenin, annelik ve öğretmenlik görevlerinden birini tercih edememesi ya da subayın aile üyelerine askermiş gibi davranması. Açık olmayan roller de rol çatışmasına neden olur. Bu durumda birey, statüsüne bağlı rolü tam bilemediği için uygun tepki gösteremez. Örneğin yeni oluşan arkadaşlık gruplarında ilişkiler tam kurulmadığı için roller belirgin değildir. Bu durumda rol çatışması yaşanabilir. Yine sürekli olmayan, geçici olarak verilen statüler de rol çatışmasına neden olur. Örneğin bir okulun müdürlüğüne geçici olarak vekâlet eden müdür yardımcısı, bulunduğu durumun belirsizliğinden dolayı rol çatışması yaşayabilir. Bir rolün, bireyin diğer rolünü yerine getirmesini kolaylaştırmasına ise "rol pekişmesi" denir. Örneğin anaokulu öğretmeni olan bir annenin, çocuklarını eğitirken bu bilgisini kullanması gibi.

12  Belli bir toplumda ya da toplumsal grupta oluşan, ortaklaşa kabul gören düşünce ve kuralları uygulama biçimlerini yansıtan ölçütlerdir. İnsan davranışlarının hangilerinin iyi, hangilerinin doğru ve yararlı olduğunu belirtirler. Genellikle ahlaka ve inançlara dayanırlar. Toplum tarafından ortaklaşa kabul gördüğünden toplumun üyelerini birbirine yaklaştıran, bir arada tutan, toplumun sürekliliğini sağlayan öğelerdir.  Toplumsal değerler, toplumun bütünleşmesini böylece toplumsal yaşamın düzen içinde devamlılığını sağlayan asıl güçtür. Toplumdaki sosyal grup ve kurumlar, kendi içlerinde toplumsal değerleri yaşatarak toplumun bütünlüğüne ve sürekliliğine, düzenin bozulmamasına yardım eder. Gelenek ve görenekler; bayrağa, insan yaşamına saygı; barış, dürüstlük, adalet, yardımseverlik vb. birer toplumsal değerdir.

13  Sosyal yaşamda insanların tavır ve davranışlarının nasıl olması gerektiğini belirleyen ve yaptırımlarla desteklenen toplumsal kurallardır. Bireyler tutum ve davranışlarını normlara göre belirler ve diğer bireyler tarafından bu normlar çerçevesinde değerlendirilirler. Birey, davranışının niteliği ve normlar doğrultusunda kınama, saygı görme, ceza veya ödüllendirme gibi yaptırımlarla karşılaşır. Normlar, sosyalleşme sürecinde öğrenilir ve içselleştirilir.

14  Bireylerin toplumda örf, âdet, gelenek, görenek ve benzeri değerlere uygun biçimde davranmalarını sağlayan toplumsal düzenlemelerdir. Toplumsal kontrolün amacı toplumsal normlara uymayı sağlamak, bunlardan sapmayı önlemektir. Ayrıca, toplumun varlığının, bütünlüğünün ve sürekliliğinin korunması, toplumsal düzenin sağlanması amacını da güder.

15  Bir toplumda veya toplumsal grupta hâkim olan değer ve normlara aykırı davranma hâline toplumsal sapma denir. Sapma ödüllendirilebilir, cezalandırılabilir ya da ne ceza ne ödül olmaksızın öylece kabul edilebilir. Hiçbir toplumda bireyler normlardan sapma gösterenler ve onlara uyum gösterenler olarak sadece ikiye bölünemezler. Çoğu kişi zaman zaman genel kabul gören davranış kurallarını çiğneyebilir, hız sınırını aşabilir ya da telefon şakası yapabilir. Sapma kavramı, sadece bir yasayı çiğneyen uyumsuz davranışı anlatan suç kavramından çok daha geniştir. Bu nedenle sapma davranışı suç davranışlarını da kapsar (Haralamboss ve Holborn, 1995: 385; Giddens, 2005: 203;İçli, 2004:12).  Toplumsal sapma, niteliği ve sonuçları bakımından ikiye ayrılır: Olumlu ve olumsuz sapma. Toplumsal sapma, tanımı gereği ister olumlu ister olumsuz olsun toplum tarafından onaylanan bir durum değildir. Olumlu sapma, zamanla toplum tarafından idealleştirilmiş olan köleliğin egemen olduğu bir toplumda köleliğe karşı çıkmak ya da adil bir bölüşümün olmadığı bir toplumda dengeli bir gelir dağılımını gerçekleştirmeye yönelik izinsiz gösteri yapmak gibi norm dışı davranışları ifade eder. Buna karşılık olumsuz sapma toplum tarafından onaylanmayan rüşvet, hırsızlık, cinayet, cinsel istismar, kaba ve küfürlü konuşma gibi norm dışı davranışları içerir.

16  Hak: Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç.  Sorumluluk: Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, mesuliyet.

17  Ataberk Mustafa (Ed.) (2017). Ortaöğretim Sosyoloji Ders Kitabı. Ankara: Ada Yay.

18 Haz ı rlayan: SEL İ N TANLAK


" Sosyolojik bir kavram olarak sosyalleşme (toplumsallaşma), yaşamını devam ettirebilmek için yardıma ihtiyaç duyan insanın, içinde doğduğu topluma." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları