Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

EDEBİ SANATLAR.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "EDEBİ SANATLAR."— Sunum transkripti:

1 EDEBİ SANATLAR

2 Edebiyatta duygu ve düşünceleri daha iyi anlatmak, anlamı derinleştirmek, söyleyişe güç ve güzellik katmak, dili etkili bir anlatım aracı hâline getirmek amacıyla başvurulan söz ve anlam inceliklerine edebî sanat denir.

3 Yazınsal ürünlerde özellikle de şiirde edebî sanatlar; dile getirilmek isteneni imge denen kavramlar ve bağdaştırmalar aracılığıyla daha canlı, daha etkili, duyumsanabilir, göz önüne getirilebilir bir biçimde anlatmak için onunla başka şeyler arasında bağlantı kurarak zihinde canlandırmaya çalışır. Anlatıma canlılık, güzellik ve renk katmak için yapılan imgelere, söz oyunlarına aynı zamanda söz sanatı denir.

4 Edebiyatımızda yaygın olarak kullanılan ve sınavlarda çıkabilecek başlıca edebî sanatlar şunlardır: 1- Teşbih 2- İstiare (Eğritileme) 3- Teşhis (Kişileştirme) 4- İntak (Konuşturma) 5- Mecaz(Değişmece) 6- Mecaz-ı mürsel (Ad Aktarması) 7- Mübalağa 8- Kinaye 9-Tevriye (Amacı gizleme) 10- Telmih (Hatırlatma) 11- Tezat 12- Cinas 13- Hüsn ü Tâlil (Güzel nedene bağlama) 14- Tecahül ü Ârif (Bilmezlikten Gelme) 15- Tenasüp (Uygunluk) 16- Tariz(Dokundurma) 17- Tekrir 18- İstifham (Soru) 19- İrsal-i mesel (Atasözü söyleme) 20- Leff ü Neşr (Söz simetrisi) 21- Tedric (Derecelendirme) 22- Terdit (Şaşırtma- beklenmezlik) 23- Rücû (Cayma) 24- Nida (Seslenme) 25- Seci (Düzyazı Uyağı)

5 TEŞBİH (BENZETME) Aralarında ortak özellik bulunan iki varlık veya kavramdan güçsüz olanı, güçlü olan gibi göstermektir. Tam bir benzetmede şu dört unsur vardır: Benzeyen: Nitelikçe (ortak özellik yönüyle) zayıf olan Kendisine Benzetilen: Ortak özelliği güçlü olan Benzetme Yönü: Varlıkların karşılaştırılan ortak özelliği Benzetme Edatı: Varlıklar arasında benzerlik ilgisi kuran sözcük (gibi, kadar, sanki, adeta...) Bu öğelerden benzeyen ve kendisine benzetilen temel; diğer iki unsur ise yardımcı öğedir.

6 Örnekler "Bizim gemi martı gibi pek oynak." Bu dizede "gemi", bir "martı"ya benzetilmiştir. Bu benzetmenin öğelerini şöyle sıralayabiliriz. gemi (benzeyen) martı (kendisine benzetilen) oynaklık (benzetme yönü) gibi (benzetme edatı)

7 "Yüzün bir pamuk kadar beyaz ve yumuşaktır hatıralarımda. "
yüz (benzeyen) pamuk (kendisine benzetilen) beyazlık ve yumuşaklık (benzetme yönü) kadar (benzetme edatı)

8 Benzetmenin öğelerinin kullanılıp kullanılmamasına bağlı olarak benzetme değişik adlar alabilir:
I. Tam Benzetme Dört öğesi de kullanılarak yapılan benzetmedir. Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi B KB BE BY Aşağıda dört öğesi de bulunan benzetme örneklerini inceleyiniz: Yolcuyum bir kuru yaprak misâli Rüzgârın önüne katılmışım ben Toroslar, uzaktan bakıldığında adeta kıvrılmış bir yılandır. Kömür gibi kara gözlerini üzerime çevirdi.

9 II. Teşbihibeliğ (Güzel Benzetme)
Benzetme öğelerinden sadece benzeyen ve kendisine benzetilenin kullanılması ile yapılan benzetmedir: Örnekler Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği B KB Noktadır benlerin sayamadım ben KB B Yârin dudağından getirilmiş Bir katre alevdir KB bu karanfil B

10 III. Kısaltılmış Benzetme
Benzetme yönünün söylenmediği benzetme türüdür. Her sözü ok gibiydi B KB BE Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı. B BE KB

11 IV. Pekiştirilmiş Benzetme
Benzetme edatının söylenmediği benzetme türüdür. Bir melektir her anne, sevgiyle yaklaşır çocuklara. KB B BY Öğretmenler, çocuklarımız için birer deniz feneridir; onlara yol B KB gösterirler. BY ! Uyarı Benzetmenin olabilmesi için temel öğelerin yani benzeyen ve kendisine benzetilenin kullanılması şarttır. Bir benzetmede temel öğelerden biri verilmemişse "istiare" meydana gelir.

12 İSTİARE (EĞRETİLEME) Bir sözün benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanılmasıdır. İstiâre, benzetmenin temel öğelerinden sadece biri kullanılarak yapılır. İstiare iki türlüdür.

13 1- Açık İstiâre Benzetmenin temel öğelerinden sadece kendisine benzetilenle yapılan istiare türüdür. İki kapılı bir handa Yürüyorum gündüz gece Bu dizelerde "dünya" iki kapılı bir hana benzetilmiştir ama benzeyen unsur olan dünya söylenmemiştir. Sadece kendisine benzetilen durumundaki "iki kapılı bir han" sözü kullanılarak açık istiare yapılmıştır.

14 Sabahtan uğradım ben bir fidana
Örnekler Sabahtan uğradım ben bir fidana Benzeyen Kendisine Benzetilen sevgili fidan (söylenmemiş) (söylenmiş) Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var? Benzeyen Kendisine Benzetilen saçtaki beyazlık kar (söylenmemiş) (söylenmiş)

15 2. Kapalı İstiare Benzetmenin temel öğelerinden sadece benzeyenle yapılan istiare türüdür. Gönül bir kafeste tutsaktır Uçmak ister, uçamaz Bu dizelerde "gönül", kuşa benzetilmiş ancak kendisine benzetilen yani kuş söylenmemiştir.

16 Kalbimde tomurcuklar açar sen gelince Benzeyen Kendisine Benzetilen
Örnekler Kalbimde tomurcuklar açar sen gelince Benzeyen Kendisine Benzetilen kalp ağaç (söylenmiş) (söylenmemiş)

17 Bir aslan miyav dedi Minik fare kükredi Benzeyen Kendisine Benzetilen aslan -> kedi fare -> aslan (söylenmiş) (söylenmemiş)

18 Uyarı Teşhis (kişileştirme) sanatının olduğu yerde yani insana özgü kavramların doğaya aktarıldığı anlatımlarda kapalı istiare de vardır: Boynu bükük adalar sanki tanıyor bizi Ninniler söylermiş bir serin dere Ay suda bestelerken en güzel şarkısını Bu dizelerde hem kişileştirme hem de kapalı istiare vardır.

19 TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME)
İnsan dışındaki canlı, cansız varlıklara insana ait düşünme, hareket, tavır özelliklerini kazandırma sanatıdır. Her kişileştirmede kapalı istiare de vardır: Ben derdimi söylesem Gök durur, bulut ağlar Bu dizelerde "bulut'a ağlama özelliği verilerek kişileştirme yapılmıştır.

20 Tarihin dilinden düşmez bu destan Nehirler gazidir, dağlar kahraman Her taşı yakut olan bu vatan Can verme sırrına erenlerindir Bu dörtlükte ."tarih, nehirler ve dağlar"a insana ait özellikler verilerek kişileştirme yapılmıştır.

21 Bu gece yarısında iki kişi uyanık Biri benim biri de serseri kaldırımlar Bu dizelerde "kaldırımlara insana ait "serserilik" özelliği verilerek kişileştirme yapılmıştır. Dağlara yaslanıp yatan güneşi Yaralı, hastadır, yorgundur sandım Durgun bir akşamın erguvan örtüsünü Yırtarken çekinerek gecenin kara eli Yorgun bir gölge, omzunda bir günün yükü Sürüklüyor ufuklara ağır adımlarını Gökyüzü kızdı, sonra sabaha kadar ağladı. Yukarıdaki dizelerde altı çizili varlıklara insana ait özellikler verilerek kişileştirme yapılmıştır.

22 İNTAK (KONUŞTURMA) İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkları insan gibi konuşturma sanatıdır. İntak sanatının olduğu yerde kişileştirme ve kapalı istiare de vardır. Örnekler Duvardaki saat, içimde bir akrep var ama bana dokunmaz, diyordu. Bu cümlede "saat" insan gibi konuşturularak intak yapılmıştır.

23 Kulağının dibinde haykırdı fırtına: Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına.
Bu dizelerde "fırtına" insan gibi konuşturularak intak yapılmıştır. Arı sordu: Şen kelebek Neden böyle süslenerek Çiçeklere seslenerek Uçuyorsun benek benek Bu dörtlükte "arı" kelebekle konuşturularak intak yapılmıştır.

24 MECAZ (DEĞİŞMECE) Bir sözcüğün ya da sözün gerçek anlamından uzaklaşarak yeni bir anlamda kullanılmasına mecaz denir. Mecaz; genellikle anlamı daha etkili hâle getirmek, anlatıma canlılık katmak için kullanılır. Örnekler Sana dert dökmeye yetmiyor bir gün Her anne, çocuğuna yanar. Süzülüp akasya dallarından gün Erir damla damla ayaklarında «Sınıfa yeni gelen öğrenci, kısa sürede açıldı.» Yukarıdaki dize ve cümlelerde altı çizili sözcük ve sözler mecaz (değişmece) anlamlarıyla kullanılmıştır.

25 MECAZIMÜRSEL (AD AKTARMASI)
Benzetme amacı kastetmeden bir sözü anlamca ilgili olduğu başka bir söz yerine kullanmaktır. Mecazımürselin olduğu yerde mecaz da vardır. Bir çift gözün esiri oldum. Bu dizede "bir çift göz"le "insan" kastedilerek meca- zımürsel yapılmıştır. Hasret çeken gönüller kuşatmıştı ocağı, (insan) Seni sonra cepten ararım, dedi. (cep telefonu) Boğaz'dan ne zaman geçse bir Yahya Kemal okurdu. (şiiri)

26 MÜBALAĞA (ABARTMA) Sözün etkisini artırmak için bir durum, olay ya da varlığı olduğundan çok fazla ya da az göstermektir. Örnekler Âh eylerim sadâ-yı bülend ile her seher Halk uyanup sanur ki müezzin ezan verir (Her sabah o kadar şiddetli bir sesle ah ederim ki insanlar müezzinin ezan okuduğunu düşünür.) Aramazdık gece mehtabı yüzün parlarken Bir uzak yıldıza benzerdi güneş sen varken Ölüm indirmede gökler ölü püskürmede yer O ne müthiş tipidir; savrulur enkaz-ı beşer Rüzgârda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil Bıçak soksan gölgeme Sıcacık kanım damlar

27 KİNAYE Bir anlatımda etkileyiciliğin sağlanması amacıyla sözün hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek biçimde kullanılmasıdır. Bu anlatımda asıl kastedilen mecaz anlamdır. Kinaye; genellikle atasözü, deyim ve özlü sözlerde görülür. Örnekler Çivi çıkar ama izi kalır. Bu sözde belirtilen durumun gerçek hayatta geçerliliği vardır, bu onun gerçek anlamıdır. Asıl kastedilen ise şudur: "Bazı önemli olayların üzerinden zaman geçse de o olayın etkileri tamamen silinmez." Bu da mecaz anlamıdır.

28 Sıkıntılarım olduğunda her zaman, elimden tutardı.
Gerçek anlam: İnsanın elini tutmak Mecaz anlam: Maddi - manevi yardımcı olmak Bulamadım dünyada gönüle mekân Nerede bir gü[ bitse etrafı diken Bu dizelerde "gül" ve "diken" sözcükleriyle kinaye yapılmıştır. Gerçekte her gülün etrafında diken de vardır. Bu gerçek anlamdır. Ancak kastedilen bu değildir. Bundan hareketle mecaz anlam anlatılmak istenmiştir. Nerede bir iyilik, güzellik varsa onun etrafında kötülükler de vardır.

29 Şu karşıma göğüs geren Taş bağırlı dağlar mısın
Bu dizelerde "taş bağırlı" sözü ile kinaye yapılmıştır. Gerçekte dağların bağrı (içi) taştır. Ama şair, burada dağların içinin taş olduğunu değil, merhametsiz, acımasız, katı yürekli olduğunu anlatmak istemiştir. Aşağıdaki dize ve cümlelerde de altı çizili sözlerde kinaye vardır: Ağaç, meyvesi olunca başını aşağı eğer. Her gecenin sabahı vardır. Ey benim sarı tamburam Sen ne için inilersin İçim oyuk, derdim büyük Ben onun'çün inilerim

30 TEVRİYE (AMACI GİZLEME)
İki farklı gerçek anlamı olan bir sözün, her iki anlamını bir arada kullanmaktır. Sözün yakın anlamı söylenir gibi görünür ama uzak anlamı kastedilir: Örnekler Güzellerde vefa olmaz demek yanlıştır ey Baki Olur, vallahi billahi hemen yalvarı görsünler Bu dizelerde "yalvar" sözcüğü iki anlam taşımaktadır: Yakın anlam: Yalvarmak Uzak anlam: Para Bu kadar letafet çünkü sende var Beyaz gerdanında bir de ben gerek Bu dizelerde de "ben" sözcüğü iki gerçek anlam taşımaktadır: Yakın anlam: Tendeki benek Uzak anlam: I. kişi zamiri Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül Yakın anlam: İnsanın uzvu olan el Uzak anlam: Başkaları, yabancılar

31 TELMİH (HATIRLATMA) Söz arasında herkesçe bilinen bir olaya, ünlü bir kişiye, kıssaya, inanca... işaret etmek, onu hatırlatmaktır: Örnekler Gökyüzünde İsa ile Tur Dağı'nda Musa ile Elindeki asa ile Çağırayım Mevlam seni Birinci dizede Hz. İsa'nın ölümünden önce gökyüzüne çekilmesine, ikinci dizede Hz. Musa'ya Tur Dağı'nda peygamberliğin gelişine, üçüncü dizede Hz. Musa'nın mucizevi asasına işaret edilerek hatırlatma yapılmıştır. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi Bu dizelerde Bedir Savaşı'ndaki askerlerin yüceliğine işaret edilerek hatırlatma yapılmıştır.

32 TEZAT (ZITLIK - KARŞITLIK)
Anlamca birbirine karşıt kavramların ya da düşüncelerin bir arada verilmesidir: Örnekler Gerçeğin hayalden en bariz farkı Uzağa atarsın yakına düşer Öyle yüzler, öyle simalar var ki Unutmak istersin, aklına düşer Bu dörtlükte "gerçek ile hayal", "uzak ile yakın", "unutmak ile aklına düşmek" birbirine zıttır. Bu kavramlar bir arada kullanılarak tezat yapılmıştır. Karlar, etrafı beyaz bir karanlığa gömdü. Bu dizede "beyaz" ve "karanlık" sözcükleri arasında tezat yapılmıştır. Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten Bu dizede de "esir-i aşkın olmak (aşkın esiri olmak)" ile "esaretten kurtulmak (özgürlüğe kavuşmak)" sözleri arasında tezat yapılmıştır.

33 CİNAS Yazılış ve söylenişleri aynı, anlamları farklı iki sözcüğün bir arada kullanılmasıyla yapılan söz sanatıdır: Örnekler Böyle bağlar; Yâr başırı böyle bağlar; Gü/ açmaz, bülbül ötmez, Yıkılsın böyle bağlar. Bu maninin I ve II. dizelerindeki "bağlar" sözcükleri "düğümlemek", IV. dizedeki "bağlar" sözcüğü ise "bahçe" anlamında kullanılarak cinas yapılmıştır. Kalem böyle çalınmıştır yazıma Yazım kışa uymaz, kışım yazıma Kısmetindir gezdiren yer yer seni Arşa çıksan akibet yer yer seni Üftâdelerle gerçi o meh senli benlidir Benlik ederse de yakışır çifte benlidir

34 HÜSNÜTÂLİL (GÜZEL NEDENE BAĞLAMA)
Bir olayı ya da olguyu gerçek nedeni yerine daha güzel, farklı bir nedenle açıklama sanatıdır. Örnekler Ey sevgili, sen bu ilden gittin gideli Yaprak döktü ağaçlar, ağladı gökyüzü Bu dizelerde yaprakların dökülmesinin gerçek nedeni, sonbaharın gelmesidir; yağmurun yağması da coğrafi bir olaydır. Ancak şair, bunları sevgilinin gitmesine bağlayarak hüsnütalil yapmıştır. Kıymet bilmeyenler alır eline Onun için eğri biter menekşe Menekşe çiçeğinin dalının eğikliği, onun kıymetini bilmeyenler tarafından eline alınmasına ve bundan dolayı da hüzünlenmesine bağlanmıştır. O kadar çaldı ki yürekten Türküler aşındırdı kavalı Bu dizelerde kavalın aşınmasının nedeni türkülerin etkileyici söylenmesi olarak gösterilmiştir.

35 TECAHÜLÜÂRİF (BİLMEZLİKTEN GELME)
Bilinen bir gerçeği, bir durumu bilmiyormuş ya da sonradan öğrenmiş gibi söylemeye dayanan sanattır. Amaç, bir anlam inceliği yaratmaktır: Örnekler Su insanı boğar, ateş yakarmış Her doğan günün bir dert olduğunu İnsan bu yaşa gelince anlarmış Şair; suyun boğma, ateşin de yakma özelliği olduğunu sonradan fark ettiğini söylemektedir. O çay ağır akar, yorgun mu bilmem Mehtabı hasta mı solgun mu bilmem Göz gördü, gönül sevdi seni ey yüzü mâhım Kurbanın olam var mı bunda benim günahım

36 TENASÜP (UYGUNLUK) Anlam bakımından aralarında ilgi bulunan iki veya daha fazla kelimeyi bir arada kullanma sanatıdır. Örnekler Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabip Kılma derman kim helâkim zehr-i dermâ-nındadır Bu beyitte "ilaç, tabip, derman, helak, zehir" sözcükleri arasındaki anlam ilişkisi dolayısıyla tenasüp sanatı meydana getirilmiştir.

37 Bahar gelir yine karşı dağlara
Mor menekşe, lale bitmek içindir Bülbül figan eder iner bağlara Bir gül goncasıyla yatmak içindir Bu dörtlükte "bahar, menekşe, lale, bülbül, figan, gül, gonca" sözcükleri arasında anlam ilgisi olduğundan tenasüp yapılmıştır. Ay tutuldu, güneşi boğuyor sarmaşıklar Ufuklara gömüldü yıldızlar ve ışıklar Bu dizelerdeki tenasüp sanatı da "ay, güneş, ufuk, yıldız ve ışık" sözcükleri arasındaki anlam ilgisinden yararlanılarak yapılmıştır.

38 TARİZ (DOKUNDURMA) Bir konuyla alay etmek, bir kişiyi iğnelemek için bir sözü dolaylı biçimde ya da karşıt anlamıyla kullanmaktır. Tarize tersine öğüt de denebilir. Örnekler Bir yetim görünce döktür dişini Bozmaya çabala halkın işini Günde yüz adamın vur, kır dişini Bir yaralı sarmak için yeltenme Bu dörtlükte ilk bakışta şairin "insanlara zarar vermeyi öğütlediği" sanılmaktadır. Halbuki yetimlere zarar verenleri, halkın işini bozanları eleştirmektedir şair. Dörtlükte verilmek istenen asıl mesaj, "yetimi incitmemek, halka yardım etmek, insanlara iyi davranmaktır. Her nere gitsen eyle talanı Öyle yap ki ağlatasın güleni Bir saatte söyle yüz bin yalanı El bir doğru söylerse inanma

39 TEKRİR (YİNELEME) Anlamı kuvvetlendirmek için bir veya birkaç sözcüğün tekrarlanmasıdır. Bir merkez etrafında dönüp dolaşan duygularımızı anlatmamıza yardım eden bir söz sanatıdır. Örnekler Bulamadım şu halimden anlayan Gönül hasta, dudak hasta, dil hasta Yağmur yağar, dağı taşı ıslatır Yaylalardan uzak kalan sel hasta Bu dörtlükte "hasta" sözcükleri tekrarlanarak tekrir sanatı yapılmıştır. Sana bu güzellikler bizden kalsın Bugünlerden bir şeyler bizden kalsın Senden almak isterler bizi söyle Geleni bize gönder, bizden alsın Bu dörtlükte "biz" sözcükleri tekrarlanarak tekrir sanatı yapılmıştır.

40 İSTİFHAM (SORU SORMA) Bir duyguyu güçlendirmek amacı ile cevap beklemeksizin soru sormaktır. Cevabı bilinen bir durum, sözde soru biçiminde verilir: Örnekler Neden böyle düşman görünürsünüz Yıllar yılı dost bildiğim aynalar Şakaklarıma kar mı yağdı ne var Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz

41 İRSAL-İ MESEL (ATASÖZÜ SÖYLEME)
Bir düşünceyi inandırıcı kılmak ve pekiştirmek amacıyla bir atasözü veya özdeyişten yararlanma sanatıdır. Örnekler Çağır Krac'oğlan çağır Taş düştüğü yerde ağır Gönül sevdiğinden soğur Görülmeyi görülmeyi Yırtıcı kuşun ömrü olur az Bir ipte oynamaz iki cambaz

42 LEFFÜNEŞİR (SÖZ SİMETRİSİ)
Bir dizede en az iki kavramı veya varlığı söyledikten sonra diğer dizede onlarla ilgili benzerlik ve karşılıkları vermek, sıralamaktır. Örnekler Deli eder insanı bu deniz, bu gökyüzü Göz kırpar yıldızlar, türkü söyler balıklar Bu beyitte birinci dizede anılan sözcüklerle ikinci dizede anılan sözcükler arasında (deniz - balık, gökyüzü - yıldız) leffü neşir sanatı vardır. Gönlümde ateştin, gözümde yaştın Ne diye tutuştun, ne diye taştın Ateş - tutuşmak ve yaş (su) - taşmak sözcükleri arasında leffü neşir sanatı yapılmıştır.

43 TEDRİÇ (DERECELENDİRME)
Anlatımda kavramların küçükten büyüğe ya da büyükten küçüğe doğru sıralanmasıdır: Örnekler Tohumlar fidana Fidanlar ağaca Ağaçlar ormana Dönmeli yurdumda Bu dizelerde küçükten büyüğe doğru (tohum, fidan, ağaç, orman) bir sıralama yapılarak tedriç sanatına başvurulmuştur. İki asker mızrak mızrağa, kılıç kılıca, hançer hançere, süngü süngüye çarpışıyordu.

44 TERDİT (ŞAŞIRTMA, BEKLENMEZLİK)
Bir fıkrada, bir manzumede sözü hiç beklenmeyen bir sonuca bağlamaktır. Okur üzerinde bir sürpriz etkisi yaparak okuyucuyu hayrette bırakmak gayesi taşır: Örnekler İndim yarin bahçesine Parsellenmiş Hele var ki bir tablo Görse şaşar Anibal Ördeklerden bir filo Bir de kazdan amiral En ağır işçi benim Gün yirmi dört saat Seni düşünüyorum

45 RÜCU (CAYMA) Bir düşünceyi daha etkili anlatmak için daha önce söylenenlerden vazgeçmiş gibi görünmektir: Örnekler Makber mi nedir şu gördüğüm yer Ya öyle reva mı câ-yi dilber Bir tecrübedir bu, hiledir bu Yok, mahvıma bir vesiledir bu Şair üçüncü dizede söylediği sözden dördüncü dizede "yok" sözüyle dönerek daha güçlü bir yargıda bulunarak rücu yapmıştır.

46 NİDA (SESLENME) Şairin korku, sevinç, şaşkınlık, acı, ıstırap, öfke gibi duygu ve düşünceleri okuyucuya hissettirebilecek biçimde (seslenerek) işlemesine denir. Örnekler Gurbetten gelmişim yorgunum hancı! Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü! Bana kara diyen dilber Gözlerin kara değil mi

47 SECİ (DÜZYAZI UYAĞI) Divan edebiyatı düzyazısında cümle ve cümleciklerin içinde kulakta aynı sesi bırakan kelimelerin kafiyelendi- rilerek kullanıldığı söz sanatıdır. Örnekler İlâhi! Dil verdin, zikrinden ayırma, gönül verdin, fikrinden çevirme. İmân verdin, dâim eyle; ihsân verdin kâim eyle. İlâhi! Kabul senden red senden. İlâhi! Şifâ senden derd senden. Bu cümlelerdeki altı çizili sözcükler seciye örnektir.

48 Örnek Sen uyandın diye gün doğar Şu yol sen geçtiğin için güzel
Bu dizelerdeki en belirgin söz sanatı aşağıdaki- lerden hangisidir? Tevriye B) Tecahülüarif C)Hüsnütalil D) Kinaye E) Tezat Çözüm Bir olayın, olgunun gerçek nedenini bir yana bırakıp onu hoşa gidecek başka bir nedenle açıklamaya hüsnütalil denir. Yukarıdaki dizelerde "Günün doğması, sevgilinin uyanmasına; yolun güzelliği, sevgilinin oradan geçmesine bağlanarak" hüsnütalil yapılmıştır. Dizelerde "tevriye, tecahülüarif, kinaye ve tezat" yoktur. Cevap C dir.

49 Aşkın mapushane İçinde ben mahkûm Saçların parmaklık Gözlerin gardiyan olmuş
Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır? Bir gerçeği sezdirmek için bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamıyla kullanma Bir olayı gerçek nedeni dışında bir nedene bağlama Anlam inceliği yaratmak için bildiğini bilmezden gelme Aralarında anlamca ilgi bulunan sözcükleri bir arada kullanma Birden çok gerçek anlamı olan bir sözün yakın anlamını söyler gibi görünüp uzak anlamını kastetme Çözüm Verilen dizelerde "mapushane, mahkûm, parmaklık, gardiyan" sözcükleri arasında anlamsal bir ilişki vardır ve bu şekilde yapılan söz sanatı tenasüptür. Cevap D dir.

50 Bu dörtlükte aşağıdaki söz sanatlarından hangisi kullanılmamıştır?
Ruhun mu ateş, yoksa gözler mi alevden? Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Bu dörtlükte aşağıdaki söz sanatlarından hangisi kullanılmamıştır? A) Tenasüp B) İstifham C) Mübalağa D) İstiare E) Tezat Çözüm Verilen dizelerde "mapushane, mahkûm, parmaklık, gardiyan" sözcükleri arasında anlamsal bir ilişki vardır ve bu şekilde yapılan söz sanatı tenasüptür. Cevap D dir.

51 Aşağıdaki dizelerin hangisinde ayraç içinde verilen sanat yoktur?
A) Çizgiler silinir, ufuk bir beyaz Çin kâsesi olur, toprak, yosun, saz (Teşbih) B) Taze gülüşüyle toprağın, suyun Tılsımlı kadehi her susuzluğun (Teşhis) C) Bir başka alem ki ruhunun yası Sessiz incileşir kirpiklerinde (İstiare) D) Selam olsun bizden güzel dünyaya Bahçelerde hâlâ güller açar mı? (İstifham) E) Düşünen alnımda benim her çizgi Baharı olmayan bir kışa benzer (Hüsnütalil) Cevap: E

52 Yukarıda dizelerde aşağıdaki edebî sanatlardan hangisi vardır?
"Kulağının dibinde haykırdı fırtına: Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına." Yukarıda dizelerde aşağıdaki edebî sanatlardan hangisi vardır? A) Kinaye B) Cinas C) İntak D) Mecazımürsel E) Tezat Cevap: C

53 I. Gül hasretinle yollara tutsun kulağını
Nergis gibi kıyamete kadar çeksin intizar II. Bir buse mi gül mü versin dedi gönlüm Bir mim tebessümle o afet gülü verdi Yukarıdaki numaralanmış beyitlerde görülen söz sanatları sırasıyla aşağıdakilerin hangisidir? A) İstiare-tevriye B) Terdit – rücu C) tevriye – teşhis D) cinas – kinaye E) intak-terdit Cevap: A

54 Dadaloğlu'm der ki belim büküldü Gözümün cevheri yere döküldü Yukarıdaki dizelerde altı çizili sözle hangi edebî sanat yapılmıştır? A) Kinaye B) İstiare C) Tevriye D) Hüsnütalil E) Tecahülüarif Cevap : A

55 Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangi ikisi kullanmıştır? A) Leffüneşir - telmih B) Tenasüp - kinaye C) Teşbih - irsalimesel D) Teşbih - tenasüp E) Tevriye - teşbih Cevap: D

56 Yukarıdaki dizelerde görülen söz sanatı aşağı- dakilerden hangisidir?
Suskun bir sonbaharsın sen şimdi sevdiğim Sapsarı sevdalarda savrulan bir yapraksın Yukarıdaki dizelerde görülen söz sanatı aşağı- dakilerden hangisidir? Teşbih B) Teşhis C) Açık istiare D) Kinaye E) Leffüneşir Cevap: A

57 Bu dizelerde görülen söz sanatları, aşağıdakilerden hangisidir?
Ölürüm yoluna ölürüm de yine boyun eğmem Yakarım dünyayı uğruna ama sana eğilmem Bu dizelerde görülen söz sanatları, aşağıdakilerden hangisidir? Mübalağa, tekrir Tevriye, tenasüp C) İstiare, intak D) Teşbih, istiare E) Tenasüp, telmih Cevap:A


"EDEBİ SANATLAR." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları