Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

DEVLET BÜTÇESİ PROF.DR.HALÛK EGELİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "DEVLET BÜTÇESİ PROF.DR.HALÛK EGELİ"— Sunum transkripti:

1 DEVLET BÜTÇESİ PROF.DR.HALÛK EGELİ

2 I. BÜTÇENİN TANIMI, GELİŞİMİ, FONKSİYONLARI, BÜTÇE TEORİLERİ VE BÜTÇE İLKELERİ
A. BÜTÇE KAVRAMI VE GELİŞİMİ Latince kökenlidir. Latince kökü “Bulga”dır. Kökeni “para torbası”, “küçük deri çanta”, “çekmece”, “kamu cüzdanı” gibi anlamlara gelmektedir. 17. yüzyılda “Budget” şeklinde İngilizcede kullanılmaya başlanmış olup, Türkçede bütçe kelimesi bu kelimenin karşılığından gelmektedir. Genel anlamda devletin yıllık finansman planı olup devletin üstlendiği fonksiyonların somutlaşmış, parasallaşmış biçimidir.

3 B. BÜTÇENİN TANIMI VE NİTELİKLERİ
Bilimsel ve hukuki tanımlar. Edgar Allix: Bütçe, “devletin belli bir süre içindeki gelir ve harcamalarını tahmini olarak belirleyen, gelirlerin toplanmasına, harcamaların yapılmasına izin veren bir tasarruftur”. Bu tanımın kısa ve açık olması ve bütçenin tüm niteliklerini kapsaması nedeniyle diğer tanımlara tercih edilmektedir. Paul Leroy: “Bütçe, belli bir dönemde toplanacak gelirler ile yapılacak giderlerin tahmini ve karşılaştırmalı cetveli olduğu kadar, yetkili organlar tarafından bu giderlerin yapılması ve gelirlerin toplanması için verilen bir izindir”. Nihad Sayâr: “Bütçe, devlet, il ve belediye gibi kamu tüzel kişileri ile yarı resmi ya da özel teşekkül ve toplulukların, belli bir dönem içindeki gelir ve giderlerini tahmin eden ve bunların yapılmasına önceden izin veren bir kanun, nizamname, kararname ya da idari bir tasarruftur”. 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu: Bütçe; “Devlet daire ve kurumlarının yıllık gelir ve gider tahminlerini gösteren ve bunların uygulanmasına ve yürütülmesine izin veren bir kanundur”. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu: “Belirli bir dönemdeki gelir gider tahminleri ile bunların uygulanmasına ilişkin hususları gösteren ve usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan belgeyi ifade eder”. Bu tanımlar dışında genel bir tanım verilecek olursa, bütçe devletin belli bir süre içindeki gelir ve giderlerini tahmini olarak belirleyen, yürütme organına gelirlerin toplanması, giderlerin yapılması bakımından yetki ve izin veren bir kanun şeklinde tanımlanabilir.

4 BÜTÇENİN TEMEL UNSURLARI
Yukarıda verilen çeşitli tanımlardan bütçenin 4 temel unsuru ortaya çıkmakta ve bütçe literatüründe buna 4T prensibi adı verilmektedir. Buna göre; 4 T ilkesi (prensibi): “Tahmin (öngörümleme)”, bütçe devletin geleceğe ait gelir ve gider tahminlerini gösterir. “Tahdit” (sınırlı zaman dilimi için hazırlanma), bütçe genellikle yıllık tahminleri gösterir. “Tevzin” (bölüşüm/denklik), bütçede yer alan gelir-gider tahminleri denk olmalıdır. Ayrıca bütçe ödenekleri diğer kuruluşlara yıl içinde ihtiyaca göre dağıtıldığı için kelime “bölüşüm” anlamına da gelmektedir. “Tasdik” (onama), Parlamentonun yürütme organına harcamaların yapılması ve gelirlerin toplanması hususunda önceden yetki ve izin vermesi anlamına gelmektedir.

5 BÜTÇE HAKKI Bütçe hakkı, millet adına onun temsilcilerinden meydana gelen parlamentonun devletin bütçe çerçevesi içinde yapacağı harcamaları ve bu harcamaları gerçekleştirmeye imkan verecek şekilde gelir kaynaklarını düzenlemesi ve buna son şeklini vermesi anlamına gelmektedir. Parlamentonun bütçe hakkına sahip olması; Vergilerin ve diğer gelir kaynaklarının parlamento tarafından onaylanması, Harcamaların (ödenek tahsisi ile) parlamento tarafından onaylanması, Devletin gelir ve giderlerine ilişkin onay işleminin her yıl parlamento tarafından yeniden yapılması şeklinde üç aşamadan geçerek gerçekleşmiştir. Bütçe hakkı genel olarak 3 unsurdan oluşmaktadır. Bunlar; Toplum içinde toplumsal ihtiyaç sayılan ihtiyaç ve bunların kamu hizmetine konu edinme sorunu, Toplumsal ihtiyaçların karşılanmasında kullanılacak kamu gelirlerinin türü ve bunların toplanması sorunu, Bu konulardaki karar yetkisinin kimin, nasıl ve ne zaman kullanacağı sorunu olarak belirtilebilir. Bütçe hakkı ile ilgili giriş niteliğindeki bu açıklamalardan sonra kısaca dünyada ve ülkemizdeki bütçe hakkına ilişkin gelişmelere değinilecektir.

6 C. BÜTÇENİN TARİHSEL GELİŞİMİ
İngiltere’de Bütçe Hakkının Gelişimi 1215 tarihli Kral John’a kabul ettirilen Magna Carta (Büyük Ferman) “Bütçe Hakkı”na ilişkin ilk yazılı belge kabul edilir. Bu belgeyle her türlü vergi toplama işi parlamentonun (Avam Kamarası) rızasına bağlanmıştır. Ancak zaman içinde kral ile parlamento arasında yetki paylaşımı kolay olmamış, krallar kendilerini güçlü hissettikçe eski sınırsız yetkilerini tekrar ele geçirmeye çalışmışlardır. Nitekim 1629 yılında Kral I. Charles parlamentoyu dağıtmış ve donanma ihtiyaçları için “Donanma Vergisi” koymuştur. Ancak parlamento ile kral arasında başlatılan mücadele sonucunda 1649 yılında Genel Meclisin rızasını almadan vergi koyduğu için I. Charles idam edilmiştir Bütçe kurumunun meşru bir hale dönüşmesi 1688 ihtilaliyle ortaya çıkmıştır yılında ilan edilen İnsan Hakları Kanunu (Bill of Rights) ile verginin ancak ve sadece parlamento tarafından koyulabileceği açıkça belirtilmiştir. Bunun anlamı hiç kimsenin parlamentonun kabul etmediği hiçbir vergi ve benzeri ödemede bulunmaya zorlanamayacağıdır. Bu gelişmeleri takiben hanedanın gelir ve giderlerini gösteren ve “Civil List” adı verilen bir cetvel düzenlenmiş, hükümdar harcamaları sınırlandırılarak parlamento denetimine tabi tutulmuştur. 1787 yılında kabul edilen “Consolidated Fund Act” kanunuyla bütçeler devletin tüm gelir ve giderlerini kapsayacak şekilde hazırlanmaya başlanmıştır. Bu aynı zamanda genellik ilkesinin de bütçelere yerleşmesinin başlangıcı olarak kabul edilebilir. 19. yüzyıl: Başbakan Gladstone döneminde bütçelere toplumun “Milli Bütçe”si niteliği kazandırılmıştır. Günümüz: Lordlar Kamarası Avam Kamarasında kabul edilmiş olan bütçeyi aynen onaylamak durumundadır.

7 C. BÜTÇENİN TARİHSEL GELİŞİMİ
2. Fransa’da Bütçe Hakkının Gelişimi Fransa’daki gelişmeler İngiltere’deki gelişmelerden sonra başlamıştır. Kralın önce soylularla birlikte paylaştığı vergileme yetkisi 1789 Fransız İhtilalinden sonra verginin alınmasını milletin rızasına dayandıran bir kanun metni çıkarmıştır. Ancak kamusal harcamalar meclis denetimi dışında kalmıştır. Harcamalarla ilgili denetim Napolyon dönemi sonrası Yenileme ve Onarım döneminde gerçekleşmiştir.Genel olarak Fransa’da bütçe hakkının gelişimi ana hatlarıyla şu şekildedir; 1817: Bakanlıkların kendilerine verilmiş ödenekler içinde harcama yapma yetkileri kabul edilmiştir. 1862: “Genel Kamusal Muhasebe Kararnamesi”: “Bütçe Hakkı”, Fransa’da, bu kavramdan çağdaş maliyenin anladığı niteliklere kavuşmuştur. Fransa’da yıllarında parlamento bütçe hakkından yavaş yavaş hükümet lehine vazgeçmeye başlamış, 1940 yılında bütçe hakkı tümüyle hükümete geçmiş, 1946 Anayasasının “bütçeyi Millet Meclisi onaylar” hükmü ile esas ilkeye dönülmüştür. 2 Ocak 1959 tarihli düzenleme:Milletvekillerine giderleri azaltmaya veya gelirleri arttırmaya, kamu giderlerinin kontrolünü sağlamaya yönelik değişiklikte bulunma hakkı tanınır. Daha sonra yerini i 1 Ağustos 2001 tarihli düzenlemeye bırakmıştır. Fransız bütçe sistemi, bütün yetkileri tamamen parlamentoda toplamaktadır.

8 C. BÜTÇENİN TARİHSEL GELİŞİMİ
3. ABD’de Bütçe Hakkının Gelişimi 1783 yılında İngiltere’den ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Amerika Birleşik Devletlerinde bütün kongre üyelerinin tümü bütçeyi komisyon olarak incelemekte ve daha sonra yapılan bir toplantıda kanunlaşmakta idi. Bu ülkede yürütülen çalışmaların genel değerlendirmesi yapıldığında, bütçenin daha sağlıklı yürütülmesini sağlayan komisyonların sayısının fazla olduğu, bütçenin ayrıntılı bir şekilde hazırlanması suretiyle yürütmenin yetkilerinin daraltıldığını ve modern bütçe sistemlerinin tümünün bu ülkede ortaya çıktığını belirtebiliriz. Bu konuda ilerde detaylı olarak bilgi verilecektir. 1791 tarihli ABD Anayasası federal devletin mali yetkilerini düzenleyerek, vergi ve bütçe hakkını eyaletler federal devlete yetki devri olarak vermişlerdir. İngilizlerin ayrımcılığına bir tepki niteliği taşıyan bu vergi hakkı Anayasada tanımlanmıştır. Bu yetki, 1913’de yapılan Anayasa değişikliği ile gelirin vergilemesini de kapsamına alarak genişletilmiştir. Bu gelişmelerden sonra, görüldüğü gibi bütçe hakkı bağımsızlık sonrası ve federal düzeyde ABD Kongresi tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Ancak federal yapı gereği, eyalet meclislerine de eyalet bütçelerini belirleme ve onama hakkı verilmiştir. Böylece ABD, bütçe hakkını tarihi gelişimi bakımından Fransa ve İngiltere’den farklı olarak bağımsızlık mücadelesi sonucu elde etmiştir.

9 C. BÜTÇENİN TARİHSEL GELİŞİMİ
4. Türkiye’de Bütçe Hakkının Gelişimi a. Tanzimat Öncesi Dönemde Bütçe Hakkının Gelişimi Osmanlı Devletinde Tanzimat öncesi dönemde Osmanlı bütçesi üzerinde dini anlayışın hakim olduğu görülmektedir. Gelirler şer’i ve örfi vergiler olarak ayrılmaktaydı. Zekât, öşür, haraç ve cizye şer’i vergileri oluştururken ticaret ve zanaattan alınan vergiler örfi vergileri oluşturmaktaydı. Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde adem-i merkeziyetçi bir yapılanma söz konusuydu. Bu dönemde kamusal hizmetlerin sunumunda vakıflar önemli bir yere sahipti. En önemli harcama kalemleri arasında savaş ve yerleşim giderleri yer almaktaydı. Denkliğin esas olduğu, bugünkü çağdaş bütçe anlayışından uzak bir şekilde kayıt altına alınan harcama ve gelirlerden sorumlu birim Defterdarlıktı.Bu dönemde Hesap Hulasaları(Bugünün Kesin Hesap Cetvelleri), Masraf Cetvelleri ve Layihalar düzenlenmiştir.

10 C. BÜTÇENİN TARİHSEL GELİŞİMİ 4. Türkiye’de Bütçe Hakkının Gelişimi
b. Tanzimat Dönemi ve Sonrası Bütçe Hakkının Gelişimi 3 Kasım 1839: Mustafa Reşit Paşanın hazırladığı Gülhane Hatt-ı Hümayûnun (Tanzimat-ı Hayriye Fermanının) ilân edilmesi. 1881: Düyûn-u Umumiye İdaresi. 1855: “Hazine-i Celile Muvazene Defterinin Sureti Tanzimine Dair Nizamname” adlı bir tüzük çıkarılır: “Muvazene Defteri” Muvazene Defteri”: Maliye Nezaretince hazırlanır, mali yıl başı olan Mart ayından iki ay önce Babıâliye (Bakanlar Kuruluna) sunulurdu. Sonra da Tanzimat Meclisinde görüşülür ve bütçenin tamamı oylanırdı. Ancak bütçe, padişahın onayı ile geçerlilik taşır ve mali yılbaşında uygulamaya konulurdu. Bütçe dönemi 1 Mart-28 Şubat tarihleri arasındaydı. yılı için Islahat-ı Maliye Komisyonu tarafından Batılı anlamda ilk bütçe hazırlanır. 1876 yılında kabul edilen Kanuni Esasi yani ilk anayasa ile verginin kanuniliği ve vergilerin toplanmasına her yıl bütçe kanunu ile yeniden izin verilmesi ilkeleri kabul edilmiştir. Bu tarihten itibaren bütçe kelimesi resmi ve kanuni tabir olarak dilimize yerleşmiştir. yılları arasında: Devlet gelir ve giderlerini gösteren “Sal Muhasebe Cetvelleri”. 1910 yılında Muhasebe-i Umumiye Kanunu kabul edilmiştir (24 Aralık 2003 tarihine kadar yürürlükte kaldı). Osmanlı Devletinin kanunlaşan en son bütçesi 1918 yılı bütçesidir.

11 C. BÜTÇENİN TARİHSEL GELİŞİMİ 4. Türkiye’de Bütçe Hakkının Gelişimi
c. Cumhuriyet Döneminde Bütçe Hakkının Gelişimi Cumhuriyet döneminde ise bütçe giderek daha sistematik bir yapıya bürünmüştür yılında kabul edilen anayasada bütçe ve vergilemeye ilişkin hükümlere yer verilmiştir yılında yürürlüğe giren Muhasebe-i Umumiye Kanunu (Genel Muhasebe Kanunu) ile bütçe uygulama esasları ayrıntılı olarak tespit edilmiştir. Bu Kanun 2003 yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununa kadar yürürlükte kalmıştır. Tarihsel gelişim süreci içersinde 1924 Anayasasını takip eden 1961 ve 1982 Anayasalarında da bütçeyle ilgili hükümler yer almış ve bütçeleme sürecinde Parlamentonun gücü korunmuş ve arttırılmaya çalışılmıştır. 1924 Anayasası: Verginin kanuniliği ve yıllık olma ilkesi, bütçe dışında harcama yapılamayacağı hususları bu Anayasada büyük önem taşımaktadır. Esasen 1876 yılında kabul edilen ancak uygulanamayan Kanun-i Esasi’nin (ilk Anayasa) bütçe ile ilgili hükümlerine büyük ölçüde yer vermiştir. Her yılın kesin hesap kanunu tasarısı o yılın başından başlayarak en geç ikinci yılın Kasım ayı başına kadar (20 ay) TBMM’ye sunulur. Cumhuriyet döneminin ilk bütçesi 1924 yılı bütçesidir. 1927: 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu revize edilerek yeniden yürürlüğe girmiştir.

12 C. BÜTÇENİN TARİHSEL GELİŞİMİ 4. Türkiye’de Bütçe Hakkının Gelişimi
c. Cumhuriyet Döneminde Bütçe Hakkının Gelişimi (Devamı) 1961 Anayasası: Verginin yıllık olmasına ilaveten herkesin mali gücüne göre alınması ilkesi kabul edilmiştir. Bütçelerle kalkınma plân ve programları arasında ilişki kurulmuş ve bu bağlamda planlı kalkınmaya geçiş sürecine bağlı olarak bir yıldan daha uzun sürecek harcamalar için yıllık olma ilkesi dışına çıkılabileceği hüküm altına alınmıştır. Bakanlar Kurulunca hazırlanacak bütçe tasarısına Milli Bütçe Tahminlerinin eklenmesi öngörülmüştür. ilgili oldukları mali yılın sonundan başlayarak Kesin Hesap Kanun Tasarıları en geç bir yıl sonra Bakanlar Kurulunca TBMM’ye sunulur. Çift meclisli bir yapı (Cumhuriyet Senatosu ve TBMM) olup Bütçe Plan-Karma Komisyonu üye sayısı Cumhuriyet Senatosu üyelerinden 15 milletvekillerinden 35 olmak üzere toplam 50 üyeden oluşmaktadır. Sayıştay Genel Uygunluk Bildirimini ait olduğu Kesin Hesap Kanun Tasarısının verilmesinden itibaren en geç altı ay içinde TBMM’ye sunar. 1982 Anayasası: Kesin Hesap Kanun tasarılarının TBMM’ne sunulması ile ilgili süreler kısaltılır. TBMM’deki Bütçe Komisyonu üye sayısı 50’den 40’a düşürülür. 2005 tarih ve 5428 sayılı kanunla 1982 Anayasasının 130, 160, 161, 162 ve 163. maddelerinde yer alan “genel ve katma bütçe” ibaresi “merkezi yönetim bütçesi” şeklinde değiştirilir. ilgili oldukları mali yılın sonundan başlayarak Kesin Hesap Kanun Tasarıları kanunda daha kısa bir süre belirtilmemişse en geç yedi ay sonra Bakanlar Kurulunca TBMM’ye sunulur. Sayıştay Kesin Hesaba ilişkin Genel Uygunluk Bildirimini Kesin Hesap Kanun Tasarısının verilmesinden itibaren en geç 75 gün içinde TBMM’ye sunar.

13 D. BÜTÇENİN FONKSİYONLARI
1. Klasik Bütçe Fonksiyonları a. Bütçenin İktisadi ve Mali Fonksiyonu b. Bütçenin Hukuki Fonksiyonu c. Bütçenin Siyasi Fonksiyonu d. Bütçenin Denetim Fonksiyonu 2. Bütçenin Çağdaş Makro-Ekonomik Fonksiyonları a. Bütçenin Konjonktürel Fonksiyonu b. Bütçenin Telâfi Edici Fonksiyonu c. Bütçenin Kalkınma Fonksiyonu d. Bütçenin Kaynak Tahsisi Fonksiyonu e. Bütçenin Gelir Dağılımını Düzenleme Fonksiyonu f. Bütçenin İstikrarı Sağlama Fonksiyonu

14 Klasik Bütçe Fonksiyonları

15 BÜTÇENİN ÇAĞDAŞ MAKRO-EKONOMİK FONKSİYONLARI

16 Bütçenin Çağdaş Makro-Ekonomik Fonksiyonları
BÜTÇENİN ÇAĞDAŞ MAKRO-EKONOMİK FONKSİYONLARI Bu fonksiyon sınırlı kaynakların rasyonel şekilde kullanılması esasına dayanmaktadır. Mümkün olan en uygun bileşimle toplumsal ihtiyaçları karşılayacak bir bütçe hazırlanması bu fonksiyonu etkin hale Bütçenin Çağdaş Makro-Ekonomik Fonksiyonları

17 E. BÜTÇE DENKLİĞİ İLE İLGİLİ TEORİLER
1. Geleneksel Bütçe Teorisi Bu teoriye göre bütçede yıllık denklik esastır. Bütçenin mali yıl sonunda gider ve gelirlerinin birbirine gerçek anlamda da denk olması gerekmektedir. Geleneksel (Klasik) bütçe teorisine göre, kamu harcamaları devletin normal kamu gelirleri ile karşılanmalıdır. 2. Devri Bütçe Teorisi John Maynard Keynes tarafından geliştirilen devri bütçe teorisi, yıllık denklik yerine, 7 ila 10 yıl gibi bir dönemi içeren bir konjonktür devresinde denklik aramaktadır. Bu teoriye göre; mali yıl içinde açık ya da fazla verilmesi çok önemli değildir. Önemli olan konjonktür devresinin sonunda dengeyi sağlayabilmektir.Ekonominin refah döneminde oluşan bütçe fazlaları depresyon dönemlerinde oluşan açıkları kapatabilecektir. Devri bütçe teorisinin dayandığı varsayımlar şunlardır: Konjonktür devresinin süresinin açıklıkla ve kesinlikle bilindiği, Refah ve depresyon devrelerinin süre ve yoğunluk bakımından birbirine eşit olduğu, Uygulamacıların devrenin hangi aşamasında bulunduğunu teşhis edebildiği varsayılmaktadır.

18 E. BÜTÇE DENKLİĞİ İLE İLGİLİ TEORİLER
3. Telâfi Edici Bütçe Teorisi Geleneksel bütçe teorisi yıllık denkliği,devri bütçe teorisi de 7 ila 10 yıllık bir konjonktür devresinde denkliği esas aldığı halde telafi edici bütçe teorisi, ekonomide denkliğe önem vermektedir. Telafi edici bütçe teorisine göre ekonomik hayatı içine düştüğü depresyondan kurtarmak ve ekonomiyi canlanma aşamasına getirmek için devletin bütçe açıklarını bir araç olarak kullanması gerekmektedir. Telafi edici bütçe teorisi ekonomi tam istihdam denge seviyesine gelinceye kadar açık vermelidir. Ekonomi tam istihdam denge seviyesine gelince denk bütçe uygulamasına geçilmelidir Telafi edici bütçe teorisi İngiliz iktisatçı William Beveridge tarafından geliştirilmiş olup, ilk planda gelişmiş ekonomilerde ortaya çıkan durgunluğu gidermeye yöneliktir. Burada gelişmiş ekonomilerde ortaya çıkacak bir duraklamanın da neden olacağı durgunluğun bütçe harcamaları yoluyla ortadan kaldırılması önerilmektedir. Teori, bütçenin, işsizlik ve depresyonla mücadelede bir araç olarak kullanılabileceğini ileri sürmesi nedeniyle önem taşımaktadır.

19 F. BÜTÇE İLKELERİ 1. KLASİK BÜTÇE İLKELERİ
1. Genellik İlkesi Devletin bütün gelir-giderlerinin bütçe kapsamına alınması, hiçbir gelir-giderin bütçe dışında kalmamasıdır. Bu ilke aynı zamanda hazine birliğinin kurulması üzerine inşa edilmiştir. Bu ilkenin uygulanabilmesi için 2 önemli kuralın gerçekleşmesi gerekmektedir. a. Gayrisafi Usul: bütçede gösterilen bütün gelir-giderlerin brüt tutarlar olarak yer almasıdır. b. Adem-i Tahsis: hiçbir kamu gelirinin özel bir gidere veya hizmete tahsis edilmemesi anlamına gelmektedir. Örneğin trafik cezalarının kara yolu yapımına, faiz gelirlerinin borç ödenmesine ayrılması adem-i tahsis kuralına aykırıdır. 2. Birlik İlkesi Bütün gelir ve giderlerin tek bir bütçe içinde toplanması, değişik isimler altında birden fazla bütçe yapılmaması olarak ifade edilebilir. Çünkü, devlet bütçesinin tek bir bütçe olması durumunda devletin bütün gelir-giderlerinin görülmesi mümkün olacaktır. Ancak günümüzde “teklik” ilkesi de olarak ifade edilen bu bütçe ilkesi önemli ölçüde sapmalara uğramış ve birden çok bütçeli kuruluşlar ayrı ayrı bütçelerle yönetilmeye başlanmıştır. 3. Açıklık İlkesi (Basitlik) Bütçenin herkesin anlayabileceği şekilde hazırlanmasıdır. Kişiler bütçe kanununu incelendiklerinde bütçenin içeriğini ve bütçede yer alan amaçların neler olduğunu anlayabilmeleri gerekir. Bütçeler günümüzde ulaştığı hacim itibariyle çok ayrıntılı belgeler olduğundan bu belgelerin anlaşılır ve yalın olması son derece önem taşımaktadır.

20 F. BÜTÇE İLKELERİ 1. KLASİK BÜTÇE İLKELERİ
4. Samimiyet İlkesi (Subjektif Doğruluk) Tahminlerle uygulama sonuçlarının birbirine yakın olması olarak ifade edilir. Eğer gelir-gider tahminleri arasında fark varsa bu ilke gereği, bu açık, bilerek gelir tahminin yükseltmek veya gider tahminlerini küçük göstererek yıl içinde ödenek alarak kapatılmamalıdır. Burada Maliye Bakanına önemli sorumluluk düşmektedir. Maliye Bakanı ülke gerçeklerini göz önünde tutarak bütçe tahminlerini dürüst bir şekilde şişirmemesi ve bu konuda doğruluktan şaşmaması gerekmektedir. 5. Doğruluk İlkesi (Objektif Doğruluk) Tahminlerin, ileri teknikler kullanılarak yapılmasıdır. Bu ilkeye göre gerçekçi tahmin yapabilmek için gerekli olan veri tabanı, bilgi sistemi, ekonometrik ve istatistiki insan kaynakları gibi bütün maddi unsurların dikkate alınması gerekmektedir. 6. Mali Yıla Girmeden Kanunlaşması (Önceden İzin Alma) İlkesi Bu ilkeye göre hükümetin bütçe kapsamında gelir toplayabilmesi ve gider yapabilmesi için bütçe hakkını elinde bulunduran parlamentonun mali yıl başına kadar bütçeyi onaylaması, yani hükümete bütçeyi uygulama iznini vermesi gerekmektedir. Ülkemizde, bu izin Anayasa’nın 162. maddesi gereğince mali yılın bitiminden 75 gün önce başlamaktadır. 7. Giderlerin Gelirlerden Önce Belirlenmesi İlkesi Bu ilkeye göre kamu giderlerinin gelirlere göre önceliği söz konusudur. Devlet önce yapacağı kamusal hizmetleri-giderleri tespit eder, sonra bunlar için finansman kaynağı bulur. Nitekim merkezi bütçe kanununun 1. maddesi gider, 2. maddesi gelir başlığını taşıması bu ilkenin bir gereğidir.

21 F. BÜTÇE İLKELERİ 1. KLASİK BÜTÇE İLKELERİ
8. Giderlerin Bölümler İtibarıyla Onanması ilkesi Bütçe kanun maddeleri ve cetvellerin Meclis Genel kurulunda teker teker okunması ve bütçe kanunun bölümler halinde onaylanması anlamına gelir. Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi görüşülürken önce A cetveli (giderler) görüşülmekte, daha sonra B cetveli (gelirler) dikkate alınmaktadır. Bu bağlamda MEB bütçesi görüşüldükten sonra bu bakanlığa bağlı birimlerin bütçeleri (örneğin YÖK bütçesi) aynı düzen içerisinde görüşülecek ve oylanacaktır. 9. Bütçenin Yıllık Olması İlkesi Bütçenin belirli bir süre için uygulanması gerekmektedir. Bu süre genel olarak bir yıldır. Bir yıllık bir sürenin öngörülmesinin nedeni ise ekonomik programların gerçekleştirilmesinde 1 yıllık sürenin baz alınmasıdır. Bu süre sadece bütçe gelir-giderlerine ilişkin yetki ve izinlerin yıllık olarak sınırlandırılması anlamına gelir. Çünkü bunun dışındaki harcama ve vergilere ilişkin kanunlar diğer kanunlar gibi süresiz uygulama imkanına sahiptir. Genelde mali yıl takvim yılı olarak da kullanılmaktadır. 10. Bütçenin Denklik İlkesi Bütçede yer alan gelir-gider tahminlerinin birbirine eşit olmasıdır. nitekim bütçe kanununun 3. maddesi denklik başlığını taşımakta ve bütçe gelir-giderleri arasındaki farkın net borçlanma ile karşılanacağını hükme bağlamaktadır. 11. Bütçenin Alenilik İlkesi Bütçe ile ilgili bütün dokümanların, bütçeleme sürecindeki bütün aşamaların kamuoyuna açık olması, düzenli olarak kamuoyunun bilgisine sunulması anlamına gelmektedir. Bütçe kanunlarının Cumhurbaşkanı tarafından onaylandıktan sonra yayınlanmasının temel nedeni aleniyet ilkesidir. 12. Tasarruf İlkesi Bütçeden yapılacak harcamaların, belli miktardaki parayla mümkün olan en yüksek sosyal faydayı sağlayacak şekilde gerçekleştirilmesi, bütçe kaynaklarının verimli ve etkin kullanılması ilkesidir.

22 F. BÜTÇE İLKELERİ 2. ÇAĞDAŞ BÜTÇE İLKELERİ
1. Toplama İlkesi Sadece bütçe gelir-giderlerini değil, aynı zamanda Hazine, KİT hesapları ve amortisman hesaplarını kapsayacak bir bütçe geliştirilmesi ilkesidir. Yani devletin çeşitli bütçelerinin, kamu hesaplarının bir araya getirilmesi(konsolide edilmesi) anlamına gelmektedir. Örneğin 5018sayılı kanuna göre ülkemizde merkezi yönetim bütçe kanun tasarısı yanında hükümet tarafından TBMM’ye genel yönetim kapsamındaki sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerin bütçe tahminleri de eklenmektedir. 2. Yeknesaklık (Tek Düzelik) İlkesi Bütçede gelir-giderlerin özellikleri ve birbirine benzerlikleri düzenleyerek bütçede bölüm sayısının mümkün olduğu kadar azaltılmasıdır. Nitekim ülkemizde ve pek çok Avrupa ülkesinde uygulanan analitik bütçe kapsamında bu gelir-giderlerin özellik ve birbirine benzerlik itibariyle düzenlendiğinden bu ilkenin uygulamada yeniden önem kazandığı söylenebilir 3. Mali Saydamlık İlkesi Hükümetin yapısının, fonksiyonlarının, mali hedeflerinin ve kamu hesaplarının kamuoyuna açık olmasını ifade eder. Bu ilke aynı zamanda klasik bütçe ilkelerinden açıklık ve alenilik ilkelerinin geliştirilmiş halidir. 4. Hesap Verilebilirlik İlkesi Bu ilkeye göre karar alıcıların yetki ve sorumluluklarının kullanılması konusunda ilgili kişi ya da kuruluşlara cevap verebilmeleri, başarısızlık, yetersizlik ve usulsüzlük hallerinde sorumluluğu üzerlerine almaları gerekmektedir. 5. Mali Disiplin İlkesi Devletin bütün kurumları itibariyle bütçe gelir ve giderlerinin birbirine denk olması gerekmektedir. Klasik bütçe ilkelerinden denklik ilkesinin gelişmiş bir şeklidir.

23 F. BÜTÇE İLKELERİ 2. 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa Göre Bütçe İlkeleri
1. Makro Ekonomik İstikrar ve Sürdürülebilir Kalkınma İlkesi Bütçelerin hazırlanması ve uygulanmasında, makroekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak esastır. 2. Kanunilik İlkesi ve Harcama Yetkisi Kamu idarelerine bütçeyle verilen harcama yetkisi, kanunlarla düzenlenen görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılır. 3. Plan ve Programlara Uygunluk İlkesi Bütçeler, kalkınma planı ve programlarda yer alan politika, hedef ve önceliklere uygun şekilde, idarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerine ve fayda-maliyet analizine göre hazırlanır, uygulanır ve kontrol edilir. 4. Çok Yıllı Bütçeleme İlkesi Bütçeler, stratejik planlar dikkate alınarak izleyen 2 yılın bütçe tahminleriyle birlikte görüşülür ve değerlendirilir. 5. Sınırlı Yetki İlkesi Bütçelerde, bütçeyi ilgilendirmeyen hususlara yer verilmez. 6. Uluslararası Standartlara Uygunluk İlkesi Bütçeler kurumsal, işlevsel ve ekonomik sonuçların görülmesini sağlayacak şekilde Maliye Bakanlığınca uluslararası standartlara uygun olarak belirlenen bir sınıflandırmaya tabi tutularak hazırlanır ve uygulanır. 7. Açıklık, Doğruluk, Mali Saydamlık İlkesi Bütçe gelir-gider tahminleri ile uygulama sonuçlarının raporlanmasında açıklık, doğruluk ve mali saydamlık esas alınır. 8. Uygunluk İlkesi Kamu hizmetleri, bütçelere konulacak ödeneklerle, mevzuatla belirlenmiş yöntem, ilke ve amaçlara uygun olarak gerçekleştirilir. 9. Tahsis İlkesi: bütçelerde, ödenekler belirli amaçları gerçekleştirmek üzere tahsis edilir.

24 II. TÜRKİYE’DE BÜTÇE UYGULAMALARI 1
II. TÜRKİYE’DE BÜTÇE UYGULAMALARI SAYILI KANUNA GÖRE GENEL YÖNETİM BÜTÇESİNE DAHİL BÜTÇELER GENEL BÜTÇE 5018 sayılı kanuna göre genel bütçe (devlet tüzel kişiliğine dahil olan ve bu konuna dahil (I Sayılı Cetvelde yer alan) kamu idarelerinin bütçesidir. Buna göre genel bütçe devleti oluşturan kurumlarla devletin yüklendiği kamu hizmetlerini yapan, yürüten kuruluşların bütçesidir. Genel bütçeli kuruluşlar şu özelliğe sahiptir: Tek bir tüzel kişilik altında toplanmışlardır. Aynı nakit idaresi altındadırlar. Nakit idaresini genel bütçeli kuruluşlar adına Hazine yürütmektedir. Genel bütçeli kuruluşların kendi mal varlıkları bulunmamaktadır. Mal varlığını onlar adına Maliye Bakanlığı yürütmektedir. Hazine birliği kapsamında sayılmaktadırlar. Ülkemizin üniter yapısına göre tek olan yasama, yürütme ve yargı organlarının kurum ve kuruluşları genel bütçeli idareler olarak adlandırılır. Bu kuruluşlar genelde tam kamusal mal ve hizmet üretip finansmanını genel vergi havuzundan yaparlar. Dolayısıyla genel bütçeli idareler devletin merkezden yönetim esasına göre yürüttüğü tüm hizmetleri yürüten idarelerdir. I. Nolu cetvetlde sayılmış olan bu kurumlara örnek olarak; TBMM, Başbakanlık, Anayasa Mahkemesi, MİT, Maliye Bakanlığı gibi kuruluşları vermek mümkündür.

25 II. TÜRKİYE’DE BÜTÇE UYGULAMALARI 1
II. TÜRKİYE’DE BÜTÇE UYGULAMALARI Sayılı Kanuna Göre Bütçe Türleri B. ÖZEL BÜTÇELER 5018 – II Sayılı Cetvelde gösterilirler. Üniversiteler ile diğer kamu kuruluşlarının bütçeleridir (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Türkiye Bilimler Akademisi, Orman Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü,Karayolları Genel Müdürlüğü ….vd). Bazıları için kapsamı daraltılan bazıları için de genişletilen bu kuruluşlar 2003 yılı öncesinde katma bütçeli kuruluşlar olarak adlandırılmaktaydılar. Genelde yarı kamusal nitelikte mal ve hizmet üretirler. Bu nedenle, yarı kamusal mal-hizmet üreten kurumlar, hizmetten yararlananlara hizmet maliyetinin bir kısmını aldıkları hizmetler sunarlar, geri kalan kısmını ise topluma yayılan fayda karşılığı vergilerle karşılanır. Özel bütçeli idarelerin özellikleri olarak şunlar sayılabilir: Her bir özel bütçeli kuruluşun ayrı bir tüzel kişiliği vardır. Sosyal, bilimsel, teknik, kültürel alanlarda görevlidirler. Belirli bir bakanlığa bağlıdırlar. Ancak bu bağlılık, özerkliğe sahip olmalarına engel değildir. Kendi mal varlıkları vardır ve yönetimini kendileri yaparlar. Kendilerine ait gelirleri vardır. Kendi nakit idarelerini yaparlar.

26 II. TÜRKİYE’DE BÜTÇE UYGULAMALARI 1
II. TÜRKİYE’DE BÜTÇE UYGULAMALARI Sayılı Kanuna Göre Bütçe Türleri B. ÖZEL BÜTÇELER 5018 /md.12: Özel bütçe, bir bakanlığa bağlı veya ilgili olarak belirli bir kamu hizmetini yürütmek üzere kurulan, gelir tahsis edilen, bu gelirlerden harcama yapma yetkisi verilen, kuruluş ve çalışma esasları özel kanunla düzenlenen kamu idarelerinin bütçesidir. Özel bütçeli kuruluşların bütçeleri genel bütçenin tâbi olduğu esaslara göre hazırlanır, görüşülür, uygulanır ve uygulama sonuçları denetlenir. Özel bütçeli kuruluşların bütçeleri, bağlı oldukları bakanlığın bütçesi görüşüldükten sonra görüşülür ve oylanır. Özel bütçeli kuruluşların kendilerine ait özel gelirleri ile giderlerini karşılamaları esastır. Fakat bu kuruluşlar gelirlerinin giderlerini karşılayamaması durumunda hazine yardımı alırlar ve giderlerin üzerinde bir gelir fazlalığı söz konusu olursa bu fazlalığı genel bütçeye aktarırlar. Türkiye’de özel bütçeli idarelerin tümüne yakını hazine yardımı almakta ve bu yardımlar genel bütçeden, cari transferler ödenekleri içinden yapılmaktadır. Gelir fazlaları ise, genel bütçe gelirleri içinde vergi dışı gelirlere aktarılmaktadır.

27 C. DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ KURUM BÜTÇELERİ
Özel kanunlarla kurul, kurum veya üst kurul şeklinde teşkilatlanan ve bu kanuna ekli III sayılı cetvelde yer alan her bir düzenleyici ve denetleyici kurumun bütçesidir. Bu kurumların ortak özelliği belirli bir piyasanın veya sektörün etkin ve rekabetçi çalışması için düzenlemeler yapmak ve bunları denetleyip uymayanlar hakkında cezai işlem yapmaktır. Bu kurum ve kuruluşları, bazı yazarlar “dördüncü bağımsız erk” olarak görmektedirler. Çünkü bu kurumlar bir yandan kural koymakta, kuralı uygulamakta ve uymayanları cezalandırmaktadır. Bir başka deyişle yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarının tümünü üstlenen bir kurum şekline bürünmektedirler. Türkiye’de kurumların kurulma nedenleri: 1980 sonrası liberalleşme. AB süreci. Enerji, alkol gibi sektörlerde rekabet dengesi kaygısı. 5018 sayılı Kanunda bu kurumlar için getirilen en önemli ayrıcalık, bütçe tasarılarını doğrudan TBMM’ne sunmalarıdır(bir örneğini de Hazine ve Maliye Bakanlığı’na gönderirler). Düzenleyici ve denetleyici kurumlar bütçe hazırlık çalışmaları kapsamında finansman cetveli hazırlarlar. Bu cetvelde eğer varsa açığın nasıl karşılanacağı veya fazlanın nasıl değerlendirileceği gösterilmektedir. Düzenleyici ve denetleyici kurumların üçer aylık dönemler itibariyle oluşacak gelir fazlaları, her üç ayda bir izleyen ayın on beşine kadar genel bütçeye aktarılır. Söz konusu tutarların süresi içinde ödenmemesi halinde, ödenmeyen tutarlar 6183 sayılı kanuna göre gecikme zammı da uygulanmak suretiyle takip ve tahsil edilir. 5018 – III Sayılı Cetvelde gösterilirler. Çoğunlukla Sayıştay denetimi kapsamındadırlar.

28 C. DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ KURUM BÜTÇELERİ (Devamı)
Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Bilgi Teknolojileri Ve İletişim Kurumu Sermaye Piyasası Kurulu Bankacılık Düzenleme Ve Denetleme Kurumu Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Kamu İhale Kurumu Rekabet Kurumu Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (2017 yılında kapatılmıştır) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Kişisel Verileri Koruma Kurumu şeklinde sıralanabilir.

29 D. SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARI BÜTÇELERİ
Sosyal güvenlik bütçesi, sosyal güvenlik hizmeti sunmak üzere, kanunla kurulan ve 5018 sayılı kanuna ekli IV sayılı cetvelde yer alan her bir kamu idaresinin bütçesidir. Bunlar; 1- Sosyal Güvenlik Kurumu, 2- Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Sosyal güvenlik kurumlarının 5018 sayılı kanuna göre tabi oldukları esaslar şunlardır: Merkezi yönetim bütçe kanun tasarısına TBMM’de görüşülmesi sırasında dikkate alınmak üzere sosyal güvenlik kurumlarının bütçe tahminleri -son iki yıla ait bütçe gerçekleşmeleri ile izleyen iki yıla ait gelir ve gider tahminleri- eklenecektir (md. 18). Sosyal güvenliğe yönelik kanun tasarılarında ise en az yirmi yıllık aktüeryal hesaplara yer verilir(madde 14). Ayrıca, bu kanun tasarılarına Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgisine göre Strateji ve Bütçe Başkanlığının görüşleri de eklenir. Sosyal güvenlik kapsamında olan iş kazası, meslek hastalığı, yaşlılık, malullük ve ölüm gibi sosyal risklerin maliyetlerinin, primli sistem yardımıyla aktüeryel dengeyi bulmak için ayrı bütçelerle idare edilmeleri esastır. Kendi gelir kaynaklarıyla giderlerini karşılaması asıl olmasına rağmen son yıllarda çok değişik nedenlerle, giderleri gelirlerinden fazla olduğu için genel bütçeden yapılan sosyal transferlerle açıkları kapatılmaktadır. Ancak çeşitli nedenlerle, örneğin, ülkemizde aktif pasif sigortalı dengesinin aktüeryel hesaba aykırı uygulama sonucu bozulması, prim alacaklarının tahsil edilememesi gibi nedenlerle açıklar oluşmuş ve bu kurumlar genel bütçeye bağlı hale getirmiştir.

30 D. SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARI BÜTÇELERİ
Sosyal güvenlik kurumları, hizmetleriyle ilgili aylık finansman programlarını vize edilmek üzere merkezi yönetim bütçe kanununun yürürlüğe girdiği ilk ay içinde Hazine ve Maliye Bakanlığına gönderir. Bu programlar Hazine ve Maliye Bakanlığınca vize edilmeden, bu idarelerin bütçelerine yardım yapılamaz. Bu idareler, aylık uygulama sonuçlarını izleyen ay içinde Hazine ve Maliye Bakanlığına göndermek zorundadır. Sosyal güvenlik kurumları ayrıntılı harcama programları ile finansman programları bütçeleriyle birlikte hazırlanır, görüşülür ve onaylanır. Ödenekler de bu usul ve esaslara göre kullanılır. Bu bütçelerin hazırlanması ve uygulanmasına ilişkin işlemler, 5018 sayılı kanun dışında ilgili kanunlarındaki hükümlere tâbidir (md. 77). Sosyal güvenlik kurumlarının bir mali yıldaki faaliyet sonuçları, Hazine ve Maliye Bakanlığınca hazırlanacak Genel Faaliyet Raporunda gösterilir. (madde 41) Dış denetim yönünden Sayıştay denetimine tâbidirler.

31 E. MAHALLİ İDARE BÜTÇELERİ
Anayasamızın 127. maddesine göre mahalli idareler “mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması amacıyla kuruluşlar esasları kanunla belirtilen ve karar organları kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir.” Türkiye’de mahalli idareler İl Özel İdareleri, Belediyeler, Köyler ve Mahalli İdare Birliklerinden oluşmak ile birlikte 5018 sayılı kanunda köyler ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Ancak köylerin tüzel kişiliği devam ettiği için kendi kuruluş kanunları çerçevesinde faaliyetlerine devam etmektedir. Mahalli idare bütçelerinin iki temel özelliği söz konusudur.Öncelikle bu bütçeler bir meclis kararnamesi şeklinde çıkartılmaktadır o yüzden devlet bütçesinin kanuni olma özelliğinden farklılık arz etmektedir.İkincisi devlet bütçesinden farklı olarak öncelikle gelirler belirlenip daha sonra harcamalara dönüştürülmektedir. Mahalli idarelerin kuruluş yetki ve görevleri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir. Mahalli idarelerin merkezi idareyle görev ve gelir paylaşımı yapması gerekmektedir. Buna göre Merkezi idarenin üstlendiği bir takım mal ve hizmetlerin mahalli idarelere devredilmesi, hizmetlerin ve kamu gelirlerinin paylaşılması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu paylaşıma Mali Tevzin adı verilmektedir. Merkezi idareden mahalli idarelere aktarılan gelirlerin başında vergi gelirlerinden ayrılan paylar gelmektedir.Bu çerçevede  Genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamının yüzde 1,50’si büyükşehir dışındaki belediyelere, yüzde 4,50’si büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerine ve yüzde 0,5’i il özel idarelerine ayrılır.

32 E. MAHALLİ İDARE BÜTÇELERİ (Devamı)
İl Özel İdarelerinde Bütçe Süreci İl özel idareleri kamuoyunda genellikle çok iyi bilinmemektedir. Bunun nedeni il özel idareleri ile vilayetin karıştırılmasıdır. Vilayet merkezi idarenin taşra teşkilatı iken, il özel idareleri yerel yönetim birimidir. Yani vilayet yetki genişliği kavramının, il özel idaresi de yerinden yönetim kavramının bir örneğidir. 5302 sayılı yasanın 31. maddesine göre “Vali, mahallî idareler genel seçimlerinden itibaren altı ay içinde; kalkınma plan ve programları ile varsa bölge planına uygun olarak stratejik plân ve ilgili olduğu yılbaşından önce de yıllık performans planı hazırlayıp il genel meclisine sunar. Stratejik plan ve performans planı bütçenin hazırlanmasına esas teşkil eder ve il genel meclisinde bütçeden önce görüşülerek kabul edilir”. Vali tarafından hazırlanan bütçe tasarısı Eylül ayı başında il encümenine sunulur. Encümene sunulan bütçe tasarısı ve izleyen iki yıla ait gelir ve gider tahminleri ile cari yılın bütçe gerçekleşmeleri Eylül ayının ilk haftası içinde 5018 sayılı kanun uyarınca merkezi yönetim bütçe tasarısına eklenmek üzere İçişleri Bakanlığına gönderilir.

33 E. MAHALLİ İDARE BÜTÇELERİ (Devamı)
a. İl Özel İdarelerinde Bütçe Süreci (Devamı) Encümen, bütçeyi inceleyerek görüşüyle birlikte Kasım ayının birinci gününden önce İl genel meclisine sunar. İl genel meclisinin süresi 20 günle sınırlandırılmıştır. İlk 5 gün komisyon inceleme süresidir. İl Genel Meclisi bütçe tasarısını mali yılbaşından önce aynen veya değiştirerek kabul eder. Ancak meclis bütçe denkliğini bozacak biçimde gider arttırıcı ve gelir azaltıcı değişiklikler yapamaz. Genel mecliste kabul edilen bütçenin iki örneği, o yıla ait program ve önceki yılın kesin hesabı da eklenmek suretiyle Vali tarafından onbeş gün içinde bilgi amaçlı İçişleri Bakanlığına gönderilir. Her yıl bütçesinin kesin hesabı, vali tarafından hesap döneminin bitiminden sonra gelen Mart ayı içinde encümene sunulur. Kesin hesap il genel meclisinin mayıs ayı toplantısında görüşülerek karara bağlanır.

34 E. MAHALLİ İDARE BÜTÇELERİ (Devamı)
b. Belediyeler: Mali Yapısı ve Bütçe Süreci Belediye başkanının mahalli idareler genel seçimlerinden itibaren 6 ay içinde; kalkınma programı ve varsa bölge planına uygun olarak stratejik plan ve ilgili olduğu yıl başından önce de yıllık performans programı hazırlayıp belediye meclisine sunmasıyla bütçe süreci başlamaktadır. Stratejik plan hazırlayacak olan belediyeler nüfusu ‘nin üzerinde olan belediyelerdir. Bu konudaki çalışmaların önemi son yıllarda önem kazanan katılımcı bütçe anlayışıyla iyice artmıştır. Katılımcı bütçe anlayışı özellikle hizmetlerin belirlenmesinde halkın taleplerinin idarece tespit edilerek yapmak istedikleriyle örtüşmesi suretiyle uyum sağlanması esasına dayanmaktadır. Belediye bütçelerinin uygulanması ilgili kanunları(5393 sayılı Belediye Kanunu) çerçevesinde yürütülmektedir. Belediyelere ilişkin bütçe süreci şu şekildedir: Belediye başkanı tarafından hazırlanan bütçe tasarısı eylül ayının birinci gününden önce encümene sunulur ve mülki idare amiri kanalıyla İçişleri Bakanlığı’na gönderilir. İçişleri Bakanlığı belediye bütçe tahminlerini konsolide eder ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca merkezi yönetim bütçe tasarısına eklenmek üzere eylül ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına bildirir.

35 E. MAHALLİ İDARE BÜTÇELERİ (Devamı)
b. Belediyeler: Mali Yapısı ve Bütçe Süreci (Devamı) Encümen bütçeyi inceleyerek görüşüyle birlikte Kasım ayının birinci günüden önce belediye meclisine sunar. (Büyükşehir ilçeleri Ekim ayının 1.gününden önce) Komisyon dahil (5 gün) süre 20 gün ile sınırlandırılmıştır. Meclis bütçe tasarısını yılbaşından önce, aynen veya değiştirerek kabul eder. Ancak, meclis bütçe denkliğini bozacak biçimde gider artırıcı ve gelir azaltıcı değişiklikler yapamaz. Herhangi bir nedenle yılı bütçesi kesinleşmemişse, bütçe kesinleşinceye kadar geçen sene bütçesinin uygulamasına devam edilir. Meclis süresi içinde bütçeyi çıkarmazsa durum üst yönetici tarafından 5393 sayılı Belediye Kanununun 30. maddesi gereği değerlendirilmez üzere bakanlığa bildirilir. Kabul edilen bütçenin iki örneği belediye başkanı tarafından mülki amire gönderilir. Mülki amir bütçeyi kendisine geldiği tarihten itibaren bir hafta içinde aynen veya değiştirerek onaylar. Bir hafta içinde onaylanmayan bütçe kendiliğinden onaylanmış sayılır ve kesinleşir. Mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından yapılan değişikliklere karşı Danıştay’a itiraz hakkı bulunmaktadır. Kabul edilen bütçe, mali yılbaşından itibaren yürürlüğe girer.

36 E. MAHALLİ İDARE BÜTÇELERİ (Devamı)
b. Belediyeler: Mali Yapısı ve Bütçe Süreci (Devamı) Her yıl bütçenin kesin hesabı, mali hizmetler birimi tarafından hazırlanıp belediye başkanı tarafından hesap döneminin bitiminden sonra Nisan ayı içinde encümene sunulur. Kesin hesap, belediye meclisinin Mayıs ayı toplantısında görüşülerek karara bağlanır. Genel bütçenin uygulanması açısından tabi olduğu mevzuata (Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Devlet İhale Kanunu, Devlet Personel Kanunu, Harcırah Kanunu vb.) belediyeler de tabidir. Belediyeler denetim bakımından iç ve dış denetime tabidir.(İç denetim açısından İçişleri ile Hazine ve Maliye Bakanlığı, dış denetim bakımından ise Sayıştay denetimine tabidirler.) Bir belediyenin büyükşehir belediyesi olarak sayılabilmesi için il sınırları içindeki toplam nüfusun ’den fazla olması gerekmektedir. Büyükşehir belediyesinin kuruluşu il belediyelerinin büyükşehir belediyelerine dönüştürülmesiyle gerçekleşir. Büyükşehir belediyelerinin bütçe süreçleri normal belediyelerin bütçe süreçleriyle aynıdır. Sadece büyükşehir belediyesi içinde kalan ilçe belediyelerinin bütçelerinin büyükşehir belediyesi meclisine gelip koordinasyonunun sağlanması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle büyükşehir belediye bütçesiyle ilçe belediyelerinden gelen bütçeler büyükşehir belediye meclisine sunulur ve büyükşehir belediye meclisince yatırım ve hizmetler arasında bütünlük sağlayacak şekilde aynen veya değiştirilerek kabul edilir.

37 E. MAHALLİ İDARE BÜTÇELERİ (Devamı)
c. Köyler: Mali Yapısı ve Bütçe Süreci 442 sayılı Köy Kanununa göre idare edilmektedirler. Köy kanununda köy bütçesiyle ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Bütçe hazırlanırken önce gelirler ve buna uygun giderler tahmin edilerek bütçe denk olarak hazırlanır. Nüfusu iki binden az bir yerleşim yeridir. Mevcut idari yapısı ihtiyar meclisi ve muhtarlıktan oluşmaktadır . Köy bütçesi, İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Köy İdareleri Hesap Talimatı çerçevesi içinde muhtarın başkanlığında ihtiyar meclisi tarafından her yılın Kasım ayında hazırlanır. Uygulamada, İçişleri Bakanlığı örnek bütçeler bastırmakta, muhtarın başkanlığında toplanan ihtiyar meclisi bu bütçe örneği üzerine uygun rakamları yerleştirmektedir. Bütçe, vali veya kaymakam tarafından onaylandıktan sonra kesinlik kazanır. Vali veya kaymakam bütçeyi onaylamadan önce üzerinde değişiklik yapabilir ve yaptırabilir. Kesin hesapları aynı zamanda muhasebe yetkilisi (sayman) de olan muhtar hazırlar. Köy ihtiyar meclisinin inceleyip onayladığı kesin hesaplar onay için Kaymakam ya da Valiye gönderilir.

38 E. MAHALLİ İDARE BÜTÇELERİ (Devamı)
d. Yerel İdare Birlikleri Yerel nitelikte ortak ihtiyaçların (elektrik, bayındırlık, ulaşım, çevre vb. ile ilgili hizmetler) karşılanmasında il özel idareleri, belediye ve köylerin işbirliği yapmaları hizmetlerin daha etkin ve verimli olmasına olanak sağlamaktadır. Böyle bir durum ortaya çıktığında yerel idare birliklerinin kurulması gündeme gelmektedir. Birliklerin yönetimi yerel yönetimlerin yönetimine aynen benzemekte olup; bir başkanı, bir encümeni ve bir meclisi bulunmaktadır. Birliklerin çoğunluğu sadece köylerin oluşturduğu köylere hizmet götürme birlikleridir. Benzer olarak ilçe kalkındırma birlikleri olarak adlandırılan bazı birlikler de kurulmuştur. Birliklerin büyük çoğunluğu kırsal ve tarımsa amaçlı olup çok az bir kısmı kentsel hizmetler amaçlıdır. (Köylere Hizmet Götürme, İçme Suyu, Çevre altyapı, Belediye Hizmet, Turizm gibi birlikler). tarih ve 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu. Birlik, birlik tüzüğünün kesinleşmesinden sonra Bakanlar Kurulunun izni ile kurulur. Birliğin yatırım plânı ve çalışma programı ile bütçesi, yıllık faaliyet raporu ve kesin hesabı birlik başkanı tarafından hazırlanır. Birliğin encümeni ve meclisi tarafından görüşülüp onaylanır. Birlik meclisi, bütçe ve kesin hesabı kabul eder. Birlik bütçesi,birden çok ilin mahalli idare birimlerinden oluşmuş ise İçişleri Bakanlığının onayı ile kesinleşir. Mahalli idare birliklerinin bütçe süreci belediyelerin bütçe süreciyle aynıdır.

39 2. GENEL YÖNETİM BÜTÇESİ DIŞINDA KALAN BÜTÇELER A
2. GENEL YÖNETİM BÜTÇESİ DIŞINDA KALAN BÜTÇELER A. DÖNER SERMAYE İŞLETMELERİ Döner sermaye bütçesi; işletmelerin belirli bir dönemdeki gelir ve gider tahminleri ile bunların uygulanmasına ilişkin hususları gösteren ve usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan belgedir. Döner sermaye işletmeleri, bağlı oldukları idarelerin ilk madde ve malzeme alım bedelleri ile uzman işçi ücretlerini karşılamak için oluşturulmuştur. Ancak daha sonra işletmeler kendi personeline kaynak aktaran birimler haline gelmiştir. Döner sermaye işletmeleri bağlı oldukları kurumların atıl kapasitelerini değerlendirerek kamu kesimi adına olumlu katkılar da sağlamaktadır. Örneğin Maliye Bakanlığına bağlı Damga Matbaası, Darphane, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı basımevleri, Adalet Bakanlığına bağlı cezaevlerindeki atölyeler, üniversite hastaneleri döner sermayeli işletmelerdir. Elde ettikleri gelirler üzerinden vergi ödeyen döner sermaye işletmelerinin nitelikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir: Döner sermayeli işletmelerin gayrisafi hâsılatlarının bir kısmı her ay kesilerek bütçeye gelir yazılır. Kuruluş sermayeleri bağlı olduğu kurum veya kuruluşun bütçesine konulan ödenekle karşılanmaktadır. Döner sermaye işletmelerinin bütçeleri metin kısmı ve ekli cetvellerden oluşur. İşletme müdürlüğü tarafından hazırlanan bütçeler bağlı bulundukları genel ve özel bütçeli idarelerin durumuna göre yönetim kurumlarının onayını takiben ilgili bakanlık onayıyla yürürlüğe girerler. Ancak üniversitelerde işletme müdürü tarafından hazırlanan bütçe yönetim kurulunun onayıyla rektörün onayıyla yürürlüğe girer.

40 F. DÖNER SERMAYE İŞLETMELERİ (Devamı)
Onaylanarak kesinleşen bütçeler, en geç Aralık ayının sonuna kadar uygulanmak üzere işletmelere gönderilir. Hazırlanan bilanço ve ekleri ile gelir ve gider belgeleri denetim için mali yılın bitimini takip eden iki ay içinde Hazine ve Maliye Bakanlığına ve Sayıştay’a gönderilir. Kesin hesap cetvelleri, muhasebe kayıtları dikkate alınarak hazırlanır. 5018 -geçici md.11.: “Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine bağlı olarak kurulan döner sermaye işletmeleri (ve fonlar) ilgili idarelerin bütçeleri içinde yer alır sayılı kanunda döner sermaye işletmelerinin her yıl sonuna kadar yeniden yapılandırılacağı ifadesi yer almaktadır yılı sonu itibariyle döner sermayeli işletmelerin yeniden yapılandırma çalışmaları devam etmekte olup, döner sermayelerin tasfiyesinden ziyade tek bir mevzuata bağlanmasına ilişkin çalışmalar sürdürülmektedir. Bu konu ile ilgili bir kanun tasarısı taslağı hazırlanmış ancak nihai hale getirilmemiş olan taslak üzerinde çalışmalar devam etmektedir.

41 B. ÖZERK BÜTÇELER Özerk bütçeli kuruluşlar, İDT ve KİK olarak bir araya getirilmiş kuruluşlar topluluğudur(KİT). İktisadi Devlet Teşekkülleri (İDT), sermayesinin yarısından fazlası genel ve özel (katma) bütçeli idarelere ait bulunan ve iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet gösteren girişimlerdir. Türkiye’de İDT’lere örnek olarak; özelleştirilmeden önceki - Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları (SEKA), Et ve Süt Kurumu verilebilir. Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK) ise, sermayesinin tamamı devlete ait olan ancak tekel niteliğinde mallar ile temel mal hizmetleri üretmek ve pazarlamak amacıyla kanunla kurulan ve kamu hizmeti ağır basan KİT’lerdir. Türkiye’de KİK’lere örnek olarak ise Türk Hava Yolları (THY), Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) ve PTT verilebilir. tarih ve 233 sayılı “Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile KİT’lerin teşkilat yapısı yeniden ele alınmıştır. “Müessese” (%100), “Bağlı Ortaklık” (%50-%100), “İştirak” (%15-%50). KİT’lerin kendilerine ait bütçeleri vardır. Ancak KİT’ler yatırım ve işletme faaliyetlerini sürdürürken kalkınma planları, yıllık programlar ve bütçeleri dikkate almak zorundadır. KİT’ler işletme ve yatırım bütçesi hazırlamak durumundadır. KİT’lerin işletme bütçeleri kaynak-ödeme dengesini göstermektedir. Kaynak ödeme dengesine (artı ya da eksi), toplam yatırım tutarı eklendiğinde işletmenin genel finansman ihtiyacı belirlenmiş olmaktadır. Kaynak ödeme dengesi fazla olduğunda (kar ortaya çıktığında), genel finansman ihtiyacı azalmakta, tersine kaynak ödeme açığı olduğunda da genel finansman ihtiyacı artmaktadır.

42 B. ÖZERK BÜTÇELER (Devamı)
KİT’lerin idari organları ise Yönetim Kurulu ve Genel Müdürlükten oluşmaktadır. KİT’lerin bütçeleri genel bütçeden ayrı tutulmakta ve bütçelerini KİT’ler kendileri hazırlamaktadır. “Yatırım ve Finansman Programları” ilgili kanuna göre hazırlanır ve takvim yılı başından en az yetmiş beş gün önce Cumhurbaşkanı tarafından karara bağlanır. “İşletme Bütçeleri” de, her hesap dönemi için yıllık yatırım ve finansman programındaki hedeflere göre düzenlenir ve Yönetim Kurulunca onaylanır. Gerekli hallerde ilgili bakanlık teşebbüsün bir yıldan uzun dönemler için işletme bütçesi hazırlanmasını isteyebilir. İşletme bütçesi ilgili bakanlığın gerekli gördüğü hallerde bir yıldan daha uzun bir süreyi kapsayacak biçimde hazırlanabilir. Kesinleşen yıllık yatırım ve finansman programlarının bir örneği Hazine ve Maliye Bakanlığına, Cumhurbaşkanlığına (Strateji ve Bütçe Başkanlığına), Sayıştay’a, ilgili bakanlıklara gönderilir. Kesinleşen işletme bütçeleri ise, ilgili bakanlık ve Sayıştay’a gönderilir. KİT’lerin kesinleşmiş faaliyet sonuçları ve denetim raporları Cumhurbaşkanlığı tarafından TBMM’ne sunulmaktadır. TBMM iç tüzük hükümlerine göre bunlar önce ilgili komisyonda sonra da Genel Kurulda görüşülmektedir. Genel kuruldaki görüşmelerin sonunda yönetim kurullarının ibrası (aklanması) ya da ibra edilmemesi karara bağlanır. 5018 md.78: Kamu iktisadi teşebbüsleri ve kamu şirketlerinin gayrisafi hasılatının %15’ine kadar tutarda bir bedel tahsil edilerek genel bütçeye gelir kaydedilir.

43 C. BÜTÇE DIŞI FONLAR Bütçe Dışı Fon, “kaynağı bütçe kanunu dışında ya da kısmen bütçe kanunun ya da özel kanun ya da kararlarla sağlanan fonlardır. Kendilerine ait özel gelirleri olup bütçe ilkeleri ve bütçe kanun hükümleri dışında yönetilirler ve uygulanırlar.” Türkiye’de fon konusu tanım ya da işleyiş olarak 1982 Anayasası ve 5018 sayılı kanunda yer almamaktadır. sadece 5018 sayılı kanunda ek madde 2’de “müşterek fon hesabı” başlığında fon konusunda bazı hususlara yer verilmiştir. Bütçe dışı fonların gelirleri ve harcamaları bütçe ile ilişkilendirilmez. Ancak, bunların müşterek fon hesabında toplanan gelirlerden Hazine ve Maliye Bakanının teklifi üzerine Cumhurbaşkanının onayı ile belirlenecek oran ve tutarlarda kesinti yapılarak genel bütçeye gelir kaydedilir. Bütçe dışı fon kurulma nedenleri (müdahaleci devlet, hızlı harcama yapma vs.). Belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmesine dayanır. Anayasamızda ve Muhasebe-i Umumiye Kanununda fonlar konusunda bir hükme rastlanmamaktadır. Fonlar özel kanunlarla, özel kanunların verdiği yetki içinde yönetmelikler ya da Bakanlar Kurulu Kararnameleri ile kurulmuşlardır. Bütçe dışı fonların 63’ü 1993 mali yılı konsolide devlet bütçesi kapsamına alınmıştır yılına kadar yapılan kanuni düzenlemeler de çok sayıda fonun tasfiyesini sonuçlandırmıştır. Bütçe dışı fonlardan halen yalnızca; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, Savunma Sanayii Destekleme Fonu, Tanıtma Fonu, Özelleştirme Fonu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve 2016 yılında kurulan Varlık Fonu faaliyetini sürdürmektedir. 6085 sayılı Sayıştay Kanununa göre “kamu idareleri bütçelerinde yer alıp almamasına bakılmaksızın özel hesaplar dahil tüm kamu hesapları, fonları, kaynakları ve faaliyetleri denetler” denilerek fonlar Sayıştay denetimine alınmıştır.

44 BÜTÇELEME SİSTEMLERİ VE VE ÇOK YILLI BÜTÇELEME
İKİNCİ BÖLÜM BÜTÇELEME SİSTEMLERİ VE VE ÇOK YILLI BÜTÇELEME TORBA BÜTÇE SİSTEMİ Harcamacı kuruluşlara ödenek verilmesinde, kuruluşlara verilen ödeneklerin kullanımında harcama yerleri bakımından bir sınırlama getirilmeyen ödeneklerin kullanımında ödenekleri serbest bırakan sisteme torba bütçe sistemi adı verilir. Bu tür bütçelerde hizmet grupları oldukça geniş tutulabilir. Bakanlık ya da idareye ödeneklerin harcanacağı yerler konusunda kısıtlama getirilmediğinden dolayı harcamanın yapıldığı yerlerin bilinmesi ciddi denetimlerin yapılmasını gerektirmektedir. Torba bütçe sisteminin olumlu yönleri; (1) bütçenin ödenekleri üzerinde anlaşmaya varılması ve değerlendirilmesi oldukça kolaydır, (2) bütçe basit tutulduğundan yasama ve yürütme arasındaki düşünce farklılıklarını çözmek kolaylaşmaktadır, (3) bütçede ayrıntılara inilmediğinden kolay ve pratik bir bütçe görünümü vermektedir. Sistemin olumsuz yönleri; (1) harcamaların yapıldığı yerler hakkında bilgi almak zor olduğundan kamu harcamalarında savurganlığa yol açabilir, (2) ödeneklerin kullanımı ile katlanılan maliyetler arasında karşılaştırma yapmak istenildiğinde yapılan harcamaların etkileri konusunda bilgi alınamamaktadır, (3) ayrıntılara, dar kapsamlı konulara yer vermemesi bürokrasiye geniş takdir yetkisi tanımaktadır, (4) farklı programların belirlenen sosyal önceliklere göre koordinasyonunun sağlanması oldukça zordur. Ülkemizde halen kamu idare bütçelerinin çoğunda torba bütçe uygulaması söz konusudur

45 BÜTÇELEME SİSTEMLERİ VE VE ÇOK YILLI BÜTÇELEME
İKİNCİ BÖLÜM BÜTÇELEME SİSTEMLERİ VE VE ÇOK YILLI BÜTÇELEME B. GELENEKSEL BÜTÇE SİSTEMİ Bu bütçe sistemi genel olarak malzeme ve ücret sıralaması ya da parça sıralaması (fıkra ya da madde) esasına dayanır. Her bölüm için önerilen harcamalar, ücretler ve idarelerin donanımıyla ilgili satın almalar olarak kaydedilir. Personelin ne yapabileceği ya da satın alınabilecek malzemelerin ne için kullanılacağı üzerinde durulmaz. Geleneksel bütçe kaynakların savurgan olmayan bir biçimde kullanılabilmesi için denetime büyük önem vermektedir. Denetim ise genellikle başlangıç ödeneklerinin aşılmaması, ödeneklerin yasal biçimde kullanılması üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu açıdan bakıldığında sistem kamu harcamalarını parasal (mali) yönden denetlemeyi amaçlamaktadır. Geleneksel bütçe sisteminde en yaygın olan harcama sınıflandırması, “harcama kalemleri” itibarıyla yapılmaktadır. Bu sınıflandırmada harcamalar yapılan işlerden ziyade alınan şeylere (girdilere) göre ayrıma tâbi tutulmakta dolayısıyla, program maliyetleri bilinememektedir. Örneğin şu kadar görevli için bu kadar maaş, şu kadar otomobil, malzeme için şu kadar harcama. Burada harcamanın hangi işe harcanacağı ya da ne gibi bir yarar sağlayacağı önem taşımaz. Bir başka sınıflandırma ise, fonksiyonel sınıflandırmadır. Yine bu sistemde ekonomik sınıflandırmaya göre harcamalar; cari, yatırım ve transfer harcamaları şeklinde bir ayırıma tâbi tutulabilmektedir.

46 BÜTÇELEME SİSTEMLERİ VE VE ÇOK YILLI BÜTÇELEME
İKİNCİ BÖLÜM BÜTÇELEME SİSTEMLERİ VE VE ÇOK YILLI BÜTÇELEME B. GELENEKSEL BÜTÇE SİSTEMİNİN AKSAKLIKLARI Bu bütçe sitemi 2. Dünya Savaşından sonraki yıllarda toplumlar politik, sosyal ve ekonomik gelişmeleri karşısında eksik kalmaya başlamış ve günümüz ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaklaşmıştır. Sistemin ortaya çıkan aksaklıkları şunlardır: Bu sistemde hükümetin nihai amaçlarına gerekli önem verilmez, amaçların belirlenmesi ve gerçekleştirilmesi için çaba harcanmaz. Gelir-gider tahminleri yapılırken bilimsel tekniklerden ( sistem analizi teknikleri olarak bilinen fayda-maliyet, doğrusal programlama gibi analitik teknikler) yararlanılmamakta, tarihsel temel ilkelere bağlı kalınmamaktadır. Uzun vadede planlamaya önem verilmemekte ve bütçe-plan ilişkisi yeterli ölçüde kurulmamaktadır. Harcamacı birimlerin, üst yönetim tarafından kesinti yapılacağı düşüncesiyle ödenek taleplerini gereksiz yere artırmaktadır. Bütçe ayrıntı içinde boğulmakta ve bütçe programlarının tümüne gerekli önem verilmemektedir. Bir harcama bütçeye girdikten sonra sistem içinde kurumsallaşmakta ve her yıl bütçeye giren bir harcamayı çıkarmak genellikle mümkün olamamaktadır.

47 Modern Bütçe Sistemlerine Yönelik Denemeler 1. Milli Ekonomik Bütçeler:
“Milli bütçe”, “iktisadi bütçe” olarak da ifade edilmekte olup,, milli ekonominin bütün faaliyetlerinin gelirler ve giderler şeklinde sınıflandırıldığı bir bütçeleme anlayışıdır. Dar anlamda milli ekonomik bütçe, bütçe uygulamalarını kolaylaştırmak, devletin ekonomik kararlarının etkisini ölçmek için bütçeye eklenen bir rapor olarak ortaya konulabilir. Bu bütçelerin amacı gelecekte uygulanması düşünülen ekonomi politikasının uygun olup olmadığını araştırma, bu politikaların başarı sansı ve karşılaşacağı engeller hakkında gerekli verileri ortaya koyarak kamu sektörüyle özel sektör arasında kaynak bölüşümünde optimal faydayı sağlamaktır. Milli bütçe planlama görevini üstlenmekte ve bütçe-plân ilişkilerinde uyum sağlanmasına da hizmet etmektedir. Milli ekonomik bütçelerle ekonominin bütünü ele alınmaktadır. Milli ekonomik bütçeler Türkiye’de anayasal bir kurum haline gelmiştir Anayasasına göre Merkezi Yönetim bütçe kanun tasarısına eklenmesi zorunlu bir belge şeklinde uygulanmaktaydı. Bundaki amaç bütçe tahminlerinin isabet oranını artırmak ve ilgililere makro ekonomik göstergelerle (GSMH,Toplam Kaynaklar,Toplam Tasarruflar, Stok değişimleri vb.) ilgili olarak detaylı bilgi vermektir. Ancak yeni yıl bütçesi yürürlüğe girdiği andan itibaren uygulama sona ermiş olmaktadır. Ancak 2017 Anayasa Referandumu ile «milli bütçe tahmin raporu» ifadesi kaldırılmıştır. Milli ekonomik bütçeleri hazırlayabilmek için iyi bir milli muhasebe sistemine sahip olunması, milli muhasebe verilerinin iyi oluşturulmuş olması, teknik ve idari yapının elverişliliği ve ileri tahmin metotlarının kullanılması gerekmektedir. Bu sebeplerle gelişmekte olan ülkelerde uygulanabilirliği çok daha sınırlıdır.

48 Modern Bütçe Sistemlerine Yönelik Denemeler 2. Yatırım Bütçeleri
Yatırım harcamalarının özel bazı gelirlerle karşılandığı, cari bütçeden ayrı bir bütçe olarak tanımlanabilir. Yatırım bütçesinin hedefi devletin net aktif varlığındaki artışları ve azalışları izleyebilmektir. Yatırım bütçeleri ile cari, yatırım ve transfer harcamaları birbirinden ayrılmaktadır. Ancak yatırım bütçesini uygulama güçlüğü söz konusudur. Çünkü yatırım harcamaları ile cari ve transfer harcamalarını ayırmak çok kolay değildir. Yatırım bütçelerinin hazırlanmasında iki ayrı yöntem bulunmaktadır: 1) Sadece sosyal sabit sermayeyi arttıran yatırım harcamaları diğerlerinden ayrılmak suretiyle bir bütçe içinde toplanarak uygulamaya konulmaktadır. 2) sosyal sabit sermayeyi arttıran yatırım harcamaları yanında, bunların bakımsızlıktan ve aşınmaktan korunması için yapılması gereken aşınma, bakım ve onarım harcamaları da yatırım bütçelerinde yer almaktadır. Yatırım bütçelerinin olumlu yönleri; devlet faaliyetlerinin iktisadi analizlere tabi tutulması, kaynak etkinliğini sağlaması, milli hasılayı artıran ve artırmayan giderlerin birbirinden ayırması, sektörler arası rasyonel bir yatırım harcaması dağılımı olanağını sağlaması, yatırımların genel bütçe üzerindeki ağırlığını ortadan kaldırarak açık bütçe uygulamalarını yavaşlatması olarak belirtilebilir. Olumsuz yönleri; bütçede birlik ilkesini bozması, bütçe açıklarının gizlenmesine yol açması, mali disiplini bozması, kamu kesiminde mevcut sabit sosyal sermaye mallarının miktarını ölçmek ve bunların amortisman hesaplarını ayrıntılı olarak izlemenin mümkün olmaması şeklinde sayılabilir. Yatırım bütçelerinin olumsuz yönleri daha ağır bastığından ve cari bütçeye ilave yeni bir bütçenin çok fazla maliyetli olmasından ötürü sınırlı ölçüde (Kuzey Avrupa Ülkeleri) uygulama alanı bulmuş olup günümüzde ise hemen hemen hiçbir ülkede uygulanmamaktadır.

49 3. Performans Bütçe Sistemi
Performans bütçe sistemi iş, yürütme ya da hizmet bütçesi olarak ta ifade edilmektedir. Bütün modern bütçe sistemlerinde olduğu gibi ilk defa ABD’de uygulanmıştır. Performans Bütçe Sistemi 1912 yılında Başkan Taft tarafından kurulan ”Tasarruf ve Verimlilik Komisyonu”nun hâlihazırdaki bütçe sisteminin aksaklıklarını gidermek amacıyla kamu harcamalarının maliyetlerinin hesap edilmesi, verimliliğin ölçülebilmesi ve fonksiyonel sınıflama ile ilgili çalışmaları sonucunda doğmuştur. Performans bütçe sistemi daha sonra 1949’da I.Hoover Komisyonu tarafından bütçe reformu için öneri olarak ortaya atılmıştır. Komisyon raporunda “Federal hükümetin, tüm bütçe anlayışını fonksiyonlara, faaliyetlere ve projelere dayanan bir bütçe (performans bütçe) kabul ederek yenileşmesini tavsiye ederiz.” denilmiştir. ABD’deki tarihi gelişim bakımından PPBS’ye öncülük eden performans bütçe sisteminde kullanılan sınıflandırma fonksiyonel sınıflandırmadır. Böylece belirli fonksiyonlar için hizmet miktarı ile maliyet arasındaki ilişki kurularak yöneticinin başarısı ölçülür. Klasik bütçe sisteminden farklı olarak performans bütçe sistemi, ne satın aldığı ile değil, ne yapıldığı ve başarıldığı üzerinde durmaktadır. Bu bütçe sistemi, yöneticilere rasyonel hareket etme olanağı sağlamış ve fayda maliyet bilincinin yerleşmesine sebep olmuştur.

50 3. Performans Bütçe Sistem (Devamı)
Performans bütçe sistemi üç temel unsura dayanmaktadır.Bunlar; Yönetime ait işlemlerin program ve faaliyet sınıflandırması, Performans ölçümlerinin gerçekleşmesi ve Performans raporlarının hazırlanmasıdır.Bu bütçe sisteminde eldeki veya öngörülen ödeneklerle en yüksek hizmet çıktısının sağlanmasını hedeflemektedir. Her bir faaliyetin faydası ve maliyeti, “Maliyet-fayda”, “maliyet-etkinlik”, “sistem analizi” gibi yöntemlerle ölçülür. Performans bütçe sistemine yöneltilen bazı eleştiriler şunlardır: Programın sonunda başarı derecesinin ölçülmesinde kullanılan bürümler her zaman yeterli ölçüde bir anlam vermeyebilir. Örneğin aynı sayıda öğrenciyi daha ucuza okutup, iyi bir eğitim ve öğretim programı uygulamayan bir okulun yaptığı faaliyetlerin düşük olması nedeniyle, sadece maliyet kıyaslaması yaparak, bu okulun başarılı olduğu söylenemez. Birimlerin ölçülmesinde sıkıntılar ortaya çıkabilmektedir. Örneğin güvenlik ve savunma hizmetleri için kesin bir birim bulmak ve kullanmak hemen hemen imkansıdır. Kullanılan birimler arasında homojenlik sağlanamadığından, karşılaştırma yapmak bazı yanlış sonuçlara neden olabilir. Örneğin düz bir ovada ve dağlık bir alanda yapılan yolların maliyetleri arasında büyük farklılıklar vardır. Uygulamada, zaman içinde, programlararası ilişkiler zayıflamıştır. Performans bütçenin esasını oluşturan sistemli uygulama ihmal edilmiştir. Teknolojik gelişmeler, kamu yönetim birimlerinin “nihai ürün” olgusunu fizik ve n,telik yönüyle değiştirmiştir.

51 4. Program Bütçe Sistemi Program bütçe, bir mali yıl içinde devlet daireleri tarafından yerine getirilecek ana fonksiyonları ve bu fonksiyonların gerçekleşmesiyle ulaşılacak amaçları belirten bir bütçe sınıflandırmasıdır. Program bütçe sistemi, performans bütçenin gelişmiş bir şeklidir. Program bütçe ilk olarak 1960’lı yılların başında ABD’de uygulamaya konulmuştur. Devletin yürüttüğü faaliyetler fonksiyonlar (hizmetler) olarak belirlenmekte ve bu fonksiyonların (hizmetlerin) amaçlarına ulaşması için bütçede program sınıflandırmasına geçilmektedir. Bu sistemde uzun süreli planlar söz konusu olduğundan, bir bütçe yılı içinde alınmış olan kararları, gelecek yıl bütçeleri üzerinde yapacağı etkiler de dikkate alınmaktadır. Program bütçe sistemi, devletin belirli hedeflere ulaşabilmek amacıyla yaptığı hizmetlerin öncelik sırası içinde; programlar, alt programlar ve faaliyet/proje şeklinde sınıflandırılması esasına dayanmaktadır. Faaliyetler ise üretim girdilerine göre maddelerden, projeler ise yatırımlarla ilgili faaliyetlerden oluşmaktadır. Program bütçe uygulaması, fayda-maliyet analizlerine önem vermektedir. Bütçe imkânlarının etkin düzeyde kullanımı açısından alternatifler arasından en uygununun seçimini zorunlu hale getirmektedir.

52 4. Program Bütçe Sistemi (Devamı)
Program bütçe harcamacı kuruluşlara yaptığı harcamaların gerekçelerini araştırmaya itmektedir. Program bütçenin temelinde yatan program değerlendirmesi tekniklerinin geliştirilebilmesi açısından sistemde “3 E (Economy, Efficiency, Effectiveness = Tasarrruf, Verimlilik, Etkenlik) ilkesi” önem taşımaktadır.Buna göre hizmet programlarının oluşturulmasında ve yürütülmesinde kaynak kullanımında etkinlik ön planda tutulacaktır. Sistem İyi çalışan bir muhasebe düzenine ihtiyaç duymaktadır. 1973 mali yılından 2006 yılının başına kadar ülkemizdeki bütçe sistemi program bütçe uygulamalarına dayandırılmaya çalışılmıştır. Performans ve program bütçe arasındaki farklar şu şekilde özetlenebilir: Program bütçe, tamamen geleceğe aittir. Performans bütçe ise, geçmişteki muhasebe ve kesin hesap kayıtlarına dayanan bir maliyet hesabına benzer. Program bütçe, temel fonksiyonları ve faaliyetleri içine alır. Bunların birim itibariyle maliyetlerinin ölçülmesi işlemini performans bütçe yapar. Aslında programın maliyeti, sadece bu programın içindeki performansların hesaplanan maliyetlerinin genel toplamını gösterir. Program bütçe, ilgili kuruluşun en üst kademesinde (Bakanlıklar, Bakanlar Kurulu, TBMM) inceleme ve karar verme aşamaları için önemlidir. Performans bütçe ise, bu aşamalar için yararlı bilgiler sağlamakla beraber, esas itibariyle bir kurumun uygulama kademelerinde, yönetim ve sorumluluk gereklerinin yerine getirilmesi bakımından çok kullanışlıdır.

53 5. Plânlama, Programlama, Bütçeleme Sistemi (PPBS)
PPBS, devletin mevcut kaynaklarının amaçlara uygun biçimde hazırlanan belirli programlara tahsisinde, yöneticiler tarafından tutarlı kararların alınmasına imkan sağlayan ve böylece kamu yönetiminin belirlenen hedeflere ulaşmasını gerçekleştiren bir yönetim ve bütçeleme tekniği olarak tanımlanabilir. İlk olarak ABD’de geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur.1965 yılında, sistemin federal devlet seviyesinde bütün bakanlık ve birimlerde uygulanması sağlanmıştır. Program bütçe sisteminin makro planlama açısından çok daha geliştirilmiş bir şeklidir.Sistemin dört temel aşaması bulunmaktadır.Bunlar Planlama,Programlama,Bütçeleme ve Sistem analizidir. Plânlama Aşaması: Kamusal faaliyetlerin yöneldikleri hedeflere ulaşma yollarını ve bu arada karşılaşılacak sorunlara ilişkin çözüm şekillerini ortaya koymak için yapılan ileriye yönelik bir tahminleme sistemidir.Planlama aşamasında çok detaylı çalışmalar yapılmaktadır.Genel olarak belirtecek olursak;Amaçların Saptanması,Fiziksel Analiz ve Seçeneklerin Analizi,Maliyetlerin Tahmin Edilmesi ve Model Oluşturma gibi ayrıntılı çalışmalar bu aşamada gerçekleştirilmektedir. Programlama Aşaması:Programlama aşaması planlanan kararların uygulanması için gerekli uygulamaların belirlenmesi ve organize edilmesi şeklinde tanımlanır. Bütçeleme Aşaması:Bu aşamada planlanan ve programlanan harcamalara kaynak tahsis edilmektedir. Sistem Analizi Aşaması:Sistem analizi karar alma aşamasında yöneticilere en iyi proje ya da programı seçme konusunda yardımcı olmaktadır. Sistem analizi aşamasında maliyet-fayda analizi, maliyet-etkinlik analizi, sistem planlaması, doğrusal programlama gibi teknik yöntemlerle analiz yapılmaktadır. En fazla başvurulan yöntem fayda-maliyet ile maliyet etkinlik analizidir.

54 5. Plânlama, Programlama, Bütçeleme Sistemi (PPBS) (Devamı)
PPBS’nin yapısını belirleyen en önemli ayırıcı özellikleri şu şekilde özetlenebilir: Uzun vadeli plana dayanır ve bütçe-planlama ilişkisi kurulmuş olur. Hangi hizmetlerin niçin yapılacağı ortaya konularak amaç ve hedefler tespit edilir ve bu hedeflere ulaşıp ulaşılmadığı değerlendirilir. Uzun vadeli planların gelecek yıllarda kamu yönetimine yükleyeceği mali külfetin belirlenmesi bakımından yararlı bir araçtır. Bütçe ili ilgili kararlarda, planlama ve sistem analizi teknikleri kullanıldığından, karar verme organı için etkili ve yeterli bir araç olmaktadır. Gerekli teknik bilgilerin toplanması çalışmaları süreklilik gösterdiğinden hızlı karar alma ve değişiklilere imkan sağlar. Plan ve programların sürekli olarak gözden geçirilmesi ve gerekli değişikliklerin yapılması, sistemin önemli özelliklerindendir. Denetim, amaçların etkinliği çerçevesinde yapılmakta ve sonuçlara yönelmektedir.

55 5. Plânlama, Programlama, Bütçeleme Sistemi (PPBS) (Devamı)
PPBS’nin faydaları şöyle sıralanabilir: PPBS, bütçe uygulamalarına açıklık getirir. Karar verecek olan yöneticilere çeşitli seçenekler (alternatifler) arasında seçim yapma imkânı verir. Yöneticilerin sorumluluklarını arttırır. Program maliyetlerinin uzun süreye yayması Toplam maliyetlerinin ortaya konulmasını sağlar. Bütçe kaynaklarının etkin, verimli kullanımına, israf ve suistimallerin olmamasına zemin hazırlar. Fayda-maliyet, maliyet-etkinlik (etkenlik) analizlerinin ve diğer analiz metodlarının kullanımını teşvik eder. Bütçelemede verimlilik ve rasyonelliği artırır. Fiziki denetime imkan verir. Plân ve yıllık program uygulamalarına destek olur. Bütçelemeye uzun vadeli (süreli) bir bakış açısını getirir.

56 5. Plânlama, Programlama, Bütçeleme Sistemi (PPBS) (Devamı)
PPBS’ni uygulama güçlükleri şöyle özetlenebilir: Program bütçenin ne olduğunun tam olarak bilinmemesi. Sistemin çok masraflı olması ve pahalı işlemesi. Sistemde kullanılacak yaklaşımın belirlenmemesi ve yaklaşımlar arasında sağlanacak uyum konusunda bir esas getirilmemesi. Sistemde marjinal fayda ve marjinal verimlilik kavramlarının karıştırılması. Bütçe yönteminin fonksiyonlarına gereken önemin verilmemesi. Sistemde bütçe gelirleri ile devlet borçlarına ilişkin işlemlerin açık bir şekilde gösterilmemesi. Sistemde nihai amacın her zaman anlamlı bir şekilde ortaya konulamaması. Uygulamada yetki ve sorumluluk konusunda bütçe planlama daireleri arasında eşgüdümün sağlanamaması. Program bütçe tekniklerinin geleneksel bütçe yöntemi içine oturtulmasında güçlüklerle karşılaşılması. Sistemin sihirli bir değnek sayılıp konuya yaklaşımda yanılgıya düşülmesi. Bu konuda sistemin tam olarak uygulanabilmesinde özellikle yürütme organında bir takım idari ve personel reformlarına yer verilememesi.

57 6. Hedeflere Göre Yönetim Sistemi
Teorik temelleri Peter Drucker tarafından 1954 yılında yayınlanan “The Practice of Management” adlı çalışmada ortaya konulmuştur. ABD’de 18 Nisan 1973 tarihinde, kamu kurumlarında PPBS uygulamasındaki güçlükleri nedeniyle PPBS’nin yerine bu sistemin uygulanması için 21 kuruma bir genelge gönderilmiştir. Üst ve alt yöneticiler tarafından kurum hedeflerinin ortaklaşa belirlendiği, kurumdaki her çalışanın belirlenen hedeflere yönelik görev ve sorumluluklarının tanımlandığı ve bunların kurumu yönetmek için rehber olarak kullanıldığı bir süreçtir. Sistemde kamusal kaynakların tahsisinin her zaman çalışanların karşılıklı görüşmeleriyle yapılması esastır. Sistemin başarısı yönünden temel unsur, iletişimdir.

58 6. Hedeflere Göre Yönetim Sistemi (Devamı)
Sistem, esas olarak, aşağıdaki beş alt programdan oluşmaktadır: 1. Hedefleri Belirleme 2. Bütçeleme 3. Özerklik 4. Geri Bildirim 5. Ödüllendirme Hedeflere ulaşmadaki etkinliği değerlendirmek için ölçülebilir göstergeler ve performans düzeyleri belirlenmelidir. Sistemin olumlu yönleri: Kurum içi iletişimi arttırması, Üst ve alt yöneticiler arasında daha fazla etkileşimi gerekli kılması, Yöneticiler tarafından daha fazla plânlama yapılmasını zorunlu hale getirmesi, Kurum personelinin performanslarının değerlendirilmesini geliştirmesi. Sistemin olumsuz yönleri: Yöneticilerin belirlenen hedeflere ulaşmak için üzerlerinde yoğun bir baskı hissedebilmeleri, Hedeflerin oluşturulması sürecinde çok fazla kırtasiyeciliğin olması, Yöneticilerin kurum personeline belirlenen hedeflere nasıl ulaşacakları yönünde destek sağlarken oldukça fazla zaman harcamaları, Yöneticilerin kurum personelinden gerçekçi olmasa da ölçülebilir hedefler talep etmeleri. ABD’de kamu kuruluşlarında kısmen uygulanmaya çalışılmış bu sistemden istenilen sonuçların elde edilememesi sıfır esaslı bütçeleme sistemine geçişi hızlandırmıştır.

59 7. Sıfır Esaslı Bütçeleme (SEB) Sistemi
SEB, her yöneticinin tüm bütçe talebinin sıfırdan başlayarak en küçük ayrıntısına kadar incelenmesini, organizasyon içindeki her faaliyetin bir karar paketi olarak hazırlanmasını, bu karar paketleri arasında öncelikli olanların sistematik olarak sıralanarak belirlenmesini ve böylece gelirlerin daha uygun alanlara tahsisini sağlayan bir bütçeleme sürecidir. İlk kez 1924 yılında İngiliz bütçe uzmanı E. Hilton Young tarafından önerilmiştir. Sistem 1970’li yılların başlarında bazı eyaletlerde uygulanmış, 1977 mali yılından itibaren ise ABD’de federal düzeyde uygulamaya konularak genel kabul görmüştür. Sistem,yöneticilerin bütçelerinin gerekçelerini en ayrıntılı şekilde gösterdiği,harcama gerekçesini kanıtlama yükünün yöneticide olduğu ve faaliyetlerin karar paketleri şeklinde ifade edilerek nispi önemlerine göre analize tabi tutulduğu bir bütçeleme anlayışını yansıtmaktadır. “Yeni baştan bütçeleme” veya “sil baştan bütçeleme” olarak da ifade edilmektedir. Bu sistemde bütçe kapsamındaki faaliyetler, harcama türleri topyekûn baştan gözden geçirilerek bütçe oluşturulmaktadır. Sistemde parlamentoya sadece bir bütçe teklifi sunulmamakta, farklı alternatifler belirtilmektedir.

60 7. Sıfır Esaslı Bütçeleme (SEB) Sistemi (Devamı)
Sıfır Esaslı Bütçeleme Sürecinin Aşamaları: Kurumunun hedef ve bütçeleme varsayımlarının belirlenmesi, Karar birimlerinin belirlenmesi, Karar paketlerinin (program paketlerinin) oluşturulması, Karar paketlerinin sıralanması şeklindedir. Sistemin genel özellikleri: Bütçeye ilişkin kararlar aşağıdan yukarıya doğru geliştirilerek alınır. Gelir bütçesiyle ilgili öneriler ortaya koymamaktadır. Yöneticilerin her faaliyet için bir “karar paketi” hazırlamaları gerekir. Aynı kuruluş içinde kullanılacak karar paketi formlarının standart olması lâzımdır. Karar paketleri hazırlandıktan sonra sıralama süreci içinde öncelikli programlar belirlenir. Son aşamada ise, tüm paketler en üst düzeyde tek bir liste haline getirilir. Bütçe teklifi de yasama organına öncelikleri sıralanmış karar paketleri halinde sunulur. Yasama organı sıralamada yer alan paketlerden birini onaylayabilir.

61 7. Sıfır Esaslı Bütçeleme (SEB) Sistemi (Devamı)
SEB Sisteminin faydalı yönleri: Kaynakların daha etkin kullanılması üzerinde durur. Kaynakların, hizmetler ve kamu kuruluşları arasındaki dağılımında esneklik getirir. Bütçe sürecinde yöneticilerin söz sahibi olmaları, yöneticilerin bütçe çalışmalarından daha fazla tatmin sağlamalarına neden olur. Yöneticilerin sorumluluklarını arttırır. Bütçe işlemlerine homojenlik getirir, standart uygulamaları yaygınlaştırır. Uzun dönemli plânlamayı özendirir. SEB Sistemine yöneltilen eleştiriler: Bütçenin her yıl yeni baştan yapılmasını sağlayarak iş yükünü ve kırtasiyeciliği artırmaktadır. Sistem bütçelemeye PPBS’deki makro-ekonomik yaklaşım yerine mikro ekonomik yaklaşımı getirmekte ve bütçenin sosyal, politik, kültürel, geleneksel, tarihi vb. boyutlarını göz ardı edebilmektedir. Maliyet tasarruflarının önemli bir bölümü, faaliyetin etkinliğinin iyileştirilmesinden çok, paketlerin yöneticiler tarafından elimine edilmesi ile sağlanmaktadır. Karar paketlerinin önceliklere göre sıralanmasında, karar paketlerinin çokluğuna da bağlı olarak, bazı sorunlar yaşanmaktadır. SEB, PPBS gibi bütçenin gider bölümü ile ilgili olmakta, gelir bütçesine yönelik öneriler getirmemektedir. Sistemde kuruluş yöneticileri ön plâna çıkartılmakla beraber, yöneticilerin karşı karşıya olacakları çeşitli siyasi, sosyal, teknik sınırlamalar yeterince dikkate alınmamıştır. Yeni formlar, yeni kavramlar ve süreçler nedeniyle, STB sistemine karşı tepkilerin oluşması yöneticilerin kendileri ile ilgili farklı hesaplar yapmaları, ancak bunların doğrulanması için öncelikli hesapların bulunmasında güçlüklerin oluşması Birbirleriyle ilişkili olmayan karar paketlerinin sonuçlarını karşılaşırken, çıktıların ölçülememesi kişisel yargılara dayanması ve tartışılabilir olması STB’nin direkt girdi-çıktı ilişkisi olan üretim alanlarında uygulamasının sınırlı olması

62 8. Performans Esaslı Bütçeleme Sistemi
Kamu idarelerinin ana fonksiyonlarını, bu fonksiyonların yerine getirilmesi sonucunda gerçekleştirilecek amaç ve hedeflerini belirleyen, kaynakların bu amaç ve hedefler doğrultusunda tahsisini ve kullanılmasını sağlayan, performans ölçümü yaparak ulaşılmak istenen hedeflere ulaşılıp ulaşılamadığını değerlendiren ve sonuçları raporlayan bir bütçeleme sistemidir. Sıfır esaslı bütçeleme sisteminde karşı karşıya kalınan sorunlar nedeniyle ABD’de 1993 yılından itibaren performans esaslı bütçeleme sisteminin pilot uygulamasına başlanmış 2000 yılından itibaren yaygınlaştırılmıştır. Yeni performans esaslı bütçeleme olarak da adlandırılan bu sistemde politika oluşturma, bütçeleme ve plan ilişkisi sağlanmaya çalışılmaktadır. Mali yönden orta ve uzun vadeli bir bakış açısı kazandırılırken, bütçe ödeneklerinin tahsisinde etkinliği artırabilmek için bütçe performans ilişkisinin kurulması amaçlanmıştır. Stratejik plânlama: “neredeyiz?”, “nereye ulaşmak istiyoruz?”, “ulaşmak istediğimiz noktaya nasıl gideriz?” ve “başarımızı nasıl ölçeriz?” sorularına cevap arama sürecidir. Mali yönetimi orta vadeli bakış açısı kazandıran, ademi merkeziyetçi bir anlayışı geliştiren, hesap verilebilirlik ve mali saydamlığı tesis ederek mali disiplini gerçekleştirmeyi hedefleyen ve böylece kamusal kaynakların tahsis sürecinde etkinliği sağlamaya çalışan performans esaslı bütçelemeyi öne çıkarmaktadır. Bugün performans esaslı bütçelemeden kamu politikalarının kalitesinin artırılması, kaynak tahsisi etkinliğinin sağlanması ve harcama kararlarının önceliklendirilmesi gibi yararların gerçekleştirilmesi beklenmektedir.

63 8. Performans Esaslı Bütçeleme Sistemi
Performans esaslı bütçelemenin, kendisinden beklenen fonksiyonları gerçekleştirebilmesi ve iyi sonuçlar üretebilmesi performans yönetimi ile bilgisine ihtiyaç doğurduğu gibi, kamu çalışanlarının taahhütlerine bağlılığıyla da yakından ilişkilidir. Bugün performans esaslı bütçelemeyle ilgili tartışmaların önemli bir ayağını, performans sonuçlarının nasıl ölçüleceği ve elde edilen sonuçların fon tahsisi kararlarında kullanılıp kullanılmayacağı sorunu oluşturmaktadır. Modern mali yönetimin cevabını aradığı en önemli sorunlardan birisini, bütçe performans ilişkisinin nasıl sağlanacağı oluşturmaktadır. Sistemin temel özellikleri şunlardır: Sistemde kamu kuruluşlarının yöneticilerine uygulama sürecince geniş yetkiler verilmektedir. Genellikle maliye bakanlarının başkanlığında kurulan bakanlıklararası bir komite, hem performans hedeflerinin belirlenmesi hem de sonuçların değerlendirilmesi aşamasında etkin bir rol oynamaktadır. Vatandaşın memnuniyetini esas alır. Mali disipline büyük önem vermektedir. Hesap verme sorumluğunu güçlendirmektedir. Sistem kamu mali yönetiminde çıktı-sonuç kontrolü esasına dayanmaktadır. Kamu yöneticilerinin ne kadar harcadığını değil ne ölçüde hedefe ulaştığını sorgulamaktadır.

64 8. Performans Esaslı Bütçeleme Sistemi (Devamı)
Performans Esaslı Bütçeleme Sisteminin uygulamada üç modelinden söz edilebilir: Stratejik plâna dayalı model (ABD ve Norveç): Kurumların uzun vadeli kalkınma plan hedeflerine uygun olarak stratejik plan hazırlamak ve faaliyetlerini bu çerçevede sürdürmelerini esas alan bir süreçtir. Performans sözleşmesine dayalı model (İngiltere, Yeni Zelannda, Belçika, Danimarka):Bakan ile üst yönetici arasında “kamu hizmet sözleşmesi”, üst yönetici ile birim yetkilileri arasında da “hizmet sunum sözleşmeleri” şeklinde uygulanmaktadır. Sözleşmeler bütçede 5 yıllık olabilir. Bu sözleşmelerle yetkililer belli kaynaklarla belli çıktıları, sonuçları elde etmek üzere taahhütte bulunmaktadır. Bütçe dönemi sonunda gerçekleşen performans ile hedeflenen ilişkiye göre başarı değerlendirilmektedir. Bütçe formatına dönüştürülmüş model (Hollanda, Avusturalya): Bütçeden ayrı performans belgelerine yer verilmemekte. Sadece performans bilgileriyle birlikte ödenek bilgileri bulunmaktadır. Ayrıca bağımsız bir performans belgesi hazırlanmamaktadır.


"DEVLET BÜTÇESİ PROF.DR.HALÛK EGELİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları