Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanAleksandar Ракић Değiştirilmiş 5 yıl önce
1
S O K R A T E S Sorgulanmamış yaşam, yaşamaya değmez.
M.Ö M.Ö. 399 Sorgulanmamış yaşam, yaşamaya değmez.
2
SOKRATES M.Ö M.Ö. 399 Sokrates, «bir insana yeni bir şey öğretemeyeceğimizi, ama onun doğuştan sahip olduğu uyku halindeki bilgilerini uyandırabileceğimizi» söyler. Miotik yöntem (Doğurtma yöntemi) diye adlandırılan bu yöntemi şöyle uygular: Sokrates önce kendisinin hiçbir şey bilmediğini dile getirerek (ironi) karşındakine sorular sorar, aldığı yanıtlar için kanıt sunulmasını ister. Bunun üzerine Sokrates kanıtları desteklemeyen istisna örnekleri sunar ve cevapları tekrar gözden geçirmesini sağlar. Sorgulamaya karşı görüş geçersiz kılınana kadar bu devam eder. Sonunda karşı tarafın doğru bilgiyi bulması sağlanır. (Günümüzde buna Sokratik Yöntem diyoruz)
3
Sokrates, sofistlerin «bilginin mümkün olmadığı görüşüne» şiddetle karşı çıkar.
Sokrates, ahlak üzerine kapsamlı olarak felsefe yapan ilk düşünür olarak kabul edilebilir. Onun ahlak ile ilgili görüşleri başta Platon ve Aristoteles olmak üzere bir çok filozofu önemli ölçüde etkilemiştir. Bilgi; erdemli olmayı getirir. Kişinin bilgisizliği ise erdemden yoksun davranışlar sergilemesine sebep olur. Felsefede sistematik dönemi başlatan Platon’dur. Sokrates ise düşünceleriyle Platon’u önemli ölçüde etkilemesi nedeniyle sistematik döneme geçiş filozofu olarak nitelendirebiliriz.
4
P L A T O N (Eflatun) (M.Ö M.Ö. 347) Asıl adı Aristokles'tir. Geniş omuzları ve atletik yapısı yüzünden, Yunanca Platon (geniş göğüslü) lakabı ile tanınmıştır. Hayatını geçirdiği Atina’daki akademiyi kurdu. 20 yaşından itibaren ölümüne kadar yanından ayrılmadığı Sokrates’in öğrencisi ve Aristoteles’in hocası olmuştur
5
Platon tüm zamanların en önemli filozoflarından biri olarak kabul edilmektedir
Platon’un felsefe tarihinin ilk sistemli filozofu olması; siyasetten sanata, dinden eğitime,varlıktan bilgiye, ahlaktan sanata bütün alanlarda kendi felsefesi içinde tutarlı ve bütünlükçü görüşler ortaya koymasındandır. Hocası Sokrates için idam hükmü verilmiş olması, Platon’u önemli ölçüde etkilemiştir. Herkes için geçerli doğrulukla ilgili değişmez bir gerçeklik arayışına giren Platon, bütün felsefesinin temelini oluşturan fikri ortaya koyar. Bu değişmez gerçeklik alanı, idealar dünyasıdır.
6
MAĞARA BENZETMESİ “Bir mağara düşün. Girişi boydan boya gün ışığına açık bir yeraltı mağarası. Bumağarada insanlar düşün. Çocukluktan beri zincire vurulmuş, ne yerlerinden kıpırdamaları, ne başlarını çevirmeleri mümkün. Sadece karşılarında mağara duvarını görüyorlar. Arkalarından bir ışık geliyor. Uzaktan, tepede yakılan bir ateşten. Ateşle aralarında bir yol var, yol boyunca alçak bir duvar. Ve insanlar düşün, ellerinde eşyalar: Tahtadan, taştan insan veya hayvan heykelcikleri, boy boy, biçim biçim. Bu insanlar duvar boyunca yürümektedirler, kimi konuşarak, kimi susarak. Garip bir tablo diyeceksin, hele esirler daha da garip. O esirler ki ömür boyu arkalarından geçen nesnelerin duvara vuran gölgelerini izleyecekler. Bir de mağarada seslerin yankılandığını düşün. Dışarıdan biri konuştu mu, esirler gölgelerin konuştuğunu sanır. Kısaca onlar için tek gerçek vardır: Gölgeler.
7
Tutalım ki zincirlerini çözdük esirlerin. Ne olurdu anlatayım
Tutalım ki zincirlerini çözdük esirlerin. Ne olurdu anlatayım. Ayağa kalkmaya, başını çevirmeye, ışığa bakmaya zorlanan esir, bunları yaparken acı duyardı. Gözleri kamaşır, gölgelerini görmeye alıştığı cisimleri tanıyamazdı. Bir de düşün ki tutsağı mağaradan çıkarıp güneşin aydınlattığı bölgeye sürükledik. Gün ışığına yaklaştıkça gözleri daha da kamaştı. Hiçbirini seçemez oldu gerçek nesnelerin. Sonra yavaş yavaş alıştı aydınlığa. Ve düşünmeye başladı. Mağaradaki günlerini hatırladı. Mutluydu şimdi, mağarada kalan eski arkadaşlarına ise acıyordu. Adamın tekrar mağaraya döndüğünü düşün. Karanlığa kolay kolay alışabilir mi? Mağaradakilere gerçekliği anlatsa ona inanırlar mı?” Onun için «bu yolculukta gözlerini kaybetti zavallı» demezler mi? (Platon, Devlet adlı eserinden sadeleştirilmiştir).
8
MAĞARA BENZETMESİ AÇIKLAMASI
Bu benzetmede mağara, toplumu temsil eder. Zincir, bireyi sınırlandıran toplum kurallarıdır. Gölgeler, toplum tarafından benimsenmiş, sorgulanmamış doğrulardır. Zincirlenmiş esirler ise, toplumun parçası olan, farkındalığı gelişmemiş bireyi temsil eder. Bu esirler, mağara duvarında gördükleri gölgelerle yetinir, gerçeği hiç sorgulamaz, merak etmez. Filozof, zincirlerini kırıp gerçekleri görebilen ve mağaraya geri dönüp zincirlenmiş insanlara gördüklerini anlatan, onları inandırmaya çalışan insandır. Fakat karanlığa alışan gözler, ışığa kolay kolay bakamaz. Acı duyar ve karanlıkta ister. Işığa alışması zaman alır, cesaret ve kararlılık ister. Işığa alıştıktan sonra da yeniden karanlığa dönmek istemez.
10
Platon’un Varlık Anlayışı
Platon, “idealar kuramı” olarak isimlendirilen varlık anlayışını oluşturmuştur. Platon’a göre gerçek varlık, değişmeden kalabilen olmalıdır; aksi hâlde bilgisine ulaşılamaz. Platon’un varlık anlayışının temelinde akılla kavranabilen, değişmeyen, kendi kendinin nedeni olan gerçek varlıklar, idealar vardır. İdealar duyusal alanın dışındadır. Duyusal olana bağlı olan varlıklar ise idealardan pay alarak var olan fenomenlerdir (duyumsananlardır) Duyumsanan bu varlıklar, ideaların yani gerçeğin birer kopyasıdır. Bu bakımdan Platon’un idealist düşüncenin ilk temsilcisi olduğu söylenebilir. İDEA= Salt düşünce (akıl) ile kavranabilen. FENOMEN=Duyu organlarıyla algılanabilen.
11
Platon’un Bilgi Anlayışı
Gerçek varlığın yani ideanın bilgisiyle sadece bir yansıma olan fenomenlerin bilgisini ayırmıştır. Fenomenlere yönelik bilgiler, gerçek bilgi olarak kabul edilmez. Fenomenler, insanda sadece sanı ve tahminler oluşturur. İdeaların bilgisi, idealar dünyasından akıl yoluyla edinilir. Akıl bu bilgiye ulaşmak için idealara, ideaların bilgisinin olduğu kendi içine dönmelidir. Bu kendine dönüş bir tür anımsamadır. Platon’a göre ideaların bilgisi doğuştan zihinde hazır bulunur. (Sokrates’i hatırlayınız) Bu bakımdan Platon’un rasyonalist (akılcı) düşüncenin de ilk temsilcisi olduğu söylenebilir.
12
Platon’un Değer Anlayışı
Ahlak anlayışı Platon’un gerçek varlıklar olarak nitelendirdiği ideaların en üstünde “iyi ideası” bulunur. Platon ahlak anlayışını bu doğrultuda oluşturur. Platon’a göre ahlakın kaynağı mutluluktur ve mutluluğa iyi ideasına ulaşmaya çalışmakla varılır. İyi ideasına yönelmek için iyi ideasının bilgisine ulaşmak; bilgisine ulaşmak içinse erdemli, adil ve doğru olmak gereklidir. Siyaset anlayışı Platon’a göre devlet; insanların “iyi”, “güzel” ve “doğru” bir hayat yaşamaları için ortaya çıkmıştır. Platon, devletin böylesi bir amacı gerçekleştirebilmesinin koşulu olarak yöneticilerin filozof olması gerektiğini söyler. Ona göre, ancak ve ancak filozofların ruhsal yapısı, iyi ideasının bilgisine ulaşmayı hedeflemektedir.
13
Sanat anlayışı Platon, sanat anlayışını da varlık anlayışına göre kurar. Ona göre sanat, gerçeğin soluk bir kopyası olan fenomenlerin birer kopyasını yapmaya koyulursa değersiz bir ürün ortaya çıkarır. Bu hâliyle sanat, sadece yansımanın yansımasıdır. Platon’a göre sanatçı, eserlerinde fenomenleri değil ideaları yansıtabildiğinde mükemmelliğe ulaşır.
14
A R İ S T O T E L E S M.Ö. 384 – M.Ö. 322 Aristoteles’in düşüncelerinin anlaşılması için ona iki açıdan bakılabilir: 1. Eserlerinde kendinden önceki filozofların düşüncelerine yer vermesi ve onların ele aldığı problemleri ayrıntılı olarak inceleyerek kendi çözüm yollarını göstermesidir. Bu yönüyle ilk felsefe tarihçisi olarak da kabul edilen Aristoteles, problemlere sistematik açıdan yaklaşmış ve öğretici bir dil kullanmıştır. 2. Yapmış olduğu çalışmalarıyla felsefenin dışında birçok alana (bilim, sanat vb.) katkısı ve günümüze etkisidir.
15
Aristoteles’in Varlık Anlayışı
Aristoteles, varlıkların görünüşlerinin sürekli değiştiğini belirtir. Değişime uğrayan şeyin yani maddelerin değişim süresince özlerini koruduğunu düşünür. Ona göre gerçek varlık, ayrı bir dünyada olmadığını düşünür ve maddelerin özünde olduğunu ileri sürer. Varlıkların değişim içinde olması onların öz ya da tözlerinin değişmesini gerektirmez. Varlıkların özünün korunarak başka başka varlıklara dönüştüğünü savunur. Aristoteles, değişim problemini madde ile form arasında kurduğu ilişkiyle ele alır. Ona göre duyularla fark edilen her şey, form (biçim) kazanmış maddelerdir. Her madde, bir maddenin veya birden fazla maddenin birleşmesi sonucunda oluşmuş bir formdur. Aynı zamanda kendinden oluşan başka bir formun da maddesidir.
16
DÖRT NEDEN GÖRÜŞÜ Aristoteles, herhangi bir şeyin varlığını ve dünyadaki işlevini dört neden görüşüyle açıklar. Maddi Neden: Bir şeyin hangi maddeden yapıldığını gösteren ve değişimden bağımsız olan nedendir. Örneğin alçıdan yapılmış bir vazonun maddi nedeni alçıdır. Formel Neden: Bir şeyin biçimsel nedenidir. Alçının vazo görünüşünü alması formel nedendir. Fail Neden: Hareket ettirici neden olarak da bilinen fail neden, maddenin biçim kazanmasını sağlayan nedendir. Alçının vazoya dönüşmesini sağlayan sanatçı, fail nedendir. Ereksel Neden: Bir maddenin biçim kazanmasındaki amacını gösteren nedendir. Vazonun bir demet çiçek için biçim almasının nedeni ereksel nedendir.
17
Aristoteles’in Bilgi Anlayışı
Aristoteles felsefesinin sistematiğini onun bilgi anlayışı oluşturur. O, “Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler.” der. Aristoteles, bilmenin duyular ve akıl yürütme yoluyla gerçekleştiğini düşünür. Aristoteles’e göre insan, potansiyel olarak maddeleri algılar ve akıl yoluyla onların ne olduğunu anlar. Bir şeyin bilinmesi, onun nedenlerinin bilinmesidir. Bilgi; ona göre doğru tümel önermelerle tikel önermeler arasında akıl yürütmeyle kurulur, ilgili olduğu nesneyle aynıdır ve onun nedenlerinin bilgisidir.
18
Bir nesneyi bir kavramla ilişkilendirerek onun ne olduğu söylenir.
“Bu, bir kalemdir.” dendiğinde karşılaşılan nesne, kalem kavramıyla tanımlanmış olur. Nesne, bir varlığın bilgisine yönelik bu tanımla ve o varlığa ait kategoriler aracılığıyla olanaklıdır. Dolayısıyla varlığın bilgisinin ona ait olan kategorilerle bilinebileceğini belirtir.
19
Aristoteles’in Değer Anlayışı
Aristoteles, her eylemin iyiyi arzuladığını söyler ve bu iyinin ne olduğunu sorgular. Her yapılan eylemin bir amacı olduğunu ve bunun iyi ile ilgili olduğunu belirtir. Ona göre insan bu iyi ile mutlu olur. Mutluluk, en güzel ve en hoşa gidendir. Mutluluk, “Ruhun amacıdır.” ve bu amaca uygun davranış, erdeme uygun olan davranıştır. Dolayısıyla Aristoteles’e göre erdemin araştırılması gerekir ve bu erdemler, insan ruhunun erdemleridir. İnsan huyunun bir özelliği olarak erdemi görür. Aristoteles’e göre iki tür erdem vardır: düşünce ve karakter. Düşünce erdemi eğitimle, karakter erdemi de alışkanlıkla elde edilir. Karakter erdemleri doğuştan kazanılan değil çevreyle olan etkileşimlerle oluşturulan erdemlerdir.
20
Aristoteles, insan eylemlerindeki aşırılık veya eksikliğin iyi olmadığını ve insanı mutsuz ettiğini belirtir. Ona göre erdemli olmak bu iki uç arasında orta yolu bulmaktır= ÖLÇÜLÜLÜK. Erdemlilik; eylemlerin aşırılığı ya da eksikliği nedeniyle bozulur. Kişi, kendi iradesiyle orta yolu bulur. İnsanın erdemli olması buna bağlıdır Korkaklık Delice Atılganlık Cesaret
21
Mutluluğun yaşanması için doğru ortamın toplumsal yaşam olduğunu ileri sürer. Sosyal olmayan insanların mutlu olmadığını belirtir. Aristoteles, “İnsan, doğası gereği siyasi bir hayvandır.” sözüyle bunu anlatmak ister. Mutluluğun sırrı, toplumsal ve siyasal düzen içindedir. Devlet, yapacağı düzenlemelerle bireylerin mutluluğunu sağlayabilir. Aristoteles’in iyi ve erdem üzerinden şekillenen ahlaki davranışlarının açıklanması, çağdaş dünyada toplumun bir üyesi olarak sorumluluklarının farkına varılması ve insana fayda sağlaması açısından önemlidir.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.