Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL YAPI
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme Perspektifinden Türkiye’nin Son Yüzyılı
2
Türkiye’de Toplumsal Yapı
3
Türkiye’de Toplumsal Yapı
Ara Sınav % 40 Ödev % 10 Final % 50
4
Türkiye’de Toplumsal Yapı
Sanayi Devrimi’nin Osmanlı toplumsal düzeni üzerine etkilerini ve günümüze yansımalarını ortaya koyan bir makale hazırlayınız.
5
İçindekiler Toplum - Toplumsal Kurum - Toplumsal Yapı
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme Türkiye’nin Son Yüzyılı
6
Toplum – Toplumsal Kurum - Toplumsal Yapı
İnsanların bir arada yaşamalarından doğan topluluklara toplum denir. Toplum; içinde otoriteyi, yardımlaşmayı saklayan, grupları oluşturan, insanların davranış ve özgürlüklerini denetleyen bir kurallar bütünüdür; toplumsal ilişkilerden oluşan bir yumaktır. Toplum bir araya gelen kişilerin basit bir toplamı değildir. Toplumsal ve işlevsel olarak farklılaşmış kişiler arasında eşgüdümlü eylemlerin yer aldığı bir örgüt biçimidir. Toplumu tanımak; bir yandan onun iç düzenini/yapısını, öte yandan da işleyişini ve gelişimini gözlemekle olur.
7
Toplum - Toplumsal Yapı
Sosyoloji (toplumbilim); çeşitli toplumların yapısını, toplumsal olayları, toplumsal gelişmeleri, toplumsal ilişkileri ortaya koymaya ve bu konularda yasalara varmaya çalışan bir bilimdir. Toplumsal kurum ise, bir şeyi yapmanın örgütlenmiş yoludur. Kurum toplumda bir eylemi yürütmenin kabul edilmiş, yerleşmiş ve istikrar kazanmış biçimidir. Toplumdaki belirli eylemler devamlılık gösteren, kabul edilen bir biçimde örgütlendiği zaman kurumsallaşmış olur.
8
Toplum - Toplumsal Yapı
Bireyin toplumsal sistem içinde nasıl davranması gerektiğini toplumsal kurumlar belirler. Kısaca kurum; toplumun yapısı ve değerlerin korunması bakımından zorunlu sayılan nispeten sürekli kurallar topluluğudur.
9
Toplum - Toplumsal Yapı
Toplumsal yapı; bir toplumun ya da grubun üyelerinin çeşitli şekillerde içinde bulundukları örgütlenmiş bir dizi toplumsal ilişkilerdir. Bir binanın yapısı deyince; temel, duvar, çatı gibi başlıca öğeleri arasındaki bağlantılar anlaşılmaktadır. Aile yapısı söz konusu olunca, aile bireyleri arasındaki ilişki, otorite görüntüleri akla gelir. O halde yapı, öğeler arası bağımlılık ilişkilerinden oluşan bir bütündür. Yani, ayrı ayrı parçaların sistemli ve düzenli ilişkilerinden doğan bir bütündür.
10
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme
Toplum kendiliğinden bir olgu gibi anlaşılıyor olsa bile tarihsel olarak inşası tercih edilmiş bir yapıdır. Yani insanlar tek başlarına yaşamaktansa birlikte yaşamayı ve var olmayı seçmişlerdir. Toplumun en çarpıcı özelliği, hem kendini koruyan hem de değişen/değişmek zorunda kalan bir yapı oluşudur. Var olanı koruma ve kendisini devam ettirme toplumun bir boyutu, değişme diğer boyutu iken, bu ikili yapı sosyolojide toplumsal yapı ve toplumsal değişme kavramları ile incelenir.
11
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme
Toplumsal sistem içerisinde yapı ve değişmeyi anlamak, tıpkı insanın nefes alıp vererek kendini sürekli üretmesi gibi, toplumu sürekli üreten ve var eden toplumsal ilişkileri anlamakla mümkündür. Max Weber’in “toplumsal eylem” olarak tarif ettiği toplumsal ilişkiyi üç temel kategoride değerlendirmek mümkündür: Tekrarlanmayan münferit ve biricik toplumsal ilişkiler (Çanakkale Savaşı vb.) Toplumsal Olay Bir süre ardıl şekilde tekrarlanan insan ilişkileri (Sanayi Devrimi vb.) Toplumsal Olgu Bütün bir insanlık tecrübesi içerisinde sürekli tekrarlanarak bugüne kadar getirilen insan ilişkileri (aile, siyaset, eğitim, din ve iktisat/ekonomi) Toplumsal Kurum
12
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme
Toplumsal yapıyı oluşturan insan ilişkileri, daha çok sürekli tekrarlanan insan ilişkileridir. Aslında toplumsal yapının asıl karakterinin toplumsal kurumlar tarafından oluşturulduğu rahatlıkla görülebilir. Toplumsal Kurumlar Aile Siyaset Eğitim Toplumsal Sistem / Yapı Din Toplumsal Kişilik / Kimlik İktisat Bir insan için iskelet ne ise, toplumsal sistem için de toplumsal kurumlar aynı anlama gelir. Kalıcı ve tekrarlanan insan ilişkileri yani toplumsal kurumlarla toplum bir kişilik kazanır.
13
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme
Toplum kurumlarla kendini tekrarlayıp üretirken, toplumsal olaylar ve olgularla kendini değiştirir. Toplumsal Olgu Toplumsal Yapı Aile Siyaset Eğitim Din İktisat Değişim Toplumsal Olay
14
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme
Toplumsal tarihe genel olarak bakıldığında toplumların değişim dinamiklerinin bazı dönemlerde hızlandığı, bazı dönemlerde yavaşladığı görülür. Uzun istikrar dönemlerinden sonra “tarım devrimi” veya “sanayi devrimi” gibi dönemlerde hızlı ve büyük değişiklikler görülmektedir. Söz konusu değişimlerin de önce kültürel boyutta ortaya çıktığı unutulmamalıdır. Çünkü insanlığın toplumsal inşasının tamamı aslında bir kültürel inşadır. Toplumsal değişmeler de dolayısı ile kültürel planda değişmelerdir.
15
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme
Kültür genel olarak “insanların hayat biçimi”; “insan davranışına ve davranış yolu ile meydana getirilen eserlere şekil veren değer, fikir ve sembolleşmiş mana sistemlerinin devredilen veya oluşturulan muhteva örnekleri”; “öğrenilmiş davranış şekillerinin nesilden nesile intikali veya toplumun bir üyesi olarak ferdin kazandığı duyma, düşünme ve faaliyet tarzlarının sosyal açıdan standartlaşması” şeklinde tanımlanabilir. Sorokin de kültürü “sosyo-kültürel evrendeki açık seçik eylemlerin ve araçların ortaya koyduğu ve nesnelleştirdiği anlamlar, değerler ve kurallar, bunların etkileşim ve ilişkileri, bütünleşmiş ve bütünleşmemiş yapıları” olarak tanımlar.
16
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme
Sosyo-kültürel çevre, sosyal çevre ile kültürel çevrenin karışımı olarak belirmekte ve sosyo-kültür çevresi kavramı ile ifade edilmektedir. Çeşitli sosyal davranışlar, kültürün unsurları içerisinde içselleşerek kalıplaşmış, standardize edilmiş olurlar. Sosyal Çevre + Kültürel Çevre = Sosyo-Kültürel Çevre Sosyo-kültürel yapı bir bakıma; kültür unsurlarının ve sosyal kurumların zaman içinde tekrarlanarak meydana getirdikleri ve onları karşılıklı etkileşimleri sonucu oluşan sosyal dengenin adı olarak karşımıza çıkmaktadır.
17
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme
İçinde toplumun varlığını sürdürdüğü sosyo-kültürel sistem bütün toplumlarda temelde üç bileşenden oluşur: Anlamlar maddi olmayan, zamansız ve mekansız Araçlar anlamları maddeleştiren, maddi İnsan maddi araçların yardımı ile bu anlamları işler duruma getiren Bu bağlamda Sorokin’e göre toplum; manevi kültür (anlamlar, değerler, kurallar), maddi kültür (bio-fiziksel araçlar) ve toplumsal ilişkilerin (anlamlı etkileşimlerin) bütünü olarak karşımıza çıkmaktadır.
18
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme
Sorokin’e göre, değişme sürecinde önce değişen unsurlar mana unsurlarıdır. Zihniyet ve tutumlar gibi mana unsurları önce değişirler ve somut/maddi unsurlar bu değişmeleri takip ederler (Özgürlük kavramı ve Fransız İhtilali gibi). Bugünkü Batı Avrupa sanayi toplumlarının sosyo-kültürel sistemini oluşturan üç unsur; İngiliz sanayi devrimiyle ortaya çıkan araç seti (araçlar), Fransız İhtilali’nde kaynağını bulan yeni anlam seti (anlamlar) ve bu araç ve anlam setini uyumlu bir beraberlik haline getiren sanayi toplumu insanı (insan) olarak ifade edilebilir.
19
Türkiye’nin Son Yüzyılı
20
Türkiye’nin Son Yüzyılı
Modernleşme döneminde ekonomiden siyasete çok önemli yenileşme adımları atmış olmasına rağmen Osmanlı, bir ticaret ve tarım toplumu olma özelliğini ciddi düzeyde değiştirecek bir gelişmeyi başaramadı. Osmanlı döneminde modernleşme ve sanayileşme yönündeki bütün çabalara rağmen, Türkiye cumhuriyet döneminde ortaya çıkan özellikle kırdan şehre göç, eğitim ve şehirleşme ekseninde gelişen sanayileşme olgusu dönüşüm sürecine güçlü bir ivme kazandırmıştır.
21
Türkiye’nin Son Yüzyılı
İkinci modernleşme dönemi diye adlandırılan bu süreçte, çok farklı bir bağlamda ortaya çıkmış geleneksel Osmanlı kimliği yerine Türkiye’de yeniyi üretememe sorunu bugüne kadar süregelen kimlik sorunu yaşayan bir toplumsal durumun temelini oluşturmuştur. Sanayi toplumlarının sanayileşme süreçlerinde de yaşanan söz konusu kırsaldan şehre göç ciddi bir toplumsal dönüşümü zorunlu olarak ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda özellikle Türkiye gibi ülkelerde sorun, çözülen geleneksel/kırsal kültürün yerine alternatif ve güçlü bir şehirli yapının üretilememesidir.
22
Türkiye’nin Son Yüzyılı
19. yüzyılın başından itibaren batı Avrupa’da sanayi devrimi ile ortaya çıkan “modernleşme ve yenileşme” çabalarının etkisindeki Osmanlı toplumu 20. yüzyıla sarsıcı bir değişimin etkisinde girmiştir. Ortaçağın tezgah üretimine karşı, Avrupa merkezli kitlesel-seri üretim teknolojisinin yoğun baskısı ile ilk sanayileşme çabaları ortaya çıkmıştır. Osmanlı toplumunda daha çok dış dinamikler ile ortaya çıkan sanayileşme çabaları; ortaya çıkan yeni üretim düzeni ve yeni çalışan insan tipi ile başlattığı şehirlere göç ile değişim sürecini hızlandırmıştır.
23
Türkiye’nin Son Yüzyılı
Gerileme devrinde Osmanlı sosyo-kültürel sistemi bütünlüğünü kaybetmiş, giderek tam bir yığınlar toplumu haline gelmiş ve büyük bir kültürel çözülmeye şahit olmuştur. Genelde Marmara bölgesinde yoğunlaşan yeni sanayi sektörü ise devletin birkaç işletmesi dışında çok uluslu sermaye ve gayrimüslim sermayenin hakim olduğu bir sektör görünümündedir. Osmanlının yarı sömürgeleşmesi olarak ifade edilen bu durum, esasında çözülen bir toplumun yıkılış dinamiklerini de içinde taşımaktaydı. 20. yüzyılın başında Osmanlı aydınları arasında gittikçe derinleşen kimlik tartışmaları da yine bu çözülmenin ve yığınlaşmanın derin bir tezahürü olarak anlaşılabilir.
24
Türkiye’nin Son Yüzyılı
Yaygın sefalet ve emek sömürüsünün şiddetli sınıf çatışmalarına kaynaklık etmesinin ve nihayet sınıflar arası uzlaşma ve paylaşım yönündeki gelişmelerin damgasını vurduğu sanayi toplumunun oluşum süreci demokrasi ve refah devleti ile tamamlanmıştır. Bu unsur Batı Avrupa ülkeleri tarafından diğer çevre ülkelere karşı bir baskı aracı olarak kullanılmıştır. Türk Milli Kurtuluş Savaşı, çevrenin merkeze karşı kazandığı ilk ve en önemli savaş olması sebebiyle 20. yüzyıl tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda modernleşme, Batı’nın iktisadi ve teknolojik üstünlüğünü çevre ülkelere bir baskı aracı olarak kullanmasıyla Batı dışı dünyada filizlenmeye başlayan bir kalkınma modelini ifade eder.
25
Türkiye’nin Son Yüzyılı
Bu anlamda modernleşme, Batı ile başa çıkabilmenin yolunun Batı kadar güçlü olmaktan geçtiği, bunun için ise Batı’nın takriben üç yüzyılda aldığı mesafeyi çok daha kısa zamanda alarak adeta sihirli bir programla gerçekleştirilebileceği mantığı üzerine oturur. Aslında modernleşme bir Batılılaşma sürecidir ve bu yönde yeni düşünce/eylem kalıpları kazanmayı ifade eder. Batılılaşma/modernleşme eksenindeki tartışmalar son yüzyılda Türk düşünce hayatının en kadim tartışmaları içinde yer almaktadır.
26
Türkiye’nin Son Yüzyılı
Bir radikal modernleşme projesi olarak Türk toplumunu yeni baştan kurma temel tercihi üzerine oturan tek-parti modernleşme programının; yeni Türkiye’yi kurmakta bir yandan milli devleti inşa etmek bakımından Milli, diğer yandan da Batıcı eksende çağdaşlaşmayı başarabilmek bakımından Batıcı özellikler gösterdiği söylenebilir. + = Milli Batıcı Modernleşme Tek-parti modernleşme perspektifinde “batılılaşma” batı kadar büyük iktisadi ve teknolojik güce sahip olma sürecini, “millilik” milli bir karakter içerisinde bağımsız kalma düşüncesini ifade eder. Milli ve bağımsız kalabilmek; batılılaşmak ve batı kadar güçlü olmak, batı ile başa çıkabilmenin kaçınılmaz şartıdır. Türkiye’de modernleşme hareketinin sınırlı bir halk katılımına sahip olması ve başlangıçta modernleşmenin asker-sivil bürokratik elit tarafından gerçekleştirilmesi hassas tarafını oluşturmuştur.
27
Cumhuriyet’in Başında Sosyal Yapı ve Tabakalaşma
Osmanlı sosyo-kültürel yapısının Türkiye’ye aktardığı miras son derece örselenmiş bir “Zümreler Topluluğu”dur. Aslında Osmanlı’da batıda olduğu gibi sınıflı bir yapı hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Batı toplumundaki sınıflı yapıya karşılık Türkiye’nin toplumsal yapısına hakim olan zümreler sistemi Cumhuriyet’in hemen başındaki Türk toplumunda asker-sivil bürokratlar, eşraf (zanaat ve ticaret erbabı) ve köylüler başta halk yığınları olarak üç temel parça halindedir.
28
Cumhuriyet’in Başında Sosyal Yapı ve Tabakalaşma
Tek-parti modernleşme hareketinin önemli özelliklerinden biri de “bütünleşmiş, sınıfsız milli bir toplum” fikrinin en temel tercih olarak belirlenmiş olmasıdır. Çiftçiler Esnaf İşçi Tüccar Küçük Sanat Sahipleri Sınıfsız - Milli Toplum Memur Serbest Meslek Sahipleri Sanayici Cumhuriyetin başında toplumsal tabakalaşma boyutunda Osmanlı’dan devralınan toplumsal tabakalaşma mirası (zümreler sistemi) varlığını genel olarak korumaktadır. Gücü elinde tutan asker-sivil bürokratların yeni bir sermaye sınıfı ortaya çıkarma çabalarına rağmen bu bağlamda ciddi bir gelişme sağlanamamıştır.
29
İktisadi Gelişme ve Sanayileşme
Cumhuriyetin başından itibaren iktisadi gelişme ve sanayileşme Türkiye’nin hızla toparlanabilmesi için temel ilgi alanlarından birisini oluşturmuştur. Osmanlı borçları ve demografik bir yeniden inşa için bu husus çok önemliydi. Savaş yıllarının oluşturduğu yıkım ve nitelikli insan gücü kaybının azınlıkların ülkeyi terk etmesiyle ağırlaşması, sermaye kaynaklarının yetersizliği başlıca darboğazlar olarak öne çıkmaktaydı.
30
İktisadi Gelişme ve Sanayileşme
Bu dönemin başında ekonomi politikasının başlıca eksenleri “İzmir İktisat Kongresi’nde (Şubat-1923)” belirlenmiştir. Sanayi ve Maadin Bankası (1925) kuruldu ve Sanayi Teşvik Kanunu (1927) çıkarıldı. Esas amaç; özel kesim aracılığıyla sanayileşmeydi. Fakat 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve müteşebbis sınıfın yetersizliği ekonomik hayata devlet müdahalesini kaçınılmaz hale getirdi.
31
İktisadi Gelişme ve Sanayileşme
1929 yılında getirilen bir dizi koruyucu gümrük vergisiyle devletçi programın (devletçilik/devlet kapitalizmi) ilk adımları atılmış oldu. Devletçiliğin ana hedefi; devlet öncülüğünde planlı sanayileşme idi. Birinci Sanayi Planı yılları arasında başarı ile uygulandı. Bir çok fabrikaların yanında ilk demir-çelik fabrikası yılında Karabük’te kuruldu.
32
TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL YAPI
Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme Perspektifinden Türkiye’nin Son Yüzyılı
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.