Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanYağmur Kızılkaya Değiştirilmiş 5 yıl önce
1
Anadil Edinim Kuramları (Etkileşimci/Gelişimci Yaklaşım)
DİL EDİNİMİ- 3. HAFTA
2
Etkileşimci/gelişimci yaklaşım doğuştancılardan daha fazla çevre olgusuna vurgu yapar.
Dil edinimini diğer becerilerin ve bilginin edinimi gibi görür; çocuğun bilişsel gelişimi ile deneyim kazanmasının dil gelişimi üzerindeki etkisine vurgu yapar. En önemli temsilcileri Jean Piaget ( ) ve Lev Vygotsky'dir ( ).
3
Jean Piaget ve Çocuk Dili
İsviçreli bir psikolog olan Jean Piaget, özellikle genetik bilgikuramı (epistemoloji) konusunda araştırmalar yapmıştır. Çocukta düşünce ve dil gelişimin sürekli bir biçimde değil aşamalardan geçerek oluştuğunu dile getirmiştir. J. J. Rousseau Enstitüsünde bulunan çocuklar üzerinde çalışmalar yapan J. Piaget, özellikle altı yaşındaki iki çocuğu gözlem altına almış ve bunların dili kullanım becerilerini incelemiştir. Çalışmasına, “Çocuklar niçin konuşurlar?” sorusuna bir yanıt aramak üzere başlamış ve buradan hareketle konuşma fonksiyonlarını ortaya koymaya çalışmıştır.
4
J. Piaget çocuk dilinin fonksiyonlarını iki ana gruba ayırmaktadır:
Benmerkezli Dil Toplumsallaşmış Dil.
5
Çocuğun Benmerkezli Dili ve Özellikleri
Piaget, benmerkezli çocuk dilini ve bu dilin işlevlerini üç ana başlıkta toplar: Yineleme, monolog ve karşılıklı monolog. Yineleme: Çocukların ilk senelerde, işittikleri sözcükleri, heceleri ve sesleri herhangi bir anlam endişesi duymadan yineledikleri bilinir. Ayrıntıya inildiğinde son derece karmaşık bir işlem olduğu anlaşılan yineleme (taklit), çocuğun etrafında üretilen dilsel ve bedensel devinimleri yeniden üretmesine ve bunu bir oyun hâline getirmesine olanak verir. İlk bakışta çocuğun toplumsallaşması edimi gibi görünen bu olgu, gerçekte, tamamen benmerkezli bir özellik göstermektedir. Zira çocuk, yineleme olgusuyla, model aldığı söz ve jestleri özümsemek ve onları kendisinin bir parçası olarak yapmaktan çok, bir oyun hâline getirmekte ve bundan büyük sevinç duymaktadır.
6
Monolog: Çocuklar kendi kendilerine konuştuklarında (monolog durumunda) iki durumu ortaya koyarlar.
Çocuk, yalnız olduğu durumlarda dahi, etkinlik hâlinde iken konuşmak ve davranışlarına sözcüklerle, bağırmalarla eşlik etmek ister. Dili, yaptığı eyleme eşlik ettirmek amacıyla kullanır. Bununla birlikte çocuk, etkinliği ile söz arasındaki bağlantıyı tersine de çevirebilir. Diğer bir deyişle çocuk sözcükleri, yapmakta olduğu etkinliği harekete geçirmek amacıyla da kullanabilir. İster birinci durumda isterse ikinci durumda olsun kendi kendine ve kendisi için dili kullanan çocuk, dilin toplumsal boyutunu dikkate almaz.
7
Karşılıklı Monolog: Dili bu şekilde kullanma, belki de benmerkezli dilin en toplumsallaşmış hâlidir.
Çünkü karşılıklı monologda konuşmayı oyun hâline ge tirmekten çok, başkaları önünde söz söylemek ve onların ilgisini kendi etkinliğine çekmek veya çektiğini zannetmek duygusu yatmaktadır. Ancak konuşmada, karşılıklı monolog stratejisini kullanan çocuk, gerçekte hiç kimseyi dinleyicisi olarak kabul etmediğinden, kendisini dinletmede başarı gösteremez. O, dinleyicisinin karşısında kendisi için konuşur.
8
Toplumsallaşan Dilin Kullanılması ve Özellikleri
Benmerkezli dilde çocuk, dili kendisi için kullanırken, toplumsallaşan dilin kullanımında dili bir başkası için kullanmaya başlar. Bir başka deyişle bu aşamada dili kullanırken, dinleyicisinin düşüncesini ve bakış açısını dikkate alır.
9
Uygun Bilgilendirme: Uygun bilgilendirmede çocuk, dinleyicisini yönlendirme ve ona bir şeyler öğretme gayreti içerisindedir. Konuşurken dinleyicisinin bakış açısını dikkate alır. Eleştiri ve alay: Eleştirel konuşmaların, ilk bakışta, “bilgilendirme ve diyalog” ulamına katılmaları gerekiyor gibi görünse de bunların düşünceyi açıklamaktan çok, kavga, kendini savunma ve rekabet gibi özellikleri dikkate alındığında ayn bir ulamda değerlendirilmelerinin daha doğru olacağı anlaşılmaktadır. Emirler ve ricalar: Piaget’nin 6-8 yaş grubu çocuklarla yaptığı çalışmalarda çocukların diğer arkadaşlarıyla konuşmaları ne ortak düşünmeye ne de düşünce alışverişine yönelik olduğu görülmüştür. Eğer çocuklar konuşuyorlarsa bunun en büyük nedeni oyundur. Çocukların oyun sırasında birbirlerine emir verirler. Sorular ve yanıtlar: Burada soru sorma işleminin, yapısı ve dildeki işlevi gereği, toplumsallaşan dile ait olup olmadığı sorgulanabilir. Buna karşın “yanıt’ın ele aldığımız ulamın bir parçası olduğu tartışma götürmez bir özellik sunmaktadır. Şöyle ki yanıt veren çocuk, dinleyicisini dinleyip anladıktan sonra karşılık vermektedir.
10
Levy Vygotsky ve Çocuk Dili
Etkileşimci/gelişimci yaklaşımın diğer temsilcisi Lev Vygotsky’dir. O da çocuğun bilişsel gelişiminin sürekli değil aşamalı olarak gerçekleştiğini savunur; etkileşimin önemine vurgu yapar. Çocukta dilsel gelişim konusunda Piaget ile aynı düşünmekle birlikte aralarında belirgin bir fark bulunmaktadır (Lightbown ve Spada, 2011, s. 20). Piaget dili bir semboller sistemi olarak görür ve bu sistemin fiziksel dünya ile etkileşim sonucunda edinilen bilgiyi kullanmak için kullanıldığını belirtir. Buna karşın Vygotsky dilin düşünce tarafından içselleştirildiğini ve sosyal etkileşim sonucunda oluştuğunu ileri sürer.
11
Vygotsky özellikle çocuklar arasında ve yetişkinlerle çocuklar arasındaki etkileşimi gözlemler.
Dilin sosyal etkileşim kaynaklı olduğu sonucuna varır; çocukların çevrenin katkısıyla en üst düzeyde bilgiye ve performansa ulaşabildiklerini belirtir. Dilin ve düşüncenin kaynağı, ona göre, çocuk-çocuk ve çocuk-yetişkin arasındaki etkileşimdedir
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.